Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Halk arasında yanlış yorumlanan göz seğirmesi aslında hastalık işareti olabileceğini biliyor musunuz? Peki göz seğirmesi neden olur? Hangi hastalıkların habercisidir? Göz seğirmesi nasıl önlenir? Toplumda hemen hemen dört kişiden birinde yaşanan bu sağlık sorunu hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Haberin detayında merak edilen tüm soruların yanıtlarını bulabilirsiniz.

Göz görmeye yarayan organdır. Üç tabakadan meydana gelen göz; ışığı geçirir, kırır ve görüntüyü beyinde hazır hale getirir.  Kornea tabakası en önemlisidir. Damar ve dokulardan meydana gelen göz de diğer organlar gibi vitamin ve minerale ihtiyaç duyar. Çok hassas damarları olan gözde meydana gelen herhangi bir deformasyonda ciddi hastalıklar yaşanır. Bunlardan biri de göz seğirmesidir. Göz kapaklarındaki kasların ani hareketlenmesi ile ortaya göz seğirmesi çıkar. Önemli gibi görülmeyen bu rahatsızlık kısa sürer. Bazılarında bir kaç dakika ara ile devam ederken bazılarında ise saatlerce devam eder. Kişinin yaşam kalitesini düşüren göz seğirmesi, başlı başına bir rahatsızlık olmanın yanı sıra bazı hastalıklarında başlıca belirtisidir.

HANGİ HASTALIKLARIN HABERCİSİDİR?

Bu rahatsızlık genellikle zihinsel yorgunluk nedeni ile yaşanır. Yorgun ve strese ek olarak gözlerin uzun süre bilgisayar, televizyon ve tablete bakması gözü yorar. Bu da gözün ani kasılmasına neden olabilir. Ayrıca çok miktarda kafein tüketildiğinde de artan hızlı kan akışı göz seğirmesine sebebiyet verir. Özellikle kış aylarında artan üst solunum yolları nedeniyle alınan ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlarda da yüksek miktarda kafein bulunur. Bir haftadan uzun süre devam eden göz seğirmesi ciddi bir göz probleminin habercisi olabilir. Uzmanlar beyin rahatsızlıklarının belirtileri arasında da göz seğirmesinin olabileceğini vurguluyor. Ayrıca göz seğirmesi gizli ilerleyen görme bozukluklarının da habercisi olabilir. 

GÖZ SEĞİRMESİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Göz seğirmesinin akabinde kızarıklık, çapaklanma, şişlik ve uyku sonrası göz kapağını zorlukla açılması gibi belirtiler devam eder. Bu gibi durumlar göz kapağı düşüklüğünün habercisi olabilir. En ciddi durum ise yüksek tansiyondur. Göz tansiyonu gizli ilerleyen ve aniden ortaya çıkan ciddi bir rahatsızlıktır. 

GÖZ SEĞİRMESİ TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Öncelikle seğirme uzun süre devam ediyorsa bir uzmana mutlaka başvurulmalıdır. Bu durumun altındaki nedenin ciddiyetine göre doktor bir tedavi süreci belirler. Genellikle ilaç tedavisi uygulanan bu durumda aynı zamanda göz hareketlerine de bakılır. Ciddi boyutta olmayan göz seğirmesi için uzmanlar bazı önerilerde bulunuyor.

GÖZ SEĞİRMESİ NASIL ÖNLENİR?

Uykunuzu düzenli hale getiriniz. 

Gözün içerisine temas etmeyecek şekilde biberiye ya da karanfil yağı ile masaj yapınız.

Kafein içeren içecekleri azaltınız.

Buz torbası ya da poşet çay ile bir saat gözlerinizi dinlendiriniz.

Bilgisayar, televizyon ve telefona uzun süre bakmayınız. Masa başı çalışanıysanız en az bir saatte bir gözlerinizi dinlendiriniz.

Romatizma hastalığı hakkında birçok doğru bilinen yanlış vardır. Peki romatizma nedir, neden olur, belirtileri nelerdir ve tedavisi var mıdır? Sizler için romatizma hastalığı hakkında bilinmeyen her şeyi araştırdık.

Kronik bir hastalık olan romatizma hemen hemen her yaşta görülebilir. Eklem aralarında biriken iltihaplı sıvılar sonucu ortaya çıkan bu hastalık zamanında müdahale edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına neden olur.

Halk arasında bu hastalık arasında doğru bilinen yanlış ise havalardan dolayı bu hastalığın ortaya çıktığı bilgisidir. Ancak havalardan dolayı ortaya çıkmasa da ağrılı dönemlerinin ısı değişiminden kaynaklandığı biliniyor. 

ROMATİZMA BELİRTİLERİ NELERDİR?

Eklemlerde ağrı, şişlik, kızarıklık ve hareketlerde kısıtlama

Ani his kayıpları

Uyku düzensizliği 

Oran fonksiyonlarında azalma

Sindirim şikayetleri

El parmaklarında sarama ve şişme

Günlük hareketler esnasında şiddetli ağrılar yaşanması

Düzensiz hareketlenmeye bağlı kalp ve dolaşım sisteminin bozulması

Vücut ısısındaki değişimlere bağlı ağız ve göz kuruluğu gibi belirtilerle kendini gösterir. 

ROMATİZMA TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Vücudun temeli işlevselliğin kazandırmak için belirli ilaç tedavileri uygulanır. Ancak öncelikle romatizmanın seviyesi için kan testi ve gözle görülür şişliklere bakılır. Genetiksel ve çevresel faktörlere bağlı gelişen sıvı birikiminin önüne geçilerek romatizmanın şiddeti azaltılır. Yaygın olan ilaç yöntemi son zamanlarda gelişmişlik gösterdiğinden tedavi süreçleri hızlandırıldı. Bunun yanı sıra uzmanlar vücuttaki sıvı birikimini önlemek için belirli doğal karışımlar ve besinler önerir.

