Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Sebze olarak tüketildiği gibi süs bitkisi olarak da yetiştirilir. Ülkemizde tüketimi yaygın olmazsa da Güney Avrupa mutfaklarında sıklıkla tüketilen kuşkonmazın faydaları hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Ayrıca kuşkonmaz alternatif tıpta da doğal ilaç yapımında kullanılır. Peki Kuşkonmazın faydaları nelerdir? Kuşkonmaz nasıl tüketilir? Kuşkonmaz hangi hastalıklara iyi gelir? Haberin detayında tüm soruların yanıtını bulabilirsiniz.

Halk arasında serçe otu ve bahçe kuşkonmaz gibi adlarla da bilinen kuşkonmazın bilim literatüründeki karşılığı ise officinalistir. Çok yıllık çiçekli bir bitki olan kuşkonmaz, soğan ya da sarımsak ailesinden gelir. Kuşkonmaz hakkında bilinmeyen bir diğer noktada yapılan bazı araştırmada bilim adamları tarafından zambak ailesine de ait olduğu iddia edilir. Asya kıtasının Ilıman ikliminde rahatlıkla yetişen kuşkonmaz, en genç mahsul olarak toplanır. M.Ö 3000 yılına dayanan Mısır, kitabelerinde yer edinen kuşkonmaz, E vitamini bakımından zengindir. Çiğ halde salatalarda kullanılan kuşkonmaz, pişirilerek de yemeği yapılır. Yeşil ve beyaz halde bulunur. Yıllar boyunca saklamak için turşusu da kurulur. Asya mutfağında kızartılarak sığır etiyle beraber servis edilir. Amerika kıtasında ise çorbası bile yapılır. Çiğ olarak tüketmek isteyenler yüzeyindeki kalın kabuğu soyar. Kabuğu ne kadar sert ise o kadar tazedir. 

KUŞKONMAZIN FAYDALARI NELERDİR?

Topraktaki tüm vitamin ve mineralleri alan kuşkonmaz bu sayede folik asit bakımından zengindir. Folik asit vücuttaki hücreleri yenilemede oldukça etkilidir. Bu sayede kanser hastalıklarının yaşanması engellenir. 

Yapılan bazı araştırmalarda güçlü bir idrar söktürücü olan kuşkonmaz, mesane torbasında idrar birikmesini de önler. Böylece taş ve kum oluşumunu engeller. 

E vitamini sayesinde cilt hücrelerini yeniler. Hormon hücrelerinin daha sağlıklı çalışmasını sağlar. 

Sindirim sistemini rahatlatarak mide duvarını güçlendirir. Uzun süre tokluk hissi vererek kilo vermek isteyenler için ideal bir besindir. Bağırsaklardaki flora sayısını korur. İshal ya da kabızlık gibi hastalıkları engeller. 

Güçlü bir antioksindan olduğundan serbest radikalli hücrelerin vücuttan atılmasını sağlar. Bu sayede vücudun ödem toplamasının önüne geçer. Vücuttaki iltihabı temizler. Oluşması için olan nedenleri de ortadan kaldırır.

İltihap temizlemede etkili olması sadece ödeme  değil aynı zamanda kemik ve kas sağlığına da destek sağlar. Yenilenmesini sağlayarak güçlendirir ve artrit hastalıklarının önüne geçer.

Kan akışını ve kandaki hücreleri yenileyerek hem kansızlığın hem de şeker hastalığının önüne geçer. Kanı temizler. 

Sinir sistemindeki hücreleri yatıştırarak ruhsal hastalıkların önüne geçer. Uzmanlar özellikle uykusuzluk ve ağır depresyon geçiren kişilerin düzenli tüketmesini tavsiye eder. 

Kadınların aylık yaşadıkları adet döngüsü öncesi yaşadıkları semptomların şiddeti azaltılır. 

Kuşkonmaz aynı zamanda A vitamini bakımından zengindir. Bu sayede göz sağlığını da olumlu etkiler. Özellikle ileri yaşlarda sıklıkla görülen katarak hastalığının yaşanmasını önler. 

KUŞKONMAZIN ZARARLARI VAR MIDIR?

İçeriğindeki pürin maddesi böbrek üstü bezlerinin çalışma fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Bu yüzden kronik böbrek rahatsızlığı olanların tüketilmesi önerilmez. Alerji testi yapılması daha uygundur. Özellikle cilde uygulamadan ya da çiğ tüketilmeden önce test yapılmasında fayda var. Uzmanlar kuşkonmazın tüketildiği gün 3 litreye yakın su tüketilmesini tavsiye eder. Folik asit bakımından her ne kadar zengin olsa da hamilelik sürecinde bir uzmana danışılarak tüketilmesi uygun görülür. 

İnsan sağlığını en çok etkileyen durumlardan biri de uykudur. Bu yüzden az ya da fazla uyku vücudun biyolojik fonksiyonunu olumsuz etkiler. Dünya Sağlık Örgüyü yeteriz uykunun insan vücudunda birçok biyolojik deformasyona neden olacağını açıkladı. Bu yüzden uzmanlar uyku konusunda ciddi uyarılarda bulunur. Özellikle uzmanlar metropol yaşantının içerisinde hem sağlığı hem ruhsal durumu olumsuz etkileneceğini vurgular. Peki yetersiz uykunun zararları nelerdir? Bir gün boyunca uyumazsak ne olur? Soruların yanıtı haberin detayında…

Günümüzde özellikle metropol yaşamından neden olduğu rahatsızlıkların başında gelen uykusuzluk çok ciddi sağlık sorunlarına sebebiyet verir. Özellikle beyin fonksiyonlarını alt üst eden kalitesiz veya yetersiz uyku konsantre eksikliği yorgunluk, stres gibi rahatsızlıklara zemin hazırlar. Dünya Sağlık Örgütü yaptığı bir araştırmada sağlıklı bir insanın gece kesintisiz 7-8 saat yatması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Daha fazla uyuyanların ise uyku düzenini bozduğunu açıklamışlardır. Buna ek olarak da ABD bilim insanlarının yaptığı araştırma olmuştur. Bilim insanları yetersiz uykunun kalp hastalığından obeziteye kadar ciddi sorunların yaşanmasını sağladığını vurgulamışlardır. Aynı zamanda uzmanlar her insanın biyolojik saati olduğunu bunu bulan kişilerin ise hastalıklar karşısında daha dirayetli olduğunu savunmuşlardır.

