Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Siyah havuç olarak da bilinen mor havucun insan sağlığına faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Güçlü bir antioksidan olan mor havucun özellikle şalgam yapımında kullanılıyor. Kış aylarında sıklıkla kullanılan mor şalgam ülkemizde Konya ve Afyon’da yetiştirilir. Sizler için vitamin ve mineral deposu olan mor havuç hakkında merak edilenleri haberin detayına ekledik.

Yeraltı besinlerinden biri olan havucun yetiştiği toprağa göre yeryüzünde binlerce çeşidi bulunmaktadır. Turuncu olanı sıklıkla tüketilmesine rağmen mor olanı ise günümüzde giderek yaygınlaşmaya başladı. Antioksidan bakımından zengin olan mor havuç, Afyon ve Konya’da yetiştirilir. Özel üretim yapılan mor havuç, turşu yapımında kullanılır. Göz ve mide hastalıklarına fayda sağlayan mor havuç, yüzyıllardır alternatif tıpta da tüketilen bir besindir. Turuncu havuca göre lafa ve beta karotenleri fazla olan mor havucun iki tanesi vücudun ihtiyacı olan B vitamini kompleksini kolayca karşılar. İç Anadolu’da tüketimi fazla olan mor havuçtan şalgam ve salata yapılır. Çiğ olarak da tüketilebilen mor havuç, kendisine de mor ya da siyah rengini veren antioksidan maddeler içerir. Bu özelliği sadece sağlık değil kozmetik ve gıda renklendiricisi olarak da kullanılmasına neden olur. Kış mevsiminde topraktan çıktığından tüketimi de bu aylarda fazladır. 10. yüzyıl da Fas İmparatorluğu tarafından keşfedilip üretilmeye başlandı. Uzak doğu ülkelerinde ise toprak yapısı farklı olduğundan şekilli çıkan mor havuç burada da sıklıkla tüketilir. Mor havucun besin değerleri ise; lif, potasyum, manganez, antosiyanin, oksidatif, C ve A vitaminlerinden oluşuyor. 

MOR HAVUCUN FAYDALARI NELERDİR?

Oksidatif içerdiğinden kandaki toksinleri temizlemede etkili olan mor havuç; kalp ve damar hastalıklarının riskini azaltır. Kötü kolesterol seviyesini düşürmenin yanı sıra kan basıncını kontrol altına alarak ani felç ve inme gibi sağlık sorunlarının önüne geçer.

Vücudun ihtiyacı olan B vitamini kompleksini tek seferde sağlar. Bu vitamin kompleksi özellikle organlardaki hücrelerin yenilenmesini sağlar. Ayrıca işlevselliğini artırarak hasar almalarını engeller.

Mor havucu diğer besinlerden ayıran en önemli özelliği antosiyanin maddesidir. Bu madde antioksidan özelliği olmasını sağlar. Mor havuçta bulunan madde ve oranıyla aynıdır. Bu sayede vücutta serbest radikal sayısı azaltır. Hücrelerin mutasyona uğramasının önüne geçer. 

Antioksidan özelliği ayrıca başlı başına beyin sağlığını da etkiler. Beyindeki hücreleri yenilenmesini sağlarken zihinsel gerilemeye neden olacak özellikle ileri yaşlarda yaşanma ihtimali olan unutkanlık hastalığına yakalanma riskini düşürür.

Kalorisi yüksek olması kilo almaya değil tam tersi vermeye yardımcı olur. Lif özellikli de olduğundan vücudun hem enerjisini artırır hem de yağ yakımını hızlandırır. Yapılan araştırmalarda düzenli olarak mor havuç tüketen kişilerin en sağlıklı kilo verdikleri tespit edilmiştir. 

Bağırsak sorunu sindirim hastalıklarının başında gelir. Özellikle iltihaplanması ve flora sayısının düşmesi bağırsakların işlevselliğini düşürür. İnflamatuvar gibi hastalıklar da bu düşme sonucunda görülür. Ciddi bir hastalık olan inflamatuvar, bağırsak kanserine kadar yol açabilir. Ancak mor havuç bağırsakların işlevselliğini artıran lif bakımından oldukça zengindir. Kabızlık gibi sorunların oluşmasını bile engeller.

Mor havuç vücuttaki ödemi atmada da etkili bir besindir. Bununla beraber yaşlanmayı önler. 

MOR HAVUÇ NASIL TÜKETİLİR?

Ara öğünlere eklenen mor havuçtan çeşitli salata ve yemek tarifleri yapılabilir. Ayrıca suyu sıkılarak tüketilebilir.

2 orta boy mor havucu rendeleyip zeytinyağıyla beraber kavurun içerisine damak zevkine göre tuz ve limon ekleyip üzerine yoğurt dökerek tüketebilirsiniz. Ayrıca patates gibi uzun uzun kesip zeytin yağda kavurup yiyebilirsiniz. Rendeleyip sebze çorbalarına ekleyebilirsiniz. 

Salata olarak tüketilen kuzukulağı ekşi bir tadı olduğundan herkes tarafından beğenilerek kullanılmaz. Ancak bu bitki yüzyıllardır kendiliğinden yetişir ve alternatif tıpta doğal ilaç yapımında tüketilir. Fosfor ve demir bakımından zengin olan kuzu kulağı görüntü olarak ıspanakla karıştırılır. Peki kuzukulağının faydaları nelerdir? Kuzu kulağı nasıl tüketilir? Sizler için kuzukulağı hakkında merak edilenleri haberin detayına ekledik.

