Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Ülkemizin özellikle Batı Karadeniz topraklarında kendiliğinden yetişen madımak otu, sofraların eşsiz lezzetleri arasında yer alıyor. Yöreden yöreye isim değişikliği olan madımak otu genellikle semizotuyla karıştırılır. Güçlü bir antioksidan olan madımak otu hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Madımak otunun faydaları nelerdir?

Kuzukulağı ailesine ait olan madımak otu, Batı Karadeniz ve İç Anadolu’da yöre halkı tarafından çok sık tüketilir. Bulgurlu yapılan yemeği köy sofralarının vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. İçeriğinde yüksek oranda sıvı bulunan madımak otu, aynı zamanda B6 ve E vitaminleri bakımından zengindir. Yüksek besin değerleri içerdiğinden madımak otu uzun süreli tokluk sağlar. Kalori değeri düşük olmasına rağmen enerji değerleri yüksek olan madımak otuyla genellikle sulu yemek yapılır. Bazı yörelerde soğanla kavrulur baharatlanır börek içi olarak hazırlanır. 

madımak otu güçlü bir antioksidandır

MADIMAK OTUNUN FAYDALARI NELERDİR?

  • İçeriğinde yüksek oranda antioksidan etkiye sahip maddeler barındıran madımak otu, vücutta biriken serbest radikalleri temizler. Bağışıklık sistemini virüs ve bakterilere karşı güçlendirir.
     
  • En etkili faydası ise kandaki şeker oranını dengeler. Yüksek olan kan şekerini düşürerek vücudun fonksiyonel yapısını korur. Bu yüzden diyabet hastaları rahatlıkla tüketebilir.
     
  • Kurutulup çay formunda da tüketilebilir. Çay formunda tüketilen madımak otu, sindirim sistemine katkı sağlar. Mide asidini dengeleyen madımak otu çayı bağırsak fonksiyonlarını da çalıştırarak kabızlık ve ishal oluşmasını engeller.
     
  • Sıvı bakımından zengin olan madımak otu, bu sayede böbreklerin işlevselliğini artırır. Mesane torbasında idrar birikmesini engeller. Güçlü bir idrar ve iltihap sökücüdür. 
     
  • Antiseptik özelliği sayesinde vücudun direncini artırarak hastalıklara karşı zayıf olmasının önüne geçer. 
     
  • Çok sık ishal sorunu yaşayan kişilerin tüketmesi tavsiye edilir.
     
  • Ayrıca kilo vermek içinde ideal bir besindir. Uzun süreli tokluk sağlayarak vücudun aşırı yemek yemesini önler. 

Tüm dünya koronavirüsle savaşmaya devam ederken çocukların vazgeçilmezi olan devam markadan korkunç bir haber geldi. Kinder Surprise adlı markanın içerisinde salmonella bakterisi tespit edildi. İngiltere Gıda şirketleri tarafından soruşturmanın devam etmesiyle insanların merak ettiği salmonella bakterisini sizler için araştırdık. Salmonella bakterisi nedir? Salmonella belirtileri nelerdir?

İngiltere’de hastanelerin çocuklarla dolup taşması ardından uzmanlar harekete geçti. Kusma, ateşlenme ve ishal gibi belirtilerle gelen çocuk sayısındaki artış sonrası yapılan araştırmalarda uzmanlar salmonella virüsünü tespit etti. Salmonella virüsü tifoya neden olan virüs çeşididir. Salmonella zaman zaman insanlarda geçici olarak görülür. Gösterdikleri belirtiler hafif seyirde ilerler. Ancak bazı insanlarda bu virüs şiddetli bir tepkime oluşturabilir. En sık görülen sağlık sorunu ise ishaldir. 

salmonella virüsü besinlerde görülür

SALMONELLA VİRÜSÜ NASIL BULAŞIR?

Virüs genellikle ürediği besin aracılığıyla vücuda girer. En fazla 5 gün sonra belirtiler ortaya çıkar. Bakteriyel enfeksiyon riski oldukça yüksek olduğundan mide ve bağırsaklara hasar verir. 