UYKUSUZLUK NEDİR?

Uykusuzluk, uykuya dalmada sıkıntı çekme ve uzun süre vücudun sağlıklı dinlenememesi ile yaşanır. Uzun sürdüğünde ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirir. Yetişkinlerin yüzde 20’si metropol yaşamın getirdiği sıkıntılarla beraber bu rahatsızlığı yaşar. Halsizlik, düşük yaşam kalitesi, melotanin seviyesinde düşüklük gibi durumlar uykusuzluğa zemin hazırlar. Akut ve kronik uykusuzluk diye iki çeşidi vardır. Çeşitler kişinin konsantresini ve ruhsal durumunu olumsuz etkiler. Başlarda çok ciddi bir hastalık olarak görülmese de zamanında tedavi edilmediğinde bazı hastalıklara zemin hazırlar. 

YETERSİZ UYKUNUN ZARARLARI NELERDİR?

Beynin gün boyu yaşadığı stresi, yoğunluğu atması ve hücrelerini yenilmesi için ortalama 7 saat düzenlemesi lazım. Bunun da en ideal olduğu zaman uykudur. Uyku esnasında dinlenen beyindeki damarlar genişler kan akışı sağlanır. Beyindeki hücreler yenilenir. Ancak yeteri sürede uyumayan beyin aniden uyanınca kan akışı sağlayan damarlar tıkanabilir ve inme felç gibi riskli hastalıklar yaşanabilir.

Az uyku hormonları bozduğundan gün içerisinde vücuda alınan karbonhidratlı yiyecekler enerji yerine yağa dönüşür. Bu yağlanma da zamanla kilo artışına hatta obeziteye bile zemin hazırlar. Ayrıca yetersiz uyku iştah oranını artırır.

Yapılan bir başka araştırmada yetersiz uyku bağışıklık sisteminin kendisini yenileyememesinden dolayı serbest radikal hücrelerin sayısı artar. Bunlarda zamanla kanserli hücrelerin oluşumuna neden olur. Sindirimin yeterince yenilenmemesinden dolayı özellikle kişilerde bağırsak kanseri ortaya çıkar.

Yetersiz uyku nedeni ile toparlanamayan vücutta çıkan bir diğer hastalıklar ise kalp hastalıklarıdır. Özellikle yüksek tansiyon ve damar tıkanıklığı az uyku sonrası yaşanır.

Bazı uzmanlar kışları ve mevsim geçişlerinde sıklıkla üst solunum yolu hastalıklarına yakalanan kişilerin bu durumu yaşama nedenini az uykuya bağlıyor.

Toparlanamayan vücuttaki kan yenilenmediğinden diyabete neden olan insülin seviyesi yükselir. Bu da kişide gizli şekerin başlamasına neden olur. Aynı zamanda dinlenmeyen beyinde unutkanlık ve ani bunalıklaşan hafıza olayları yaşanır.

Birçok kişi boğaz ağrısı ile doktora başvurduğunda aldığı genel cevap, bademcik iltihabı olur. Bademcik iltihabı özellikle çocukken sıklıkla yaşanan daha sonra ise cerrahi operasyonla alınır. Peki bademcik iltihabı nedir? Bademcik iltihabının belirtileri nelerdir? Bademcik iltihabına ne iyi gelir? Sıklıkla yaşanan günümüzde erişkinlerde bile görülen bademcik iltihabı hakkında bilmeniz gerekenleri haberin detayına ekledik.

Dilin arkasındaki boğazın iki yanında bulunun ve vücuda hava, yemek ve su yoluyla giren zararlı mikroorganizmaları tutan organa bademcik denir. Bademcikler mikropları öldüren bazı maddeler üretmektedir. Lenfoma sistemi gibi bademciklerde bağışıklık sistemini korur. Enfeksiyonu temizlerken enfeksiyona yakalanma oranı da olan bademcik, bebek ya da çocukken şişme olasılığı mevcuttur. Bazı bağışıklığı zayıf vücutlarda bademcikler bu zarar toksinlerle savaşamaz böylece bademcikler kızarız ve şişmeye başlar sonuç olarak da bademcik iltihabı ortaya çıkar. Bademcik enfeksiyonuna tonsilit denir. Bademciklerin iltihap kapması ileri yaşlarda üst solunum yollarına ve böbreklerinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle çocukken yaşanılan bademcik iltihabı sonucunda, bademcikler alınır. Ancak ileri yaşlarda da yaşanma oranı artan bademcik iltihabında bademcikler alınması tehlikeli olur. Çünkü çocukken bağışıklık bademciğin kendisini korumasına alışmadığından alındığında çok büyük sağlık sorunlarına neden olmaz. Onun yaptığı görevin aynısını bağışıklık sistemi de yapar. Erişkin yaşta alındığında ise bağışıklık birden zayıflayabilir. 

BADEMCİK HASTALIKLARI NELERDİR?

En yaygın olanı akut bademcik iltihaplanmasıdır. Titreme ve boğaz ağrısıyla başlar. Eklem ve baş ağrısıyla devam eder. En fazla 7 gün sürer.

Nadiren görülen bademcik rahatsızlığı ise difteridir. Difteri ses kısıklığı ve nefes darlığı gibi belirtilerle kendini gösterir.

Dilin arka kısmında benekler şeklinde görülür. En şiddetli bademcik iltihabıdır. Bu rahatsızlığın adı isekızıldır

Direk bademciği değil çevresini olumsuz etkileyen hastalığa ise bademcik çevresi apsesi denir. Kusma, salya akması ve konuşmada zorluk çekme gibi belirtiler görülür. Antibiyotik tedavi yöntemiyle apse boşaltılır.