Bilim literatüründe Rumex acetosella olarak adlandırılan kuzukulağı, kırmızı gövdeli bir bitki türüdür. Yapraklarında yüksek miktarda potasyum barındıran kuzukulağı, ayrıca okzalat, oksalik asit, tanen, antrakinon, reçine ve şeker içerir. Bunun dışında A, B ve C vitaminleri bakımından zengindir. Tüysüz uzun yaprakları nedeniyle kuzuların kulaklarına benziyor. Halk arasında ekşimlik, oğlak kulağı ve ebemekşisi olarak da isimleri vardır. Türkiye’de en fazla yetiştiriciliği Tokat’ta yapılırken Dünya da ise Avrupa ülkelerinde sera yöntemiyle yetiştirilir. Ancak kuzukulağı kendiliğinden sulak alanlarda yetişen bir bitkidir.Sonbaharda tam olgunlaşan bu bitki kış ayları boyunca pazar tezgahlarında bulunabilir. Eski çağlardan beridir cilt hastalıklarında sıklıkla kullanılan kuzukulağı özellikle sedef hastalığı, egzama ve çıbanlara birebir fayda sağlar. İçerdiği asidik özellikle cilt yüzeyindeki deforme olmuş hücreleri yeniler. Güçlü bir mikrop öldürücü vardır. Yapılan son araştırmalarda bitkinin anne sütünü artırıcı etkisinin olduğu saptanmıştır. Karabuğday ailesine ait kuzukulağı nemli topraklarda kolayca yetişir. Çiğ olarak tüketilebilir. 

KUZUKULAĞININ FAYDALARI NELERDİR?

Kadınların ergenlikten itibaren yaşadığı adet döngüsünde yaşanan sancı ve ağrıları dindirir. Ayrıca düzensiz adet döngüsünde de fayda sağlar.

C vitamini eksikliğinden kaynaklı ortaya çıkan ciddi hastalıkların riskini düşürür. Vücuttaki sağlıklı hücre sayısını artırır.

Çiğ olarak tüketildiğinde dil üzerindeki enfeksiyonlu hücreleri ve diş aralarındaki besin atıklarını temizler. Diş etlerini güçlendirir. Diş kaybını azaltır.

Çeşitli sebeplerden ötürü yavaşlayan bağırsaklar kabızlığa neden olur. Ancak kuzukulağı bağırsakların işlevselliğini artırarak sindirim sorunlarının önünde geçer. Adeta müshil gibi etki sağlar.

Taze olan kuzukulağı ezilip cilt yüzeyine sürüldüğünde burada olan egzama, sedef, güneş yanığı gibi cilt problemlerin riskini azaltır. Tüm cilt hücrelerini güçlendirerek yaşlanma ve kırışıklık gibi etkileri ortadan kaldırır.

Kandaki toksinleri ve yağları temizleyerek idrar yolu ile atar. Bu işlemi sırasında idrar yollarını ve mesaneyi temizler. Taş ve kum oluşumunu önler.

İçeriğinde sıvı oranı yüksek olduğunda böbrek bezlerini çalıştırır. Ancak yüksek potasyum içerdiğinden vücutta sıvı dengesizliğine yol açabilir. 

Üst solunum yolları hastalıkları sırasında tüketildiğinde boğazı enfeksiyondan arındırır. Bağışıklığın neden olduğu yüksek ateşi düşürür. 

Yapılan araştırmalarda kuzukulağı tohumunun anne sütünü artırdığını ve besleyici özelliğini çoğalttığı görülmüştür. 

KUZUKULAĞI NASIL TÜKETİLİR?

Genellikle çiğ olarak salatalarda kullanılır. Ancak çorba ve böbreklerde de iç malzeme niyetine de tüketilebilir. 20 gram kurutulmuş kuzukulağını kaynamış bir bardak sıcak suyun içine ekleyin 5 dakika sonra süzüp tüketin. Bu çay ateşi düşürmeye ve idrar sökmeye yardımcı olur. Bir demet kuzu kulağını iyice yıkayın. Bir saat boyunca sirkeli suda bekletin. Daha sonra doğrayıp bir tabağa alın içine bir salatalık doğrayıp zeytin yağı limon ve pul biber ekleyip tüketin. Bu salatayı ara öğün olarak tükettiğinizde kilo vermenize de yardımcı olur.

Yumurta çeşitleri arasında en fazla vitamin ve kalori içeren bıldırcının insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor musunuz? Bir bıldırcın yumurtasının 2 tane tavuk yumurtasından daha faydalıdır. Dünyanın birçok yerinde tüketilen ve popülerliği günümüzde giderek artan bıldırcın yumurtası artık hemen hemen her yerde satılmaktadır. Peki bıldırcın yumurtasının faydaları nelerdir? Hangi hastalıklara iyi gelir? Sizler için vitamin deposu olan bıldırcın yumurtası hakkında merak edilenleri araştırdık.

Sülünler ailesine ait olan Bıldırcın kuşları iyi şartlarda ortalama 300 tane yumurta yapabilirler. Özel olarak beslenen bu kuş türlerinin etleri oldukça lezzetlidir. Aynı zamanda bu kuşların yumurtaları da yüzyıllardır tüketilir. Tam bir vitamin deposu olan bıldırcın yumurtası özellikle Asya ülkelerinde yemeklere lezzet katlamak için çiğ ya da pişirilerek kullanılır. Yüksek kalsiyum içeren bu yumurtalar vücudun fonksiyonel işlevini güçlendirir. Hatta Güney Kore’de bıldırcın yumurtası kaynatılıp paketlenerek marketlerde satılıyor. Özellikle çocuklara verilen bıldırcın yumurtası ince kabuğa sahiptir. Japon mutfağının vazgeçilmez malzemesidir. Çiğ olarak tüketildiği gibi pişmiş hali suşinin içerisine eklenir.  Bir misafire bıldırcın yumurtası ikram etmek Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’da incelik olarak görülür. İçeriğinde D, A vitaminleri ve sodyum, potasyum ve kalsiyum bol miktarda bulunmaktadır. Eski çağlarda bu yumurta burkulmalar ve yaralanmalarda kabuğu ile beraber bölgenin üstüne kırılıp masaj yapılırmış. Bu bölgenin rahatladığına inanılırmış. 

