Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Manavoğlu, sıcak yaz günlerinde sevilerek tüketilen dondurma konusunda tehlikeye dikkat çekerek vatandaşları uyardı.

Dondurmanın protein, karbonhidrat, yağ ve A, B, C, D, E vitaminleri, kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko gibi mineraller açısından zengin bir gıda maddesi olduğunu belirten Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Manavoğlu, “Sıcak yaz günlerinde serinletici özelliği nedeniyle sevilerek tüketilen dondurmanın sütten imal edilmesi nedeniyle her süt ürünü gibi bozulmaya, mikroorganizma üremesine elverişli gıda maddesi. Hijyenik ortamda muhafaza edilmeyen dondurma, gıda zehirlenmesine neden olabilir” ifadelerini kullandı.

Manavoğlu, dondurmayı külaha servis yapmak için kullanılan kaşıkların iş bitimi sonrası bir bardak su içine konmasının önemli yanlışlardan biri olduğuna dikkati çekti. Su içinde oluşan mikroorganizmaların kaşıkla dondurmaya bulaştığını ifade eden Manavoğlu, servis kaşıklarının sık sık yıkanıp temizlenmesi gerektiğinin altını çizdi.

kristalleşme, eriyip yeniden donduğunun kanıtı

KRİSTALLEŞME, ERİYİP YENİDEN DONDUĞUNUN KANITI

Manavoğlu, dondurmanın bozulmaya karşı hassas gıda maddesi olması nedeniyle üretildikten sonra satışa sunuluncaya kadar mutlaka derin dondurucularda muhafaza edilmesi gerektiğini şu sözlerle anlattı:

“Sütten üretilen dondurma uygun sıcaklıkta muhafaza edilmezse salmonella, listeria monocytogenes, enterobacteriaceae bakterileri oluşabilir. Dondurma sıfırın altında 18 derecede muhafaza edilmeli. Dondurmayı kaşık ile alırken, donmuş olmasına dikkat edilmeli. Tattığınızda kristalimsi, kumsu tat gelmesi dondurmanın eriyip yeniden donduğunun en büyük kanıtıdır. Zararlı mikroorganizmalar nedeniyle ishal, ateş kusma, halsizlik belirtileri görülebilir.”

Külahta dondurma

AMBALAJLI ÜRÜNLERDE RASTLANIRSA FİRMAYA BİLGİ VERİLMELİ

Yeterli soğutma sistemi olmayan, güneş ışığı ve toza maruz kalan ortamlarda satışa sunulan dondurmaların sağlığı olumsuz etkileyebileceğini de söyleyen Manavoğlu, ambalajlı satılan dondurmanın etiket üzerinde yer alan, üretim ve son kullanma tarihine dikkat edilmesi gerektiğine; ambalajı yırtılmış tadı, kokusu değişmiş dondurmaların tüketilmemesi gerektiğine de vurgu yaptı.

Dondurma yerken nelere dikkat etmeliyiz?

Öte yandan Manavoğlu, renkli görünümü meyveli aromasıyla vatandaşların severek tükettiği ambalajlı ürünlerin etiketine bakıldığında, çoğunun bitkisel yağ içeren sütlü buz olduğunun bilgisini verdi. Manavoğlu, “Ambalajlı ürünleri tüketirken bozulduğunu kolaylıkla anlayabiliriz. Yaz aylarında güneşte bekletilen dondurma dolabında gündüz sıcaklığında bir miktar erimiş, sonrasında tekrar donmuş ürünlere rastlanabilir. Ambalajında görsel bozukluk varsa ürünün bozulmasını anlayabilirsiniz. Tüketici dondurma ambalajını atmadan ilgili firmaya bilgi vermeli” dedi.

Son 2 yıldır dünyayı etkisi altına alan pandemi, aylarca evde kalan çocuklarda tik bozukluklarına sebep oldu. Çoğu kez omuz silkme, kafa sallama, göz kırpma, burun seyirme veya diş sürtme gibi istem dışı tekrarlanan tikler ortaya çıktı.

Pandemide alınan tedbirler kapsamında evde kalınan süreçte çocuklarda tik bozuklukları başladı. Bu durumun kız çocuklarına oranla erkek çocuklarında iki kat daha fazla görüldüğü ortaya çıktı. Psikolog Zeynep Öztürk konu ile ilgili, “Motor ve vokal olarak iki grupta incelenen tikler daha çok ilkokul dönemi çocuklarında görülüyor. Tik bozukluklarının en sık görüldüğü dönem ise 7-12 aralığı” ifadelerini kullandı.