Her hastalıkta olduğu gibi bademcik rahatsızlıklarında da kronik bademcik iltihabı vardır. Sürekli olarak lenf bezlerinin şişmesine neden olur. Çok sık tekrarlanır. 

BADEMCİĞİN İLTİHABININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Beyin hücrelerinin hasara uğraması sonucu ortaya çıkan baş ağrısı ve dönmeleri,

Boğazın iltihaplanması ile gelişen semptomların kulak borusunda iltihaplanmalara neden olması,

Kas ve kemik sistemlerinde şiddetli ağrılar,

Sürekli kusma ve iştahsızlık,

Ses tonunda ciddi bir değişiklik,

Yüksek ateş ve yutkunma zorluğu gibi belirtilerle kendini gösterir.

BADEMCİK İLTİHABINA NE İYİ GELİR?

Bu süreçte ağız bakımı ve vücuda alınması gereken su miktarı oldukça önemlidir. Antiseptik gargaralarla ağız içi sürekli temiz tutulmaya çalışılmalıdır. Antibiyotik ilaçların yanı sıra antibiyotik bakımından zengin olan besinlerden de bol miktarda tüketilmelidir. Örneğin zeytin, sarımsak, soğan ve domates gibi besinler;

Bir çay bardağının yarısına kadar bal doldurun. İçerisine iki adet sarımsak doğrayın bir gün bekletin. Bu karışımı ertesi gün ılık bir bardak suyun içerisine koyarak tüketin. Bademcik iltihabı geçene kadar günde bir defa için.

Bir tatlı kaşığı zencefil bir çay kaşığı karabiber ve fesleğeni bir bardak su ile cezvede kaynatın. Bu karışım enfeksiyonla mücadele etmede oldukça etkilidir. İçerisine bir tatlı kaşığı bal koyarak ılık tüketin.

Günde 3 defa tuzlu su ile boğaz gargarası yaparak bademciklerde enfeksiyon oluşumunu önleyebilirsiniz.

Tavuk suyunun içerisine bir sarımsak bir çay kaşığı karabiber ve yarım limon sıkın. Günde bir kase ılık şekilde tüketin. Bu çorba boğaz ve bademciklerdeki enfeksiyonları vücuttan idrar yolu ile atar. 

40 yaşı sonrası sinsi sinsi ilerleyen bel ağrısı ile başlayıp daha sonra boyuna kadar sıçrayan ağrılarla yaşam kalitesini ve sağlığı etkileyen omurilik daralmasının ne olduğunu biliyor musunuz? Kalsiyum eksikliği ve kireçlenme ile başlayan aniden felçle sonuçlanabilecek omurilik daralmasına dair merak edilen her şeyi sizler için araştırdık. Peki omurilik daralması nedir? Omurilik daralması belirtileri nelerdir? Omurilik daralmasının tedavisi var mıdır? Tüm soruların yanıtı haberin detayında…

Bilim literatüründe spinal stenoz olarak geçen omur ilik daralması yani omur ilik kanalında daralma ciddi bir hastalıktır. Çünkü omur kanalından sinirler geçer. Bu sinirlerin hasar alması vücudun işlevselliğini bozar. Daralma bel ve boyunda bulunan omur iliğin geniş ve birleşme yerlerinde ortaya çıkar. Ayak ve bacak ağrılarıyla kendini gösteren omurilik daralması, genetiksel, yaşa bağlı ve yanlış beslenmeyle ortaya çıkar. Omurga, omur iliği kaplayan kemik yapısıdır. Omur ilik ise bu yapının içinden sinirlerle beraber geçer. Beyne kadar gider. Beynin hareket komutuyla vücudun esnekliğini sağlar.  Sırtın boyun kısmından beline kadar giden bu yapı, hassas bölgelerden biridir. Omurgada azalan kalsiyum omurilik kanalına baskı yapar. Özellikle ileri yaşlarda kemiklerde azalan sıvı kaybı da omurgayı oluşturan disklerin oranları bozar. Bu da baskıyla omurilik kanalını daraltır. Aynı zamanda kalpteki ritim bozukluğu da vücudun kan akışını bozar. Bu değişiklik bele baskı yapar. Baskı sonucunda omurganın yapısı bozularak omurilik kanalı daralmasına sebep olur. 

OMURİLİK DARALMASI BELİRTİLERİ NELERDİR?

Bel kısmından boyna kadar şiddetli ağrı hissedilir. 

Omurganın rahat hareket edememesinden kaynaklı sırt üstü uzanırken zorlanma yaşanır. 

Diz ve ayak bileklerinde baskılı ağrı hissetme çünkü beldeki ağrı artıkça ağırlık bu bölgelere iner.

Sırt ağrısından dolayı mesane torbasının genişlemesi bunun sonucunda da hastanın idrarını tutamamasına neden olur. 

Oturma sırasında kalçada oluşan şiddetli kemik batmaları ve genel vücut hareketlerinde aksaklıklar omurilik kanal daralmasına işarettir.

OMURİLİK DARALMASININ TEDAVİSİ VAR MIDIR?

İlerlemiş olan kanal daralması için mikrocerrahi yöntem uygulanır. Bu yöntemle kanal genişletilir. Tedavi uygulandıktan sonra hastaya kemikleri güçlendirmek için ilaç verilir. Bunun yanı sıra kiloluysa hasta kilo vermesi için sağlıklı bir diyet uygulanır. Uzun süreli bir yatış sağlanır. Hastanın sinir sistemi korunmak zorunda çünkü aksi halde ciddi sonuçlar doğurabilir. Şikayetler bazı hastalıklarında belirtileriyle aynı olduğundan evde doğal yolla müdehale edilmeden uzmana danışılması gerekir. 

