Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülen sistit hastalığının ne olduğunu biliyor musunuz? Özellikle idrara çıkınca şiddetli yanmaya ve kokuya neden olan ileri zamanlarda da kronikleşen sistit hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Bakteriyel hastalıklardan biri olan sistit ihmal edildiğinde ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirir. Peki sistit nedir? Sistit belirtileri nelerdir? Sistit nasıl geçer? Tüm soruların yanıtı…

İdrar kesesinin koli basil bakterisi nedeniyle iltihaplanmasına sistit denir. Bu iltihaplanma zamanında tedavi edilmediğinde ciddi hastalıklara neden olabilir. Özellikle böbrek ve mesaneye zarar veren ağrılı bir idrara sebebiyet verir. Bakteriler nedeniyle yaşandığından antibiyotik yolla tedavi edilebilir. Kadınlarda sık sık yaşanan bu hastalık kalın bağırsakta bulunan koli basili bakteriler bazı faktörlerden dolayı idrar kesesine geçer. İlk başlarda ciddi bir hastalık olmazsa bile zamanında müdahale edilmelidir.  Kronik bir hal alabilen bu hastalığı yaşayan biri tekrar yaşama ihtimali oldukça yüksektir. 

SİSTİTİN NEDENLERİ NELERDİR?

Kimyasal oranı yüksek olan kozmetik ürünler

Ağır ilaçlar sonucu kalın bağırsaktaki bakterilerin vücut içinde hareketlenmesi

Toplu alanlardaki kirlilik

Yanlış tuvalet temizliği

Doğru tuvalet yapılmaması

Vücutta yüksek miktarda şeker bulunması gibi faktörler sistit hastalığını tetikler.

SİSTİT BELİRTİLERİ NELERDİR?

İdrara çıkmada zorlanma akabinde ağrı ve yanma yaşanır. 

– Ruhsal durumu da tetiklediğinden hastalığı yaşayan kişilerde depresyon, yorgunluk ve uyku halinde artış görülür. 

– Baş ağrısı, mide bulantısı ve iştahsızlık gibi durumlar da yaşanabilir. 

Ya çok sık idrara çıkılır ya da hiç çıkılamaz.

Bulanık idrara renginin yanı sıra idrar kötü kokulu olur.

Kasık ve göbek altında adet sancısı gibi şiddetli ağrılar yaşanır.

İdrarda yüksek olmamasına rağmen nadiren de olsa kanamaya rastlanması gibi belirtiler sistit belirtileridir. 

SİSTİT TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

İltihap ve enfeksiyonlu bir hastalık olduğundan genellikle antibiyotik tedavi uygulanır. Uzman öncelikle idrar ve kan tahliller yaparak bakterilerin yayılma hızına bakar. İlk seviyelerde olan bakteriler mesane ve böbreklere zarar vermez ancak ilerleyen sistiti böbreklerin iflasına kadar gidebilir. Bu yüzden öncelikli olarak enfeksiyon atılmaya çalışılır. Uzmanlar sadece ilaçla değil yaşamsal alışkanlıklarında tedavi sürecinde değişmesini öneriyor.

Özellikle su tüketiminin artırılması gerektiğini hatırlatan uzmanlar aynı zamanda güçlü antioksidan olan domates, nar ve brokoli gibi besinlerin sularının tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. 

Vücudun günlük lif ihtiyacının yüzde 25’ini rahatlıkla karşılayan arpa hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. En eski besin olan arpa mineral ve vitamin açısından oldukça zengin olduğundan insan sağlığına inanılmaz faydalar sağlar. Peki arpanın faydaları nelerdir? Arpa hangi hastalıklara iyi gelir? Arpa nasıl tüketilir? Haberin detayında tüm merak edilen bu soruların yanıtlarını bulabilirsiniz.

Buğday ailesine ait olan arpa yüzyıllardır tüketilir. Dünya üretim sıralamasında mısır, buğday ve pirinçten sonra gelen arpa, alternatif besindir. Protein değeri yüksektir. Karabalgasun yazıtlarında geçen arpa her yerde farklı amaçlarla kullanılmıştır. Lif ve mineral bakımından da zengin olan arpa, suyu insan sağlığında özellikle metabolizmaya olumlu katkı sağlar. Orta Asya ve Asya kültürünün ilk besin kaynağı olan arpadan elde edilen undan hem yemek hem de ekmek yapılırdı. Çeltikleri ev çatılarında kullanılırdı. İçerdiği karbonhidrat sayesinde kış ayları boyunca vücut sıcaklığını yüksek tutan buğday, bu yüzden hem insanlar hem de hayvanlar tarafından tüketilir. Sıcaklığın yüksek olduğu bölgelerde kolay yetiştirilen arpa yeşerene kadar bol su isteyen ancak sonrasında sadece güneşe ihtiyaç duyar. Bu yüzden yetiştirilme alanı dünya genelinde geniş bir yelpaze de yer alır. Alternatif tıpta sindirim hastalıkları için doğal ilaç yapılır. Böbreklerin işlevselliğini artırarak daha sağlıklı çalışmasını sağlar. 

ARPANIN FAYDALARI NELEDİR? ARPA HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Diğer buğday ailesine ait olan besinlerden daha kaliteli karbonhidrata sahiptir. Yapılan araştırmalarda düzenli ve yeterli miktarda tüketildiğinde vücut sağlığının ihtiyacı olan enerjiyi kolayca sağlar. Ancak aşırı tüketimi tavsiye edilmez.