SALMONELLA VİRÜSÜ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Salmonella virüsü tam olarak nasıl ortaya çıkıyor bilinmiyor. Ancak bakteri besinlerde ve içme sularında hızla artıyor. İnsan ve hayvan atıklarının aynı alanda biriktiği yerlerden toprağa ya da suya karışabilir. Süt ve süt ürünleri, iyi pişirilmemiş et, çiğ tüketilmemesi gereken besinler de salmonella bakterisi mevcuttur.

Bunlar tüketildiğinde öncelikle mide ve bağırsaklarda kramplı ağrılar görülür. Bu ağrılar artıkça ateşlenme ve vücutta titremeler yaşanır. Salmonella her ne kadar bağışıklık sistemine çok zarar vermezse de vücudun sindirim sistemini çökerterek ateşlenmeye neden olur. Vücudun hızla su kaybetmesine yol açar.

salmonella virüsü besinlerde görülür

SALMONELLA VİRÜSÜNÜN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Salmonella virüsünün net bir tedavisi yoktur. Ancak ortaya çıkan sindirimsel sorunlar için uzmanlar antibiyotik tedavi verilir. Kişilerin belirtilerinin artmadan bir uzmana danışması daha faydalıdır. Çünkü virüs ciddi anlamda bir sindirim sistemi çöküşüne neden olur.

Diz iltihaplanması sinsi sinsi ilerleyen ciddi bir sağlık sorunudur. Yaşam kalitesini düşüren diz iltihaplanması zamanında müdahale edilmediğinde bacakların tamamen kullanımını olumsuz etkiler. Op. Dr. Feridun Kunak, diz iltihaplanmaları için mucize bir çözüm öneriyor.

Vücudun adeta taşıyıcı noktası olan dizlerde yaşanan sağlık sorunları kişinin yaşam kalitesini düşürür. Yapılan işi zor hale getiren diz ağrıları ilerledikçe daha ciddi boyutlarda sağlık sorunlarına davetiye çıkarır. Diz kapağında başlayan ve çevresinde de görülen sıkışmış iltihaplanma kemiklerin hızla deforme olmasına neden olur. Bu da eğilme ve bükme aktivitesini engeller. Op. Dr. Feridun Kunak, her Cumartesi Kanal 7 ekranlarında 13:20’de hastalarının bizzat yanına giderek yaşadıkları sağlık sorunları için kesin çözüm önerilerinde bulunur. Sağlıksız beslenme, kalsiyum eksikliği, vücutta fazla ürik asidin olması diz kapağı iltihaplanmasına davetiye çıkarır. 

Kemiklerin birleşen noktalarında meydana gelen şiddetli ağrılar yaşam kalitesini düşürür. Çekilmez ağrılara neden olan romatizmayla ilgili birçok yöntem vardır. Dr. Feridun Kunak, bunlarla ilgili Kanal 7 ekranlarında yayınlanan programında o yöntemleri anlattı.

Romatizma kemiklerde şiddetli ağrılara neden olan bir hastalıktır. Eklem aralarında biriken iltihaplı sıvılar, bu bölgeye yerleşerek kemiklerin hareketi daha kolay olmasını sağlayan sıvıyı azaltır. Bu da kemiklerin birbirine sürtmesiyle kemiklere zarar verir. Kemikler hasar aldıkça iltihapların oranında artma meydana gelir. Bununla beraber fazla kilo, düzensiz beslenme ve yanlış hareketlerde romatizmanın çoğalmasına neden olur. Op. Dr. Feridun Kunak, her Cumartesi Kanal 7 ekranlarında 13:20’de bir şehre giderek hastalarıyla bizzat ilgileniyor. Bu haftada Yalova’daki hastasının yanına gitti. Romatizma ağrıları nedeniyle yürüyemeyen kadının bacaklarına sinirleri açıp bacaktaki kemiklerin hareketlenmesini sağlayan bir alet taktı. Alet masaj yaparak bacaktaki kilit noktaları bulup çözümlüyor. 

İdrar yolu enfeksiyon türlerinden biri olan sistit, özellikle genç kadınlarda sıklıkla görülen bir sağlık problemidir. Bu durumla karşılaşan kadınlar sistiti önlemenin yollarını araştırıyor. Peki sistit nasıl önlenir? Genital temizlikte neye dikkat etmek gerekir? Tüm detaylarıyla haberimizde bulabilirsiniz.

