Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Doğada kendiliğinden yetişen kaparinin bir diğer adıyla gebre otu dikenli bir bitki türüdür. Peki kaparinin (Gebre otu) faydaları nelerdir? Kapari hangi hastalıklara iyi gelir? Küçük tomurcuklar şeklinde yetişen kaparinin genellikle turşusu yapılır. Sağlığa inanılmaz faydası olan kaparinin hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Haberin detayında kaparine dair her şeyi bulabilirsiniz.

Kebere, keper, gebere, gebre otu, kedi tırnağı, menginik, karga kavunu ve  hint hıyarı olarak da bilinen kapari Ege Bölgesinde daha fazla yetişir. Tomurcukken de tüketilebilen bu meyve doğada kendiliğinden yetişir. Kısa boylu yer bitkisi olan kapari 200 yıl rahatlıkla yaşar. Gıda sektöründe sıklıkla kullanılan bu meyve aynı zamanda kozmetik sanayinde de kullanılıyor. Dünya genelinde bu meyvenin turşusu bile yapılıyor. Ülkemizde yeni yeni tüketimi artan bu meyve Avrupa da garnitürü olarak tüketilmektedir. 200 gram çiçek tomurcuğunda 134 mg fosfor, 18 mg demir, 48 mg protein, 24 mg selüloz ve 4 mg lipid içerir. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde de bahsi geçen kapari tablet şeklinde de satılır. 

KAPARİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Antik Yunan çağlarında Aristo ve Hippokrat tarafından bazı hastalıklarda ilaç olarak kullanılmıştır. 

Flavonoid maddesi bakımından zengin olduğundan bu sayede yüksek oranda antioksidan etkisi gösterir. Bu özelliği sayesinde vücuttaki tüm serbest radikalleri idrar yolu ile atar. Ödem toplanmasını önler.

Lif oranı yüksek olduğundan sindirim rahatsızlıklarının yaşanmasını önler. Kilo vermede yardımcı olur. Özellikle turşu hali tüketildiğinde uzun süre tokluk hissi vermenin yanı sıra vücudu dinç tutan bir enerji de sağlar. Kronik yorgunluk gibi durumların yaşanma riskini azaltır.

Kalsiyum ve magnezyum deposu olan bu meyve kemik ve diş gelişimine katkı sağlar. Gelişimlerini desteklerken aynı zamanda daha güçlü olmalarına da destek olur. İleri yaşlarda görülme ihtimali olan ciddi rahatsızlıkların riskini azaltmada vücuda destek olur.

Akciğer ve karaciğerin temizlenmesini destekler. Bu iki organda vücudun temel organları arasında yer alır. Özellikle karaciğer yağlanmasını önleyerek bölgesel kiloları ve cilt sağlığını olumlu destekler.

KAPARİ NASIL TÜKETİLİR?

Taze olanları önce tuzlu suda daha sonra sirkeli suda bekletilerek turşu yapılır.

Meyve olmadan tomurcuk hali de turşu yapılır. Genellikle pizza üzerine konulan malzemelerle beraber yer alır. 

Geleneksel olarak balık, beyaz et ve kırmızı et gibi yemeklerin yanına pişirilerek eklenir.

Kış ayları için yapılan domates soslarının tadını güçlendirmek içinde kullanılır.

KAPARİ ÇAYI NASIL YAPILIR?

Vücudun bağışıklığını güçlendirmek için tüketilen kapari çayı için aktarlardan işlenmiş hali alınır. 2 su bardağı su iyice kaynatıldıktan sonra ocak kapatılır. İçine bir tatlı kaşığı kapari otu atılır. 5 dakika demlenmeye bırakılır. Daha sonra ılık halde bir bardak tüketilir. Kapari çayı taze tüketilmelidir. Ayırca kaynatılan kapari çayı tonik olarak da kullanılabilir. Sivilce ya da yara temizlemede etkilidir. 

KAPARİNİN ZARARI VAR MIDIR?

Doğrudan tüketilmesi konusunda uzmanlar ciddi uyarılarda bulunuyor. Çünkü kapari otu zehirli bitkiler arasında giriyor. Bu yüzden kapari otunu aktarlardan işlenmiş hali alınması öneriliyor. Ayrıca çocuklar ve hamilelerin tüketmemesi gereken bir ottur. Kapari çayı fazla tüketildiğinde mide ağrısı, baş dönmesi ve halsizlik gibi sağlık sorunlarına neden olur. 

Nadiren görülen alerjik reaksiyonların başında soğuk alerjisi gelir. Pek çok kimsenin bilmediği hatta hastanın bile yaşarken fark etmediği farklı hastalıklarla karıştırdığı soğuk alerjisi hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Peki soğuk alerjisi nedir? Soğuk alerjisinin belirtileri nelerdir? Soğuk alerjisi nasıl geçer? Vücutta çeşitli kızarıklıklara neden olan soğuk alerjisine dair her şey haberin detayında.