Magnezyum kanda bulunan maddeleri dengeleme de etkilidir. Arpa magnezyum da zengin bir besindir. Özellikle kandaki şeker düzeyini düşürür. Bunun akabinde yüksek tansiyon ve damar hastalıklarına zemin hazırlayan sağlık sorunlarını da en aza indirir.

İnsan vücudunda biriken iltihabı sökmede etkili olan arpa, balgam ya da idrar yoluyla bunun atılmasını sağlar. İltihap oluşumu erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülür. 

Kötü kolesterol seviyesi bazı besinlerden ötürü yükselmektedir. Bu seviyenin yükselmesi kalp hastalıklarına davetiye çıkarır. Ancak arpa içerdiği maddeler sayesinde kötü kolesterol seviyesini düşürerek iyi olanın seviyesini yükseltir.

Beta glucam içeren arpa, bağırsakların fonksiyonlarını yükselterek hem ishali hem de kabızlığı engeller. Özellikle hazırlanan arpa suyunun içine limon suyu da eklendiğinde bağırsaklardaki tüm bakteri ve virüslerin dökülmesini sağlar. 

Yapılan bazı araştırmalarda kolon kanserini engellediği ortaya çıkarılmıştır. Ancak bu durum tamamen insanlar üzerinden deneylenmemiştir. 

Kilo vermek isteyenler içinde ideal bir besin olan arpa, kaynatılıp içerisine yeşillik eklenerek ara öğün de salata olarak tüketilebilir. 

– Bir orta boy kaseyi orta boy bir tencereye koyup iyice yıkayın. Daha sonra aynı kaseyi 3 kere tepeleme su ile doldurup tencereye ekleyin. Kaynatın su koyulaşınca altını kısıp arpalardan süzüp için. Arpanın israf olmaması için yoğurtla karıştırıp tüketebilirsiniz. 

ARPANIN ZARARI VAR MIDIR?

Çok zengin mineral ve vitamin içerdiğinden alerjik reaksiyona neden olma ihtimali yüksektir. Bu yüzden uzmanlar gün içerisinde az miktarda tüketilmesini önerir.

Hızlı etki sağladığından akciğer ve karaciğer fonksiyonlarını aşırı çalıştırarak çabuk tükenmelerine zemin hazırlar.

Çölyak hastalığına neden olma ihtimali oldukça yüksektir.

Aşırı tüketildiğinde gaz sıkışmasına meydan hazırlar.

Karbonhidrat bakımından zengin olan patates, aşırı tüketilmesi uzmanlar tarafından uygun görülmeyen besinler arasındadır. Ancak gün içerisinde belli miktarda vücut karbonhidrata ihtiyaç duyduğundan porsiyonlu tüketilebilir. Bunun yanı sıra patatesin kaynatılıp elde edildiği suyunun da insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Özellikle kanda bulunan oranları dengeler. Peki patates suyunun sağlığa faydaları nelerdir? Sabah aç karna patates suyu içmek ne işe yarar? Tüm soruların yanıtı haberin detayında…

Patlıcan ailesine ait olan patates, yer altı besinlerindendir. Toprak üstünde bitki hale gelen ve çiçeklenen patates, toprağın altında yetişir. Toprakta bulunan tüm vitamin ve mineralleri barındıran patates, ülkemizde en çok Nevşehir’de yetişir. Nişasta bakımından oldukça zengin olan patatesin özellikle suyu halinde fazla bulunur. Şeker hastalığı, vücuttaki sıvı oranı ve mide temizliğine kadar birçok faydası vardır. Anavatanı Güney Amerika olan patates, 7.000 yıl önce Peru dağlarında oldukça yaygın halde bulunur. Birden fazla çeşidi olan patatesin ekimi ve dağılımı ise 1540 yıllara kadar dayanır. Yöreden yöreye lezzetten lezzete tüketilme şekli değişen patatesin topraktan alındıktan sonra evlerde kendiliğinden yumrulanması konusunda da uzmanlar ciddi uyarılarda bulunuyor. Zehirli maddeler içeren patatesin bu yumrulu halleri tüketildiğinde özellikle sindirim hastalıklara neden olabilir. Ancak patates suyu, alternatif tıpta sindirim hastalıklarını önlemek için tüketilir.

PATATES SUYUNUN FAYDALARI NELERDİR? SABAHLARI AÇ KARNA PATATES SUYU İÇMEK NE İŞE YARAR?

İleri yaşlarda görülen ve şiddetli ağrılara neden olan eklem iltihaplanmasını önleyerek uzun ömürlü kemik yapısını destekler. Uzmanlar özellikle bel, boyun ve sırt eklemleri ağrısı yaşayanların düzenli tüketmesi gerektiğini vurguluyor. 

Kronik sindirim problemi yaşayanların mide ve bağırsak rahatsızlıklarını önler. Özellikle kabızlık, mide yanması, şişkinlik ve reflü gibi yiyecekler sonucu ortaya çıkan hastalıkların riskini azaltarak bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. 

Yüksek antioksidan özelliğini çiğ halde daha etkili sunan patates suyu karaciğer ve safra kesesinin aynı sıra tüm vücuttaki toksinleri de azaltır. Bu atıkların böbreklerde oluşturduğu taş ve kumu da önleyerek. İdrar yolu ile hepsini vücuttan atar.

