Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

En yaygın görülen hastalıklardan biri olan fıtıktır. Fiziksel olarak vücudun çeşitli yerlerinde görülerek yaşam kalitesini düşürür. Sinsi sinsi ilerleyen fıtık en çok sinir sistemine hasar verir. Bu yüzden erken müdahale oldukça önemlidir. Son yıllarda gelişen teknoloji sayesinde fıtık çeşitlerinin bazıları ameliyatsız işlemlerle azaltılabiliyor. Fıtık nedir? Kaç çeşit fıtık var? Fıtık ameliyatsız geçer mi?

Birçok faktöre bağlı ortaya çıkan fıtık yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkileyen bir rahatsızlıktır. Gelişen teknoloji ile kolay tedavi edilen bu rahatsızlıkta bilinmesi gereken en önemli etken erken tedavidir. Çünkü ileri fıtık rahatsızlığı ciddi iskelet hastalıklarına neden olabilir. Fıtık iki kas dokusu arasından faydalanarak sinir damarlarının ya da her hangi bir organın o bölgeye doğru kayması ile yaşanır. Toplumun genelinin yüzde 5’inde görülen bu hastalık mide, kasık, bel, boyun ve göbek fıtığı gibi vücudun çeşitli bölgelerinde yaygın olarak görülür. Op. Dr. Fatih Kırar, uyguladığı lazer ışınlarıyla yapılan tedaviyle fıtık ve omurga hastalıklarının neredeyse sonunun geldiğini açıkladı. 

KAÇ ÇEŞİT FITIK VARDIR?

  • Bunların içerisinde en tehlikelisi boyun ve bel fıtığıdır. Bel fıtığı omurilikteki disklerin elastiki maddesini etkileyerek bacak sinirlerine kadar deforme eder. Bu da normal vücut hareketlerini azaltır.
     
  • Genellikle şiddetli bacak ağrısı ile kendini belli eden bel fıtığı ileri düzeyde olmadığı sürece ilaç tedavisi ile yatıştırılır. Ancak yürümeyi ve hareket yetisini engelleyen seviyede olan fıtık ameliyatla düzeltilmeye çalışılır. 
     
  • Boyun fıtığı başlangıcı ise uzun süre kısıtlı boyun hareketleri sonucu ortaya çıkar. Bu fıtık genellikle masa başı çalışanlarında görülür. Şiddetli baş ağrısına ve dönmesine neden olur. 
     
  • Mide fıtığı yaygın olmayan ama sinsi ilerleyen rahatsızlıklardan biridir. Bu rahatsızlık reflü belirtileri ile benzer özellikler gösterir. Rahatsızlığı tetikleyen en önemli etkenlerden biri aşırı kilo alma ve vermedir. Nüksetme oranı yüksek olduğundan bu rahatsızlığı yaşayan bir kişi kronik rahatsızlık gibi ömür boyu tedavi görür.

iki sert yapının arasında çıkarak şişmeye başlar

FITIK TEDAVİ YÖNTEMLERİ

  1. Doktorlar zayıf kas dokularının güçlenmesi için bazı ilaçlarla destekler. Bunun yanı sıra  beslenme alışkanlıkları değiştirilerek kas ve kemikleri güçlendiren kalsiyum magnezyum bakımından zengin olan besinler tüketilmelidir.
     
  2. Fıtığı zorlamadan fiziksel tedavi ile boşluğa doğru giden organ yerine yerleştirilmelidir. Sinir damarları bu süreçte daha da hassaslaşır. Bu durumu önlemek için uzmanlar damarlardaki basıncı dengeler. 
     
  3. Yapılan araştırmalarda her gün düzenli yürüyüşün bel fıtığını önlediği ortaya çıkarılmıştır. Uzmanlar güçlü kaslar için vücudun düzenli beslenme ve spora ihtiyacı olduğunu vurguluyor. 

fıtığın oluştuğu şekil

PROF. DR. İBRAHİM SARAÇOĞLU KÜR 

10 gram at kuyruğu  otunu bir bardak suda 5 dakika kaynatınız. Ilıyan suyu birinin yardımı ile boyundan kuyruk sokumuna kadar masaj yaparak sürünüz. Diğer gün ise ardıç yağını fıtığın olduğu bölgeye yavaş hareketlerle masaj yaparak sürünüz.

