Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Süper meyve olarak bilinen ve C vitamini bakımından zengin olan goji berry, tat olarak yaban mersini ve kiraza benzer. İçeriğinde yüksek miktarda antioksidan barındıran goji berry, vücudu bakteri ve virüslerden arındırmada etkilidir. Uzak doğu ülkelerinden ihraç edilerek elde edilir. Bu yüzden aktardan alınır. Hem kuru hem yaş hem de suyu çıkartılarak tüketilebilir. Peki Goji Berry (Kurt üzümü) faydaları nelerdir?

Çin’de bulunan bir meyve olan goji berry ya da wolfberrye kurt üzümü denir. Yüzyıllardır Çin, Kore ve Japonya’da geleneksel tıpta doğal ilaç olarak kullanılır. Latince ismi lycii fructus olan goji berry, son 10 yıldır kullanımı tüm dünyaya yayılmıştır. Ekşi bir tadı olan goji berry, vişneye benzetilir. Suyu sıkılarak içildiği gibi, çiğ ya da kurutularak da tüketilebilir. Günümüzde sıklıkla çayı yapılır. Arama motorunda zayıflamak için aratılan goji berry, yapılan araştırmalarla faydaları kanıtlanmış besinler arasında yer alır. Yüksek antioksidan içeren goji berry, hücre yenilemede etkili olduğundan yaşlanmayı geciktirir. Aynı zamanda sinir hücrelerini yatıştırarak ruhsal hastalıklara fayda sağlar. En az 2000 yıllık bir geçmişe sahip olan goji berry, kalpten kısırlığa kadar birçok hastalığa  fayda sağlar. Süper meyve olarak bilinen goji berry güçlü bir kan yapıcıdır.

GOJİ BERRY SUYU NE İŞE YARAR?

Goji berry meyvesi Çin’den tüm dünyaya yayıldıktan sonra özellikle Avrupa ülkeleri meyvenin suyunun çıkartarak tüketmeyi tercih etti. Alternatif tıpta güçlü toksin atıcı ilaç olarak görülen goji berinin ağız diş sağlığından sindirim sorunlarına kadar fayda sağladığı tespit edildi. Kalsiyum, selenyum ve çinko bakımından zengin olan goji berry, kemik gelişimine destek olur. Aynı zamanda diyet yapmak isteyenler içinde ideal bir besindir. Yüksek lif sayesinde sindirimi kolaylaştırırken vücudun enerjisini yükseltir. Aynı zamanda vücutta yağ birikmesini önler.

GOJİ BERRY (KURU ÜZÜMÜN) FAYDALARI NELERDİR? 

– Yüksek miktarda A vitamini içeren goji berry, özellikle göz hastalıklarına fayda sağlar. İleri yaşlarda daha sık görülme ihtimali olan katarak hastalığını engellemek için uzmanlar gıji berry tüketimini önerir. 

Günümüzde de artış gösteren diyabet hastalığı içinde mucize bir besin olan goji berry, kandaki insilün direncini düşürür. 

Yağ yakımını hızlandıran goji berry böylece kilo vermede de etkilidir. Hızla ve sağlıklı bir şekilde kilo vermek isteyenler için ideal bir besin olan goji berry, bölgesel zayıflama için tüketilebilir. Sindirimi kolaylaştıran goji berry, bağırsak florasını da korur. Kabızlık rahatsızlığının önüne geçer.

İçeriğinde portakaldan daha fazla C vitamini içeren goji berry, bağışıklık sistemini güçlendirir. Hastalıklara karşı vücut direncini artıran goji berry, özellikle kış aylarında tüketilerek üst solunum yolları hastalıklarını önlemede etkilidir. Ancak uzmanlar goji berry tüketiminden sonra bol bol su içilmesini tavsiye ediyor. 

Doğurganlık oranını artırır. Rahim duvarını güçlendirir. Kısırlık tedavisinde etkili olan goji berry, aynı zamanda vücudun enerji oranını da artırır.

GOJİ BERRYNİN YAN ETKİLERİ VAR MIDIR?

Kronik ilaç alan kişilerin uzak durması gereken bir meyvedir. Çok aşırısı yüksek tansiyon hastalığına neden olabilir. Bu yüzden uzmanlar goji berrry gibi besinler tüketmeden kan testi yapılması tavsiye edilir. Polen alerjisi olan kişilerin de bu tarz besinler tüketilmesi önerilmez. Aynı zamanda likopene yani besinlere kırmızı olma özelliğini veren maddeye karşı alerjisi olanların da tüketmesi sakıncalıdır.

Metropol yaşantının artması, hastalıkların çoğalması ve sağlıksız beslenmeyle beraber artan stres, vücutta aktif bir şekilde bulunur. Beynin salgıladığı ve stresi tetikleyen kortizon hormonu hakkında merak edilen her şeyi sizler için araştırdık. Hemen hemen her yaş ger cinsiyette görülen bu durum hastalık değil. Ancak hastalıklara neden olur. Peki Stres hormonu (Kortizol) nedir? Kortizol yükselirse ne olur?

Böbrek üstü bezlerin ürettiği kortizol hormonu strese zemin hazırlar. Kanın basıncını ve değerlerini dengesizleştirir. Vücut bu hormonu yüksek ürettiğinde en çok kadınlar hasar görür. Özellikle rahimin işlevselliğini azaltarak kısırlığa yol açar. Bazı kişilerde de bağışıklık sistemini bozar. Kortizol hormonu çevresel faktörler nedeniyle artması sonucu kişinin stres seviyesi de yükselir. Bağışıklık sistemi kendini tehlikede hissettiği an beyne giden sinir uyaranları çoğalır. Bu da kortizolun aşırı hormon üretmesine yol açar. Stres artıkça da hormon düzeyi yeniden artar. Düşüş sağlanmadığında vücudun çeşitli hastalıklara yakalanma oranı yükselir. Stres hormonu genellikle sınav, savaş, aşk, hamilelik, adet gibi durumlarda yükselir. Akabinde de uyku düzensizliğine, tansiyona, enerji düşüklüğüne, kilo kaybına ya da aşırı kilo alımına neden olur. 

KORTİZOL NE İŞE YARAR?

Her ne kadar strese yol açsa da aslında kortizolun temel görevi kişinin bulunduğu fiziksel ya da duygusal baskı anında vücudunu harekete geçirir. Vücudun savunma mekanizması olan beyni açan kortizol, böbreküstü bezlerin aşırı salgılanmasını ve beynin artık harekete geçmesini sağlar. Böylece vücut o sırada kaçma ya da savaşma gibi kalkanlar oluşturur. 

KORTİZONUN VÜCUTTAKİ GÖREVİ NEDİR?

– Vücuttaki tuz ve su dengesini korur.

– Dinlenme ve uyuma gibi döngüyü sağlar.