Ülkemizde genellikle Doğu ve Güneydoğu illerinde sıklıkla tüketilen siyah çaydan daha koyu olan kaçak çay hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Tadı normal çaya göre oldukça acı olan kaçak çay yaprakları da diğerlerine oranla daha iridir. Peki kaçak çay nedir? Kaçak çayın faydaları nelerdir? Kaçak çayın zararı var mıdır? Haberin detayında soruların yanıtını bulabilirsiniz.

Suriye, İran, Irak ve Srilanka gibi ülkelerden gelen yaprakları iri ve normal çaya göre daha fazla kafein içeren çay türüne kaçak çay denir. Ülkemizde çoğunlukta Doğu illerinde tüketilir. Tadı ve kokusu oldukça ağır olan kaçak çay, yarım kaçığı bile bir demliği demlenmesine yeterdir. Kimisi bunu tüketmek için normal çayla karıştırır. Ülkemizde hem tarihi olan hem de tüketimi oldukça fazla olan kaçak çay, alternatif tıpta da kullanılır. Doğu kültüründe gelen misafire hürmeti ve sevgiyi göstermek için hemen bu çaydan ikram ederler. Kocaman semaverlerde demlenen çay sadece yemeklerden sonra değil her zaman tüketilir. Eski zamanlarda kaçak çay suyu yaraları temizlemede kullanılırdı. Aynı zamanda demlenme sonrası arta kalan yaprakları bitkilerin daha sağlıklı gürleşmesi için toprağa boşaltılırdı. Göz altı torbaları, cilt yüzeyini temizleme gibi cilt sağlığında da kullanılır. İçeriğinde tenin kafein ve yüksek antioksidanlar içerir. Kaçak çayın, diğer çaya oranla bu maddeleri daha fazla içerir. Ayrıca kaçak çay demlerken eskilerden beri yapılan bir yöntem vardır. Bu da demin yıkanıp oyla kaynayan su üzerine dökülmesidir. Yöntem

KAÇAK ÇAYIN FAYDALARI NELERDİR?

Yüksek antioksidan içerdiğinden vücutta serbest radikal birikmesini önler. Böylece kanserli hastalıkların yaşanmasını engeller.

Beyin sinirlerinin çalışması için vücudun belirli oranda kafeine ihtiyaç duyar. Kaçak çayda ise bu madde oldukça fazladır. İhtiyaç duyulan kafeini iki bardak bile kolayca sağlayan kaçak çay, zihinsel duyarlılığı ve konsantre oranını artırır. Parkinson ve alzehimer gibi hastalıkların oluşma oranını azaltır.

Ağız içerisindeki enfeksiyonlu hücreleri azaltarak tükürük bezlerinin fonksiyonlarını düzenler. Yara oluşumunu önleyerek ağız ve diş sağlığını korur.

Kaçak çay, ishali önlemede en etkili besindir. Bağırsak fonksiyonlarını düzenleyerek ne çok katılaşmasını ne de çok sıvılaşmasını sağlar. Bazı yörelerde aşırı ishali önlemek için kaçak çayı yoğurtla karıştırarak tüketilir. Kaçak çayına antioksidanı ile yoğurdun probiyotiği sindirimi düzenler. 

Güçlü bir iltihap önleyici olduğundan, çıban ya da gözde oluşan arpaçık gibi hastalıkların şiddetini azaltmak için kullanılabilir. Kaynamış bir kaçak çayın içine bir ped pamuk batırarak gözün üzerine bırakılarak içindeki iltihabın atmasını sağlar. Gözü mikroplardan arındırır. 

Antioksidanı vücut içinde olduğu gibi vücut dışında da cilde fayda sağlar. Yüzdeki gözenekleri temizlemek için kaçak çayı sunuyu tonik olarak kullanılabilir. Ya da suyu sonrası yapraklar süzülüp yüze bırakılır. 15 dakika beklendikten sonra alınarak cildin daha parlak ve canlı görünmesini sağlar. Kimi kullanan kişiler cilt renginde eşitlemeyi de sağladığını belirtiyor. 

KAÇAK ÇAYIN ZARAR VAR MIDIR?

Normal çaya oranla iki kat fazla antioksidan ve kafein içerdiğinden uzmanlar tüketimi konusunda uyarıda bulunur. Aynı zamanda tüketilirken demli içilmemesi gerektiği söyleniyor. Günde iki bardağın yeterli olacağını vurgulayan uzmanlar, aksi halde sağlayacağı faydaları zarara dönebilir. Özellikle aç karna tüketildiğinde mide bulantısına, neden olur. İçerdiği tanik asit mide duvarına zarar verir. Kafein kana hızla karışarak demir maddesinin enzimlenmesini önler. Bu da kansızlığa zemin hazırlar. Zihni sürekli açık tuttuğundan uyku düzensizliğine de neden olur. 

Mutfaklarda sıklıkla kullanılan ve siyah beyaz gibi çeşitleri olan susamın insan sağlığına faydaları vardır. Yüzyıllardır alternatif tıpta kullanılan susamın aynı zamanda yağı çıkartılarak cilt güzelliğinde de tüketilir. Sizler için susam hakkında merak edilenleri araştırdık. Peki susamın faydaları nelerdir? Susam hangi hastalıklara iyi gelir? Susam yağının bilinmeyenleri nedir? Tüm bu soruların yanıtı haberin detayında…

Eski çağlardan beridir mutfakların bir köşesinde yer edinen susamın birçok hastalığa iyi geliyor. İçerdiği zengin vitamin ve mineral bakımından diyabetten tutunda anemi hastalığına kadar iyi gelen susamın mucize faydalarını sizler için derledik. Asya topraklarında yetiştirilen susam tohum olarak kullanılır. Aynı zamanda susamdan hem yağ hem de baharat elde edilir. Susamın dış kabuğu hayvan yeminde kullanılır. Tıpta susamın yağı çözücü olduğundan ilaç yapımında kullanılır. Özellikle saç, kirpik, kaş ve cilt bakımında kullanılır. Susam işlem gördüğünde içeriğindeki asit oranı artığından mide rahatsızlığı olanlar için tüketilmesi tavsiye edilmez. Ancak tahin olarak tüketilebilir. Uzmanlar gelişim çağındaki ve hamile kadınların susam oranı çok olan tahin ve yoğurt karışımının düzenli tüketilmesini tavsiye eder. 