Kadınlarda en çok görülen kanser hastalıklarından biri olan rahim ağzı kanseri, erken dönemde belirti vermez. Bu yüzden ilerledikçe tedavisi oldukça zor geçer. Vajinal kısmın içinde yer alan ve serviks denilen kısımda meydana getirdiği için yaşamı olumsuz etkiler. Rahim ağzı kanseri neden olur? Rahim ağzı kanseri belirtileri nelerdir? Tedavisi nasıl yapılır?

Cinsel yolla bulaşan HPV virüsü kadınlarda vajinanın dış kısmından içe doğru yerleşir. Genital alanda siğillere neden olur. Bu siğiller yaraya dönüşür. Ancak ilerledikçe rahim ağzındaki hücrelerin bozulmasına yol açar. Yüzeyde anormal olarak artan bu hücreler kansere zemin oluşturur. Aslında kaşıntı ve akıntı gibi durumlar yaşanır. Kadınların bir çoğu bu tarz durumları farklı yorumladıkları için erken dönem tedavisine hep geç kalınır. HPV virüsüne dünyadaki bütün kadınların yüzde 80’i hayatlarında bir kez olsun karşılaşmışlardır. HPV virüsüne maruz kalmak demek rahim ağzı kanserinin yaşanması demek değildir. Ancak bakımsızlık ve düzensiz kontroller nedeniyle yaşanma ihtimali yükselir. Bunun yanı sıra kanser hücresi oluşumu genetiksel bir durumdur. Aile öyküsünde kanser olan kişilerin farklı bir çeşit olsa da kansere yakalanma riskleri oldukça yüksektir. 

rahim ağzı kanseri hızlı yayılan hücrelerden oluşur

RAHİM AĞZI KANSERİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

  • İlerleyen süreçlerde belirtileri ağır olan rahim ağzı kanseri vajinal kaşıntı ve ağrı ile başlar. Daha sonra kanamalar, vajina ağzında doluluk hissi, dokununca gelen kitle, koyu renkte akıntı gelir.
     
  • İlişki sırasında aşırı derecede kanama meydana gelir. Öte yandan idrar yaparken yanma ve koyu renkte idrar yaşanır. Sürekli olarak kabızlık ve kanlı büyük dışkı görülür. 
     
  • Şiddetli bacak, bel ve kasık ağrıları görülür. Öte yandan her kasık arasında da ödem yaşanır. Ödem kitleleri ele gelebilecek derecede yüksektir. 
     
  • Kanserli virüsler aynı zamanda bütün vücuttaki organlara hasar verebilir. Özellikle karaciğer ve akciğer riskli gruplar arasında yer alıyor. 

rahim ağzı kanseri hızlı yayılan hücrelerden oluşur

RAHİM AĞZI KANSERİ TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Kadın doğum uzmanlarının kontrolünde gerçekleşir. Kolposkopi ile kontrol edilir. Aynı zamanda PAP smear testi en hızlı teşhis konulan tedavi yöntemidir. Aile öyküsünde kanser riski olanların 20 ve 30 yaşları arasında yılda bir genel kontrol yapmaları lazımdır. Teşhislerden sonra uzmanlar lazer, konizasyon, kriyoterapi ve loop gibi tedaviler uygulanır. Çoğunlukla kanseri azaltmak için yapılan tedavilere ek olarak son yıllarda lazerle çoğal hücreler küçültülür. 

Kırmızı etin protein miktarını karşılayan mantarlar hemen hemen her uzman tarafından tüketilmesi önerilen besinlerin başında gelir. Ancak mantar çeşitleri neredeyse hepsi birbirine benzer ve bunların bazıları ciddi zehirlenmelere yol açar. Özellikle kuzu göbeği mantarına tıpatıp benzeyen kuzu göbeği ebesi mantarı ölümcül olabilir. Kuzu göbeği ebesi mantarı yenir mi? Kuzu göbeği ebesi mantarı nedir?

Bilim literatüründe gyromitra esculenta ismiyle bilinen kuzu göbeği mantarı tüketimi konusunda diğerlerine oranla daha risklidir. Çünkü zehirlisi olan kuzu göbeği ebesiyle neredeyse biçim olarak aynıdır. Göbek ebesi, göbek mantarı, ekşi memet, yalancı kuzu göbeği ve beyin mantarı gibi isimlerle de adlandırılan kuzu göbeği ebesi mantarı ölümcül bir etkisi vardır. Kuzu göbeği mantarı ebesi kumlu topraklarda çam ağaçlarının eteklerinde nemli ormanlık alanlarda kendiliğinden yetişir. İçeriğinde yüksek oranda girotoksin madde barındırır. Bu madde insan kanındaki kan hücrelerine saldırarak onları yok eder. Hücrelerin kansere dönmesini sağlar. 

kuzu göbeği ebesi yüksek oranda zehir içerir

KUZU GÖBEĞİ EBESİ MANTARI NEDİR?