Keskin soğukluklar da cildin en savunmasız anında ortaya çıkan soğuk alerjisi,ciltte; kuruma, çatlama ve kanama gibi sorunlara neden olur. Ancak soğuk alerjisi sadece soğuk havalarda değil soğuk yiyecek ve içeceklerden de kaynaklı yaşanır. Cilt dokusunu olumsuz etkileyen bu hastalık bağışıklık sistemini etkileyen immun sistemin reaksiyon göstermesi ile ortaya çıkar. Vücut ısısından daha düşük olan hava ile karşı karşıya kalan cilt yanmaya başlar. Daha sonra şiddetli kaşınmaya başlayan cilt dökülme ya da kanamaya maruz kalır. Halk arasında soğuk kurdeşen olarak bilinen bu alerjik reaksiyon nadir görülür. Ancak yaşanılan belirtiler başka hastalıklarla da benzer olduğundan buz-küp testi uygulanır. Bu uygulamada buzun maruz kaldığı bölge 5 dakika sonra kızarmaya ya da kabarmaya başladığında kişinin tanısı konulur. Yüksek soğuğa karşı alerji olduğu gibi yüksek sıcaklığa karşıda alerji vardır. Aşırı soğuğa maruz kalan vücut histamin seviyesini yükselterek vücudun kaşınmasına sebep olur. Fazla salgılanan histamin sadece kaşıntıya değil aynı zamanda damar genişlemesi, düşük tansiyon ve alerjik şok gibi sağlık sorunlarına zemin hazırlar. 

SOĞUK ALERJİSİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR? 

Artan histamin seviyesi kaşıntıya neden olur. Vücut kızarır. Buna bağlı kanamalar yaşanır.

Genişleyen damarlardan dolayı kalp riitm bozukluğu ortaya çıkar. 

Göğüs darlığına bağlı nefes alamayan hasta basınç farkı görülür. 

Vücudun belirli bölgelerinde dökülmelere bağlı yaralar belirir.

Aniden düşen tansiyon gibi belirtilerle kendini gösterir.

SOĞUK ALERJİSİ NASIL GEÇER?

Kesin bir tedavisi bulunmayan soğuk alerjisinin beraberinde gelişen sağlık sorunları kontrol altına alınmaya çalışılır. İlaç tedavisi uygulanan bu hastalıkta histamin seviyesi korunmaya çalışılır. Çünkü yükselen histamin seviyesi vücuttaki protein ve kollajen oranını düşürür. Bu durum hastayı tamamen savunmasız kılar. Zamanında tedavi edilmediğinde hücrelerin mutasyona uğramasına neden olur. Hastalık 15-30 yaşları arasında bağışıklığı zayıf kişilerde görünme olasılığı yüksek olduğundan antikor seviyesi artırılarak vücudun direnci güçlendirilir. Yüksek geçen bu alerjik durum eklem ve romatizmal hastalıklara davetiye çıkartır. Bu tarz kötü sonuçlar doğurmadan hastanın soğuktan korunması sağlanır. İlaç yöntemi ile histami seviyesi dengelenir. 

Ceviz, antioksidan açısından oldukça zengin olan bir besin kaynağıdır. Sağlıklı kalmak için her gün bir avuç ceviz tüketmek gerekir. Cevizin iç kabukları da en az cevizin kendi kadar yararlıdır. “Yasemin.com” ekibi olarak cevizin iç kabuklarının nelere faydalı geldiğini sizlerle paylaşıyoruz.

Cevizin, Alzheimer, kanser gibi stres sonucu oluşan ağır hastalıkları engelleyen, kalp rahatsızlıklarını tedavi eden bir görevi vardır. En az ceviz kadar ayrı bir şifa olan cevizin iç kabuklarının faydalarını “Yasemin.com” ekibi tarafından sizler için derledik.

İşte, cevizin iç kabuklarının faydaları…

Ceviz içinin kabuklarını saklayınız. 1 fincan ayarında su kaynatınız. Bir tutam ceviz içi kabuğunu suyun içine atıp 2-3 dakika kırmızı bir renk alana kadar kaynatınız ve biraz demlendiriniz. Her gün 1 bardak içiniz.

Her gün bir bardak içilen ceviz içi kabuk suyu sayesinde:

– Öksürük ve balgam problemine oldukça iyi geldiğini fark edeceksiniz.

İçindeki omega 3, yağ yakımını sağlıyor. Kolestrolü dengede tutuyor ve artmasına engel oluyor. Bu nedenle yüksek kolestrolü olanların özenle tüketmesi gerekiyor.

 Bölgesel yağlanmalara iyi geliyor. Karın, göbek ve basenlerdeki fazlalıklar için düzenli tüketildiği koşulda yağların eridiğini göreceksiniz.

