Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Alıç meyvesi ilkbahar ve yazın geldiğini gösteren meyvelerden biridir. İnsan sağlığına birçok faydası olan alıç meyvesi özellikle sindirim sorunlarına iyi gelir. Peki alıç meyvesinin faydaları nelerdir? Aynı zamanda elma ve üzüm sirkelerinin yerini alacak kadar etkili olan alıç sirkesini de sizler için araştırdık. Alıç sirkesi nasıl yapılır? Alıç sirkesi nasıl tüketilir? Alıç meyvesine dair her şey haberimizin detayında…

İlkbaharda çiçeklenen alıçın bilimsel adı adi alıçtır. Ülkemizde reçeli, marmelat ve macunu yapılır. İçerdiği vitamin ve mineraller sayesinde insan sağlığına oldukça fayda sağlar. Yöresel adı yemişen olan alıç hoş kokusu ve güzel tadı ile de çiğ halde tüketilir. Alıçların çiçekleri tamamen açılmadan toplanır. Ormanlık ve yol kenarlarında yetişir.  C vitamini tanen, trimethylamin, flavon türevleri ve triterpen gibi maddeler bakımından zengindir. Gülgiller ailesine ait olan alıçların bazıları tatlı bazıları ekşidir. Kırmızı ve sarı renkleri olan alıç ülkemizde Sivas şehrinde en lezzetlileri yetişir. Dünyada ise Kuzey Amerika ve Asya ülkelerinde görülür. 

ALIÇ MEYVESİNİN FAYDALARI NELERDİR? HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Yapılan bazı araştırmalarda alıç meyvesinin sinir hücrelerini sakinleştirdiği ve bu sayede stres ve depresyona iyi geldiği ortaya çıkarılmıştır. Uzmanlar alıçla yapılan çayın depresyon ve kaygı gibi ruhsal hastalıklar esnasında tüketilmesi tavsiye edilir. 

İçerdiği triterpen maddesinin yağ yakma özelliği vardır. Bu sayede sindirim sistemini hızlandırarak kilo vermede yardımcı olur. Diyetisyenler metabolizması düşük olan kişiler için tavsiye ettikleri çaylar arasında ilk sırada yer alır. 

Bağışıklık sistemindeki serbest radikalleri temizleyerek hastalıklara karşı kalkan görevi görür. Güçlü antioksidan özelliği sayesinde uzmanlar alıçın mevsim geçişlerinde bol bol tüketilmesini tavsiye ediyor. 

Posa açısından zengin olan alıç ishal gibi sindirim bozukluğu hastalığına da iyi gelir. Potasyum kaynağı olan alıç ishal rahatsızlığının hızlı bir şekilde doğal yolla tedavi eder. Eski çağlarda bu çay sıklıkla tüketilir.

Antioksidan bakımından zengin olduğundan kalp ve damar tıkanıklığını önler. Damarlara biriken toksinleri temizleyen alıç meyvesi felç, inme, yüksek tansiyon ve kalp krizi gibi durumların yaşanma riskini azaltır.

– Alıç çayı ağız içerisindeki yaralara da şifa olur. Tükürük ve dişlerdeki enfeksiyonlu hücreleri azaltarak, diş eti hastalıklarının önüne geçer. Ayrıca ağız kokusunu engeller.

ALIÇ SİRKESİ NASIL YAPILIR?

2 kilo gram alıç
5 litre su
15 yemek kaşığı kaya tuzu
15 çay bardağı üzüm ya da elma sirkesi
7 adet nohut

Alıç meyvelerini ayıkladıktan sonra sirkeyi yapacağınız kavanozlara koyun. 4 Litrelik kavanozlara doldurduğunuz alıçların üzerine 3 litrelik su ekleyin. Geriye kalan malzemeleri ekledikten sonra üzerini temiz bir bezle örtün. Güneş görmeyen yerlere kaldırın ve 20 gün kadar bekleyin. Alıçlar dibe çöktükten sonra süzüp başka bir kavanoza aktarın. Ancak bir uzmana danışmadan tüketmeyiniz. 

ALIÇ SİRKESİNİN FAYDALARI NELEDİR?

Kan dolaşımında etkilidir. Bu sayede kalp ve damar sağlığını korur. Ayrıca kötü kolesterol seviyesini düşürür. Tansiyon gibi ciddi hastalıkların yaşanma riskini azaltır. 

Rahatlatıcı etkiye sahip sirke sinirleri yatıştırarak stres ve depresyona iyi gelir.

Yemek sonrasında yaşanan hazımsızlık ve şişlik gibi sağlık sorunlarını gidermede etkilidir.

Vücuttaki oksijen dengesini sağlayarak beyin sağlığını korur ve düzenli uyku çekmede yardımcı olur.

Güçlü bir idrar söktürücü özelliği vardır. Ancak aşırı tüketildiğinde ciddi sorunlara da neden olabileceğinden bir uzmana danışılmalıdır.

Vücutta biriken ödem ve şişlikleri atmada etkilidir. 

Vücudun en çok yaşadığı vitamin eksikliği B12’dir. Peki B12 vitamini eksikliği nedir? B12 vitamini hangi besinlerde bulunur? Sizler için B12 vitamini ile merak edilenleri araştırdık. Kan oluşumu ve beyin sinirleri için önemli olan B12 vitamini hakkında her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz.

Vücudun üretmediği ancak en çok ihtiyaç duyduğu vitaminlerden biri olan B12 günümüzde de en çok şikayet edilen eksikliklerden biridir. Özellikle hamile kadınların alması gereken ek vitamin takviyelerinden biri olan B12 DNA yapısının oluşumu ve sinir sistemi için vazgeçilmez bir vitamindir. Hayvansal gıdalarda bulunan B12 vitamini et ve tavuk tüketmeyen kişilerde en çok yaşanan eksikliktir. Anemi (kansızlık), nörolojik ve ruhsal bozukluk gibi üç temel rahatsızlığa zemin hazırlayan B12 eksikliği zamanında tedavi edilmediğinde daha ciddi rahatsızlıklara neden olabilir. Bağırsaklarda bulunan bakterilerle sentezlenip su da çözülebilen B12 vitamini vücutta kırmızı kan hücrelerinin çoğalmasını destekler. 

