Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

İleri yaşlarda görülme ihtimali olan bunama bir diğer adıyla demansın nasıl ortaya çıktığına dair sizler için araştırma yaptık. Genellikle alzheimer hastalığıyla karıştırılan demansın bir kaç çeşidi vardır. Vitamin ve mineral eksikliğinden beynin ciddi hasar alması sonucu görülen demans başka hastalıklara da yol açabilir. Peki demans (Bunama) nedir? Demans belirtileri nelerdir? Demans tedavisi var mıdır?

Farklı hastalıklar sonucu görülen ve ileri yaş hastalığı olan demans 50 sonrası sıklıkla görülür. Halk arasında bunama olarak geçen demans hafıza, düşünme ve sosyal aktivilteleri etkileyen bir beceridir. Demans ve alzheimer genellikle karıştırılır. Ancak alzheimer, demansın bir alt türüdür. Aynı zamanda alzheimer, demansın ilerlemiş halidir. Demans kelimesi Latinceden türeyen mens yani zihin kelimesinden ortaya çıktı. Hastalık aniden ortaya çıkmaz. Belirtiler yavaş yavaş yaşanır. Vücudun genelinde yaşanan vitamin ve mineraller eksikliğinden kaynaklı da demans görülebilir. Ayrıca uzmanlar son zamanlarda futbolcuların topa kafa vuruşlarından kaynaklı beyinde hücrelerin ölmesiyle de demans yaşanabileceğini vurguladı. Bu yüzden bazı maçlarda kafa vuruşu yasaklandı. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünya üzerinde demans olanların geneli orta gelirli ülkelerde görülür. Beynin hipokampus bölgesi yani bilgiyi alma ve saklama alanındaki hücrelerin zarar görmesiyle yaşanır. Beyin içindeki sinir hücrelerinin sinyallerindeki zayıflıkta demansa zemin hazırlar. 

DEMANSIN TÜRLERİ NELERDİR?

Yapılan araştırmalarda beyindeki beta amiloid plak adındaki alanda proteinler ve tau proteinden oluşan lifli yapılar artar. Aynı zamanda bu proteinler sağlıklı nöronlara ve onları birbirine bağlayan liflere zarar verdiği sonucu alzheimer yaşanır.

En yaygın görülen demans ise vaskülerdir. Bu demans türünde problem çözme ve odaklanma gibi belirtiler görülür.

Beyinde balon şeklinde biriken proteinlere Lewy Cisimciği demansı denir. Hasta sürekli uyku halinde olur. Rüya ve gerçeği karıştırır. Aynı zamanda hasta halisünasyon görür.

Beynin ön loblarındaki sinir hücrelerinin hasar almasıyla frontotemporal yaşanır. Bununla beraber hastada kişisel bozukluk ve davranış eksikliği ortaya çıkar. 

DEMANS BELİRTİLERİ NELERDİR?

Konuşmada aksaklık ve önceden konuştuklarını unutma gibi durumlar yaşar.

Sosyal ortamlarda iletişim eksikliği 

Karışılıklı konuşmada ve düşünmede aksaklık

Görsel hafıza da eksiklik 

Geçmişe dair hatıralarda kopukluk

Kişileri, yüzleri ve isimleri kısa sürede unutma gibi belirtilerle gösterir.

DEMANS TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Hastalığın teşhisi için herhangi bir test bulunmamaktadır. Bunun için başka yollar vardır. Bu da ilaç tedavisidir. İlaç tedavisi ile demansa neden olabilecek semptomlar azaltılır. Kolinesteraz inhibitörler ilacı beyin içindeki proteinleri dengeler. Uykuyu düzenler. Memantin ise hafızayı güçlendirerek beyin içindeki vitamin eksikliğini giderir. Bunun yanı sıra hasta kesinlikle kendi haline bırakılmadan sürekli gözlem altında olmalı. Aksi halde kaza ve düşme gibi durumlar yaşanabilir. Yaşadığı ortam unutulmayacak tarzda yeniden düzenlenir. Gün içinde sürekli bir şeylerle uğraşarak günlük yapması gereken aktiviteleri unutmaması sağlanır. 

Uzak doğu ülkelerinde yemeklere tat verilmesi için kullanılan çemen otu hakkında bilinmeyenlerini sizler için araştırdık. Yüzyıllardır alternatif tıpta kullanılan çemen otu, bağırsak sorunlarını ortadan kaldırır. Bunun yanı sıra solunum ve aniden ateşlenme gibi sağlık sorunlarına da iyi gelir. Peki çemen otu nedir? Çemenin faydaları nelerdir? Çemen otu çayı nasıl yapılır? İşte tüm bu soruların yanıtları…

Hem çemen otu hem de çemen tohumu olarak kullanılır. Birçok hastalığa fayda sağlar. Yüzyıllar boyunca bitkisel tedavi yönteminde kullanılan bu ot hakkında bilinmesi gerekenleri derledik. Yapılan bilimsel araştırmalarda da bu otun inanılmaz faydaları ortaya çıkarılmış ve kanıtlanmıştır. Buyotu olarak da adlandırılan çemen otu, Yozgat ve Kayseri yörelerinde çaman denir. Bilimsel olarak Trigonella Foenum graecum bilinir. Çin’den Akdeniz’e kadar yaygın olan çemen otunun kullanımı yüzyıllara dayanmaktadır. Yaprakları ıspanak gibi tüketilir. İçeriğindeki yağı oldukça çeşitlidir. Orta Doğu ve Hint mutfağında fazla tercih edilir. Toz haline getirilerek salça ile karıştırılıp kahvaltıda da kullanılır. 

ÇEMEN OTUNUN FAYDALARI NELERDİR?

İçerdiği antioksidan sayesinde vücudu toksinlerden arındırır.

Kötü kolesterolü düşürecek bazı bileşenler içeren çemen tohumu kandaki kolesterolü düzenleyerek kan akışını dengeler.

Kandaki yağın yanı sıra karaciğerdeki toksinleri de temizleyerek cilt hastalıklarına yakalanma oranını düşürür. 

Yapılan bazı testlerde çemen otunun vücuttaki iltihabı kuruttuğu hatta kanserli hücreleri azaltığı ortaya çıkmıştır. Çemen otu yağın vücut yüzeyinde meydana gelen enfeksiyonları azalttığından doğal tedavi de kullanılır. 

100 gram çemen otu gün içerisinde vücudun ihtiyacı olan demiri karşıladığından anemi gibi rahatsızlıklara yakalanma oranını düşürür.

Yüksek lif içeren bu besin gün boyu tokluk hissi verir. Ayrıca yapılan araştırmalarda içerisinde diyet lifi konsantrasyonlarından biri bulunmuştur.