– Dengeli üretildiğinde vücudun savunma mekanizmasını geliştirir.

– Kan değerlerini dengeler. Aniden tansiyon yükselmesinin önüne geçer.

– Bağışıklığın virüs ve bakterilerle savaşmasını destekler.

– Mevsim geçişlerinde vücudun enfeksiyon kapmasını önler.

– Kan şekerinin düşmesini ya da yükselmesini engeller.

KORTİZOL YÜKSELİRSE NE OLUR?

Bazı ilaçlar ve aşırı depresyon gibi durumlar kortizolun yükselmesine yol açar. Adrenalin bezleri artıkça vücuttaki hücrelerin yapısı bozulur. Ayrıca tiroid bezleri de bu süreçte hızla çalıştığında hormon bozukluğu da yaşanır. Faydalı olan kortizol yükseldiğinde faydasız hale gelebilir. 

– Konsantre azaldığı ve beyin fonksiyonlarında gerileme

– Zayıflayan bağışıklık sistemi

– Nadiren görülen cushing sendromunun yaşanması

– Kadınlarda düzensiz adet döngüsü

– Uyku düzeninde dengesizlik 

– Metobolik sistemdeki bozukluk nedeniyle obezite riskinde artışa neden olur.

KORTİZOLU DENGEDE TUTAN BESİNLER NELERDİR?

Deniz ürünleri hormon düzelme bakımından en etkili besin çeşitlerindendir. Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin olan bu besinler somon balığı ve istiridyedir.

Antioksidan bakımından zengin olan Sarımsak vücut için hemen her hücreyi dengeler. 

Su vücudun temel ihtiyaç kaynağıdır. Aynı zamanda hormonal dengeyi de sağlar.

Bitter çikolata içerdiği saf kafein sayesinde kan akışını düzenler. 

Yoğurt ve turşu probiyotik bakımından zengindir. Probiyotik vücudu temizler.

Bütün meyve çeşitleri de kortizolu dengelemede etkilidir 

Herkesin baharatlığında bulunan eşsiz kokusu ve lezzeti ile yemeklere farklı bir tat katan karabiberin kökeni Hindistan’a kadar uzanıyor. Beyaz ve yeşil gibi biberlerin tohum halleri kurutulup ufalandığı hale karabiber denir. Küçük yuvarlak gibi olan bu baharat alternatif tıpta özellikle üst solunum yolları hastalıklarında sıklıkla kullanılır. Peki karabiberin faydaları nelerdir? Karabiber tohumu ne işe yarar?

Kökeni Hindistan’a dayanan karabiber yuvarlak meyveler olan piperaceaenın kurutularak ufalanıp baharat olarak yemeklerde ve ilaçlarda kullanılır. Sıcak iklimlerde rahatlıkla yetişebilen karabiber meyvesinin aynı zamanda beyaz olanı da bulunmaktadır. İçeriğinde potasyum, magnezyum, demir, K ve C vitaminleri bakımından oldukça zengindir. Güçlü bir anti inflamatuar olan karabiber, vücudun ihtiyacı olan A vitaminin de yüzde 70’ini karşılayabilir. Kendine hoş kokusu ve tadı olan karabiber, Türk mutfaklarının vazgeçilmez baharatlarındandır. Özellikle tadı bakımından keskin olan karabiber, alternatif tıpta ilaç olarak tüketilirmiş. Boğaz enfeksiyonları, üst solunum yolları hastalıkları ve iltihaplanma gibi sağlık sorunlarında kullanılan doğal ilaçların başında gelir. C vitamini bakımından da zengin olduğundan güçlü bir antioksidandır.

KARABİBER TOHUMU NE İŞE YARAR?

KARABİBERİN FAYDALARI NELERDİR?

Devamlı öksürük ve soğuk algınlığında vücutta artan enfeksiyonlu hücreler, kemiklere yerleşerek vücudun halsiz olmasını sağlar. Boğazda kaşıntıya neden olan iltihaplanmayı artırır. Ancak karabiber içerdiği C vitamini sayesinde enfeksiyonlu hücreleri vücuttan atar. 

Diyet lif içeren karabiber sindirime ve kilo vermede de kolaylık sağlar. Hazırlanan salatanın içerisine eklenen karabiber metabolizmayı hızlandırır. Ya da yoğurtla beraber karıştırılıp tüketildiğinde mide asidini dengeler. Bağırsak florasını azaltır. Kabızlık ve ishal rahatsızlıklarının yaşanmasını önler.

Güçlü bir antioksidan olduğundan vücuttaki serbest radikalleri vücuttan atar. Böylece hücrelerin deforme olmasını engeller. Hücrelerin mutasyona uğramasının önüne geçerek kanserli hastalıkların oluşmasını önler.

Karabiber enfeksiyonlu hücrelerin oluşumunu önler. Bu sayede ağızda ve dişte biriken mikropların birikmesinin önüne geçer. Diş çürümesini engeller. Ayrıca dişlerin sararmasının önüne geçer.

Zerdeçal, karabiberi ve bal karışımı hem akciğeri temizler hem de sigara içme isteğini azaltır. Vücuttaki nikotin isteğini azaltan bu karışım aynı zamanda deforme olmuş hücreleri de yeniler. 

Modern çağda en sık görülen ruhsal sorunlardan olan stres ve depresyonun etkisini azaltmak ve sinir hücrelerini yatıştırmak için karabiber birebir fayda sağlar. Antidepresan etkisi gösteren karabiber, beyne giden sinirlerin daha sağlıklı çalışmasını destekler. 

Göz sağlığı için en etkili vitamin A vitaminidir. A vitamini özellikle korneayı korur. Görme yetisini artırır. Bu yüzden vücut günlük A vitaminine ihtiyaç duyar. Karabiber bu bakımdan en etkili besindir. 

Hem cilt hem de saç sağlığı için fayda sağlayan karabiber, saç dökülmesi ve kepek sorunlarının önüne geçer. 

KARABİBER-LİMON KARIŞIMI NEYE İYİ GELİR?

Kronik rahatsızlıkları olanların bu karışımı tüketmeden bir uzmana danışması gerekir. Aksi halde bu karışım kan basıncını artırabilir. Yüksek tansiyona zemin hazırlayabilir. Bunun dışında bu karışım hızlı kilo vermek isteyenler ideal bir karışımdır. Ayrıca bu karışım yemek borusundan bağırsaklara kadar olan kısmı temizler. Mesane de kum ve taş oluşumunun önüne geçer. Vücudu temizleyerek hastalıklara karşı bağışıklığı güçlendirir. 

