Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Tüm dünyayı tehdit eden corona virüsü hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Çin’de ortaya çıktı ve henüz tam olarak tedavisi tespit edilmedi. Uzmanlara göre bu yeni bir corona virüsü olabilir. Bunun üzerine alarma geçen dünya devletleri virüsün corona virüsü olduğunu tespit etti. Peki Corona virüsü (Koronavirüsü) nasıl bulaşır? Corona virüsünün belirtileri nelerdir? Tedavisi var mıdır? Virüs ölümcül mü?

2003 yılında ortaya çıkan ve birçok kişinin aniden ölümüne yol açan Sars virüsü şüphesi uluslararası uçuşları etkiledi. Uçakları karantinaya alan uzmanlar ölümlere neden olan virüsün Sars olmadığı daha tehlikeli başka bir virüs olduğunu tespit etti. Çin’de başlayıp ABD’ye sıçrayan virüs tıpkı Sars ve zatürre gibi belirtilerle ilerleyen Korona (Corona) adlı virüs, Aralık ayından bu yana yaygınlaşmaktadır. Ortaya çıkan Korona virüsü tüm dünya devletlerini hareketlendirdi. Ölüme yol açan Corona virüsü akciğeri iflas ettiriyor. Dünya Sağlık Örgütünü harekete geçiren virüs hakkında detaylı çalışmalar başladı. Virüs hakkında yıllar önceki çalışmalar yeniden gün yüzüne çıkarıldı. 1960 yıllarında ilk kez tespit edilen Korona virüsü burun boşluklarından akciğere iniyor. Buradaki tüm hücrelerde ciddi deformasyona yol açıyor. Ancak ilk şiddetli başlamayan  hafif burun tıkanıklığı ve öksürme belirtileri gösterdiğinden kişi korona virüsüne yakalandığının  farkına varmıyor. Bu da virüsün hızla vücutta ilerlemesini sağlayan sürece yol açıyor. Sars virüsü gibi solunum yolu enfeksiyonuna zemin hazırlarken yavaş yavaş akciğerin fonksiyonlarının yitiriyor. Bu virüsler hayvanlardan insanlara nasıl geçtiği henüz bilinmezse de insanlarda ölümlere yol açtığı görüldü. Henüz yeni yaygınlaşmasına rağmen ölümlere neden olan coronavirüsünün kesin bir tedavisi yoktur. Medipol Mega Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Ceylan korona virüsüne dair merak edilenleri cevapladı:

 CORONAVİRÜSÜ TÜRKİYE’DE VAR MI?

CORONAVİRÜSÜ NASIL BULAŞIR?

Hava ve temas yoluyla insandan insana geçer. Özellikle toplu alanlarda hızla yayılır. Ancak hayvandan insana nasıl bulaştığı henüz belli değil. Coronavirüsü hava ile temas ettikten bir saat sonraya kadarda yaşayabildiğinden ortaya çıktığı ortamlardan uzak durmak gerekir. Bu yüzden Çin havalimanında karantina bölgesinde ciddi bir dezenfekte yapıldı. Ancak uzmanlar gerekmedikçe uçuşların iptal olmasının daha faydalı olacağı yönünde açıklamalarda bulundu. İnsan vücudunda sinüs yollarına yerleşerek devam ediyor. Sars virüsüyle örtüşmesine rağmen ilk günlerde ateşlenmeye neden olmuyor. Vücudun korona virüsü fark ettiği andan itibaren ateşlenme görülür. 

CORONAVİRÜSÜNÜN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Normal grip gibi başlıyor. Ancak 3 gün sonrasında şiddetli öksürük göğüs ağrısıyla devam eder. Kuluçka dönemini tamamladığından vücudun direncini hızla düşürür. Gün geçtikçe ateşlenme,terleme, ağız kuruluğu, balgamlı öksürük, sinüs yollarında tıkanıklık, nefes almakta zorlanma gibi belirtiler yaşanır. Belirtiler gün gün şiddetini artırır. Bağışıklık sistemi antikor üretmesine rağmen bu tamamen vücudun fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Aşırı ateşlenmeye maruz kalan kemiklerde ağrılarda görülür. Bazı uzmanlar Sars kadar ciddi bir virüs olmadığını ancak hemen tespit edilmediğinde ölüme yol açacağını vurguluyor.

CORONAVİRÜSÜNÜN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Virüsün etkileri hastanın bağışıklık sistemine göre değişir. Uzmanlar bazı kişilerde şiddetli belirti yaşanmadan hafif atlatılır. Bunun içinde ilaç tedavisi sağlandığını belirtiyor. Ancak bağışıklığı zayıf olan özellikle C ve D vitamini eksikliği olan kişilerde şiddetli ilerler. Bunun için tedavinin başlangıcında sıvı desteği sağlanır. Çünkü korona virüsü hızla vücutta sıvı kaybına yol açar. Ateş düşürülür. Aynı zamanda ağrılar içinde yüksek dozda ağrı kesiciler verilir. Uzmanlar istirahatın oldukça önemli olduğunu söylüyor. Ayrıca virüsün yaygın olduğu alanlardan uzak durmanın daha sağlıklı olduğu belirtiliyor. 

