Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Kötü beslenme alışkanlıkları, yetersiz spor ve özellikle masa başı çalışma gibi durumlar eklem ve kemik ağrılarına neden olur. Vücutta azalan vitamin ve minerallerin etkisi ile de artan bu ağrılara dair merak edilen her şeyi haberimizin detayına ekledik. Peki kemik ve eklem ağrıları neden olur? Eklem ve kemik ağrılarına ne iyi gelir? Sizler için tüm bu soruların yanıtını araştırdık.

Kemik ağrıları genellikle kalça, diz, sır ve bacaklarda yaşanır. Çevresel etkilerin yanı sıra vitamin eksikliğinden dolayı da ortaya çıkan bu ağrılar tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Bu ağrılar aynı zamanda eklemlerde de ortaya çıkar. Uyuşma ve karıncalanma ile devam eder. Uzmanların önerdiği bazı doğal yollarla bu ağrılardan kurtulabilirsiniz. Eklem, kemik hareketlerini kolaylaştıran dokudur. Bu yüzden eklemin hasara uğraması kemiği ya da kemiğin hasra uğraması eklemi etkiler. Özellikle dengesiz beslenme ve hareket etme esnasında ortaya çıkan iltihaplar eklemlere yerleşerek burada ciddi deformelere neden olur. Hareket esnasında özellikle bölgede ciddi ağrılara sebep olur. İlerleyen zamanlarda ise Otoimmün denilen kemik hastalıklarına da zemin hazırlar. 

KEMİK VE EKLEM AĞRILARI NEDEN OLUR?

Aşırı kilolar

Kan değerlerinde ani değişmeler

Kaza sonrası yaşanan iskelet travmaları

Yetersiz protein ve kalsiyum

Vücuttaki iltihap düzeyini artıran üst solunum yolu hastalıkları

Spor esnasında yapılan dengesiz hareketler

EKLEM VE KEMİK AĞRILARININ BELİRTİLERİ NELEDİR?

Kalça üstü oturulduğu esnada kuyruk sokumunda ağrılar

İskelet hareketinde kısıtlanmalar

Otururken uyurken kalkarken diz ve ayaklarda şiddetli batmalar ve kısıtlanmalar

Kemiklerin birleştiği noktalarda sesler gelmesi

Bazılarında ise eklem bölgelerinde şişlik ve sertlik gibi belirtiler yaşanması

KEMİK VE EKLEM AĞRILARINA NE İYİ GELİR?

– Düzenli kan dolaşımı ağrıya iyi gelen en etkili yoldur. Bu akışı sağlamak içinde doğru masaj teknikleri ile vücudu rahatlatmaktan geçer. Yapılan bazı araştırmalarda bile masajın kan dolaşımını düzenlediğinden ağrıları geçirdiği etkisi gözlemlenmiştir. Masaj sırasında kullanılan at kestanesi, zeytin, ceviz ve hint  yağı gibi mentollü yağlarda vücuttaki sinirleri uyardığından ağrıları azaltmada etkili olur.

– 2010 yılında yapılan bazı araştırmalarda acı biberin ağrıları kestiği gözlemlenmiştir. Hafif şiddetli seyir eden diz ağrılarının yüzde 70’ini azaltır. İki yemek kaşığı Hindistan ceviz yağı ile bir yemek kaşığı toz biberi karıştırarak ocakta 5 dakika ısıtınız. Ilık halde iken ağrıyan bölgeye masaj yaparak uygulayınız. 20 dakika beklettikten sonra ılık su ile durulayınız.

– Yüksek magnezyum içeren epsom tuzu ciltte emilimi hızlandırdığı için sinirleri uyarır. Uyarılan sinirler ağrıya neden olan iltihap birikimi ya da enfeksiyonlu hücreleri yok eder. İçerisinde uzanabileceğiniz bir leğen ya da küveti sıcak su ile doldurunuz. İçerisine bol miktarda epsom tuzu katınız. Daha sonra içine uzanıp su soğuyana kadar bekleyiniz. Bunu ağrı geçene kadar uygulayabilirsiniz. 