Covid 19 adıyla bilinen koronavirüs, tüm dünyada yayıldı. Dünya Sağlık Örgütünün salgın olarak adlandırdığı virüs binlerce insanın ölümüne neden oldu. Solunum yollarının işlevselliğini bozan virüs hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Koronavirüs nasıl bulaşır? KoronavirüS belirtileri nelerdir? Koronavirüs hakkında bilinmeyenler…

2003 yılında ortaya çıkan ve birçok kişinin aniden ölümüne yol açan Sars virüsü şüphesi uluslararası uçuşları etkiledi. Uçakları karantinaya alan uzmanlar ölümlere neden olan virüsün Sars olmadığı daha tehlikeli başka bir virüs olduğunu tespit etti. Çin’de başlayıp ABD’ye sıçrayan virüs tıpkı Sars ve zatürre gibi belirtilerle ilerleyen Koronavirüsü (Corona) adlı virüs, Aralık ayından bu yana yaygınlaşmaktadır. Aniden ortaya çıkan Korona virüsü tüm dünya devletlerini hareketlendirdi. Ölüme yol açan Corona virüsü akciğeri iflas ettiriyor. Dünya Sağlık Örgütünü de harekete geçiren virüs hakkında detaylı çalışmalar başladı.1960 yıllarında ilk kez tespit edilen Korona virüsü burun boşluklarından akciğere iniyor. Buradaki tüm hücrelerde ciddi deformasyona yol açıyor. Ancak hastada ilk önce  hafif burun tıkanıklığı ve öksürme belirtileri gösterdiğinden kişi korona virüsüne yakalandığının farkına varmıyor. Bu da virüsün hızla vücutta ilerlemesini sağlayan sürece yol açıyor. Sars virüsü gibi solunum yolu enfeksiyonuna zemin hazırlarken yavaş yavaş akciğerin fonksiyonlarının yitiriyor. Bu virüsler hayvanlardan insanlara nasıl geçtiği henüz bilinmezse de insanlarda ölümlere yol açtığı görüldü. Şimdilerde tüm dünyaya yayılan virüs mutasyona uğradığı söyleniyor. Bu yüzden şiddeti her yerde farklılık gösterir. Dünya Sağlık Örgütü bu virüsün hafif bir şekilde atlatıldığını açıkladı. Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özdemir, koronavirsü hakkında bilinmeyenleri anlattı. Özdemir, koronvirüsün mutasyona uğrayacağını belirtti. Hayvanlardan insana geçen ve insandan insana solunum yoluyla bulaşır. Bu süreçte de genellikle virüsler mutasyona uğrar. 2019 yılının son ayında görülen ve 2020 yılının 3. ayından itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüsün Sars-Cov virüsüyle yüzde 80 benzerlik gösterdiğini belirtti. 

“KARATAY: CORONAVİRÜSÜNE KARŞI AŞI YAPAMAZSINIZ…”

Virüse dair ilginç bir açıklamaya imza atan Prof. Dr. Canan Karatay, aşının virüs için çok geç olacağını söyledi. Karatay, “Koronavirüs salgınına karşı aşı yapamazsınız. Sağlık bir hücrede kapılar kale kapısı gibi sağlam açılmaz ve hastalanmayız. Ben onu söylüyorum onun için doğal besleneceğiz. Virüs ve griplerin her sene yenisi çıkar bunun aşısı olmaz. Bunun tek aşısı tek yolu kendi hücrelerimizin güçlü ve sağlık kılmaktır” açıklamalarını yaptığı esnada bir dinleyicinin aşı sorusuna ise “Ben çocuk doktoru değilim, ben grip aşısına karşıyım. Bakın koronavirüs çıktı. Bu sene kullanılan grip aşırısı 2016 yılının virüslerine karşı yapılmış. 3 tane krofinya virüsünde üretmişler bu sene yapıyorlar. Görüyorsunuz kardeşim koronavirüs salgınına karşı aşı yapamazsınız. 18 ay 24 ay sonra çıkacak dediler zaten o zaman korunavirüs kalmıyor. 7 tür koronavirüs var şimdi. Diğer virüslerden farkı yok mangalda kül bırakmıyorlar. Virüs demek canlı vücudun içinde hayvanda olabilir, bitkide olabilir yaşar büyür kuru yerde yaşamaz. Sağlık bir hücrede kapılar kale kapısı gibi sağlam açılmaz ve hastalanmayız. Ben onu söylüyorum onun için doğal besleneceğiz. Virüs ve griplerin her sene yenisi çıkar bunun aşısı olmaz. Bunun tek aşısı tek yolu kendi hücrelerimizin güçlü ve sağlık kılmaktır” sözleriyle cevap verdi. 

KORONAVİRÜSTEN KORUNMANIN EN DOĞAL YOLU KELLE PAÇA!

Aynı zamanda Karatay, virüsten korunmanın yolları hakkında da konuştu. Ünlü doktor virüsten korunmanın en sağlıklı yönü bağışıklık sistemini güçlendirmek olduğunu söyledi. Bağışıklığı güçlendirmenin en doğal yolunun ise kelle paçadan geçtiğini vurguladı. Ayrıca  Karatay, “Lahana, turp, kereviz, sarımsak, soğan, pancar bunlar çok önemli. Bunların hepsi toprağın içinde. Doğa zaten size yol gösteriyor, kışın bunları yiyin diyor. Gelecek sene karşımıza çıkacak virüslerin ne olduğunu bilmiyoruz. Grip virüsleri her zaman kılıf değiştiriyor” ifadelerini de kullandı. 

KADINLAR ERKEKLERE ORANLA DAHA MI DİRENÇLİ?

Hızla yayılmaya başlayan korona virüsü, hakkında Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ergin Çiftçi özel açıklamalarda bulundu. Virüsün yaş ve cinsiyete göre etkilerinin değiştiğini belirten Çiftçi, özellikle sigara içenlerin daha büyük bir risk altında olduğunu vurguladı. Uzman doktor “Kadınlar bu açıdan biraz daha şanslı gözüküyor ancak burada farklı nedenler var.  Bunların arasında sigaranın yer aldığını söyleyebiliriz. Sonuç olarak sigara içimi akciğer fonksiyonlarını bozarak vücudu pek çok hastalığa karşı daha dayanıksız hale getiriyor. Fakat şunu unutmamak gerekir, her ne kadar çocuklar yaşlılar, erkek ve kadın olarak bir fark olsa da şunu görüyoruz ki bu hastalık her iki cinsi ve her yaşı kapsıyor. Hastalığın ağırlığı değişebiliyor ve bu nedenle kadınların kendini daha güvende hissetmesi, erkeklerin daha riskli hissetmesi gibi bir durum yoktur. Sonuç olarak hepimiz risk altındayız ve koruma önlemlerimizi bundan bağımsız olarak mutlaka almalıyız. Bu güvenebileceğimiz ya da kendimizi daha kötü hissedeceğimiz bir durum değildir ama istatistik şu an için var ve zaman içinde bu rakamlar değişebilir” şeklinde konuştu.