SUSAMIN FAYDALARI NELERDİR?

İçerdiği doymamış yağlar damarları temizleyerek kötü kolesterol seviyesini düşürür. Bu sayede kalbe giden damarların daha sağlıklı olmasını destekler. Arter hastalığına yakalanma ve felç geçirme riskini azaltır.

Siyah susam içeriğinde bol miktarda demir maddesi barındırır. Bu madde kan yapıcı hücreleri artırarak anemi riskini ortadan kaldırarak, yorgunluk ve halsizlik hislerinin düşürülmesinde yardımcı olur.

Susam fitatin maddesi yani anti kanser bileşenleri içerir. Düzenli olarak tüketilen susam kolorektral tümör hücrelerini azaltır.

Lif açısından da oldukça zengin olan bu besin sindirimi kolaylaştırarak bağırsaklardaki toksinleri temizler. Ayrıca kilo vermede yardımcı olur.

Kan damarlarını ve kemikleri güçlendirerek romatoid artrit hastalığının neden olduğu ağrılara iyi gelir. Aynı zamanda ödemlerin oluşumunu önler.

Susamın aynı zamanda ağız ve diş sağlığına da faydası olduğu bilinir. Özellikle yağının dişleri beyazlattığı yapılan araştırmalarda ortaya çıkarılmıştır.

Susam yağını cildi ve saçları yenilemede ve ölü hücrelerin oranını azaltmada etkilidir.

Geleneksel Çin tıbbında karaciğerdeki toksinleri temizlemede ve gözdeki bozuk hücreleri yenilemede de etkili olduğu bilinir.

DİŞ BEYAZLATAN SUSAM KÜRÜ

MALZEMELER

1 yemek kaşığı susam yağı 

1 yemek kaşığı limon suyu

UYGULANIŞI

İki malzemeyi iyice karıştırınız 5 dakika bekleyiniz. Daha sonra gazlı bez yardımıyla dişlerinize ve diş etlerinize masaj yaparak uygulayınız. 2 dakika bekledikten sonra ağzınızı iyice durulayınız. Hafta da 2 defa bu karışımı dişlerinize uygulayınız.

SUSAM YAĞININ BİLİNMEYEN MUCİZEVİ FAYDALARI

Susamın kendisinden çok yağında doymamış yağ asitleri bulunuyor. Bu yaş asitleri kötü kolesterol seviyesini düşürüyor. Ayrıca bazı besinlerden dolayı tıkanan damarların temizlenmesini sağlayan susam yağı, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.

Yapılan bazı araştırmalarda susam yağını kaynamış papatya çayının içine damlatılıp tükletildiğinde akciğerlerin temizlenmesi sağlar. Aynı zamanda astım gibi hastalıklara iyi gelir.

Cilt ve saç sağlığı için E vitamini önemlidir. Özellikle hücre yenilenmesini sağlayan E vitamini kuruma çatlama yıpranma gibi saç ve ciltte görülen belirtilerin şiddetinin artması vücutta E vitamini eksikliğinin olduğunu gösterir. E vitamini eksikliğini gidermede en etkili besin susam yağıdır. Susam yağını saçınıza sürüp yarım saat bekledikten sonra durulayınız ve şampuan yerine organik sabun kullanınız. Cilt içinde hem tüketebilir hem de direk olarak yüzünüze maske olarak uygulayabilirsiniz. Banyoda son durulma suyuna ekleyebilirsiniz. 

Sinir hücrelerinin deformasyona uğraması baş ağrısı ve yorgunluk gibi rahatsızlıklara neden olur. Bu rahatsızlıkların akabinde genellikle uykusuzluk gibi problemlerin ortaya çıkmasına sebebiyet verir. Ancak susam yağının sinir hücrelerini yatıştırıcı özelliği bulunmaktadır. Uyku problemi yaşayan kişiler için uzmanların önerdiği susam yağı, konsantre eksikliği ve unutkanlık gibi rahatsızlıklara da iyi gelir.

Yapılan bir çalışmada susam yağı kullanan kişilerin hücrelerinin dış etkilerden etkilenme oranlarının kullanmayanlara göre daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Bu sayede düzenli tüketenlerin kansere yakalanma riskinin hemen hemen hiç olmadığı ortaya çıkarılmıştır. 

Karaciğeri toksinlerde arındırdığı ve damar sertliğini önlediğinden susam yağı özellikle Asya ülkelerinde mucize besin olarak çokça kullanılır. 

Kış aylarında pazarlarda sıklıkla gördüğümüz pırasanın insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor musunuz? Genellikle çiriş otuyla karıştırılan pırasa, sarımsak ailesine ait olduğundan içeriğinde yüksek miktarda anti oksidan vardır. Peki Pırasanın faydaları nelerdir? Pırasa hangi hastalıklara iyi gelir? Pırasanın zarar var mı? Pırasanın besin değerleri neler? Sizler için merak edilen tüm soruların yanıtını haberin detayına ekledik.

Romalılar zamanında keşfedilen bu bitki türünün içerisinde bulunan “lactucarium” maddesi uykuyu kolaylaştırır. Bu yüzden Romalılar yemeklerinden sonra bir tabak pırasa yiyerek uyku düzenlerini sağlarlarmış. Ayrıca psikolojik hastalığı olanlara tam teşhis koyamadıklarından onları sakinleştirmek için pırasa yedirirlermiş. Akdeniz ikliminde yetişen pırasa her mevsim yetişme özelliğine sahiptir. Mısırda ise hamile kalma olasılığını artırdığı için sıklıkla tüketilirdi. Yüzyıllardır bilim insanları tarafından faydaları konusunda araştırmalara konu olan pırasa içerdiği mineraller sayesinde kaynatılıp püresi yaraları özellikle yanık izlerini gidermede kullanılırmış. Pırasa faydaları bakımından bazı hikaye ve masallarda da konusu olan bir bitkidir. Çok hızlı büyüyen pırasa ülkemizde türlü yemeği ve salata olarak tüketilir. Vücudu sakinleştirdiği için bol bol tüketilmesi tavsiye edilir. Pırasa hakkında olumsuz olan iki durum mevcuttur. Aşırı tüketildiğinde gaz ve şişkinliğe neden olur.