ROMATİZMA TEDAVİSİNDE DOĞAL YÖNTEMLER

Romatizma hastalığının en yaygın doğal tedavisi kelle paça çorbasıdır. İçerdiği hayvansal ilik ve maddeler insan iskeletinin ihtiyacı olan vitamin ve mineraller bakımından oldukça zengindir. 

Bir demlik çaydanlığın içerisine 200 millilitre kaynar su koyun. Ardından bir çay kaşığı ısırgan yaprağı, bir yemek kaşığı kuşburnu, bir tatlı kaşığı karabiber, bir çay kaşığı papatya ve bir çay kaşığı da zencefil ekleyin. 7 dakika bekledikten sonra süzüp içerisine bir yemek kaşığı bal ekleyerek günde bir bardak tüketiniz. 

Tropikal meyve olan çarkıfelek, ülkemizde yeni yeni tüketilmeye başlandı. Bir diğer adı tutku meyvesi olan bu egzotik tür, güçlü bir vitamin ve mineral kaynağıdır. İnsan sağlığına inanılmaz faydaları olan bu meyve yazın çiçek açar. Sonbahara doğru meyvesi toplanır. Peki çarkıfelek meyvesinin faydaları nelerdir? Çarkıfelek meyvesi nasıl tüketilir? Sizler için çarkıfelek hakkında merak edilenleri araştırdık. Haberin detayında çarkıfeleğe dair her şeyi bulabilirsiniz.

Saat çiçeği olarak da bilinen çarkıfelek meyvesine bilim literatüründe passiflora denir. Yuvarlak ya da ova gibi şekilleri olan çarkıfelek meyvesi; sarı, kırmızı, mor ve yeşil gibi renklerde bulunur. Sıvı miktarı yüksek olan çarkıfelek meyvesi içeriğinde çok sayıda tohumlu çekirdek vardır. Meyve suyu olarak da tüketilebilir. Karbonhidrat, karoten, demir, magnezyum, potasyum, fosfor, lif, protein ve C vitamini yüksek miktarda bulunur. 100 gramında 68 kalori içeren çakıfelek meyvesi, sıvı miktarı yüksek olduğundan özellikle böbrek hastalıkları için idealdir. Meyve suyu şeklinde tüketildiği içi içindeki tohum dışında kalan et kısmı da yenilebilir. Tropik bir meyve olduğundan ülkemizde yetiştiriciliği çok sık yoktur ancak bazı bölgelerse özel yetiştirilme alanları mevcuttur. Tatlı olan çarkıfelek kökeni Güney Afrika’dır. Bunun dışında Yeni Zelanda ve Hawai’de de farklı renkte türleri mevcuttur. Su miktarı fazla olduğundan dalından koparılıp koparılmaz tüketilmelidir. Aksi halde hızla bozulabilir. Yan etkisi olmazsa bir uzmanlar genellikle 2 tane tüketilmesini ya da suyunun bir bardak içilmesini tavsiye eder. 

ÇARKIFELEK (PASSİFLORA) MEYVESİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Vücudun ihtiyacı olan B kompleksi bakımından oldukça zengin olan çarkıfelek, sinir hücrelerinin deforme olmasını önler. Sakinleştirici bir etkisi vardır. 

Kronik yorgunluk ve uykusuzluk çekenler için ideal olan bu meyveyi yatmadan önce tüketilmesi tavsiye edilir.

Kadınların 45 yaşından sonra yaşama ihtimalleri olduğu menopoz döneminde bazı sağlık sorunları yaşar. Bu sorunlar hem fiziksel hem de ruhsaldır. Bu meyve bu etkileri azaltmada fayda sağlar. 

Eczanelerde bu meyvenin ham maddesi olduğu karışımlar mevcuttur. Bu karışımlar genellikle ek takviye olarak verilir. Ağrılara iyi gelir. Ayrıca kramp ve spazmları önler.

Serotonin hormonun artmasını sağlayarak mutluluk verir. Beyinin işlevselliğini artırır.

Yüksek lif içerdiğinden bağırsakları çalışmasını sağlarken, içerdiği asidik özellikler sayesinde ise idrar yollarında bakteri ve enfeksiyon birikmesinin önüne geçer. 

Anne karnından itibaren gelişmekte olan kemik hücreleri özellikle kalsiyum maddesine ihtiyaç duyar. Çarkıfelek bu madde bakımından zengindir. Bu yüzden kemik ve kas gelişimine olumlu katkı sağlar. 

Demir eksikliği olan kişiler içinde ideal bir besindir. Demir oranını artırarak emilimini etkiler. Kan dolaşımını kontrol eder. Kalbin atışlarını bu sayede normal olmasını destekler.

İçeriğinde sıvı miktarı fazla olduğundan vücuttaki oksijeni artırır. Böbrek üstü bezlerin çalışma işlevini artırır. 

Ülkemizde sıklıkla tatlısı yapılıp tüketilen balkabağı asılında yurt dışında yemek hatta kızartması bile yapılıyor. Özellikle Amerikalılar tarafından daha fazla tüketilen balkabağı, güçlü bir vitamin ve mineral kaynağıdır. Kış aylarında bağışıklığı güçlendiren bu meyvenin tüketimini tüm uzmanlar tavsiye ediyor. Peki Balkabağının faydaları nelerdir? Tarçınlı balkabağı karışımı ne işe yarar? Sizler için balkabağı hakkında merak edilen her şeyi araştırdık.