Kırmızı ve koyu kahverengi bir şapkaya sahip olan kuzu göbeği ebesi, buruşuk beyin yapısına sahiptir. 4 ya da 12 cm arası değişen boyutları vardır. Kuzu göbeği ebesi mantarında mantarın içi boş değildir. Ancak kuzu göbeği mantarın içinde boşluk vardır. En ayırt edilebilir yolu bu olmasına rağmen bir uzmanın toplaması daha faydalıdır. 

kuzu göbeği ebesi zehirli bir mantar

KUZU GÖBEĞİ EBESİ MANTARI YENİR Mİ?

Kuzu göbeği mantarı haşlanarak yenir. Ancak kuzu göbeği ebesi mantarı asla tüketilmemeli. Yanlışlıkla tüketildiğinde mide de kramp ağrıları yaşanır. Daha sonra şiddetli bir baş dönmesi ve bulantı seyreder. Girotoksin maddesi özellikle sinir sistemini olumsuz etkilediğinden karaciğer ve böbrekleri iflasına yol açabilir. Vücut ısısı anında düşünce üşeme ve titremeye neden olur. 

Üç devlet hastanesi ile üç üniversitenin yaptığı çalışmada zeytin yaprağı çayının koronavirüse karşı olumlu etkisinin olduğu görüldü.

Covid-19 hastalığına karşı kalkan vazifesi göre zeytin yaprağı çayı, bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiği ortaya çıktı. Laboratuvar ortamında bunu test eden ekip, vücudun savunma sisteminin bazı hücrelerini aktive ettiği ve kuvvetini artırdığını tespit etti.

Yaptıkları çalışmadan başarılı sonuç aldıklarını söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, “Kısmi de olsa zeytin yaprağı çayının vücutta bir fark oluşturduğunu gördük. İlk sonuçlar bizim için bir umut ışığı oldu. Zeytin yaprağı çayının usulüyle yapıldığında kısmen de olsa koronavirüsün hem tedavisi hem önlenmesinde koruyucu etkisi olacağı gördük. Laboratuvar çalışmalarında bu çayın savunma sistemi hücrelerindeki etkisine bakıldı. Lökositlerin makrofaj aktivitesini (bağışıklık sistemi üzerinde etki) kısmen de olsa etkilediğini ve gücünü artırdığını gördük. İlk çalışma ayrı ikinci çalışma ise ayrı yayın şeklinde olacaktır” dedi.

Demlenme şeklinden de bahseden Prof. Dr. Akkoyunlu, “1 fincan kaynar suya 1 tatlı kaşığı kadar öğütülmüş zeytin yaprağını atıyorsunuz. 10 dakika demlendikten sonra tüketiyorsunuz. Sabah 1, akşam 1 fincan şeklinde günde 2 kez tüketilebilir. İnsanlar her gün sıcak içecek tüketiyor. Akşamları siyah çay tüketiliyor. Bunun yerine özellikle şu dönemde zeytin yaprağı çayını tüketebilirsiniz” tavsiyesini verdi.

Çoğu kimse bilmez ama yeşil mercimek tam bir protein deposudur. Sağlık açısından oldukça faydalı olan yeşil mercimek özellikle kış mevsimlerinde tüketilir. İçeriğinde vitamin ve mineral barındıran yeşil mercimek hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Kolayca yemeği yapılabilen yeşil mercimeği genellikle zayıflamak isteyenler tercih eder. Peki yeşil mercimeğin faydaları nelerdir? İşte bu soruların yanıtı…

Bakla ailesine ait olan yeşil mercimek, normal mercimeğin bir çeşididir. Tohum şeklinde olan bu besin, yemek ve salatası yapılarak tüketilir. Diyet yapmak isteyenler için ideal olan yeşil mercimek, vücudun genel enerjisini yüksek tutar. A, C, B1 ve B2 vitaminlerinin yanı sıra demir, potasyum, fosfor, iyot, çinko, bakır, kükürt ve protein bakımından oldukça zengindir. Anadolu’da yüzyıllardır tüketilen bu besin dünya da en çok Orta Asya da kullanılır. Tarihçesi insanlık tarihine dayanan yeşil mercimek, normal mercimek gibi kalorisi yüksek değildir. Ayrıca tat olarak da fıstığa benzer. Salatalar için pişirildiğinde 30, yemek için ise 40 dakika yeterlidir. Fazla kaynatıldığında bezin değeri oldukça düşer. Kabukları, normal mercimeğe göre daha hassastır. Bu yüzden ilk on dakika da hemen çatlar. Protein eksikliği yaşayanlar ve et tüketmeyi fazla sevmeyenlerin tüketmesi gereken besinlerin başında gelir. 