B12 VİTAMİN EKSİKLİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Bağırsakların çalışması için etkin olan B12 vitamini eksilince bu çalışma ya yavaşlar ya da hızlı çalışır. Bu yüzden bağırsak besinleri çözümlemekte ya zorlanır ya da hızlı çözer. Kabızlık ve sürekli ishal gibi iki farklı sindirim sorununa neden olur. 

Sinir uçlarının daha sağlıklı çalışması ve vücut içerisindeki alışverişi sağlamak için B12 vitamini gereklidir. Ancak B12 vitamini eksilince sinir hücreleri yeteri kadar beyne uyarıcı veremez bu da beyin yorgunluğunu artırır. Buna bağlı stres ve gerginlik gibi ruhsal rahatsızlıklar artar.

Vücudun hastalıklara karşı direncinin azalmasının nedenleri arasında B12 vitamin eksikliği vardır. Özellikle sürekli grip ve yorgunluk halleri bu yüzden yaşanır. 

B12 vitamin eksikliğinin en belirgin belirtileri ise tırnak kırılması ve saç dökülmesidir. Zayıflayan sinir hücreleri gerekli vitamin ve mineralleri vücutta ölü hücrelere yetiştiremediklerinde buralara yenilenen kök hücreler zayıflar. Bu da kırılmaya ya da dökülmeye neden olur. 

Kas ve kemiklerin zayıflaması ayrıca gün içerisinde kişinin vücut enerjisinin çabuk tükenmesi de B12 eksikliği belirtileri arasındadır.

Nadirende olsa vücudun ısı oranı artar. Ter bezleri hızlı çalıştığından ateş basması ve terleme olayları sıklıkla yaşanır. Bu havalar bağlı ortaya çıkmaz. 

Ellerde ve ayaklarda sürekli karıncalanma ve yanma hissinin artmasının yanı sıra konuşmada zorluk çekme ve hafıza geriliği en ciddi belirtileri arasındadır.

B12 VİTAMİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Metabolizmanın çalışmasını destekler. 

Doğurganlık oranını yükseltir.

Hücrelerin yenilenmesini sağlar.

Hastalıklara karşı vücut direncini artırır.

Sinir hücrelerin vücut içerisindeki alışverişini olumlu etkiler. 

B12 VİTAMİNİ HANGİ BESİNLERDE BULUNUR?

DENİZ ÜRÜNLERİ

Vücudun günlük B12 vitamini ihtiyacını karşılamada en etkili besinler deniz ürünleridir. Özellikle somon balığı bu türlerden en etkilisidir. Uzmanlar en az haftada iki defa balık ürünleri tüketerek vücudun temel ihtiyacı olan vitamin eksikliğinin giderilmiş olacağını vurgular.

ET

Hayvanlarda daha fazla bulunan B12 vitamini bakımından özellikle ciğerlerde bulunur. Uzmanlar ortalama bir inanın günlük 100 gram et dışında ciğer tükettiklerinde bu eksikliği fazlası ile giderileceğini belirtiyor.

SÜT VE SÜT ÜRÜNLER

İçerisinde B12 vitamini fazla olan peynir tam bir kalsiyum ve potasyum deposudur. Aynı şekilde yoğurtta bu eksikliği gideren besinler arasındadır. Sütün içerdiği laktoz alerji yapısı nedeniyle sık tüketilmesi önerilmediğinden işlenmiş hali ile bu açığı kapatabilir.

MANTAR

Ayrıca hayvansal besinlerde yüksel bulunan B12 vitamini bitki olarak ise sadece mantarda fazla bulunur. Günlük bir tabak mantar ile bu eksiklik giderilebilir. 

Kolit ne olduğunu biliyor musunuz? Nadiren görülen bu hastalık hakkında bilinmeyenler şeyi sizleri için haberimizin detayında belirttik.

Kalın bağırsak iç astarının mikrop kapması sonucu iltihaplanması ile kolit ortaya çıkar. Kolit bağırsakların genel iltihaplanmasına da denir. Sıklıkla bağırsakların zararlarında oluşur. Besin atıkları sonucu ortaya çıkar. 

KOLİT NASIL OLUR?

Besinlerin katı sıvı ayrıştırması kalın bağırsak ve bağırsak kolonlarından geçer buradaki kasların hareketlenmesi ile dışkılama ya da idrar sonrası görev tamamlanır. Ancak besinlerin içerdikleri maddeler ve bazılarında da kalıtımsal olarak bu kolonlar kasılmadığın da kişide kabızlık ya da ishal sorunu ortaya çıkar.  

Kolite hastalığına bağırsak bakterileri ve kolon virüsleri neden olabilir. Aynı zamanda kan içerisindeki bakteriler, stres, depresyon, ilaçlar, genetik yatkınlık ve çevresel etmenlerin yanı sıra klozet gibi alanlarda kolit hastalığına sebebiyet verir. Bu rahatsızlık bağırsaklardan yemek borusuna kadar olan bütün organların kısa süre de ağır deformasyonlar almasına neden olur. 

KOLİT BELİRTİLERİ

En sık belirtisi kabızlık ve ishal 

Şiddetli karın ağrısı

Ani değişen vücut ısısına bağlı terleme ya da titreme 

Cildin deforme olması ve dökülmesi

Göz içi ve çevresinde iltihaplanma ve ödem birikimi

İştahsızlığa bağlı kilo kaybı gibi belirtilerle kendini gösterir.

KOLİTİN BİLİMSEL VE BİTKİSEL TEDAVİ YÖNTEMİ

Birçok yolla ortaya çıktığından birçok çeşidi vardır. Kan ve dışkı tahlili yapılır. Vücudun vitaminleri emilimine bakılır. Vücut yüksek miktarda vitamin ve mineral kaybetmişse kolit hastalığı için dışkılamaya bakılır burada vücudun emmesi gereken vitaminlere rastlandığında doktor buna göre tedavi yöntemi geliştirir.