KAÇ ÇEŞİT PIRASA VARDIR?

Baş kısmı yayvan olan Tereyağlıbaşlı Pırasa türü ülkemizde Bursa İnegöl’de yetiştirilir.

Lahana gibi yoğun olan Iceberg, genellikle ABD’de üretilir. 

Şekline göre farklı olan Yaz Gevreği pırasasının diğer ismi Batavian’dır.

Acı bir tadı olan Çin pırasası, baş kısmı yok denilecek azdır.

En narin ve inde olan pırasa türü ise Yayvanyapraklı olandır.

En uzun yapraklara sahip olan pırasa türü ise Romen pırasadır. 

PIRASANIN FAYDALARI NELERDİR? 

Kemik ve kas sağlığını destekleyen iki önemli mineral potasyum ve kalsiyumdur. Özellikle gelişim çağı ve hamile kadınların iki vitaminden bol bol faydalanmaları gerekir. Pırasa içerdiği magnezyum ve kalsiyum maddeleri sayesinde kemiklerin ihtiyacı olan mineralleri yüzde 60 oranda karşılar. 

Kandaki homosistein seviyesi yükselince ortaya çok ciddi boyutta damar ve kalp hastalıkları çıkar. Damarların içerisinde bu madde artıkça yağlanmaya neden olur. Pırasa kandaki bu seviyeyi azaltır. Ayrıca nitrik oksit üretimini düşürerek damar sağlığını korur. Yapılan bir araştırmada düzenli tüketilen pırasanın kalp ve damar hastalıklarının seviyesini sıfırladığı görülmüştür.

İçeriğinde yağ barındırmayan pırasa kilo aldırmaz. Obeziteye karşı en etkili bitkilerden biridir. Lif sayesinde tokluk hissi vererek uzun süre yemek ihtiyacını önler. Ayrıca vücuda enerji verir. 

Metropol yaşamın insan sağlığında en ciddi boyutta etkilediği uyku düzeni açısından da pırasa oldukça önemlidir. Pırasa içerdiği mineraller sayesinde beyinin uyuşmasını etkileyerek uyku haline sokar. Bu süreç içerisinde de vücudun kendisini yenilemesini destekler. Ayrıca vücuttaki toksinleri mesane biriktirerek idrar ya da dışkılama ile atmasını sağlar. 

Vücutta besinler nedeniyle biriken toksinler eklem aralarında iltihaplanmaya neden olur. Bu oluşan ödemler ciddi vücut ağrılarının yaşanmasını sağlar. Pırasa antioksidan özelliği sayesinde bu toksinleri temizleyerek iltihaplı hücrelerin birikmesini önler.Eklem ağrılarında en doğal tedavi yöntemidir.

Antiseptik özelliği sayesinde vücuda giren enfeksiyonlu hücrelerle savaşır. Bağışıklığı güçlendirir. Hastalıklara karşı kalkan oluşturur. Kış aylarında yüksek oranda yaşanan sağlık sorunlarını azaltır. vücudun oksijen seviyesini dengeleyerek yaşanan basınç sorununu sıfırlar. Vücuttaki dengesiz basınç ciddi baş, burun ve kulak ağrısına neden olur.

Folik asit sayesinde sindirim sisteminde meydana gelen bozulmaları düzenleyerek stres, depresyon ve yorgunluk gibi sağlık sorunlarının yaşanmasını azaltır. Beyin hafızasını güçlendirerek konsantrasyonu artırır. Folik asit maddesi özellikle hamilelik ve gelişim çağlarında alınması gereken önemli bir maddedir.

Hemoglabin maddesi az olan kişiler kansızlık gibi hastalıklar yaşar. Hemoglabin yükselmesi için ise vücudun belirli oranda demir vitamini alması gerekir. Bir tabak pırasa günlük demir oranını karşılayarak kansızlığı gidermede yardımcı olur.

PIRASANIN ZARARI VAR MIDIR?

Güçlü bir idrar söktürücü, olduğundan çok fazla tüketildiğinde vücuttaki sıvı oranını da etkiler. Bu durum vücudun dengesini bozar. Ayrıca sindirim sisteminin fazla çalışmasına yol açarak ishale zemin hazırlar. Bunun yanı sıra içerisinde sodyum olduğundan vücutta sodyum birikmesine neden olur. 

Vücudun tüm yükünü taşıyan dizler, bazı etkilerden ve hastalıklardan dolayı hasar alır. Hareket etme güçlüğüyle beraber artan bu ağrılar hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Kireçlenme, sıvı kaybı, yanlış hareket sonucu ciddi sağlık sorunlarının doğurduğu diz ağrısı hastanın yaşam kalitesini düşürür. Peki diz ağrısı neden olur? Belirtileri nelerdir? Diz ağrısına neden olan hastalıkları nelerdir? Tüm soruların yanıtları haberin detayında…