Kış geldiğine göre mutfakta balkabağı yerini almaya başladı. Hemen hemen her alanda değerlendirilen balkabağı aynı zamanda yediden yetmişe herkese fayda da sağlar. İçeriğinde yüksek miktarda;  A, vitamin B, vitamin E, demir, sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, çinko, fosfor ve posadan gibi vitamin ve mineraller bulunur. Bol lifli olan bu meyve Türk mutfaklarına Osmanlı İmparatorluğu zamanında girdi. Daha öncede Anadolu’da tüketilen ancak bu kadar yaygın olmayan balkabağı, ülkemizde yeşil ve turuncu renklerde bulunur. Ancak ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde balkabağı özel bayramlarda evi süsleyen ve bereket meyvesi olarak kullanılır. İçindeki çekirdeğinin de özellikle kalp sağlığına fayda verdiği balkabağı tüketimi konusunda uzmanlar uyarıda bulunuyor. Balkabağını işlenmiş şekerle tüketilmemesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar, bunun yerine pekmez, tahin ya da tarçınla tüketilmesini tavsiye eder. Tatlısı sıklıkla yapılsa da çorbasının kış aylarında bağışıklığın direncini artırır. Beta- Karoten bakımından zengin olan balkabağı güz sağlığından kalbe kadar hemen hemen kış boyu birçok hastalığa karşın direnç sağlar.

BALKABAĞININ FAYDALARI NELERDİR?

En etkileyici faydası alerjik reaksiyonların vücutta hareketlenmesini önleyerek vücudun direncini artırır. Bağışıklık sistemindeki serbest radikalleri temizleyerek, kış aylarında sıklıkla yaşanan grip ve nezle gibi üst solunum yolları hastalıklarını önler. Özellikle çalışanlar da daha sık rastlanan halsizlik ve stres gibi rahatsızlıkların etkilerini azaltır.

Yapılan araştırmalarda yarım su bardağı balkabağı suyu vücudun günlük ihtiyacı olan A vitamininin 2 katından fazlasını karşılıyor. Kolajen maddesinin üretimini artırarak cildin daha parlak ve genç görünümünü destekler.Kadınların kış aylarında sıklıkla karşılaştığı kuruluk problemi için fayda sağlar. Aynı zamanda kozmetik firmalarında ham madde olarak kullanılır. 

Posadan zengin bir kaynak olduğundan sindirimi kolaylaştırır. Bağırsak tembelliğini engelleyerek kabızlık gibi rahatsızlığı engeller. Kilo vermek için ideal bir besin olan balkabağı, ara öğünlerinde püre haline getirip tarçınla beraber tüketildiğinde metabolizmanın işlevselliği artar. 150 gramında 30 kalori bulunan bal kabağı diyet listelerinde de ilk sıralarda yerini alır. Uzun süre tokluk hissi vermesinin yanı sıra günlük enerji sağlayarak yorgunluk ve stres gibi durumların yaşanmasını engeller. 

Güçlü antioksidan besinlerden biri olan balkabağı vücutta bulunan bakteri, virüs ve mikroplardan arındırır. Balkabağı suyu çıkartılıp içerisinde tarçın eklenerek vücuttaki mikroplar temizlenebilir. Ayrıca karaciğer ve akciğerin yüzeyindeki iltihaplanmaları önler.

A vitamini bakımından zengin olduğundan göz sağlığını destekleyerek ileri yaşlarda görülme ihtimali olan göz problemlerine yakalanma riskini azaltır. Katarak ve sarı nokta hastalıklar en yaygın göz problemleridir. Göz içindeki vitamini de artırarak bunların yaşanma riskini düşürür.

– Kemik ve kas dokularını iyileştirerek hasar sırasında iyileşme hızını artırır. Kalsiyum bakımından yüksek bir miktara sahip olduğundan ideal bir besindir. 

Vücut sağlığı için gerekli olan potasyum kan basıncını düzenler. Aksi halde potasyum azaldığında artan kan basıncı, tansiyona neden olur. Bu sırayla damar tıkanıklığı, kalp krizi gibi sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir. Bu yüzden uzmanlar vücudun günlük potasyum alması gerektiğini belirtiyor. İki dilim kabak bu eksikliği gidermede yeterlidir. 

TÜKETİRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Vitamin ve mineralinin kaybolmaması için kabuğunu soyup tüketiniz.

Uzun süre pişirmeyiniz.

Tatlısı yapıldığında rafine şeker kullanmayınız. 

Bal ve pekmez ile tüketiniz. 

Toplumda yaklaşık 4 kişiden ikisinde görülen iltihabın neden olduğunu biliyor musunuz? Şiddetli vücut ağrılarına ve akabinde hastalıklara davetiye çıkaran iltihap hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki iltihap neden olur?Vücutta iltihap olduğunu gösteren belirtiler nelerdir? İltihabın tedavisi var mıdır? Hangi besinler vücuttaki iltihabı kurutuyor? Tüm bu sorunların yanıtlarını haberin detayında bulabilirisniz.

İltihap mikrop, bakteri ve virüsler nedeniyle vücudun belirli yerlerinde oluşur. İki çeşitte oluşan iltihap birincisinde hızla oluşur ve dışarı atarak kendini belli eder. Diğerinde ise daha yavaş ilerler ve kronik ağrılara neden olur. İltihabın ileri boyutu bölgesel işlevin yavaş yavaş fonksiyonlarını yitirmesine sebebiyet verir. Bu sürece sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam da eklendiğinde iltihabın oranı artar. Özellikle trans ve karbonhidratlı besinler bu süreci artırır. Aynı zamanda işlenmiş şeker vücuttaki yağ dokularında deforme yaratır. Kızarıklık, şişlik, vücut ısısında artış ve bölgesel ağrılarla kendini belli eder. 