“BU VİRÜS TÜRKİYE’DE DE VAR ANCAK…”

Henüz yeni yaygınlaşmasına rağmen ölümlere neden olan corona virüsünün kesin bir tedavisi yoktur. Medipol Mega Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Ceylan korona virüsüne dair merak edilenleri cevapladı:

 CORONAVİRÜSÜ TÜRKİYE’DE VAR MI?

CORONA VİRÜSÜ NASIL BULAŞIR?

Hava ve temas yoluyla insandan insana geçer. Özellikle toplu alanlarda hızla yayılır. Ancak hayvandan insana nasıl bulaştığı henüz belli değil. Corona virüsü hava ile temas ettikten bir saat sonraya kadarda yaşayabildiğinden ortaya çıktığı ortamlardan uzak durmak gerekir. Bu yüzden Çin havalimanında karantina bölgesinde ciddi bir dezenfekte yapıldı. Ancak uzmanlar gerekmedikçe uçuşların iptal olmasının daha faydalı olacağı yönünde açıklamalarda bulundu. İnsan vücudunda sinüs yollarına yerleşerek devam ediyor. Sars virüsüyle örtüşmesine rağmen ilk günlerde ateşlenmeye neden olmuyor. Vücudun korona virüsü fark ettiği andan itibaren ateşlenme görülür. 

CORONA VİRÜSÜNÜN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Normal grip gibi başlıyor. Ancak 3 gün sonrasında şiddetli öksürük göğüs ağrısıyla devam eder. Kuluçka dönemini tamamladığından vücudun direncini hızla düşürür. Gün geçtikçe ateşlenme,terleme, ağız kuruluğu, balgamlı öksürük, sinüs yollarında tıkanıklık, nefes almakta zorlanma gibi belirtiler yaşanır. Belirtiler gün gün şiddetini artırır. Bağışıklık sistemi antikor üretmesine rağmen bu tamamen vücudun fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Aşırı ateşlenmeye maruz kalan kemiklerde ağrılarda görülür. Bazı uzmanlar Sars kadar ciddi bir virüs olmadığını ancak hemen tespit edilmediğinde ölüme yol açacağını vurguluyor.

CORONAVİRÜSÜNÜN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Virüsün etkileri hastanın bağışıklık sistemine göre değişir. Uzmanlar bazı kişilerde şiddetli belirti yaşanmadan hafif atlatılır. Bunun içinde ilaç tedavisi sağlandığını belirtiyor. Ancak bağışıklığı zayıf olan özellikle C ve D vitamini eksikliği olan kişilerde şiddetli ilerler. Bunun için tedavinin başlangıcında sıvı desteği sağlanır. Çünkü korona virüsü hızla vücutta sıvı kaybına yol açar. Ateş düşürülür. Aynı zamanda ağrılar içinde yüksek dozda ağrı kesiciler verilir. Uzmanlar istirahatın oldukça önemli olduğunu söylüyor. Ayrıca virüsün yaygın olduğu alanlardan uzak durmanın daha sağlıklı olduğu belirtiliyor. 

KORONAVİRÜSÜNÜN AŞISI VAR MIDIR?

Tüm dünyayı korkutan koronavirüsü bilim insanlarını harekete geçirdi. Özel aşı geliştirmek için gece gündüz çalışan bilim insanları aşı konusunda açıklamada bulundu. Hayatını kaybedenlerin sayısı 213’e yükselen koronavirüsünün aşısının 20 ay içerisinde tamamlanacağı söylendi. Virüse enfekte olmuş insan sayısı ise 9 bin 809 kişi olduğu açıklandı. Bunun yanı sıra Türk bilim insanları da virüslerle ilgili önemler alınması yönünde açıklamalar yapıyor. Prof. Dr. Oğuz Karabay, virüslerden korunmanın basit yollarının olduğunu söyledi. Yüzyıllardır Anadolu mutfağından eksik olmayan soğan ve sarımsağın yanı sıra bir misafir gelince ikram ettiğimiz kolonyanın da virüsleri önlemek için etkili yol olduğunu vurguladı. Ayrıca Karabay, virüslerin ölümcül olmaları yönünde çıkan haberlerin yanlış olduğunu söyledi. Ünlü doktor ölümcül olmasının tek nedeni bağışıklığı zayıf ve yeteri kadar temizlenmeyen kişiler için geçerli olduğunu da açıkladı. 

Yüksek antioksidana sahip kırmızı pancar, insan sağlığı için birçok faydası vardır. Günlük yaşam içerisinde insan sağlığını en çok bozan rahatsızlık strestir. Stresle baş etmenin yolu ise vücuttaki sinirlerin dengeli bir şekilde dağılmasını sağlamaktır. Stresi bitiren mucize besinlerin başında kırmızı pancar gelir. Peki Kırmızı pancarın faydaları nelerdir? Pancar suyu ne işe yarar? Haberin detayında soruların cevabı:

Genellikle turşu olarak tüketilen pancar tam bir vitamin deposudur. İçeriğinde A, B6, B12, C, E ve K vitaminlerinin yanı sıra niyasin, riboflavin, kolin, betain ve pantotenik maddeleri barındırır. Bilimsel olarak da kanıtlanan kırmızı pancar insanın günlük ihtiyacı olan vitamin ve vitaminleri sağlar. Bağışıklıktan sindirime kadar hemen hemen vücudun her yerini yenilemede etkili olan kırmızı pancar, ıspanakgiller ailesine bağlıdır. Toprak altında yetişen ve yetiştiği toprağın tüm vitamin mineralini içeren pancar, özellikle stres gibi günümüzde yaygın olan rahatsızlıklarla baş etmede etkili besindir. Hem çiğ hem de pişirilerek tüketilebilir. Kasım aylarında hasadı başlanan kırmızı pancar yaza kadar tüketilebilen bir besindir. Uzmanlar mevsim geçişleri için pancarın suyu çıkarılarak buzdolabında muhafaza edilmesini tavsiye eder. Pancar suyuna iki tüm ceviz koyup blendırdan geçirdikten sonra her gün bir bardak düzenli bu karışımı tükettiğinizde hem bağırsakları temizlemede hem de kilo vermede oldukça yardımcı bir karışımdır. Avrupa’da sıklıkla tüketilen pancar Asya ülkelerinde ise yüzyıllardır hem alternatif tıpta hem de yiyecek olarak kullanılır.

KAÇ ÇEŞİT PANCAR VARDIR?

Şeker yapımında kullanılan ve ülkemizde büyük bir üretim yerine sahip olan şeker pancar, beyaz renklidir.

Turşu yapımında kullanılan kırmızı pancar aynı zamanda suyu çıkartılarak da tüketilir. 