Aynı zamanda bitkisel tedavi yöntemi de olan bu hastalık için antioksidan bakımından yüksek olan besinler tüketilmelidir. Probiyotik yoğurt, mercimek, meyve ve yeşillikler etkili olan besinlerdir. Ayrıca;

ZERDEÇAL

Hem yemeklerde hem de çay olarak tüketilen zerdeçal, kolin tedavisinde etkili olan en iyi doğal besindir. Bağırsak sorunu yaşayanlar uzman kontrolünde gün içerisinde bu besinin çayını tüketebilir.

ALOE VERA JELİ

 Aloe vera bitkisinin dış kabuğunu soyduktan sonra içindeki jeli çıkarınız. Bu jeli bir bardak ılık suyla karıştırın ve tüketin. Belirtiler geçene kadar hazırladığınız bu karışımı günde 2 bardak tüketebilirsiniz.

Balıktan sonra omega-3 yağ asidi bakımından en zengin olan besin cevizdir. Ancak uzmanlar cevizdeki vitaminlerin hepsini alabilmek için özellikle çiğ tüketilmesini öneriyor. Beyin sağlığından sindirme kadar fayda sağlayan ceviz hakkında alternatif tıp uzmanlarınında önerdiği bazı yöntemler var. Bunlardan bir tanesi bir gece önceden cevizleri suda bekletmektir. Peki cevizin faydaları nelerdir? Bir gece önceden suda bekletilen ceviz ne işe yarar?

Ceviz ağaçta yetişir ve kendine has bir kokusu vardır. Kış aylarında yaprak döken ilkbaharda ise yeniden yetişen ceviz ağacı dışı sert içi etli bir besin üretir. Üretimi eski çağlara dayanan ceviz üretimi alternatif tıpta kullanılıyor. Vücudun ihtiyacı olan omega-3 yağ asidinin yüzde 85’ini karşılar. Ağacından dalına yaprağına kadar tam bir şifa kaynağı olan ceviz ağacının, kalın gövdesi sayesinde mobilyacılıkta kullanılır. Kaliteli ağaç gövdesi sayesinde ahşap mobilyacılığın vazgeçilmezi olan ceviz ağacının yaprakları yaraları iyileştirmede etkili olduğundan özellikle savaş esnalarında yaralı askerler için götürülürmüş.Günümüzde ise yaprakları iyi renk verdiği için boya sektöründe ham madde olarak kullanılır. Ülkemizde sıklıkla Ege, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesinde yetiştirilir. Cevizin içeriğinde folik asit, E vitamini, demir, fosfor, magnezyum, potasyum, çinko ve omega- 3 yağ asidi bakımından oldukça zengindir. Hafızayı güçlendiren cevizi bir gece önceden kabukları ile beraber suda bekletip ertesi günden itibaren düzenli tüketildiğinde kalpten göz hastalıklarına kadar birçok hastalığa iyi geldiği yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır.

CEVİZİN FAYDALARI NELERDİR?

İçerdiği omega-3 yağ asidi bakımından zengin olan ceviz, beyin sağlığı için birebir fayda sağlar. Yağ asitleri sayesinde beynin bilgi toplama bölümü güçlenerek konsantrasyon artar. Uzmanlar cevizin bütün faydalarından yararlanmak için sabah aç karna tüketilmesi gerektiğini vurgularlar. Böylece ceviz sinir hücrelerinde daha fazla ve hızlı emilim sağlar.

Yüksek lif sayesinde sindirimi kolaylaştırır. Mide asidini kontrol eder. Reflü ve ülser hastalıklarının şiddetini azaltır. Ayrıca bağırsak florasını düzenleyerek yemeklerin sindirilmesini sağlar. Kabızlık sorununu giderir.

Omega-3 yağ asitleri aynı zamanda güçlü antioksidanlar barındırır bu sayede vücudu temizlemede etkilidir. Hücreler böylece yenilenerek mutasyona uğramayarak kanser hastalıklarını önler.

Lif sadece sindirime fayda sağlamaz aynı zamanda uzun süreli tokluk hissi verdiğinden kilo vermede etkili bir besindir. Ancak kavrulmuş ceviz vücutta yağ oranını artırır. 

Melatonin maddesi içeren ceviz uyku problemlerine de iyi gelir. Akşam yatmadan bir saat önce bir avuç ceviz yiyerek uykusuzluk giderilmiş olur.

Vitamin bakımından zengin olan ceviz kemik ve dişleri güçlendirir. Bunun yanı sıra cilt ve saç sağlığı içinde oldukça etkilidir. Saç köklerini güçlendiren ceviz dökülme ve yıpranmayı önler. Cilt dermis tabakasını yenileyerek sivilce ve akne oluşumunu engeller. Yaşlanmayı geciktirir. 

CEVİZ SUYU HAKKINDA BİLMENİZ GEREKENLER

Besin atıklarının neden olduğu sindirim problemlerine yakalanma riskini düşürür. İçerdiği yüksek lif sayesinde gaz problemleri ve şişkinliğe iyi gelir.

Adet döneminde şiddetli sancılar yaşayan kadınların, bu dönemlerini rahat geçirmesi için iki günde bir ceviz suyu içmelerinde fayda var.

Hamilelik döneminde fazla kilo alınmaması için de fayda sağlayan ceviz suyu aynı zamanda içerdiği potasyum sayesinde annelik dönemindeki kadınların süt oranını artırır.

Demir ve protein maddeleri beyin fonksiyonlarını güçlendirerek Alzehimere yakalanma riskini düşürür. Aynı zamanda diğer beyin hastalıklarını da önler.

Beyne olduğu kadar sinir sistemine de iyi gelen ceviz, burada deforme olmuş hücreleri onararak stres ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların yaşanmasını önler. Gece yatmadan bir saat önce bir bardak ceviz suyu içmek daha rahat bir uyku geçirmenize destek olur.

Cildin alt katmanında bulunan dermis tabakasının onararak yaşlanmayı önler. 

Omega-3 yağ asidi damarları temizler böylece kalp krizi geçirme olasılığını azaltır.

Arıların bitkilerden aldığı polenleri enzimleyip ürettikleri besine bal denir. Birçok çiçek çeşidinden yapılan bu balların aynı zamanda insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Ayrıca vücudun kendiliğinden üretemediği bazı maddeler bakımından zengindir. Peki balın faydaları nelerdir? Kaç çeşit bal vardır ve en faydalısı hangisidir? Sizler için bal hakkında merak edilenleri araştırdık. Haberin detayında Özellikle bağışıklığı güçlendiren bala dair her şeyi bulabilirsiniz.

