Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Amino asit bakımından zengin olan yumurta pişirilince bu özelliği azalıyor. Ancak çiğ tüketildiğinde vücudun ihtiyacı olan amino asidin yüzde 90’nını karşılamada etkilidir. Bu yüzden uzmanlar hafta da birde olsa yumurtanın çiğ içilmesi tavsiye edilir. Peki çiğ yumurtanın faydaları nelerdir? Haftada bir çiğ yumurta içerseniz ne olur? Haberimizin detayında çiğ yumurtaya dair merak edilen her şeyi bulabilirsiniz.

Dişi ve uçan hayvan türlerinin doğacak yavrularıdır. Ancak bu yavrular anne karnında değil dışı sert bir madde ile kaplı alanda olurlar. Bu durum gerçekleşmeden önceki safha sabah kahvaltılarında tükettiğimiz yumurtadır. Hemen hemen tüm bu türlerin yumurtaları insanlar tarafından tüketilebilir. Sağlık açısında da insanların ihtiyacı olan maddeler bakımından zengin olan yumurtalar genellikle yemek, pasta gibi yiyeceklerde pişirilerek tüketilir. Ancak pişirilerek tüketilebildiği kadar bu besinler çiğ halde de tüketilir. Lezzetli bir tadı olmamasına rağmen sağlık açısında inanılmaz faydalar sağlayan çiğ yumurtayı genellikle opera sanatçıları ve ses tellerindeki oktavlığı yüksek olan insanlar tüketir. Yumurta pişirilince de sağlıklı bir besindir özellikle protein bakımından oldukça fayda sağlar. Ancak bazı maddeleri ise ısı yüzünden kayba uğrar. Özellikle amino asit maddesi bakımından zengin olan yumurta ısı nedeniyle bu maddesi yüksek oranda azalır. 

ÇİĞ YUMURTANIN FAYDALARI NELERDİR? HAFTADA BİR ÇİĞ YUMURTA İÇERSENİZ…

Boğazı enfeksiyonlara karşı koruyarak ses tellerinin daha sağlıklı çalışmasını destekler.

Yüksek miktarda içerdiği amino asit sayesinde vücutta birikmiş toksinleri kısa sürede temizleyerek ödem oluşumunu önler. 

Doğal bir cilt yenileme ilacıdır. Tüm cildin deformasyona uğramasını önleyerek kırışıklığı ve yaşlanmayı geciktirir. Uzak doğu kadınlarının birçoğu pürüzsüz ciltlerini çiğ yumurtaya borçludur. Ayrıca eski çağlardaki kadınlar da çiğ yumurta içerek cilt sağlıklarını korurlarmış.

Bağırsaklardaki parazitlerin yanı sıra böbrekleri de temizleyerek taş ve kum oluşumunu önler.

Vücudun günlük ihtiyacı olan enerjiyi sağlar. Bunun yanı sıra enerji birikimi yaparak vücudun yeniden kullanmasını destekler.

Bağışıklık sisteminin direncini artırarak hastalıklara karşı vücutta kalkan olur. İltihaplı hücrelerin oluşumunu önler. 

Protein bakımından zengin olan yumurta kemik gelişimini destekleyerek daha güçlü bir iskelet yapısı sağlar.

Sinir damarlarının yapısını güçlendirerek vücut içi iletinin daha sağlıklı olmasına yardımcı olur. Aynı zamanda beyin gelişimine de katkıda bulunur. 

ÇİĞ YUMURTA NASIL TÜKETİLİR? ÇİĞ YUMURTA HAKKINDAN BİLİNMESİ GEREKENLER

Çiğ yumurta oldukça tatsız olduğundan mide bulandırabilir. Bu yüzden çiğ yumurta tüketince bir barda süt ile karıştırabilirsiniz. Bu sayede sağlayacaklarını iki kart sağlar. Ancak çiğ yumurta alerjik reaksiyona sebep verebilir. Bu yüzden detaylı bir alerji testi yapılarak tüketilmelidir. Test sonrası alerjisi olmayan kişi çiğ yumurtayı düzenli tüketir ve bunu alışkanlık haline getirirse yukarıda sayılan faydaları hemen görür. 

 

Bağırsaklarda ve cildin dış yüzeyinde ortaya çıkabilen yaşam kalitesini düşüren parazit hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Günlük yaşam kalitesini düşürür ve sosyal ortamdan uzaklaştırır. Peki parazit neden olur? Parazit belirtileri nelerdir? Parazitin tedavisi var mıdır? Şiddetli bağırsak ağrılarına ve cilt yüzeyinde kaşınmaya neden olan parazite dair her şeyi haberin detayında bulabilirsin.

İki türlü parazitin vücuda girme yolu vardır. Bir sularda yaşayan amipler diğeri ise tam pişirilmeyen yemeklerden dolayı bulaşan kurtcuklardır. Bunlar başka bir canlıya bağlı yaşarlar. Aynı zamanda bulundukları yerleri deformasyona uğratırlar. Temizlenmeyen meyve ve sebzelerden özellikle yeşilliklerden mideye oradan da bağırsaklara giderek yaşam alanı bulurlar. Diğer türlü ise temizlenmemiş suların içme sularına karışması ile yine ağız yolu ile bulaşırlar. Bunlar vücudun hemen her yerinde yaşayabilirler. Yapılan araştırmalarda salam ve sucuk gibi yiyeceklerden kaynaklı parazit bulaşmasında oldukça yüksektir. Bunun nedeni ise bu yiyeceklerin işlemlerinse pişirilmemiş sıkıştırılmış et kullanılmasıdır. Aynı zamanda vücudun dış kısmında kirpiklerde kaşlarda ya da ciltte de yaşam alanı bulan hava yolu ile bulaşan parazitler vardır. Kirli ortamlardan ciltte yerleşen bu parazitler vücut uyku durumundayken harekete geçerler. Bazı kimselerin vücutlarında bu yüzden nedensiz kızarıklıklar ve döküntüler oluşur. 

PARAZİTLERİN ÇEŞİTLERİ VE BELİRTİLERİ NELERDİR?

Parazit çeşidine göre farklı belirti gösterir. Bağırsak parazitleri kurt olduklarından dışkılama esnasında makat bölgesinin ağız kısmında şiddetli kaşınmaya neden olur. Kızarıklık ve ağrı ile kendilerini göstermenin yanı sıra şiddetli karın ağrısına ani zayıflamaya ve vücuttaki vitamin minerallerin sayısının düşmesine de sebebiyet verirler. Bu da halsizlik yorgunluk ten renginde solgunluk gibi komplikasyonlarla kendini gösterir. Aynı zamanda uyurken aşırı derecede ağzınızdan salya geliyorsa bağırsak kurdunuz olabilir.