Mesane duvarının iltihaplanması anlamına gelen sistit, yaygın bir idrar yolu enfeksiyonu türüdür. Araştırmalara göre dünyadaki kadınların yüzde 80’inde idrar yolu enfeksiyonları görülür. Kadınların yüzde 40-50’si hayatlarında en az bir defa idrar yolu enfeksiyonu belirtilerini yaşar. İdrar yolu enfeksiyonu geçiren her 3 kadından biri ilk 6 ay içinde tekrar enfeksiyona yakalanır. İdrar yolu enfeksiyonunda kadınlara nazaran erkekler bu rahatsızlığa, 4 kat daha az yakalanmaktadır.

ANATOMİK FARKLARIN SİSTİT ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Kadın ile erkeğin anatomik farklılıkları göz önünde bulundurularak yapılan araştırmalarda, kadınlarda üretra denilen idrar çıkış tüpü erkeklerden daha kısa olduğu için kadınların sistite yakalanma olasılığı daha yüksektir. Bu durumda bakteriler kısa olan tüpten kolayca bakteriler mesaneye ulaşır. Ayrıca üretranın açıklığı, idrar yolu enfeksiyonlarına neden olan bakterilerin yaşadığı bağırsağın son kısmı olan rektuma daha yakındır. Sistit, 18-39 yaş aralığındaki kadınları etkiler. 18-24 yaşındaki cinsel olarak aktif kadınlar, en riskli gruptur. Bu durum, menopozdaki kadınlara göre genç kadınlarda daha fazla görülür.

Sistit belirtileri nelerdir?

SİSTİT BELİRTİLERİ NELERDİR?

  • İdrar yaparken ağrı, yanma, batma hissi,
     
  • Normalden daha sık ve acilen idrara çıkma ihtiyacı,
     
  • Koyu, bulanık ve pis kokulu idrar yapma,
     
  • Karnın aşağısında ve kasıkta ağrı,
     
  • Yüksek ateş, bulantı, bel ağrısı ya da kanlı iltihaplı idrar varsa hiç vakit, kaybetmeden doktora başvurulmalıdır. İltihabın böbreklere yayılması önce böbrek dokusunun kaybına sonra enfeksiyonun kana karışmasına ve ölüme yol açar. Akut piyelonefrit denilen bu hastalık sistitle karıştırılmamalı, hasta hastaneye yatırılarak acilen tedavi edilmelidir.

Bakteriyel sistit: En sık görülen sistit türüdür. Deride veya bağırsakta zararsız bir şekilde yaşayan bakterilerin mesaneye girmesiyle ortaya çıkar.
İlaca bağlı sistit: Bazı kemoterapi ilaçları sistite yol açar.
Radyasyon sistiti: Radyasyon tedavisi tümörleri küçültebilir ve kanser hücrelerini öldürebilir ancak sağlıklı hücrelere de zarar verebilir. Tipik olarak pelvik bölgeyi etkileyen radyasyon tedavisi ile ortaya çıkar.
Yabancı cisim sistiti: Kateter, stent veya diğer endoskopik aletler kullanılarak tedavi görenlerde ortaya çıkabilir.
Kimyasal sistit: Sabunların, sperm öldürücülerin, jellerin ve boyaların bir sonucu olarak gelişebilir.

SİSTİTE YOL AÇAN FAKTÖRLER

  • İdrar sondasının takılması, değiştirilmesi veya uzun süreli kullanımı,
     
  • Doğum kontrolü için diyafram kullanmak veya spermisid kullanmak,
     
  • Mesaneyi taş veya tümör nedeniyle tamamen boşaltma zorluğu,
     
  • Cinsel aktivite ve cinsel aktiviteden kaynaklanan sürtünme,
     
  • Radyoterapi,
     
  • Bağışıklık sisteminin zayıflaması,
     
  • Gebelik,
     
  • Tuvalette arkadan öne doğru silmek,
     
  • Diyabet hastalığına bağlı idrardaki yüksek şeker seviyeleri nedeniyle bakterilerin büyümesi,
     
  • Mesane sarkması, mesane divertikülü, rektosel,
     
  • Menopoza bağlı olarak östrojenlerin azalması.