Besin değeri yüksek olan pazı, görüntü olarak ıspanakla karıştırılır. Bazı yörelerde yaban pancarı olarak da bilinir.

Besin değeri en düşük olan yem pancarı, hayvanlara verilir. 

KIRMIZI PANCARIN FAYDALARI NELERDİR?

Cilt, akciğer ve kolon kanserlerini önleyen pigmenti maddesi bakımından zengin olan pancarı bağışıklıkta ki tümör hücrelerini azaltarak kanser riskini önler.

Vücuttaki serbest radikalerin ve trombosit hücreleri dengede tutarak ödem gibi durumların yaşanma riskini azaltır.

Kötü kolesterolü düşürüp iyi kolesterolü yükselterek kalp sağlığını korur. Homosistein seviyesini düşürerek damarların zarar görmesini engeller.

Karaciğerdeki toksinleri temizleme de etkili olan en doğal ilaçtır. Güçlü bir antioksidan olan pancar, mide, safra kesesi ve böbrekleri temizler. Düzenli tüketilen pancar suyu karaciğerdeki toksinlerin yanı sıra vücuttaki zehirli atıkları da vücuttan atar.

Hamile kadınların özellikle 3 aydan sonra düzenli tüketmesi gereken besinlerden biridir. Hem bebeğin gelişimi destekler hem de hamilelik süresinde kadının sağlığını korur.

Demir eksikliğine bağlı gelişen kansızlığı önlemek içinde uzmanlar günde en az bir bardak pancar suyunun içilmesini tavsiye eder.

Sinir hücrelerinin deforme olmuş alanlarını iyileştirerek, stres, yorgunluk ve depresyon gibi rahatsızlıkların riskini sıfıra indirir.

PANCAR SUYU NE İŞE YARAR?

Kan hücrelerinin sayısınını artırır. Aynı zamanda kandaki şeker seviyesini de düzenler.

Sinir hücrelerini yatıştırarak stres ve depresyona iyi gelir.

Kabızlık ve ishal gibi sıklıkla yaşanan hastalıklara karşı mide bağırsağın fonksiyonunu güçlendirir.

Karaciğerin işlevselliğine katkıda bulunur.

Bağışıklığı toksinlere karşı koruyarak vücudu güçlendirir.

Güçlü bir idrar söktürücüdür. 

PANCAR SUYU NASIL HAZIRLANIR?

Meyve sıkacağı ile pancarın suyunu rahat çıkartabilirsiniz. Daha sonra çıkartılan suyu yeniden süzgeçten geçirip içerisinde 2 ceviz atıp blendırdan geçirin. Bir gün dolapta beklettikten sonra her gün düzenli şekilde bu karışımdan bir su bardağı kadar tüketebilirsiniz. 

Genellikle üst solunum yolları hastalıklarına bağlı görülen ateşlenme, hakkında merak edilenlerin hepsini sizler için araştırdık. Aniden yükselen vücut sıcaklığı kişinin hastalanmasına yol açar. Son günlerde artan corona virüsü nedeniyle uzmanlar hastaların öncelikle ateşlenme seviyesine bakmaları konusunda uyarıyor. Peki Ateşlenmeye neden olan durumlar nelerdir? Evde ateş nasıl düşürülür?Yüksek ateş belirtileri…

Vücut sıcaklığının normal seviyesinden 2 kat daha fazla olmasına yüksek ateş denir. Bu durumun ortaya çıkmasındaki en yaygın durum vücudumuza giren enfeksiyonlu hücrelerle savaşan bağışıklık sisteminin gösterdiği bir tepkimedir. Bağışıklık sistemi vücudun ısısını artırarak enfeksiyonlara savaşmaya çalışır ancak bu durum vücuttaki birçok organa zarar verir. Bu yüzden vücut ısısının hemen dengelenmesi gerekir. Aksi halde ateşlenmeye bağlı sinir hücrelerinin sayısı azalır. Beyne yeterli miktarda gitmeyen sinyal sonucu vücut hareketleri sağlanmaz. Ayrıca beyin sinir hücreleri öldüğünden hastanın havale geçirme olasılığı artar. Ciddi kayıplara neden olan havale özellikle kalıcı zihinsel rahatsızlıklarına neden olur. İnsan vücudunun en normal sıcaklığı 36-37 C arasındadır. Bunun düşüklüğü de yüksekliği de hastalıkların habercisidir. Son günlerde -corona virüsü belirtileri arasında olan ateşlenme konusunda hemen herkes arama yapmaktadır. Ancak diğer hastalıklara nazaran ateşlenme bu süreçte daha fazladır. Aniden çıkan ateş, vücudun genel sağlık sistemini bozar. Direnci azalan vücut, hastalığı atlatmada zorlanır. 

Yüksek ateş seviyeleri;

Kulak ölçümü: 39 C ve 45 C arası

Ağızdan ölçüm: 38,7 C civarında

Koltuk altı ölçümü: 38 C 

ATEŞLENMEYE NEDEN OLAN DURUMLAR NELERDİR?

Üst solunum yolu ile vücuda giren virüsler,

Bazı gıdaların vücuttaki zararlı bakterileri artırması,

Kanın pıhtılaşmasına destekleyen trombosit seviyesinin az ay da fazla olması,

Bağırsak florasanlarının seviyesinin yükselmesi sonucu yaşanan bağırsak iltihabı hastalığı,

Kanser hücrelerinin çoğalması,

Güneş çarpması gibi durumlar yüksek ateşin ortaya çıkmasına neden olur.

YÜKSEK ATEŞ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Yüksek ateşe bağlı vücudun sıvı oranı azalır. Bunun sonucunda da vücutta bazı komplikasyonlara neden olur. Kişinin bünyesine göre değişen bu belirtileri şöyle sıralanmaktadır. Vücudun kızarması, mide kasılmalarına bağlı iştah kaybı, kemik yapısının zayıflamasına bağlı güçsüzlük, halsizlik, bayılma, kalbin hızlı çarpası, tansiyonun yükselmesinin yanı sıra titreme, üşüme ve ürperme gibi durumlarla kendini gösterir.

YÜKSEK ATEŞ NASIL DÜŞÜRÜLÜR?

Belirtiler kendini gösterir göstermez bir doktora görülmelidir. Çünkü ihmal edildikçe ciddi beyin hasarlarına neden olabilir. Uzman doktorlar genellikle ilaçlı serumlarla bağışıklığı güçlendirmeye çalışır. Evde ise yaşanan vücut sıvı kaybını önlemek için çorba, su ya da meyve suyu tüketilmelidir. Hastaya ılık su ile duş aldırılıp oda ısısı normal olan bir yerde istirahata bırakılmalıdır. Soğuk suyun içerisine soda, limon koyup karıştırılmalı bu karışıma da temiz bir tülbenti ya da havlu ıslatılarak hastanın koltuk altı alnı ve ensesine koyulmalıdır.