İLTİHAP NEDEN OLUR?

Yağlı ve karbonhidrat oranı yüksek olan besinler vücudumuzda bölgesel iltihaplanmalara neden olur. Bu bölgesel kilolar vücudumuzun dengesiz bir yapıya sahip olmasına sebebiyet verir. Aynı zamanda sağlık sorunlarının meydana çıkar. İltihabın oluşmasında en yaygın nedenler; bakteri, virüs ve mantarın vücutta yer etmesidir. Bunun dışında cildin dışarından yara, kesilme gibi durumlar yaşaması ile kana havadan giren zararlı maddele de neden olur. Ayrıca bağışıklık sistemini zayıflatan; akut bronşit, gut, egzama, sedef, astım, karaciğer yağlanması, kolit, bağırsak hastalıkları da iltihabın artmasına yol açar. 

VÜCUTTA İLTİHAP OLDUĞUNU GÖSTEREN BELİRTİLER NELERDİR?

– Kulak arkası, dirsek, diz, kalca kemiği, boyun, el ve ayak bileklerinde şişlik

– Eklem ve kaslarda motor hareketleri sırasında ağrı ve tutulma

– Kronik halsizlik, yorgunluk ve uykusuzluk

– Ruhsal sorunlarda artış: Stres ve depresyon

– Sindirim hareketlerinde dengesizlik: İshal veya kabızlık

– Vücut ısısında hastalık olmamasına rağmen aniden yükselme

– Uçuk ve ağız içi yaraların sıklıkla yaşanması

– Sıcaklanmaya bağlı kalp atışlarında dengesizlik

– Geçmeyen baş ağrısı ve davranış bozuklukları gibi belirtiler iltihap oranın fazla olduğunu gösterir.

İLTİHABIN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Artan belirtilerle kişinin mutlaka bir uzmana başvurması gerekir. Bunun akabinde iltihabın vücutta yer etmesine neden olan sorun tespit edilir Tedaviye geçilir. Tedavide genellikle iltihap kurutucu ilaçlar ve kas kemiklerin rahatlaması için yatıştırıcı ilaçlar verilir. En yaygın iltihaplı ilaçlar kortizon içerir. Bu yüzden kortizonlu ilaçlar doktor gözetiminde kullanılmalı.

HANGİ BESİNLER VÜCUTTAKİ İLTİHABI KURUTUYOR?

Prof. Dr. Mehmet Öz’ün vücudumuzdaki iltihapların oluşmasını önleyen ve vücudumuzdan atmaya yardımcı olan besinleri saydı: 

OMEGA-3 YAĞ ASİTLERİ

Karaciğer iltihaplanmaları önlemek için omega-3 yağ asitlerinin yüksek olduğu balık tüketilmelidir. Haftada bir prosiyon balık oluşma ihtimali olan iltihaplanmayı engellediği gibi olan iltihabı da vücuttan atmaya yardımcı olur.

ZERDEÇAL

Özellikle ağız içi iltihaplanmalarında etkili olan zerdeçal hem doğrudan tüketilir hem de yemeklere katılarak tüketilebiliyor. 

AVOKADO

Vücudumuzdaki ödemleri atmanın en etkili yollarından biri doymamış yağ asitleri içeren besinlerdir. Bu besinler arasında da avokado birinci sırada yer alır. Her sabah bir adet avokadoyu üçe bölerek tüketilmesinde fayda var.

YEŞİL ÇAY

Yemek borusundaki bakterileri dışkılama ile atmada yardımcı olan ve metabolizmayı hızlandıran yeşil çay da vücuttaki iltihapları temizlemede etkilidir. Yapılan araştırmalarda yeşil çay içerdiği kateşin maddesi sayesinde vücuttaki iltihapları temizlemede en etkili madde olduğu tespit edilmiştir.

Arıların bal dışında ürettikleri, vitamin ve mineral değerleri yüksek propolisin ne olduğunu biliyor musunuz? Arılar bal kovanını korumak için ürettikleri bu maddenin insan sağlığına da özellikle mantarlı hastalıklara faydası vardır. Peki propolis nedir? Propolisin faydaları nelerdir? Propolis nasıl kullanılır? Sizler için farklı renklerde bulunan propolis hakkında merak edilen her şeyi araştırdık. Haberin detayında bulabilirsiniz.

Arıların bitkiler aracılığıyla bal kovanlarının içini temizlemek ve dış etkenlere karşı korumak için ürettikleri diğer bir maddeye propolis denir. Sarı, turuncu, siyah ve kahve renkleri mevcuttur. Reçinemsi bir madde olan propolis; kayın, karaağaç ve kozalaklı ağaçlarda vardır. M.Ö. 350 yıllara kadar uzanan bir tarihçeye sahiptir. Keşfedildiği zamandan beridir alternatif tıpta enfeksiyonu önleyen en etkili besin olan propolisi Yunanlılar apse tedavisinde, Mısırlılar cesetlerini mumyalamada ve Asurlular ise yaraları temizlemede doğal ilaç olarak kullandı. Propolisi arılar kovanın dışından içeri doğru düzgün bir sisteme göre inşaa eder. Özellikle peteklerin ağızlarını kapatarak başka canlıların içeri girmesi önlenir. Güçlü bir antibiyotik etkisi olan madde dışarıdaki herhangi bir canlının temas etmesini engeller. Tıpkı bal gibi propoliste, toplanılan çiçeklere göre farklılık gösterir. Bal kovandan çıkarıldıktan sonra propolis kazınarak alınır. Bazı işlemlerden geçirilerek kullanıma uygun hale getirilir. İçeriğinde polifenoller, fenolik asitler, terpenler, steroitler, B1, B2, C ve E vitaminleri, mineraller ve aminoasitler barındırır. Bu yüzden propolis hastalıklara karşı güçlü antibakteriyel, antifungal ve antiviral etki gösterir. 