Maca dış görünüş olarak tıpkı turba benziyor. Güçlü vitamin ve minerallere sahip olan maca vücudun hormonal dengesini korur. Alternatif tıp uzmanlarının önerileri sayesinde son günlerde tüketimi artan maca turpu hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki maca turpu denir? Maca turpunun faydaları nelerdir? Maca tozu ne işe yarar? Tüm soruların yanıtı haberin detayında…

Yüzyıllardır doğurganlığı artırdığı için bitkisel tedavilerde kullanılan maca kökünün inanılmaz faydaları vardır. Turpa benzeyen bu kök kurutularak toz haline getirilip tüketilir. Çay olarak tüketilen bu kök, pişmiş yemeklere, salatalara, içeceklere ve zayıflamak amacıyla tüketilen yoğurtlara eklenebilir. Lepidium meyeni olarak bilinen maca turpu bazı yörelerde maka turpu olarak da adlandırılır. Turpgiller ailesine ait olan maca, yıllık bir osu bitkidir. Peru, Abolivya ve Anda Dağlarının yükseklerinde kendiliğinden yetişir. Soğuk oranı yüksek topraklarda kolaylıkla yetişir. Ancak faydaları olduğundan seralarda özel yöntemlerle yetiştirilir. Toprak altından yetiştirildiği için maca kökü olarak da bilinir. Altın, kırmızı, mor, mavi, siyah, yeşil ve krem renklerde bulunur. Ancak sıklıkla krem türü tüketilir. Krem türü tatlı olandır. Siyah ise acı bir tada sahiptir. Aynı zamanda enerji verir. Kırmızı renkte olanı ise halen araştırılmaktadır. Bu renge sahip olan maca turpun üzerinde yapılan araştırmalarda özellikle prostat kanserini önlediği görülmüştür. Latin Amerika’da Peru Ginseng olarak geçer. Peru’da maca kökü toz haline getirilerek ekmek yapılır. Maca kökü içinde karbonhidrat, protein, fiber ve esansiyel mineraller ayrıca selenyum, kalsiyum magnezyum ve demir açısından zengindir. Bunun aynı sıra linolenik asit, palmitik asit, oleik asit, steroller ve polisakkaritler barındırır. Maca turpun da aynı zamanda 19 kadar amino asit, potasyum, kalsium, çinko, selenyum, demir, iyot, bakır ve magnezyum içerdiği bulunmuştur. 

MACA TURPUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Yüzde 16 oranda protein içeren bu kök et tüketmeyen kişiler için ideal bir besindir. Özellikle diyet yapmak isteyenler ya da vejeteryan olanların tüketmesi gereken bir besindir. Bağışıklık sisteminin ihtiyacı olan proteini de böylece karşılamış olur. Son yıllarda artan virüsler nedeniyle hastalıklar da giderek çoğaldığından uzmanlar mutlaka bu tarz besinlerin tüketilmesi önerilir.

Aminoasit bakımından zengin olan maca kökü vücudun dengesini korur. Vücut fonksiyonları daha sağlıklı çalışır. Bu sayede birçok hastalığın yaşanmasını engeller. 

 Adet dönemlerinde yaşanan hormonal sıkıntıları dengelemek ve şiddetli sancıları dindirmek için tüketilmesi gereken besinlerin başında gelir. Kadınlar sadece adet değil aynı zamanda menopoz ya da hamilelik dönemlerindeki sağlık sorunlarını da önler. 

Sinir sisteminin doğru çalışmasını destekleyerek, stres, depresyon, yorgunluk, kaygı ve panik atak gibi rahatsızlıkların riskini azaltır. Beyne giden sinir hücrelerini de güçlendirerek konsantrasyon gücünü artırır. İleri yaşlarda görülme ihtimali olan unutkanlık gibi hastalıkların yaşanmasının da önüne geçer.

Aynı zamanda içerdiği mineraller cildin ve saçların deforme olmuş hücrelerini yenileyerek ışıltı ve parlaklık kazanmasını sağlar.Yaşlanmayı azaltan maca turpuna antik çağlardan beri hakim olan topluluklar yenileyici bir sebze olarak görmüşler. 

Doğurganlığı artıran bu kök ayrıca vücudun direncini güçlendirerek hastalıklara karşı koruma kalkanı oluşturur. Kısırlıkla ilgili yapılan çalışmalarda faydalı olan maca turpu toz halinde tüketilir. 

MACA TOZU NE İŞE YARAR?

Maca tozunu aktarcılarda ya da eczanelerde bulunur. Toz ya da kapsül olarak satılır. Ek gıda olarak alınan maca tozu, cilt problemlerinde de kullanılır. Ancak maca tozu oldukça etkili olduğundan tüketilmeden önce bir uzmana başvurulmasında fayda var. Aksi halde aşırı tüketildiğinde mide hastalıklarına yol açar. 

İnsan vücudunun işleyici için gerekli olan gerekli olan bazı maddeler vardır. Bunlardan en önemlileri Çinko’dur. Çinko sindirim ve sinir sistemlerinin daha fonksiyonlu çalışmasını etkiler. Bağışıklık sisteminden cilt yenilenmesine kadar inanılmaz faydalar sağlar. Peki Çinkonun faydaları nelerdir? Çinko hangi besinlerde bulunur? Çinko eksikliği nelere neden olur? Tüm soruların cevabı haberin detayında…

Geçiş metallerden biri olan Çinkonun atom numarası 30’dur. Doğada madde olarak bulunan çinko bazı besinlerde de yer alır. Taş halinde bulunan çinko yüksek asidik maddeler içerdiğinden bu vücuda zarar verir. Ancak vücudumuzun işleyişi için bu maddeye ihtiyaç duyar. Özellikle sindirim ve sinir sistemlerinde fayda sağlayan çinko, vücutta eksildiğinde çeşitli hastalıklara davetiye çıkarır. DNA sentezi ve protein maddelerinin üretimi için gereklidir. Doğada birçok besinde bulunan çinkoyu gün içinde erkekler 11 miligram, kadınların ise 8 miligram alması gerekir. Bağışıklık sisteminin asıl maddesidir. Özellikle mevsim geçişlerinde artan grip ve nezle gibi hastalıklara neden olan virüslere karşı direnci artırır. Uzmanlar bu yüzden çinko eksikliği olan kişilerin hemen ek takviye çinko almaları gerekir. 

ÇİNKO EKSİKLİĞİ NELERE NEDEN OLUR?

Görme için en etkili olan organ sarı noktanın daha fonksiyonlu çalışması için çinko maddesine ihtiyaç duyar. Ergenlik sonrası için gerekli olan çinko maddesi ileri yaşlarda görülme ihtimali olan göz hastalıklarını da önler.