Ağız içi ve dişi yaraları içinde patates suyu faydalıdır. Hem iltihaplarını azaltır hem de ciltteki deformeyi önler. B vitamini sayesinde yeniden oluşmanın da önüne geçer.

Yorgunluk, uykusuzluk ve stres gibi durumlarda artan göz altı halkaları ve morlukları içinde patates suyuna bir ped pamuğu batırıp gözün çevresine koyup 10 dakikada bir değiştirerek bu uygulama yapılabilir.

Potasyum içeriği sayesinde kan basıncını düzenler buna bağlı yüksek tansiyonu da düzenleyerek felç ve inme hastalıklarının yaşanmasını engeller. Bu durumların yanı sıra kalp kaslarını ve damarlarının sağlığını koruyarak olası riskleri azaltır. 

Düzeli tüketilen çiğ patates suyu eklemlerde biriken ürik asidi azaltarak gut hastalığını önler. Aynı zamanda ödem birikiminin de önüne geçerek iskelet yapısını korur. 

Saç hücrelerinin sağlığını koruyarak hızlı uzamasını sağlar. Ayrıca kullanılan şampuanın içerisine eklendiğinde beyaz oluşumunu önler. Aynı zamanda patates suyu ile yüzü düzenli yıkarsanız sivilce ve akne oranını azaltmış olursunuz. 

PATATES SUYU NASIL HAZIRLANIR?

Genellikle kırmızı yüzeyli patateslerin çiğ su tüketimi daha sağlıklıdır. Sirkeli suda iyice yıkanan patatesler kabukları ile beraber meyve sıkacağında sıkılır. Çıkan suyu atlandırmak için yarım bardak havuç suyu da ekleyebilirsiniz. 

Yüzyıllardır alternatif tıpta kullanılan safra çiçeğinin faydalarını hiç duydunuz mu? Birçok hastalığa şifa kaynağı olan bu çiçeğin inanılmaz faydalarını sizler için derledik. Karaciğeri temizlemede etkili olan ve kraliçe çiçek olarak geçen safran hakkında merak edilen her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz. Peki safran çiçeğinin faydaları nelerdir? Safran çayı nasıl yapılır? Safran hangi hastalıklara iyi gelir? Tüm bu soruların yanıtı haberin detayında…

Dünyanın en pahalı ama bir o kadarda şifalı çiçeği safranın sağlığımıza birçok faydası vardır. Kurutularak tüketilen bu bitki yüzyıllardır alternatif tıpta kullanılmıştır. Osmanlı dönemindeki kadınların güzellik amaçlı kullandıkları bu bitkiye aynı zamanda kraliçe çiçek denir. Süsengiller ailesine ait olan safran diğer çiçeklerin aksine sonbaharda açıyor. Soğanlı bir cinsi olan safran kurutulup baharat olarak kullanılırdı. Mor yaprakları olan çiçek gıda boyası ve tatlandırıcı olarak da tüketilir. İspanya’da üretilmeye başlayan safran çiçeği, Fransa, İtalya, İran ve Türkiye’de de yetiştiriciliği yapılıyor. Ancak safranın anavatanı Güneybatı Asya topraklarıdır. Yaz aylarında toprak altında yetişen bitki sonbahara aylarında toprak üstüne doğru çıkıyor. İçeriğinde boya verici maddeler olan safranın üreticiliği bu yüzden önemlidir. Yağmur artıkça toprak altından çıkma sayısı artar. Uçucu yağ içeren safran geleneksel tedavi yönteminde kullanılan güçlü bir doğal çiçektir. 

SAFRAN ÇİÇEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR?

– Tüketilen besinler çevresel etki ve sağlıksız yaşam tarzı gün geçtikçe kanser hastalıklarına yakalanma riskin i artırır. Ancak safran çiçeği içerdiği antikanseroen maddeler bağışıklıktaki antikorları artırarak hücrelerin mutasyona uğramasını önler. Aynı zamanda sinir sistemini yeiler.

Yapılan araştırmalarda safran çiçeğini düzenli tüketen kişilerin kilo verdikleri gözlemlenmiştir. Aynı zamanda obeziteyi engelleyen en etkili alternatif bitkilerden biri olan safra kesesi antioksidan maddeler sayesinde vücudu yağlanmaya neden olan bakterilerden arındırır.

Bazı besinlerin ve duygu durumlarının ortaya çıkardığı sinir hastalıklarına da iyi gelen bu çiçek günde bir bardak çay olarak tüketildiğinde hem iştah açar hem de stresi azaltır.

Karaciğerde bazı besin ve diş faktörlerden kaynaklı ortaya çıkan yağlanmayı tedavi eder. Bu durum aynı zamanda cilt hastalıklarına da iyi gelir. Karaciğer kaynaklı yaşanan; sivilce ve akne gibi problemlerin yaşanma ihtimalini neredeyse sıfırlar. Bunun yanı sıra 250 gram safran çiçeğini, bir diş sarımsağı ve 3 yemek kaşığı zeytin yağını iyice ezin daha sonra bu karışımı temiz yüzünüze sürün. 30 dakika bekledikten sonra ılık su ile durulayınız. Bu karışım ciltteki yağlanmayı engeller ve gözenekleri sıkılaştırır.

Yaş ilerledikçe gözümüzdeki sarı nokta da güçsüzleşir. Bu da görme bozukluklarına neden olur. Ancak haftada bir de olsa düzenli tüketilen safran çayı göz rahatsızlıkalrı riskini azaltır.