Hem tat hem de görüntü olarak kırmızı ete benzeyen hinti etinin insan sağlığına faydaları olduğunu biliyor musunuz? Özel kutlamalarda genellikle tercih edilen hindi eti, tam bir protein kaynağıdır. Sert soğuk iklimlerde tüketilmesi tavsiye edilen hindi eti, hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Peki hindi etinin faydaları nelerdir? Hindi eti hangi hastalıklara iyi gelir? Hindi eti nasıl tüketilir? Tüm soruların yanıtı haberin detayında…

Kolesterol ve yağ oranı oldukça düşük olan hindi eti, protein bakımından da bir o kadar zengindir. Tarihte ilk kez 16. yüzyılda İspanyollar tarafından Avrupa’ya getirilen hindi, özel kutlamalarda tercih edildi. Anadolu topraklarında ise yüzyıllardır tüketilen hindi eti, özellikle soğuk kış günlerinde vücut ısısını artırdığından tüketildi. Pişirilmesi zor olan hindi eti günümüzde çok tercih edilmez. Özel günlerden özel günlere pişirilerek tüketilen hindi eti, 100 gramlık bir prosyonu bile vücudun ihtiyacı olan proteini fazlasıyla karşılar. Diyet yapanların tavuk ve kırmızı etine oranla hindi eti tüketilmesi tavsiye edilir. Çünkü hindi etinin yağ oranı oldukça az ve bağırsakların çalışması için fayda sağlar. Bunların yanı sıra serotonin üretimi konusunda da oldukça etkilidir. Uzmanlar bu yüzden insanların ayda bir kez de olsa hindi eti tüketmelerini öneriyor.

HİNDİ ETİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Düşük kolesterol seviyesi içeren hindi eti, kalp ve damar sağlığına olumlu katkı sağlar. Kandaki kötü kolesterol seviyesini düşüren hindi eti, ani damar tıkanmalarını önler.

B vitamini kompleksi bakımından zengin olan hindi eti, vücudun enerji oranını artırır. Aynı zamanda enerji depolayan hindi eti, yoğun iş temposunda stres ve depresyon gibi sorunların yaşanmasını engeller. 

Kandaki hücrelerin sayısını artırarak kansızlığın önüne geçer. Aynı zamanda kan basıncını dengeler. 

Serotonin hormonu bakımından zengin olan hindi eti, özellikle ruhsal hastalıklar yaşayan kişiler için tavsiye edilir. 

Yüksek antioksidan içeren hinti eti, vücuttaki hücrelerin yenilenmesini sağlar. Böylece yaşlanmayı geciktirir. 

HİNDİ ETİNİN ZARARI VAR MIDIR?

Her besinde olduğu gibi hindi eti de alerjik reaksiyona neden olabilir. Bu yüzden tüketilmeden önce bir uzmana danışılması gerekir. Bunun yanı sıra son günlerde hormonlu besinler listesinde olan hindi eti hakkında bilgili olmadan alınması tavsiye edilmez. Aksi halde yukarıdaki tüm faydaların tam tersi bir etkiye neden olur. 

HİNDİ ETİ NASIL TÜKETİLİR?

Birçok pişirme yöntemi ile tüketilen hindi et konusunda Anadolu mutfağında en lezzetli tarif bulunmaktadır. Hindi eti marine edildikten bir süre sonra bekletilir. Bir gün boyunca hazırlanan sarımsaklı baharatlı sosta bekletilen hindi eti daha sonra yüksek ısında bir fırına verilir. En az 3 en fazla 5 saat sonra fırından çıkartılarak tüketilebilir. Ya da göğüs kısmı ufak ufak kesilerek pilavlı yemek yapılır. 

Karaciğer hastalıkları denilince akla ilk yağlanma gelir. Yağlanma gerekli zamanda tedavi edilmediğinde karaciğerin işlevselliği tamamen bozulur. Bununla beraber siroz hastalığı ortaya çıkar. Peki siroz nedir ve neden olur? Siroz belirtileri nelerdir? Sirozun tedavisi var mıdır? sorularının yanıtını sizler için araştırdık. İnsan yaşamını olumsuz etkileyen siroz hastalığı hakkında tüm detaylar haberde…

İç organlar arasında en büyük olan karaciğer, kendi kendini yenileyebilen ve vücuttaki hücreleri koruyan bir yapıya sahiptir. Vücudun alınan her türlü toksin ve kimyasaldan kolayca arınması işlevini gören karaciğerde oluşan en küçük bir bozukluk ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirir. Karaciğer; yağları, sindirim, kimyasal ilaçlar ve bağışıklık sistemini düzenlemeye kadar birçok fonksiyonu vardır. Çeşitli sebeplerden ötürü karaciğer bu işlevini yitirdiğinde tüm toksin ve yağları içeriğinde barındırır ve temizleyemez. Yağlanmaya başlayan karaciğer bazı hastalıklara davetiye çıkarır. Zamanında tedavi edilmeyen kronik hastalığa döner. Kronik karaciğer hastalığına da Siroz denir. Yağlanmaya başlayan karaciğerdeki hücreler mutasyona uğrar. İleri zamanlarda bu bozulan hücreler karaciğerin yüzeyini sertleştirir. Karaciğer sertleştikçe kan akışını zorlar. Organlara yetişmeyen kan damarlarda tıkanır. Yani siroz beraberinde de hastalıklar getirir. En son evrede karaciğer yetmezliği oluşur. Genellikle buraya kadar ilerlediğinde karaciğer yetmezliğinin geri dönüşümü olmaz. 

SİROZUN NEDENLERİ NELERDİR?

Aşırı kafein ve nikotin tüketimi

Düzensiz ve aşırı yağlı besinler tüketme

Hepatit hastalıklarının neden olduğu mikroorganizmalar

Bilinçsiz kullanılan ilaçlar gibi durumlar sirozun oluşmasına zemin hazırlar.

SİROZUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Sinir hücrelerinin de hasar almasıyla siroz olmuş bir hasta da sürekli sinirlilik hali oluşur. 

Karaciğer ciltteki hücreleri de etkiler. Herhangi bir hasar aldığında ciltte olumsuz etkilenir. Ciltte artan yağ oranı, sivilce ve aknenin artışına neden olur. İri iri olan sivilcenin yanı sıra ciltte kızarıklık ve kaşınma da yaşanır.

Toksinler temizlenmediğinden karının boşluklarında asit birikimi oluşur. Bu birikim karın şişkinliğini ve şiddetli ağrıları beraberinde getirir. 

Hormonlar bozulduğundan adet döngüsünde de dengesizlik oluşur. 

Kemik ve kaslarda kayıp yaşanır. Beraberinde halsizlik ve yorgunluğu getirir.

Midenin işlevselliği de bozulur. Kusma ve bulantı gibi rahatsızlıklar yaşanır. 

Karın altı bölgesinde yağlanma meydana gelir. 

SİROZUN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Yaşanılan belirtiler sonrası uzmana giden hastaya birkaç tetkik yapılır. Genel olarak kimi hastalarda aşırı alkol tüketiminden dolayı ortaya çıkar. Alkolden oluşan bu tahribatı azaltmak için ilaç tedavisi uygulanır. Bunun yanı sıra alkol tüketmeyen ancak siroza yakalanan diğer hastaların hepatit öyküsüne bakılır. Ultrason ve çeşitli kan testleriyle siroz teşhisi yapılır. Siroz A, B ve C olmak üzere 3 seviyeye ayrılır. A ve B seviyesindeki hastalarda düzenli doktor kontrolü ve tedavi sonucunda hastalığın ilerleyişi indirilerek yaşam kalitesi yükseltilir. Ancak C seviyesine gelmiş bir hasta için tek çare nakildir. Çünkü karaciğeri eski hale dönmeyecek kadar işlevselliğini yitirmiştir. 

Yüksek antioksidana sahip kırmızı pancar, insan sağlığı için birçok faydası vardır. Peki kırmızı pancarın faydaları nelerdir? Günlük yaşam içerisinde insan sağlığını en çok bozan rahatsızlık strestir. Stresle baş etmenin yolu ise vücuttaki sinirlerin dengeli bir şekilde dağılmasını sağlamaktır. Stresi bitiren mucize besinlerin başında kırmızı pancar gelir. Peki Kırmızı pancarın faydaları nelerdir? Pancar hangi hastalıklara iyi gelir? Pancar suyu ne işe yarar? Haberin detayında kırmızı pancara dair merak edilenleri bulabilirsiniz.

Genellikle turşu olarak tüketilen pancar tam bir vitamin deposudur. İçeriğinde A, B6, B12, C, E ve K vitaminlerinin yanı sıra niyasin, riboflavin, kolin, betain ve pantotenik maddeleri barındırır. Bilimsel olarak da kanıtlanan kırmızı pancar insanın günlük ihtiyacı olan vitamin ve vitaminleri sağlar. Bağışıklıktan sindirime kadar hemen hemen vücudun her yerini yenilemede etkili olan kırmızı pancar, ıspanakgiller ailesine bağlıdır. Toprak altında yetişen ve yetiştiği toprağın tüm vitamin mineralini içeren pancar, özellikle stres gibi günümüzde yaygın olan rahatsızlıklarla baş etmede etkili besindir. Hem çiğ hem de pişirilerek tüketilebilir. Kasım aylarında hasadı başlanan kırmızı pancar yaza kadar tüketilebilen bir besindir. Uzmanlar mevsim geçişleri için pancarın suyu çıkarılarak buzdolabında muhafaza edilmesini tavsiye eder. Pancar suyuna iki tüm ceviz koyup blendırdan geçirdikten sonra her gün bir bardak düzenli bu karışımı tükettiğinizde hem bağırsakları temizlemede hem de kilo vermede oldukça yardımcı bir karışımdır. Avrupa’da sıklıkla tüketilen pancar Asya ülkelerinde ise yüzyıllardır hem alternatif tıpta hem de yiyecek olarak kullanılır.

KAÇ ÇEŞİT PANCAR VARDIR?

Şeker yapımında kullanılan ve ülkemizde büyük bir üretim yerine sahip olan şeker pancar, beyaz renklidir.

Turşu yapımında kullanılan kırmızı pancar aynı zamanda suyu çıkartılarak da tüketilir. 

Besin değeri yüksek olan pazı, görüntü olarak ıspanakla karıştırılır. Bazı yörelerde yaban pancarı olarak da bilinir.

Besin değeri en düşük olan yem pancarı, hayvanlara verilir. 

KIRMIZI PANCARIN FAYDALARI NELERDİR?

Cilt, akciğer ve kolon kanserlerini önleyen pigmenti maddesi bakımından zengin olan pancarı bağışıklıkta ki tümör hücrelerini azaltarak kanser riskini önler.

Vücuttaki serbest radikalerin ve trombosit hücreleri dengede tutarak ödem gibi durumların yaşanma riskini azaltır.

Kötü kolesterolü düşürüp iyi kolesterolü yükselterek kalp sağlığını korur. Homosistein seviyesini düşürerek damarların zarar görmesini engeller.