  • Yeşil mercimek protein bakımından zengindir.
  • Kansızlık ve halsizlik gibi hastalıkları bitirir.
  • Sindirimi kolaylaştırarak bağırsakların fonksiyonlarını güçlendirir.
  • Zayıflamak aynı zamanda enerji depolamak isteyenler için ideal besinlerden biridir.
  • Yeşil mercimek suyunu süzüp içine bir kaçık bal ekleyip tükettiğinizde yağ yakımınıza destek olur.
  • Ayrıca bu karışım vücuttaki toksinleri atar. 

YEŞİL MERCİMEĞİN FAYDALARI NELERDİR? 

Yeşil mercimek yüksek protein sayesinde kemik sağlığına katkıda bulunur. Vücudun kas sistemini güçlendiren yeşil mercimek hastalıklı hücrelerin sayısını azaltarak vücudun bağışıklığını artırır. 

Uzun süre midenin tok hissetmesini sağlar. Aynı zamanda lif bakımından zengin olan yeşil mercimek bağırsakları temizler. Yemeği yapılan yeşil mercimeğin ilk kaynama suyu içildiğinde ise sindirimi kolaylaştırır.

İçerdiği folik asit sayesinde; ergenlik geçişlerinde, menopoz, adet ve hamilelik süreçlerinde yaşanan hormon dengesizliğini düzenleyerek vücudun yapısını korur. Aynı zamanda uzmanlar tarafından kalp hastalarının da tüketmelerini tavsiye ettiği bir besin kaynağıdır.

Yükselen kolesterol seviyesini dengede tutar. Ani yükselen ve düşen kan oranını dengeler. Baş dönmesi, felç, inme ve yükselen tansiyon gibi rahatsızlıkların oluşma riskini azaltır.

Beyin ve sinir sisteminin sağlığını koruyarak hastalıklara yakalanma oranını düşürür.
Demir bakımından da zengin olan yeşil mercimek demir eksikliği olan hastaların yanı sıra kas ve kemik erimesi hastalarına da uzmanların önerdiği bir besin kaynağıdır.

YEŞİL MERCİMEK SUYU NE İŞE YARAR? 

Yeşil mercimek suyu boğaz enfeksiyonlarını bitirmede etkilidir. Özellikle yeşil mercimek kaynatılıp süzüldükten sonra içerisine bir kaşığı bal eklenerek tüketilebilir. Ayrıca kilo vermek isteyenler da suyu tüketebilir. Su yüksek enerji sağlayarak yağ yakımını hızlandırmanın yanı sıra metabolizmayı da düzenler. 

Atkuyruğu olarak da bilinen kırkkilit otunun insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Özellikle bel ve boyun fıtığı gibi hastalıklara alternatif doğal ilaç olan kırkkilit otu hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Kırkkilit otu çabuk bozulan ve zamanında toplanılması gereken bir ottur. Bu yüzden bu hususlara dikkat edilmesi gerekir. Kırkkilit otunun faydaları nelerdir? Kırkkilit otu çayı nasıl yapılır?

Anti bakteriyel özelliği sayesinde alternatif tıpta sıkça kullanılan kırkkilit otuna, Antik Yunan ve Çin’de şifa kaynağı olarak bakılırdı. Ormanlık ve fındık alanlarda rahatlıkla yetişen ot, temiz ve çok su ister. Boyu 40 cm kadar ulaşır. Kahverengi bir dalı saran inçe uzun kılçıkları vardır. Görünümünden dolayı atkuyruğuna da benzediğinden bazı yörelerde bu isimle de anılır. Ayrıca bazı yerler küçük çam ağacı olarak da adlandılır. Mayıs ve Haziran aylarında yetişmeye başlayan otu sıklıkla sonbahar ve kış aylarında tüketiliyor. Ot, topraktan aldığı tüm vitamin ve mineralleri içeriğinde depolar. Sağlık açısından oldukça faydalıdır. Kötü kolesterol seviyesini düşürür ve vücuttan zararlı toksinleri atar. Birçok hastalığın tedavisinde kullanılan kırkkilit otu, bölgeden bölgeye kullanım ve tüketimi değişmektedir. Genellikle çay olarak tüketilir. Kırkkilit ve atkuyruğunun yanı sıra tilkikuyruğu olarak olarak da geçmektedir. 