Arılar çiçeklerden topladıkları tomurcukları midelerinde invertaz enzimi sayesinde bala dönüştürürler. Yaptıkları kovanların içerisine bıraktıkları balın tadı rengi kokusu topladıkların çiçeklerin tomurcuklarına göre değişir. 1 kilo bal için bir gün boyunca 900 bin arı çalışır. Nem, güneş ışığı, kaynatma gibi sıra dışı bir etkiye maruz kalmadıkça bozulmayan bal zamandan etkilenmez. Yapılan araştırmalarda  amilaz, nikotin, invertaz, katalaz, oksidaz, fosfataz enzimleri bulunur. Aynı zamanda tiamin, riboflavin, askorbik asit, piridoksin, pantotenik asit, niasin ve az miktarda biotin, folik asit bulunur.Enzim ve vitaminlerin yanı sıra potasyum, klor, kükürt, kalsiyum, sodyum, fosfor, magnezyum, silisyum, demir, mangan ve bakır bakımından zengin ola bal bu sayede insan sağlığına oldukça fayda sağlar. Baldaki şeker kana karışmada uzun bir süreç yaşadığı için bazı uzmanlar her gün bir kaşık balı yarım bardak su ile karıştırarak tüketilmesini öneriyor.

KAÇ ÇEŞİT BAL VARDIR VE EN FAYDALISI HANGİSİDİR?

BİTKİ ÇEŞİTLİ BALLAR

KESTANE BALI

Koyu renkli olan bu balın özel üretim alanları vardır. Diğer ballara göre daha az şekerlidir. Kendine has bir kokusu olan kestane balını yapan arılar aynı zamanda kestane neslinin devamı için tohumların doğaya yayılmasını da sağlar. Oldukça katı bir baldır. Kestane ağaçlarının içinde bulunur.

ÇAM BALI

Ülkemizde yayın olan çam balı, doğadaki en özel üretimdir. Polensiz yapılan tek baldır. Çam ağaçlarındaki bazı böceklerin salgıladıkları sıvıyı alan arılar peteklerine doldurur. İki hayvan arasında yaşanan bu durum Türkiye ve Yunanistan dışında hiç bir yerde bulunmaz. Yapışkan oranı oldukça fazladır. 

AYÇİÇEK BALI

Trakya bölgemizde yaygın olarak bulunan ayçiçek tarlalarına yakın alanlardaki bal peteklerinde bulunur. Çok çabuk şekerlenen bu bal, en ucuz bal çeşididir.

NARİNCİYE BALI

Limon, mandalina ve portakal çiçeklerine konan arılar üretir. Değişik bir aromatik kokusu vardır. Ülkemizde Akdeniz balı olarak geçer. Ağızda hemen kayan bu bal özellikle doğal şekerli yapılan keklerde kullanılır.

KEKİK BALI

En yüksek rakımlı baldır. Yaylalarda yetişen ve neredeyse insanların bile el değdirmediği yerlerde yetişen kekiklerin polenlerini toplayan arıların elde ettiği özel ballardan biridir. Bağırsak ve mide rahatsızlıklarında doğal ilaç olarak kullanılır. Kendine has bir kokusu vardır. 

LAVANTA BALI

Bu balın üretilmesi için özel tesisler kurulmuştur. Haziran ayında yetişen lavantalara salınan arıların tarlaya yakın yerlerdeki kovanları bu çiçekten aldıkları polenlerle doldurur. Oldukça değerli bir baldır. Arılar bu esnada lavantaların yeniden yetişmesi için adeta bir ekolojik döngü yapar. 

IHLAMUR BALI

Ihlamur ağaçlarının yaygın olduğu yerlerde bulunur. İlk baharda yerleştirilen kovanları dolduran arıların hasadını sonbaharda alınır. Birçok hastalığa doğal ilaçtır. Kokusu ve tadı oldukça farklıdır. 

ÇİÇEK BALI

Birçok çiçekten aynı anda toplanan polenlerin enzimlenip ortaya çıkan bal türüne denir. Kestane ağaçlarının olduğu yerlerde bu bal olmaz. Çünkü arılar çiçeklerden önce kestaneyi tercih eder. 

YÖRESİNE GÖRE BALLAR

ANZER BALI

En faydalı olan baldır. Rize’deki binlerce çiçek çeşidinden üretilir. Vücuda karıştığında hızla enerji oranını artıran baldır. Sporcular sıklıkla tüketir. Sinir hücrelerini yenileyen beyin sağlığını koruyan özellikle ileri yaş unutkanlık hastalığının önüne geçer. 

PETEK VE SÜZME BAL

Kovanın içinden alınan peteklerdir. Ballar petekten çıkarılmadan beraber tüketilen bala petek bal denir. Tam tersi petekten süzülen bala ise süzme denir. Tüketim tercihine göre değişir. 

KARAKOVAN BALI

En eski bal üretim şeklidir. Yani arıların kendi oluşturdukları petekleri doldurdukları şekildir. Salgıladıkları sıvı koyu renkli olunduğundan karakovan denir. Anzer sonrası en faydalı baldır. 

ÇAYI BALLA İÇERSENİZ…

Tatlı bir tadı olmasına rağmen kandaki şekeri çok fazla etkilemeyen ballı bazı uzmanlar tüketilen besinlere eklenerek tüketilebileceğini vurguluyor. Özellikle çay ile beraber tüketilen balın sindirimi de rahatlattığı belirtiliyor. Ayrıca yemeklerden sonra tüketildiğinde yaşanan hazımsızlık ve şişkinlik gibi durumlara da iyi gelir. Ancak bir çay bardağına yarım çay kaşığı konulması öneriliyor. Ballı çay bağırsakların fonksiyonlarını da düzenleyerek sindirime de destek veriyor. Hemen hemen her yolla enfeksiyon kapan boğaz ve sinüs yollarını temizlemede de etkilidir. 