Kas ve kemiklerin gelişmesi için çinkoya ihtiyaç duyulur. Eğer gerekli takviye edilmediğinde bu eksiklik yorgunluğa neden olur. İleri yaşlarda kronikleşmemesi için çinko eksikliğinin giderilmesi gerekir. Bu da gün içinde enerjik kalmayı sağlar. 

Vücudu adeta kalkan gibi koruyan bağışıklık sistemi de çinko maddesine ihtiyaç duyar. Virüs ve bakterilere karşı sürekli olarak antikor üreten bağışıklık sistemi çinko maddesine ihtiyaç duyar. Bu sayede vücut coronavirüslerine karşı daha dirençli olur. Bu da mevsim geçişlerinde hastalıklara yakalanma oranını azaltır. 

Cilt yüzeyinde yaşanan herhangi bir deformasyonun hızla iyileşmesi için mukoza adı verilen hücreler devreye girer. Ancak çeşitli nedenlerden dolayı bu hücrelerin sayısı azalır. Bu da deformasyonların daha geç yapılmasına neden olur. Çinko maddesi bu mukoza hücrelerini artırmada etkilidir. Bu yüzden çinko vücut için iç sağlığın aynı sıra yüzeyine de fayda sağlar.

Vücutta çinko eksildikçe sindirim sistemi ya hızlı ya da yavaş çalışır. Bu da ishal ya da kabız rahatsızlıklarına neden olur. Hızla ilerleyen ishal ölümlere bile neden olur. Çünkü vücut hızla sıvı kaybına uğrar. Bunun önüne geçmek için de çinko eksikliğinin giderilmesi gerekir. 

Son yıllarda artan sağlık sorunlarından biri de aşırı saç dökülmesidir. Uzmanlar bunun nedenleri arasında azalan çinkonun olduğunu söylüyor. Vücut çinkoyu kendiliğinden üretmediğinden dışarıdan desteğe ihtiyaç duyar. Aksi halde zayıflayan saç hücreleri yıpranma ve dökülmeye neden olur. Çinko hücre yenileyici ve güçlendirici özelliği sayesinde bu sağlık sorununun önüne geçer. 

ÇİNKO HANGİ BESİNLERDE BULUNUR?

En iyi çinko kaynağı kırmızı ettir. Vücudun ihtiyacı olan çinkoyu yüzde 40 oranında rahatlıkla karşılar. Böylece kalp ve damar hastalıklarını da önler.

Buğday, fasulye ve mercimek gibi baklagillerde çinko bakımından zengindir. Örneğin 100 gram pişirilmiş mercimek yaklaşık yüzde 15 oranda çinko eksikliğini giderir. Uzmanlar özellikle et tüketemeyen kişilerin bol bol bu besinleri tüketmesini öneriyor. 

Fıstık ve badem gibi kuruyemişlerin işlenmemiş hali de çinko bakımından zengindir. Ancak kavrulmuşları çinko maddesi bakımından fakirdir. Bu besinler özellikle sindirimdeki çinko eksikliğini giderir.

Süt ve süt ürünleri protein bakımından zengindir. Ancak bunun yanı sıra çinko da barındırır. Çinko eksikliği olan kişilerin tüketilmesi tavsiye edilse de aşırıya kaçınmamasın da fayda var. Aksi halde fazla protein zehirlenmesine yol açar. 

Yapılan araştırmalarda kakaoda çinko bulunur. Ancak çikolata olarak tüketilen ürünlerde çinko bulunmaz. Çünkü kakao işlemlerden geçerken çinko maddesinin çözünüp gitmesine neden olur. Bu yüzden kakaodan çinko eksikliği gidermek isteyenlere bitter tüketilmesi tavsiye edilir. Bitterin içinde fazla çinko bulunur.

Yaklaşık bir aydır tüm dünya coronavirüslerinden ötürü diken üzerindedir. Ancak uzmanlar halen bu virüslere karşı kesin bir çözüm bulamadı. Coronavirüsü, Sars ve Mers virüslerinden sonra Lassa ateşi çıktı. Lassa ateşi Batı Afrika kökenli bir virüstür. Akut viral hastalığa neden olur. Çıktığı bölgeden adını aldı. Peki Lassa ateşi nedir? Lassa ateşinin belirtileri nelerdir? Tüm soruların yanıtı haberin detayında…

Nijerya’nın Lissa bölgesinde ortaya çıkan bu ölümcül virüs ismini de buradan aldı. Hayvanlardan insanlara insanlardan insanlara geçen Lassa virüsü Arenaviridae ailesinden RNA virüsüdür. Özellikle sıçanlarda bulunan virüs idrarlarından çıkar. Bu sıçanlar Batı ve Doğu Afrika’da çokça bulunur. Evlere kolayca girip yerleşen sıçanlar virüslerini gıdalara özellikle de sulara karıştırır. İnsanlara bu yolla geçer. Fakat insandan insana solunum yoluyla yayılabilir. Mastomys sıçanlarının dışkı ve idrarlarının bulaştığı yerlere temas eden insanlara bulaşır. Bu kemirgenlerin yaşadıkları alanlarda yağmur yağması ya da rüzgar çıkmasıyla virüsler havaya karışır. Afrika hijyen açısından eksik bir kıta olduğundan virüs hızla yayıldı. Birçok kişinin ölümüne neden oldu. Yeterli temizlik sağlanmadığından çıktığı dönemde en çok hastanelerde yayılma oldu. Virüs yavaş yavaş bağışıklığı ve solunum yollarını ele geçirir. Ancak kişi bu süreçte nezle ya da grip olduğunu düşünür. Yaklaşık bir hafta sonra şiddetli titreme ve ateşlenme ile solunuma yerleşen virüs ciddi semptomlara neden olur. Lassa ateşindeki en yaygın semptom ise sağırlıktır. Vücut basıncı dış hava basıncını kaldıramadığından kulaklardaki duyma hasar görür. 