Karaciğerdeki toksinleri temizleme de etkili olan en doğal ilaçtır. Güçlü bir antioksidan olan pancar, mide, safra kesesi ve böbrekleri temizler. Düzenli tüketilen pancar suyu karaciğerdeki toksinlerin yanı sıra vücuttaki zehirli atıkları da vücuttan atar.

Hamile kadınların özellikle 3 aydan sonra düzenli tüketmesi gereken besinlerden biridir. Hem bebeğin gelişimi destekler hem de hamilelik süresinde kadının sağlığını korur.

Demir eksikliğine bağlı gelişen kansızlığı önlemek içinde uzmanlar günde en az bir bardak pancar suyunun içilmesini tavsiye eder.

Sinir hücrelerinin deforme olmuş alanlarını iyileştirerek, stres, yorgunluk ve depresyon gibi rahatsızlıkların riskini sıfıra indirir.

PANCAR SUYU NE İŞE YARAR?

Kan hücrelerinin sayısınını artırır. Aynı zamanda kandaki şeker seviyesini de düzenler.

Sinir hücrelerini yatıştırarak stres ve depresyona iyi gelir.

Kabızlık ve ishal gibi sıklıkla yaşanan hastalıklara karşı mide bağırsağın fonksiyonunu güçlendirir.

Karaciğerin işlevselliğine katkıda bulunur.

Bağışıklığı toksinlere karşı koruyarak vücudu güçlendirir.

Güçlü bir idrar söktürücüdür. 

PANCAR SUYU NASIL HAZIRLANIR?

Meyve sıkacağı ile pancarın suyunu rahat çıkartabilirsiniz. Daha sonra çıkartılan suyu yeniden süzgeçten geçirip içerisinde 2 ceviz atıp blendırdan geçirin. Bir gün dolapta beklettikten sonra her gün düzenli şekilde bu karışımdan bir su bardağı kadar tüketebilirsiniz. 

Ağaçta yetişen en büyük meyve unvanına sahip olan jack fruit meyvesi, yaklaşık 25 cm civarındadır. 35 kiloya kadar çıkan jack fruit meyvesi, ananasa benzeyen bir tadı var. Güneydoğu Asya ülkelerinde yetiştirilen jack fruit meyvesi dünyaya buradan ihraç edilir. Flavonoid pigmentleri içeren jack fruit meyvesi hakkında merak edilen her şeyi sizler için araştırdık. Peki Jack fruit meyvesi nedir? Jack fruit meyvesinin faydaları nelerdir? Jack fruit meyvesi nasıl tüketilir? Soruların yanıtı haberin detayında…

Dutgiller ailesine ait olan jack fruit meyvesinin bilimsel literatürdeki adı artocarpus heterophylls olarak geçer. Düşük rakımlı bölgelerdeki ağaçlarda yetişen dünyanın en büyük meyvesidir. Hindistan, Bangladeş, Nepal ve Sri Lanka gibi ülkelerde yetiştirilir. Ancak tüm dünyaya Malay Yarımadası’nda satılır.Tat olarak muz ve ananasa benzetilir. Kesildiğinde içinden çıkan tohumları patates gibi kaynatılarak tüketilir. Alternatif tıpta ülser hastaları için hindistan cevizi yağı ile karıştırılıp ilaç hazırlanır. Oldukça etli ve yağlı bir meyvedir. Tropik meyveler arasında en ilginç olan jack fruit, sağlık alanında da kullanılır. İçeriğinde yüksek miktarda C vitamini olduğundan güçlü bir antioksidandır. Ancak tüketimi konusunda uzmanlar uyarıda bulunur. Çünkü jack fruit meyvesi oldukça yağlıdır. Bu vücut fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. 

JACK FRUİT MEYVESİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Güçlü antioksidan içerdiğinden vücuttaki toksinli hücreleri kolayca atar. Ayrıca hücrelerin mutasyona uğramasını önler. Böylece kanserli hastalıkların oluşmasını engeller. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Vücudun direncini artırır.

A vitamini bakımından da zengin olan jack fruit meyvesi gözlerin işlevselliğini artırır. Hastalıkların önüne geçer. İleri yaş hastalıklarından biri olan katarak hastalığını engellemede etkili besinlerden biridir.

Kemik ve kas gelişiminde katkıda bulunduğundan hamile kadınların ve gelişim çağındaki çocukların tüketilmesi tavsiye edilir. Ancak porsiyonuna bir uzmanın karar vermesi gerekir. 

Lif açısından zengin olan jack fruit bağırsakların fonksiyonlarını artırır. Kabızlığın önüne geçer. Kilo vermek isteyenler için idealdir. Ancak fazla tüketildiğinden ishale ve yağlanmaya neden olur. Günde 75 gram yeterlidir.

Ağız içini temizlemede de etkili olan jack fruit meyvesi, aynı zamanda buradaki hücrelerin diğer besinlerden dolayı mutasyona uğramasını önler. Tükürük bezlerinin fonksiyonlarını düzenler.

Meyvelerde nadiren bulunan B vitamini kompleksi bakımından oldukça zengindir. Bu vitamin grubu vücuttaki tüm organlarda bulunan hücrelerin hızla yenilenmesini sağlar. Aynı zamanla işlevselliği artırır. Böylece cilt sağlığına da olumlu katkıları vardır. 