BALIN BESİN DEĞERİ NEDİR? KANSER TEDAVİSİNDE ETKİLİ MİDİR?

100 gram bal, yaklaşık 16 gramı su, 81 gram karbonhidrat ve 0.4 gram da proteinden oluşur. Bal temeli şekerden ziyade karbonhidrattan oluşur. Bu da günlük vücudun ihtiyacı olan enerjiyi karşılar. Doğal şeker olan bal, yiyecek ve içeceklere konulduğunda işlem görmüş şeker gibi kandaki şeker oranını artırmaz ayrıca kiloya neden olmaz. Özellikle sigara ve alkol gibi maddelerden dolayı ağır tahrip olan akciğerlerin temizlenmesinde etkili olan ballı su aynı zamanda vücudu zararlı hücrelerden arındırarak kanser hastalıklara zemin hazırlayan sağlık sorunlarını ortadan kaldırır. 

BALIN FAYDALARI NELERDİR? HER GÜN BALLI SU İÇERSENİZ…

İçerisindeki şeker su ile yumuşatılıp tüketildiğinde kana çabuk karışır. Uzmanlar özellikle demir eksikliği olan kişilerin tüketmesini önerir. Bal bu karışımla kana daha çabuk karıştığından kandaki hücrelerin oranını artırır. Bu sayede kişiye gün boyu enerji sağlar. Kansızlığı önlemenin yanı sıra stres, depresyon ve yorgunluğa da iyi gelir. 

Sindirim için bir mucize olan ballı su mideyi temizlerken bağırsaklarda toksin birikimini de önler. Bu sayede kabız ya da ishal gibi rahatsızlıkların yaşanmasını önler. Böbrekleri ve bezleri çalıştırarak vücutta sıvı dengesizliğinin yaşanmasını engeller. 

Sabahları tüketilen ballı su gün boyu abur cubur tüketmek isteğinizi azaltır. Tok tutma süresini artırarak kilo vermek isteyenler için fayda sağlar. Ballı su aynı zamanda beyindeki şeker sinyallerini de kontrol eder.

Yapılan araştırmalarda ballı suyun eklem ve kemiklerdeki kireçlenme ya da iltihaplanma gibi sağlık sorunlarının yaşanmasını önler. Bunun yanı sıra yaşanan ağrılarında şiddetini azaltır.

Kötü kolesterolü düşürmede etkili olan ballı su, damarların tıkanıklığını önleyerek kalp hastalıklarını ve kan dolaşım problemlerini engeller. Uzmanlar bu karışımın düzenli tüketilmesi gerektiğini tavsiye eder. 

Antibakteriyel ve antibiyotik özelliğe sahip olan bal, su ile şekeri hafifletildiğinde bağışıklık sistemindeki kötü serbest radikalleri temizleyerek bağışıklık sistemini güçlendirir.

Vücudun günlük ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri yüzde 40 oranda sağlar. Bu sayede direnci artırarak cilt sağlığını da korur. Vücudun maruz kaldığı deformeleri kısa sürede yeniler. Erkenden yıpranmasını önleyerek ciltteki sinirlerin daha sağlıklı çalışmasını sağlar.

Solunumda yaşanan bronşit, astım ve kuru öksürük gibi rahatsızlıkların önüne geçer. Antibiyotik etkisi ile burada biriken iltihapları idrar yolu ile atar. 

CEVİZ VE BAL KARIŞIMI NE İŞE YARAR?

Bir kavanoz balın içerisine öğütülmüş 3 avuç içi kadar dolu ceviz koyup iki gün bekletin. Omega-3 yağ asidi bakımından zengin olan ceviz sinir ve bağışıklık sisteminin fonksiyonlarının sağlıklı çalışması için fayda sağlayan bir besindir. Unutkanlık, uykusuzluk, alzheimer ve konsantre için gerekli olan omega-3 yağ asidinin balla birleşimi etkiyi 3 katına çıkarıyor. Ayrıca bu karışım kas ve kemik sistemini de güçlendirir. Ayrıca mide asidini düzenler. Bağırsak florasalarının doğru çalışmasını sağlar. 

İnfluenza hastalığına dair merak edilenleri sizler için araştırdık. Grip virüsü olan influenza birden ortaya çıkar. Ateşlenme ve solunum rahatsızlıkları ile beraber devam eder. Peki influenza hastalığının belirtileri nelerdir? İnfluenza hastalığından nasıl korunur? Haberin detayında influenza virüsüne dair merak edilenleri bulabilirsiniz.

Dünyada 500 bin insanın ölümüne neden olan influenza virüsü gribin en tehlikelisidir. Yaşamı tehdit eden ve bulaşma ihtimali olan influenza virüsü, solunum yollarına yerleşerek burada ürer. Diğer soğuk algınlığı hastalıklarına göre daha sert geçer. Bağışıklığı zayıf olan kişilerin ise bu virüsten kurtulma olasılığı oldukça düşüktür. Hava yolu ile bulaşma ihtimali olan influenza virüsü kulukça döneminden sonra şiddetli belirtilerle aniden ortaya çıkar. 2 haftadan uzun süren bu rahatsızlık, kronik hastalıklara davetiye çıkarır. 

İNFLUENZA HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Aniden vücut ısısı değişir 

Şiddetli baş ağrısı

Boğaz kaşıntısı ve kuru öksürük

Göğüs ağrısı

Sinüs kanallarının iltihaplanma oranını artırarak burun akıntısı

Nöbet geçirme

Yorgunluk ve kas ağrıları

Karın ağrısında bağlı kusma ve ishal gibi belirtilerle kendini gösterir. 

İNFLUENZA HASTALIĞININ TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Belirtiler kendini gösterir göstermez bir uzmana başvurulmalıdır. Aksi halde virüs bağışıklığa sıçradığında tedavi zorlaşır. Dinleme ve ilaç tedavisi öneren uzman doktor virüsün tamamen vücuttan atılması için ilaç tedavisini belirtiler azalmasına rağmen devam etmeyi önerir. Ayrıca vücuttan atılması için antioksidan içeren meyve ve sebze tüketiminin artırılması lazım. Sürekli ateşlenmeyi düşürmek içinde bol bol sıvı tüketilmelidir. Hastanın sürekli yatak ve giydiklerini değiştirmeli. Antibiyotikler bu virüse karşı etkili değillerdir. Bu yüzden uzman kontrolünde ilaç kullanılmalıdır.