BILDIRCININ FAYDALARI NELERDİR?

Gelişim çağındaki çocukların kemiklerinin daha sağlıklı büyümesini sağlar. Motor hareketleri için önemli olan kasların daha esnek olmasını destekleyerek ileri yaşlarda görülme ihtimali olan kemik erimesi ya da iltihaplanması gibi hastalıkları önler. 

Doğada bulunan en iyi D vitaminidir. Özellikle D vitamini eksikliği olanların düzenli tüketmesi gerekir. Aksi halde D vitamini eksikliği ciddi hastalıklara zemin hazırlar.

Gözün ihtiyacı olan A vitaminin yüzde 90’ını karşılar. Bunun yanı sıra vücudun ihtiyacı olan A vitaminini de karşılayarak cilt tabakasını ve organlardaki zarların yenilenmesini sağlar.

Bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara özellikle kansere karşı vücudun direncini artırır. Yapılan araştırmalarda bıldırcın tüketen kişilerin kansere yakalanma olasılığının neredeyse hiç olmadığı gözlemlenmiştir.

Kemiklerin ihtiyacı olan kalsiyumu sağlayarak güçlenmesini destekler. ileri yaşlarda görülme ihtimali olan kemik erimesi ve romatizmal hastalıkların önüne geçer. Ürik asidi azaltarak kasların sağlığını korur. Vücudun ödem ve iltihaplanmasını önler. 

Gün içerisinde çevresel etkilerden dolayı artan metalleri vücuttan uzaklaştırmada oldukça etkilidir. Vücudu toksinlerden arındırarak yenilenme sürecine destek sağlar. 

Kalorisi yüksek olmasına rağmen tokluk hissi verdiğinden kilo vermede yardımcı olur. Enerji seviyesini yükselterek vücudun yağ bağlamasının önüne geçer. 

Cilt hastalıklarından en yaygın görülen egzamaya birebir fayda sağlar. Cilt yüzeyini parlatarak hücrelerin yapısını korur. Yaşlanmanın önüne geçer. Saç dökülmesi ve yıpranmasına birebir fayda sağlar. Cilt yüzeyine sürerek ya da tüketerek bu faydaları elde ede bilirsiniz. Banyo yapmadan bir saat önce bıldırcın yumurtasını saçınıza zeytin yağı ile karıştırıp sürün ve bekletin sonra yıkayın. 

Alerjik etkisi olmadığı gibi alerjiyi de önler. Bağışıklığı serbest radikalli hücrelerden temizler. Vücudun enerji oranını artırır. Hastalıklara karşı direnci yükseltir. 

Kan basıncını dengeleyerek yüksek tansiyon ve kalp hastalıklarının önüne geçer. Ancak aşırı tüketilmemesi gerekiyor. 

Sinir hücrelerini yatıştırıcı bir etkisi vardır. Bu sayede hep nörolojik hemde ruhsal hastalıklara iyi gelir. 

100 GRAM BILDIRCIN YUMURTASI;

Kalori – 158 gram

Toplam yağ – 11 gram

Kolesterol – 844 miligram

Sodyum – 141 miligram

Potasyum – 132 miligram

Karbonhidrat – 8 gram

Protein – 13 gram

BILDIRCIN YUMURTASI NASIL TÜKETİLİR?

Çiğ olarak tüketilmesi daha faydalıdır. Ancak uzmanlar sarı kısmındaki bir maddenin vücuttaki B vitaminlerini etkisizleştirdiğinden bu kısmın tüketilmemesi gerektiğini vurguluyor.. Bir bıldırcın yumurtasını bir bardağa kırın içine ayrıca süt ve bir kaşık bal ekleyerek karıştırın. Karışım öksürük ve alerjik reaksiyonlara oldukça iyi gelir. Ayrıca vücudu kuvvetlendirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Her gün bir bardak içmek yeterli olur.

BILDIRCIN YUMURTASININ ZARARLARI VAR MIDIR?

Yüksek kalori miktarına sahip olduğundan aşırı tüketimi esnasında kötü kolesterol seviyesinin yükselmesine yol açabilir. Bu da kalp damar sağlığını olumsuz etkiler. Bunun yanı sıra böbrek üstü bezlerinin çalışma işlevselliğini düşürür. Kronik hastalığı olanlarda ise ilaçlarla beraber tüketildiğinde kötü etkilenebilir. Bir uzmana danışmadan tüketilmemesi gerekiyor.

Hemen hemen herkesin günlük hayatta yaşadığı ani gelen göz kararması her ne kadar basit bir rahatsızlık olarak görülse de altında birçok neden olabilir. Özellikle ardından yaşanan baş dönmesi ve bulantı bazı hastalıkların bile habercisi olabilir. Peki ani yaşanan göz kararmasının nedenleri nelerdir? Göz kararmasına ne iyi gelir? Sizler için ani göz kararması hakkında merak edilenleri haberin detayına ekledik.

Her yaşta her cinste görülme olasılığı olan aniden göz kararması genellikle yoğun bir iş sonrası yaşanır. Bazı uzmanlar uzun süreli masada oturan kişilerin yaşadığı bu durumda aniden ayağa kalkınca beyne birden kan sıçrar bu da sinirleri ve damarları zorlar. Göz kararmasına neden olur. Ancak bunun aynı sıra kansızlık, kalp ritim bozukluğu ve beyin hastalıkları da ani göz kararmasına sebebiyet verir. Bu durum sık sık yaşanıyorsa bir uzmana görülmekte fayda var. Aksi halde dönüşü olmayan hastalıklar ortaya çıkabilir. 