PROPOLİSİN FAYDALARI NELERDİR?

Yapılan araştırmalarda propolisin saf hali vücuttaki tüm virüs, bakteri ve mantarı temizler. Bağışıklığa koruyucu bir etki sağlar. Antibakteriyel etkisi sayesinde iltihaplanmanın önüne geçer.

Bazı hayvanlardan insanlara geçen virüsler viral hastalıklara neden olur. Bu hastalıklar kişinin sağlığını ciddi boyutta olumsuz etkiler. Ancak propolisin antiviral ilaçlardan daha etkili olduğu ayrıca kimyasal içermediğinden vücut fonksiyonlarını koruyarak bu virüsleri temizlediği yapılan araştırmalarda ortaya konmuştur.

Sindirimde sisteminde en hassas olan mide ve bağırsaklardaki iltihaplanmayı temizler. Mide duvarını güçlendirir. Asitten kaynaklı yaşanan mide ülseri ve delinmesi gibi riskli hastalıkları önler. Midedeki su ve asit oranını dengeler. Fazla gaz oluşumunun önüne geçerek bağırsakların işlevselliğini artırır.

Vücuttaki hücreler çeşitli etkilerle mutasyona uğrar daha sonra tümör denilen kanser başlangıcı yaşanır. Gerekli zamanda müdahale edilmediğinde kansere hatta ölüme bile neden olabilir. Ancak propolis hücrelerin yapısını koruyarak deforme olmasının önüne geçer. Antioksidan ve anti kanser özellikli propolisin: beyin, pankreas, böbrek, cilt, prostat, meme, kolon ve karaciğer gibi kanser türlerinin tedavisinde olumlu sonuçlar vermiştir.

Anti oksidan özelliği aynı zamanda cilt hastalıklarında etkilidir. Cilt hücrelerini yenileyerek yaşlanma ve kırışıklığı önler. Akne, sivilce ve siyah nokta oluşumlarının önüne geçer. Sadece cilde değil, saç köklerini de yenileyerek dökülmesini ve yıpranmasını engeller. Yanık tedavide ciltte iz kalmadan antimikrobiyal etki göstererek hızla iyileşmesini destekler.

Ağız ve diş sağlığında da oldukça etkili bir doğal ilaçtır. Tükürükteki enfeksiyonu azaltarak diş eti iltihaplanmasını ve diş kaybının önler. Çürük dişlerdeki enfeksiyonun etkisini yok eder. Özellikle ağız kokusunun önüne geçer.

PROPOLİS NASIL KULLANILIR?

Tıp, kozmetik ve gıda sanayisinde kullanılır. Aktarlarda tane halinde de bulunur. Bazı aktarcılar balla karıştırıp satar. Tablet halinde de bulunur. Yan etkisi bulunmasa bile bir uzmana danışarak tüketim miktarı belirlenmelidir.

Doğada C vitamini bakımından hem en zengin hem en etkili olan besinlerin başında gelen limon hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Tüketimi çağlar öncesine dayanan limon, tüm vücudu yenilemede oldukça etkilidir. Suyu, eti ve kabuğu her yerinde fayda olan limona dair her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz. Peki limonun faydaları nelerdir? Limon hangi hastalıklara iyi gelir? Limon kabuğu yerseniz ne olur?

Turunçgiller ailesine ait olan limona antik çağlarda ekşi portakal denilirdi. Bazı yörelerde ise ağaç kavunu olarak geçen limon ilk olarak Güney Hindistan ve Myanmar’da yetiştirildi. M.S 1. yüzyıllarda Roma İmparatorluğu döneminde kullanılmaya başlayan limon, İpek yoluyla tüm dünyaya yayıldı. 1797 yılında ise bilim insanı James Lind denizcilerin hastalıklarını gidermek için çorbalarına limon suyu sıkmalarını önerdi. Kısa zamanda hastalığın şiddeti azalınca limona mucize besin oldu. C vitamini bakımından oldukça zengin olan limon, yemeklere, salatalara katıldı. Bunun dışında da çiğ ve tek başında tüketildi. Özellikle enfeksiyonla savaşmada etkili olduğu fark edilen limonun suyuyla çeşitli doğal ilaçlar üretildi. Ekşi bir tadı olan limon ağzı içinden başlayıp ayak tabanına kadar fayda sağlar. Uzmanlar son olarak limonun yüzeyini iyice yıkayıp limonları çöpe atılmadan tüketilmesinin iki kat daha faydalı olduğunu vurguluyor. Limonun özünde bulunan yağı esans olarak güzellik ve kozmetik sanayinde kullanılır. İçeriğinde 5 sitrik asit, B6 vitamin, P vitamini ve protein bulunur.

LİMONUN FAYDALARI NELERDİR?

Limonun bilinen en yaygın faydası böbrekleredir. Böbreklerde taş oluşumunu azaltığı gibi taş dökümüne de yardımcı olur. Mesane ve böbreklerin pH değerlerini yükselterek çalışma işlevlerini artırır. 

En güçlü C vitamini olduğundan antioksidan etkisi vardır. Bu etki sayesinde vücuttaki tüm toksinleri temizler. Deforme olmuş hücrelerin eski sağlıklarına kavuşmalarını sağlar. Yapılan araştırmalarda pankreas, mide, cilt ve akciğer kanser türlerinin önlemede etkilidir. Ayrıca düzenli tüketildiğinde vücutta hareketlenen stres hormonunu azaltarak ruhsal hastalıkların önüne geçer. 