Çocuklarda tik bozuklukları

5 ETKİLİ YOL

Uzmanlar pandemi sürecinin çocuklarda bıraktığı tik bozukluklarının önüne geçilebilmesi için 5 yöntem açıkladı.

  1. Huzurlu bir aile ortamı oluşturun.
     
  2. Mükemmeliyetçi tutum yerine çocuğunuzun kapasitesi ve gelişimine uygun beklentiler içinde olun.
     
  3. Düzenli uyku uyumasına özen gösterin.
     
  4. 5-6 yaşlarından itibaren bir spor dalına yönlendirin.
     
  5. Çocuğunuzu telefon, bilgisayar, tablet, televizyon gibi teknolojik aletlerden uzak tutun.

‘Dünya Herediter Anjiyoödem Günü’ olarak kabul edilen 16 Mayıs’ta, çok da yaygın olmayan bu hastalığın önemine değinmek adına alerjiden ayıran yönlerini araştırdık. Ülkemizde 6 ila 10 bin kişide bu hastalığın olduğu düşünülmektedir. Prof. Dr. Gül Karakaya, iki hastalığı birbirinden ayıran detaylarını anlattı.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İmmünoloji ve Allerji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gül Karakaya Herediter Anjiyoödem (HAÖ) ataklarının yanlış teşhis edilebildiğini ve kramp şeklinde karın ağrısıyla acile giden her üç hastadan birine gereksiz yere apandisit, safra kesesi, yumurtalık kisti hatta dış gebelik gibi ameliyatlar yapıldığını belirtti. Prof. Dr. Karakaya, Herediter Anjiyoödemin ilk başta akla gelmediği için tanısının zor konulduğunu, tanı konulunca da kontrol altına alınabildiğini; Almanya’da 2, İngiltere’de 5.5, Fransa’da 7 yılda hastalık teşhis edilirken, bu sürenin Türkiye’de 20 yılı bulabildiğini ifade etti. 

Herediter Anjioödem

ALERJİ Mİ, HEREDİTER ANJİYOÖDEM Mİ?

Herediter Anjiyoödem’in, alerjik reaksiyonlarla çok sık karıştırıldığını ve hastalara doğru tanı konulmasının çok uzun yılları bulabildiğini belirten Prof. Dr. Karakaya şunları ifade etti:

“Alerji nedenli anjiyoödemlerin aksine, HAÖ vakalarında kaşıntı, kurdeşen olmaz ve şişlikler diğer anjiyoödem hastalıklarına göre çok daha yavaş gelişip çok daha yavaş düzelir. Zaten bu hastalar alerji ilaç ve şuruplarına, kortizonlu ilaçlara ve adrenaline de yanıt vermez. Bu nedenle bir hasta sadece anjiyoödem nedeniyle bir sağlık kuruluşuna gidiyorsa, olası tanılar arasında HAÖ mutlaka düşünülmelidir. HAÖ için yapılan bazı kan tetkikleri alerji nedenli anjiyoödemin aksine çok tipik değişiklikler gösterir.”

prof. dr. gül karakaya

Herediter Anjiyoödem ile karışan diğer bir hastalığın da Ailesel Akdeniz Ateşi (FMF) olduğunu söyleyen Prof. Dr. Karakaya söyle devam etti:

“Tek başına ciddi karın şikayeti olan hastalar, FMF tanısı alabiliyor ya da şiddetli karın ağrısı şikayetiyle gittikleri acil servislerde apandisit, yumurtalık kisti, dış gebelik gibi tanılar ile maalesef gereksiz yere ameliyat edilebiliyorlar.”

HEREDİTER ANJİYOÖDEM (HAÖ) KALITSAL BİR HASTALIKTIR

Prof. Dr. Karakaya “HAÖ, vücudun farklı bölgelerinde tekrar eden şişlik (ödem) ataklarıyla ortaya çıkan, kalıtsal bir hastalıktır. Tanı Muayene sonrası kan tetkikleri ile koyulur. Öncelikli olarak kandaki kompleman 4 (C4) düzeyini ölçeriz. Bunun düzeyi düşük çıkarsa C1 inhibitör düzeyi ve C1 inhibitör fonksiyonunu tetkik ederiz. HAÖ hem kadınlar hem de erkeklerde görülür. Bu hastalığa sahip olan birinin çocuğuna hastalığı geçirme oranı %50’dir. HAÖ hastaları çocuk sahibi olduğunda, çocukları hastalık belirtisi göstermese bile mutlaka bir tarama testinden geçirilmelidir. Ülkemizde nüfusa göre 6-10 bin HAÖ hastası olduğu tahmin edilmektedir.” diye açıkladı.