ANİ YAŞANAN GÖZ KARARMASININ NEDENLERİ NELERDİR?

Sağlıksız ve dengesiz beslenme sonucu vücudun değişen vitamin ve mineralleri hormon seviyesini ya da tuz miktarını olumsuz etkiler. Birden seviyesi bozulan bu sorunlar göz kararmasına zemin hazırlar.

Vücut ısısındaki değişim ve bağışıklığın azalması da ani göz kararmasına neden olur.

Kandaki demir emiliminin azalması

İnsülin direncinde düşme ya da yükselme

Kötü kolesterol seviyesinin artmasına bağlı yükselen kan basıncı

Vertigo, iç kulak iltihaplanması,migren

Tıkanan sinüs yolları ve vücutta azalan oksijen seviyesi 

Yoğun yaşanan stres ve depresyon gibi ruhsal sorunlarda ani göz kararmasına sebep olur. 

GÖZ KARARMASINA NE İYİ GELİR?

Bu durumun yaşanmaması için en önemli durum yaşam kalitesini yükseltmektir. 

Uzun süreli açlıktan ya da aniden tıka basa yemek yemekten kaçınınız.

Beyincik ve omuriliği hasara uğratmadan daha sakin hareket edilmelidir.

Sık sık pozisyon değiştirmek gerekir.

Gün içinde vücudun oksijen seviyesini yükseltmek için temiz hava almak.

2,5 litre su tüketimini her gün düzenli yapmak.

Domates ve salatalık tüketerek vücuda aynı anda sıvı ve antioksidan alınmalı.

Artan göz kararmasın da bir uzmana başvurmak. 

– Aşırı nikotin ve kafesin içeren besinlerden uzak durmak.

Kış aylarının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan pazının insan sağlığına faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Görüntü olarak ıspanakla karıştırılan pazının hem yemeği hem de salatası yapılır. Özellikle yoğurtla beraber tüketildiğinde sindirim hastalıklarını önleyen pazı hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki pazının bilinmeyen faydaları nelerdir? Pazı hangi hastalıklara iyi gelir? Haberin detayında pazı hakkında her şeyi bulabilirsiniz.

Ispanakgiller ailesine ait olan pazı çok besleyici bir sebzedir. İçerdiği vitamin ve mineraller sayesinde sindirim sisteminin fonksiyonlarını artırır. Büyük yaprakları olan pazı hemen hemen her toprakta rahatlıkla yetişebilir. Tam bir kalsiyum deposu olan pazı, kemik gelişimine büyük katkı sağlar. Eski çağlardan beri tüketilen pazı hem çiğ hem de pişirilerek tüketilebilir. Ülkemizde sıklıkla sarması yapılan pazı yoğurtla beraber tüketildiğinde sağladığı faydalar artar. Günümüzde artan hastalıklara adeta doğal ilaç olan pazıyı uzmanlar en az haftada bir kez tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. 

100 GRAMLIK PAZININ BESİN DEĞERLERİ

Kalori // 30

Lif // 2 gram

Protein // 2 gram

Yağ // 0.2 gram

C vitamini // 30 miligram 

Potasyum // 250 miligram

Kalsiyum // 120 miligram

Demir // 4 miligram 

PAZININ BİLİNMEYEN FAYDALARI NELERDİR?

– Modern çağ hastalıklarından biri olan parkinson ve alzheimer beyin rahatsızlıkları için faydalı bir besindir. Beyinin ihtiyacı olan proteini sağlar. Ayrıca hafızayı güçlendirir.

– Çeşitli sebeplerden ötürü vücutta sık sık hasar alan sinir sistemindeki hücrelerin işlevselliğini artırır. Yorgunluk, stres ve depresyon gibi hastalıkları engeller. 

– Pazı en fazla sindirim sistemine fayda sağlar. Yoğurtla beraber tüketildiğinde sindirim organlarındaki baterileri azaltır. Bağırsakların daha sağlıklı çalışması için gerekli olan bağırsak florasını korur. Yemeklerden sonra sık yaşanan hazımsızlığa iyi gelir. Mide duvarını güçlendirerek öğütülme işlemine destek verir.

– Yapılan araştırmalarda pazının kandaki şeker seviyesini dengelediği tespit edilmiştir. Uzmanlara göre doğal şeker ilacı olan pazı kan şekerini dengeleyen siringik asit içerir. Bu sayede diyabet riskini azaltır.

– Tüm yeşil yapraklı sebzelerde olduğu gibi pazıda güçlü bir antikonasorejendir. Özellikle kolon kanserini önleyen pazı, hücrelerin mutasyona uğramasını engeller.

– Alternatif tıpta kaynatılan pazı yaprakları basur memelerinin üzerine konularak şiddeti azaltılmaya çalışılır. Bunun yanı sıra kemik ve kas ağrılarında da kaynatılan pazı yaprakları bölgeye sarılıp üzerine streç film geçilerek bir saat dinlenilmesi tavsiye edilir.

– Saç dökülmesindeki en büyük etken, saç köklerinde azalan biyotin maddesidir. Pazı bu madde bakımından oldukça zengindir. Hem yemek olarak tüketildiğinde saç dökülmesini önler. Hem de kaynatılıp lapa haline gelen pazı yapraklarını zeytin yağı ile ezip içine bal ekleyerek saç diplerine sürüldüğün de de saçların parlaklığını canlılığını artırır. Dökülmenin de önüne geçer. 

– Kötü kolesterolü düzenlediğinden kalp ve damar hastalıklarına da iyi gelir. Ayrıca aşırı sıvı olan kanın pıhtılaşmasını destekler. Morarma ve kanamaların önüne geçer. Eski çağlarda özellikle Uzakdoğu ülkelerinde savaş sırasında yaralı askerlerin yaralarının çabuk iyileşmesi için sık sık kullanılırdı. 

