Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Geçtiğimiz günlerde birçok kişi zehirlenme nedeniyle acilleri doldurdu. Yapılan ilk incelemelerde ıspanağın zehirlediği ortay çıktı. Kış mevsiminde en çok tüketilen ve demir bakımından oldukça güçlü bu besinin zehirlemesi herkesi korkuttu. Peki ıspanak zehirler mi? Ispanak zehirlemesi belirtileri nelerdir? Ispanak zehirlenmesi ne yapar?

Demir bakımından doğada bulunan diğer besinler arasında en zengini olan ıspanağın aslında bir kereliğe mahsus tüketilmesi gerekiyor. Uzmanların her fırsatta yaptığı bu açıklamaya rağmen halk ıspanağı tekrar tekrar ısıtıp tüketiyor. Bu durum ıspanağın içindeki nitrat maddesinin zehirleme etkisin ortaya çıkarıyor. Geçtiğimiz haftalarda acil servisler bu sağlım sorunundan dolayı dolup taştı. Ancak herkes ıspanağın zehirlediğine dair bilgiler ortaya attı. Bunun üzerine uzmanlar yeniden bir açıklamada bulunarak ıspanağın direk olarak zehirlemediği ancak tekrar ısıtldığında özellikle çocuklar tarafından tüketildiğinde zehirlemeye neden olabileceğini vurguladı. Vücudumuzun ihtiyacı olan besin değerleri fazlasıyla karşılamasına rağmen yeniden ısıya maruz kalan ıspanak içeriğinde nitrat seviyesindeki artış nedeniyle herhangi bir faydası kalmaz. Vücut fazladan aldığı nitrat nedeniyle ciddi semptomlar yaşar. Hatta gerekli müdahale edilmediğinde hasarlara neden olabilir. 

ISPANAK ZEHİRLENMESİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Artan nitrar seviyesi sinir sisteminin zayıflamasına neden olur. Bu da beynin zayıflamasına zemin hazırlar. Kişi ilk evrede bulanık görme ve aşırı mide bulantısı yaşar. Daha sonra motor hareketleri eksilir. Kemik ve kas sistemindeki kalsiyum miktarını azaltan nitrat vücudun halsizleşmesine ve gereksiz ağrılar çekmesine neden olur. Kusma ve bağışıklığın zayıflaması ile değişen vücut komplikasyonları yüksek ateşlenmeye ve şiddetli kusma ya da ishale neden olur. Bozulan bağırsak florası sindirim sisteminin çökmesine ve kişinin hızla sıvı kaybetmesine yol açar. 

ISPANAK ZEHİRLENMESİ TEDAVİSİ

Öncelikle mide temizlenir. Bağışıklığın güçlenmesi için serum tedavisi uygulanır. Zehirlenmenin ortaya çıkardığı semptomları azalmak için bazı ilaç tedavileri uygulanır. Kişinin ortalama bir hafta içinde sağlık durumu düzelmeye başlar.

Sağlık Bakanlığı yaşanan bu olaylar sonrasında resmi bir açıklamada bulundu:

“1-3 Kasım tarihleri arasında İstanbul geneli sağlık tesislerimize gıda zehirlenmesi (ıspanak ve ıspanağa benzer bitkiler) sebebiyle 44 vatandaşımız hastanelere başvurmuş olup, bunların 25’i taburcu olmuştur. Geriye kalan 19’unun ise takibi ve tedavisi acil gözlem servislerinde devam etmektedir. Şu ana kadar hastanelerimize toplam başvuran hastalarımızın hayati tehlikesi bulunmadığı gibi ilgili süreç, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, İstanbul Valiliğimizce yakından takip edilmektedir. “

Popüler olma yolunda olan andız pekmezinin faydaları hakkında neler biliyorsunuz? Romatizmaya iyi geldiğini düşünülen andız pekmezinin faydaları nelerdir? Peki andız pekmezi hangi hastalıklara iyi gelir? İşte andiz pekmezi hakkında tüm merak ettikleriniz haberin detayında…

Yüksek yerlerde yetişen çam ağacının meyvesinin işlem görmesi sonucu elde edilen andız pekmezi insan sağlığına birçok faydası vardır. Andızdan elde edilen andıç kozalağında; eterli uçucu yağa helenin, sabit yağ, triterpenler ve acı maddeler içermektedir. Bu yüksen diğer pekmezler gibi tatlı değil acıdır. Tahinle karıştırılarak tüketildiğinde acı tadı aza iner. Ülkemizde Mersin’de üretilen bu pekmezi deneyen birçok insanda faydaları hakkında çok ilginç iddialarda bulundu. 

ANDIZ PEKMEZİNİN FAYDALARI NELERDİR?

İçerdiği esansiyel yağ asitleri çok kuvvetli antioksidan etkisi gösterir. Bu etki sayesinde üst solunum yolları hastalıkları sırasında yaşanan nezle ve grip hastalıklarına iyi gelirken  balgamda ki iltihabı da söker atar. 

Eklem, romatizma ve kemik erimesi gibi durumların neden olduğu ağrıların şiddetini azaltır. Bunun yanı sıra hastalıkların ilerlemesini de önler. 

Antioksidan özelliği sadece üst solunum yolu hastalıklarına değil aynı zamanda ağız içi yaralara da fayda sağlar. Bir kaşık andız pekmezini ılık yarım bardak su ile karıştırınız ağzınızda gargara yapın. 