Karaciğeri temizlediği gibi kandaki zararlı hücreleri de temizleyerek damar tıkanıklığı riskini azaltır. Safran çiçeği kalp kaslarını kuvvetlendirerek kalp hastalıklarına yakalanma oranını düşürür.

SAFRAN ÇAYI NASIL YAPILIR?

Kaynatılmış suyun içerisine 500 gram kurtulmuş safranı ekleyin 30 dakika boyunca bekleyin. Daha sonra süzgeçten geçirip tüketebilirsiniz. 

3000 yıldır yetiştirilen ve tüketilen muşmula meyvesinin insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor muydunuz? İçeriğinde yüksek oranda vitamin ve mineral barındıran muşmula hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Demir eksikliğini önleyen mucize besin kanın oranlarını dengeler. Peki muşmulanın faydaları nelerdir? Muşmula hangi hastalıklara iyi gelir? Muşmula nasıl tüketilir? Tüm bu soruların yanıtı haberin detayında…

Gül ailesine ait olan muşmula meyvesinin bilim litaretüründeki adı mespilustur. Çalı formasyonunda bir ağaçta yetişen muşmula, 3000 yıla aşkındır Türkiye, İran, Kafkas ve Güney Doğu Avrupa ikliminde yetişir. Oldukça sert yapısı olan muşmula toplandıktan sonra fermente olduktan sonra tüketilir. Olgun hali ile satılan muşmula yumuşadığında tüketilmeye müsait bir meyve olur. Geleneksel tıp literatüründe oldukça fazla kullanılan muşmula içeriğinde B vitamin kompleksini barındırır. Uzmanlar günlük tüketilmesini tavsiye ettikleri bu besin karaciğer ve akciğeri temizleme de etkilidir. İçeriğinde sıvı oranı bakımından yüksek olan muşmula su dengesini de sağlar. Ayrıca böbrek üstü bezlerinin çalışmasını destekler. Alternatif tıpta kabızlık için püresi yapılır tüketilir. Yapraklarıyla beraber kaynatılıp elde edilen çayı ise boğaz enfeksiyonları için oldukça ideal bir içecektir. Kalsiyum oranı yüksek olan muşmula kas ve kemik yapısını güçlendirir. 

MUŞMULANIN FAYDALARI NELERDİR? MUŞMULA HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR? 

Melovin maddesi bakımından zengin olan muşmula sinir sistemindeki hasara uğramış hücrelerin sayısını azaltarak daha sağlıklı işlemesini destekler. Özellikle kabuğu kaynatılıp içildiğinde stres ve depresyon gibi rahatsızlıklara fayda sağlar.

Sıvı oranı yüksek olduğundan kışın su içmeyi ihmal eden kişiler için kişiler için ideal bir meyvedir. Böbreklerin fonksiyonlarını artırır. Bağırsak florasını dengeler. 

Çeşitli nedenlerden dolayı böbrek ve safrada oluşan kum, taş gibi rahatsızlıkları dökmeye yardımcı olur.

Bunun yanı sıra bağırsak iltihaplanmasını gidererek ishal ve dizanteri gibi ciddi sağlık sorunlarını önler.

Yüksek oranda kalsiyum içerdiğinden kas ve kemik gelişimine katkı sağlar. Uzmanlar bu yüzden çocukların düzenli tüketmesini tavsiye eder. Darbe almış kemik yapısınında kolayca iyileşmesini sağlar. 

Sinir sistemine iyi geldiğini söylediğimiz muşmula kan dolaşımını da destekler. Düzenli kan dolaşımı beyne giden oksijen oranını artırır. Böylece kişi gün içerisinde daha dinç olur. Ayrıca kan yapıcı maddeler salgılayarak anemi rahatsızlığına zemin hazırlayan durumları önüne geçer. 

Yumurtalık ve rahim duvarı sağlam olmayan kadınlara da fayda sağlar. Hamile kalma oranını yükseltir. 

Lif oranı yüksek olan bu meyve tokluk hissi sayesinde fazla yemek yeme ihtiyacını gidermenin yanı sıra metabolizmayı da olumlu etkilediğinden zayıflamaya yardımcı olur.

Sıvı oranı yüksek olan meyve sadece vücudun su ihtiyacını karşılamaz aynı zamanda vücutta dolaşan serbest radikallerin idrar yolu ile atılmasını destekler.

MUŞMULANIN ZARARI VAR MIDIR?

Nadiren de olsa bazı insanlarda alerjiye neden olur. Cildin kızarmasına neden olan muşmula tüketilmeden önce dikkat edilmesi gerekir. Gün içinde tüketilme dozu aşılmamalıdır. Ayrıca fazla tüketildiğinde gaz sıkışmasına neden olur. Uzmanlar her besinde olduğu gibi muşmulada dozunda tüketilmesini tavsiye eder. Aynı zamanda kronik hastalıklardan dolayı ilaç kullananlarında dikkatli tüketmesi gerekir. 

Kış aylarında artan ayak üşümesin neden olduğunu biliyor musunuz? Peki ayak üşümesi belirtileri nelerdir? Sizler için bu hastalığa dair bilinmeyenleri ve üşümeye iyi gelen dal yolları derledik. Ayak üşümesine dair merak edilenler…

Vücut sıcaklığının ani değişmesi ile ortaya çıkan ayak üşümesi bir hastalık bazı değil hastalıkların belirtileridir. 