Su yolu ile bulaşan parazitlerin en yaygın belirtisi ishaldir. Buna bağlı vücut hızlı bir şekilde sıvı kaybına neden olur. Baş ağrısı iştahsızlık mide de ani kramplı ağrılar. Sinir sistemine zarar veren parazitler vücut hareketlerinin kısıtlanmasına bile neden olabilir.

Vücudun diş yüzeyine yerleşen parazitler ise göz ve ağız çevresinde yaralara neden olur. Aynı zamanda saç dökülmesine ve deride kızarıklık kaşıntıya neden olabilirler. Cilt yüzeyinde parazitlerin en rahat yaşadıkları yerler ise tırnak arası kirpikler kaşlar ve göbek deliğidir. Buralara yerleşen parazitler ciddi cilt deformasyonlarına neden olurlar. 

PARAZİTLERİN TEDAVİ YÖNTEMİ NELERDİR?

Bağırsak parazidi olan kişinin tüm ailesi tedavi edilmelidir. Bunun nedeni ise bu parazit türünün diğerlerine oranla daha çabuk bulaşmasından kaynaklıdır. Uzman doktorlar bazı tetkiklerle vücuttaki parazitlerin türüne bakar. Buna göre tedavi geliştirilir. Tüm parazitler için temizlik önemlidir. Bu yüzden kişinin kişisel temizliğine dikkat etmesi gerekir. Aynı zamanda uzman doktor ilaç tedavisi ile parazitleri vücuttan atmaya çalışır. Yanı sıra kişinin sağlıklı beslenmesi gerekir. Özellikle antioksidan oranı yüksek domates ve portakal suyunu düzenli tüketerek tedavi sürecini hızlandırır. 

Antibiyotik özelliği olan Hindistan suyu vücuttaki tüm zararlı hücreleri ve parazitleir atmada etkilidir. Sabah aç karna bir bardak hindistan suyun ve içerisine bir yemek kaşığı zeytin yağı ekleyerek tüketin.

Antioksidan bakımından zengin olan güçlü besin ise domatesdir. 2 orta boy domates suyunu çıkarıp içerisine bir tatlı kaşığı karabiber ve bir çay kaşığı tuz ekleyip bir cezvede 5 dakika kaynatın. Aç karna her sabah bir bardak tüketin. 

LİMON NANE

1 kaşık kurutulmuş nane

Bir bardak içeme suyu

Yarım bardak taze sıkılmış limon suyu

Bir bardak su ile naneyi kaynatın. Daha sonra içerisine limon suyunu ekleyip dilerseniz yarım çay kaşığı tuz ilave edip karıştırıp her gün aç karna tüketiniz.

PARAZİTLER İÇİN ÖZEL KÜRLER

Kaş ve kirpikler için gece yatmadan önce kaş ve kirpiklerinize lavanta yağı sürdüğünüzde parazitlerin uyurken harekete geçmesini önlemiş olursunuz. Aynı zamanda yatağınızı da lavanta ile yıkamalısınız. Bağırsak parazitleri için ise günde bir yemek kaşığı çiğ kekik baharatı tüketilebilir. 

Vitamin ve mineral zengini olan keçiboynuzunun insan sağlığına faydaları saymakla bitmiyor. Uzmanlar genellikle yoğurtla karıştırılıp tüketilmesini tavsiye ettiği keçiboynuzu hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Ayrıca keçiboynuzu pekmezinden yapılan cevizli sucuğu kronik yorgunluk ve gün içinde çabuk enerji düşüklüğü yaşayanlar içinde ideal bir besindir. Keçiboynuzu pekmezinin faydaları nelerdir?

Harnup olarak da bilinen keçiboynuzu baklagiller ailesine aittir. Akdeniz ikliminde rahatlıkla yetişir. Güneşte kızardıkça kahverengileşir ve vitamin mineral değeri artar. Orta yumuşaklıkta tatlı bir tadı vardır. Yüzyıllarca keçiboynuzu solunum yolu hastalıklarda doğal ilaç olarak kullanılmıştır. Çiğnenerek tüketilen keçiboynuzu, aynı zamanda pekmezi de yapılır. Meyvesinden elde edilen pekmez içerdiği antiseptik özellik sayesinde solunum ve sindirim sistemini yeniler. Aynı zamanda tohumu da tüketilen keçiboynuzunun bazı yörelerde kahvesi yapılıyor. Kafein ve keçiboynuzu içermeyen keçiboynuzu kalp sağlığı içinde oldukça etkilidir. Kalsiyum bakımından süte oranla 3 kat daha güçlüdür. Bakla ailesine ait olan keçiboynuzu, Akdeniz ikliminde rahatlıkla yetişir. Ağaç formunda yetişen meyve olarak geçen keçiboynuzunun bilimsel adı Ceratonia siliqua denir. Arap ve Yunan tarihinde çok eski yıllara dayanan keçiboynuzu alternatif tıpta doğal ilaç yapımlarında kullanıldı. Pekmezi yapılan bu meyve kan değeri düşük hastalar için de adeta mucize bir etkiye sahiptir.

KEÇİBOYNUZ PEKMEZLİ CEVİZLİ SUCUK NE İŞE YARAR?

İçeriğinde doğal şeker olan keçiboynuzundan elde edilen pekmezden sucukta yapılır. Genellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu yöresinde yaygın olarak yapılan sucuğu çocuk yapmak isteyen çiftler tercih eder. Bunun yanı sıra gün içindeki hayat temposundan çabuk yorulanlar için de ideal bir besin kaynağıdır. Uzmanlar metropol hayatında yaşayan kişilerin gün içinde tüketmelerini tavsiye eder. Kafein barındırmadığından doğal olarak sinir hücrelerini yeniler. E vitamini sayesinde de cilt hücrelerine fayda sağlar. 

KEÇİBOYNUZU PEKMEZİNİN FAYDALARI NELEDİR?

Besinlerde nadir bulunan K vitamini bakımından zengin olan keçiboynuzu ciltteki hücrelerin yenilenmesinde oldukça etkilidir. Böylece cilt hastalıklarının yaşanma riskini azaltır.

İleri yaşlarda ortaya çıkma ihtimali olan kemik hastalıkları içinde güçlü bir potasyum ve kalsiyum kaynağıdır. Uzmanlar özellikle gün içerisinde tüketilmesini tavsiye eder. 

B kompleksi vitaminleri vücudun sağlıklı işleyişi için oldukça önemlidir. Özellikle organların daha rahat fonksiyonlarını sürdürmeleri için gerekli olan bu vitamin kompleksi sayesinde zengin olan keçiboynuzundan günde 2 kaşık tüketerek sağlanabilir. 