Sütlü tatlıların eşsiz lezzeti olan tarçının aslında insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Alternatif tıptaki kullanımı eski Mısır tarihine kadar uzanan tarçın, günümüzde daha çok tatlılarda tercih edilir. Ancak tarçın çok güçlü bir antimikrobiyal özelliği vardır. Peki tarçının faydaları nelerdir? Tarçın hangi hastalıklara iyi gelir? Sizler için tarçın hakkındaki tüm bu soruların yanıtlarını araştırdık.

Defne ailesine ait olan tarçın, ağacının iç gövdesi sıyrılarak elde edilir. Kurutulup öğütülen tarçın, soyulurken içe doğru kıvrımlı olur. Çubuk şeklinde sıyrılan tarçının, keskin bir kokusu ve eşsiz tadı vardır. Tanen ve uçucu yağ içeren tarçın, kahve, çikolata ve meyveli sodalarda ham madde olarak kullanılır. Orta Asya’da tüketimi fazla olan tarçın Osmanlı mutfaklarının ise vazgeçilmez baharatlarından biridir. Bilimsel literatürde cinnamomum olarak geçer. kabuklarında yüksek miktarda polifenol olan tarçın, güçlü bit antioksidan kaynağıdır. Kötü kolesterolü düşürmede etkili olan tarçın aynı zamdan vücuttaki mantarlı bakterileri de atmada etkilidir. M.Ö yıllarda Çinliler tarafından sadece ilaç olarak kullanılan tarçın, İpek yoluyla Avrupa’da yayıldığında oldukça değerli bir baharat olarak görülmüştür. Diyabet hastalığıyla savaşan tarçın birçok araştırmaya konu oldu. 

TARÇININ FAYDALARI NELERDİR?

– Vücut içerisinde artan toksin hücrelerin yaşlanmasını hızlandırır. Bunun yanı sıra hastalıkların yaşanma olasılığı da artar. Ancak yapılan araştırmalarda tarçın içeriğinde güçlü antioksidan içerdiğinden bu durumun yaşanmasını azaltır. Özellikle mevsim geçişlerinde artan virüs ve bakteri nedeniyle yaşanan üst solunum yolu hastalıklarını önler. Ayrıca sinir hücrelerinin deformasyona uğramasını engelleyerek stres ve yorgunluğun da önüne geçer. 

– Anti inflamatuar özelliğe sahip olan tarçın, kötü kolesterol seviyesini düşürerek kalp krizi, felç, yüksek tansiyon ve kan basıncın artış risklerini düşürür. Organların hücre dokularını yeniler. Nikotin ve kafeinden etkilenen akciğeri yenilemede güçlü bir baharattır. 

– Yapılan araştırmalarda tarçının kandaki şeker seviyesini düşürdüğü yani insülin direncini kırdığı tespit edilmiştir. Kan dolaşımını düzenleyerek, sindirimde enerjiye dönüşen karbonhidratların hızla parçalanıp yok olmasını engeller. Böylece vücudun enerjisini artırır. 

– Beyin fazla protein aldığından hücrelerinde hasar oluşur. İç sıvısında kayıp yaşayan beyinde şiddetli ağrılara neden olur. Ayırca motor hareketlerini olumsuz etkileyen bu durumu engellemede de faydalı besinler sıralamasında başlarda yer alır. Özellikle parkinson hastalığında doğal ilaç olan tarçın bayin nöronlarının işlevselliğini kontrol eder. 

– Hücrelerin mutasyona uğramasının önüne geçer. Özellikle kolonlardaki bakterileri azaltır. Sindirim sorunlarının önüne geçer. Kolon kanserinin oluşmasındaki en büyük etken besin atıklarıdır. Ancak tarçın güçlü bir temizleyici olduğundan kolonları temizler. 

– Dikkat eksikliği modern çağ hastalıkları arasında ilk sırada yer alır. Bu hastalığı yaşayan kişiler sürekli aşırı öfkeli, sabırsız ve hızlı konuşma gibi belirtilerle kendilerini gösterir. Yaşam kalitesini düşüren bu hastalık için en etkili besin tarçındır. Tarçın beyin ve sinir fonksiyonlarını düzenlediğinden doğal bir etki ile kişinin belirtileri yaşamasını engeller.

– Sindirim sistemindeki besinlerin parçalanıp kana karışması yavaşladıkça vücudun yağlanma oranı da bir o kadar artar. Ancak tarçın besinleri doğru enzimlemeye yardımcı olarak içerdiği lifle tokluk hissi sağlar. Böylece kilo vermek isteyenler için idealdir.

– Salmonella bakterisi gıda zehirlenmelerini tetikler bu da kusma bulantı gibi sağlık sorunlarına neden olur. Ancak tarçın bunun içinde etkili doğal bir ilaçtır. Bakterinin etkilerini kısa sürede yok ederek bağırsakların işlevselliğini artırır.

– Kolajen üretimi belli bir yaştan sonra yavaşlar. Bu maddenin azalması ile kişinin dokuları yaşlanma belirtileri gösterir. Ancak tarçın kolajeni artırmada etkilidir. Bunun yanı sıra saç derisine ve cilde yapılan tarçın maskeleri de buradaki hücreleri sağlığını korur. 

İyi huylu olmasına rağmen hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kemik kanseri her yaşta çeşitli sebeplerden dolayı görülebilir. Özellikle kemik yoğunluğu az olan kişileri uyaran uzmanlar bu kişilerde kanser oluşumu daha hızlıdır. Peki kemik kanseri nedir? Kemik kanserinin belirtileri nelerdir? Kemik kanserinin tedavisi var mıdır? Haberin detayında kemik kanserine dair merak ettiğiniz her şeyi bulabilirsiniz.