İdrar yolu enfeksiyonunu önleyerek, kolayca tuvalete çıkmayı destekler. Aynı zamanda bağırsaklardaki parazitleri azaltarak rahat bir dışkılama işlemi sağlar. Andız pekmezini düzenli tüketenlerde basur ve ishal gibi durumların yaşanma ihtimalinin çok az olduğu gözlemlenmiştir. 

Vücuttaki toksinleri atmak için karaciğere yardım eder. Ayrıca kanı temizleyerek damar yollarını açar. Kalp ve damar tıkanıklığı risklerini azaltır.

Kötü alışkanlıklardan dolayı ortaya çıkan böbrek taşlarının düşürülmesini sağlamanın yanı sıra oluşumunu da önler.

Yapılan bazı araştırmalarda andız pekmezinin saç dökülmesini önlediği görülmüştür. Çıban gibi yaralara sürüldüğünde kısa sürede iyileştirdiği de gözle görülür bir sonuç olmuştur.

Her gün bir yemek kaşığı andız pekmezini kahvaltınızda tüketerek tüm bu faydalarda kısa sürede yararlanabilirsiniz. Ayrıca tahin ya da ılık su ile karıştırarak da tüketebilirsiniz.

YAN ETKİLERİ NELERDİR?

Aşırı tüketildiğinde fazla kiloya neden olur. Ayrıca şeker hastalarının da bu pekmezi tükettiğinde mutlaka bir uzmana başvurmaları gerekir. Yoğun bir pekmez olduğundan fazla tüketildiğinde mideyi rahatsız edebilir. 

Dünya genelinde tüketilen yağın geneli ayçiçeğinden elde edilir. Papatya ailesine ait olan ayçiçeği en çok yağ çıkartılan besindir. E vitamini bakımından zengin olan ayçiçeği, insan sağlığına oldukça faydası vardır. Peki ayçiçeğin faydaları nelerdir? Ayçiçeği hangi hastalıklara iyi gelir? Sizler için ayçiçeğine dair merak edilen her şeyi araştırdık. Haberin detayında ayçiçeği hakkına her şeyi bulabilirsiniz.

Günebakan olarak da geçen ayçiçeği, yağ için yetiştirilen bir besindir. Ülkemizde yoğunluk olarak Marmara bölgesinde yetiştirilen ayçiçeği içeriğindeki tohumları gelişerek çekirdek elde edilir. Fabrikalarda işlenen ayçiçeği, yağ bitkileri arasında ilk sırada yer alır. Yağı karşılamada yüzde 70 oranda kullanılan ayçiçeği, çok az kişi tarafından bilinen sağlıksal amaçla da kullanılır. Zeytin, mısır ve kanoladan daha fazla tüketilen ayçiçeği posalı besinler arsasında en zengin olanıdır. Potasyum bakımından zengin topraklarda rahatlıkla yetişir. İçeriğinde bu sayede nitrat yüksek bulunur. Ayrıca fosfor ve azot maddeleri de barındıran ayçiçeği ilaç, kozmetik ve gıda sanayinde sıklıkla kullanılır. Ayçiçeği tüketilirken içindeki çekirdekler çıkartılır, kurutulur ve tüketilir. Sindirim sistemine iyi gelen ayçiçeği ilk kez Anadolu topraklarında üretimine başlanmıştır. Alternatif tıpta kullanılan ayçiçeği, çay ve kremi yapılır. Asitli topraklarda yetişmeyen ayçiçeği, bol su isteyen bir besindir. 

AYÇİÇEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Yüksek miktarda fosfor içerdiğinden kemik ve kas sağlığına fayda sağlar. 

Antioksidan içeriği sayesinde bağışıklık sistemini bakteri ve virüslerden arındırır.

İçeriğindeki şeker kan şekerini olumsuz etkilemediğinden şeker hastalarının da rahatlıkla tüketebileceği bir besindir.

E vitamini vücut sağlığına katkı sağlar. Eksikliği ise ciltte ciddi deformelere sebep verir. Uzmanlar saç dökülmesi, yıpranması ve ciltteki bazı hastalıkların temelini E vitamini eksikliğine bağlar. Ayçiçeği E vitamini sağlamada etkili bir besindir.

Sinir hücrelerini yeniler. Böylece baş ağrısı, yorgunluk ve depresyon gibi rahatsızlıklara zemin hazırlayan süreçleri engeller. 

Posalı bir besin olduğundan bakteri ve virüslerin vücutta kalma sürecini hızlandırır. Bağırsakları temizleyerek kabızlık gibi sorunların yaşanması önler.

Yağı kolesterol bakımından fayda sağlamazsa da kendisi kolesterol seviyesini düşürür. 

Üst solunum yolları hastalıklarıyla ortaya çıkan yüksek ateş, öksürük ve balgam gibi sağlık sorunlarına ayçiçeği çayı iyi gelir. 

Hücreleri yenilediğinden beyin sağlığına da olumlu katkı sağlar. Hafızayı güçlendirir.

AYÇİÇEĞİ ÇAYI NASIL YAPILIYOR?

Çekirdekleri çıkarılmış ayçiçeği yaprak ve dallarıyla beraber kurutulur. 20 grama yakın olan ayçiçeği bir bardak su ilave edilerek kaynatılır. 10 dakika sonra ocaktan alınıp süzülür. İçerisine bal eklenerek 3 çay kaşığı kadar tüketilir. 