HANGİ BESİNLER ATEŞİ DÜŞÜRÜR?

Likopen bakımından zengin olan kırmızı ve mor renkli besinler

Omega-3 yağ asitleri içeren kuruyemişler ve balıklar

Vücut vitamin ve minerallerini dengeleyen; roka, tere ve yeşil soğan

Elma ateş düşürmede diğer besinlere oranla en etkilisidir. 

EVDE ATEŞ NASIL DÜŞÜRÜLÜR?

Antibiyotik özelliğe sahip olan bazı besinler aniden çıkan ateşe birebir fayda sağlar. Vücudun direncini artırarak bağışıklığın ateşlenmeye neden olmasını önleyen besinlerden en etkilisi yoğurttur. Ateşi çıkmış kişiye bir çorba kasesi kadar yoğurt yediriniz. Daha sonra bir kabın içerisine 3 su bardağı su 2 su bardağı da elma sirkesi koyup karıştırınız. Bir havluyu suya batırıp hastanın kafasına seriniz. Bir yarım saat sonra bir bardak portakal suyu içiriniz. Bu arada hastanın ince giyinmesi gerekir. Aniden düşen ateş sonrası hemen üzeri örtülüp terlenmesi sağlanır. Çünkü düşen ateş sonrası ter bezlerinin hızlı çalışması ile vücut enfeksiyona karşı harekete geçer. Bu sırada vücudun D vitaminine ihtiyacı var. Bu yüzden portakal suyu içirilmesi önemlidir. 

Kadınlarda erkeklere oranlara daha sık görülen varis, toplardamarların genişlemesi sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Estetik açıdan görünüm bozukluğuna neden olan varisler, uzmanlar nasıl değerlendiriyor ve varislerin giderilmesi için neler yapılmalıdır? En etkili varis gideren yöntemleri sizlerle paylaşıyoruz.

Varis, kalıtsal faktörlerden dolayı ortaya çıkan ciddi olmayan fakat görüntü bozukluğuna neden olan bir rahatsızlıktır. Mavi renkte, genişlemiş ve kıvrımlar yapmış olarak görülen varis, başlangıçta damarların genişlemesiyle de kendini gösterebilir. Çoğunlukla görüntü rahatsızlığı verse de daha sonra ağrıya yol açabilir. Varisin oluşmasına “gebelik, şişmanlık, uzun süre ayakta kalmak, bazı meslekler, kadın olmak, doğum kontrol hapları ve hormon tedavileri, dar giysiler giymek, kabızlık, yaşlılık ve genetik faktörler” neden olmaktadır. Gündelik yaşantıyı olumsuz şekilde etkileyen bu rahatsızlık kılcal damar varisleri, retiküler varisler ve büyük toplardamar varisleri olarak üçe ayrılır. Kılcal damar varisleri, gebelik ve hormon kullanan genç kadınlarda sıkça görülür. Telenjiektazi olarak da adlandırılan varis, görüntü olarak örümcek ağına benzerler. Retiküler varisler, diz arkası ve ayak bileği çevresinde görülen ciltten hafif kabarık ve mavi renklidir. Büyük toplardamar varisleri ise bacaktaki safen ven denilen büyük toplardamarın yetmezliği sonucunda oluşur. Ciltten oldukça kabarık ve yeşilimsi olurlar. Özellikle bacaklarda görülen bu rahatsızlığın riskini azaltmak için uzmanlar bazı önerilerde bulunur.  

VARİSİN EN BELİRGİN ÖZELLİKLERİ ŞUNLARDIR;

– Bacaklarda  mavi mor şişlikler
– Ağrı
– Bacaklarda ağırlık hissi
– Bacaklarda şişlik
– Bacaklarda uyuşukluk

VARİS RİSKİNİ AZALTAN ÖNERİLER NELERDİR?

Sıcak su, hamam sauna ve bitkisel sıcak sular varis riskini artırır. Bunun için soğuk kompres uygulamak varis şişkinliklerini indirir.

Varis en çok masa başı çalışanlarında görülür. Bu yüzde 30 dakikada bir kalkıp bacak egzersizleri yapılmalıdır. Aksi halde hareketsiz bacaklarda oluşan kan basıncı birden damarlara akınca damarların genişleme ihtimali yükselir. 

Hareketsiz insanın yanı sıra kilolu insanında bu rahatsızlığa yakalanma oranı yüksektir. Öğünlerinizde bol lifli besinler tüketmeye özen gösteriniz. Biriken zararlı mikroplardan kurtulmak içinde gün içerisinde bol miktarda su tüketiniz.

Yüksek topuklar yerine yüksek tabanlı ayakkabılar tercih ediniz. Dar kıyafetler yerine de bir beden büyük kıyafetler giyiniz. Uzmanların sizin için önerdiği varis çoraplarını da giymeyi ihmal etmeyiniz. 

VARİS GEÇİREN EN ETKİLİ YÖNTEMLER

Üzüm güçlü bir antioksidan olduğundan vücudun ödem birikmesine izin vermez. Ayrıca kan akışını da dengelediğinden varis gibi rahatsızlıkların riskini azaltır.

MAYDANOZ SUYU İLE VARİS GİDERME

Maydanoz çayı sıvı tutulması ve iltihaplanmayla ilişkili problemler için iyi bilinen bir tedavidir. Bir yemek kaşığı taze maydanozu bir bardak kaynar suya ekleyin ve 15 dakika bekletin. Karışımı süzün ve servis yapın. Sabahları aç karna ve isteğe göre öğleden sonra bir bardak daha için.

ADAÇAYI İLE VARİS GİDERME

Adaçayı, damarlarda meydana gelen iltihaplanmaları azaltarak dolaşımı artıran idrar atıcı özelliklere sahiptir.Bir bardak su kaynatın ve üzerine adaçayı yapraklarını ekleyin. Bu karışımı 2 dakika daha kaynatın ve servis etmeden önce uygun bir sıcaklığa ulaşana kadar bekleyin. Haftada 3 kere 2 bardak için.

AT KESTANESİ İLE VARİS GİDERME

At kestanesi yakıcı maddeler içeren bir besin olduğundan kan toplanmasını engelleyerek ödemi azaltır.

İŞTE AT KESTANE YAĞININ YAPIMI;

Kronik bir hastalık olan crohn sindirim sistemi yollarının ağızdan başlayarak bağırsaklara kadar olan kısmın iltihaplanmasıyla oluşur. Kesin bir tedavisi olmayan crohn hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Crohn hastalığı genellikle kolit hastalığıyla karıştırılır. Peki crohn hastalığı nedir? Crohn hastalığının belirtileri nelerdir? Crohnun tedavisi var mıdır?