Kemik kanserleri çocukluk ve gençlik yıllarında yaşanan röntgen çekimleri ile teşhis edilebilir. Bu kanser türü diğer kanser türlerine bağlı ortaya çıkar. Kemik kanseri türüne “Osteosarkom” adı verilmektedir. Çoğunlukla bacaklarda ve kollardaki kemiklerde ortaya çıkan kemik kanseri, bacakta uyluk kemiğinin bir bölümünde, dize yakın alt bacak kemiğinde ya da kolun omuza yakın olan bölümünde sıklıkla görülür. Kemik yoğunluğu gelişim için oldukça önemlidir. Kalsiyum eksikliği ve ürik asit fazlalığından ortaya çıkan kemik yoğunluğundaki düşüklük kansere davetiye çıkarır. Erken yaşta kemik kanserinin yaşanma nedeni yanlış egzersiz ve düzensiz beslenmeden kaynaklıdır. Yaş ilerledikçe de sistematik hastalıkların yaşanma olasılığı da artığından tümör oluşumuna zemin hazırlanır. 

KEMİK KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ

Kemik kanseri kadınlara oranla erkeklerde daha sık görülür.

Daha çok uzun boylu gençlerde ve yetişkinlerde kemiklerin hızlı gelişmesi de başka bir risk faktörüdür.

İleri yaşlarda artan rahatsızlıklar ve  uzun süreli kemik hastalıkları nedeniyle görülebilir.

Genç hastalarda farklı bir kanser türünü tedavi etmek için kemik bölgesine uygulanan radyasyon, kişide daha sonra kemik kanseri oluşumuna neden olabilir.

Kanser özelliği taşımayan bazı kemik hastalıkları kemik kanserine yol açma riski taşır. 

Genetik bazı özellikler de kemik kanseri risk aktörleri arasında sayılır. Bazı kalıtımsal kanser belirtileri olan gençlerde ve yetişkinlerde osteosarkom riski artmaktadır.

KEMİK KANSERİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kemik ağrıları ilaçlarla geçmiyorsa,

Hissedilen ağrının şiddeti giderek artıyorsa,

Kemiklerde şişlik ve kızarıklık da fark ediliyorsa,

Ağrının olduğu bölgede kitle ve sertlik varsa,

İştahsızlık, halsizlik, yorgunluk, ateş, aksama ve döküntü gibi belirtilerle devam etmesi kemik kanserinin belirtileri arasındadır.

KEMİK KANSERİ TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Gelişen teknoloji ile uzuv kaybı yaşamadan kanser tedavi etmeye çalışılır. Kemik ve dokulara yerleşmiş olan tümör kalıcı oldukça tedavi zorlaşır. Bu yüzden ağrılara erken müdahale edilmesinde fayda var. İyi huylu tümör olmasına rağmen bu kanserin takibi oldukça önemlidir. Cerrahi operasyon gerektirmeden uzmanlar kemoterapi ve ilaçlarla ya da ufak operasyonlarla kontrolü ele alır. 

Hint mutfağının ana maddesi olan kimyon birçok yemeği tatlandırmak amacı ile kullanılır. Bunun yanı sıra kimyonun insan sağlığına birçok faydası da vardır. Özellikle gaz söktürücü ve mide rahatlatıcı etkisi olan kimyon sindirim hastalıkları için mucize bir baharattır. Tane ve toz halinde kullanılabilir. Peki kimyonun faydaları nelerdir? Kimyon hangi hastalıklara iyi gelir? Kimyon çayı nasıl yapılır? Sizler için kimyona ait her şeyi haberin detayına ekledik.

Ufak tohum parçacıkları olan kimyon yemeklere muhteşem bir lezzet verir. Özellikle etli yemeklerin tadını daha güzelleştiren kimyon Akdeniz ülkelerinde sıklıkla kullanılır. Lezzetli olduğu kadar faydası da olan bu tohum, folatlar, niasin, piridoksin riboflavin tiamin, A, C, E ve K vitaminleri bakımından zengindir. Bunun yanı sıra beta karoten deposu olarak da bilinir. Maydanoz ailesine ait olan kimyon, İlkbaharda olgunlaşır ama en çok sonbahar ve kış aylarında çayı yapılarak tüketilir. Şemsiye gibi açan bitkiden elde edilen tohumlar toplanır. Kurutularak baharat şeklinde tüketilir. Kokusu ile ortamda hemen kendini belli eder. Uçucu yağ, tanen ve reçine içeren kimyon sindirim hastalıkları için sıklıkla alternatif tıpta önerilir. Kebap yemeklerinde ete farklı bir tat vermek için kullanılır. Tadı biraz acı ve serttir.

KİMYONUN FAYDALARI NELERDİR?

Güçlü bir demir deposu olan kimyon anemi hastalığında doğal ilaç olarak kullanılır. 

Ciltte oluşan sivilce akne, dökülme ve tahriş gibi durumları yatıştırmada oldukça etkilidir. Sirke ile karıştırılıp cilde uygulandığında sivilce ve akne sorunlarını hafifletir. E vitamini bakımından zengin olan kimyon kırışıklık, yaşlanma ve sarkmaları önler. 

Saçların daha sağlıklı büyümesini destekler. Kökünü yenileyerek dökülmeyi ve yıpranmayı önleyerek daha parlak ve canlı görünmesini sağlar. Siyah kimyondan elde edilen yağ ve zeytin yağını karıştırıp banyo sonrası saça masaj yaparak uygulandığında dökülmeyi sıfırlar ve bunun yanı sıra yeni saçlar çıkartır. 

Kandaki şeker düzeyini yeniler ve diyabet rahatsızlığının risklerini azaltır. 

Homeglobin içeriği sayesinde kansızlığı tedavi eder. Bunun yanı sıra oksijen seviyesini koruyarak vücut içi kan düzeyini dengeler. 