AYAK ÜŞÜMESİ NEDEN OLUR? BELİRTİLERİ NELERDİR?

Metabolizması zayıf olan kişilerde kalp vücuda yeterli miktarda kan pompalamadığında ayaklara kan gitmez bu da üşümeye neden olur. Bu durumu genellikle düzensiz beslenen ve masa başı çalışanlarında sıklıkla yaşar.

Kandaki beyaz hücreler azalınca anemi rahatsızlığı ortaya çıkar. Bu hastalığın en yaygın belirtisi ise ayak üşümesidir.

Tiriod bezleri yeterli miktarda hormon üretmediklerinde metabolizma bozulur. Bu da ayal üşümesinin yaşanmasına sebep olur.

Beyinin hasar alması ile sinir hücreleri yeterli miktarda görevlerini yapamaz. Ayaklara kadar giden sinirlerdeki hücrelerin hasar alma olasılığı da artığından ayak üşümesi yaşanır. Özellikle stres ve depresyon esnasında bu durum yaşanır. 

Kandaki yüksek şeker ya da az şeker miktarı arterlerin daralmasına neden olur. Bu durumu genellikle şeker hastaları yaşar. Ayak üşümesi sıklıkla yaşayan kişilerin kan şekerlerini ölçtürmeleri lazım çünkü gizli şeker hastası olabilirler.

AYAK ÜŞÜMESİNE NE İYİ GELİR?

Yeşil çay kandaki şekeri dengelediğinden ayak üşümesini de önler. Vücuttaki ısıyı dengelemek için günde en az 2 bardak tüketilmelidir. Çayı yapmak için; bir bardak sıcak suya bir tatlı kaşığı kuru yeşil çay atınız 5-6 dakika demlenmesini bekleyiniz daha sonra süzüp bal ekleyerek tüketiniz. 

Zingeron maddesi bakımından zengin olan zencefil de ayak üşümesine iyi gelen kanın pıhtılaşmasını azaltarak rahat bir akışa neden olur. Hem çay olarak tüketebilirsiniz hem de yazacağımız yöntem ile ayaklarınıza masaj yaparak kullanabilirsiniz.

Bir yemek kaşığı toz zencefili 2 su bardağı suda kaynatınız. Süzüp içerisine bal ekleyerek tüketiniz. Aynı şekilde 1 kase zencefil tozunu bir tencere dolusu suda kaynatınız ayağınızı koyabileceğiniz ısıya geldikten sonra masaj yaparak ayaklarınızı bu suda 30 dakika bekletiniz. 

Kış aylarının vazgeçilmezi olan kestane, seyyar tezgahlarda yerini almaya başladı. Hem çiğ hem pişirilerek tüketilen ve hemen hemen her alanda kullanılan kestane hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Ayrıca içeriğinde yüksek miktarda vitamin, mineral barındıran ve lif bakımından zengin olan kestanenin insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Peki Kestanenin faydaları nelerdir? Kestane hangi hastalıklara iyi gelir? Günde dört kestane yerseniz ne olur? İşte tüm soruların yanıtları…

Kayıngiller ailesine ait olan kestane ağacındaki meyvelerin tüketimi Antik Yunan tarihine kadar dayanıyor. Güney Avrupa’dan Asya’ya kadar tüketimi uzanan kestanenin dışı kalın bir kabukla kaplıdır. İçinde bol et bulunan kestane tama bir karbonhidrat kaynağıdır. Ülkemizde ise en fazla Ege bölgesinde yetiştirilir. Aydın ilinde daha fazla yetiştirilmesine rağmen kestane şekeri imalatı Bursa’da yapılır. Kestane un haline getirilerek de kullanılır. Bunun dışında çörek, kek ve pasta yapımında ham maddedir. Kestane ağacı da meşe ağacı gibi sert bir yapıya sahip olduğundan mobilyacılık da kullanılır. Fransa başta olmak üzere birçok Kuzey Avrupa ülkesinde et yemeklerine eklenir. Sindirimi kolay olan kestane yüksek miktarda lif içermektedir. Yağ oranı az olan kestane, B1, B2 ve C vitaminleri içerir. Günde dört tane tüketildiğinde vücudun ihtiyacı olan enerjinin yüzde yüzü karşılanır. Kabukları kaynatılıp elde edilen su çay olarak tüketilebilir. Bu çay mide asidini dengeler. Bağırsak florasını düzenler. Kısacası sindirimi düzenler.

KESTANENİN FAYDALARI NELERDİR?

Diyabet lifi içeren kestane, düşük şekerli besinler grubuna girer. Şeker hastalarının rahatlıkla tüketebileceği bir besindir. Ayrıca kandaki şeker oranını düzenler. Lif bakımından zengin olması sadece şeker hastalarına değil aynı zamanda kilo vermek isteyen kişiler için de idealdir. 

Yüksek oranda C vitamini içeren kestane, güçlü bir antioksidandır. Bu özelliği sayesinde bağışıklığı serbest radikalli hücrelerden arındırır. Beyaz kan hücrelerinin üretimini destekler. Kanın çoğalmasını sağlar. Ayrıca kan ve bağışıklığa bağlı oluşan hastalıkları engeller.