Dünya genelinde tüketilen yağın geneli ayçiçeğinden elde edilir. Papatya ailesine ait olan ayçiçeği en çok yağ çıkartılan besindir. E vitamini bakımından zengin olan ayçiçeği, insan sağlığına oldukça faydası vardır. Peki ayçiçeğin faydaları nelerdir? Ayçiçeği hangi hastalıklara iyi gelir? Sizler için ayçiçeğine dair merak edilen her şeyi araştırdık. Haberin detayında ayçiçeği hakkına her şeyi bulabilirsiniz.

Günebakan olarak da geçen ayçiçeği, yağ için yetiştirilen bir besindir. Ülkemizde yoğunluk olarak Marmara bölgesinde yetiştirilen ayçiçeği içeriğindeki tohumları gelişerek çekirdek elde edilir. Fabrikalarda işlenen ayçiçeği, yağ bitkileri arasında ilk sırada yer alır. Yağı karşılamada yüzde 70 oranda kullanılan ayçiçeği, çok az kişi tarafından bilinen sağlıksal amaçla da kullanılır. Zeytin, mısır ve kanoladan daha fazla tüketilen ayçiçeği posalı besinler arsasında en zengin olanıdır. Potasyum bakımından zengin topraklarda rahatlıkla yetişir. İçeriğinde bu sayede nitrat yüksek bulunur. Ayrıca fosfor ve azot maddeleri de barındıran ayçiçeği ilaç, kozmetik ve gıda sanayinde sıklıkla kullanılır. Ayçiçeği tüketilirken içindeki çekirdekler çıkartılır, kurutulur ve tüketilir. Sindirim sistemine iyi gelen ayçiçeği ilk kez Anadolu topraklarında üretimine başlanmıştır. Alternatif tıpta kullanılan ayçiçeği, çay ve kremi yapılır. Asitli topraklarda yetişmeyen ayçiçeği, bol su isteyen bir besindir. 

AYÇİÇEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Yüksek miktarda fosfor içerdiğinden kemik ve kas sağlığına fayda sağlar. 

Antioksidan içeriği sayesinde bağışıklık sistemini bakteri ve virüslerden arındırır.

İçeriğindeki şeker kan şekerini olumsuz etkilemediğinden şeker hastalarının da rahatlıkla tüketebileceği bir besindir.

E vitamini vücut sağlığına katkı sağlar. Eksikliği ise ciltte ciddi deformelere sebep verir. Uzmanlar saç dökülmesi, yıpranması ve ciltteki bazı hastalıkların temelini E vitamini eksikliğine bağlar. Ayçiçeği E vitamini sağlamada etkili bir besindir.

Sinir hücrelerini yeniler. Böylece baş ağrısı, yorgunluk ve depresyon gibi rahatsızlıklara zemin hazırlayan süreçleri engeller. 

Posalı bir besin olduğundan bakteri ve virüslerin vücutta kalma sürecini hızlandırır. Bağırsakları temizleyerek kabızlık gibi sorunların yaşanması önler.

Yağı kolesterol bakımından fayda sağlamazsa da kendisi kolesterol seviyesini düşürür. 

Üst solunum yolları hastalıklarıyla ortaya çıkan yüksek ateş, öksürük ve balgam gibi sağlık sorunlarına ayçiçeği çayı iyi gelir. 

Hücreleri yenilediğinden beyin sağlığına da olumlu katkı sağlar. Hafızayı güçlendirir.

Ana vatanı Kuzey Amerika olan yer elması görünürde patates ve zencefile benzer. Tat olarak ise tatlı patates gibidir. Bir kök sebzesi olan yer elması sağlığa birçok faydası vardır. Uzmanlar özellikle kış aylarında herkesin mutfağında olması gerektiğini vurguluyor. Peki Yer elmasının faydaları nelerdir? Yer elması hangi hastalıklara iyi gelir? Nasıl tüketilir? Tüm bu soruların yanıtı haberin detayında…

Papatya ve ayçiçeği ailesine ait olan yer elması toprağın yüzeyine sarı çiçeklerle çıkar. Ancak toprağın altında turp ya da patates benzeri bir sebzesi vardır. Yemek ve salata olarak tüketilen bu besinin tadı tatlıdır. Bitkinin kökü toprak altında çok hızlı gelişir ve büyür. Bu yüzden yetiştiği alanda birden fazla bulunur. Fransız kaşifleri bunu ilk bulduklarında tadını enginarla aynı olduğuna dair notlar almışlardı. Çok hızlı ve kendiliğinden yetişen bu besinin ana vatanı Kuzey Amerika olsa bile günümüzde Avrupa ve Türkiye’de üretimi de tüketimi de oldukça fazladır. Hem çiğ hem de pişmiş olarak tüketilebilir. Yapılan araştırmalarda şeker ve yüksek tansiyon hastalarının da rahatlıkla tüketebileceği bir besin olduğu tespit edildi. Çok hızlı yara iyileştirdiğinden Amerika yerlileri bu besini kaynatıp krem haline getirerek doğal ilaç olarak kullanırmış. Ayrıca mide ve sindirim problemi olan kişilerin tüketmesi de tavsiye edilir. 