Kan içindeki maddeler azalınca kanın pıhtılaşması azalır. Bu da erkeklere oranla kadınlarda da sık rastlanan yüksek tansiyon ve inme gibi rahatsızlıkların yaşanma riskini artırır. Ancak limon kanı temizleyip basıncı dengelediği gibi kanın pıhtılaşmasını da sağlayan maddeler içerir.

Bağışıklığı serbest radikallerden temizlediği gibi alerjik reaskiyonlara neden olan durumları da azaltır. Vücuttaki iltihabı azaltan limon, özellikle astım alerjisini önlemede etkilidir.

Demir vücuttaki oksijeni dağıtmada ve kırmızı kan hücrelerini artırmada etkilidir. Demir genellikle azaldığında kansızlık gibi sağlık sorunlarına yol açar. Ancak limon vücutta hem demir maddesini artırır hem de emilimini sağlar.

Pektin maddesi bağışıklık sisteminin direncini artırmada oldukça etkilidir. Bu madde bakımından doğada en zengin madde ise limondur. Limon bağışıklık sistemini güçlendirerek özellikle kronik hastalıklarını önler.Aynı zamanda hesperidin bileşiği sayesinde sinir sistemini de yeniler. 

Limondaki beyaz kabuklar lif bakımından zengindir. Beyaz zardaki bu lif, bağırsakların çalışmasını destekler. Geceden bir sürahinin içene iki limon dilim ve 4 tane nane yaprağı ekleyin ertesi gün kahvaltıdan önce bir bardak tüketin. Bu karışım metabolizmayı hızlandırır.

Kötü kolesterol seviyesini düşürerek kalp ve damar sağlığını destekler. Damarların sertleşmesinin önüne geçer. 

LİMON KABUĞU YERSENİZ NE OLUR?

Çoğu kişi soyup attığı limonun kabuklarının inanılmaz faydaları olduğunu uzmanlar açıkladı. Yapılan araştırmalarda limon kabuğunun özellikle ağız ve diş sağlığına katkısı vardır. Kabuk diş arasında kalan besin atıklarını temizler. Diş yüzeyinde enfeksiyon birikmesini önler. Sararmasının önüne geçerek diş hastalıklarını engeller. Tükürük bezlerindeki bakterileri azaltarak ağız kokusunu enler. İçerdiği asit boğazda balgam etkisi ile virüs ve bakteriyi atar. 

Dünya’da en çok ölümlere neden olan hastalık sıralamasında ilk beşte olan akciğer kanserini en fazla tetikleyen durum sigara kullanımıdır. Aşırı nikotini temizleyemeyen akciğer odacıklarındaki hücrelerin deforme olmasıyla yaşanır. Peki akciğer kanserinin belirtileri nelerdir? Akciğer kanseri tedavisi var mıdır? Akciğer kanserini önlemek için neler yapılmalıdır. Sizler için artan akciğer kanserine dair merak edilen her şeyi haberin detayına ekledik.

Akciğerlerde bulunan hücrelerin çeşitli sebeplerden ötürü hızla çoğalması ve tümöre neden olmasıyla akciğer kanseri ortaya çıkar. Bu kanser türü diğer kanserler gibi belirleyici belirtileri olmadığından ilerlemesi ve hasar verme oranı artar. Çoğu hasta son evrede hastalığı fark eder. Akciğer kanserinde bir diğer tehlike ise uzak olmasına rağmen dolaşım sistemi aracılığıyla deforme hücrelerin beyne, kemiklere ve karaciğere sıçramasına neden olur. Dünya genelinde en yaygın kanser türü olan akciğer, kadın ve erkeklerde eşit oranda görülür. Erken teşhis edilmediğinde ölümle sonuçlanır. İlk aşamasındaki belirtiler ağır astım ve bronşitle aynı seyirde ilerlediğinden çoğu hasta kanser olabileceğini düşünmediğinden bir uzmana başvurmada gecikir. Akciğer kanserindeki en belirgin özellik ise öksürük sonucu kan gelmesidir. Kanın gelme nedeni ise hasara uğramış damarların burada kan biriktirmesi bu da hava boşluklarından ağızdan çıkmasına neden olur. 

AKCİĞER KANSERİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Gülerken, ağlarken, hızlı konuşurken ya da yürürken göğüs kafesinde şiddetli ağrılar hissetmek

Genç yaşta sık sık nefes darlığı çekmek

Vücutta dolaşan nikotin nedeniyle açlık hissi ve kilo da kayıp yaşanması

Ses tellerinde sürekli ağrılı kısılma, yutkunurken ya da esnerken güçlük çekme

El ve ayaklarda nedensiz şişlik ve ağrılar özellikle sabah uyanırken yaşanması

Motor becerilerinde yavaşlama ve hızlı hareket edememe

Tekrarlayan enfeksiyonlu hastalıklar halsizlik

Göz bebeğinde küçülme, göz kapağında düşüklük ve yüz bölgesinin eşit bir şekilde terlememesi

Hiç geçmeyen öksürük ve öksürükle beraber gelen kan akciğer kanseri belirtilerinin en yaygın olanlarıdır.

AKCİĞER KANSERİNİN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Şikayetler üzerine bir uzmana başvuran kişinin akciğerleri röntgenle çekilir. Taramada tespit edilen kitlenin iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olup olmadığına bakılmak için biyopsi yapılır. Patolojik inceleme ile kanserin ileri boyutta mı tedavi boyutunda olup olmadığı kontrol edilir. Kanser bunun sonucunda onaylandığında tedavi bu yönde geliştirilir. Radyolojik inceleme, bornş kontrolü, göğüs duvarından örnek alma ve akciğerdeki lenf bezleri incelenir. En yaygın tedavi kemoterpidir. Bununla beraber günümüzde bir takım çalışmalar yapılmıştır. Ancak tedavisi zor olan bir kanser türüdür. Bu yüzden uzmanlar kişilerin yılda en az iki defa tüm vücut kontrolleri yapılması gerektiğini vurguluyor. 