Antioksidan sayesinde vücudu temizlerken yaşlı hücreleri de yok eder. Genç hücrelerin ise sayısını artırır. 

– Hasara uğramış hücreleri yenilediğinden vücudun tüm sistemlerini dezenfekte eder. Özellikle sinir sistemini temizleyen bu ot, stres, depresyon ve yorgunluk gibi rahatsızlıkların riskini azaltır.

Çemen otu kan şekerini dengelediği yapılan diğer araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Ayrıca diyabet hastalığının da ilerlemesini engeller.

2016-2017 yıllarında yapılan araştırmalarda bu otun zihinsel gücü artırdığı unutkanlık düzeyini azaltığı keşfedilmiştir. 

Çemen otunun mide mukozasını koruyarak, ülser ve reflü gibi rahatsızlıklara yakalanma oranını azaltır.

Düzenli antreman ile beraber alınan çemen otu tozu kas kütlesini kuvvetlendirerek ve direncini artırır.

Regl dönemindeki kadınların şiddetli sancı ve kas ağrılarını azaltır. Yeni doğum yapan anneler ise düzenli bir şekilde günde 600 mg çemen otu tozunu tüketerek süt oranlarını artırabilir.

ÇEMEN OTU ÇAYI NASIL YAPILIR?

Çemen otunu toz haline getiriniz. Bir kaba koyunuz ve üzerine sıcak su ekleyip demlenmesini bekleyiniz. Daha sonra süzgeç yardı ile süzünüz. Tatlandırmak için bir kaşık bal ekleyerek tüketebilirsiniz.

Kanda demir oranının azalması sonucu hemoglobin azalır. Azalan hemoglobin oranı halk arasında kansızlık olarak tabir edilen anemi hastalığına neden olur. Bu hastalık ilerledikçe ciddi sağlık sorunlarının yaşanmasına zemin hazırlar. Kansızlık aynı zamanda demir eksikliği olarak da geçer bunun için vücudun belirli besinleri düzenli alması gerekir. Peki anemi (Kansızlık) nedir? Kansızlığın belirtileri nelerdir?

Bilim literatüründe “anemi” olarak geçen kansızlık, alyuvar hücrelerine oksijen taşıyan hemoglobinlerin düşmesi ile yaşanır. Farklı yaş gruplarında görülen bu durum kan testlerinde ortaya çıkar. Vücudun yeterli miktarda kırmızı kan hücreleri üretmemesinden kaynaklı yaşanan bu duruma aynı zamanda vücudun kendiliğinden kan hücrelerini yok etmesi ile de görülür. Ayrıca B-12 vitaminin azalması ve bu vitamini vücudun üretememesinden kaynaklı da yaşanır. Halsizlik, nefes darlığı, göğüz ağrısı, kalp çarpıntısı, baş dönmesi ve sık sık hastalanma gibi belirtilerle kendini gösterir. İleri boyuttaki kansızlıkta uzmanların belirlediği tedavi yöntemleri uygulanmalıdır. Ancak bazı uzmanlar düşük seviyeli ilerleyen kansızlığı bazı besinlerin giderdiğini de vurguluyor. Kansızlık erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülür. Bunun nedeni ise kadınlarda yaşanılan hormonsal değişimin daha sık olmasıdır. Uz. Dr. Muharrem İngeç, kansızlığın pek çok nedenden dolayı ortaya çıktığını vurguluyor. Kan içindeki kan yapıcı hücrelerin azalması sonucu yaşanan bu sağlık sorunu zamanında müdahale edilmediğinde farklı rahatsızlıklarında yaşanmasına zemin hazırlar. İngeç, ayrıca gün içinde kişinin yaşadığı aşırı yorgunluk ve sinirlilik durumlarının kansızlık kaynaklı olabileceğini belirtti. Kansızlığa bağlı gelişen vücut içindeki kan oranındaki dengesizlik sinir hücrelerin beyne doğru ulaşamamasından kişi kendini gün içinde agresif hisseder. 

KANSIZLIK NEDEN OLUR?

Rahatsızlığın yaşanmasının en temel etkeni demir maddesinin kan içerisine yeterince emilim sağlamamasından kaynaklanıyor. 

Gün içerisinde fazla su tüketili ya da sıvı kanın seyrelmesine neden olur. Demir maddesi için kanın belli bir oranda pıhtılaşması gerekir. Sıvı alımı bu durumu engelliyor. Bu yüzden uzmanlar alınan sıvı miktarına dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Böbrekler kandaki kırmızı hücre sayısını artırmak için erythropoietin maddesi salgılar. Ancak fonksiyonel olarak düşük olarak böbrekler bu işlevi yapmadığından kandaki hücre sayısı azalır. 

Alkal ve sigara gibi nikotin yüklü maddeler kansızlığa neden olur.

Düzenli bir şekilde et tüketmeye kişilerde demir maddesi ve kırmızı kan hücresi azalır. Bunun nedeni de vücudun yeterinde protein alamamasından kaynaklanıyor. Protein kana hızla demir maddesi enzimleyerek kırmızı kan hücre miktarının artmasında yardımcı olur.

Kadınların her ay yaşadığı adet döngüsü de geçici kansızlığa neden olur.

ANEMİNİN (KANSIZLIĞIN) BELİRTİLERİ NELERDİR?

– Kulak uğultulaması

Dudakların yaz kış çatlaması ve ağız kenarlarında yaraların artması

Tırnakların çabuk kırılması uçlarında beyaz lekelerin oluşması

Saçların yıpranarak ya da koparak dökülmesi

Ayak ve elleri soğuk olmasının yanı sıra sürekli titremesi

Cilt yüzeyinin sarı ya da daha soluk renklerle kaplanması

Beyin hastalıklarının artması, şiddetli baş ağrısı ve sürekli yorgunluk hali gibi durumlar demir ya da kansızlığın belirtisidir.

KANSIZLIĞI ÖNLEMENİN YOLLARI NELERDİR?

Hayvansal gıdalarda demir oranı yüksek olduğundan kanın içindeki hücrelerin çoğalmasını sağlar.

Folik asitte demir gibi alyuvarların çoğalmasına yardımcı olur. Bu yüzden yeşil sebzeler öğünlere bol bol eklenmelidir.

C vitamini içeren besinler demir emilimini artırır. Kafein içeren çay ve kahve ise demir emilimini engeller.

Demir eksikliği için mutlaka ek takviye yapılmalıdır.

PEKİ KAN YAPICI YİYECEKLER NELERDİR?