 

ANİ NEFES KESİLMESİNE YOL AÇABİLİR

El, yüz, ayak, bacak, genital bölge, sindirim sistemi ve nefes yollarında ani ve çok şiddetli şişme (anjiyoödem) ataklarıyla birden ortaya çıkan bu hastalık, sindirim sisteminde geliştiğinde kramp şeklinde çok ciddi karın ağrısı, bulantı ve kusmaya sebep olur. Hastalık yüzde geliştiğinde ise hastanın tanınmaz hale gelebildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Gül Karakaya, özellikle nefes yolunda, gırtlak bölgesinde gelişen ani ödemlerin, tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini, doğru ve hızlı müdahale edilmezse hastalar için ölümcül olabileceğini söyledi.

DİŞ ÇEKTİRMEK, KLAVYE İLE YAZMAK VE YÜRÜYÜŞ BİLE RİSKLİ OLABİLİR

Prof. Dr. Karakaya HAÖ hastalarında her türlü travma, basınç, yaralanma, ameliyat, anestezi, enfeksiyon, kaygı, sınav stresi, enfeksiyon, değişen hormon seviyeleri, doğum kontrol ya bazı tansiyon ilaçları kullanımının bile hastalığı tetikleyebileceğini söylerken, özellikle tanı almamış hastalar konusunda uyardı:

“Tanı almamış” ya da tanı alıp işlem öncesi koruyucu ilaç uygulanmamış hastalarda ağıza ve dişlere yapılan çeşitli müdahaleler ve cerrahi girişimler gırtlak şişliğine neden olur. Genelde alerji ile karıştırılan bu durumda, hastaya zamanında müdahale edilemez ise hayati risk oluşturur.”

YILDA 100 GÜN ATAKLA GEÇİYOR

HAÖ, oldukça değişkenlik göstermekle birlikte genel olarak çocukluk çağında (0-20 yaş aralığı) başlar. Ergenlik dönemine girişle hormonların artışı ile birlikte kötüleşir, ömür boyu sürer. Ataklar ortalama 2-5 gün devam eder. Bu da hastaların senede 20-100 gününü atakla geçirdiğini gösterir. Bu durum ciddi okul ve iş günü kaybı ve devamsızlığına neden olur. Prof. Dr. Karakaya “Ölüm korkusu HAÖ hastalarının yaşam kalitesini çok bozmakta, hatta bazen panik bozukluklara neden olmaktadır. Örneğin yüzü şişen bir hasta o gün işe veya okula gitmek istememektedir. Bazı hastalar bunu bir eksiklik olarak görmekte ve evlenmekten çekinmektedir. Kalıtsallığı nedeniyle bir kısmı da çocuk sahibi olmaktan korkmaktadır.” diye konuştu.

HEREDİTER ANJİYOÖDEM KONTROL ALTINA ALINABİLİR

Hastalığın kesin tedavisi olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Gül Karakaya hastaya verilecek C1 inhibitörü konsantresi ile atakların kontrol altına alınabileceğini belirtirken, “En önemli aşama, hasta ve yakınlarına bu hastalık hakkında detaylı bilgilendirme yapılmasıdır. Kurdeşenin eşlik etmediği, çocukluk çağından beri devam eden, tekrarlayan anjiyoödem ve/veya karın bölgesi ağrıları; yüz, ağız, boğaz, el, kol, bacak ve genital bölge gibi yerlerdeki şişlik; bulantı ve kusma; nefes almada zorluk gibi şikayetlerde mutlaka bir İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanına görünerek gerekli tetkiklerin yaptırılması çok önemlidir.” dedi.