Vücudumuzda bazı besinlerden dolayı toksin oranı artar. Bu da bağışıklık sistemindeki sağlıklı hücrelere zarar verir. Zamanla kişinin hastalanmasına neden olan bu toksinlerden gün içerisinde vücuttan atılmadığında ödem, felç, kalp krizi ve kanser gibi hastalıklara zemin hazırlar. Ancak düzenli tüketilen keçiboynuzu bu toksinleri vücuttan atarak hücrelerin sağlıklı işlemesini destekler.

İçeriğinde çikolataya oranla daha az şeker barındırır. Bu sayede şeker hastalarının da rahatlıkla tüketebileceği besindir. Ayrıca içeriğindeki lif sayesinde sindirimi kolaylaştırdığından kilo vermede de yardımcı olur. 

KEÇİBOYNUZUNU YOĞURTLA KARIŞTIRIP TÜKETİRSENİZ…

Mevsim geçişlerinde meydana gelen üst solunum hastalıklarına bağlı ortaya çıkan öksürüğe birebir faydası var.

İçerdiği besin değerleri sayesinde gün içerisinde tüketilen yağlı ve karbonhidratlı besinlerle vücudumuza giren zararlı bakterileri vücuttan atmamıza yardımcı olur.

Kan kolesterolünü dengeleyen keçiboynuzu 2 ay boyunca yoğurtla beraber düzenli tüketildiğinde kalp ve kan hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor.

Sigaradan dolayı deforme olan akciğeri temizlemede etkili olan keçiboynuzunu, sabah akşam yoğurta beraber tüketmelisiniz.

Hazanbel olarak da bilinen eğir otu özellikle mide ve bağırsak hastalıklarına iyi gelir. Göl kenarlarında yetişen eğir otu çok sık bilinmezse de yüzyıllardır alternatif tıpta ilaç olarak kullanılır. Vücuttaki iltihabı idrar yoluyla kısa sürede atan eğir otu hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Eğir otunun faydaları nelerdir? Eğir otu çayı nasıl demlenir? Eğir otu kökü yağı ne işe yarar?

Bilim literatüsünde “Acorus calamus” olarak bilinen eğir otu tek çenekli çok yıllık bir ottur. Sulak bölgelerde kolayca yetişen eğir otu, kokulu yapraklarını kozmetik malzemeler yapımında kullanıldı. Geleneksel tıpta kurutularak kullanılan eğir otu bazı yerlerde zencefil, tarçın ve küçük Hindistan cevizleri yerine de tüketilebilir. Yılanyastığı ailesine ait olan eğir otunun anayurdu Hindistan’dır. İpek yolu ticaretiyle Asya, Avrupa ve Amerika kıtalarına da yayıldı. Osmanlı’da da Harem kadınlarının güzel kokusu sayesinde kullanılmasının yanı sıra içerdiği antioksidan sayesinde cilt bakım ürünlerinin vazgeçilmez ham maddesi oldu. Yaprakları şerit şeklinde olan eğir otu, en fazla 50 cm kadar çıkar. Kokusu mandalinaya benzer, bulunduğu yerlerdeki haşaretları engellediğinden ev önlerinde yetiştirilir. Aktarlarda kolayca temin edilir. 

EĞİR OTUNUN FAYDALARI NELERDİR? 

Yavaşlayan sindirim sistemini düzenlemek için eğir otu oldukça etkili bir ottur. Yemek borusundaki hücrelerin deforme olmasını önleyerek besinlerin hasar vermeden mideye inmesini orada da doğru öğütülerek bağırsaklara geçmesini sağlar. Ayrıca yemeklerden sonra tüketildiğinde besinlerin doğru yollarla kana ve organlara iletilmesini sağlar.

Güçlü bir antioksidan olduğundan vücuttaki, asit ve iltihabı kurutur. Böylece gut ve eklem hastalıklarının yaşanmasını engeller. Ayrıca bağışıklık sistemindeki hücreleri de yenilediğinden ani ateş çıkması gibi sağlık sorunlarının da önüne geçer.

Vücutta fazla biriken su, böbrek üstü bezlerinin işlevselliğini bozar. Bu durum tüm vücut organlarını olumsuz etkiler. Uzmanlar bu yüzden fazla su tüketildiğinde mutlaka spor yapılmasını tavsiye eder. Bunun dışında da suyun vücutta tutulmaması için de eğir otu çayı tüketilmesini önerir.

Gözde çıkan çıban ya da iltihaplı yaralar için içinde kaynatılan eğri otu, suyunu pamuk yardımıyla sürünüz. Kısa zamanda hem iltihabı götürür hem de katarak gibi hastalıkları engeller. Ayrıca kirpik dibi iltihabı gibi hastalıkların da yaşanmasının önüne geçer.

Eğri otu suyu ile gargara yaparak diş etlerinde kalmış kalıntıları temizler. Diş kökünü güçlendirerek diş kaybını engellediği gibi diş yüzeyininde de kir birikmesini önleyerek beyaz kalmasını sağlar. 

Kolit hastalığı için en doğal içecek olan eğri otu, bağırsakların işlevselliğini artırır. Ayrıca eğri otu, sinir merkezindeki hücreleri de yenileyerek yorgunluk agresfilik gibi ruhsal sağlık sorunlarını engeller. 

EĞİR OTU ÇAYI NASIL DEMLENİR?

Eğir otu, genellikle kurutularak tüketilir. Kurutulan eğir otu ufalanıp toz hale getirilir. Bir su bardağının içine bir kaşık toz haline getirilmiş eğir otu eklenip bir gece boyunca bekletilir. Ertesi gün ile 5 dakikalık kaynatıldıktan sonra süzülerek tüketilir. 

EĞİR OTU KÖKÜ YAĞI NE İŞE YARAR?

Hoş kokusu sayesinde kökündeki esans yağ çıkartılır. Genellikle sarı renkte olan bu yağ özellikle cilt hastalıklarına kullanır. Baş ağrısı, migren ve sinüzit gibi hastalıklar sırasında boyun ve alna sürüldüğünde rahatlama sağlar. Ayrıca eğir otu kökü yağı sigara isteğini de azaltır. 

Vücudumuzda bulunan bir hormon çeşidi olan kortizon vücutta iltihap birikmesini önler. Bu yüzden ilaçlara da katılan kortizon bazen vücuda fazla gelebilir. Bu da ciddi hastalıklara yol açar. Güçlü bir bileşen olan kortizon hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki kortizon nedir? Kortizon neden kullanılır? Kortizon hangi hastalıkların tedavisinde kullanılır? Kortizonun faydaları ve yan etkileri nelerdir?