Kemik sağlığının en temeli magnezyum maddesidir. Magnezyum vücuda alındığında demir emilimi gerçekleştirmek için kullanıldığından vücut bu madde açısından eksiklik yaşar. Ancak kestanedeki yüksek magnezyum hem demir emilimini hem de magnezyumu sağlar. 

B vitamini kompleksi beyinin işlevini artırmada etkilidir. Kestane B vitamini bakımından zengin olduğundan hem beyin hem de sinir hücrelerini yeniler. Özellikle uzmanlar günde dört tane kestanenin hafızayı artırdığını ileri yaşlara görülme ihtimali olan unutkanlığı önlediğini vurguluyor. 

Kanı artırıyor ancak lan basıncını düşüren nadir besinlerden biridir. Bu bakımdan kalp ve damar hastalıklarının oluşumunu önler. Aynı zamanda damarların sertleşmesinin de önüne geçerek tıkanıklık gibi durumların riskini azaltır. 

PEKİ KESTANE ALERJİSİ NASIL OLUR? KESTANE ZEHİRLENMESİ NEDİR?

Kestanenin içerdiği bir protein maddesini bağışıklık sistemi kötü bir bakteri olarak algılar ve ona karşı korunma oluştururken vücutta bir takım ciddi komplikasyonlar meydana gelir. Bu duruma kestane alerjisi denir. Aynı şekilde arıların çiçek özlerinden meydana gelen kestane balı ya da kestane şekeri olarak adlandırılanlar içinde geçerlidir.

Kestaneye karşı alerjisi olduğu kimseler tarafından bilinse de bazı kimseler bu durumu bilmez. Özellikle çocuklukta fark edilen bu durum sırasında tüketilen kestane sonucu ortaya çıkan duruma ise kestane zehirlenmesi denir. 

KESTANE ALERJİSİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Burun bezlerinin şişmesi ile oluşan burun tıkanıklığı, hapşırma,

Boğazların kızarmasına bağlı gelişen öksürme ve hırıltı,

Ciltte gelişen deformasyonlara bağlı kızarıklık, kaşıntı ve dökülme,

Ayrıca gözlerde yanma, yaşarma ve kızarma hissi,

– Dil ve ağız kenarında karıncalanma, 

Solunumda sıkıntı çekme,

Kan basıncı aniden değiştiğinden aşırı terleme ve soğuma yaşanması,

Karın ağrısı akabinde gelişen mide bulantısı ve kusma hissi gibi belirtiler gösterir. İleri boyutlusu ise kişi nefes almakta zorlandığından bilinç kaybı yaşamasıdır. 

KESTANE ALERJİSİ NASIL TEŞHİS EDİLİR? TEDAVİSİ VAR MIDIR?

 Alerjiler kan ve deri prick testleri ile anlaşılır. Öncelikle neye alerjinizin olup olmadığını öğrenmek bir hastanede bu testleri yaptırmalısınız. Lateks alerjisi sıklıkla avokado, muz, kestane, elma, havuç, kavun, patates ve domates gibi besinlerden kaynaklı ortaya çıkar. Kestane alerjisinin belli bir tedavisi yoktur. Belirtilerden en yaygın olan ne ise uzman ona göre ilaç tedavisi uygular. 

Sütlü tatlıların eşsiz lezzeti olan tarçının aslında insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Alternatif tıptaki kullanımı eski Mısır tarihine kadar uzanan tarçın, günümüzde daha çok tatlılarda tercih edilir. Ancak tarçın çok güçlü bir antimikrobiyal özelliği vardır. Peki tarçının faydaları nelerdir? Tarçın hangi hastalıklara iyi gelir? Sizler için tarçın hakkındaki tüm bu soruların yanıtlarını araştırdık.

Defne ailesine ait olan tarçın, ağacının iç gövdesi sıyrılarak elde edilir. Kurutulup öğütülen tarçın, soyulurken içe doğru kıvrımlı olur. Çubuk şeklinde sıyrılan tarçının, keskin bir kokusu ve eşsiz tadı vardır. Tanen ve uçucu yağ içeren tarçın, kahve, çikolata ve meyveli sodalarda ham madde olarak kullanılır. Orta Asya’da tüketimi fazla olan tarçın Osmanlı mutfaklarının ise vazgeçilmez baharatlarından biridir. Bilimsel literatürde cinnamomum olarak geçer. kabuklarında yüksek miktarda polifenol olan tarçın, güçlü bit antioksidan kaynağıdır. Kötü kolesterolü düşürmede etkili olan tarçın aynı zamdan vücuttaki mantarlı bakterileri de atmada etkilidir. M.Ö yıllarda Çinliler tarafından sadece ilaç olarak kullanılan tarçın, İpek yoluyla Avrupa’da yayıldığında oldukça değerli bir baharat olarak görülmüştür. Diyabet hastalığıyla savaşan tarçın birçok araştırmaya konu oldu. 

TARÇININ FAYDALARI NELERDİR?

– Vücut içerisinde artan toksin hücrelerin yaşlanmasını hızlandırır. Bunun yanı sıra hastalıkların yaşanma olasılığı da artar. Ancak yapılan araştırmalarda tarçın içeriğinde güçlü antioksidan içerdiğinden bu durumun yaşanmasını azaltır. Özellikle mevsim geçişlerinde artan virüs ve bakteri nedeniyle yaşanan üst solunum yolu hastalıklarını önler. Ayrıca sinir hücrelerinin deformasyona uğramasını engelleyerek stres ve yorgunluğun da önüne geçer. 