LASSA ATEŞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

İlk hafifi belirtilerle kendini gösterir. Bu yüzden tanı hemen konulmaz. Baş ağrısı, vücut yorgunluğu ve hafif ateşlenme ile başlar. Ancak virüs ilerledikçe semptomlar hem şekil değiştirir hem de şiddeti artar. Diş etleri, gözler ve burunda kanamaların yaşanması, sık sık artan kusma ve yüz bölgesinde ödemin çoğalması, şoka girme gibi şiddetli semptomlarla kendini gösterir. Bu semptomlar ilerledikçe organ yetmezliğine yol açar. B da ölümle sonuçlanır. Ancak lassa ateşi diğer virüslerle aynı belirtiler gösterir. Onu diğerlerinden ayıran tek nokta ise sağır belirtisidir. Vücut basıncı sağırlara neden olur.

LASSA ATEŞİNİN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Mastomys cinsi sıçanlar tüm kıta da yaygın görülür. Bu yüzden virüs tüm hızla yayılır. İlk belirti Batı Afrika’da görüldü. Birçok kişinin ise ölümüne neden oldu. Virüs ilk ortaya çıktığı andan itibaren çeşitli araştırmalar yapılsa da kesin bir tedavisi bulunmadı. Bunun için devreye giren Dünya Sağlık Örgütü hastalığa yaygın olan viürs hakkında kesin bir sonuca ulaşamadı. Bu yüzden hastalığın tedavisi yoktur. Ancak bazı yapılan araştırmalarda bağışıklık sistemi güçlü olan kişilerde virüsle savaşın daha iyi olduğu gözlenmiştir. Uzmanlar bu virüslere karşı en sağlıklı yolların doğal besinlerin özellikle soğan ve sarımsak gibi güçlü antibiyotiklerin olduğunu vurguluyor. 

Yaklaşık bir aydır tüm dünya coronavirüslerinden ötürü diken üzerindedir. Ancak uzmanlar halen bu virüslere karşı kesin bir çözüm bulamadı. Coronavirüsü, Sars ve Mers virüslerinden sonra Lassa ateşi çıktı. Lassa ateşi Batı Afrika kökenli bir virüstür. Akut viral hastalığa neden olur. Çıktığı bölgeden adını aldı. Peki Lassa ateşi nedir? Lassa ateşinin belirtileri nelerdir? Tüm soruların yanıtı haberin detayında…

Nijerya’nın Lissa bölgesinde ortaya çıkan bu ölümcül virüs ismini de buradan aldı. Hayvanlardan insanlara insanlardan insanlara geçen Lassa virüsü Arenaviridae ailesinden RNA virüsüdür. Özellikle sıçanlarda bulunan virüs idrarlarından çıkar. Bu sıçanlar Batı ve Doğu Afrika’da çokça bulunur. Evlere kolayca girip yerleşen sıçanlar virüslerini gıdalara özellikle de sulara karıştırır. İnsanlara bu yolla geçer. Fakat insandan insana solunum yoluyla yayılabilir. Mastomys sıçanlarının dışkı ve idrarlarının bulaştığı yerlere temas eden insanlara bulaşır. Bu kemirgenlerin yaşadıkları alanlarda yağmur yağması ya da rüzgar çıkmasıyla virüsler havaya karışır. Afrika hijyen açısından eksik bir kıta olduğundan virüs hızla yayıldı. Birçok kişinin ölümüne neden oldu. Yeterli temizlik sağlanmadığından çıktığı dönemde en çok hastanelerde yayılma oldu. Virüs yavaş yavaş bağışıklığı ve solunum yollarını ele geçirir. Ancak kişi bu süreçte nezle ya da grip olduğunu düşünür. Yaklaşık bir hafta sonra şiddetli titreme ve ateşlenme ile solunuma yerleşen virüs ciddi semptomlara neden olur. Lassa ateşindeki en yaygın semptom ise sağırlıktır. Vücut basıncı dış hava basıncını kaldıramadığından kulaklardaki duyma hasar görür. 

LASSA ATEŞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

İlk hafifi belirtilerle kendini gösterir. Bu yüzden tanı hemen konulmaz. Baş ağrısı, vücut yorgunluğu ve hafif ateşlenme ile başlar. Ancak virüs ilerledikçe semptomlar hem şekil değiştirir hem de şiddeti artar. Diş etleri, gözler ve burunda kanamaların yaşanması, sık sık artan kusma ve yüz bölgesinde ödemin çoğalması, şoka girme gibi şiddetli semptomlarla kendini gösterir. Bu semptomlar ilerledikçe organ yetmezliğine yol açar. B da ölümle sonuçlanır. Ancak lassa ateşi diğer virüslerle aynı belirtiler gösterir. Onu diğerlerinden ayıran tek nokta ise sağır belirtisidir. Vücut basıncı sağırlara neden olur.

LASSA ATEŞİNİN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Mastomys cinsi sıçanlar tüm kıta da yaygın görülür. Bu yüzden virüs tüm hızla yayılır. İlk belirti Batı Afrika’da görüldü. Birçok kişinin ise ölümüne neden oldu. Virüs ilk ortaya çıktığı andan itibaren çeşitli araştırmalar yapılsa da kesin bir tedavisi bulunmadı. Bunun için devreye giren Dünya Sağlık Örgütü hastalığa yaygın olan viürs hakkında kesin bir sonuca ulaşamadı. Bu yüzden hastalığın tedavisi yoktur. Ancak bazı yapılan araştırmalarda bağışıklık sistemi güçlü olan kişilerde virüsle savaşın daha iyi olduğu gözlenmiştir. Uzmanlar bu virüslere karşı en sağlıklı yolların doğal besinlerin özellikle soğan ve sarımsak gibi güçlü antibiyotiklerin olduğunu vurguluyor. 