Adet zamanlarını düzene sokar. 

Özellikle kış aylarında yaşanan üst solunum rahatsızlıklarını giderir. Metabolizmayı hızlandırır sindirimi kolaylaştırır. Vücuttaki toksinlenmeleri idrar yolu ile atmaya yardımcı olur.

Çay olarak tüketildiğinde gaz kusma, ishal ve mide rahatsızlıklarına iyi gelir. Böbreklerin sağlığını korur.

Karaciğerdeki iltihaplanma ve toksinleri atar. 

KİMYON ÇAYI NASIL YAPILIR?

10 tane kimyon tohumunu 2 su bardağı su ile kaynatınız. Tatlandırmak için içerisine biraz karabiber ekleyiniz. C vitamini etkisi olan bu çay kış hastalıklarına karşı bünyenizi güçlendirir. 

Kuruyemiş olarak tüketilen beyaz leblebinin insan sağlığına faydaları olduğunu biliyor musunuz? İçerdiği vitamin ve mineraller sayesinde sağlığa birçok faydası olan beyaz leblebi hakkında bilinmeyenleri sizler için derledik. Peki beyaz leblebinin faydaları nelerdir? İşte et tüketemeyenlerin tüketmesi gereken mucize besin beyaz leblebiye ait merak edilen her şeyi haberin detayında görebilirsiniz.

Leblebinin beyaz ve sarı olmak üzere iki çeşidi vardır. Ülkemizde İç Anadolu bölgesinde yetiştirilen nohudun kavrularak gevrek hale gelmesi sonucu leblebi elde edilir. Şeyh Murat Gazi tarafından ıslatılıp kavrulması yapılan leblebi Çorum’da sarı Ege bölgesinde ise kuru tuzlu ve beyaz olur. Kendine has bir tadı olan beyaz leblebi özel fırınlarda kavrulur. Beyaz leblebiyi elde etmek için Türk Gıda Kodeksi’ninde izin verdiği Titanyum dioksit adlı bir madde ile beraber işlem görür. Bu madde yüksek kullanılmadıkça zarar vermez. Leblebi besin değeri yüksek olan bir kuruyemiş olduğundan vücudun ihtiyacı olan bazı vitamin ve minerallerin eksikliğini giderir. Özellikle sporcuların egzersiz öncesi tükettiği bu besin sodyum, potasyum, kalsiyum, demir, protein, lif, A vitamini ve C vitamini içermektedir. 

BEYAZ LEBLEBİNİN FAYDALARI NELEDİR?

Beyaz leblebi midedeki asit oranını dengeleyerek mide yanması ve ekşimesine iyi gelir. Özellikle reflü, gastrit ve ülser gibi mide hastalıklarının yaşanma riskini azaltır. 

Diyet listelerinde ilk sıralarda yer alan beyaz leblebi içerdiği lif maddesi sayesinde uzun süre tokluk verirken, kısa sürede de kilo vermeye yardımcı olur. İçerdiği az yağ nedeniyle bölgesel kilo almayı da önler.

Lif madde sayesinde hem kilo vermede yardımcı olur hem de kolesterol seviyesini dengede tutarak kalp krizi ve felç gibi hastalıkların yaşanma riskini azaltır. Özellikle damar daralmasını önler. 

İçerdiği antioksidan sayesinde vücudu kısa sürede temizleyerek yenilenmesini destekler. Ayrıca içerdiği yağlar cilt hücrelerinin kısa sürede yenilenmesini sağlayarak kırışıklık gibi cilt sorunlarının yaşanmamasını sağlar. 

Vücudun günlük protein miktarını karşılamak için günde bir tabak kırmızı et tüketilmesi gerekir. Ancak et tüketmeyenler günde bir kase beyaz leblebi tüketerek kırmızı etin karşılayacağı proteini karşılar. 

Kalsiyum kemik ve diş gelişimi için gerekli bir maddedir. Beyaz leblebi içerdiği bu madde sayesinde kemik sisteminin gelişimini katkı sağlar. Özellikle gelişim çağındaki çocukların ve hamilelerin tüketmesi gerekir. Aynı zamanda anne sütünü artırıcı özelliğe sahiptir. 

– 5 adet limon suyunu 2,5 litre su ile karıştırıp 1 çay bardağı beyaz leblebi 3 gün boyunca düzenli tüketildiğinde kısa süre de kilo vermeye yardımcı olur. 

A vitamini sayesinde göz sağlığını da korur.

Sodyum maddesi kandaki basıncı dengeler. Leblebi de sodyum bakımından etkili bir besindir. Bu sayede yüksek tansiyon gibi ciddi durumlar önlenmiş olur. 

Nadiren ya da sık görülen kemik, kas ve eklem hastalıklarının geneli olan romatizmal hastalıklar hakkında merak edilen her şeyi sizler için araştırdık. Nedeni tam olarak bilinmeyen ama hastanın hayatını kabusa çeviren ağrılara neden olan hastalar, çeşitli belirtilerle kendini gösterir. Peki romatizmal hastalıklar nelerdir? Romatizmal hastalıkların belirtileri nelerdir? Haberin detayında romatizmal hastalıklara dair her şeyi bulabilirsiniz.

Kemik, kas ve eklemlerde sıklıkla rastlanan yangısal hastalıkların tümüne romatizmal denir. Çok çeşide neden olan romatizmal hastalıkların bazıları nadiren bazıları ise sık sık rastlanır. Nedeni tam olarak bilinmezse de genetik, bağışıklık sistemi ve çevresel faktörlerin zemin hazırladığı düşünülür. Bunun aynı sıra günümüzde bu hastalıkların artmasındaki en temel neden beslenme alışkanlığı olduğu düşünülür. Şiddetli ağrılara hatta ilerisinde uzuv kaybına bile neden olabilir. 