YER ELMASININ FAYDALARI NELERDİR? YER ELMASI HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

– Romatizma iltihabı giderek yaygınlaşan hastalıklar arasındadır. Bunun içinde çok az besin bulunur. Ancak yer elması pek bilinmezse de bu bakımdan faydalı bir besindir. Kas ve kemiklerdeki asit oranını düşürerek ağrıları azaltır. 

Cilt bakımı için en doğal yol anti aging yüklü besinlerdir. Anti Aging maddesi cildin daha diri ve genç kalmasını sağlar. Bu madde bakımından zengin olan yer elması cildin daha genç görünmesini destekler. Hücrelerin yenilenme hızını artırır.

Şeker hastaları kilo vermek için oldukça sıkı bir diyete girmeleri gerekir. Ancak diyet yaparken tüketmeleri gereken besin sayısı oldukça azdır. Bu yüzden uzmanlar kandaki şeker oranını etkilemeyen besinler tüketmelerini önerir. Yer elması ideal besinler arasında yer alır. 

Günümüzün korkulu rüyası olan kanserin önüne geçmek için antioksidan bakımından zengin besinler gerekir. Özellikle sindirim sistemindeki organlarda kanserin ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir. Bu yüzden sağlıklı besinlerle buradaki hücrelerin mutasyona uğramasının önüne geçmekte fayda var. Yer elması hücrelerin yenilenmesi desteklediğinden tümör oluşumunun önüne geçer.

Sadece şeker hastaları değil aynı zamanda kilo vermek isteyen sağlıklı kişilerinde bu besinle diyet yapabilir. İçerdiği yüksek lif sayesinde uzun süreli tokluk hissi verir. Ayrıca vücudun enerjisini de yükselterek yağ yakarken yorgunluk ve stres hastalıklarına zemin hazırlayan belirtileri önler.

Böbreklerin işlevselliğini artırarak taş ve kum oluşumunun önüne geçer. Böbrek üstü bezleri çalıştırarak da vücudun susuzluk çekmesini engeller. 

Yer elmasının haşlanmış suyuyla saçlarınızı yıkadığınızda saç köklerinin diplerini güçlendirir. Dökülme ve yıpranmayı önler.

Göğüs iltihaplanması ve ağrıları içinde ideal besindir. Sürekli öksürüğü keser. Akciğerlerin hasar almasının önüne geçer. Balgam yoluyla iltihabı vücuttan atar.

Basurun neden olduğu ağrıyı engeller. Bir tane yer elması haşlayın. İyice ezip basurun olduğu yere sürün. Bir süre bekledikten sonra ılık suyla yıkayın. 

YER ELMASI NASIL TÜKETİLİR?

Kaynatılıp haşlanarak tüketilebildiği gibi çiğ halde de limon sıkılıp tuzlanıp yenilebilir. Genelikle yemeği yapılır. Güçlü bir posası olduğundan kaynatılıp tüketilmesi daha çok tavsiye edilir. Kaynatıldıktan sonra kimisi yemeğini yapar. Kimisi de salata yaparak tüketir. 

Mevsim geçişlerinde ve özellikle kış aylarında artan virüs ya da bakterilerden dolayı zayıflayan bağışıklık sistemi birçok hastalığa davetiye çıkarır. Vücudun temel taşı olan bağışıklığa dair merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki bağışıklık sisteminin zayıf olduğunu gösteren işaretler nelerdir? Bağışıklık sistemini güçlendiren besinler hangileridir? Tüm bu soruların cevapları haberin detayında…

Bağışıklık sistemi vücudun koruma kapısına benzetilir. Bu sistem vücuda giren tüm bakteri, parazit ve hücreleri kontrol eder. Zararlı olanlara karşı harekete geçerek vücudun deforme olmasına izin vermez. Alerjik reaksiyonlara karşı oldukça hassas olan bu sistem vücudun koruma kalkanı olduğundan yeterli miktarda vitamin ve mineral depo etmelidir. Çünkü bağışıklık sistemi zayıfladığı an vücudun hastalıklı hücrelere karşı gardı düşer. Çok kısa sürede hastalanmaya başlar. Hatta kanser hastalıklarına bile zemin hazırlar. Ancak bağışıklığın zayıflaması gözle görülen bir durum değildir. Farklı belirtilerle ortaya çıkan bağışıklık sisteminin zayıflığı bazı hastalıklarında belirtileri ile aynıdır. Bu yüzden belirtiler kendini gösterir göstermez bir uzmana başvurmakta fayda var. Aksi halde bağışıklık sistemi zayıflığı sanıldığı kadar normal bir sağlık durumu değildir. 

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN ZAYIF OLDUĞUNU GÖSTEREN İŞARETLER NELERDİR?

Sık sık tekrarlanan üst solunum yolu hastalıkları,

Mantar enfeksiyonun cilt yüzeyinde yaygınlaşması ayrıca cilt yüzeyinin hassas olması,

Kronik sendrom haline gelen yorgunluğun giderek artması,

El ve ayak soğukluğu,

Vücut organlarındaki fonksiyonlarının komplikasyonlarının azalması,

Düzenli beslenilmesine rağmen alınan vitamin ve minerallerin yeterli miktarda vücuda dağılmaması,

Ağız içerisinde artan enfeksiyon ve bakteri sağlıklı hücrelerin mutasyona uğrayarak tümöre yol açar. En hafif belirtisi aft ve uçuklar olmasına rağmen en ağırı ise kanserdir.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ NASIL GÜÇLENDİRİLİR?