İNFLUENZA VİRÜSÜNDEN KORUNMANIN YOLLARI

Toplum ortamlarda uzun süre kalınmamalı

Başkalarına ait eşyalar kullanılmamalı

Mevsim geçişlerinde artan virüs sayısına bağlı maske takılmalı

Sürekli eller yıkanmalı

Hasta olan kişilerin yanında sürekli limonlu ılık su tüketilmeli

Ortamlar sürekli havalandırılmalıdır. 

At kestanesi hemen hemen herkesin bildiği gibi cilde birçok faydası vardır. Ancak at kestanesinin aynı zamanda sağlığa da faydaları vardır. Güçlü bir antioksidan özelliği olan at kestanesi hakkında bilmeniz gerekenleri sizler için araştırdık. Peki at kestanesinin faydaları nelerdir? At kestanesine dair her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz.

1500’lü yıllarda ilk kez keşfedildiğinde alternatif tıpta kullanılmaya başlandı. Doğal ilaç olarak yapılan at kestanesi göğüs ağrısı ve varise iyi gelir. Bunun yanı sıra cilt yüzeyden deri altına kadar sinerek iyileştirir. Alternatif tıp uzmanları bu doğal ilacın varisli damarları ve basuru tamamen iyileştirdiğini tespit etmiştir. Kuzey Amerika ve Avrupa’da özel alanlarda yetiştirilerek ilaç firmalarına gönderilen at kestanelerinin tohumları çoğu soğuk algınlığı ilaçlarında ham madde olarak kullanılır. Süs bitkisi olarak yetiştirilen ağacı 30 metreye kadar yükselir. İçeriğinde  kalın yağ, aesculin, saponin, tanen, nişasta, şeker, albüminli maddeler, flovanlar, fitosterin, adenozin, fermentler,cumarin, B1, C, K ve P vitaminleri bulunur. Vücut ağrılarını dindirir. Kasları gevşetir. Dikenli bir kabuğu olan kestane çift katmandan oluşur. İçinde etli bir meyvesi vardır. Ağustos aylarında toplanır. Doğada P vitamini az besinde bulunur. Ancak at kestanesi P vitamini bakımından oldukça zengindir. İpek yolu ile topraklarımıza yüzyıllar önce gelip üretimi yapılan at kestanesi Osmanlı Saraylarındaki sultanların cilt bakımlarında kullandıkları etkili bir güzellik ürünüdür. Ezilerek çıkartılan yağı cildi yeniler. Yaşlanmayı geciktirir. Bu yüzden kozmetik sanayide de kullanılır. 

AT KESTANESİNİN FAYDALARI NELERDİR? HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Sağlıksız beslenme ve çevresel faktörlerden dolayı vücutta biriken iltihaplı enfeksiyonları kısa sürede atar. Yaşanma ihtimali olan hastalıkları önler.

İçerdiği büzücü maddeler sayesinde ter bezlerinden ya da sivilce ve akneden kaynaklı açılan gözenekleri kapatır. Aynı zamanda yaraları ve yara izlerini giderir.

Eklem ve kemiklerde romatizma ya da iltihaplanmada kaynaklı ortaya çıkan ağrıları dindirir.

Şah damarı, alın ve ayak tabanlarına sürüldüğünde vücuttaki kan dolaşımını düzenleyerek sinirlerin beyne daha iyi iletilmesini destekler. Kronik stres ve yorgunluğu önler. Bunun yanı sıra kan dolaşımını düzenlendiğinden damarların tıkanmasını önler.

Sürekli aynı pozisyonda oturmak ya da genetik sorunlardan dolayı oluşan kılcal damar çatlamasını giderir. Özellikle yüzde meydana gelen kılcal damar tedavisinde etkilidir.

İçerdiği apigenin sayesinde sarkan derileri toparlar. Kırışıklığı önleyerek yaşlılığı engeller.

Göğüse sürülen at kestanesi kremi bu bölgeyi yumuşattığından öksürüğün kısa sürede bitmesini sağlar. 

Özellikle varis, flebit ve hemoroit gibi hastalıklarda tonik etkisi oluşturarak iyileşmelerini hızlandırır. 

Koltuk altına sürüldüğünden terleme yapar. Bu terleme ile vücuttaki toksinleri atar. Böylece üst solunum yolu hastalıklarını önler. 

Makat bölgesinde oluşan basura da iyi geldiği bilinir.

Yağı saç dökülmesini önler. Ayrıca cildin yenilenmesini destekleyerek lekeleri giderir. 

AT KESTANESİ KREMİ NASIL HAZIRLANIR?

Yarım kilo at kestanesini soyup iyice dövünüz içerisine bir şişe elma sirkesi ekleyip güneş görmeyen bir alanda 20 – 25 gün bekletin. Daha sonra ağrıyan bölgenize uygulayabilirsiniz. At kestanesi günde en az bir kez uygulanır. Basur için ise; bir yemek kaşığı at kestanesi tozu, bir tatlı kaşığı kuşburnu tozu, 1 bir tatlı kaşığı kantoron yağı, 1 yemek kaşığı ozon yağı Tüm malzemeleri bir tencerede kaynatın. lapa haline gelen karışımı ılık halde basura sürünüz. 

AT KESTANESİ ÇAYI NASIL YAPILIR?

Kabuğu kaynatılıp tüketilebilir. Ezilmiş kabuklardan bir yemek kaşığı 3 su bardağı su eklenerek kaynatılır. 2 saat bekletilen bu su süzülerek tüketilebilir. Ani ateşlenme, hazımsızlık, yemek borusu kanseri ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara iyi gelir.