KIRKKİLİT OTUNUN FAYDALARI!

Bilinen en yaygın faydası kemik sağlığınadır. Kırkkilit otu, kalsiyum bakımından oldukça güçlü bir ottur. Bu yüzden kemik yapısını güçlendirir. Herhangi bir darbe sonrası kemiklerin hızla iyileşmesini sağlar.

Kemiklere iyi geldiği kadar eklem yapısına da olumlu katkı sağlar. Eklemlerdeki iltihabı kurutarak romatizma hastalıklarını önler.

Kanın incelmesini önler. Kan hacmini artırarak pıhtılaşmasını sağlar. Ancak uzmanlar bu yüzden çok tüketilmesini tavsiye etmez. Çünkü aksi halde kan seviyesini hızla pıhtılaştırarak tıkanmaya neden olabilir. 

Mide duvarını korumada etkili bir besindir. Bu yüzden ülser oluşumunu engellemek için doğal ilaç olarak kullanılabilir. 

Sindirim sisteminin fonksiyonunu hızlandırır. Bu yüzden kilo vermede etkili olan çaylardan biridir. 

En sık yaşanılan hastalıklardan biri olan idrar yolu enfeksiyonu içinde doğal ilaç olan kırkkilit otu bakteri ve virüsleri idrar yoluyla atar. Yanma ve kaşıntı gibi enfeksiyonun belirtilerini ortadan kaldırır.

Safra ve böbreklerde oluşan taşların dökülmesini sağlar. Ancak yine aşırı tüketildiğinden böbrek bezlerinin çalışma işlevselliğini engeller. 

İçeriğinde antiseptik ve antibakteriyel barındırdığı için cilt yüzeyinde deforme olmuş alanları yenilemede etkilidir. Özellikle yanık ve yaraların iyileşmesini hızlandırır. Çay gibi hazırlanan suyu tonik olarak kullanılabilir. 

Ayırca kaynatılan kırkkilit otu ile yıkanan saçların dökülme ve yıpranmasının önüne geçer. 

KIRKKİLİT ÇAYI NASIL HAZIRLANIR?

Bir buçuk su bardağı suyu ocağa koyun. İyice kaynadıktan sonra kurutulmuş iki dal kırkilit otunu içine ekleyip 10 bekleyin. Daha sonra süzerek için.

Hemen hemen her kadının ergenlik çağı itibariyle yaşadığı adet dönemi biyolojik bir durumdur. Rahmin işlevselliğine başladığı adet döngüsü kanamalı geçer. Ancak bu kanama bir sağlık sorunu değil. Tam tersi sağlıklı olduğunun gösterir. Adet döngüsüne ait merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Adet belirtileri nelerdir? Adet gecikmesi neden olur? Adet sancısını azaltan doğal yollar

Doğurganlık için kadınların belli bir yaş itibariyle yaşadıkları duruma adet denir. Rahim içinde doğum için hazırlık başlar. Ancak herhangi bir etken olmadığında  iç kasılmalar ve beynin sinir hücreleri aracılığı ile verdiği komutla rahimde oluşan doku ve yapılar parçalanır. Kan yolu ile vücuttan atılarak temizlenir. Bu süre ile ilk belirtiler ortaya çıkar. Her kadının biyolojik yapısına göre bu süreç değişim gösterir. Adette yaşanan belirtilerin bazıları farklı hastalıklarla aynıdır. Ancak adet görmeye başlayan kadın bunu  hesaplamasını yaptıktan sonra adet yaklaştıkça yaşadıklarının bunun göstergesi olduğunu bilir. Nadiren de olsa hava, çevre ve beslenme koşulları bazen belirtileri değiştirir. Bu durum aynı zamanda adet süresini de etkiler. 

ADETİN İLK BELİRTİLERİ NELERDİR?