KEÇİBOYNUZU

Demir maddesi bakımından zengin olan keçiboynuzu kan yapan besinler arasında en etkili olandır. Uzmanlar özellikle bu besinin hamile, adet dönemi ve ergenlik döneminde tüketilmesini tavsiye ediyor. Her gün bir kase keçiboynuzu pekmezi tüketerek hem kansızlığı hem de birçok ciddi rahatsızlığı önlemiş olunur.

KURU ÜZÜM

Çekirdekli kuru üzümlerin içerisinde bulunan bakır ve B kompleks vitaminleri sayesinde kandaki alyuvar hücrelerini artırır. Yüksek derecede polifenolik antioksidanlar içerdiğinden de kandaki toksinlenmeyi azaltarak hücrelerin zarar görmesini önler. Uzmanlar günde bir avuç tüketilmesinin sağlığa katkısı olacağını belirtiyor.

BADEM

E vitamini bakımından zengin olan badem demir emilimini artırarak kan seviyesini olumlu etkiler. Günde 6 tane tüketerek kan hücre sayısını artırmanın yanı sıra sindirimi de kolaylaştırarak kilo vermenizde yardımcı olur. Aynı zamanda cilt sağlığını destekler.

YEŞİL MERCİMEK

Magnezyum, çinko ve demir gibi kan hücrelerin oluşumunu destekleyen maddeler bakımından zengin olan yeşil mercimeği haftada en az iki tabak tüketmek gerekir. Kansızlığın yanı sıra kronik yorgunluğu da ortada kaldıran yeşil mercimek hem salata hem de yemek olarak tüketilmektedir.

ISPANAK

Demir deposu olduğundan çizgi filmlere bile konu olan ıspanak en çok kan yapan yiyecekler arasındadır. Kan seviyesini dengeleyerek kalp ve damar sağlığını da korur. Haftada ki kez tüketilmesi tavsiye edilir.

KIRMIZI PANCAR

C vitamini bakımından zengin olduğundan demir emilimini artırır. Bu sayede yüksek tansiyonu düşürerek felç ve inme riskini azaltır. Uzmanlar hem kendisini hemde suyunu haftada en az bir kez tüketilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

KARACİĞER

B12 vitamini vücuttaki hemoglobin hücrelerini artırmak için oldukça önemlidir. Ancak vücut bu vitamini kendiliğinden üretmez. İnek, kuzu ve tavuk gibi hayvanların karaciğerlerinde hem B12 hem de A vitamini yüksek seviyede bulunur. Uzmanlar kulağa hoş gelmezse bile sağlık açısından önemli olan bu besinin tüketilmesi gerektiğini belirtiyor. 

KİVİ

Hem ekşi hem de tatlı tadı olan kivi potasyum ve demir bakımından zengindir. Bu sayede kan hücrelerini artırarak kan basıncını dengeler. Günlük tüketilmesi alışkanlık haline getirilmesinde fayda var. 

Çin’de yapılan bir araştırmada uzaydan gelen ve atmosferi aşarak dünyaya düşen göktaşlarının getirdiği iridyum elementleri dinazorları öldürdüğü gibi kanserli hücreleri de yok etmede etkili olduğunu açıkladı. Araştırma sonucunda bu taşlardan ilaç elde edilerek kemoterapi etkileri azaltılır. Bu göktaşları karbon, magnezyum ve oksijeden meydana gelir. Peki Göktaşı nedir? Göktaşının faydası var mıdır? İşte yanıtları:

Göktaşı ya da meteroit uzaydan atmosferi aşarak dünyaya düşer. Kalın bir taş görünümü olduğundan göktaşı olarak adlandırılır. Kocaman taşlar atmosferden geçerken basınç, sürtünme ve ısı değişimiyle ufak parçalara ayrıldığından dünyaya çok etki sağlamaz. Ancak bazı parçalar kuvvetli olduğundan bu durumdan etkilenmez ve dünyaya düşer. Her sene düzenli olarak bazı zamanlarda göktaşı yağmuru denilen doğa olayı gözlemlenebiliyor. En çok yaşanan göktaşı yağmuruna Perseid denir. Göktaşları; diğer gezegenler, kuyruklu yıldız ve aydan kopan parçalardır. Yeryüzüne düşen en büyük göktaşı 1920 yılında Namibya’dadır. Bu göktaşı yaklaşık 54.000 kg’dur. Taşlar termal maddeler içerir. Bu özellikleri sayesinde bilimsel araştırmalara konu olmuştur. Bilim adamları taşların içeriğinde kalsiyum, magnezyum, demir ve nikel gibi maddeler tespit etmişlerdir. İçerdikleri maddeler sayesinde sağlığa katkı sağlayacaklarını düşünen bilim insanları özellikle kanser hastalıkları üzerinde çalışmalara devam etmişlerdir.

GÖKTAŞININ FAYDASI VAR MIDIR? KANSERE ŞİFA UZAYDAN GELDİ!

Vücuttaki sağlıklı hücrelerin bazı etkilerle deformasyona uğraması sonucu DNA’ları değişiyor. Değişen hücreler artık vücut için tehlikeye yol açan ciddi tümörler haline geliyor. Buda kanser hastalıklarına zemin hazırlar. Özellikle global çağda sağlıksız beslenme ve GDO’lu besinler kaynaklı kanser hastalığı çeşitleri ile beraber arttı. Uzmanlar bu konun önüne geçmek için çeşitli yollara başvurmaktadır. Warwick Üniversitesi’ndeki Çinli araştırmacılar kanserli hücreleri yok eden bir mucizeye rastladı. İnsanoğlunun yaşamından önce yaşayan dinazorları bitiren göktaşların aslında insanlığa büyük bir faydası olduğu ortaya çıkarıldı. Göktaşlarında bulunun iridyum bileşeni ışın tedavi yöntemi ile kanserli hücreleri tespit ederek yok ediyor. Ayrıca bu hücreler sağlıklı hücrelere zarar vermiyor. Dünyada nadiren bulunan iridyum bileşeni göktaşların içerisinde oldukça fazla bulunuyor. Pahalı olan bu element ile ilgili araştırmalar henüz taze olmasına rağmen uzmanlar kanserli hastalara umut olacağını vurguluyor. 

KAÇ ÇEŞİT GÖKTAŞI VARDIR?

Yeryüzünden atmosferi geçip dünyaya gelen 60.000’den göktaşı vardır. Bilim insanları içerdikleri maddelere göre bu taşları sınıflandırmışlardır. Üç sınıfta; taşlı, demir ve taşlı demirdir. Ancak bunlarında alt kategorisi vardır.