Narenciye olarak da anılan turunçgiller. Genellikle Akdeniz ülkelerinde yetişir. Sarı ya da turuncu renkteki meyvelerdir. C ve D vitamini bakımından zengindir. Vücut için güçlü bir ek takviyedir. Özellikle hastalıklar için doğal ilaç olarak kullanılır. Peki Turunçgiller hangi meyvelerdir? Turunçgillerin faydaları nelerdir? Sizler için tüm bu soruların yanıtlarını araştırdık.

Ilıman iklimlerde ağaçlarda yetişen meyvelere narinciye ya da turunçgil denir. Meyveler genellikle sarı ya da turuncu renkte oldukları için bu isimle anılırlar. C vitamini bakımından zengin olan bu meyveler; portakal, mandalina, turunç, greyfurt ve limondur. Dünya üzerinde Brezliya, İtalya, Meksika ve İtalya gibi ülkelerle turunçgil yetiştiriciliği oldukça fazladır. Ülkemizde bu iklim kuşağında olduğundan özellikle Mersin ve Adana illerinde yetiştiriciliği fazladır. Bunun yanı sıra tüm kıyılarda turunçgil yetiştiriciliği yapılır. Bu ağaçların genel özelliği yaprak dökmez ve uçucu yağ içerir. Yaprakları yumuşak ve parlaktır. Çanak ve taş yapraklar da meyveler yetişir. İçeriğindeki esanas sayesinde etrafa hoş koku bırakırlar. Genel itibariyle tatları ekşidir ancak olgunlaştıkça bazılarının tatları tatlı olur. Ayrıca içeriklerinde yüksek miktarda C vitamini vardır. Turunçgillerin tamamı besin olarak tüketilir. Bunun yanı sıra ise kozmetik sektöründe de kullanılır. Yetiştikleri ağaç bilim literatüründe “Citrus” olarak bilinir. 

TURUNÇGİLLER HANGİ MEYVELERDİR? TURUNÇGİLLERİN FAYDALARI NELERDİR?

PORTAKAL

Turunçgiller arasında en yüksek C vitaminine sahiptir. Portakal ağaçları en fazla 10 metreye kadar uzar. Yaprakları serttir. Önce çiçek sonra meyve çıkartır. C vitaminin yanı sıra kalsiyum, potasyum ve magnezyum maddelerini içerir. Kış aylarında azalan bağışıklık sistemini güçlendiren portakal, üst solunum yolları hastalıklarını önler.

MANDALİNA

Yüzyıllardır bilinen en etkili alternatif ilaçtır. Mandalinalar çekirdeksiz ve çekirdekli olarak ikiye ayrılır. Yüksek derecede antioksidan içerir. Yapılan araştırmalarda mandalinanın kanserli hücrelerin tedavisinde etkili olduğu gözlemlenmiştir. Bunun yanı sıra sindirim hastalıklarını önler. Bağırsak florasını dengeler. 

GREYFURT

Anavatanı Batı Hint Adaları olan greyfurt acı tadı yüzünden oldukça tercih edilmez. Ancak ilaç sanayisinde ham madde olarak kullanılır. Görünüş olarak portakala benzese de içeriği yüksek antioksidan sayesinde kırmızıdır. Greyfurt aynı zamanda lif ve protein bakımından da zengindir.

LİMON

Sarı renkte olan limon, faydaları saymakla bitmez. Kalp ve damar hastalıklarına fayda sağlar. Kandaki kolesterol seviyesini düşürerek damarların sertleşmesini önler. Soyulmuş limon günlük C vitaminin yarısını karşılar. Böbreklerde taş kum oluşumunu önler. Karaciğer fonksiyonunu artırarak vücudu toksinlerden arındırır. 

BERGAMOT

Bitki olmasına rağmen turunçgiller ailesine mensuptur. Ülkemizde Adana ve Hatay’da yetiştirilir. Bu bitkiden elde edilen yağ ruhsal hastalıkların tedavisinde kullanılır. Sinir hücrelerini sakinleştirir. Mikropları temizler.

KAMKAT

Kumkat olarak da bilinen meyvenin kabuğu soyulmadan tüketilebilir. Oldukça tatlı bir tadı vardır. Kas ve doku oluşumundaki hücreleri güçlendirerek yenilenmelerini sağlar. Bu yüzden kırışıklık ve yaşlanmayı önler. Portakalın küçük haline benzetilir.

Genetiksel faktörler nedeniyle nesilden nesile geçen bir hastalık olan Akdeniz anemisi, ciddi bir sağlık sorunudur. Dünya üzerinde en çok görülen hastalıklardan biri olan Akdeniz anemisi, hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Akdeniz anemisi (Talasemi) nedir? Akdeniz anemisi belirtileri nelerdir? Akdeniz anemisi tedavisi var mıdır?

Kanda bulunan hemoglobin maddesi vücuda giren oksijeni organlara taşır. İçeriğinde demir bulunur. Vücut demiri kendiliğinden üretmediğinden ek takviyeye ihtiyaç duyar. Ancak belirli nedenlerle azalan demir, talasemiye neden olur. Talasemi, hemoglabin yapısı içindeki yapısında bulunan demirin sentezlenmemesi sonucu değerlerin düşmesiyle oluşur. İlk kez 1925 yılında Thomas Cooley tarafından tedavi ettiği çocuklarda teşhis etmesiyle ortaya çıkarmıştır. Çocuklardaki hemoglabindeki eksiklik gelişimleri olumsuz etkiler. Hastalık İtalya, Yunanistan gibi Akdeniz ülkelerinde görüldüğünden Akdeniz anemisi denmiştir. Ayrıca bir Akdeniz ülkesi sayılan Türkiye’de de görülür. Hemoglabin maddesinin demiri sentezlememesi genetiksel bir hastalıktır. Kalıtımsal bir kan hastalığı olan Akdeniz anemisi tedavisi oldukça maliyetlidir. Yapılan araştırmalarda Dünyada yaklaşık 250 milyon insanda  bu hastalık görülmüştür. Ülkemizde ise yaklaşık 1 milyon insan taşıyıcı 4000 kişi ise talasemi hastasıdır. Taşıyıcı anne ve babadan dünyaya gelen en az bir çocuk tam hasta olur. Bu hastalıkta erken tanı önemlidir. Özellikle taşıyıcı anne ve babanın bunu doktora bildirmesi gerekir. 