Böbrek üstü bezlerin kabuk kısmında salgılanan Kortizon hormonu vücudun iltihaplanmasını önler. Bazı insanlarda bu hormon az olunca iltihaplanma artar. Fazla olunca da ciddi hastalıklara neden olabilir. İlk kez 1937 yılında E. Kendal ve Wintersteiner tarafından keşfedildi. 1938 yılında ise Reichstein tarafından sentezlenmesi bulundu. Romatizmal eklem hastalıklarını önlemek için geliştirilen kortizon, kan aracılığıyla vücuda yayılır. Ulaşması gereken yerlere geçerek görevini yerine getirir. Geliştirilen kortizon anti-inflamatuvar etkisi sayesinde akut ve kronik bazı hastalıkların tedavisinde kullanıldı. İlaçların genelinde kullanılan kortizon kullanıldığı bölgedeki deformeyi hızla iyileştirir. Ancak uzman kontrolünde yapılmadığında ciddi hasarlara zemin hazırlar. Ayrıca uzmanlar kortizon alanlarında beslenmelerine dikkat etmelerini tavsiye eder. Çünkü bazı besinlerde de kortizon bulunur. Bu da aniden artışına neden olur. Kortikosteroid sınıfında yer alan kortizonun vücuttaki en önemli görevi Yağ ve karbonhidrat metabolizmasını dengeler. Gün içinde farklı saatlerde vücut bunu salgılar. Nasıl salgılanacağı ise kan basıncı ve vücut ısısına göre şekillenir. İnsan vücudunda doğumdan 3 hafta sonra başlar. Anti alerjik etkisi olduğundan bağışıklığı baskılayan zararlı hücreleri azaltır. 

KAÇ ÇEŞİT KORTİZON VARDIR?

Vücudun kendi kendine ürettiği kortizon doğal olandır. İnsan vücudunda kan basıncını dengeler. Kanın içine doğru oranda yağ ve şeker ekler. Vücudun hastalıklara karşı direncini artırır. Enfeksiyonlara karşı bağışıklık sistemini güçlendirir. Yeterli miktarda bulunmadığında yorgunluk, halsizlik ve zayıf bağışıklığa yol açar.

Kortizon iğnesi bir diğer kortizon çeşididir. İğne ile vücuda enjekte edilen kortizon; gut ve eklem iltihaplanması gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır. Uygulandığı bölgede birkaç gün kızarıklık ve şişliğe neden olur.

Romatoid artrit hastalıkların vücuda olan etkilerini azaltmak için ağız yoluyla kortizon alınır. Bu da kortizon hapıdır. Çoğu uzmanlar bu tedavi yöntemlerini tercih eder. Bu haplar uzmana danışılmadan alınmamalı ve bırakılmamalıdır. Çünkü vücudun dengesini bozabilirler. 

Cilt hastalıkları ve böcek ısırlıklarında kullanılan kortizonlu kremlerhızla iyileşmeyi sağlar. Krem tropikal bazı maddelerde içerir. Fazla kullanıldığında ciltte bölgesel hormonal bozukluğa yol açar. 

KORTİZON HANGİ HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILIR?

Uzman doktorların tetkikleri sonucu uygun görülürse ek takviye olarak verdikleri kortizon ilaçları; alerjik, sinir sistemi, tümör, göz, romatizmal, damar, kalp, cilt, böbrek ve idrar yolu gibi hastalıklarda verilir. Ancak bu hormon vücuda fazla alındığında da bir takım hastalıklara ve hormon bozukluklarına yol açar. Vücudun ihtiyacı olan kortizon birden zararlı bir hal alabilir. Bu yüzden uzman kontrolü ve kan testi şarttır. 

KORTİZON ALANLAR NELERE DİKKAT ETMELİ?

Kafein ve nikotin olan her şeyden uzak durmakta fayda var.

Proteini beslenme alışkanlığında bol tutmak gerekir. Çünkü kortizon kas ve kemik kaybına yol açabilir.

Doymuş yağ oranı fazla olan besinler tüketilmemeli.

Karbonhidrat açısından az olan besinler tercih edilmeli.

Düzenli spor yapılarak metobolizma hızlandırılır.

Kan içindeki kötü kolesterol seviyesini yükselten besinler içilmemeli.

Aniden tansiyon yükselmesine karşı tuzsuz beslenilmeli. 

KORTİZONUN YAN ETKİLERİ NELERDİR?

– Aşırı tüketildiğinde kandaki şeker oranını yükseltir. Bu da kötü kolesterolün yükselmesine yol açar. Böylece metabolizma bozulur.

Kortizon kullanımı beraberinde potasyum eksikliği yaşanabilir. Bu da hipertansiyon ve kalp yetmezliğine neden olur.

Bazı hastalarda mide ve bağırsak işlevselliğinde bozukluklar yaşandığı görülmüştür. Bu yüzden hem tok karna hem de bol su tüketilmeli.

Vücuttaki tüm serbest radikalleri hızla temizlediğinden beraberinde bazı hücrelerde temizlenir. Bu da vücuttaki asit oranını artırır. Beraberinde de kas ve kemik hastalıklarına yol açar.

Cilt hastalıkları sırasında kullanılan kortizonlu kremler aşırı kullanıldığında kullanmaya ve deri deformasyonuna yol açar. 

KORTİZON TEDAVİSİ GÖREN KİŞİLER NASIL BESLENMELİ?

İlk dikkat edilmesi gereken nokta tuz alımıdır. Çünkü tuz kortizonla beraber böbrek üstü bezlerin dengesiz çalışmasına yol açar. Bu yüzden beslenme de tuzdan uzak durumalı.

Kalsiyum yönünde zengin olan yoğurt, süt, baklagiller ve koyu yeşil sebzeler tüketilmeldir.

Bol bol turunçgiller tüketerek C ve D vitamini eksikliği önlenmeli. 

Şeker oranı vücutta arttığından dengesiz kiloya neden olur. Bu yüzden hazır gıdalarda uzak durulmalı. Tatlı isteği sırasında kuru meyveler tercih edilmeli.

Beslenme alışkanlığında beyaz un, patates, pirinç çıkartılmalı.