Sistit antibiyotikle tedavi edilebiliyor

ANTİBİYOTİKLE TEDAVİ EDİLİYOR

İlk kez sistit geçiren kadınlarda yapılan idrar analizine göre uygun antibiyotik tedavisine başlanır. Tekrarlayan sistitlerde uzun süreli antibiyotik tedavisi ve detaylı inceleme gerekir. Antibiyotiklerin yarıda kesilmemesi antibiyotiğe karşı direnç gelişmemesi adına çok önemlidir. Sistitten korunmak için şunlara dikkat edilmelidir:

  • Tuvaletinizi uzun süre tutmayın,
     
  • Tuvalete gittiğinizde önden arkaya doğru silin,
     
  • Genital bölgenizi temiz ve kuru tutun,
     
  • Cinsellikten sonra en kısa sürede idrar yapın,
     
  • Kirli pedlerinizi hemen değiştirin,
     
  • Bol sıvı alın,
     
  • Talk pudrası, kokulu sabun, banyo köpüğü kullanmayın,
     
  • İdrar yaparken aceleyle ıkınmayın,
     
  • Aşırı kahve içmek mesanenizi tahriş edebilir,
     
  • Aşırı şekerli yiyecek ve içecekler tüketmeyin.

ULTRASON VE RÖNTGEN GÖRÜNTÜLEMESİ İLE SAPTANABİLİR

İdrar analizi ve idrar kültürü, tedavi için doğru antibiyotiği seçmeyi sağlar. Kadının idrar şikayetleri olmasına rağmen idrar tahlilinin normal olduğu durumlarda tümör, taş gibi idrar yollarını tıkayıcı bir etken olup olmadığı kontrol edilir. Bu da ultrason ve röntgen görüntüleme yöntemleri ile yapılır. Kronik sistitlerde kamera ile mesanenin içine sistoskop ile bakılması gerekir. Tekrarlayan sistitlerde eğer idrar kültürlerinde üreme saptanamıyorsa fakat idrar analizinde idrarda bol miktarda beyaz kan hücreleri varsa mutlaka normal idrar kültürlerinde üremeyen tüberküloza yönelik özel testler yapılmalıdır.

Koronaviürs sonrası yaşanan uzun dönemli pandemi süreci hemen hemen birçok hastalığa da davetiye çıkardı. Bel, boyun ve dengesiz kilo alımı derken şimdi de diş sağlığı sorunlarında ciddi bir artış yaşandı.

Pandemi sonrası hastanelerde artan diş ve diş eti hastalıklarına dair Atlas Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Katiboğlu, bilgi verdi. Ağız ve diş sağlığında hastalıkların bu denli artmasını pandemi sürecindeki düzensiz hayat şartlarının yanı sıra koronavirüsün bıraktığı hasara bağladı.

diş sağlığı

Özellikle koronavirüse bağlı ortaya çıkan kemik erimesi vakalarının diş sağlığını da olumsuz etkilediğinin altını çizdi. Ülke genelinde de dünyaya oranla diş fırçalamanın düşük olduğunu hatırlatan Katiboğlu, bununda ağız ve diş sağlığını tetiklediğini söyledi.

diş sağlığı

Ayrıca pandemide uzun süreli kapanma, hastalığa dair bilginin olmaması durumunda ağız ve diş sağlığının ihmal edildiğini de hatırlattı. Bunun da pandemi sonrası bu kadar vaka artışı olduğunu belirtti. 

İŞTE KATİBOĞLU’NUN AÇIKLAMASI:

“Covid-19 gibi insan sağlığını pandemi düzeyinde etkileyen ve vücuda giriş yolunun doğrudan ilişkili olduğu, epitel döşeli bir ortamın ve bu ortamda bulunan doku ve organların etkilenmemesi mümkün değildir.  Konu ile ilgili bilimsel ortamı oluşturacak çalışmalar devam ediyor olsa da bu süreçte ağız diş sağlığının azami korunması gerektiği açıktır. Maalesef diş fırçası ya da macunu kullanımının Avrupa ülkeleri ortalamasının çok altında olduğu ülkemizde, sorunu çok basite indirgeyerek, ağız diş ve dişeti sağlığını korumanın yanında,  en azından virüsü ortamdan uzaklaştırmak ya da dilüe etmek adına, diş fırçalama ve oral nazal antiseptik kullanımının öneminin altını bir kez daha çizmekte fayda olacaktır.”