Ispanaktan sonra folis asit bakımından en zengin besindir. Folik asit kan hücrelerinin sayısını artırır. Kansızlığın oluşmasını engeller. Sinir hücrelerini koruyarak ruhsal hastalıkların yaşanmasını önler. Özellikle günümüzde yaygınlaşan depresyon riskini azaltır.

Kalp hızını, basıncını ve hücrelerini kontrol altında tutan potasyum bakımından da zengin olan jack fruit, vücut sıvısını da dengeler. 

JACK FRUİT MEYVESİ NASIL TÜKETİLİR?

Asya ülkelerinde yaygın olarak yapılan Curry yemeğinin ham maddesidir. Acılı bir yemektir. Jack Fruitin içinden çıkan patatese benzer tohumlardan yapılır.

Tohumları hem kaynatılarak hem de kızartılarak tüketilebilir.

Dondurma ve krema yapımında kullanılır. 

Hem baharatlı yemeklerde hem de tatlılara eklenir.

Konservesi yapılarak 60 hafta boyunca muhafaza edilebilir. 

Jack Fruitin yetiştiği ağaçtan çıkartılan süte benzer madde yılan sokmalarında kür yapımında kullanılır. 

Sedef ciddi bir deri hastalığıdır. Genetik ya da çevresel faktörlerden kaynaklı ortaya çıkar. Bazı kimselerde yıllarca süren sedef hastalığı bazılarında ise birkaç yıla geçer. Derideki lezyonların hasar alması ile ortaya çıkan sedef hakkında bilinmesi gereken her şeyi sizler için derledik. Peki sedef hastalığı nedir? Sedef hastalığı bulaşıcı mıdır? Sedef hastalığı belirtileri nelerdir? Haberin detayında sorularının yanıtını bulabilirsiniz.

Ölü hücrelerin bir araya gelmesiyle cilt renginden farklı bir tonda ortaya çıkan sağlık sorununa sedef hastalığı denir. Genetik olan bu hastalık anne ve babadan çocuğa geçebilir. Aynı zamanda psikolojik rahatsızlıklar ya da bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi durumlardan sonra da görülebilir. Bazı uzmanlar kandaki beyaz hücrelerin oranının artmasını da bu hastalığın ortaya çıkmasına neden olabileceğini vurguluyor. Ancak bu hastalığın nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Ayrıca sedef hastalığı herhangi bir virüs ve enfeksiyondan kaynaklanmadığı için bulaşıcı değildir. Dört çeşit sedef hastalığı vardır; 

En sık karşılaşılan sedef hastalığı plak tipi olandır. Bu hastalık genellikle dirsek ve dizlerde görülen kızarıklık, pullarla oluşur.

Genellikle derinin katlanma bölgelerinde görülen çeşide ters sedef denir. Bazen görüntüsü nedeniyle egzama ile karıştırılır.

Ciltteki sıvı dengesizliği ile ortaya çıkan eritrodermik sedef kızarıklık ve deri dökülmesi belirtileri ile kendini gösterir. En nadir görülen çeşittir.

Çocuklarda sıklıkla rastlanan damla tipi sedef, tüm vücuda yayılabilir.

SEDEF HASTALIĞININ NEDENLERİ NELERDİR?

Sinirsel bozukluklardan ortaya çıkan psikolojik rahatsızlıklar 

Vücutta ciddi miktarda ortaya çıkan D vitamini

– Bademcik ve idrar yolu iltihabı

Dişlerin enfeksiyon kapması

Deri yolunun kaşıntı ile hasar alması

Kronik ilaçların yan etkileri

Daha önceden ortaya çıkan cilt problemleri de sedefe zemin hazırlar.

SEDEF HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Vücudun her yerinde kırmızı leke veya beyaz pul gibi şekiller

Cildin yüksek oranda tahriş olması

Tırnaklarda kalınlaşma, deri döküntüsü, çatlaması ve kaşınması 

Nadiren de olsa eklem ve kemiklerde görülen tutulma

SEDEF HASTALARININ DİKKAT ETMESİ GEREKENLER

Güneş ve deniz lekeleri azaltıcı özelliği vardır. Bunun nedeni ise D vitamini eksikliğinin giderildiği için lekeler iyileşme gösterebilir. Deniz suyunda da bulunan çözücü mineraller lekelerin giderilmesini destekler.

Kış aylarında yaşanan deri kuruluğuna karşı önlemler alınmalıdır. Çünkü kuru cilt sedef hastalığını tetikleyen ve artıran önemli bir faktördür. Bunun için su bazı yüksek olan kremler kullanılmalıdır.

Düzenli banyo yapmak lekelerin şiddetini yatıştırır.

Stres ve depresyon gibi hastalıkların yaşanmaması için kendinizi mutlu hissettirecek yönelmeler yapılması gerekir.

DR. FERİDUN KUNAK’TAN SEDEF HASTALIĞINA DOĞAL ÇÖZÜM!