AKCİĞER KANSERİNİ ÖNLEMEK İÇİN…

Nikotin ve kafein gibi maddeleri fazla tüketmekten kaçınılmalı

Ruhsal sağlığı korumak 

Sürekli olarak asit oranı fazla maddeler koklamamak

Aynı hava ortamında en fazla bir saat durmak

Düzenli spor yapıp sağlıklı beslenerek akciğer kanseri önlenebilir.

Mevsim geçişleri ve kış denince akla ilk gelen ıhlamur çayı, hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. İçeriğinde lif ve bolca vitamin içerdiğinden hem boğazları hem de sindirimi temizlemede oldukça etkilidir. Uzmanların da sıklıkla tüketilmesini tavsiye ettiği ıhlamura dair her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz. Peki ıhlamurun faydaları nelerdir? Hangi hastalıklara iyi gelir? Ihlamur çayı nasıl yapılır?

Ebegümeci ailesine ait olan ıhlamur, ağaç be çalı şeklinde bulunur. Kış aylarında yaprak döken bu ağaçlarda açan ıhlamur yaprağı ve çiçeği dilimli görünüşü ile dikkat çeker. Ağaçtaki çiçeklerin sayısı 35’i bulduğu söyleniyor. Verimli ve kireçli topraklarda yetişen ağaçlar tabansuyu yüksek olan yerleri sever. Sürüngelerin yaşamayı sevdiği ağaç Orta Avrupa’da özellikle köylerinde yüzyıllar boyu kullanıldı. Özellikle genç kızlar ıhlamurla hem cilt bakımlarını yaparlar hem de taç yapar. Bazı topraklarda ıhlamur ağaçlarına aşırı önem verdiklerinden kimsenin zarar vermesini istemezler. Güzel kokusu sayesinde kozmetik sanayisinde de ham maddedir. Ağacının odunları kaliteli olduğundan özellikle müzik aletlerinin yapımında tercih edilir. Alternatif tıpta sıklıkla tüketilen bitkisel ilaçların başında gelen ıhlamur, içerdiği yatıştırıcılar sayesinde sinir hücrelerinin deforme olmasını engeller. Hem üst solunum yolları hastalıkları sırasında yaşanan boğaz tahribatını engeller hem de ruhsal hastalıkların yaşanma riskini azaltır. 

IHLAMURUN FAYDALARI NELERDİR? HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Kronik uykusuzluk yaşayanlar genellikle ertesi gün yorgun ve stresli olurlar. Belli bir süre devam eden bu rahatsızlık için en ideal doğal ilaçlardan biri ıhlamurdur. Melatonin etkisi olan ıhlamuru uyumadan bir saat önce tüketildiğinde bir haftada uyku problemini ortadan kaldırır.

Mevsim geçişlerinde ayyuka çıkan virüs ve bakterilerin artmasını önlemek için ıhlamur birebir fayda sağlar. Bağışıklık sistemini yenileyen ve hücrelerin koruyan ıhlamur, vücudun direncini artırır.

Tanen ve oksidatif içerdiğinden güçlü bir antioksidan özelliğine sahiptir. Bu sayede bağışıklığı temizleyip hastalıklara karşı direnci yükseltir. 

Sindirimdeki atık besinlerin toksilenmesini önleyerek vücuttan atar. Mide asidini düzenler. Özellikle hazımsızlık ve kusma gibi sorunlara iyi gelir.

Bağırsakları temizlediğinden ciddi rahatsızlık olan iltihaplanmasını engeller. Bunun yanı sıra kabızlık gibi tuvalet sorunlarının yaşanmasının önüne geçer. 

Vücuttaki ödemler bazen el ve ayaklarda şişkinlik yapar. Bu da kişinin uzun süre aynı pozisyonda kalmasından kaynaklanır. Ağrılara neden olan bu şişkinlikler için bir kova sıcak suya 500 gram ıhlamur ve kuru nane atıp ayaklarınızı koyarak bir saat bu şekilde kalmanız sonucunda hem ağrının hem de şişkinliğin dindiğini görmüş olursunuz.

Karaciğer ve safra kesesini toksinlerden arındırmada etkili bir doğal bitkidir. Vücudun en önemli organlarından biri olan karaciğer uzun süre toksinlere maruz kaldığında ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Özellikle kolesterolün yükselmesi ve cilt hastalıklarına zemin hazırlar. Bu yüzden uzmanlar düzenli ıhlamur tüketilmesini tavsiye eder. 

Sıcak tüketildiğinde vücut ısısını artırarak terlemeyle bile toksin atar. Ayrıca güçlü bir idrar söktürücüdür. Bu yüzden mesane de taş ve kum oluşumun önüne geçer. 

Hazırlanan ıhlamur suyu göz hastalılarına da iyi gelir. Enfeksiyon önleyici olan ıhlamur suyuyla göz çevresi temizlendiğinde hem burada bakteri birikmesini önler. Hem de göz çevresindeki kırışıklığı azaltır.

Tonik gibi kullanılabilen ıhlamur cilt lekelerini yok eder. Günde iki defa düzenli cilde uygulandığında bir aya gözle görülür bir sonuca şahit olursunuz. 

IHLAMUR ÇAYI NASIL YAPILIR?