Bir süredir ekranlardan uzak kalan Bruce Willis beyindeki bir hasar nedeniyle ortaya çıkan konuşma bozukluğu hastalığı yani afazi nedeniyle oyunculuk kariyerini noktaladığını duyurdu.

Dünya genelinde koronavirüsün patlak vermesi ardından ilk korona olan ünlü isimlerden biri Bruce Willis’in sağlık sorunları nedeniyle kariyerini bitirdiği haberi hayranlarını üzdü.

bruce willis

1985 yılından beridir ekranlarda olan Mavi Ay, Zor Ölüm ve Ölümsüz gibi baş yapıtlarda başarısını sergileyen Willis’in uzun bir süredir beyinde oluşan motor hareketleri nedeniyle ortaya çıkan bilim insanlarının Afazi olarak tanımladığı hastalığa yakalandığı ailesi tarafından resmi olarak duyuruldu. Afazi hastalığı Konuşma bozukluğundan hafıza kaybına kadar ciddi sorunlara neden oluyor.

bruce willis

Bu da oyuncunun replik ezberleme ve başarısını sergilemede en büyük engelli olduğu söylendi. Ailesi açıklamasında “Kendisi için çok şey ifade eden oyunculuk kariyerini bırakacağını” cümlesine yer verdi. 

Uzun süreli açlık bazı insanların vücut yapısında farklı komplikasyonlara neden olabilir. Aslında vücut için dinlenme payı olan oruç, özellikle kronik hastalığı olanlar için risk taşıyabilir. Ancak üst düzeyde olmayan kronik hastalar bazı durumlara dikkat ederek oruç tutabilir. Kimler oruç tutamaz? Ramazan ayında kronik hastalığı olanlar neler yapmalı?

12 ay içinde hem manevi değer olarak hem de insan sağlığına olan olumlu etkileri nedeniyle Ramazan ayı oldukça önemlidir. Vücudun dinlenme süreci yaşadığı Ramazan ayı, bazı insanlar açısından ise risk taşır. Uzun süreli açlık ve susuzluk vücutta bazı komplikasyonlara yol açabilir. Kronik hastalığı olan insanlar hem düzenli ilaç kullandıklarından hem de gün içinde besinlere ihtiyaç duyarlar. Uzmanlar kronik hastalıklar konusunda belirli şartların olduğunu bunun dışında kalanların oruç tutarak vücutlarını zorlamamaları gerektiğini vurguladı.

kronik hastalığı olanlar oruç tutabilir mi?

  1. Hem kronik hastalığı olan hem de 60 yaş üstü olanların mutlaka uzmanlarına danışması gerekiyor.
     
  2. Kronik hastalığı üst seviyede olan kişilerde tehlikeli olur. 
     
  3. Uzun süreli açlık en çok kan seviyesini etkiler. Kan hücreleri düşük olan kişilerdin de uzmanlarına danışmadan bu riske girmemeleri daha sağlıklı olur. 

kronik hastalığı olanlar oruç tutabilir mi?

RAMAZAN AYINDA KRONİK HASTALIĞI OLANLAR NE YAPMALI?

  • Uzun ve sıcak günlere denk gelen Ramazan ayında mide hastalarının dikkat etmesi gereken en önemli nokta yemek yeme süresi ve şeklidir. Orucun ilk zamanlarında mideyi rahatlatmak için hafif besinler tüketilmelidir. Mide ülseri olan kişiler sahurda tuzlu yiyecekler tüketmemelidir. Devamlı mide asidinden rahatsız olan kişiler ise oruç tutmadan önce mutlaka doktoruna başvurmalıdır.

mide hastalığı

  • Tansiyon hastaları kan basıncını dengeleyen besinlere ağırlık vermelidir. Ayrıca ilaç kullanımı sahur ve iftar saatlerine göre ayarlanmalıdır. İlaç saatleri tüm kronik hastaların dikkat etmesi gereken önemli bir durumdur.

tansiyon hastalığı

  • Diyabet hastalarının Ramazan ayında; uzun süre aç kalma nedeniyle kan şekerinin düşmesi ve ilaç alma düzensizliğinden kaynaklı, şekerin yükselmesi gibi riskler karşısında doktorlarına başvurmalarında fayda var. Uzmanlar insülin ilacı kullanan hastaların bayılma durumlarından dolayı oruç tutmamalarını söylüyor. 