SEDEF HASTALIĞININ TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Tanısı zor bir hastalıktır. Deriden alınan parçalarla lekelerin sedef olup olmadığı teşhis edilir. Sedef hastalığı kimi hastalarda sadece bir bölgede ortaya çıkarken bazı hastalarda tüm vücudu kaplar. Dermotologlar bu duruma göre tedavi yöntemi uygular. Çünkü tüm vücuda yayılmış sedef, ilerleyen zamanlarda hastanın bağışıklığını tamamen çökerterek, kemik iltihaplanmasına neden olur. İlaç tedavisi olan bu hastalık tamamen yok olmaz. Nükseden sedef hastalığı için uzmanlar hastalara kaşıntı ve dökülmeye karşı nemlendirici krem verir.

“Meyvelerin kralı” olarak adlandırılan mangonun insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor musunuz? Keşfi çok eski çağlara dayanan mango hakkında merak edilenleri araştırdık. Kırmızı kan hücrelerini artırarak kansızlığın önüne geçer. Peki mangonun faydaları nelerdir? Mango hangi hastalıklara iyi gelir? Düzenli mango tüketirseniz ne olur? Vücudun ihtiyacı olan vitamin ve minerali karşılayacak kadar güçlü olan mangoya dair her şey haberin detayında…

Tropik bir meyve olan mango, Hindistan’dan dünyaya yayılmıştır. Asya ülkelerinde faydaları sayesinde kutsal görülen mango, isim kökü olarak ingilizcedir. Eti bol bir meyve olan mango sıvı oranı yüksektir. Farklı bir tadı olan mango, uzun süre tüketilmek için soğutma yöntemi kullanılarak yıl boyu muhafaza edilir. Birden fazla çeşidi olduğundan tadı da farklılık gösterir. Erik ve kavuna benzetilen tadı dışında doğada bulunan en güçlü lif kaynağıdır. Farklı tüketilme yöntemleri olan mango kimi yerde yemek olarak kimi yerde tatlı olarak tüketilir. Son yıllarda diyetisyen uzmanları kilo vermek için kendilerine başvuran hastaların diyet listelerinde ilk sıralarda yer almasını öneriyor. Uzun süre tokluk hissi veren mangoyu bazıları gün içerisinde üç öğünde farklı çeşitlerde tüketir. Mango protein, doymamış yağ, kalsiyum, fosfor, demir, çinko, potasyum, magnezyum, beta karoten, tiamin, amino asitler, riboflavin A ve B vitamin kompleksi bakımından oldukça zengindir. Bu sayede vücudun ihtiyacı olan her şeyi karşılar. 

MANGONUN FAYDALARI NELERDİR? 

Meyvelerin kralı olarak adlandırılan mango ile ilgili birçok araştırmaya konu oldu. Yapılan araştırmalardan birinde antioksidan bileşikleri içeren mango, hücrelerin enfeksiyon ve bakterilerden olumsuz etkilenmesini önler. Kuersetin, isoquercitrin, astragalin, fisetin, gallik asit ve metilgallatın maddeleri sayesinde meme, lösemi ve prostat kanserlerinin gelişmesini engeller. 

Mango el ile iyice ezildikten sonra yüze direk sürülüp yarım saat bekletilince, cilt yüzeyindeki açılmış gözeneklerin temizlenmesini sağlarken açılmış gözeneklerin sıkılaşmasını destekler. Ayrıca sivilcelerin oluşumunu önlerken cildin kırışmasını engeller. 

A vitamini bakımından zengin olan mango, günlük gözün ihtiyacı olanının yüzde 25’ini karşılar. Özellikle günümüzde giderek yaygınlaşan göz kuruluğu ve enfeksiyonlarını engelleyerek gözün daha iyi görmesini artırır. Ayrıca gece körlüğünün de önüne geçer. 

Vücut için alkali oldukça önemli bir maddedir. Bu madde sayesinde organların işlevselliği artar. Mango tartarik asit, malik asit ve sitrik asitler sayesinde bunu sağlar. Böylece vücudu hem temizler hem de potansiyelini artırır.

Yüksek lif sayesinde metabolizmayı düzenler. Böylece vücudun yağ birikimini önler. İçerdiği C vitamini sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir. Hastalıklara karşı kalkan oluşturan  mango, vücutta ödem birikmesinin önüne geçer. Bu özelliği sayesinde kemik ve kas ağrılarını iyi gelirken içerdiği kalsiyum sayesinde de kemiklerin güçlenmesini destekler. İleri yaşlarda görülme ihtimali olan kemik erimesi gibi hastalıkların önüne geçer. 

Kan hücrelerini artırarak kansızlığa iyi gelir. Anemi gibi hastalıkların tedavisinde doğal ilaç olarak kullanılır. Sadece kan yapmaz aynı zamanda kandaki mikrop ve enfeksiyonların oranını düşürür. 

Uzmanlar hamile ve gelişim çağındaki kişilerin bol bol tüketmesini tavsiye eder.

MANGO EN SAĞLIKLI NASIL TÜKETİLİR?

Mango tüketilmeden önce bol su ile yıkanması gerekir. İyice temizlendikten sonra kabuklarını soyup iç meyvesini püre haline getirin. İçerisine pudra şekeri dökerek tüketebilirsiniz.