RAKAMLARLA HAÖ

  • Hastaların 1/3’ünde ataktan 1-24 saat önce ciltte kaşıntı ve kızarıklık gibi öncül belirtiler olabilir. 
  • Hastalığın teşhisi Türkiye’de 20 yıl gecikebilir.
  • Tanı almamış hastalarda gırtlaktaki ödem nedeniyle boğulma sonucu ölüm riski, daha önceden tanı almışlara göre 9 kat fazladır. 
  • Karın ataklarının apandisit ile karışması nedeniyle bu hastaların 1/3’ü gereksiz karın ameliyatı geçirir.
  • Tüm anjiyoödemlerin %2’si Herediter Anjiyoödemdir. 
  • Hastaların %75’inde ilk atak 15 yaş öncesinde görülür, ama erişkinlerdeki gibi tekrarlamayabilir. 
  • Alerjik anjiyoödem 12-24 saat gibi kısa sürede gelişip, kısa sürede düzelir, ancak HAÖ çok daha yavaş gelişir ve düzelmesi 5-7 günü bulabilir. 

Son yıllarda tüketiminde ciddi bir artış olan vücut geliştirme hapları hakkında uzmanlardan uyarı geldi. Kasların daha hızlı büyümesini desteklemek için üretilen haplardan özellikle internette satılanların tehlike saçtığı açıklandı.

Türkiye Gazetesinde yer alan habere göre; özellikle 13 yaşından küçük çocukların erkenden vücut geliştirmek için aldıkları haplar nedeniyle ciddi hastalıklarla karşı karşıya kalabileceği uzmanlar tarafından açıklandı.

vücut geliştirme hapları risk saçıyor

Kas büyümesi testosteron hormonuna bağlı bir sinir sistemi sayesinde gerçekleştiğinden vücutta yapılan bozukluğa yol açabileceği söylendi. Ayrıca hormonal sıkıntıları da beraberinde getiren vücut geliştirme hapları uzun süre tüketildiğinde kalp krizi, inme ya da karaciğer hastalıklarına da zemin hazırlar. 

Vücutta en büyük sağlık sorunlarından biri olan ödem birikimi adeta hastalıklara davetiye çıkaran ciddi bir sağlık sorunudur. Bir an önce vücuttan atılması için doğada muhteşem besinler bulunur. Alternatif tıpta özellikle acai üzümü ve ananas gibi güçlü toksin atıcılar mevcuttur. İki besinden elde edilen karışım ise vücut için mucize bir ilaç etkisi gösterir.

Sağlıksız besinlerden dolayı vücutta biriken asidik bir madde olan ödem vücut içinde fazla tuz birikiminin habercisidir. Ödem vücutta özellikle ayak ve el bileklerinde birikir. Öte yandan vücudun genel proposyonunda mevcut olan yağlı bölgelerin daha hızlı yağlanmasına neden olur. Vücuttan en kısa sürede atılmadığında ilerleyen süreçte ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirir. Bunlardan biri de kilo alımı ve kötü kolesterol seviyesidir. Kötü kolesterol düzeyi arttıkça kalp ve damar hastalıklarının yaşanma riski de artar. 

vücuttaki ödemi atar

VÜCUTTAKİ TÜM ÖDEMİ TEK SEFERDE ATAN ACAİ ÜZÜMÜ VE ANANAS KARIŞIMI!

  • Vücutta biriken ödemi kolayca atmak için en etkili yollardan biri doğal besinlerdir. Alternatif tıpta sıklıkla kullanılan bir karışım olan acai üzümü ve ananas, sadece ödemi atmakla kalmıyor vücudun deforme olmuş kısımlarını baştan sona yeniliyor. 
     
  • Yüksek oranda antioksidan barındıran acai üzümü yüksek oranda lif barındıran ananasla bir araya geldiğinde kandaki basıncı azaltır. Kandaki basınç azaldıkça vücuttaki kan akışı normalleşir. Bu da damar yollarında tıkanmayı engeller. 
     
  • Tuzlu ve yağlı besinler nedeniyle vücutta biriken ödemin kalıcı olmasının önüne geçerek idrar yoluyla atar. Akıntı şeklinde olan bu boşaltım sırasında bağırsaklarda hafif bir hızlanma yaşanır. Çünkü karışım güçlü oranda lif barındırdığından bağırsaklardaki flora sayısını artırır. Bu da ishale benzer bir dışkılamaya neden olur.
     
  • Ödem vücuttan atıldıkça obezite tarzı risklerin yanı sıra dengesiz kilo alma gibi sağlık sorunlarının da önüne geçer. Hatta bazı uzmanlar bu karışımı kilo vermek isteyenlere önerir. Ödem atarken yağ yakma özelliği vardır. 
     