Her kadında sıralama aynı olmaz ancak vücudun biyolojik yapısındaki değişim sinir hücrelerini etkilediğinden baş ağrısı ve mide bulantısı gibi durumlarla başlar. Özellikle kan değerleri düşük kadınlar bu süreci biraz zor geçirir. Düşük tansiyon rahatsızlığına benzeyen baş dönmesi ve göz kararması yaşanabilir. Metabolizmasına göre değişir bazı kadınlarda bu dönemlerde kabızlık bazılarında ise ishal görülür. Göğüs kenarları ve karın üstünde şişlik yaşanır. Ayrıca kaslarda şiddetli kasılma ve ağrılar başlar. En yaygın belirti ise ruhsal değişimlerdir. Duygu değişiminin nedeni bu süreçte hormon bezlerinin hızla çalışmasıdır. Hatta bu süreçte kadınlar hızlı terler ve bu terlemeler genellikle kokulu olur. Kadınlık hormonlarının harekete geçmesi asabiyet, depresyon ve stres gibi ruhsal durumlara yol açar. Adet belirtileri adet yaşanmada 3 ya da 4 gün önce başlar. kemik ağrıları en sık görülen belirtilerdir. Örneğin diz, sırt ve ayak ağrıları…

ADET GECİKMESİ NEDEN OLUR?

Adet gecikmesi bazen strese bağlı ortaya çıkabiliyor. Ancak bazı uzmanlar özellikle hava değişimi ve beslenme alışkanlığının buna neden olabileceğinin de altını çiziyor. Fakat adet gecikmesi aslında normal bir durum değil bunun altında farklı nedenlerde olabilir. Evli olan kadınlarda hamile olasılığı olduğundan gecikme yaşanabilir. Ancak evli olmadığı halde gecikme yaşayan kadınların bir uzmana başvurmasında fayda var. Çünkü rahim bölgesinde yaygın olarak görülebilen kist oluşumu da bu durumun yaşanmasına yol açabilir. Gecikmenin yanı sıra erken olan kişilerinde bunu sık sık yaşaması akabinde hemen bir uzmana başvurmasında fayda var. 

ADET SANCISINI AZALTAN DOĞAL YOLLAR

– Sıcak su torbası akla ilk gelen doğal yoldur.

– Papatya çayı sinirleri yatıştırdığından ağrı hissini azaltabilir.

– Ilık bir duş sonrası anason ya da haşhaş çayı içmek

– Sırt ve karın bölgesine masaj yaparak

– Bitter çikolata özellikle hormonları dengeler ve sinirlerin azalmasına yardımcı olabilir. Psikolojik olarak vücudun rahatlamasına yol açar. 

Nadiren görülen hastalıklardan biri olan böbrek büyümesi erken teşhis edilmediğinde ciddi farklı sağlık sorunlarına da yol açabilir. Böbreklerin işlevselliğini bozan bu rahatsızlık bazen tek taraflı meydana geldiğinde teşhisi oldukça gecikir. Peki Böbrek büyümesi (Hidronefroz) nedir? Böbrek büyümesi neden olur? Böbrek büyümesi belirtileri

Bilimsel ismi Hdironefroz olan böbrek büyümesi nadiren görülen ciddi rahatsızlıkların başında gelir. Böbrekler insan vücudunun olmazsa olmaz organlarından biridir. Uzmanlar böbreklerin sağlıklı çalışması için herkesin günde ortalama 2.5 litre su tüketilmesini önerir. Bu da özellikle böbrek kanallarının açılmasını sağlar. Su oranı artıkça işlevselliği güçlenir. Sağlıklı bir vücut için işlevselliği sağlıklı olması gereken böbreklerde meydana gelen çeşitli nedenlerden ötürü idrar birikir. İdrarın böbrek kesesinde birikmesiyle kanallar tıkanır. Bu da böbrek sisteminin işlevselliğini bozar. Genellikle böbrek ya da taşlarda oluşan taşların kanalları tıkaması sonucu da bu durum meydana gelebilir. Ters yönde akan idrar böbrek içinde birikerek büyümeye neden olur. Buna ek olarak üzüntü ve stres eklenince böbrek sinirleri ciddi hasar alır. Ciddi bir hastalık değildir. Ancak erken teşhis edilmesi gereken bir hastalıktır. Aksi halde vücudun dışarı atması gereken kirli sıvı yeniden içeride birikmesi enfeksiyon hastalıklarına kolayca zemin hazırlar. Hemen hemen her yaşta ve cinsiyette görülür. Nadiren de olsa anne karnındaki bebekte bile meydana gelebilir.

BÖBREK BÜYÜMESİ BELİRTİLERİ

– Sırt ve böbrek arasındaki boşlukta meydana gelen şiddetli sancılar

– Kokulu ve az miktarda idrar

– Vücut içinde artan enfeksiyonla sıcaklığın yani ateşin yükselmesi

– Sürekli olarak su içme ihtiyacı

– Sinirli ve stresli bir ruh hali

– Giderek azalan kilo 

BÖBREK BÜYÜMESİNİ ENGELLEYEN BESİNLER NELERDİR?