Vücut yeterli miktarda dinlenmediğinde stres hormonları yüksek derecede çalışır. Bu da kişinin agresif ve yorgun olmasına neden olur. Akabinde ise bağışıklığın zayıflamasına ve hastalıklara karşı direnç azalır. Uzmanlar bunun için düzenli uykunun şart olduğunu vurguluyor. 

Yapılan araştırmalarda günlük 30 dakikalık egzersiz bağışıklığın güçlenmesinde etkili olduğu ortaya çıkarıldı. Aynı zamanda bu egzersizler iyi bir uyku ortamı için hormonların salgılanmasını da destekler.

Ruhsal hastalıklardan en tehlikelisi depresyondur. Çünkü depresyon kişinin kendini huzursuz hissetmesi ve bunun sonucunda da düzenli yaşan kalitesini olumsuz etkiler. 

Ayrıca uzmanlar günlük bazı besinlerin tüketilmesi gerektiğini ve bu besinleri alışkanlık haline getirilmesi gerektiğini belirtiyor. 

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİREN BESİNLER 

ZEYTİN

Bağışıklığı güçlendirmede en etkili besin zeytindir. Uzmanlar içerdiği vitamin ve mineraller sayesinde zeytinin kolesterolden kan basıncına kadar hemen hemen tüm komplikasyonlara iyi geldiğini belirtiyor. Ayrıca demir oranı yükse olan zeytin bağışıklık sitemindeki zararlı bakterilerle savaşan hücreleri 3 kat daha güçlendirir. 

BADEM

İçerdiği alkali maddesi bağışıklık için oldukça önemlidir. Bu madde vücutta E vitamini etkisi yapar bu yüzden bağışıklığın güçlendirmenin yanı sıra hastalıklara savaşmasına yardımcı olur. Ara öğünde 10 tane tüketerek günün kalan kısmını daha dinç geçirmeye yardımcı olur.

YUMURTA

Alerji etkisi dışında yumurta vücudun ihtiyacı olan proteinin yüzde yüzünü karşılar. Kas ve kemik güçlendirmesinden beyin sağlığına kadar etkili olan yumurtayı uzmanlar düzenli tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. Amino asit bakımından zengin olan yumurta bağışıklık sistemini için vazgeçilmez besinler arasındadır.

YER FISTIĞI

Polifenol doğada bulunan en güçlü antioksidandır. Yer fıstığı bu madde bakımından oldukça zengin olduğundan uzmanların düzenli ama yeteri miktarda tüketilmesi gerektiğini belirtiyor. Alerji testi yapıldıktan sonra her hafta bir avuç tüketebilirsiniz.

YOĞURT ZENCEFİL

Güçlü bir antioksidan olan zencefil, hücrelerin yapısını koruyarak bakteri ve virüslere karşı mutasyona uğramalarını engeller. Bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun direncini artırır. Enfeksiyonları önlemek için ideal besin olan zencefil, yoğurtla beraber tüketildiğinde etkisi daha da artar. Bir parça zencefili soyun yıkayın bir küçük kase yoğurtla beraber blendrdan geçirin. Bu karışımı günde bir kez tüketin.

Ağız kısmının üst boşluğunda kaşıntı ve ağrıyla ortaya çıkan damak yarası, kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Önüne geçilen bir rahatsızlık olmasına rağmen yaşandığı süre boyunca yeme ve içme gibi işlevselliği ağrılı bir hale getirir. Peki damak yarası neden olur? Damak yarası belirtileri nelerdir? Damak yarasına ne iyi gelir? Sizler için tüm bu soruların yanıtlarını haberi detayına ekledik.

Tam olarak nedeni bilinmese de bazı hastalıklar sonucu ortaya çıkan damak şişliği ya da yarası olarak adlandırılır.Ciddi bir hastalık olmamasına rağmen yaşam kalitesini düşüren ve ağızda ağrılara neden olan damak yarası genellikle ateşli hastalıklar sonrası ortaya çıkar.  Damak yarasını hemen hemen herkes hayatından bir ya da iki kez yaşamıştır. Geçici olan bir rahatsızlık olmasına rağmen bazı insanlar bu durumu sık sık yaşar. Uzmanlar bu gibi durumlarda mutlaka bir doktora başvurulmasını tavsiye eder. Kana yerleşen enfeksiyonlar bu bölgelerde şişli ve iltihaplı küçük kistlere ya da yaralara neden olur. Beyaz lekelere ortası delinmiş gibi duran bu yaralar ağız hareketlerinin yavaşlamasına sebebiyet verir. Sıcak ve baharatlı yiyecekler bu yaraları olumsuz etkiler. Ağız içi yara ve diş eti enfeksiyonuyla benzer durumlarla ortaya çıkar. Bu yaralara zamanında müdahale etmekte fayda var. Çünkü ağız içi sağlığı riske atar. 

DAMAK YARASININ NEDENLERİ

– Vücuttaki yüksek enfeksiyon yumuşak dokularda toplanır. Belirli yerlerde kist oluşur. 

Yumuşak bir dokusu olan damak tahribata uğraması yüksektir. 

Sıcak tüketilen gıdalarda dolayı yüzeyin deforme olması yenilemeye çalışan hücrelerin bu süreçte yaraya sebebiyet vermesi

Ağız içinde her hangi farklı bir noktada çıkan yaranın taşıyıcı özelliği varsa damağa da sıçrayabilir. 