diyabet hastaları

  • Uzun süre susuz kalma durumundan dolayı böbrek hastaları için de uzmanlar oruç tutmamalarını önerir. Fakat risk taşımayan böbrek hastaları ise, iftar ve sahurda bol su tüketmelidir. Ayrıca sıvı oranı yüksek besinler tüketmesinde fayda var.

böbrek hastaları

  • Kalp hastalarının bir kısmının ilaçları ağır olduğundan uzmanlar, oruç tutmamalarını söyler. Ancak doktorlar, kalp ritim bozukluğu ve panik atak gibi çok ciddi olmayan kalp rahatsızlığı yaşayanların, ilaç saatlerini sahur ve iftara göre ayarlayıp, yeme içmelerine dikkat etmeleri dahilinde, oruç tutmalarında bir risk olmadığını belirtir.

Şeker yerine kullanılan yapay tatlandırıcılarla ilgili yapılan araştırmalara bir yenisi daha eklendi. Bilim insanların yaptığı araştırmaya göre, yapay tatlandırıcıların sağlıklı bağırsak bakterilerinde neden olduğu değişikliklerin “enfeksiyon, sepsis ve çoklu organ yetmezliğine” yol açabileceğini söyledi. İşte yapay tatlandırıcıların daha önce duymadığınız zararları ile ilgili detaylar..

Bilim insanları yaygın yapay tatlandırıcıların, sağlıklı bağırsak bakterilerini sepsis ve çoklu organ yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olabilecek tehlikeli mikroplara dönüştürme yeteneğine sahip olduğunu keşfetti. Anglia Ruskin Üniversitesi’nden araştırmacılar sakız, diyet gazlı içecekler, dondurma, unlu mamuller ve hatta bazı vitaminlerle ilaçlarda bile bulunan şeker ikameleri olan sakarin, sukraloz ve aspartamınE.coli ve E.faecalis gibi yardımcı bakterilerin zararlı hale gelmesine yol açabileceğini saptadı.

yapay tatlandırıcılar sağlık sorunlarına yol açıyor

HÜCRELERİ ÖLDÜRME KABİLİYETİNİ ARTIRIYOR

Yapılan çalışmanın yazarı ve Anglia Ruskin Üniversitesi’nde biyomedikal biliminde kıdemli öğretim üyesi olan Dr. Havovi Chichger, “Çalışmamız, gıda ve içeceklerde çok yaygın bulunan tatlandırıcıların bazılarının normal ve ‘sağlıklı’ bağırsak bakterilerini patojenik hale getirebileceğini göstermesi açısından ilk oldu” dedi. Çalışma, yapay tatlandırıcıların günde iki kutu diyet gazlı içecek miktarında tüketilmesinin, söz konusu bakterilerin bağırsaktaki epitel hücreleri istila edip öldürme kabiliyetini önemli ölçüde artırabileceğini buldu.

yapay tatlandırıcılar çoklu organ yetmezliğine sebep oluyor

ANTİBİYOTİĞE DİRENÇLİ BAKTERİLER

“Bu patojenik değişiklikler daha fazla biyofilm oluşumunu ve bakterilerin insan bağırsak hücrelerine daha fazla yapışıp bunları istila etmesini içeriyor” diyen Dr. Chichger, ”Bu değişiklikler, kendi bağırsak bakterilerimizin bağırsaklarımızı istila edip zarar vermesine yol açabilir. Bu durum da enfeksiyon, sepsis ve çoklu organ yetmezliğine neden olabilir” diye konuştu. Geçmiş araştırmalar, bu tür biyofilmlerin antibiyotiğe dirençli bakteriler ve artan hastalık riskiyle yakından bağlantılı olduğunu ve medikal cihazlarla ilişkili enfeksiyonlara yol açabileceğini göstermişti.

TATLANDIRICILARININ POPÜLERLİĞİ ARTIYOR!