TAŞLI GÖKTAŞLARI

Silikat içeren taşlı göktaşları, aynı zamanda metal, nikel ve demir barındırır bu taşlarda; kondritler ve akondritler olarak adlandırılır. Kondritler; güneş sisteminin içindeki asteroitlerin parçacık halinde bir araya gelmesiyle oluşur. Bu taşlar güneş sisteminin köken, yaş ve bileşimle meydana gelir. Yapılan araştırmalarda 1938 yılında Tanzanya’ya düşen gökyaşında bu bileşenler tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra Dünya’ya düşen bir diğer Allende göktaşının içinde de bu özellik bulundu. İşlem sırasında taşların elmas özellikleri var. Gök bilimciler bu taşların güneş sisteminden de eski olabildiği düşünüldü. Akondritler; bu taş türleri kondrtiler gibi kum içermez. Göktaşlarının toplamda yüzde 3’ünü oluşturur. 

DEMİRLİ GÖKTAŞLARI

Demir ve nikelden oluşan bu göktaşları şimdiye kadar keşfedilen en büyük taşlardır. Çok ağrı mineraller barındırır. Bu taşlar şuan bile bilim insanları tarafından araştırılır.

TAŞLI DEMİRLİ GÖKTAŞLARI

Bu taşlar ise içeriklerinde silikon, oksijen, demir ve nikel barındırır. Taşlar ayrıca pallasitler, olivin kristalleri içerir. Bu taşlar dünyanın farklı bölgelerinde irili ufaklı bulunur. 

GÖKTAŞLARI HAKKINDA MERAK EDİLENLER

Dünya’da en fazla göktaşı Antartika kıtasında bulunur. Buzullarla kaplı bu kıtada taşlar gözle görülür. 

NASA’nın yaptığı araştırmalarda taşların çoğunlukla Mars ve Ay’dan geldiği ortaya çıkarıldı. 

1992 yılında New York’ta bir göktaşı kocaman bir bagaja düştü.

Dünyaya düşen göktaşları Güney Afrika’da illegal yollarla satışı yapılır. 

Yapılan bazı araştırmalarda yeryüzündeki suyun içindeki fosfor bulunduğu bu fosfor maddesinin uzaydan gelen taşlardan suya karıştığı tespit edilmiştir. 

2014 yılındaki Olimpiyatlarda yapılan madalyaların içinde göktaşı olduğu söyleniyor.

Günümüzde özellikle cilt hastalıklarında popüler olan çay ağacı yağının sağlığa birçok faydası olduğunu biliyor muydunuz? Çay ağacı yağı tarihte tıbbı tedavide kullanılır. Özellikle yaraları temizlemede ve iyileştirmelerde faydası olan çay ağacı yağı hakkında bilinmeyenleri sizler için araştırdık. Peki çay ağacı yağı nedir? Çay ağacı yağının faydaları nelerdir?

Yeni Zellandalı gemiciler tarafından keşfedilen çay ağacı yağının birçok hastalığa iyi geldiği biliniyor. Çay ağıcı yağı antibakteriyel etkisi sayesinde enfeksiyonu bitirmede etkilidir. Günümüzde popüler hale gelen çağ ağacı yağı doğada bulunan ve yaraları temizleyen en saf ilaçtır. Kimi yerde çay ağacının dalları kurutarak elde edilen çay vücuttaki tüm toksinleri temizlediği akciğer ve karaciğeri yeniler. Yüzyıllar önce denizciler sefer sırasında yanlarına bol miktarda çay ağacı kabukları ve yağı alırlarmış. Kanayan dişler, bağırsak rahatsızlıkları, kas ve kemik ağrılarında tıbbı malzeme olarak kullanılır. Şimdilerde özellikle çatlaklık ve selülit tedavilerinde en çok tercih edilenler arasında yer alır. Bilim literatüründe “Melaleuca alternifolia” olarak bilinen çay ağacı, çok sık yan yana olan ormanlık alanlarda yetişir. Yaprakları bazen beyazımsı olan çay ağacı içeriğinde yüksek miktarda yağ barındırır. 

ÇAY AĞACI YAĞININ FAYDALARI NELERDİR?

Su ile seyriltilip tonik olarak kullanıldığında sivilceleri ve sivilce izlerinin kısa sürede geçmesini sağlar. Cildin dermis tabakasının hücrelerini yeniler. Akne ve sivilce tedavisinin yanı sıra kırışıklığa da iyi gelir. Cildi ferahlatır ve rahatlatır.

Dudak, burun kenarı ve genital bölgelerde çıkan uçuk yani herpes virüsünün neden olduğu yaraları da geçirmede etkilidir. Herpes virüsünün olduğu bölgeye ince bir taba halinde sürüldüğünde bölgeyi enfeksiyonlu hücrelerden arındırır.

Birçok cilt problemine iyi geldiği gibi çıbanları bitirmede de etkilidir. İnce bir tabaka halinde çıbana sürüldüğünde kısa sürede etkisini gösterir.

Banyo sırasında kullandığınız suyuna bir miktar ekleyerek hem vücutta bulunan tüm gözenekleri açar. Vücudun terlemesini dengeler. Böylece toksinleri bu yollarda atmayı sağlar. Buhar ile beraber karışan yağın mentollü kokusu bronşların temizlenmesinde etkili olur.

Böcek ve sinek sokmalarından sonra kullanıldığında ortaya çıkan etkili azaltır. Hatta bazı uzmanlar bir bardak su ile bir yemek kaşığı çay yağını bir spresy kabında birleştirerek özellikle yaz aylarında sık sık vücuda sıkılmasını tavsiye eder.

Çay ağacının yağı vajina ve koltuk altına sürerek buradalar oluşma ihtimali olan kötü kokuyu engeller. Ayrıca çevreye karşı doğal bir kokunuzun olmasını sağlar.

Yüksek ateş ve düzensiz beslenme ile ağız içerisinde artan iltihaplı yaralar içinde çay ağacı yağı oldukça etkilidir. Diş etinin deformasyoan uğramasını önler. Diş aralarındaki yemek kalıntılarını temizler. Tükürük içerisindeki bakterileri azaltarak ağız kokusunu önler. Diş taşı oluşumunu engelleyerek beyazlanması destekler.

Şiddetli kulak ağrıları sırasında bir damla kulak içine damlatılarak bekleyiniz. İçerisinde biriken iltihabı kısa sürede atmasına yardımcı olur. 

Sürekli tırnak kırılma ya da uzamama gibi problemler yaşıyorsanız çay ağacı sizin için tam bir şifa kaynağı olabilir. Düzenli bir şekilde tırnaklarınıza masaj yaparak uyguladığınızda tırnaklarınızın daha rahat uzamasını sağlar. 