Diş etindeki enfeksiyonlar ya da iltihaplanmalar

Aşırı streste damak yarasına yol açabilir. 

Bunun dışında içerdikleri maddeler bazı besinlerin ağız içi yaralanmalarına neden olabilir. Domates, çikolata, peynir, incir ve patlıcan bu besinlerin başında yer alır. 

DAMAK YARASI BELİRTİLERİ NELERDİR?

Ağız içi şiddetli sancı

Damakta şişlik 

Yüksek ateşlenme

Soğuk ve sıcak içeceklere karşı damağın ağrıması

Damağı rahat açamamak gibi belirtiler damak yarasına işarettir.

DAMAK YARASINA NE İYİ GELİR?

ALOE VERA

Aloe vera içerdiği güçlü antioksidan sayesinde enfeksiyonlu virüsleri kısa sürede yok eder. Aloe vera bitkisinin içindeki jeli çıkartarak bir bardak ılık suyun içerisine ekleyiniz. Bu karışımı her gün gargara yöntemi olarak kullanınız. 

SUMAK SUYU

Sumak içerdiği çözücü maddeler sayesinde aft ve damak yaralarına oldukça iyi gelir. Ilık bir bardak suyun içerisine bir yemek kaşığı toz sumak ekleyiniz bu karışımla da her gün gargara yapabilirsiniz.

LİMON SUYU

Tuz ve limonlu su da bu yaralara iyi gelen doğal yöntemlerden biridir. Ya da yarım çay bardağı limon ve yarım çay bardağı sirkeyi de karıştırarak elde ettiğiniz karışımla gargara yapabilirsiniz.

Mayhoş bir tadı olan kuşburnu yüzyıllardır tüketilen doğan ilaçlardan biridir. Özellikle kış hastalıklarına karşı bağışıklığı güçlendiren ve sindirim sistemini yenileyen kuşburnu hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki kuşburnunun faydaları nelerdir? Kuşburnu yağı ne işe yarar? Kuşburnu çayı nasıl yapılır? Tüm bu soruların yanıtlarını haberin detayında bulabilirsiniz.

Ilıman iklimde yetişen ve bitkisel sağlıkta kullanılan kuşburnu genellikle çay olarak tüketilir. Gül ailesine ait olan kuşburnu, kırmızıdan turuncuya ya da koyu mordan siyaha dönüşür. Rengine göre çeşitlenen kuşburnu, ilkbahar ve yaz aylarında çiçeklenirken sonbaharda olgunlaşır. Kış ayı için toplanıp tüketilir. C vitamini bakımından zengin olan kuşburnu kış hastalıklarına karşı tamamen doğal antibiyotik görevi görür. Aynı zamanda polifenol, magnezyum, demir, likopen, A, B, E ve K vitaminleri bakımından zengindir. Avusturya- Macaristan’da geleneksel tatlının ham maddesi olan kuşburnundan reçel, şurup, turta, ekmek ve marmalet yapılır. Avrupa kıtasında yaygın olarak tüketilen kuşburnu, ülkemizde köylerde sıkça tüketilir. Sindirim hastalıklarına doğal şifa olan kuşburnu, özellikle vücuttaki ürik asitleri atarak ödem toplanmasının önüne geçer. Yabani dikenli dalları olan kuşburnu bir portakalın sağlayacağı C vitaminin yüzde 50’sinden fazlasını rahatlıkla karşılar. 

KUŞBURNUNUN FAYDALARI NELERDİR?

C vitamini bakımından zengin olduğundan yüksek antioksidan içerir. Bu sayede kan basıncını düzenler. Böylece yüksek tansiyon riskini azaltır.

Polifonel maddesi vücuttaki kanserli hücrelerin sayısını azaltarak tümör oluşmasını engeller. 

Doğal şeker içerdiğinden kandaki glikoz oranını da dengeler böylece diyabet hastalarının da rahatlıkla tüketebileceği bir besindir. 

Özellikle kış aylarında yaygın olan virüslere karşı bağışıklığı güçlendirdiğinden süt solunum yolu hastalıklarına yakalanma oranını düşürür.

Vücuttaki toksinleri idrar yolu ile atar. Bu sayede bağırsak ve midedeki zararlı bakteri sayısını da azaltarak bu organların sağlıklı çalışmasını destekler.

Dermis tabakasındaki deforme hücreleri yenileyerek cilde parlak ve sağlıklı bir görünüm kazandırır.

İçerdiği pektin ve laktasif maddeleri ishal görevi görerek bağırsaklardaki parazitleri azaltarak kabızlığın yaşanmasını engeller.

Uyumdan iki saat önce bir bardak kuşburnu tükettiğinizde hem rahat bir uyku uyumanızı destekler hem de gece kendini yenileyen hücrelerin daha sağlıklı yenilenmesine yardımcı olur. 

Uzmanlar kuşburnundan yapılan çaydan günde iki defa tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. 

KUŞBURNU YAĞI NE İŞE YARAR?

İçerdiği asitler cilt yapısının adeta yenilenmesini sağlar. Hücre zarı ve dokusunu yenileyerek daha genç görünümü sağlar.

Ciltteki dengesiz yağ oranını düzenler. Siyah noktalardaki kiri temizleyerek yüzeysel görünümün daha parlak olmasını sağlar.