– Anti inflamatuar özelliğe sahip olan tarçın, kötü kolesterol seviyesini düşürerek kalp krizi, felç, yüksek tansiyon ve kan basıncın artış risklerini düşürür. Organların hücre dokularını yeniler. Nikotin ve kafeinden etkilenen akciğeri yenilemede güçlü bir baharattır. 

– Yapılan araştırmalarda tarçının kandaki şeker seviyesini düşürdüğü yani insülin direncini kırdığı tespit edilmiştir. Kan dolaşımını düzenleyerek, sindirimde enerjiye dönüşen karbonhidratların hızla parçalanıp yok olmasını engeller. Böylece vücudun enerjisini artırır. 

– Beyin fazla protein aldığından hücrelerinde hasar oluşur. İç sıvısında kayıp yaşayan beyinde şiddetli ağrılara neden olur. Ayırca motor hareketlerini olumsuz etkileyen bu durumu engellemede de faydalı besinler sıralamasında başlarda yer alır. Özellikle parkinson hastalığında doğal ilaç olan tarçın bayin nöronlarının işlevselliğini kontrol eder. 

– Hücrelerin mutasyona uğramasının önüne geçer. Özellikle kolonlardaki bakterileri azaltır. Sindirim sorunlarının önüne geçer. Kolon kanserinin oluşmasındaki en büyük etken besin atıklarıdır. Ancak tarçın güçlü bir temizleyici olduğundan kolonları temizler. 

– Dikkat eksikliği modern çağ hastalıkları arasında ilk sırada yer alır. Bu hastalığı yaşayan kişiler sürekli aşırı öfkeli, sabırsız ve hızlı konuşma gibi belirtilerle kendilerini gösterir. Yaşam kalitesini düşüren bu hastalık için en etkili besin tarçındır. Tarçın beyin ve sinir fonksiyonlarını düzenlediğinden doğal bir etki ile kişinin belirtileri yaşamasını engeller.

– Sindirim sistemindeki besinlerin parçalanıp kana karışması yavaşladıkça vücudun yağlanma oranı da bir o kadar artar. Ancak tarçın besinleri doğru enzimlemeye yardımcı olarak içerdiği lifle tokluk hissi sağlar. Böylece kilo vermek isteyenler için idealdir.

– Salmonella bakterisi gıda zehirlenmelerini tetikler bu da kusma bulantı gibi sağlık sorunlarına neden olur. Ancak tarçın bunun içinde etkili doğal bir ilaçtır. Bakterinin etkilerini kısa sürede yok ederek bağırsakların işlevselliğini artırır.

– Kolajen üretimi belli bir yaştan sonra yavaşlar. Bu maddenin azalması ile kişinin dokuları yaşlanma belirtileri gösterir. Ancak tarçın kolajeni artırmada etkilidir. Bunun yanı sıra saç derisine ve cilde yapılan tarçın maskeleri de buradaki hücreleri sağlığını korur. 

İBRAHİM SARAÇOĞLU’NDAN TARÇIN KÜRÜ

Kolon kanserine davetiye çıkaran nitrozamin maddesinin oluşumunu engeller. Bağırsak ve kolonlardaki hücrelerin yapısını güçlendirir. 

– Bir bardak klorsuz su

– Bir çubuk tarçın

Akşam yemeklerden 2 saat sonra bir bardak kaynayan klorsuz suyun içine çubuk tarçını ekleyin. 5 dakika kaynadıktan sonra süzüp ılık olduktan sonra bir bardak için. Bu uygulamayı haftada 4 gün düzenli yapıldığında olumlu sonuçlar alınır. 

Son günlerde ünlülerin yaptırdığı iddia edilen trans manyetik stimülasyon yöntemi aranma rekoru kırdı. Ünlülerin eski ve kötü anılarını sildirmek için başvurdukları bu yöntem giderek merak konusu olmaya başladı. Peki hafıza sildirme yöntemi nedir? Trans manyetik stimülasyon nasıl yapılır? İşe yarıyor mu? Sizler içim bilim kurgu filmlerinde sıklıkla görülen ancak gerçek hayatta da yapılan bu yöntem hakkında merak edilen her şeyi araştırdık.

Alternatif tedavi yöntemi olan trans manyetik stimülasyon ilk kez 1903 yılında yapıldı. Psikyatrik bir yöntem olan TMS, şiddetli depresyon yaşayanlar için kullanıldı. Yöntem kişinin hafızasındaki kötü anıları unutturmak için uygulanıyor. Bir uyarıcı bobin ile beyne güçlü elektronik akım sağlanır. Bobin kafaya yerleştirilerek saçlardan deri olan kısımda yoğunlaştırılır. Sandalyeye oturtularak yapılan yöntem de bilinç kaybı olmaz ancak hasta küçük elektrikli akım nedeniyle ürperti yaşar. 17. yüzyılda bilim insanları akıl hastaları için geliştirmek istedikleri bu yöntem daha sonra hafızanın belli kısımları silinecek şekilde geliştirildi. Teknoloji geliştikçe hazırlanan bobinin deformasyona uğramış sinirlere de ulaşarak iyileştirilmesi sağlanmıştır. Halen üzerinde çalışmalar yapılır. Ülkemizde son 5 yıldır bazı ünlülerin yaşadıkları ağır travmaları unutmak için uyguladığına yönelik iddialarla beraber yöntem merak konusu oldu. İlk olarak Merve Boluğur’un boşanma haberinden sonra yaptırdığı iddia edilmişti. Son olarak ise Yağmur Tanrısever’in yaptıracağı konuşuldu. 