Sindirim sisteminin tümünün iltihaplanmasına crohn hastalığı denir. Ortaya çıkma nedeni kesinleşmemesine rağmen, kronik bir hastalık çeşidi olan crohn hastalığının en yaygın belirtisi ishaldir. Crohn ve kolit genellikle karıştırılır. Ancak kolit kalın bağırsak iltihaplanmasıyla sınırlıyken crohn, anüsten bağırsaklara kadar yaşanır. 20 yaşlardan itibaren başlayan bu hastalık, sindirim sistemi organları hem yüzeysel hem de katlarını etkiler. Otoimmün, bağışıklık sisteminin dışsal faktörlere karşı verdiği aşırı tepkiler sonucu, bağışıklık sisteminin savaş açmasıyla sağlıklı olan organların bile zarar vermesiyle oluşan hastalıkların genel adıdır. Crohn’da bu otoimmün içinde bulunur. Crohn genellikle genetikseldir. Crohn hastalığı kontrolsüz ilaç kullanma, beslenme şeklinin fazla yağlı olması, lif tüketiminin ise azlığı, aşırı nikotin ve kafein tüketme gibi faktörler sonrası ortaya çıkma olasılığı fazladır. Crohn, stres ve psikolojik durumlarla ortaya çıkma durumu ise düşüktür. 

CROHN HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kanlı ve sürekli ishal

Karnın orta kısmında sürekli kramp ve ağrı

Midenin üst kısmında şişkinlik yaşanması

Kemik ve eklemlerde şiddetli ağrılar

Kusma, bulantı ve iştah kaybı

Vücutta enerji düşüklüğü

Aşırı kilo kaybı

Vücut sıcaklığında ani yükselmeler

Görme kaybının yaşanması

İdrar yaparken zorlanma ve ağrı çekme

Bacaklarda şişlik ve ciltte lekeler oluşması

Ağız içi yaraların artması gibi belirtiler yaşanır.

CROHNUN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Crohnun tedavisi için bir takım işlemler yapılır. İlk olarak kolonoskopi, endoskopi ve biyopsi yapılır. Kesin bir tedavisi olmayan crohn hastalığının ortaya çıkardığı belirtiler azaltılmaya çalışılır. Ağızdan bağırsaklara kadar oluşmuş mukozlu iltihap azaltılmaya çalışır. Çok uzun süreli ilaç verilir. Ancak ilaçlarda vücutta farklı yan etkilere neden olur. Bunun için özel beslenme şekli önerilir. Bu yüzden uzmanlar probiyotik bakımından zengin olan turşu ve yoğurt tüketiminin artırılmasını tavsiyede bulunur. Probiyotikler bağırsaklardaki florası dengeler. iltihap oluşumunu azaltır. Bunun yanı sıra enginar, muz, soğan ve sarımsak tüketimi artırılmalıdır.

Tropikal meyveler arasında en fazla tüketilen muzun insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Özellikle kemik ve kalp hastalıklarını önleyen muz hakkında merak edilen her şeyi sizler için derledik. Birden fazla çeşide sahip olan muz doğada bulunan en güçlü liftir. Ayrıca potasyum bakımından da zengin olan muz, değerli besinler listesinde ilk beşte yer alır. Peki Muzun faydaları nelerdir? Kaç çeşit muz vardır?

Güneydoğu Asya’da yetişen yeşil, kırmızı ve sarı olmak üzer üç çeşidi bulunan muzun içeriğinde bol miktarda vitamin ve mineral bulunur. Doğada bulunun en besleyici besin olan muz rotein, mineral ve aminoasiti bakımından oldukça zengindir. Sindirimi yavaş olan kişilerin muz tüketilmesi tavsiye edilmez. Çünkü muz içerdiği bazı maddeler nedeniyle kabızlığa sebep olabilir. Aynı zamanda muz B1, B2, C, A ve E vitaminlerini içeren muz, potasyum, demir, kalsiyum, fosfor, sodyum ve iyot gibi minerallerde bol miktarda bulunduruyor. Potasyum bakımından en güçlü besin olan muz, terlemeyi artırarak kas ve kemiklerin daha hızlı çalışmasını sağlar. Sinirleri yatıştırmada etkili olan muzu gece yatmadan bir saat önce tüketildiğinde daha rahat bir uykuya neden olur. Tropikal olmasına rağmen, botanik olarak hemen her yerde yetiştirilebilir. Bazı ülkelerde yemek olarak tüketilen muz, ilk kez Papua Yeni Gine’de evcilleştirildi. Dalından koparıldıktan sonra daha hızlı olgunlaşan muz, olgunlaşmamış halde tüketildiğinde ishale, çok olgunlaşmışı ise kabızlığa yol açar. Türkiye’ye ilk kez 1750 yılında getirildiği biliniyor. Süs bitkisi olarak yetiştirilen muz, ileri ki yıllarda tüketim amaçlı üretilmeye başlandı.

KAÇ ÇEŞİT MUZ VARDIR?

Çoğunlukla sarı renklisi bilinen muzun aslında çeşitleri vardır. Kısa, orta ve uzun gibi çeşitlere sahiptir. Kısa boylu türüne dwarf cavendish denir. Orta boylu çeşitlerine ise granf nain olarak adlandırılır. Şimşek de denilen bu türün tüketimi fazladır. Williams ve azman ise uzun boyu olan muz türüdür. Muz çeşitliliği kokusuna, renklerine ve şeklinde göre değişir. Tohumlu, tüylü, bulanık ve pembe muz çeşitleridir. 

MUZUN FAYDALARI NELEDİR?

Muzun içeriğinde hem çözünür hem de çözünmez lif bulunur. Bu lif çeşitleri sindirimi yavaşlatarak uzun süreli tok kalmaya neden olur. Kilo vermek isteyenler için gün içerisinde tüketilmesi tavsiye edilen meyvelerin başında gelir. Ancak muzu diyet listenize eklemeden bir uzmana başvurunuz.

Lif sadece sindirim için değil aynı zamanda vücuttaki kötü kolesterolü düşürmede de etkilidir. Kolesterolün düşmesi kalp ve damar sağlığına oldukça iyidir. Özellikle damar tıkanıklığını önler.

Tatlı ve ekşi tada sahip olan muz, yemek borusundan itibaren mide ve bağırsak sağlığı içinde fayda sağlar. Vücuttaki sıvı oranını artırarak böbrek üstü bezlerin daha rahat çalışmasına zemin hazırlar. 

Yüksek potasyum içeren muz kan basıncını dengeliyor. Bu sayede beynin sağlığını koruyarak, yüksek tansiyon gibi rahatsızlıklar önler.

Kan basıncının aynı sıra kan hücrelerini dengeler. Kırmızı kan hücrelerini artırarak demir emilimini artırır. Böylece kansızlığın yaşanma riski azalır. 