Saç sökülmesi linoleik asit eksikliğinden kaynaklı bir rahatsızlıktır. Ancak kuşburnu yağı bu asit bakımından oldukça zengindir. Bu yüzden hem saç derisinde yaşanılan rahatsızlıkları hem de dökülmeyi önler. 

Egzama tedavisinde de doğal ilaç olarak kullanılan kuşburnu yağı ciltteki kuruluğu da önler.

PEKİ KUŞBURNU ÇAYI NASIL HAZIRLANIR?

Kuşburnu birçok şekilde tüketilir ancak en yaygını çay olarak tüketilmesidir. Kaynamış bir litre suyun içerisine 3 kaşık kuşburnu atınız. 10 dakika kısık ateşte kaynatıp ocaktan alınız. Farklı tatlarla denemek istiyorsanız bir tatlı kaşığı kuru anne ya da bir tatlı kaşığı ebegümeci ekleyerek tüketebilirsiniz. Kuşburnu çayı yapılan araştırmalarda kireçlenmeyi önlediği tespit edilmiştir. Güçlü bir yatıştırıcı olan kuşburnu çayı kronik uykusuzluğa da iyi gelir. 

KUŞBURNUNUN ZARARLARI VAR MIDIR?

Uzmanlar şeker hastalarının tüketmeden önce doktorlarını başvurmaları gerektiğini öneriyor.

Bağışıklığı alerjiklere karşı hassas olanların tüketmesi önerilmez.

Aşırı tüketimi böbrek taşına neden olur.

Sürekli tüketimi kusma ve mide rahatsızlıklarına da yol açabilir.

Vücudumuzun tamamını saran kanın kesik ve yaralanma ile hızla akıp gitmemesi için içerisindeki bazı maddeler katılaşmasını sağlar. Ancak aşırı olan bu maddeler bazı sağlık durumlarına neden olur. Peki Kan pıhtılaşması nedir? Kan pıhtılaşması belirtileri nelerdir ve tedavisi var mıdır? Haberin detayında kan pıhtılaşmasına dair her şeyi bulabilirsiniz.

Bilim literatüründe koagülasyon olarak geçen kan pıhtılaşması, kanın vücutta çıktığı an oksijenle temasından sonra katılaşması durumuna denir. Ancak kanın vücuttan çıkması halinde katılaşmaması genetik bir hastalık olan hemofilinin olmasına işarettir. Bu hastalık ciddi sorunlara neden olabilir. Ancak kanın damar içinde hızla pıhtılaşması ölüme yol açar. Sağlıklı bir vücutta kanın sıvı seviyesi mevcuttur. Ne çok katılaşma ne de çok sıvılaşması sağlıklı değildir. Kanın aşırı koyulaşıp yoğunlaşması damarlara zarar verir. Damar sertliği ya da tıkanması akabinde beyin kanaması veya felç gibi riskli hastalıklara zemin hazırlar. Bunun dışında pıhtılaşma vücut içindeki diğer organların işlevselliğini olumsuz etkiler. Kanın pıhtılaşmasına birçok durum neden olur. Uzmanlar kan pıhtılaşmasının erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görüldüğünü ve orta yaş grubunun riskli olduğunu vurguluyor. 

KAN PIHTILAŞMASINA NEDEN OLAN DURUMLAR NELERDİR?

– Aile öyküsünde hücrelerin hızla mutasyona uğrama durumu

– Bazı ilaçların kandaki pıhtılaşma maddesini artırması

– Kalbin sağlıklı çalışmaması

– Vücudun yağ tutma oranının yüksek olması

– Sürekli aynı pozisyonda durma

– Sağlıksız beslenme özellikle fast food ürünleri

– Uzun süreli kanser tedavisi görme

– Ciddi bir ameliyat sonrası kan oranındaki düşme yoğunlaşmasına neden olur. 

KAN PIHTILAŞMASININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Vücutta herhangi bir damarda görülebilen kan pıhtılaşması bu yüzden net bir belirtiyle kendini göstermez. Farklı bölgelerde görülebilen pıhtılaşma bazı rahatsızlıklarla ortaya çıkar. 

– Kalp ve akciğerde ise; kol, sırt, göğüs ve boyun bölgesinde sert ağrılar, düzensiz nefes alışverişi,

– Bacaklarda ise; baldır kısmında krampların artması ayrıca kızarıklık ya da morarma,

– Beyinde ise; motor hareketlerinde yavaşlama, zihinsel bulanıklık, sürekli baş ağrısı ve anlamada zorluk çekme gibi belirtilerle kendini gösterir. 

KİMLER RİSK ALTINDADIR?

Aile öyküsünde bu durumu yaşayan kişiler ayrıca aşırı derece nikotin ve kafein alanlar da risk altındadır. Bunun yanı sıra; genç yaşta en az bir kez kan pıhtılaşması yaşamış kişiler, 50 yaş ve üstü yaşlarda kalp ve inme gibi rahatsızlıklar yaşayanlar, düşük yapmış kadınlar da kan pıhtılaşması durumunun yaşanma olasılığı yüksektir.

KAN PIHTILAŞMASININ TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Belirtiler sonrası kişinin hemen bir uzmana danışması gerekir. Doktor genellikle kan testi ile kandaki maddelerin sayımını yapar. Yoğunlaşma fazla ise buna neden olan durum teşhis edilmeye çalışılır. İlerlememiş kan pıhtılaşmasında ilaç tedavisi uygulanır. Kanın sıvılaşması sağlanır. 