Kadınlara oranla erkeklerde daha fazla görülen kıl dönmesi, deri altından çıkamayan kılın şişliğe neden olmasıdır. Bu şişlik kişinin yaşam kalitesini düşürür.Kuyruk sokumunda yaygın olarak görülen kıl dönmesi, bazı insanlarda kronik enfeksiyona yol açabilir. Peki kıl dönmesi neden olur? Kıl dönmesi belirtileri nelerdir? Kıl dönmesinin doğal tedavisi var mı? Tüm soruların yanıtı haberin detayında:

Kıl dönmesi batık kıl durumuna denir. Ancak yapılan araştırmalarda kıl dönmesi dökülen saçların kuyruk sokumu bölgesinde birikmesi ve deri altına yerleşmesi ile de ortaya çıkabilir. Ayrıca kıl dönmesi halk arasında kadınlarda görülen bir rahatsızlık olarak bilinse de aslında bu hastalık erkekler de daha çok görülür. Genellikle kuyruk sokumunda ortaya çıkan kıl dönmesi; göbek deliğinin etrafı, koltukaltı, yüz bölgesi ve bacaklarda da görülme ihtimali yüksektir. Bilim literatürüsünde polinidal sinüs olarak geçer. Cildin kıl çıkma katmanında anormal bir şekilde çıkmamasıyla yaşanan bu rahatsızlık yaşamsal kaliteyi düşürür. Kıllar deri altında dümdüz çıkmaz deri altında yuva yapıp ve burada iltihaba yol açar. Kabaran cilt ağrıya neden olur. Aynı şekilde çevresindeki sinir ve damarlara zarar verir. Kıl dönmesi genellikle gelişim evresinde ortaya çıkma ihtimali yüksektir. Çünkü belli bir yaştan sonra kıl köklerindeki hareketlenme durur. Mesleklere de bağlı da kıl dönmesi yaşanabilir. Uzun süreli oturan masa başı çalışanlar ve uzun yol şoförlerinde kıl dönmesi görülebilir. 

KIL DÖNMESİNİN NEDENLERİ NELERDİR?

Kesin bir nedeni yoktur. Ancak gevşek kılların cildi yüzeyine çıkmadan birikmesi kıl dönmesine yol açar. Sürekli sürtünme, dar kıyafetler, uzun süreli oturma ya da bisiklet sürme gibi durumlar sonrası yaşanabilir. Vücut biriken kıllara karşı bağışıklık sistemini harekete geçirir. Bağışıklık sistemi de bu bölgeye aşırı antikor gönderir. Ancak bu antikorlar bölgede iltihaba yol açar. Nefes alamayan kıl kökleri ayrıca kir birikmesine de neden olur.

 

KIL DÖNMESİ HASTALIĞININ RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Vücudunun normalinden fazla kıllı olan kişilerde

Kıl kökünün sert ve kaba olanlar

Gelişim çağında hormonal sıkıntı yaşayanlar

Kedi, köpek bakıcıları, koyun kırpıcıları ve berberler

Önceden kıl dönmesi yaşayanlar

Hızla kilo alıp verenler ve obezite hastaları kıl dönmesine yakalanma bakımından risk altındadır.

KIL DÖNMESİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kuyruk sokumunda nohut büyüklüğünde olan şişlik ve bu şişliğin içerisinde iltihaplı apse olmaktadır. Makat bölgesinde oluşan bu şişlik zamanla şiddetli ağrılara neden olur. Oluşan iltihap sonucu iç çamaşırın arka kısmında sarı lekeler meydana gelir. Eğer bu belirtiler görülmesine rağmen kıl dönmesi ihmal edilirse beraberinde ciddi rahatsızlıkları meydana getirebilir. 

KIL DÖNMESİNİN DOĞAL TEDAVİSİ VAR MI? 

Deri yüzeyinde görüldüğünden fiziki müdahale ile hemen tespit edilir. Uzman uygun görürse cerrahi operasyon uygular. Ancak çok şiddetli değilse antibiyotik içeren kremler sürülür. Çok şiddetli olan kil dönmelerinde uzmanlar genellikle kan testi de ister. Çünkü kıl dönmesi bazen polinidal kistte olabilir. Ameliyatla kıl dönmesi kökünden çıkartılır. Ayrıca hastanın yeninden yaşamaması için bazı önlemler alınmasını tavsiye eder.

Kıl dönmesinin olduğu bölgeler sürekli dezenfekte edilmeli

İç çamaşırlar sık sık değiştirilmeli

Her gün duş alınarak vücut detaylı temizlenmeli

Uzun sürekli aynı pozisyonda oturmaktan ya da uzanmaktan kaçınılmalı

Hastanın daha sonra lazer epilasyonla kıllarının seviyesi azaltılmalıdır.

Çok şiddetli olmayan kıl dönmeleri için evde bazı yöntemler uygulanabilir. Bilimsel kanıtlar olmazsa bile alternatif tıpta çay ağacı yağı, adaçayı yağı ve hint yağları bölgenin yumuşamasına kılın dışarı çıkıp içindeki iltihabın kurumasını sağlar. Hastanın gün içinde mutlaka C ve A vitaminleri tüketilmelidir. Kıl dönmesi olan cilde sürekli mesaj yapılarak kistlerin rahatlanması sağlanır. Sıcak suyla bol kese atılmalı. Kıllar ortaya çıkarılmalı.

Genellikle cilt yüzeyinde görülen mantar enfeksiyonu aslında vücudun içine yerleşerek akciğere de iner. Akciğer zarının üzerine yerleşen enfeksiyon ciddi solunum rahatsızlıklarına yol açar. Şarkıcı Nilüfer’de Aspergillus mantarı tespit edildi. Bu virüs zamanında tedavi edilmesi gerekir. Peki mantar enfeksiyonu nedir? Kaç çeşit mantar enfeksiyonu vardır? Tüm soruların yanıtları haberin detayında:

Hava değişimi ile artan mantar enfeksiyonu yerleştiği bölgede ciddi deformasyonlara neden olur. Mantar enfeksiyonu bir kaç çeşit bakterinin bir araya gelmesi ile oluşur. Akciğere, kana ve kolayca deride yer edinebilen bu enfeksiyon zamanında müdahale edilmediğinde beraberinde başka sağlık sorunlarını da getirir. Akciğere inen Aspergillus mantar enfeksiyonu genellikle ilaçların yan etkileriyle ya da başka hastalıklar sebebiyle görülür. Şarkıcı Nilüfer’de de geçtiğimiz günlerde yaşadığı Domuz gribi sonrası kullandığı ilaçların yan etkilerinden kaynaklı ortaya çıktığı düşünülüyor. 64 yaşındaki Nilüfer, sosyal medya hesabından “Rahatsızlığım süresince bana moral veren, sevgilerini ve güzel dileklerini yollayan dostlarıma, sevenlerime ve takipçilerime çok teşekkür ederim. Bu destek benim için çok kıymetli. Umarım yaz başında yine yeni yeniden iyileşmiş olarak karşınızda olacağım” notunu yazarak tedavi boyunca evde dinlenmesi gerektiğini belirtti.  Bağışıklık sistemini de olumsuz etkileyen bu enfeksiyon türü aynı zamanda nüksetme oranı yüksektir. Aynı zamdan mantar enfeksiyonu erkelerde tırnaklarda kadınlarda ise bikini bölgesinde sıklıkla rastlanır. Olduğu yerdeki alanın DNA’sını bozar. Candida albicans denilen bakterinin neden olduğu mantar enfeksiyonu; vücut, tırnak, ayak, kasık ve saç derisi alanlarında sıklıkla görülür.