HAFIZA SİLDİRME YÖNTEMİ NEDİR? 

Psikolojik sorunları olan kişilerin kötü anlarını silme ya da hafızayı tamamen silerek yeniden hayata başlamaları sağlanmak için 17. yüzyıl başlarında ortaya çıkartılan bir yöntemdir. O yıllarda yöntem akıl hastaları ve hayvanlar üzerinde yapılmıştır. Olumlu etkiler alınsa da yan etkileri oldukça ağır olduğundan uzun süre şiddeti ağırlaşmadıkça hastalara uygulanmaktan kaçınılmıştır. Teknolojinin gelişimi ile geliştirilen bibonlar şizofreni hastaları için uygun hale getirilmiştir. Ancak tedavi sonuçlarının olumsuzluğu fazla olduğundan yaygın olarak kullanılmamaktadır. Son olarak günümüzde bu yöntemde belirli bölgeler tespit edilip yapıldığı için kullanımı artış göstermiştir. Türkiye’de yaygın olmayan bu tedavi yöntemi aksine Avrupa’da yaygın olarak uygulanıp kullanılıyor. 

TRANS MANYETİK STİMÜLASYONUN YAN ETKİLERİ NELERDİR?

Hem beyin akışını hem sinirsel sistemi değiştiren bu yöntem ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebilir. Yapılan bazı hastalarda şiddetli baş ağrısı, motor hareketlerinde dengesizlik, kaslarda karıncalanma hissi gibi durumların yanı sıra nöbet geçirme gibi şiddetli sonuçlara da neden olur. Ayrıca duyu organlarında da azalma meydana gelmiştir. 

Kış aylarında sıklıkla tüketilen yer fıstığının faydalarının neler olduğunu biliyor musunuz? İçerdiği vitamin ve mineraller sayesinde birçok hastalığa iyi gelen yer fıstığı hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için araştırdık. Peki Yer fıstığının faydaları nelerdir? Yer fıstığı hangi hastalıklara iyi gelir? Özellikle kemik ve kas sağlığına katkı sağlar. Haberin detayında yer fıstığına dair bilinmeyen her şeyi bulabilirsiniz.

Yer fıstığının kalorisi yüksek olmasına rağmen kilo almaya neden olamaz. Çünkü içerdiği kalori enerjiye dönüşür. Bu bakımından nadir yiyeceklerden biridir. Yaz kış bulunmasına rağmen kışın daha fazla tüketilen yer fıstığı, sağlığa faydası olan pantotenik adlı bir asit içermektedir. Ayrıca Potasyum, manganez, bakır, kalsiyum, magnezyum, demir, selenyum, çinko sağlığa faydası olan bu mineraller açısından da oldukça zengindir. Vücuda giren bakterilerle savaşmak için bağışıklığın güçlü olması gerekir. Yer fıstığı bu bakımdan oldukça fayda sağlar. Bağışıklığı güçlendirerek kanserli hücrelerle bile savaşmasını destekler. Aynı zamanda düşük oranda kolesterol içerdiğinden kalp ve damar hastalıklarının riskini de azaltır.

YER FISTIĞININ FAYDALARI NELEDİR? YER FISTIĞI HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Oleic yağ gibi doymamış yağ asidi sayesinde damar sağlığını korur. Tıkanmaya neden olmaz. Ayrıca kan düzeyini dengede tutar. 

Vücudun sağlıkla gelişmesi için protein ve amino asit maddeleri ihtiyacı vardır. Bu maddeleri kendiliğinden üretemediğinden ek takviye gerekir. Yer fıstığı bu ek besin takviyesinde yumurta ve beyaz etten sonra en etkili olandır. Günde bir avuç yer fıstığı tüketerek vücudun ihtiyacı olan proteinin yüzde 30 karşılanmış olunur. 

Cildin en çok ihtiyacı olan vitamin ise E vitaminidir. Yer fıstığı içerdiği E vitamini sayesinde cildin deforme olmasına neden olan bakterilere karşı savaş açar. Akne ve siyah nokta gibi cilt problemlerinin yaşanmasını engeller. Ayrıca bazı araştırmalarda egzama ve sedef gibi ciddi hastalıkları da engellendiği ortaya çıkarılmıştır. E vitamini sayesinde cildin yanı sıra saçlara da fayda sağlar. Saçların dökülmesini önleyerek daha parlak ve canlı görünmesini destekler.

Başka bir araştırmada ise yer fıstığını hamilelik zamanında tüketildiğinde bebeklerindeki meydana gelme ihtimali olan nöral sorunların yüzde 60’ını azaltığı görülmüştür. 

Bazı yörelerde yer fıstığı kabukları kaynatılarak tüketilir. Bu su içerdiği biochanin maddesini 4 kat fazla artırır. Bu madde vücuttaki tüm bakteri ve zararlı hücreleri idrar yolu ile söküp atar. Ayrıca yer fıstığı suyu yaraların iyileşmesinde ve ağrıların şiddetini azaltmada kullanılır. 

Yapılan araştırmalarda balla karıştırılarak elde edilen yer fıstığı ezmesi kilo vermede yardımcı olur. Haftada 3 defa tüketerek obezite riskini de azaltır.