KAN PIHTILAŞMAMASI İÇİN NELER YAPILMALIDIR?

– Sürekli ve kontrolsüz ilaç kullanmaktan kaçınılmalı

– Vücutta eksik vitamin varsa en kısa zamanda giderilmeli

– Yemek düzeyinizin nedensiz bozulması sonucu hemen bir uzmana danışılmalı

– Sürekli egzersiz yapılmalı

– Aynı pozisyonda sürekli durmaktan kaçınılmalı

– K vitaminin bulunduğu besinler tüketilmeli; marul, kırmızı lahana, nane, nohut, mercimek, roka ve ıspanak bu vitamin bakımından oldukça zengindir. 

Batı Afrika kıtasını saran ve bu ay içerisinde 115 kişinin ölümüne neden olan sarıhumma hastalığının ne olduğunu biliyor musunuz? Sizler için grip belirtilerine benzer durumlar gösteren ancak zamanında tedavi edilmediğinde ölümcül olabilen sarıhumman hastalığı hakkında merak edilenleri haberin detayına ekledik. Peki sarıhumma hastalığı nedir? Sarıhumma hastalığının belirtileri nelerdir? Sarıhumma ölümcül müdür? Tüm bu soruların yanıtı…

Akut viral bir hastalık olan sarıhumman, grip benzeri bir belirti seyrinden karaciğer iflasına ve yüksek ateşlenmeden beyin kanamasına kadar ciddi sonuçlara neden olabilir. 1700 yıllarında ilk kez İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya’da ortaya çıktı. O yıllarda binlerce insan öldü. 1802 yılında Fransa ordusunun yarısı bu hastalıktan hayatını kaybetti. 20. yüzyılın başlarında hastalığa bir sivrisinek türünün neden olduğu ve yaydığı öğrenildi. Bunun üzerine aşı çalışmaları başlatıldı. Ancak bu sürece kadarda neredeyse Batı yarımkürede insanlar hayatlarını kaybetti. Hastalığa arbovirüs neden oluyor. Sivrisineklerin kanlarında olan bu virüs insanlara ısırma sonucu deriden kana bulaşır. Bununla beraber vücutta yer edinen virüs çoğalır ve bağışıklık sistemini ele geçirir. Afrika ve Güney Amerika kıtasında yaygın olarak görülür. Hastalığa sarıhumman denilmesinin nedeni sarılık hastalığı gibi cildin ve göz beyazlığının sarı olmasından kaynaklanıyor. Hastalığa dair her ne kadar aşı bulunsa da zamanında teşhis edilmediğinde ölüme neden olur. Dünya Sağlık Örgütü son bir haftada Nijerya’da bu virüs kaynaklı 115 kişinin öldüğünü duyurdu. 

SARIHUMMAN HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

– Sırt ağrısı en belirgin belirtidir.

– Yüksek ateşlenme

– Burun, göz ve mide kanaması

– Çöken bağışıklık sistemi

– İştahsızlık, kusma ve bulantı

– Sindirim sorunları

– Koyu idrar

– Şiddetli karın ağrısı 

– Cilt ve göz beyazlığının sarı rengine dönmesi hastalığın şiddetini artırdığına işarettir.

SARIHUMMAN NASIL BULAŞIR? KİMLER TEHLİKE ALTINDADIR?

Hastalık insandan insana bulaşmaz. Ancak sivrisinek sokmasıyla kana karışır. Virüs kana karıştıktan bir hafta sonra belirtilerini göstermeye başlar. Tropikal ülkelerde yaygın olarak görülen bu virüs özellikle buralara sık sık ziyaretlerde bulunan kişiler tehlike altındadır. Ayrıca çevresel koşullarda sivrisineklerin çoğalmasına bunun akabinde hastalığın yaygınlaşmasına neden olur. Virüs sadece insanları değil bölgede yaşayan hayvanları da tehdit eder. Özellikle maymunlarda yaygınlaşır. Hastalığın ilk 15 gününde aşı olunmazsa ölümcül sonuçlara neden olur. 

SARIHUMMAN TANISI VE TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Belirtiler ayuka çıkmadan bir uzmana görünmekte fayda var. Özellikle seyahat halindeki kişilerin mutlaka doktora görünmeleri gerekir. Hastalık ilk 10 gün içinde teşhis edilirse virüs aşı ve ilaç tedavisi ile ortadan kaldırılır. Ancak uzun süreli enfekte de kurtulma payı oldukça düşüktür. Hızla bağışıklığı çökerten bir virüs olduğundan geri dönüşü olmayan hasar bırakır. Son olarak ise ölüme neden olur. 

SARIHUMMANDAN KORUNMANIN YOLLARI VAR MIDIR?

Virüsten korunmanın ilk koşulu, virüsün olduğu alanlardan uzak durmaktır. Ya da seyahatten önce bağışıklığın güçlendirilmesi gerekir. Ayrıca kişinin sık sık ellerini yıkaması ve antioksidan özlü besinlerle beslenmesi gerekir. İki günde bir bir uzmana görülerek virüs olup olmadığını kontrol ettirmeli. Böyle bir yerde uyunuyorsa mutlaka alan temizliği yaptırmalı. Kıyafetlerini yıkamalı. Bölgeyi sivrisineklerden arındırmak için ilaçlama kullanılmalı.