Grip ve nezle gibi hastalıkları önlemek için iki tane kurumuş elma bir tane çubuk tarçın, bir çay kaşığı zencefil, bir yemek kaşığı limon ve 20 gram kuru ıhlamuru 5 dakika ocakta kaynatın sonra alıp süzerek için. 

IHLAMURUN ZARARLARI NELERDİR?

Hamile ve yeni doğum yapmış kadınlar tüketmeden bir uzmana başvurmalı.

Günde 3 bardak geçilmemeli aksi halde ishale ve aşırı sıvı kaybına neden olur.

Kanı sıvılaştırarak basıncını yükseltebilir. Bu yüzden sınırlı tüketilmeli.

Bir kere kaynatılıp tüketilmeli ikinci kaynama yapılmamalı.

Ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklara zemin hazırlayan magnezyum eksikliği hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki magnezyumun eksikliği ne gibi sorunlara neden olur? Hangi besinlerde magnezyum bulunur? Vücuttaki bazı eksik mineral ve vitamin ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkarır. Bunların başında da magnezyum minerali gelir. Bu yüzden haberin detayında magnezyum eksikliğine dair her şeyi bulabilirsiniz.

Bilim dilinde “Hipomagnezemi” olarak bilinen magnezyum eksikliği birçok sağlık sorununa neden olur. İnsan vücudu için önemli olan bu mineralin eksikliği bazı belirtilerle kendini gösterir. Enerji depolama ve metabolizma için önemli olan bu mineral vücuttaki asidi dengeler. Aynı zamanda kas ve kemik sistemi için de oldukça önemlidir. Magnezyum kalsiyum minerali ile beraber kemik ve kaslarda etkinlik gösterir. Kalsiyum kasın kasılmasını sağlarken magnezyum gevşemesinde yardımcı olur. Diş ve diş yapısında bulunan hücrelerin sağlığını fosfor maddesi ile beraber korur. Damar zarındaki elsatikiyetini ve kan basıncını düzene sokar. Böylece riskli hastalıkların yaşanmasını engeller. Bunların yanı sıra hücrelerin büyümesi ve yenilenmesini destekler. Vücudun sağlıklı işleyişi için fayda sağlayan magnezyum sinir hücrelerinin elektriksel sinyallerinin doğru yapılması için gereklidir. Bu sinyaller hormonları bile olumlu etkiler. Hem fiziksel hem ruhsal hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olan magnezyum eksikliğini gidermek için gün içerisinde magnezyum içerikli besinler tüketilmelidir.

MAGNEZYUMUN VÜCUDA FAYDALARI NELERDİR?

Beyindeki kortizol hormonu odaklanmak için kullanılır. Ancak bu hormonun yüksek olması vücudun diğer işlevleri açısından ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkarıyor. Bunların başında da stres gelir. Kortizonu beyinde dengeleyen en etkili vitamin ise magnezyumdur. 

Vücudun iç dengesi için kan düzeyinin normal seyretmesi gerekir. Ancak yanlış beslenme ve vücuda alınan gereksiz bazı besinler kan düzeyini olumsuz etkiler. Bu durumu dengede tutmak magnezyum maddesinin görevidir. 

Mutluluk hormonu, dengede kalması içinde magnezyum önemlidir. Magnezyumun yeterli miktarda olduğu bir vücutta depresyon ve kaygı bozukluğu gibi ruhsal rahatsızlıkların yaşanma olasılığı azalır.

MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ NE GİBİ SORUNLARA YOL AÇAR?

Yorgunluk ve yoğun stresli hissetmek,

Gün içerisinde enerji düşüklüğünde artış,

Sürekli sinirli ve asabi bir ruh hali,

Uyku problemleri,

Kötü kolesterol seviyesinde yükseklik,

Adet dönemlerindeki ağrıların daha şiddetli yaşanması,

Kalp çarpıntısı, ani tansiyon yükselmesi ve sık sık baş dönmesi,

Böbreklerde ve idrar yollarında taş kum oluşumu gibi belirtiler magnezyum eksikliğine işarettir. 

HANGİ BESİNLERDE MAGNEZYUM BULUNUR?

150 gram Ispanak yaklaşık olarak 90 mili gram magnezyum içerir.

200 gram kabak çekirdeği günlük magnezyum ihtiyacının %80’ini karşılar. Ancak kabak çekirdeği yüksek kalori içerdiğinden dikkatli tüketilmelidir.

80 gram balık ortalama 60 mili gram magnezyum içermektedir.

125 gram haşlanmış yeşil fasulye günlük magnezyum ihtiyacının %7’sini karşılar. 

200 gram pirinç ortalama 60 milli gram magnezyum içermektedir. 

90 gram avokado yaklaşık olarak 35 milli gram magnezyum içerir.

80 gramlık muz 20 milli gram magnezyum içermektedir.

K vitamini, tiamin, riboflavin, demir, fosfor, potasyum ve bakır içeren soya fasulyesinin 80 gramı günlük magnezyum ihtiyacının %50’sini karşılar.

150 gram süt yaklaşık 20 milli gram magnezyum içerir. 

1 avuç ay çekirdeği günlük magnezyum ihtiyacının %10’unu karşılar. 

150 gram bitter çikolata yaklaşık olarak 450 milli gram magnezyum içermektedir.

MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ TEDAVİSİ NASILDIR?

Uzman kontrolü olmadan magnezyum eksikliği ilaç takviyesi ile giderilmemelidir. Aksi halde ishal huzursuzluk, vücut ısısında büyük değişiklik, sürekli uyku isteği gibi durumlara neden olur. an testi ile magnezyum eksikliği ortaya çıkar. Aynı zamanda idrar testi de yapılması gerekir. Daha sonra uzman takviye miktarını ilaçlarla ya da doğal yolla belirler.