Diz ağrısının en temel nedenlerinden biri diz kapağındaki kemiğin çevresel faktörler nedeniyle hasar almasından kaynaklanıyor. Diz ağrısı genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkar. Ancak kemik hastalığı olan kişilerde ve sporcularda da sıklıkla rastlanan bir hastalıktır. Vücudun ağırlığını kontrol eden ayak bileklerinden sonra gelen dizler yanlış bir pozisyonda ya da darbe sırasında hasar alır. Bu hasar genellikle diz kapağında yaşandığında sağlıklı kullanımı azalır. Erkeklere oranla kadınlarda daha sıklıkla yaşanan diz ağrısı dikkate alınmadığında uzuv kaybına bile neden olabilir. Diz ağrısına neden olan en yaygın durum kireçlenmedir. Diz kapağı ve çevresinde biten kalsiyum kemik kaybına ya da kemik içindeki sıvının azalmasına yol açar. Genellikle ileri yaşta görülen bu hastalık hastanın daha rahat hareket etmesini engeller. Bunu önlemek için uzmanlar çeşitli cerrahi ameliyatlar önerir. Ortopedik problemlerin başında gelen diz kireçlenmesini yaşayan hasta ileri yaşta ise bu durum daha kötü sonuçlanabilir. Çünkü kemikler bir süre sonra kendilerini yenilemesi imkansızlaşır. Kıkırdaklara kadar alan hasarda farklı cerrahi operasyonlar yapılır. Ortapedi ve Travmatoloji Uzmanı OP. DR. Mahmut Kalendar, iki farklı operasyon şekli ile diz ağrılarına neden olan durumların ortadan kaldırılabileceğini vurguladı:

AĞRISIZ DİZ PROTEZ AMELİYATI NASIL YAPILIR?

DİZE YÜK AMELİYATI NASIL YAPILIR?

Vücut ağırlığının dizde olması bazı olumsuz sonuçlara da zemin hazırlar bunlardan bir tanesi de diz kıkırdaklarında bozukluk bu bozukluk kişinin yürüyüşünü etkiler. İleri zamanlarda bel ağrısına kadar neden olabilecek sonuçlar doğurabilir. Diz kireçlenmesine zemin hazırlayan bu durum 45-50 yaşlarında ortaya çıkar. Kalendar, bu durum içinde öncelikle protez yerine dize yük ameliyatını önerir. Tamamen kemiklerden ümit kesilince protezi önerdiğini açıkladı:

DİZ AĞRISI NEDEN OLUR?

Kireçlenme

– Vücudun toksin oranının artması sonucu eklem aralarında biriken iltihap

Sporcularda sıklıkla rastlanan menüsküs yırtılması

Diz kapağındaki kemiğin hasar alması

Dizlerden geçen sinirlerdeki ya da damarlardaki vitamin oranının azalması

Aşırı kiloluluk

Hareketsiz yaşamdan sonra aniden düzensiz spora başlama

Ayak bileklerinin hasar alması sonucu vücut ağırlığının dizlere kalması

Diz kemiklerinin enfeksiyon kapması gibi durumlar diz ağrılarına neden olur.

DİZ AĞRISI HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Halk arasında en çok doğru bilinen yanlış her diz ağrısının aynı sebepten kaynaklanmasıdır. Ancak uzmanlar her diz ağrısının aynı nedenlerden ortaya çıkmadığını özellikler vurguluyor.

Menisküs bağlarının kopması sadece sporcularda değil menopaza giren kadınlarda da yaşanan bir durumdur.

Her ağrı kesici ilaç diz ağrılarını ortadan kaldırmaz. Diz ağrıları için mutlaka bir uzmana görülmelidir.

Topuklu ayakkabılar diz ağrılarını hafifletmez tam tersi diz kapaklarının arkaya doğru sıkışmasına neden olur.

Hareket, masaj ve krem sürmek diz ağrılarına kesin çözüm sağlamaz bunun için bir uzmana danışılması gerekir.

DİZ AĞRISINA İYİ GELEN DOĞAL TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Diz ağrılarının şiddetinin artılması beklenmeden bir uzmana görünmekte fayda var. Ortopedi uzmanının kontrol ettiği dizdeki ağrının nedenini anlamak için MR çekilir. Bunun akabinde uzman bir ilaç ve fiziki tedavi yöntemi uygular. Bazı tıbbi uzmanlar ise doğal yolla hazırlanan bir kaç kür öneriyor.

DR. FERİDUN KUNAK’TAN DİZ AĞRISINA İYİ GELEN KÜR

Yarım çay bardağı kolonyayı bir yemek kaşığı vazelin ile iyice karıştırın. Daha sonra içerisine 3 kafur ve bir yemek kaşığı ozon yağı ilave edin. iyice karıştırarak bu karışımı yarım saat buzdolabında bekletin. Ağırının olduğu yere karışımı sürüp üzerine hafif ısıtılmış havlu koyup bir saat bekleyin.

6 lahana yaprağını bir tencereye koyun. Lahanaları geçene kadar içerisine su koyun. Kaynarken 2 defne,3 kuru karanfil, bir kaşık karabiber, bir tatlı kaşığı at kestanesi ekleyin. İyice kaynattıktan sonra ılıklaşması ocaktan alın. Daha sonra ılık bir halde dizinize lahanaları sarın üzerini streçleyip bir saat bekleyin.

Günümüzün en yaygın hastalıklarından biri olan depresyon, mevsimden mevsime değişir. Özellikle kış aylarında artan depresyon hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Zamanında tedavi edilmediğinde ciddi sorunlara yol açan depresyon, yaşam kalitesini düşüren ruhsal hastalıkların başında gelir. Peki depresyon nedir? Kış depresyonuna nasıl yakalanılır? Depresyon belirtileri nelerdir? Tüm soruların yanıtı haberin detayında…

Yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkileyen depresyon ciddi bir sorunudur. Çeşitli sebeplerden ötürü ortaya çıkan ve gidişatı tedavi ile kontrol altına alınamadığında başka sağlık sorunları da beraberinde getirir. Depresyon düşünme, hareket etme hatta günlük yaşamda nasıl davranılması gerektiğini bile etkileyecek güçlü bir ruhsal hastalıktır. Depresyon duygusal çöküş sonrası ortaya çıkma olasılığı yüksektir. Uzmanlar depresif halin kişinin günlük yaşamında yaşadığı duygusal durumlardan kaynaklı yaşandığını söyler. Ancak sağlıksız beslenme, yoğun iş temposu ve hareketsizlikte depresyonu tetikleyen unsurlar arasında yer alır. Hasta sürekli olarak hem fiziksel hem de ruhsal yorgunluk yaşar. Bununla beraber hasta günlük yapması gereken ihtiyaçları da aksatmaya başlar. Zamanında müdahale edilmediğinde intiharla sonuçlanabilecek ciddi bir duruma da gelebileceğinden uzmanlar hastanın, belirtileri ortalama 10 gün içinde atlatmadığında profesyonel destek alması gerektiğini vurguluyor. 