  • Vücudun enerji depolarını daha sağlıklı hücrelerle doldurarak stres ve depresyon gibi risklerin önüne de geçer. Beyindeki sinir hücrelerini harekete geçiren acai üzümündeki antioksidanlar fonksiyonel artışa neden olur. Beyin fonksiyonları arttıkça odak bozukluğu ve bellek tıkanıklığı gibi hafıza sorunları yaşanmaz.

Son yıllarda artan hastalıklarının temelinde yetersiz beslenme yer alıyor. Ancak alternatif tıp uzmanları yeterli beslenmeye ek olarak gerekli doğal besinlerin karıştırılarak alınmasını şiddetle öneriyor. Özellikle vücudun dinlenme saatlerinde alınan besinlerin vücut üzerinde etkisinin daha çok olduğu uzmanlar bal ve karbonat karışımının hücrelerin hızla yenilendiğini hatırlattı. Bal ve karbonatın mucize faydaları

Alternatif tıpta bir sürü doğal karışım yer alır. Bunlardan en etkilisi ise bal ve karbonat karışımıdır. Alternatif tıbbın yanı sıra bilim insanlarının da üzerinde çalışmalar yaptığı bal ve karbonat karışımının deforme olmuş hücreleri hızla yenilediği tespit edildi. Uzmanlar özellikle gece yatmandan önce bu karışımından bir kaşık tüketildiğinde ve bunun her gece düzenli yapıldığında vücuda inanılmaz faydalar sağladığını açıkladı. Bilim insanları yapılan araştırmada karbonat tozuyla karıştırılan balın hücreler üzerindeki etkisi hakkında bilgi verdi. Deforme olmuş hücreler kanserli hücrelere dönüşürken vücuttaki şekeri emer. Karışımın içine bulunan bal her ne kadar hücreler için cazip gelse de karbonatın çözücü etkisi kanserli hücrelerin yok olmasına neden olur. 

gece yatmadan yenildiğinde vücudu yeniler

BAL VE KARBONAT KARIŞIMI NASIL YAPILIR?

Bir yemek kaşığı karbonat tozunu bir kaseye ekleyin üzerine de normalinden daha sıvı olan bir yemek kaşığı bal ekleyip karıştırın. Macun kıvamına gelen karışımı bir gün bekletin. Güneşte beklemesi faydasını artırır. Beklettiğiniz karışımı ertesi gün gece yatmadan yiyin. Her gün ertesi gün gece için bu karışımı taptaze yapmanız önerilir. 

bal ve karbonat vücudu temizler

BAL VE KARBONAT KARIŞIMININ FAYDALARI

  • Gece yatmadan tüketildiğinde hızlı bir uyku hali alınmasını sağlar. Ayrıca gece uyku bölünmelerinin yaşanmamasını sağlar. 
     
  • Güçlü bir enfeksiyon sökücü etkisi olduğundan akciğerlerin temizlenmesine yardımcı olur. Bir gecede akciğerlerin hava baloncuklarını açarak rahat bir nefes alış verişine yardımcı olur.
     
  • Boğaz enfeksiyonlarını önlemede etkili doğal bir ilaçtır.
     
  • Bal ve karbonat karışımı vücutta deforme olmuş hiç bir hücre yapısını barındırmaz hepsini yeniler. 
     
  • Kandaki şeker seviyesini dengeler.
     
  • Uzun süreli tokluk hissi vererek vücudun akşam yeme isteğini ve abur cubur isteğini ortadan kaldırır. 

Dünya magazin gündemine bomba gibi düşen Johhny Depp ve Amber Heard şiddet davasında gerçekler ortaya çıktı. Kan donduran iddiaların tek tek yalan çıkması uzmanları harekete geçirdi. Adli tıp uzmanları Heard’ın ifadelerinden yola çıkarak psikolojik rahatsızlığı olabileceğini öne sürdü. Hollywood yıldızı Amber Heard’de hem Borderline hem de Histerik kişilik bozukluğu mu var?