MANTAR HASTALIKLARI NEDEN OLUR?

Kirli toplu ortamlarda

Vücuduna daha önce mantar enfeksiyonu bulaşmış kişi ile temas esnasında

Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde

Mantar hastalığına yakalanmış bir hayvan ile temasla da bulaşır

Kortizon gibi ilaçların en yaygın yan etkisi mantar enfeksiyonudur.

KAÇ ÇEŞİT MANTAR HASTALIĞI VARDIR? 

AKCİĞER MANTARI

Hava yoluyla çevredeki mantarlı virüslerin Akciğere yerleşmesiyle yaşanır. Erken teşhis edilip tedavi edilmediğinde zatürreye dönüşme ihtimali vardır. Yüksek ateş ve titreme gibi belirtilerle kendini gösterir. Antibiyotik ilaçlarla tedavi edilebilir.

VÜCUT MANTARI

Deri yüzeyinde ortaya çıkan leke leke kalın kabarmalarla kendini gösterir. Bu lekeler zamanla büyür. Enfeksiyon bu bölgedeki tabakada iltihaplı tomurcuklara neden olur. DNA’sı bozulan hücreler kaşıntı döküntü ve kızarıklık gibi belirtilerle kendini gösterir. Uzmanlar mantarı azaltıcı krem ya da losyon gibi ilaçlar verir.

SAÇ MANTARI

Saç derisinde görülür. Egzama ile karıştırılır. Ancak bu bakterinin neden olduğu kabarmalar egzamadan farklıdır. Saç hücrelerini zayıflatır. Böylece saçlarda çabuk kırılma, kepeklenme, kaşıntı ve pullanmalara neden olur. Saç mantarı bulaşıcıdır. Bu yüzden saç mantarı olmuş ya da önceden yaşamış kimselerin kişisel malzemeleri kesinlikle kullanılmamalıdır. 

AYAK MANTARI

Parmak aralarında ve topukta görülür. En sık görülen bu mantar türü genellikle ayakların kapalı alanda uzun süre kalması ve terlemesi ile ortaya çıkar. En çabuk bulaşana ve çoğalan mantar türü şiddetli kaşıntılarla kendini gösterir. İleri düzeyde olan hastalarda şişme ve akıntıya neden olur. Toplu alanlarda bulaşma riski artan bu enfeksiyonun tedavisinde krem ve ağızdan alınan ilaç kullanılır.

TIRNAK MANTARI

Tırnak içerisine yerleşen ve tırnak hücrelerinin DNA’sını bozarak sararmasına şişmesine neden olur. Tırnak şeklinde bozulma ve matlaşma gibi belirtilerle kendini gösterir. En ağrılı mantar türüdür. Oje tarzında sürülen ilaçlarla tedavi edilir. En kötü ihtimalle uzman tırnağı kökünden çeker. 

EL MANTARI

Elin içinde ve dışında görülebilir. Deterjan gibi ürünlerle çoğalma ihtimali vardır. El kuruluğu ile beraber elin belli bölgelerinde kızarıklıklarla görünür. Nüksetme oranı diğer mantar türlerine göre daha fazladır. 

KASIK MANTARI

Makat bölgesinde görülür. Şiddetli iltihaplanmalar yaşanır. Ciltte kabarmaya neden olur. Kaşıntı en sık yaşanan belirtisidir. Ancak kaşındıkça artan bu enfeksiyon zamanında müdahale edilmediğinde oturma hareket etme durumunu bile olumsuz etkiler. 

VAJİNA MANTARI

Bu mantar kadınlarda sıklıkla yaşanır. Tuvalet temizliği iyi yapılmadığından yaşanır. Dış mantar iç mantar olarak iki şekilde görülür. İdrar sırasında yanma kaşınma gibi belirtiler gösterir. Adet dönemlerinde ağır kokulara neden olur.

MANTAR HASTALIKLARINA NE İYİ GELİR?

YOĞURT

Elle yapılan yoğurt içerdiği laktik asit sayesinde enfeksiyonu hücreleri azaltma özelliğine sahiptir. Temiz bir pamuğu yoğurda batırarak mantarın olduğu yere sürüp yarım saat bekledikten sonra ılık su ile yıkayın. Günde iki defa bu uygulamayı yapabilirsiniz.

SARIMSAK

Doğadaki en güçlü antibiyotik olan sarımsak kısa sürede oluşmuş enfeksiyonu atmada etkilidir. Özellikle Akciğer mantarına fayda sağlar. Sarımsağı elle ezip mantarın olduğu bölgeye sürün. Dilerseniz ezdiğiniz sarımsağa bir damla zeytin yağı da ekleyip bu uygulamayı yapabilirsiniz. Bu uygulamayı da günde iki kere yapabilirsiniz.

SİYAH ÇAY

İçerdiği tanin maddesi asit özelliğindedir. Mantar enfeksiyonunu azaltmada oldukça etkilidir. Demlenmiş çayın suyuna temiz bir ped pamuk batırıp mantarlı bölgeye bırakıp 10 dakikada bir pamuğu değiştirin.

Yüzyıllardır sebze ya da meyvelerin belirli malzemelerle birleşerek yapılan yiyeceğe turşu denir. Bu aşamada hazırlanan suyun insan sağlığına inanılmaz fayda sağlar. Kış aylarında özellikle virüslere karşı etkili olan turşu suyu hakkında merak edilen her şeyi sizler için araştırdık. Peki turşu suyunun faydaları nelerdir? Ev yapımı turşu ne işe yarar? Turşu suyuna bal ekleyip tüketirseniz ne olur?