Güçlü bir enfeksiyon atıcı etkisi olan kiraz sapı, en etkili doğal besindir. Kiraz sapı ayrıca taş oluşumu ve birikimini de engeller. Bunun yanı sıra Mısır püskülü çayı da böbreklerin işlevselliğini artırır. Kanalların açılmasını sağlar. Enfeksiyonlu hücreleri engeller. Biberiye ve zencefilde bu faydalı besinler arasında yer alır.

BÖBREK BÜYÜMESİNİN TEDAVİSİ NASILDIR?

Her hastalıkta olduğu gibi böbrek büyümesinde de teşhis için bazı testler gereklidir. Bunlardan en önemlisi idrar testidir. İdrar testinde artan kristal ve taş miktarı böbreklerde işlevsel bozukluğa işaret olabilir. Bunun yanı sıra  ürografi, MRI, ultrason ve sistoskopi testleri de yapılabilir. Erken tedavi ile tıkanmış kanallar hemen açılır. Bununla beraber su tüketimi artmalı. Ancak geç kalınmış bir teşhiste tedavisi mümkün olmayan ciddi sorunlar meydana gelir. 

Vücudun kendi kendine üretmediği potasyum gün içerisinde alınması gereken önemli minerallerin başında gelir. Özellikle böbreklerin işlevselliğinde önemli rolü olan potasyum eksildiğinde ciddi sindirim sorunları görülür. Bunun yanı sıra kas ve kemik sisteminde de faydası vardır. Peki Potasyum eksikliğinin belirtileri nelerdir? Hangi besinlerde potasyum bulunur?

Vücutta kemik ve kas sisteminin vazgeçilmez minerallerinden biri potasyumdur. Vücudun kendi kendine üretemediği minerallerden biri olan potasyum en az 100 mg günlük alınması gerekir. Hücrelerin yenilenmesi için gerekli olan potasyum doğada bir çok malzemenin yapımı içinde ham madde olarak kullanılır. Kimyasal birleşik olan potasyum vücuttaki oksijen ve karbonhidrat dengesini sağlar. Sodyum minerali ile beraber vücuttaki elektrik seviyesini ayarlar. Bu elektrik akımı sinir hücrelerinin ayak tabanından beyne kadar gitmesine yardımcı olur. Böylece hem iskelet hareketleri hem de beş duyu organı düzenli çalışır. Potasyum eksikliği kas zayıflığına, kramplara ve kabızlığa neden olur. Ancak potasyum vücutta gereğinden fazlada bulunmaması gerekir. Sistemi doğru çalıştırdığı kadar fazlası bir anda tüm vücut sistemini bozarak ölüme bile yol açabilir. Potasyum eksikliği kan testlerinin yanı sıra bazı diğer hastalıkların belirtilerine benzeyen belirtilerle de kendini gösterir.

POTASYUM EKSİKLİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Potasyum sinir hücrelerinin dağılımı için gereklidir. Bu dağılım doğru yapılmadığında vücudun enerjisi çabuk tükenir. Bu da yorgunluk gibi durumların yaşanmasına sebebiyet verir.

Kasların çalışmasındaki temel kaynak olan potasyum eksikliği şiddetli kas ağrılarına yol açar. 

Bağırsak hareketleri için gerekli olan potasyum mineralinin eksikliği besinleri öğütmede zorlanır. Bu da kabızlığa neden olur. Sık sık kabız olmak ise potasyum oranının aşırı düştüğünün işareti olabilir.

Kandaki hücreler yeterince oksijen ve elektrik alamadıklarından ya çok yükselir ya da çok düşer. Bu da yüksek ve düşük tansiyona neden olur. Kan oranı ayrıca düştükçe kansızlık gibi sağlık sorunları da buna bağlı gelişir. 

 Organlar yeterince sinir hücreleri tarafından uyarılmayınca çalışma hızları düşer. Bunların arasında en hassas olanı midedir. Mide yeterince uyarılmadığında kusma ve bulantıya neden olur. Çünkü aldığı besinleri yeterince öğütemez.

Düzensiz kalp atışları, solunum yetmezliği, artan kas ağrılarının şiddeti ile ortaya felç ya da inme gibi ciddi sağlık sorunları aşırı derecede düşük olan potasyumun belirtileridir. 

HANGİ BESİNLERDE POTASYUM BULUNUR?

KURU ERİK

Kuru erik günlük potasyum ihtiyacının yüzde 40’ını karşılıyor. Güçlü bir A vitamini olan kuru erik, hem potasyum oranını dengeler hem de güz sağlığı için oldukça faydalı bir besindir.