Karbonhidrat oranı sıfır olan balık, Omega-3 yağ asidi bakımından ise oldukça zengindir. Beyin gelişiminde büyük katkısı olan Omega-3 yağ asidi anne karnından itibaren alınması gerekir. Uzmanlar haftada en az 2 defa tüketilmesini önerdiği balık hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Peki balığın faydaları nelerdir? Balık en sağlıklı nasıl tüketilir? Sağlıklı beslenme listeleirnd eilk sıralarda yer alan balığa dair her şey haberin detayında…

Deniz canlıları arasında insan sağlığına inanılmaz faydası olan balık, hemen hemen dünyanın yaratılışından beri doğada bulunmaktadır. Ciddi bir geçim kaynağı olan balık özellikle kayadan uzak suyu çok olan insanlar için aynı zamanda güçlü bir besindir. Günümüze kadar milyon defa değişen balığın milyonlarca çeşidi bulunmaktadır. Bu çeşitleri yarısı insan sağlığı için tehdit oluştururken yarısı ile olumlu destek sağlar. Özellikle omega-3 yağ asidi bakımından zengin olan balık vücut gelişiminin olmazsa olmazlarındandır. İlk insandan beri tüketilen balığın en çok tüketim alanı Norveç ve Asya ülkeleridir. Bu ülkelerde yaşayan insanlar çiğ halde bile balık tüketiyor. Beyni güçlendirdiği bilinen balık ülkemizde ise kızartılarak ya da mangalı yapılarak tüketilir. Yapılan araştırmalarda insan sağlığının ihtiyacı olan omega-3 yağ asidini tek seferde karşılayabilecek en etkili besindir. İnsan vücudu omega-3 yağ asidi üretmez. bu yüzden dışarıdan takviyeye ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç anne karnında başlar. Bu yüzden uzmanlar hamile kadınların aksatmadan tüketmesini tavsiye eder. Ancak bu besininde tüketilme oranı vardır. Aksi halde ihtiyaçtan fazla protein alan bağışıklık sitemi antikor üreterek alerjik reaksiyona sebebiyet verir. 

HANGİ BALIKLAR DAHA FAYDALIDIR?

Her balık türü insan sağlığına olumlu etkiler bırakmaz. Bu yüzden yapılan araştırmalar sonucunda uzmanlar; somon, uskumru, ton balığı, alabalık, hamsi ve morina gibi türlerin daha sağlıklı olduğunu vurguluyor. Bu balıklar diğerlerine oranla omega-3 yağ asidi bakımından daha zengindir. Vücudun ihtiyacı olan E vitamini sağlayarak cilt ve saç sağlığına olumlu etki sağlar. Özellikle yaşlanmayı geciktirerek vücudun direncini artırır.

BALIĞIN FAYDALARI NELERDİR?

En yaygın faydası zeka gelişimini desteklemesidir. İçeriği yağ asidi beyindeki deforme hücrelerini azaltarak beynin depolama bölümünü kuvvetlendirir. 

Kötü kolesterol oranının düşürerek iyi kolesterolü yükseltir. Kanda bulunan serbest yağları da düşürerek damar tıkanıklığı riskini azaltır. Böylece kalbin kanı daha iyi pompalamasını destekler. 

Kılçığı yenilebilen balık kalsiyum bakımından en zengin balık türleridir. Kemik gelişiminde de etkili olan kalsiyum miktarını vücudumuzda dengelemek için uzmanlar haftada en az 3 gün balık yemeği tüketmeyi öneriyor. 

Hayvansal yağların aksine doymuş yağ asitleri bakımından zengin olan balıklar gözümüzdeki sarı noktanın görme işlevini artırır. Aynı zamanda göz hastalıkları riskini azaltır. Bunun nedeni de omega-3 yağ asitleri zararlı hücreleri yok ederek genç hücrelerin sayısını hem korur hem artırır.

Özellikle kış aylarında bolca tüketmemiz gereken balık üst solunum yolu enfeksiyonları hastalıklarına karşı vücut direncini artırır. Yapılan araştırmalarda balık bağışıklık sitemini de güçlendirerek kansere hücrelerini azaltır. 

BALIK EN SAĞLIKLI NASIL TÜKETİLİR?

Uzmanlar her ne kadar bu konuda kesin yanıt vermezse de çoğu uzmana göre en sağlıklı balık fırında kendi yağında pişendir. Onun dışında mangalda pişen balık gereğinden fazla ısıya maruz kaldığından tüm değerleri ölebilir. Aynı zamanda trans yağlarla tavada kızartılan balıkta aynı sebepten ötürü faydasını kaybeder. Taze balıkların dillendirilmesi ve tam pişirilmesi gerekir. Tam pişmeyen balıktan et yiyen bakteriler ciddi sağlık sorunlarına neden olur. Bu yüzden balıkların tam pişmesinde fayda var. Ayrıca hem lezzetini hem sağlığını artırmak için kekik, fesleğen ve defne yaprağı gibi baharatlarla harmanlanması önerilir.

OMEGA-3 YAĞ ASİDİNİN VÜCUTTAKİ GÖREVLERİ NELERDİR?

En etkili faydası kötü kolesterol oranını düşürerek kalp ve damar sağlığını korur.

Kemik ve kasların oluşma yapısını güçlendirerek romatizmal hastalıkların önüne geçer.

Kan akışını kolaylaştırarak pıhtılaşmasını ve damar tıkanıklığı, anevrizma gibi rahatsızlıkların yaşanmamasını sağlar. 

Hamile kalma oranını güçlendirir. Hamilelik sürecinde de düşük riskini azaltır.

Bağışıklık sistemini güçlendirerek kanserli hücrelerin oluşumunu engeller.

Yağ asitleri sinir hücrelerini güçlendirerek ruhsal hastalıkların önüne geçer. Uzmanlar özellikle depresyona meyilli kişilerin düzenli tüketmesini öneriyor. 

– Göz hastalıkları arasında en yaygın olan sarı noktayı güçlendirerek görme kaybını engeller.

Yaz aylarının gelmesi ile beraber görülme olasılığı artan konjonktivit yani göz gribi hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki konjonktivit (Göz gribi) nedir ve belirtileri nelerdir? Konjonktivit nasıl bulaşır? Göz kapaklarının kapanmasına neden olan konjonktivit ile ilgili her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz.