ROMATİZMAL HASTALIKLAR NELERDİR?

ROMATOİD ARTRİT 

Hemen hemen bütün dokuları etkileyebilen iki eklem arasında biriken iltihaplanmalar nedeniyle yaşanan hastalığa romatoid artrit denir. Bu hastalık zamanında müdahale edilmediğinde sakatlıklarla sonuçlanabilir. Halsizlikle başlayan belirtiler zamanla yerini ateş ve eklem ağrılarına bırakır. İleri boyuttaki belirtilerde ise eklemden dışa doğru şişkinlik, uykudan uyanıldığında tüm kemiklerde kasılma ve el yada ayak gibi bölgelerde simetri bozukluğu yaşanır. Romatoid artritte genelikle deri altı nodülleri de görülebilir. Hastalığın en ileri boyutu ise kalp zarındaki iltihaplanmadır. Hastalığın temelinde her ne kadar ilaç tedavi uygulansa da bununla beraber sağlıklı beslenme yürüyüş ve fiziki tedavi de gerekebilir.

EKLEM ROMATİZMASI – KİREÇLENME (OSTEORTRİT) 

Yaşlı insanlarda daha sık görülen bu rahatsızlık eklemlerde hassasiyet, motor hareketlerinde de yavaşlama gibi belirtilerle ortaya çıkar. Kıkırdaklarda biten kalsiyumun sürtünme sonucu kemik ve kaslardaki yapıyı inceltmesidir. Hastalık genelikle kalça, diz, el ve omurga gibi alanlarda daha sık rastlanır. Osteortrit tedavide geriye dönüş yoktur. Ancak ağrıları azaltmak için ilaç tedavisi uygulanır. Bazı hastalarda ise hasar almış alanlara platin yerleştirerek güçlendiremeye çalışılır. 

ANKİLOZAN SPONDİLİT

Kalça kemiğinden başlayıp omurgaya kadar ilerleyen hareket kısıtlamasına neden olur. Sebebi çok bilinmezse de kronik bir rahatsızlık olarak ortaya çıkar. Belden omuzlara kadar artan ağrılar için genellikle gevşetici ilaçlar kullanılır. Bunun dışında da doğal olarak lahana kürü ya da sıcak kompres uygulanabilir. Hastalığın semptomları arasında ateş, yorgunluk ve kilo kaybı gibi bulgulara rastlanır.

SİSTEMİK LUPUS ERİTMATOZUS(SLE)

Otoimmün hastalık olan sistemik lupus, hormonal bozukluk ve genetiksel yakınlıktan kaynaklı yaşanır. Vücut ısısında aniden yükselme bunun akabinde de şiddetli kemik kas ağrıları yaşanır. Kişi güneşe maruz kaldığında cildinde döküntü gibi bulgulara rastlanır. Kadınlarda daha sık görülen hastalık, bu hastalık daha çok kalbi, akciğeri, sindirim sistemlerini olumsuz etkiler. Genç yaşta görülme olasılığı daha yüksektir.

YUMUŞAK DOKU ROMATİZMASI (FİBROMİYALJİ) 

Bilim dilinde hastalığa kronik ağrı ve yorgunluk sendromu denir. Gece uyuma zorluğu yaşayan hastalar sabahları eklem ağrılarıyla uyanır. Bu hastalıkta diğerleri gibi kadınlarda daha sık rastlanır. Hastalarda ruhsal bozukluklar görülür. Bu hastalık genellikle mükemmeliyetçi ve hassas kişilerde yaşanma olasılığı daha yüksektir. Göğüs ağrısı, nefes alırken tıkanma ve kulak çınlaması gibi belirtilere de rastlanabilir. Sindirim sorunu hastalığın akabinde ortaya çıkar. İlaç, fizik ve doğal tedavilerle iyileştirilmeye çalışılır. 

BEHÇET HASTALIĞI 

Genital yerlerde yaraların oluşması ile kendini gösterir. Hastalık genetik ve çevresel faktörlerden dolayı yaşanır. İki cinste de eşit olarak ortaya çıkar. Behçet hastalığı yoğun iltihaplanma sonucu yaşandığı için eklemlerde romatizmal hastalıkların yaşanmasına davetiye çıkarır. Toplar damarlarda pıhtılaşmanın artmasına da neden olan behçet hastalığı, kronik bir hastalıktır.

GUT HASTALIĞI 

Gut hastalığı metabolizmada sıkıntı varmış gibi görünse de eklemlerde ödeme neden olduğundan romatizmal hastalıklar içerisine de girer. Vücuttaki asit ve toksinler mesaneden idrar yoluyla atılır. Ancak çeşitli sebeplerden dolayı özellikle sağlıksız beslenme ve vücutta yeteri antioksidan olmamasından kaynaklı bu asitler vücutta birikir. Bu duruma genellikle hayvansal gıdalar yol açar. Bu birikim gut hastalığına zemin hazırlar. Bölgesel şişliklerin beraberinde ödemlerle kişi obez hastası gibi görünür. 

ROMATİZMAL HASTALIKLARIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Eklemlerde şişlik ve ağrı

Motor hareketlerinde aksaklık

Göz içinde sıvı kaybı, kızarma ve şişlik

Parmak uçlarında üşüme ve açık renklilik

Nedensiz çıkan ateşlenme

Kanın çabuk pıhtılaşması ve damarları tıkaması

Yavaşlayan metabolizma nedeniyle sindirim hastalıklarında artış

Tuvalete çıkmada azalma

Ciltte sertleşme ve kuruluğa bağlı dökülme 

Güneş ışınlarının seviyesinin düşük olmasına rağmen hassasiyetlik 

Sinir sistemindeki bozukluğa bağlı gelişen ruhsal hastalıklardaki artış gibi durumlar bu hastalıkların genel belirtileri arasında yer alır.