Prof. Dr. Mehmet Öz, sürekli sinirli ve yorgun halin magnezyum eksikliğinden kaynakladığını vurguladı. Bunun asıl nedenin ise magnezyum eksikliğinden kaynaklandığını belirtti. Bunun için bazı besinleri tüketmeyi öneren Öz, bu besinlerin başında Meksika fasulyesinin geldiğini vurguladı. Peki Meksika fasulyesinin faydaları nelerdir? Meksika fasulyesi nasıl tüketilir? İşte tüm soruların yanıtı:

Acı soslarıyla meşhur olan Meksika mutfağının vazgeçilmezi olan Meksika fasulyesi barbunya ve fasulye ailesine ait ortak bir besindir. Bilimsel literatürde “Phaseolus vulgaris” olarak bilinen kırmızı ya da mor fasulye Meksika’da çok kullanıldığı için Meksika fasulyesi denilmiştir. İçeriğinde antioksidan maddesi olan likopen fazla olduğundan bu renge sahiptir. Meksika mutfağından sıklıkla tüketilmesine rağmen aslında Hindistan’a aittir. Genellikle salata olarak tüketilen Meksika fasulyesi, vegan olanlar için ideal bir besindir. Kalorisi düşük olan Meksika fasulyesi 7000 yıla aşkındır doğada vardır. Yapılan araştırmalarda kanser tedavisinde etkili olan Meksika fasulyesi, besin değeri yüksektir. İspanyol keşifçilerin Hindistan’da bulunup tüm dünyaya yayılmaya başlandı. Prof. Dr. Mehmet Öz, yaptığı bir araştırmanın sonucunda günümüzdeki insanların iş temposu ve yaşam gayesi nedeniyle çabuk yorulma ve asabi halinde artış olduğunu vurguladı. Bunun nedeni ise bu iş temposunda sağlıksız beslenmekten kaynaklandığını ayrıca belirtti. Öz, bir yazısında “Meksika fasulyesi diğer fasulyeler arasında antioksidan açısından ikinci sırada. Tam bir lif deposu. 250 gram Meksika fasulyesi, 84 m magnezyum içerir” şeklinde Meksika fasulyesinin faydasından bahsetti. 

MEKSİKA FASULYESİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Yüksek oranda lif içerdiğinden diyet yapmak isteyenler ya da sindirim problemi olanlar için ideal bir besindir. Düzenli tüketildiğinde vücudun gün içinde ihtiyacı olan enerji de sağlar. Ayrıca er tüketmek istemeyenlerin de tüketilmesi tavsiye edilir. Metabolik sistemin sağlıklı bir şekilde işlemesine neden olur.

Vücudun ihtiyacı olan magnezyumu karşılar. Kemik ağrılarını azaltarak vücuttaki asidik oranı dengeler. Aynı zamanda kemik gelişimine katkı sağladığından uzmanlar hamile ve çocuklarında tüketmesini tavsiye eder. Özellikle kadınlara fayda sağlayan Meksika fasulyesi, yaşanılan hormonal dengesizliği engeller. 

Sağlıksız beslenme ve yoğun iş temposundan dolayı kan hücrelerinde azalma olur. Kan basıncı düşer bu da ciddi hastalıklara yol açabilir. Meksika fasulyesi burada da devreye girer. Düzenli tüketildiğinde kan sorunlarını en aza indirir. Ayrıca kronik tansiyonu olan kişiler içinde ideal bir besindir. 

Zararlı maddelerden kurtulmak için vücut antioksidana ihtiyaç duyar. Ancak bu antioksidanlar besinler aracılığıyla alınabilir. Meksika fasulyesi de bu bakımından ideal bir besindir. Tüm toksinleri kısa sürede vücuttan atar. Bu yüzden kanser hastalıklarının yaşanmasını engeller.

Protein vücut için olmazsa olmaz bir maddedir. Protein en faydalı alındığı tek besin ise kırmızı et olduğu biliniyor. Ancak bazı uzmanlar et tüketmezler bu yüzden vücudun ihtiyacı olan proteini farklı besinlerden elde eder. Bu besinler arasında ilk sırada gelen Meksika fasulyesidir. Protein vücuttaki hücrelerin hızla onarılmasını sağlar. 

Kadınların yaşadığı adet, hamilelik ve menopoz evrelerinde ortaya çıkan bazı belirtilerin şiddetini azaltır. Özellikle terleme, stres, kan şekeri ve metabolizma durgunluğu gibi sağlık sorunları için tüketilebilir. 

İçeriğinde yüksek miktarda C vitamini, lif ve demir gibi maddeler içerir. Vücudun bu eksikliklerini kısa sürede giderir. Bağışıklığı güçlendirerek mevsim geçişlerinde kolay kolay hastalıklar yaşanmasını engeller.

MEKSİKA FASULYESİ NASIL TÜKETİLİR?

Öncelikle bir gece önceden su da bekletilir. Daha sonra tıpkı fasulye ve nohut gibi haşlanabilir.

Meksika fasulyesi en çok yeşilliklerle bir araya getirilerek salata şeklinde tüketilebilir.

Haşlanmış Meksika fasulyelerini zeytin yağda kavurup içine salça ekleyerek makarnaların üzerine sos olarak dökülebilir.

Ana yemek içinde havuç ve patates de içine eklenebilir.

Meksika yemekleri arasında yaygın olan tortilla ekmeğiyle beraber hazırlanan burtitto olarak da yenebilir. 

Hodan otunun ne olduğunu biliyor musunuz? Hodan otu nerede bulunur? Peki hodan otunun faydaları nelerdir? Anavatanı Suriye olan Hodan otu hakkında bilinmeyenleri sizler için araştırdık. Haberin detayında baş ağrısı ve sinirliliğe iyi gelen hodan otu hakkında merak edilen olan her şeyi bulabilirsiniz.

Halk arasında ıspıt, zılbıt, kaldırık ve odan olarak bilinen hodan otu beyaz, mavi ve pembe çiçekleri ile tarlalarda yol kenarlarında kendiliğinden yetişir. Suriye başta olmak üzere, Güney Amerika, Kuzey Afrika ve Anadolu’da yetişen hodan ilkbahar aylarında ortaya çıkar. Ekime kadar bulunabilir. Tohumdan elde edilen yağ genellikle ticari amaçlı kullanılır. Yaş hali ile mutfaklarda ve tıbbi tedavilerde doğal ilaç olarak tüketilir. İçerdiği asit maddeleri sayesinde insan sağlığına fayda sağlayan hodan otu kurutularak çay da yapılır. Adet öncesi çöküş sendromundan cilt hastalıklarına kadar fayda sağlar. İlkbaharın gelmesiyle beraber doğadan kendiliğinden çıkan ve köylülerin geçim kaynağı olan hodan ya da bir diğer adıyla zılbıt önümüzdeki haftalarda tezgahlardaki yerini almaya başlayacak. Ülkemizde Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesinde sıklıkla bulunur. Mavi, pembe ve beyaz renklerde çiçek açar. Ancak hodan otunun gövdesi ve yaprakları pişirilerek tüketilir.  