36 yaşındaki Amber Heard, 2015 yılında Karayip Korsanları yıldızı olan Jack Sparrow karakteriyle hafızalara kazınan Johnny Depp ile nikah masasına oturdu. İkili yaklaşık bir yıl süren evliliklerinin ardından soluğu mahkemede aldı. Ancak ortaya atılan iddialar ikilinin hayatını değiştirdi. 2017 yılında Heard, Depp’in kendisine şiddet uyguladığını öne sürerek dünya magazin gündemini değiştirdi. Depp’in Hollywood’tan men edilmesine neden olan iddialarda ‘kadına şiddet’ kavramıyla öne çıktı. Bunun üzerine Depp ise Heard’in itibarını zedelediğini öne sürerek ortaya atılan iddiaları yalanlandı. Karşı dava açarak masum olduğunu kanıtlamaya çalışan Depp ve Heard’ın mahkemesi yaklaşık 1 haftadır görülüyor. Depp elindeki kanıtlarda şiddet iddialarını çürütmeye çalışırken ortaya çıkan korkunç detaylar herkesi şoke etti. 

amber heard ruhsal bozukluk

HOLLYWOOD YILDIZI AMBER HEARD’DE HEM BORDERLİNE HEM DE HİSTERİ KİŞİLİK BOZUKLUĞU MU VAR?

Mahkemede yer alan uzmanlar Amber Heard’in kişilik bozukluğunun olabileceğini söyledi. Adli tıp psikoloğu Dr. Shannon Curry, Heard’ın aynı anda hem Borderline hem de histeri kişilik bozukluğu yaşadığını “Heard’de Borderline ve Histriyonik Kişilik Bozukluğu var. Böyle kişiler duygusal dalgalanma yaşıyor, dikkat çekmeye çalışıyor” sözleriyle açıkladı. Curry bunun tedavi edilmediğinde kişi de ruhsal hasarlara neden olabileceğini hatırlatarak Heard’in destek alması gerektiğini vurguladı. 

boderline kişilk bozukluğu amber heard

BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU NEDİR?

Teşhisi oldukça zor bir ruhsal hastalık olan borderline kişilik bozukluğunda duygusal çöküş sonrası ani duygusal çıkış ve inişler yaşanır. Süreci duygusal olarak kontrol edemez. Gerçeklik algısı gittikçe zayıflar. Dönemsel pasifler ve aktiviteler yaşar. 

HİSTERİ KİŞİLİK BOZUKLUĞU NEDİR?

Hareket bozukluklarıyla tespit edilen histeri kişilik bozukluğunda kişini sürekli olarak kendi kendine konuşur. Olayları kendi çerçevesinde çözüme kavuşturur. Ancak sadece kendi doğrularına inanır. İlgi girmedikleri yerde dikkatleri üzerinde toplamak için eylemlerde bulunur. Tam bir taklitçi yapıya sahiptir. 

histeri kişilik bozukluğu

BORDERLİNE VE HİSTERİ KİŞİL BOZUKLUĞU AYNI ANDA YAŞANABİLİR Mİ?

Ruhsal bozuklukların aynı zamanda görülme ihtimalleri yüzde yüz oranda tehlikelidir. Kişinin içinde çıkamadığı her ruhsal çöküş bir diğerini getirir. Bu da oturmamış karaktere neden olur. Bu da bir süre sonra saldırgan bir kişiliğe yol açar. Uzmanlar bu duyguları aynı anda yaşayan kişilerin yalan söyleyerek kendilerini bile kandırabileceklerini vurgular. 

Endorfin maddesi bakımından zengin olan bitter çikolata, vücuttaki sinir hücrelerini en işlevsel hale getirir. Yapılan araştırmalarda diğer çikolatalara göre kakaonun en saf hali bulunan bitter çikolata, aynı zamanda güçlü bir antioksidan maddesi olan flanovol tarafından zengindir. Peki bir parça bitter çikolatanın beyne yaptığı etkiler nelerdir?

İşlenmiş bir besin olmasına rağmen en sağlıklı yiyecek olarak kabul edilen bitter çikolata hakkında araştırma yapan bilim insanları bitter çikolatanın vücuttaki etkilerini ele aldı. Hücreleri yenileyen bitter çikolatanın tek bir parçasının bile sağlık açısından mucizelere yol açtığı araştırmalarda kanıtlandı. ABD’li bilim insanları bitter çikolatanın sinir sisteminin yanı sıra beynin işlevselliğinde kontrollü harekete yol açtığını vurguladı. Bilin insanları ayrıca bitter çikolatanın migren atakları için en doğal ilaç olduğunun altını çizdi. Günün tam orta saatlerinde alınan bir parça bitterin beynin özellikle merkezi alanını etkileyerek gün boyu daha dinç geçmesini sağlar. 

beyni hareketlendiriyor

BİR PARÇA BİTTER ÇİKOLATANIN BEYNE YAPTIĞI ETKİLER NELERDİR?