Göz içerisinde artan bakteri ve enfeksiyonlu virüsler ince bir iltihaplanma tabakasına neden olur. Yaz aylarında artan bu hastalık halk arasında kırmızı ya da pembe göz olarak adlandırılır. Havuz, deniz ve ortak kullanım eşyalarında buluşma ihtimali artan hastalık kişinin görme kaybını artırır. Konjonktivit ciddi gibi görülmese de ilerleyen zamanlarda doğru tedavi edilmediğinde gözün tamamen görme olasılığına neden olabilir. 

GÖZ ALERJİSİ İLE TAMAMEN FARKLI DURUMLARDIR!

Genellikle gözde alerjiye neden olan hastalıklarla karıştırılır. Ancak konjontivit alerjik vakalara göre daha ciddi bir sağlık sorunudur. Gözün beyaz kısmına yerleşen enfeksiyonlar göz damarlarına ve korneaya ciddi hasar verebilir. Özellikle lens kullanan ya da sık sık göz içi makyajı yapan kişilerin bu hastalığa yakalanmaması olasılığı fazladır. Normal alerjiye yakalanmış kişilerle konjonktivitte olmuş kişilere aynı ilaçlar verilmez. Şikayetler ilaçlara rağmen sık sık tekrarlanınca uzman doktor göz içi temizleme operasyonu gerçekleştirir. Ardından gözler uzun bir süre temasa maruz kalmaması için pansuman ile kapatılır. Konjonktivitteyi artıran durumlardan biri ise bilinçsiz evde ya da kulaktan dolma ilaçlar kullanma ile olur. Bu yüzden kızarıklık, kaşınma, batma, göz kapağının şişmesi ve görme kaybının arttığı belirtiler yaşanır yaşanmaz bir uzmana başvurulmalıdır. Konjonktivit körlük derecesine ya da başka bir hastalığa zemin hazırlayabilir.

KONJONKTİVİT NASIL BULAŞIR?

Toplu alanlarda

Kişisel eşyaları ortak kullanmada; havlu, peçete, makyaj malzemeleri

Temiz olmayan elle gözleri kaşımada

Klor oranı yüksek sularla yüz yıkama esnasında

Bilinçsiz ilaç kullanımında gibi durumlarda hastalığa yakalanma olasılığı artar.

Ülkemizde en çok tüketilen baharatlardan biri olan isotun aslında sağlığa birçok faydası olduğunu biliyor muydunuz? Peki isotun faydaları nelerdir? İsot hangi hastalıklara iyi gelir? Şanlıurfa’ya özgü yetiştirilen acı biberin kurutulmuş haline isot denir. Aşırı acı olan isotun kanseri de bitirdiği yapılan araştırmalarda kanıtlandı. Haberin detayında isota dair merak edilenleri bulabilirsiniz.

İlkbaharda ekilmeye başlanan biber, yaz aylarına doğru kırmızı, mor ve siyah gibi renkler alır. Biber güneşte kızardıkça içeriğindeki acı oranı daha da artar. Toplanılan biberler zeytin yağı ve tuz ile kavrularak kurutulur. Bu yöntem şimdilerde yapılır eski yöntemlerde ise önceden güneşte tamamen kurutulur ve dövülürmüş. Özellikle çiğ köfteler de kullanılan isot aynı zamanda alternatif tıpta doğal ilaç olarak da tüketilir. Şimdilerde her yerde kolayca elde edilebilen isot, bağışıklık sistemini güçlendirerek sindirimi kolaylaştırır. Aynı zamanda kemik gelişimi ve vücuttaki ödemi de atmada oldukça etkilidir. Yapılan bazı araştırmalarda gece körlüğü ve kansere iyi geldiği ortaya çıkarılmıştır. İçeriğinde demir, magnezyum, fosfor, potasyum minerallerinin yanı sıra A, K ve C vitaminleri barındırır. 

İSOTUN FAYDALARI NELERDİR? İSOT HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Bilinen en güçlü faydası metabolizmayı hızlandırır. Bu yüzden kilo vermek isteyenler için vazgeçilmez bir besindir. Ancak tüketilmeden önce bir uzmana danışılması gerek çünkü mide asidini olumsuz etkileyerek ülser ve reflüyü tetikleyebilir. 

Yapılan araştırmalara acı olmasına rağmen isotun güçlü antioksidan ve antibakteriyel olmasından dolayı kanser hastalıklarını engellediği ortaya çıkarılmıştır.

Aşırı tüketilmediğinde gelişim çağı ve hamilelik dönemlerinde de tüketilmesi tavsiye edilir. Kemik gelişiminde fayda sağlan isot, ürik asitin çoğalmasını engeller. Bu sayede kas ve kemiklerde ödem toplanmasını önler.

İsot kandaki şeker oranını dengeleyerek yükselmesini ya da düşmesini engeller. Bu yüzden şeker hastalarının da rahatlıkla tüketebilir.                        

Antioksidan özelliği sayesinde damarları temizleyerek sertleşmesini ve tıkanmasını önler. Bu sayede kalp hastalığının yaşanmasını engeller.

İSOTU YOĞURTLA BERABER YERSENİZ NE OLUR?

Yoğurt eski çağlardan beri hastalıklara karşı kullanılan en etkili besindir. İnsan sağlığına birçok faydası olan isot ile beraber tüketildiğinde etkisi daha fazla artar. Her ne kadar isot acılı olsa da yoğurt ile karıştırıldığında acı oranı düşer. Tüketilen bu karışım özellikle yemek borusu kanserini engeller. Ancak üst üste tüketilmesi önerilmez.

Her ikisinin de içerisinde C ve B 12 vitamini bulunmaktadır. Bu sayede karışım güçlü bir antioksidan olur. Vücuttaki tüm bakteri ve enfeksiyonlu hücreleri idrar ya da dışkı yolu ile atar. 

İsotun içeriğindeki acı ürik asidi temizlerken yoğurt ise kemiklere kalsiyum desteği verir. Bu sayede ileri yaşlarda yaşanabilecek olan kemik erimesi ya da diğer kemik hastalıklarını önlenir.

Bu karışım mide asidini de olumsuz etkilemediğinden kilo vermeyi kolaylaştırır. Ayrıca vücutta biriken ödemleri atarak yağ tutmasını önler. Bölgesel zayıflamak isteyenler içinde ideal bir karışımdır.