HODAN OTUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Kemik gelişimi için vücuda ortalama gün içerisinde yüzde 70 kalsiyum takviye edilmelidir. Hodan otu bu takviyenin yüzde 20’sini karşılar. 

Vücuttaki oksijen oranını dengeleyen ve sinirlerin daha sağlıklı iletim sağlaması için potasyuma ihtiyaç var. Vücut bu minerali kendiliğinden üretmediğinden dış takviyeye ihtiyaç duyar aksi halde ciddi kalp damar hastalıkları yaşanabilir. Hodan otu potasyum bakımından da zengin olduğundan tüketilerek bu eksiklik giderilebilir.

İçerdiği yüksek asitler sayesinde vücuttaki toksinleri atar. İdrar ile attığı toksinler sindirimdeki bakterileri de temizler.  Bunun yanı sıra boğazda biriken balgamı da atmada etkilidir.

Kuvvetli bir iltihap söktürücü olan hodan otu vücutta biriken ödemi atarak kilo vermeye de yardımcı olur. Özellikle diyet listelerine eklenmesi gereken otlardan biri olan hodan bölgesel zayıflamada etkilidir. Bir porsiyonu gün boyu vücuda enerji verir.

Sindirim sisteminde yaşanan aksaklık aynı zamanda sinir sistemini de olumsuz etkiler. Bu durumlara bağlı sinirlilik, uykusuzluk, dengesizlik ve depresyon gibi ruhsal hastalıklar yaşanır. Hodan otu vücuttaki elektriği dengeleyerek sinir hücrelerinin çalışmasını sağlar. 

Hodan otunun tohumundan elde edilen yağ ise ciltteki kırışıklığı, yarıkları, sivilcelenmeyi, aknelenmeyi ve selülit gibi hastalıkların giderilmesinde etkilidir.

HODAN OTU NASIL TÜKETİLİR?

Farklı bölgelerde farklı zamanlarda çıkan hodan otunun en çok taze hali tıpkı ıspanak gibi pişirilir. Bunun dışında ise kurutulmuş hali ve yağı aktarcılarda bulunabilir. Hodan otu taze halde tüketilmeden önce sirkeli suya bastırılmalı. Daha sonra ise iyice yıkanmalı. Tavaya önce bir baş soğan doğranıp atılır. Pembeleşen soğanların ardından hodan da kesilerek tavaya atılıp pişirilmesi beklenir. Ispanak gibi pişirilen hodan otuna biber ya da patlıcan da eklenebilir. Bunun yanı sıra hodan yağı çıkartılıp cilt sorunlarında kullanılır. Çatlak, selülit ve sivilce gibi sağlık sorunlarına karşı olumlu etkisi vardır. 

C vitaminin emilimini artırarak vücuda verdiği faydaları artıran P vitamini uzun yıllardır bilinmiyordu. Ancak en az C vitamini kadar faydası olduğu için uzmanlar mutlaka tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. Yaşlanmayı geciktiren P vitamini hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki P vitamini nerede bulunur? P vitamini eksikliği belirtileri nedir? P vitamini ne işe yarar? İşte tüm soruların yanıtı…

70 yıl önce yapılan araştırmalarda C vitaminin emiliminin artması için vücutta bir maddenin daha olması gerektiği kanısına varıldı. Araştırma sonucunda C vitaminin emilim sürecinde P vitamini adlı bir maddeye ihtiyaç duyduğu öğrenildi. P vitaminin asıl görevi vücudun aldığı C vitaminin emilimini artırarak yararlarının kaybolmasını engeller. Aynı zamanda kılcal damarların geçirgenliğini artırarak kanın vücuda tamamen yayılmasını sağlar. Damarların çabuk zedelenmesini ya da deforme olmasını engelleyerek enfeksiyonlara karşı damar duvarlarını güçlendirir. Uzmanlar bir insan vücudun günlük C vitamini haricinde 1 miligram P vitaminine ihtiyaç duyduğunu vurguluyor. Tıpkı C vitamini gibi P vitamini de antioksidan, anti-enflamatuar, antialerjenik, antiviral ve anti-kanserojen özelliklerine sahiptir. Bilim litaretüsünde Permeability’nin baş harfinden gelir. Vücudun içindeki oksijeni dokulara taşıyarak yenilenmelerini sağlar. Ayrıca besinlerdeki atıkları kandan uzaklaştırarak vücuttan atılmasını sağlar. 

P VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ NELERE NEDEN OLUR?

C vitamini eksikliği ile aynı belirtileri gösterir. Ancak P vitaminin eksikliğinin belirgin belirtileri de vardır. Doku üzerinde damar kızarıklıkları ve şişmeleri P vitamini eksikliğinin olduğu en belirgin özelliğidir. Ayrıca;

Yürürken ya da uyurken baldır ve bileklerde yaşanan ani kramplar,

Eklem şişkinlikleri,

Ruhsal hastalıklar,

Yorgun ve uykusuz hissetme,

Vücudun hareketlerinin dengesizleşmesi gibi durumlar P vitamini eksikliğini gösterir.

P VİTAMİNİ NEREDE BULUNUR?

C vitamini bakımından zengin olan vitaminlerde bulunun P vitamini aynı zamanda turunçgillerin renklenmesini sağlayan maddeyi barındırır. Bunun yanı sıra doğada bası besinlerde ise yüksek miktarda da bulunur. At kestanesinin kabuğunda bulunan P vitaminini elde etmek için kabuklar kaynatılıp çay şeklidne tüketilir. Ayrıca menekşe yaprağı çayı, çarliston biber, kiraz ve marulda da yüksek miktarda bulunur. Özellikle taze biberi sabah kahvaltısında tüketerek P vitamini rahatlıkla elde edilebilir. 

P VİTAMİNİN FAYDALARI NELERDİR?

D vitamini ile beraber alındığında östrojen hormonuna benzer bir etki göstererek menopoz dönmelerinde yaşanan sağlık sorunlarını en aza indirir. Bu yüzden uzmanlar kadınların adet, hamilelik ve menopoz dönemlerinde P vitamini bakımından zengin olan besinleri tüketilmesini tavsiye eder. 

İnsan vücudundaki zarlarda bulunan kolajen maddesi vücudun dayanıklılığını artırır. Bu destek yapının dayanıklılığı için P vitamini oldukça önemlidir. Kemik kırılmaları gibi rahatsızlıkların ciddi boyutlara varmasını önler. Bunun yanı sıra kolajen hücrelerin hızla yenilemesini sağladığından yaşlanma gibi ileri zamanlarda görülen sorunların şiddetini azaltır. Vücuttaki serbest radikalleri temizler. 