  • Gün içerisinde sadece tüketilen bir parça bitter çikolata 3 saat boyunca beynin nötürleşmiş alanlarına bile kan akşını sağlar. 
     
  • Sinir hücrelerini harekete geçirerek beynin bütünsel işlevselliğini artırır.
     
  • Sinir, stres ve yorgunluk gibi beyinsel faaliyetleri etkileyen sağlık sorunlarının yaşanmasını önler.
     
  • Beyinsel hastalıkların başında damar tıkanmaları ve anevrizma gelir. bitter çikolata kan akşını düzenleyerek beyinde tıkanmayı engeller.
     
  • Konsantre ve bilgi depolama alanlarını harekete geçirerek beynindeki aktivasyonu artırır.
     
  • Doyma hissini tamamlayan bitter çikolata, tatlı krizlerinin de önüne geçer. Mide ve bağırsaklardan çok beynin bu hissi alması kilo vermek isteyenler için daha faydalıdır. 

İftar sonrası sindirimin daha iyi çalışması için bir saat sonra uzmanlar tarafından tüketilmesi önerilen bir fincan Türk kahvesinin yanında tüketilen 2 hurmanın insan sağlığına olan etkileri araştırıldı. Lif bakımından zengin olan hurmanın kahveyle beraber vücuda olan etkileri şaşırttı. Her gün iftardan sonra bir fincan Türk kahvesinin yanında 2 hurma yerseniz ne olur?

Uzun süreli açlık ve susuzluk sonrası önemli öğün olan iftardan sonra kahve ve çay tiryakileri hemen bu besinleri tüketmek ister. Ancak uzmanlar genellikle bunların iftardan bir saat sonra tüketilmesi gerektiğini belirtir. Aksi halde sindirim bozukluğuna neden olabilir. Öte yandan iftardan bir saat sonra tüketilen bir fincan Türk kahvesinin yanına ise bası besin uzmanları hurma tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. Ramazan da en çok tüketilen besin olan hurma lif bakımından zengindir. Lif ise sindirim için gerekli olan maddelerden biridir. Ramazan ayında en sık görülen sindirim sorunlarının yaşanmaması için uzmanlar Türk kahvesinin yanında hurmayı tavsiye eder. Ayrıca hurmanın vücuda farklı etkileri de vardır. 

sindirimi güçlendirir

HER GÜN İFTARDAN SONRA BİR FİNCAN TÜRK KAHVESİNİN YANINDA 2 HURMA YERSENİZ NE OLUR?

  • Temelleşen mide hareketlerini güçlendirir. Mide asidini dengede tutarak yemek sonrası yanma ve şişkinlik hissini azaltır. 
     
  • Kandaki şeker seviyesini dengeler. İnsilün direncini korur. Yemek sonrası tansiyon ve kalp sorunlarının riskini ortadan kaldırır. 
     
  • Tokluk hissi vererek abur cubur tüketimini önler. Sahura kalkamayanlar için vücudu ertesi gün daha dirençli tutar. 
     
  • Sinir sistemini güçlendirerek stres depresyon ve yorgunluk gibi sorunların yaşanmasını önler. 
     
  • Beyin fonksiyonlarını güçlendirerek baş ağrısı yaşanmasının önüne geçer. 

Bağırsaklar hemen hemen herkeste ciddi sağlık sorunlarına neden olan en hassas organlardır. Adeta vücutta ikinci beyin gibi işlevsellik gösteren bağırsaklarda bazı nedenlerden dolayı hassasiyet oluşur. Bu durumda adeta yaşam kalitesini etkiler.

Kabızlık ve ishal gibi sağlık sorunlarının temel sebeplerinden biri olan hassas bağırsak sendromu erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülür. Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Dilek Oğuz, bunun temel nedenini kadınlardaki sinir hassasiyetine bağlar. Sinir sisteminde görülen herhangi bir deformasyon tüm vücudu etkiler.

hassas bağırsak sorunu

Stres ve depresyonu tetikler. Bunların sonucunda da ilk önce bağırsaklar etkilenir. Korona virüsün de bağırsak hassasiyeti sorunlarının artışında bir etken olarak yer aldığını ifade eden Oğuz, bunun temel nedenini ise virüsün beslenmeyi etkilemesine bağladı.