KAÇ ÇEŞİT AKDENİZ ANEMİSİ (TALASEMİ) VARDIR?

Hastalığın en şiddetli görüldüğü tipi majördür. Talasemi majör, olarak geçen çeşidi 2 bozuk hemoglabin maddesinin olmasından kaynaklıdır. Dalak büyümesi, sarılık ve büyüme geriliği gibi hastalıklara neden olur. Bu hastalıkta kişi hayatı boyunca ek takviye kan almalıdır. Günümüzdeki kesin tedavisi ilik nakli ile yapılır.

Orta derece anemiye neden olan çeşidi ise Talasemi ıntermediadır. İki taşıyıcı anneden bir çocukta görülür. 3 yaşında belirtiler yaşanır. Üst solunum yolları gibi enfeksiyonlu hastalıklar sırasında şiddeti artar.

Talasemi minör taşıyıcı kişilere denir. Sağlam genler sayesinde kansızlık görülmez ancak bir diğer taşıyıcı ile evlenildiğin de çocuklarından birinde görülür. Kişiler hafif derece yorgunluk yaşar.

Talasemi minima ise tamamen taşıyıcı kişilere denir. Minör gibidir ancak hiç bir korkutucu etkisi özelliği yoktur. 

AKDENİZ ANEMİSİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Dalak büyümesi ya da karaciğerin doğru çalışmaması nedeniyle karında şişlik görülür.

Kan testlerinde değerleri her zaman düşük çıkar.

Kemik ve kaslarda şiddetli ağrılar yaşanır.

Sürekli yorgun ve halsizlik hissi artar.

Yüz kemiklerinde belirginleşme yaşanır.

Kadınların aylık yaşadıkları adet döngüsünde bozukluk olur.

Genel olarak kemik ve kaslarda düzensiz gelişme görünür.

Ten renginin soluk görünmesi gibi belirtilerle kendini gösterir.

AKDENİZ ANEMİSİ TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Taşıyıcı olan ya da tamamen hasta olan kadınların gebelik dönemleri adım adım kontrol edilir. Bu yüzden ülkemizde evlenmeden önce kan testi yapılır. Uyuşmayan kanların tedavisi vardır. Ancak uyuşmanın farkında olmayan kişilerin çocuklarında ciddi hastalıklar yaşanır. Bu yüzden kan testi oldukça önemlidir. Ayrıca uzmanlar sağlıklı kişilerin bile 3 ayda bir kan testi yaparak değerlerini öğrenmelerini tavsiye eder.  Bunun aynı sıra belirtileri yaşayan kişiler bir uzmana başvurur. Belirtiler sonucundan doktor genellikle kan testi yapar ve kan sayımına hemoglabin değerlerine bakar. Hastalığın yüksek olduğu kişilere kan nakli yapılır. Vücuda hasar vermemesi için dalak alınır. Karaciğerin hasar almaması için ilaç tedavisi uygulanır. İlerlemiş olan anemi hastalığına genellikle ilik nakli yapılır. Çünkü hastalığın daha ilerisi kan kanserine yol açabilir. Hafifi düzeydeki anemi hastalarına ise ek takviyeler sağlanır. 

Yaklaşık bir aydır tüm dünya coronavirüslerinden ötürü diken üzerindedir. Ancak uzmanlar halen bu virüslere karşı kesin bir çözüm bulamadı. Coronavirüsü, Sars ve Mers virüslerinden sonra Lassa ateşi çıktı. Lassa ateşi Batı Afrika kökenli bir virüstür. Akut viral hastalığa neden olur. Çıktığı bölgeden adını aldı. Peki Lassa ateşi nedir? Lassa ateşinin belirtileri nelerdir? Tüm soruların yanıtı haberin detayında…

Nijerya’nın Lissa bölgesinde ortaya çıkan bu ölümcül virüs ismini de buradan aldı. Hayvanlardan insanlara insanlardan insanlara geçen Lassa virüsü Arenaviridae ailesinden RNA virüsüdür. Özellikle sıçanlarda bulunan virüs idrarlarından çıkar. Bu sıçanlar Batı ve Doğu Afrika’da çokça bulunur. Evlere kolayca girip yerleşen sıçanlar virüslerini gıdalara özellikle de sulara karıştırır. İnsanlara bu yolla geçer. Fakat insandan insana solunum yoluyla yayılabilir. Mastomys sıçanlarının dışkı ve idrarlarının bulaştığı yerlere temas eden insanlara bulaşır. Bu kemirgenlerin yaşadıkları alanlarda yağmur yağması ya da rüzgar çıkmasıyla virüsler havaya karışır. Afrika hijyen açısından eksik bir kıta olduğundan virüs hızla yayıldı. Birçok kişinin ölümüne neden oldu. Yeterli temizlik sağlanmadığından çıktığı dönemde en çok hastanelerde yayılma oldu. Virüs yavaş yavaş bağışıklığı ve solunum yollarını ele geçirir. Ancak kişi bu süreçte nezle ya da grip olduğunu düşünür. Yaklaşık bir hafta sonra şiddetli titreme ve ateşlenme ile solunuma yerleşen virüs ciddi semptomlara neden olur. Lassa ateşindeki en yaygın semptom ise sağırlıktır. Vücut basıncı dış hava basıncını kaldıramadığından kulaklardaki duyma hasar görür. 

LASSA ATEŞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

İlk hafifi belirtilerle kendini gösterir. Bu yüzden tanı hemen konulmaz. Baş ağrısı, vücut yorgunluğu ve hafif ateşlenme ile başlar. Ancak virüs ilerledikçe semptomlar hem şekil değiştirir hem de şiddeti artar. Diş etleri, gözler ve burunda kanamaların yaşanması, sık sık artan kusma ve yüz bölgesinde ödemin çoğalması, şoka girme gibi şiddetli semptomlarla kendini gösterir. Bu semptomlar ilerledikçe organ yetmezliğine yol açar. B da ölümle sonuçlanır. Ancak lassa ateşi diğer virüslerle aynı belirtiler gösterir. Onu diğerlerinden ayıran tek nokta ise sağır belirtisidir. Vücut basıncı sağırlara neden olur.