KIŞ DEPRESYONUNA NASIL YAKALANILIR?

DEPRESYON BELİRTİLERİ NELERDİR?

– Hasta olmamasına rağmen sürekli yorgun ve uykulu hissetme

– Beslenme de değişimler ya fazla yeme ya da az yeme

– Motor hareketlerinde yavaşlama

– Gün boyu yalnız ve karanlık bir ortamda durma isteği

– Sese ve ışığa karşı hassas olma

– Yaşamdan bıkkınlık intihara sürükleme

– Kişinin kendine karşı suçlu hissetmesi gibi durumlar belirtiler arasında yer alır. 

YÜZME DEPRESYON RİSKİNİ AZALTIYOR!

Bunların başında spor faaliyetleri geliyor. Düzenli yapılan spor ve egzersizler beyindeki hormonların sağlıklı çalışmasını destekleyerek kişinin ruhsal bunalıma girme oranını azaltır. Özellikle yüzme aktivitesi bu durumu yüzde 80 azaltır. Ofis ortamında çalışanlarda daha sık görünmeye başlayan bu rahatsızlığı önlemek için dinlenme zamanlarını iyi değerlendirmek gerektiğini vurgulayan uzmanlar, bu saatler arasında bol bol temiz hava alınmasını da belirtiyor. 

DOĞRU BESLENMENİN DEPRESYON ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Diğer önemli konu ise doğru beslenmedir. Yeterli miktarda potasyum, kalsiyum ve vitamin alınarak vücudun direncini artırmak gerekir. Alınan bu ek takviyeler kas, sinir ve bağışıklık sistemlerini güçlendirerek vücudu ileri yaşlara hazırlamış olur. Sağlıksız beslenme beraberinde birçok hastalık getirir. Depresyonu tetikleyen bu rahatsızlıkların başında şişkinlik ve baş ağrısı gelir. Bu gibi rahatsızlıkların riskini azaltmak için yağlı ve karbonhidratlı besinlerin yanı sıra trans ya içeren market ürünlerinden de uzak durmakta fayda var.

Bilim literatüründe halluks valgusun olarak bilinen ayak parmak bozukluğu ya da parmak şekil bozukluğu hastalığı ciddi olmazsa bile kişinin hayatını olumsuz etkiler. Bazen yürümeyi bile zorlaştıran bu hastalığa dair merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki ayak parmak bozukluğu ve ayak baş parmağındaki kemik çıkıntısı nedir? Ayak parmak bozukluğu tedavi edilir mi? Haberin detayında tüm bu soruların yanıtını bulabilirsiniz.

Ayak parmağında şekil bozukluğu genellikle ilk parmaktaki kemik çıktısı olarak bilinir. Ancak yaygın olmazsa da tüm parmaklarda genetiksel ya da çevresel olarak bozukluk yaşanabilir. Kişinin yaşamını zorlaştıran bu bozukluk, zamanında ameliyat edilmediğinde daha da kötüleşebilir. İleri bir zamanda da uzuv kaybına neden olur. Hastalığın gelişiminde düz tabanlık hastalığı, ailevi yatkınlık, yaşanılan bir ayak travması ya da doğru olmayan bir ayakkabı seçimi de zemin hazırlar. İnsan vücudunda sürekli kullanılan bir uzuv olduğundan yaşadığı herhangi olumsuz bir durumda günlük yaşam aksaklığı yaşanır. Ayak parmak bozuklukları ya da kemik çıkıntısı ayakkabı giyilmesini bile zorlaştırır. Estetiksel bir durum da olan bu bozukluk cerrahi operasyonla düzeltilebilir. Bozukluk düzeltilse bile ileri zamanlarda kemik çıkıntısının tekrardan nüksetme olasılığı yüksektir. Bu yüzden bu hastaların özel ayakkabılar seçmeleri gerekir. 

AYAK KEMİĞİ ÇIKINTISI BELİRTİLERİ NELERDİR?

Bilim adı halluks valgus hastalığı genetiksel ve çevresel faktörlerden kaynaklı ortaya çıkar. Dar ve yüksek topuk ayakkabıların yanı sıra spor ayakkabıları bile bu hastalığa sebep olabilir. Aynı zamanda ayak içe basma hastalığının da bu hastalığa neden olabilir. Eklemler gevşedikçe şiddeti artan bu rahatsızlık zamanla dize kadar ağırlara neden olur. İlerledikçe de yürüme bozukluğu gibi ciddi sorunlara sebebiyet verir. Gözle görülebilir bir hastalık ancak bazen yavaş yavaş ilerlediğinden hemen fark edilmez.Tomografi sonuçları ile tespit edilen çıkıntının şiddeti ise ultrasonla bakarak anlaşılır. 

AYAK PARMAK BOZUKLUĞU TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?

Şiddetine göre tedavi yöntemi de değişir. İlk evlerininde olan kemik çıkıntısı için ortopedik  bir alet kullanılır. Bu alet gece yatarken parmağa takılır. Uzmanlar genellikle bu hastalar için ayak numarasından bir beden büyük içeriğinde ortopedik taban olan ayakkabılar tercih etmelerini öneriyor. Bu uygulamalar eklemleri sıkılaştırarak gevşemesi be büyümesini engellemenin yanı sıra yerine doğru oturmasını da destekler. Ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen geçmeyen çıkıntı için uzmanlar ameliyata başvurur. Ameliyat sonra dikkat edilmediğinde nüksedebilir.