Histamin maddesi salınımı vücutta artıkça alerjik vakalara yakalanma oranı da o kadar artar. P vitamini bu maddenin salınımını azaltır. Bağışıklık sisteminin diğer maddelere karşı aşırı antikor proteini üretmesini engeller. Alerjinin vücuda neden olacağı durumları önlemiş olur.

Vücuttan en çabuk atılan vitamin olduğundan gün içerisinde sürekli takviye alınabilir. Bu yüzden uzmanlar sabah kahvaltısında marul ve biber akşam yemeklerininden sonra da at kestanesi kabuklarından yapılan çay tüketilebilir. Vitaminin emilimi içinde bol bol turunçgil tüketilerek virüslere karşı vücuda kalkan oluşturulur.

Metropol hayatında yaşayan insanların çoğunlukla yaşadığı stres başlı başına bir sağlık sorunudur. Hayat mücadelesinde olan insanların yaşadığı psikolojik sorun olan stres yaşam kalitesini düşürmenin yanı sıra vücudun sağlığını da olumsuz etkiler. Çoğunlukla uyku bozukluğu ile ortaya çıkan stres hakkında merak edilenleri sizler araştırdık. Peki stres vücuda neler yapar? Stres hangi hastalıklara neden olur?

Hastalık olarak kabul edilmeyen ancak ciddi bir sağlık sorunu olan stres, toplumun yüzde 80’inde görülür. İleri evresinde ise kronik hale gelebilir. Olumsuz olaylara karşı vücudun baş edemeyerek yaşadığı sağlık durumununa stres denir. Sinirli ve endişeli hallerle başlayarak daha ileri zamanlarda tamamen sosyal hayatta kopartmaya devam eder. Stres, sindirim, sinir ve bağışıklık sistemlerini olumsuz etkilediğinden beraberinde de hastalıklara yol açar. Pisikyatri uzmanları stresin günümüzde artık göstermesinin en büyük nedeninin; yoğun iş hayatı, yaşam koşullarının zorlaşması, sağlık sorunlarındaki artış, sınavlar ve başka hastalıkları olduğunu belirtir. Yapılan testeler sonucu kişinin sürekli endişelenmesi ve olaylara karşı duygu değişimleri yaşamasının bir süre sonra mükemmeliyetçi olmasına neden olduğu ortaya çıkarıldı. Bunun ardı sıra da kişinin endişeli halindeki artışı kronikleşmeye başlar. Kronik hale gelmeye başlayan bu durum baştan çıkılmaz hale gelir. Hem kişinin hem de çevresindekilerin ruhsal yıpranmasına yol açar. 

KAÇ ÇEŞİT STRES VARDIR?

Stresin bu çeşidi en fazla görünendir. Genellikle sınav dönemlerinde görülür. Küçük ataklarla görülen bu stres önceleri başarıyı etkilese de artması sonucunda zararlı hale gelir. Akut stresi genellikle kısa sürer.

Akut stresin sürekli hale gelmesi durumunda görülen episodik akut stres, işleri yolunda tam gitmeyenlerde görülür. Üst üste terslik yaşayan kişiler; öfkeli, endişeli ve kaba görünürler. İnsan ilişkilerinde kötü olmalarının yanı sıra kalp hastalıklarına da zemin hazırlar.

Çocuk travmalarını atlatamayan kişilerin uzun süreli yaşadıkları stresin sürekli hale gelmesine kronik stres denir. Kronik stresin en kötü tarafı da hastaların bu sağlık sorununu alışkanlık haline getirmesidir. Bu durum ilerledikçe intihar, ani kalp krizi, felç ve sindirim bozuklukları görülür. 

STRESİN HANGİ HASTALIKLARA NEDEN OLUR?

Vücut hücrelerinin fonksiyonlarını olumsuz etkilediğinden birçok hastalıklara neden olabilir. Bunlardan biri de cilt hastalıklarıdır. Özellikle egzama gibi yaygın olan cilt hastalığı stres sonrası yaşanır.

Bir diğer yaygın görülen hastalık ise sindirim hastalıklarıdır. Gastrit, ülser ve mide ağrısı bunların başında gelir. Aniden yaşanan stres midenin işlevselliğini bozar. Kusma ve yeme bozukluğu gibi sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Stres geçse bile yerini mide hastalıklarına bırakabilir. 

Kabızlık ya da ishal gibi iki uçlu bağırsak problemi de stres sonrası görülür. Nedeni ise aşırı stres sinir hücrelerini sonrası da bağırsak florasını bozar. Bu da bağırsaklarda besinlerin yeteri miktarda öğütülmemesine yol açar.

Sinir hücrelerinin bozulması aynı zamanda beyinin işlevini de bozar. Özellikle konsantreyi artıran beyinin ön lopunu etkileyen bu sinir hücreleri, unutkanlık ve bunamaya neden olur.

Bu evrede vücut yeterli miktarda vitamin ve mineral alamayınca kemik ağrıları da yaşar. Çünkü vücudun gün içinde en fazla kalsiyum ve C vitaminine ihtiyaç duyar. Ancak stresli kişi yeme bozukluğu yaşadığından yeterli besinler tüketmez.

Stresin neden olduğu bir diğer sorun ise uyku problemidir Aşırı stres altındaki kişi sürekli düşüncelere daldığından doğru bir şekilde uyuyamaz. Bazı zamanlarda ise uykuya daldıktan sonra uyanmakta zorlanır.

STRES VÜCUDA NELER YAPAR?

Hasta sürekli öfkeli, kaygılı, endişeli ve ağlamaklı olması en fazla gözlere zarar verir. Aşırı ağlamak gözlerdeki sinirleri zayıflatır. Korneayı inceltir görme kaybına zemin hazırlar. 

Aşırı düşünme ve kafaya takma sosyal ortamda ani duygu değişimlerine neden olur. Özellikle yoğun iş temposu kişinin sağlıklı düşünmesini önler. Sosyal çevreyi olumsuz etkilememek için içine atan kişi bunalıma girer ya aşırı yemek yer ya da hiş yemek yemez. Bu da kilo problemlerine neden olur.

Stres altındaki kişiler genellikle hızla terler. Ciltleri soluklaşır. Herhangi bir yere sığınmak ister. Bu yüzden çok fazla konuşmazlar. 

Yemek yemeleri düzensizleşir. Aniden aşırı yemek yerler ardından kusarlar. Ya da hiç yemek yemezler virüslere karşı bağışıklıkları zayıflar.