Turşu çeşitli sebze veya meyvelerin karıştırılıp yapılır. Tuzlu ve sirkeli suda bekletilen bu besinlerin bir süre sonra asidik özellikleri suya karışır. Uzun süre havasız ve güneş görmeyen bir ortamda bekletilerek yapılan turşuların insan sağlığına birçok faydası vardır. Arkaik kültüründen kalan bu karışım aynı zamanda tıbbı tedavilerde de kullanılmıştır. Yöntemin amacı yazları bulunan besinleri kışları da tüketilmesi amaçlanmıştır. Türk mutfağında etli yemeklerle tüketilen turşu adeta vazgeçilmez bir garnitür olmuştur. Ev yapımı olan turşular hakkında uzmanlar bağışıklığı güçlendiren doğal ilaç olarak bahseder. Güçlü bir antioksidan özelliği olan turşuya mide ekşimesi sırasında bal ekleyerek tüketildiğinde fayda sağlar. Yüzyıllar önce Arkaik kültüründe yapılmaya başlayan turşu büyük topraktan yapılma küplerde yapılırdı. O yıllarda ticarette ciddi bir yeri olan turşu, genellikle salatalık, lahana, biber, yeşil domates, yaban eriği, acur, pancar, ayva ve elma sebze ya da meyvelerden yapılır. Kurulumunda ise damak zevkine bağlı defne yaprağı, çekilmemiş karabiber, limon, sarımsak, dere otu, maydanoz gibi malzemelerde eklenebilir. Bu süreçten sonra laktik fermantasyon sürecine giren besinler bekledikçe tur denilen hali alır. 

TURŞU SUYUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Gün içerindeki hareketsizlikten kaynaklanan kasılmalara iyi gelir. Kas arasında biriken toksinleri vücuttan atar. 

Hava değişimleri vücut ısısını oldukça değiştirir bu da sıvı kaybına neden olur. Turşu suyu böbrek üstü bezlerini çalıştırarak vücuttaki sıvı oranını dengeler.

Güçlü bir antioksidan olduğundan bağışıklık sistemini hastalıklara karşı güçlendirir. 

Metabolizmayı çalıştırarak kilo vermek isteyenlere yardımcı olur. Vücutta yağ birikimine izin vermez. Özellikle bölgesel zayıflamalar da etkilidir.

Yemeklerden sonra yaşanan mide rahatsızlıkların riskini azaltır.

Kanda bulunan şeker oranını dengeler.

Sinir sistemini güçlendirerek unutkanlık ve alzheimer gibi hastalıkların yaşanma ihtimalini sıfırlar.

TURŞU SUYUNA BAL EKLEYİP TÜKETİRSENİZ…

İleri yaşlarda daha sık rastlanan kas ve kemik tutulmalarını engellemek için kan seviyesinin ve kalsiyum oranının dengede olması gerekir. Turşu suyunda bol miktarda bulunan kalsiyum bunun durumu engelleyen en doğal besindir. İçerisine bal eklenip tüketildiğinde bu faydasını ikiye katlar.

Yağlı yemeklerden sonra özellikle yaşanan mide ekşimesi gibi rahatsızlıkları önlemek için de bu karışımı tüketebilirsiniz.

Soğuk havalarla beraber artan faranjite de antibiyotik etkisi yapan bu karışım düzenli tüketildiğinde kuru ve sürekli öksürüğü önler.

İçerdiği yüksek miktarda antibakteriyel sayesinde de bağırsak ve midede fazla bulunan toksinleri idrar yolu ile atar.

Yemek borusunda oluşma ihtimali olan kanserli hücrelerin azalmasına yardımcı olur. Aynı zamanda bağışıklığı güçlendirerek kış hastalıklarını önler. 

EV YAPIMI TURŞU NE İŞE YARAR?

Aniden gelişen mide bulantısı gibi sağlık sorunları karşısında ev yapımı turşunun inanılmaz etkisi vardır. Mide asidiğini dengeleyerek kramplar yaşamasını ve içindeki besinleri geri yemek borusuna geçmesini engeller. Ayrıca güçlü bir antioksidan olduğundan vücut hücrelerini yeniler. Bağışıklık sistemindeki hücreleri güçlendirerek virüslere karşı güçlü bir kalkan oluşturur. Özellikle uzmanlar son zamanlarda artan corona virüslerine karşı ev yapımı yoğurt ve turşunun etkili olacağını vurguluyor. Sindirim sisteminde de sıklıkla karşılaşılan kabızlık sorununa fayda sağlar. Yemek sonrası yaşanan şişkinliği önler. 

İlk cemre düşmesinden sonra havaların değişmesiyle beraber alerjenik hastalıklar ortaya çıkar. Bunlardan biri de göz alerjisidir. Uzun süre televizyon, telefon ve bilgisayar gibi teknolojik aletlere bakmak gözlerin kızarmasına ve sulanmasına neden olur. Ancak bunun pek çok farklı sebebi de vardır. Peki göz alerjisi neden olur? Göz alerjisinin belirtileri nelerdir? Göz alerjisine ne iyi gelir? İşte sorunların yanıtı:

Havada uçuşan polenler sadece üst solunum yolları hastalıklarına neden olmaz. Aynı zamanda göz hastalıklarına da zemin hazırlar. Göz içinde ince bir zar halinde bulunan konjunktivaya bulaşan polenler iltihaplanmaya sebebiyet verir. Bu durum genellikle iki gözde de yaşanan ve ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Alerjik konjuktiva denilen göz alerjisi göz kapaklarını şişirir ve göz içinin kızarmasına neden olur. Bazı kişilerde ise görme kaybına bile neden olur. Çünkü iltihap kısa sürede dışarıdan içeri de girer. Görmeyi kuvvetlendiren hücre ve sinir hücrelerini deforme eder. Alerji her kişide ortaya çıkmaz. Genellikle göz içinde azalan vitamin ve mineraller zararlı hücrelerin rahatlıkla çoğalmasını sağlar. Mevsimsel göz hastalığı olarak yaşanan konjuktiva, gerekli müdahale edilmediğinden ilerleyen zamanlarda ciddi ve kalıcı rahatsızlıklar yaşanır. Bu alerjik durum bazı kişilerde körlük riskine bile sebebiyet verir. Uzmanlar özellikle lens kullanan kişilerin bu mevsimlerde lens kullanmamalarını tavsiye ediyor. Çünkü lens ve konjuktivaya yerleşen iltihaplanma kirpik dibi iltihaplanmasına neden olur.

GÖZ ALERJİSİ NEDEN OLUR?

Hayvan tüyleri, toz zerreleri ve yabani otlara karşı alerjik reaksiyonu olan kişiler de göz alerjisi yaşanabilir. 

Hassas bir yapıya sahip olan göze temas ettirilen kimyasal makyaj malzemeleri sinir ve damar dokularına hasar verebilir. 

Rutubetli ya da köy yerindeki sabanlıklar gibi alanlarda olan virüsler göze yerleşebilir. Bu da göz alerjisine sebep olur.

Bazı göz hastalıkların başlangıçları da alerjiye zemin hazırlar. Son yıllarda artış gösteren sarı nokta hatalığının da bir belirtisidir. 