ISPANAK

Demir bakımından zengin olan ıspanak vücudun günlük ihtiyacı olan potasyumun yüzde 10’unu sağlıyor. Ispanak potasyum eksikliğini gidererek sadece yorgunluğu değil aynı zamanda kansızlılığı da önler.

SOMON

Omega-3 yağ asidinin yanı sıra potasyum bakımından da oldukça zengindir. Yarım fileto somon günlük potasyum ihtiyacının yüzde 30’una kadar karşılar. Somon kalp, beyin ve böbrekler içinde vazgeçilmez bir besindir.

KURU FASULYE

Potasyum bakımından en güçlü besinlerden biridir. Günlük ihtiyacın yüzde yüzünü karşılar. İçerdiği lif sayesinde sindirimi düzenler. Uzmanlar özellikle gelişim çağlarında ve hamilelik döneminde tüketilmesini tavsiye eder. 

HAVUÇ SUYU

Günlük potasyum ihtiyacının yüzde 40’ını rahatlıkla karşılar. İçerdiği beta karoten, lutien ve zeaksantin gibi minerallerin antioksidan etkisi sayesinde vücudu arındırır.

Havuç kadar havuç tohumunun da faydası vardır. İçeriğinde yüksek oranda A vitamini barındıran havuç tohumu hakkında uzmanlar, havucu direk tüketemeyenler olarak önerir. Tohumundan ele edilen çay, bağışıklık sistemini güçlendirerek virüslerin vücuttaki etkisini azaltır. Peki Havuç tohumu nedir? Havuç tohumu çayı nasıl yapılır? Havuç çayının faydası var mıdır?

Maydanoz ailesine ait olan havuç tohumu gri ve yumuşaktır. Otsu bitkisinden elde edilen havuç tohumu, havuçtan daha fazla vitamin ve mineral içerir. Kök sebze olan havucun oluşumunun ilk evresi olan tohumundan genellikle yağ elde edilir. Ancak alternatif tıpta faydasından daha fazla yararlanmak için çay olarak da tüketilir. İçeriğinde yüksek oranda beta karoten içerdiğinden vücut sağlığı için olmazsa olmaz olan besinlerden biridir. Beta karoten sayesinde bağışıklık sistemindeki antikorların sayısını artırabilir. Özellikle yüksek oranda virüse maruz kalmış bağışıklığa kalkan görevi sağlar. Aktarlarda bulunan havuç tohumunun bir kilosu yaklaşık 70 liradır. Ancak son yıllarda uzmanların önermesiyle talepler arttı. 

HAVUÇ TOHUMU ÇAYI NASIL YAPILIR?

Kaynamış iki bardak suya bir yemek kaşığı kadar havuç tohumu ekleyin. Demlenmesini bekleyin. Yaklaşık 10 dakika sonra süzüp tüketebilirsiniz. Dilerseniz içerisine bir tatlı kaşığı bal ya da bir yemek kaşığı limon suyu ekleyebilirsiniz. Bunun yanı sıra havucu rendeleyip kaynatıp suyu süzülerek de içilebilir. Bu yöntem havuç suyu olarak geçer. Uzmanlar herhangi bir zararı olmadığından günde iki bardak tüketilebileceğini önerir. Ancak emziren ve gebe kadınların tüketmemesinin daha faydalı olacağı söylenir. 

HAVUÇ ÇAYININ FAYDALARI NELERDİR?

– Havuç çayı karaciğerin fonksiyonunu güçlendiren doğal ilaçlardan biridir. Yapılan araştırmalarda havuç çayının sarılık riskini azalttığı ortaya çıkarılmıştır.

– Bağışıklık sistemini güçlendiren havuç çayı antikorların sayısını artırır. Virüs ve enfeksiyonlu hücrelere karşı vücutta kalkan görevi görür.

– Kadınların her ay yaşadığı adette yaşanan gecikme ve düzensizlik içinde kadın doğum uzmanları önerir. Ayrıca rahim duvarını güçlendirir.

– Tıpkı havuç gibi havuç çayı da göz sağlığı için etkilidir. Göz içindeki sıvı oranını kontrol eder. İleri yaşlarda görülme ihtimali olan katarak riskini azalttır. Görme probleminin şiddetini dindirir.

– Kandaki kötü kolesterol oranını düşürür. Basıncı dengeler. Bu yüzden kalp, damar ve yüksek tansiyon riskini ortadan kaldırır.

– Lif bakımından zengin olan havuç çayı bağırsakların daha sağlıklı çalışmasını sağlar.