Araştırmacılar ayrıca, E.coli ve E.faecalis bakterilerinin karaciğerde, lenf düğümlerinde ve dalakta birikerek bir dizi enfeksiyona neden olabileceğini de buldu. Yapay tatlandırıcıların popülerlikleri artarken ve hayatını kaybeden kişilerin sayısında her zamankinden daha yüksek bir paya sahip olurken, çalışmanın yazarları “söz konusu gıda katkı maddelerinin bağırsak mikrobiyotasını nasıl etkilediğinin ve bu zararlı etkilerin nasıl giderilebileceğinin anlaşılması hayati önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

Antioksidan bakımından zengin besinlerden biri olan nar, bir çok çeşitle tüketilir. Narın kabuğu, tohumu ve meyve kısmı alternatif tıpta sağlık anlamında kullanılır. Son yıllarda ise en popüler olan tüketim şekli ise sirkesi oldu. Adeta virüslerin vücuttaki etkisini azaltan aynı zamanda kemik ve kas gelişimine destek olan nar sirkesi hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Nar sirkesinin faydaları nelerdir?

En sevilen meyvelerden biri olan nar, kış aylarında özellikle sıklıkla tüketilir. Uzun süre tok tutma sayesinde de sevilen meyvelerin başında gelir. Vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineral eksikliğini kolayca karşılayan nar, meyve formu dışında, çay, su, sos ve sirke olarak da kullanılır. Asya ülkelerinde kadınların yüzyıllardır güzellik iksiri olarak tercih ettikleri nar sirkesi, bağırsak fonksiyonlarını da çalıştırdığından zayıflamak isteyenler için de ideal bir besin olmuştur.

nar sirkesi güçlü bir antioksidandır

NAR SİRKESİ NASIL YAPILIR?

Mevsiminde toplanan en olgunlaşmış narlar sirke yapımında tercih edilmelidir. İyice yıkadıktan sonra kabuklarını soyup narın ayıklayın. Ayıkladığınız 5 adet narı 5 litrelik cam bir kavanozun içine koyun. İçerisine dolana kadar su ekleyin. Tahta bir kaşık yardımıyla narları aşağı doğru ezin. Daha sonra içerisine bir yemek kaşığı tuz ilave edin. Hızlı mayalanması için yarım yemek kaşığı elma ya da üzüm sirkesi ekleyebilirsiniz. Kapağını kapattıktan sonra üzerine bir bez örtüp ışık görmeyen serin bir yere bırakın 2 ay kadar sonra posasını sürerek tüketebilirsiniz. 

nar sirkesi kan yapıcıdır

NAR SİRKESİNİN FAYDALARI NELERDİR?

  • Fenolik bileşenler bakımından zengin olan nar sirkesi, vücut içindeki virüs ve bakterileri işlevsiz hale getirir. Özellikle kanda besinlerden kaynaklı çoğalan iltihaplı hücreleri idrar yoluyla atmaya yardımcı olur. 
     
  • Kanserli hücrelerin çoğalmasının önüne geçer. Bu sayede kanser hastalıklarının yaşanma riskini de ortadan kaldırır. 
     
  • Kalp ve damar hastalıklarını önleyen nar sirkesinden tam faydalanmak için uzmanlar sabah aç karna bir kaşık tüketilmesini önerir.
     
  • Sabah bir kaşık tüketilen nar sirkesi mide asidini dengeler. Aşırı besin tüketiminin önüne geçer. Bu sayede sağlıklı beslenme için ideal bir besindir. 
     
  • Vücudun ihtiyacı olan C ev E vitaminlerini sağlayarak cilt katmanı olan dermis tabakasının deforme olmasını engeller. Aşırı gözenek oluşmasını önler. İçerdiği antioksidan maddeleri sayesinde alfa lipoik asit ve luteinler hücrelerin dinç ve genç kalmasını sağlar.
     
  • Asya ülkelerinde gençlik iksiri olarak kabul edilir. Bağırsakları temizleyerek fonksiyonlarını dengeler. Böylece hem kabız hem ishal sorunlarının önüne geçer. 
     
  • Sabah bir ılık su bardağına bir yemek kaşığı eklenerek tüketilmesi tavsiye edilen nar sirkesi kas ve kemiklerdeki romatizma yani iltihaplanmanın önüne geçer.
     
  • Nar sirkesi aynı zamanda kan yapıcı bir besindir. Bir su bardağı ılık suyun içine yemek kaşığı nar ve bir iki damla limon ilave ediniz. Bu karışım demir eksikliğini önler. Aynı zamanda bağışıklığı güçlendirir.