Stres ve depresyon gibi ruhsal bozukluklarda göz alerjisine zemin hazırlar. 

GÖZ ALERJİSİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Sıklıkla yaşanan temel belirtiler kızarıklık, yanma, şişme ve yaşarmadır.

Göz kapanıp açıldığında şiddetli ağrılar

Göz kapağının göz içine batması 

Tıkanan göz yaşı borusunun akabinde gelişen burun akıntısı

Göz kemiklerinde sızıntılı sancılar

Yüz ağrısı

Göz kapayıp açmada zorlanma 

Işık karşısında hassasiyetin artması

Gözün bulanıklaşması ve görme kaybı

Göz içerisinde sürekli iltihap kitlelerinin çıkması gibi belirtiler göz alerjisine işaret eder.

GÖZ ALERJİSİNE NE İYİ GELİR?

Buz kompresi göz şişmesini indirmede oldukça etkilidir. Ancak uzun süre hazırladığınız buz torbalarını göz üzerinde tutmayın. Çünkü bu göz damarlarına aşırı hasar verir.

Bahar aylarında evler genellikle güvelenmesin diye boyalanır. Bu boyalarda su bazlı boya tercih eder. Evin hava alması sağlanır. Böylece alerji olma ihtimali düşer.

Lensle dışarı çıkmak ya da güneşe bakılmaması uzmanlar tarafından önerilir. Ayrıca bu aylarda lens temizliğinde normalinden daha fazla dikkat edilmesi gerekir.

Siyah çay torbaları iltihabi kurutmada oldukça etkilidir. Bu yüzden ılık sıcak siyah çay torbalarını gözlerinizin üzerine koyup yarım saat bekletiniz. 

Gün içerisinde havuç ve ıspanak gibi göze iyi gelen besinler tüketerek göz içerisindeki vitamin ve mineral değerlerini artırın. Bu sayede göz hastalıklara karşı daha sağlıklı olur. 

Alternatif tıp uzmanlarının özellikle böbrek taşı düşürmek için önerdiği doğal ilaç gilaburun hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Yozgat ve Nevşehir’de yetiştirilen acı bir tadı olan gilaburun deneysel araştırmalara konu oldu. Halk arasında gilaburun suyunun her derde deva olduğunu bilinir. Peki Gilaburunun faydaları nelerdir? Gilaburun suyu ne işe yarar? İşte soruların cevabı:

Yetiştirilme sırasında bol suya ihtiyacı olan gilaburunu son yıllarda popüler meyveler arasında yer alıyor. Kırmızı renkte ve nohut büyüklüğünde olan gilaburunu Kayseri’de sık tüketilir. Acı bir tadı olan gilaburunu arpa ile mayalanıp su ile şişelere kaldırılır. Daha sonra süzülerek ve sıkılarak çıkan su tüketilir. Yapılan testlerde bu suyun böbrek hastalıkları özellikle böbrek taşını düşürmede muazzam etkisi vardır. Halk arasında Frenk üzümü ve geleboru olarak da bilinir. Uzmanların programlarda doğal ilaç olarak bahsetmesi ile popülerliği artan gilaburunu Amerika’ya bol miktarda ihraç ediliyor. Yüksek miktarda C vitamini içeren Gilaburunu vücudu tamamen yeniler. Gün içerisinde bir bardak tüketilmesi gereken gilaburunu üst üste tüketildiğinde vücudun asit dengesi ile oynar. Bu da ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Bilim literatüründe “Viburnum opulus” olarak bilinen gilaburun Adoxaceae familyasına aittir. Ekim ayında toplanıp mayalandıktan sonra kış boyu tüketilir. Mevsim geçişlerinde bağışıklığı güçlendirmenin yanı sıra böbrek ve mesanede oluşma ihtimali olan taş ya da kumu engeller. 

GİLABURUN SUYU NE İŞE YARAR?

Hazırlanan gilaburun suyu, cilt için tonik olarak kullanılabilir. Cilt yüzeyini temizler parlaklığını artırır ve siyah nokta oluşumunu önler. Ayrıca tüketildiğinde sinir hücrelerinin sakinleşmesini sağlar. Vücuttaki serbest radikalleri temizler. Kanserli hücrelerin oluşumunun önüne geçer. Güçlü bir idrar söktürücü olduğundan aynı zamanda böbrek ve mesanedeki birikmiş kristallerin taşa ve kuma dönüşmesinin önüne geçer. Hücrelerin deforme olmasının önüne geçerek hücrelerin yaşlanmasını engeller. 

GİLABURUNUN FAYDALARI NELERDİR?

İçeriğinde yüksek miktarda C vitamini olan gilaburunu vücudu toksinlerden arındırır.

Kadın hastalıklarından en sık yaşanan olan adet düzensizliği ve adet sancılarına iyi gelir.

Kemiklerin güçlenmesine ve vücut hareketlerinin daha sağlıklı olmasını sağlar. 

Sinir hücrelerini yenileyerek kişinin çabuk yorulmasını engeller.

Gün içinde yaşamsal faktörlerin sıklıkla neden olduğu stresin azalmasında yardımcı olur.

Böbreklerin içerindeki besin atıkları ve kristalleri idrar yolu ile atarak taş oluşumunu önler.

Oluşmuş böbrek taşlarının ufalanmasını ve dökülmesini sağlar. 

Karaciğer ve akciğerin besin atıklar, sigara gibi durumlardan etkilenmesini azaltır. Özellikle karaciğer yağlanmasının önüne geçer.

Antioksidan özelliği olan gilaburunu ciltteki toksinleri de temizleyerek akne ve siyah nokta oluşumunu engeller. Gözeneklerin sıkılaşmasını sağlar. Kırışıklık gibi yaşlanma belirtilerini azaltır.

Kötü kolesterol seviyesini düşürür. Kalp ve damar hastalıklarının engeller.

Vücudun sıvı oranını artırır. Bağışıklık sisteminin olumsuz etkilerini azaltarak vücudun ısı oranını da dengelemede etkilidir.

GİLABURUNU NASIL KULLANILIR?

Eczane ve aktarcılarda bulunur. Ancak evde kendi imkanlarınızla da yapabilirsiniz. Alınan gilaburunu meyvelerini iyice yıkayınız. Arpa ile beraber şişelere koyup üzerine su ekleyin. Bir kaç hafta bekledikten sonra Bu suyu süzüp içindeki gilaburunularıda iyice sıkınız. Bu sudan günde bir bardak tüketebilirsiniz. Gilaburunu yüksek asidik bir meyve olduğundan kronik hastalığı olanların ve düzenli ilaç kullananların bir uzmana danışmadan tüketmemesinde fayda var.