MUZ KABUĞUNUN BİLİNMEYEN KULLANIM ALANLARI…

Muz güçlü bir antiseptik özelliğe sahip olduğundan makyaj temizlemede kabuğunu kullanılabilir.

Kabuğundaki sıvıyı tuvalet kağıdına damlatarak tuvalletinizin güzel kokmasını sağlayabilirsiniz.

Muz kabuğunu tüm vücudunuza sürerek hem ter kokusunu önlemiş olursunuz hem de vücuttaki yağ oranını dengelersiniz.

Şiddetli baş ağrısı gibi durumlarda bir muz kabuğunu bir saate yakın alnınıza koyarak kısa sürede ağrının şiddetini azaltabilirsiniz.

Cilt yanıkları esnasında muz kabuğunu vücudunuza sürdüğünüzde bu durumun şiddetini azaltmada yardımcı olur. 

– Antibakteriyel etkisi sayesinde diş fırçası niyetine dişlerinize sürebilir. Buradaki enfeksiyonlu hücreleri azaltmanın yanı sıra dişlerin beyazlamasına yardımcı olabilirsiniz.

Çocukluk ve ergenlik çağında görüldüğü gibi yetişkinlikte de ortaya çıkan cilt hastalıkları arasında en yaygın olan siğiller hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Cilt yüzeyinde küçük kabarcıklar olarak ortaya çıkan siğiller bulaşıcıdır. Siğillere neden olan virüs başka birine temas ettiğinde artmasına neden olur. Peki siğil neden olur? Siğiller bulaşıcı mıdır? Siğil geçiren doğal kürler nelerdir?

Cildin üst tabakasında ortaya çıkan iyi huylu tümöre siğil denir. Siğil çoğu zaman zararsız estetik görüntüyü bozan bir rahatsızlıktır. Ancak siğilin tehlikeli olduğu tek durum çabuk çoğalması ve bulaşmasıdır. Yayılmaya meyilli bu virüsler en çok el ve ayaklarda da görülür. Siğillere neden olan 100’e aşkın virüs vardır. Papilloma virüsleri olarak bilinen bu virüsler anal ya da genital bölgelerde de görülür. Küçük şişkinlikler halinde görülen siğiller çıktığı bölgedeki pH dengesini bozar. Bu da kurumaya zemin hazırlar. Çocuk yaştan itibaren oluşan siğillerin nüksetme oranı olduğu gibi bulaşma riski de fazladır. Uzmanlar bu konuda çok ciddi uyarıda bulunur. Özellikle ellerde çıktığında acil bir müdahale edilmesi konusunda uyarıda bulunan uzmanlar, en sık aktiviteye sahip organımız ellerdir. Siğilli ellerin göze teması esnasında ciddi hastalıkların yaşanma olasılığı artar. Cilt enfeksiyonu olarak geçen siğillerin ortaya çıkma nedenini birçok uzman bağışıklık sistemine bağlıyor. Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde virüsler aktif olarak yaygınlık gösterir. İki çeşit siğil türü ise farklı nedenlerden dolayı yaşanır. Bunlar bulaşıcı değildir. Biri göbekli denilen molluskum kanagiosum poxvirüsüdür. Diğeri ise seboreik etkenli virüslerdir. 

SİĞİLLER BULAŞICI MIDIR?

Bulaşma konusunda en etken olan siğiller, doğrudan ya da dolayılı yollarla kişinin vücudunda farklı yerlere olduğu gibi kişiden kişiye de bulaşır. Bu yüzden siğili olan kişilerin eşyaları kesinlikle kullanılmamalıdır. Ayrıca siğili olan kişinin de vücudunda başka yerlere temastan kaçınması gerekir. Virüs vücuda geçtikten yaklaşık dört hafta içinde etkilerini gösterir. Siğili olan kişilerin havlusu, terliği, kaşığı, çatalı ve bardağı gibi eşyaları kesinlikle yüksek ısıda yıkanmadıkça kullanılmamalı. Bunun yanı sıra hamam, havuz ve spor alanları da siğilerin bulaşma riskleri altındadır. 

KAÇ TİP SİĞİL VARDIR?

Vücudun her yerinde görülen siğil tipi verruca vulgaristir. Ancak en sık el ve ayaklarda rastlanır. Tırnak kenarlarına yerleşip sürekli kendini nükseden bu siğil tipi tırnak kaybına neden olur. Kaşıntı ve ağrıya neden olmaz. 

Özel bir şekli olan verruca filiformis uzun ipliklere benzer. Özellikle ileri yaşta görülür. Göz kapaklarında, dudak kenarlarında ve burunda mevcuttur. Yıkama ve kurutma esnasında tahriş olur. 

Ortak alanlarda yaygın bir şekilde bulaşan siğil türüne ise verruca plantaris denir. Bu siğiller ağrılı ve enfeksiyonlu geçer. Tedavisinde asidik özelikli ilaçlar kullanılır.

SİĞİL TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Gözle görülür bir hastalık olduğundan uzman doktor hemen tanısını koyar. Ancak farklı boyutta oluşulan siğiller için uzmanlar testte ihtiyaç duyar. Virüsün etkinliği tespit edildikten sonra tedaviye geçilir. Siğillerden doku alınarak teste tabi tutulur. Türüne göre tedavi uygulanır. Kozmetik ve benzeri siğilleri olumsuz etkileyecek faktörlerden uzak tutulur. Siğillerin uzman kontrolünde temizlenmesinde fayda var. Aksi halde hassas cildi olanlar örneğin; atopik dermatit ya da yağ bezesi oluşturmaya meyilli ciltler için tedavi yöntemleri farklılaşır. Virüs tedavi edilirken cilt yüzeyinin hasarı önlenmeye çalışılır. 

SİĞİL GEÇİREN DOĞAL KÜRLER NELERDİR?

Antibakteriyel özelliğe sahip sarımsak siğili geçirmede birebir etkilidir. 2 diş sarımsağı ezip siğilin üzerinde 10 dakika bekletiniz bu uygulamayı günde 5 defa yapabilirsiniz.

Bir kaba sıcak su doldurun içerisine 2 yemek kaşığı karbonat koyup ellerinizi ya da ayaklarınızı bu su da yarım saat bekletiniz. Daha sonra kendisiniz yakmadan sıcak su ile durulayınız. Bu uygulamayı günde 2 defa yapmakta fayda var.

Hint yağında bulunan çözücü maddelerde siğilleri geçirmede etkilidir. Hint yağını ve toz mayayı karıştırın. Macun kıvamına gelen karışımı siğillere sürün ve bir saat sonra sıcak su ile yıkayınız. 

3 tane havucu blendırdan geçiriniz. Ve siğillerin olduğu yerlere sürünüz.