Kemik ağrılarında artış görülür. Genellikle boyun, sırt ve diz ağrısı yaşanır. Bu sağlık sorunların herhangi bir neden olmamasına rağmen yaşanır.

STRESLE BAŞ ETMENİN YOLLARI NELERDİR?

Stres ruhsal bir sağlık durumu olduğundan bir psikolog gözetiminde tedavi edilmeli ancak kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Bunun için genellikle uzmanlar tavsiyelerde bulunur.

Yaşanan olumsuz duyguları birileriyle paylaşmalı

Mutlu olunacak işleri öncelikli hale getirmeli

Düzenli olarak nefes alış verişi yapma ve egzersizlerle vücut rahatlatılmalı

Bulunduğun ortama uyum sağlamalı ya da bulunduğun ortamı değiştirmeli 

Uykuyu düzenlemek için gerekli besinler alınmalı

Ayrıca vitamin ve minerallerde de tüketilerek vücut stresten uzaklaştırılmaya çalışılır.

Kelime olarak iki kutup anlamına gelen bipolar, hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Bipolar bozukluğa sahip kişiler aniden duygu değişimleri yaşar. Kısa kısa ataklar geçiren hasta bir süre sonra gerçeklerden kopar. Psikolojik bir rahatsızlık olan bipolara dünya yıldızlarından Kurt Cobain ya da Kanye West gibi ünlü isimler yakalandı. Peki bipolar bozukluk nedir? Bipolar bozukluk belirtileri neledir?

Bilim literatüsünde manik-depresif olarak bilinen bipolar bozukluk bir psikolojik rahatsızlıktır. İki uçlu duygu değişimi olan bipolar bozukluk depresyon ve stres gibi sağlık sorunları akabinde gelişir. Gümlük yaşam içerisinde hasta yaşanılan olaylar karşısında aniden iki farklı duygu durumu yaşar. Keskin çıkış ve girişleri olan bu rahatsızlığa sahip kişiler sosyal aktivitelerden uzak durmak ister. Son yıllarda bu manik hastalık toplumun neredeyse yüzde 60’ında görülür. Özellikle de ergenlik çağındaki kişilerin yaşadıkları gelişim sonucunda görülme olasılığı yüksektir. Beyin içindeki maddelerde aniden yaşanan değişim komut sinyallerini bozar. Kişi net bir şekilde düşünemediği için duygularını da kestiremiyor. Bunun yanı sıra aile öyküsünde de bipolar bozukluğu olanlarda da hastalık yaşanabilir. Ayrıca kişinin yaşadığı duygu travmaları ve aşırı ağır geçen depresif dönmeleri bastırmaya çalışırken de bu sağlık sorunuyla karşı karşıya kalabilir. 

MANİ NEDİR?

Manik yaşayan kişi anormal bir şekilde mutludur. Güler ve espiriler yapar. Ancak hasta aniden sinir krizleri de yaşayabilir. İşte bu noktada da bipolar yaşanır. Duygularını kontrol etmeye çalışırken çatışma yaşayan hastanın sosyal ortamında çatlaklıklar oluşur. Bu ilerledikçe hasta bu kes depresifleşir içine kapanır. Ani tepkiler veren hasta gider yerine sürekli yorgun hasta görünen biri gelir. 

BİPOLAR BOZUKLUKTA MANİ DÖNEMİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Uyku uyumak istemez

Odaklanma ve konsantrasyonda zorluk yaşar

Gereğinden fazla maddi harcamalar yapar

Üstün güçleri olduğunu düşünür

Yerine durmadan hareket etme

Sürekli konuşma ve düşünme isteğinde olma

Kötü alışkanlıklara meyil etme 

Yargılama kabiliyetinde azalma gibi belirtiler mani döneminde görülür.

Bu belirtiler en fazla bir ay da görülmesi gerekir. Bu süreç sonrası kişinin mutlaka bir uzmana danışması gerekir. Ayrıca bu dönemde kişi bazen hipmanide yaşar. Başlangıcından bağımsız diğer evrelerde görülen bu süreçte hastanın gizli yetenekleri ortaya çıkar. Bu zamanda da kişinin hasta olduğu belli olmaz. 

BİPOLAR BOZUKLUKTA DEPRESİF DÖNEM BELİRTİLERİ NELERDİR?

Hastanın kendini karamsar hissetmesi

Gün içinde yorgun bitkin ve enerjinin azalması

Beyin dalgalarındaki sinyalleri kontrol edemediğinden bunama ya da unutkanlık

Geceleri sık uyanırken gündüzleri uyumak istemesi

Toplum içinde değersiz olduğunu hisseder

Hayatında hiçbirin şey yolunda olmadığını ve çaresiz olması

Yemek yemede zorlanma yaşaması gibi belirtiler ise bu devirde gün yüzüne çıkar.

BİPOLARLA BERABER ORTAYA ÇIKAN DİĞER HASTALIKLAR

Hasta iki duygu arasında gidip geldiği için sindirim sistemi olumsuz etkilenir. Bu yüzden yeme bozukluğu yaşanabilir.

Tam tersi bir durum yaşabileceğinden de aşırı kilo alma ya da obezite de görülebilir.

Kendisi hakkında konuşulduğunu düşünmesi ve çaresizliği sonucu anksiyete bozukluğunu da beraberinde getirir

Beyin dalgalarında hızlı değişimi migreni tetikleyebilir.

Duygu değişimine bağlı yaşanan hormon bozukluğu trioid hastalıklarının yaşanmasına zemin hazırlar.

Panik atak, kırık kalp sendromu ya da tükenmişlik sendromlarında akabinde gelişebilir. 

BİPOLAR BOZUKLUĞU NASIL ÖNLENEBİLİR?

Zorda olsa uykuyu düzene koymaya çalışmalıdır. Bunun için akşamları düzenli rezene çayı ya da muz tüketebilir.

Stres yaşadığı yerleri anında terk edip neyle mutluysa ona yönelmelidir.

Kötü madde ve alışkanlıklardan aynı zamanda insanlardan uzak durmalıdır.

Düzenli yürüyüş yapmalıdır.

Nefes egzersizleri yaparak kan akışı ve kalp atışını kontrol ettirmelidir.

BİPOLARIN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Çok yoğun yaşanan bir psikolojik sorun olduğundan mutlaka hastanın bir uzmana görülmesi gerekir. Bazı testler yapılarak hastaya psikoterapi uygulanır. Atakları azaltmaya yönelik yapılan terapilerde genellikle hasta toplum içine çıkarılarak her şeyin ve yaşadıklarının normal olduğu kabul ettirilmeye çalışılır.