4 orta boy ceviz ve bir avuç fındıkla beraber ezip sabah kahvaltısı yerine bir bardak süt ile beraber içiniz.

Tere otu, maydanoz ve mangoyu dilimleyip içerisine bir miktar limon sıkıp öğle yemeği yerine geçirebileceğiniz bir salata olabilir.

Ani şeker düşmesinde ya da yorgunluk gibi durumlarda bir bardak sıkılmış mango suyu tüketerek bu rahatsızlıkların önüne geçebilirsiniz. 

Bilim literatüründe deviasyon denilen burun kemiği eğriliği muayene edilmeyene kadar fark edilmeyen bir hastalıktır. Kendiliğinden ya da genetiksel faktörlerden dolayı ortaya çıkan hastalık hakkında merak edilen her şeyi sizler için araştırdık. Peki burun kemiği eğriliği (Deviasyon) neden olur? Burun kemiği eğriliğinin belirtileri nelerdir? Tüm merak edilen soruların yanıtı haberin detayında…

Yüzün orta kısmında bulunan ve dışa doğru çıkan iki delikten oluşan yapıya burun denir. Burun insan vücudunun nefes almasını sağlayan temel organlardan biridir. Kanallar ağzın da dahil olduğu yutağa bağlıdır. Burnun içerisinde mukus tabakası, kılcal damarlar ve kıllar bulunur. İç kısmının tüylü ve nemli oluşu sayesinde dışarıdan alınan hava böylece nemlendirilir ve temizlenir. Kılcal damarlar sayesinde alınan hava ısınır. Burun boşluklarından geçen hava, sinüs kanallarından geçer.  Buradan süzülerek temizlenen hava akciğerlere siner. Oksijen bu sayede kana daha rahat karışır. Burun aynı zamanda beş duyu organımızdan biridir. Koku almaya yarar. Kokunun burun tarafından algılanabilmesi için mukus içerisinde çözünür. Çözünen madde koku alma hücrelerini uyarır bu uyartı koklama ile beyne iletilir. Vücutta en çok fonksiyona sahip organ burundur. 

BURUN KEMİĞİ EĞRİLİĞİ (DEVİASYON) NEDEN OLUR?

Sağlıklı bir burun yukarıdaki gibi işler. Ancak çeşitli faktörlerden dolayı beyindeki kemik eğrilir. Bu da burun deliklerinin hasar almasına neden olur. Rahat hava alamayan kişi çeşitli hastalıklar yaşamaya başlar. Genetiksel faktörlerden dolayı ya da kişinin dışarıdan burna aldığı bir darbe sonrası burnun iki deliğini oluşturan kemik eğrilmeye başlar. Bununla beraber burundaki kıkırdakta hasar alır. Öncelikle 1 mm oynayan kemik burun yapısı değiştikçe artar. 5 mm ulaşan eğrilik en tehlikelisidir. Belirli yaşlara kadar gelişen kemikten dolayı yaşanan bu rahatsızlık ilk olarak belirti göstermez. Bu yüzden hasta sık sık üst solunum yolları hastalıkları yaşadığını zanneder. Bu yüzden üstüne düşmez. Ancak detaylı bir tedavide ortaya çıkar. Özellikle uzun süreli geçmeyen burun tıkanıklığı hastanın hem bedensel hem de yaşamsal hayatını olumsuz etkiler. 

BURUN KEMİĞİ EĞRİLİĞİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Birçok belirtiler yaşanır. Çünkü vücudun temeli olan burun sadece solunumu değil. Tüm fonksiyonları olumsuz etkiler. Özellikle fiziksel yorgunlukla başlayan belirtiler beraberinde birçok semptomda getirir.

Ağızdan nefes alıp veren hasta kuruluğa ve kokuya neden olur.

Ağız içerisinde artan hava enfeksiyon oranını artırır. Dişlerin enfeksiyon kapmasını sağlar. 

Yorgunluk, huzursuzluk ve iştahsızlık gibi rahatsızlıklar ardı sıra yaşanır.

Bitmeyen hapşırma ritüelleri yaşanır.

Üst ve alt solunum yollarında sürekli olarak yaşanan hastalıklar,

Yüz kemiklerinde genel olarak artan ağrılar,

Gün içinde artan uyku isteği gibi semptomlar burun kemik eğriliğinin habercisi olabilir.

BURUN KEMİĞİ EĞRİLİĞİNİN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Burun kemiği eğriliğinin herhangi bir ilaç tedavisi yoktur. Kemik eğriliğinde ameliyat olmazsa olmazdır. Ancak tek çözüm ameliyat değildir. Çünkü bunun nüksetme oranı yüzde yüzdür. Burun bütün yüz yapısını etkilediğinden ameliyat hem estetiksel hem de sağlıksal yapılır. Ayrıca kılcal damar fazla olduğundan ameliyatın riskleri de bulunmaktadır. Ameliyat hem lokal hem de genel anestezi yapılır. Konfor için genellikle genel anestezi istenir. Ameliyat ortalama 2-5 saat arasında sürer. 10 gün boyunca tamponla dolaşan hasta 10 günün sonunda tampon çıkartılır. Burundan buruna değişen bu süreçte hasta uzun süre gözlük kullanamaz. Ayrıca herhangi bir travmadan uzak durmalı.