LASSA ATEŞİNİN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Mastomys cinsi sıçanlar tüm kıta da yaygın görülür. Bu yüzden virüs tüm hızla yayılır. İlk belirti Batı Afrika’da görüldü. Birçok kişinin ise ölümüne neden oldu. Virüs ilk ortaya çıktığı andan itibaren çeşitli araştırmalar yapılsa da kesin bir tedavisi bulunmadı. Bunun için devreye giren Dünya Sağlık Örgütü hastalığa yaygın olan viürs hakkında kesin bir sonuca ulaşamadı. Bu yüzden hastalığın tedavisi yoktur. Ancak bazı yapılan araştırmalarda bağışıklık sistemi güçlü olan kişilerde virüsle savaşın daha iyi olduğu gözlenmiştir. Uzmanlar bu virüslere karşı en sağlıklı yolların doğal besinlerin özellikle soğan ve sarımsak gibi güçlü antibiyotiklerin olduğunu vurguluyor. 

Tüm dünyayı tehdit eden coronavirüsü hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Çin’de ortaya çıktı ve henüz tam olarak tedavisi tespit edilmedi. Uzmanlara göre bu yeni bir corovirüsü olabilir. Bunun üzerine alarma geçen dünya devletleri virüsün coronavirüsü olduğunu tespit etti. Peki Coronavirüsü (Korona) nasıl bulaşır? Coronavirüsünün belirtileri nelerdir? Tedavisi var mıdır? Virüs ölümcül mü?

2003 yılında ortaya çıkan ve birçok kişinin aniden ölümüne yol açan Sars virüsü şüphesi uluslararası uçuşları etkiledi. Uçakları karantinaya alan uzmanlar ölümlere neden olan virüsün Sars olmadığı daha tehlikeli başka bir virüs olduğunu tespit etti. Çin’de başlayıp ABD’ye sıçrayan virüs tıpkı Sars ve zatürre gibi belirtilerle ilerleyen Korona (Corona) adlı virüs, Aralık ayından bu yana yaygınlaşmaktadır. Ortaya çıkan Korona virüsü tüm dünya devletlerini hareketlendirdi. Ölüme yol açan Coronavirüsü akciğeri iflas ettiriyor. Dünya Sağlık Örgütünü harekete geçiren virüs hakkında detaylı çalışmalar başladı. Virüs hakkında yıllar önceki çalışmalar yeniden gün yüzüne çıkarıldı. 1960 yıllarında ilk kez tespit edilen Korona virüsü burun boşluklarından akciğere iniyor. Buradaki tüm hücrelerde ciddi deformasyona yol açıyor. Ancak ilk şiddetli başlamayan  hafif burun tıkanıklığı ve öksürme belirtileri gösterdiğinden kişi korona virüsüne yakalandığının  farkına varmıyor. Bu da virüsün hızla vücutta ilerlemesini sağlayan sürece yol açıyor. Sars virüsü gibi solunum yolu enfeksiyonuna zemin hazırlarken yavaş yavaş akciğerin fonksiyonlarının yitiriyor. Bu virüsler hayvanlardan insanlara nasıl geçtiği henüz bilinmezse de insanlarda ölümlere yol açtığı görüldü. Henüz yeni yaygınlaşmasına rağmen ölümlere neden olan coronavirüsünün kesin bir tedavisi yoktur. Medipol Mega Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Ceylan korona virüsüne dair merak edilenleri cevapladı:

 CORONAVİRÜSÜ TÜRKİYE’DE VAR MI?

CORONAVİRÜSÜ NASIL BULAŞIR?

Hava ve temas yoluyla insandan insana geçer. Özellikle toplu alanlarda hızla yayılır. Ancak hayvandan insana nasıl bulaştığı henüz belli değil. Coronavirüsü hava ile temas ettikten bir saat sonraya kadarda yaşayabildiğinden ortaya çıktığı ortamlardan uzak durmak gerekir. Bu yüzden Çin havalimanında karantina bölgesinde ciddi bir dezenfekte yapıldı. Ancak uzmanlar gerekmedikçe uçuşların iptal olmasının daha faydalı olacağı yönünde açıklamalarda bulundu. İnsan vücudunda sinüs yollarına yerleşerek devam ediyor. Sars virüsüyle örtüşmesine rağmen ilk günlerde ateşlenmeye neden olmuyor. Vücudun korona virüsü fark ettiği andan itibaren ateşlenme görülür. 

CORONAVİRÜSÜNÜN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Normal grip gibi başlıyor. Ancak 3 gün sonrasında şiddetli öksürük göğüs ağrısıyla devam eder. Kuluçka dönemini tamamladığından vücudun direncini hızla düşürür. Gün geçtikçe ateşlenme,terleme, ağız kuruluğu, balgamlı öksürük, sinüs yollarında tıkanıklık, nefes almakta zorlanma gibi belirtiler yaşanır. Belirtiler gün gün şiddetini artırır. Bağışıklık sistemi antikor üretmesine rağmen bu tamamen vücudun fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Aşırı ateşlenmeye maruz kalan kemiklerde ağrılarda görülür. Bazı uzmanlar Sars kadar ciddi bir virüs olmadığını ancak hemen tespit edilmediğinde ölüme yol açacağını vurguluyor.

CORONAVİRÜSÜNÜN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Virüsün etkileri hastanın bağışıklık sistemine göre değişir. Uzmanlar bazı kişilerde şiddetli belirti yaşanmadan hafif atlatılır. Bunun içinde ilaç tedavisi sağlandığını belirtiyor. Ancak bağışıklığı zayıf olan özellikle C ve D vitamini eksikliği olan kişilerde şiddetli ilerler. Bunun için tedavinin başlangıcında sıvı desteği sağlanır. Çünkü korona virüsü hızla vücutta sıvı kaybına yol açar. Ateş düşürülür. Aynı zamanda ağrılar içinde yüksek dozda ağrı kesiciler verilir. Uzmanlar istirahatın oldukça önemli olduğunu söylüyor. Ayrıca virüsün yaygın olduğu alanlardan uzak durmanın daha sağlıklı olduğu belirtiliyor. 

Vitamin ve mineral bakımından zengin olan bademin insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Balık ve cevizden sonra omega-3 yağ asidi bakımından zengin olan besinler arasında yer alan badem kalp ve damar hastalıklarına fayda sağlar. Peki bademin faydaları nelerdir? Badem hangi hastalıklara iyi gelir? Çiğ badem nasıl tüketilmeli? Tüm soruların yanıtı haberin detayında…

Ağaçta yetişen badem şeftali ailesine bağlı bir meyvedir. Dış çevresi sert içi ise tatlı ve etlidir. Kuru yemiş olarak tüketilen badem, Asya ülkelerine özgüdür. Bilim insanlarının üzerinde en çok araştırma yaptığı meyve olan badem, kavrularak da tüketilir. Arkeolojik çalışmalarda en eski tüketilmeye başlanan meyve türü olduğu kanıtlanan badem, olgulaşınca kendiliğinden düşer. Acı olan bademlerin genellikle yağı çıkartılır. Çünkü acı bademde daha fazla çözücü ve antiseptik madde bulunur. Bu maddeler özellikle cilt ve saç hücrelerine fayda sağlar. Diş, taş, nurlu, gababağ, acıpayam ve şeytan gibi çeşitleri vardır. Meyvesi çağla olarak tüketilir. Bileşiminde %54 yağ, %16,9 nişasta bulunuyor. E vitamini bakımından doğada bulunan en zengin besindir. Yapılan araştırmalara göre en etkili olan besin olduğu kanıtlanmıştır. Başka bir araştırmada safra taşlarının oluşumunu önlediği gözlenmiştir. Ezme olarak tüketilen badem ayrıca, tatlıların baş tacı malzemedir. Çiğ halde tüketilen badem kavrulmuşa göre daha fazla fayda sağlar. Uzmanlar sabah kahvaltısında 4 tane çiğ badem yiyerek gün boyu yaşanma ihtimali olan stres ve yorgunluk gibi ruhsal rahatsızlıkların yaşanma olasılığını sıfıra düştüğünü vurguluyor. 

BADEMİN FAYDALARI NELERDİR?

Doymamış yağ bakımından zengin olan badem kötü kolesterol seviyesini düşürür. Böylece kalp ve damar hastalıklarının önüne geçer. Aynı zamanda içeriğindeki lif sayesinde damardaki toksinleri temizler.

E vitamini sayesinde cildin adete yenilenmesini destekler. Çiğ bademin vücuttaki hücreleri yeniler. Yaşlanma ve kırışıklığın önüne geçer. Saç derisine kadar vitamin sağlayarak daha parlak canlı görünmesini sağlarken bir yandan da dökülmesini engeller.

İnsan vücudunun bazı organların çalışması için günlük magnezyuma ihtiyaç duyar. Günde tüketilen bir avuç çiğ badem bu vitaminin yüzde 50’sini karşılar. Bu eksiklik sayesinde vücudun direnci artar. Sinir, sindirim ve bağışıklık gibi sistemlerin daha iyi çalışması sağlanır. 

Sağlıklı kilo vermede birinci sıralarda yer alan besindir. Yağ ve kalorisi yüksek olmasına rağmen gün ortasında tüketilen bir avuç çiğ badem günün geri kalanında açlık hissi vermez. Ayrıca enerji seviyesini artırır.

İçerdiği yüksek fosfor sayesinde de kemik oluşumu ve iyileşmesini sağlar. Uzmanlar bu özelliği sayesinde hamile ve gelişim çağındaki kişilerin çiğ badem tüketmesini önerir.

Sinir sistemini sağlıklı işlemesini desteklediğinden bayinin daha konsantre çalışmasını sağlar. Ayrıca hafızayı güçlendirdiğinden unutkanlık hastalığının önüne geçer.

Uzmanlar 4 çiğ badem ile beraber bir bardak ballı süt içildiğinde yukarıda sayılan faydaların daha fazla olacağını vurguluyor. Kan dolaşımı sağlayan bu besinler kişinin direncini artırır. 

ÇİĞ BADEM NASIL TÜKETİLMELİ?

Tuz da kavrulmuş bademin aksine içeriğindeki vitamin ve mineralleri daha saf barındırır. Özellikle demir ve E vitamini eksikliğini gidermek için vazgeçilmez doğal besinlerden biridir. Ayrıca kandaki kötü kolesterol seviyesini en aza indirir. Damarlarda besinlerden kaynaklı birikmeyi önler. Kandaki şeker düzeyini düzenlediğinden şeker hastalarına da fayda sağlar. Günde tüketilen 4 çiğ bademi vücudun enerjisini yükseltir. 

ÇİĞ BADEM VE SÜT KARIŞIMI NE İŞE YARAR?

Çiğ bademleri blendrdan geçirin. 3 bardak süt ile beraber iyice kaynatın. Bir kaşık vanilya tozu da ekleyerek 10 dakika daha kaynadıktan sonra ocaktan alın. Bir kere daha blendrdan geçirin. Akşam yatmadan bir saat önce bir bardak tüketin. Hazırladığınız karışımı en fazla 3 gün içinde tüketin. Bu karışım hem rahat bir uyku çekmenizi sağlar hem de uyurken vücudunuzun daha sağlıklı yenilemesini sağlar. Ayırca vücudun ihtiyacı olan E vitamini eksikliğinin yaşanmasının önüne geçer.