– Isırgan otu ağrıya neden olan iltihabı azaltan bileşikler içerir. Yapılan araştırmalarda bor bakımından zengin olan bu bitkinin kemikleri güçlendirerek enfeksiyonlu virüslere karşı savaşmasına yardımcı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Kurutulmuş bir avuç ısırgan otunu kaynayan suya atınız demlendikten sonra süzüp içiniz. 

Lahana içerdiği antioksidan sayesinde ağrılara iyi gelen etkili besinlerden biridir. Uzun süre vücutta bulunan toksinleri atmada etkili olan lahana her hangi bir ödem oluşumunu da önler. Limon ve sarımsaklı bir suya lahana yapraklarını batırınız bir gün beklettikten sonra bu yaprakları ağrının olduğu yere sarınız üzerine streç film sarıp bir saat boyunca bekleyiniz.

Feridun Kunak, eklem ağrıları, çeşitli spor aktiviteleri, kilo sorunları, kazalar veya çeşitli hastalıklardan dolayı ortaya çıkan eklem ve kemik ağrılarına iyi gelen doğal kür tarifini paylaştı. İçerisinde kara turp rendesi, biberiye yağı, zencefil yağı ve ozon yağı olan eklem ağrılarına iyi gelen doğal kür tarifini ekrana getirdi. Kunak, karışımı ısıttıktan sonra ağrıyan yere uygulanmasını önerdi.

İŞTE O KARIŞIM;

Birçok çeşidi olan biberin insan sağlığına olumlu etkileri vardır. Özellikle sabah kahvaltılarında çiğ olarak tüketilen biber vücudun gün boyu direncini artırarak yorgunluk ve stres gibi rahatsızlıkların yaşanmasını önler. Peki biberin faydaları nelerdir? Sabah kahvaltıda çiğ biber yerseniz ne olur? Sizler için sık sık tükettiğimiz biber hakkında merak edilenleri araştırdık. Haberin detayında bibere dair her şeyi bulabilirsiniz.

Dolmalık, sivri ve çarliston olmak üzere üç çeşidi olan biberin içerisinde beta karoten, A, P, K, B1, B2 ve E vitaminleri ve mineralleri bulunur. Uzmanlar salata ve yemeklerin ana maddesi olan bu besinin çiğ halinin sağlığa birçok faydası olduğunu belirtiyor. Bol sulu alanlarda yetişen biber güneşte kaldıkça kızarır ve tadı acı olur. Patlıcan ailesine ait olan biber dolma, cin ve acı olmak üzere üç çeşidi vardır. Ülkemizde sıklıkla tüketilen biber güneşte kurutulup toz haline getirilerek pul biber ya da yeşil halde ufalanıp karabiber olarak kullanılır. C vitamini bakımından oldukça zengin olduğundan güçlü bir antioksidan özelliğine sahiptir. Yemeklerde salçası yapılarak da kullanılan biberin ciğ ve acı olmayan hali sindirimi düzenlemede ve sinir sistemini yenilemede etkilidir. Bu özelliği sayesinde uzmanlar sabah kahvaltılarında tüketilmesini tavsiye eder. Kahvaltıda tüketilen biber hem iştah açar hem enerji verir. Ayrıca abuc cubur isteğini azaltarak vücudun sağlıklı besinler tüketmesini sağlar.

BİBERİN FAYDALARI NELERDİR?

C vitamini bakımından zengin olan biber bağışıklık sistemini serbest radikali hücrelerden arındırarak hastalıklara karşı kalkan oluşturur.

Karnosik asit bakımından zengin olan biber sinir hücrelerinin sayısını artırarak hafızayı güçlendirir.

Uzmanlar özellikle kış ayları boyunca tüketilmesini tavsiye ettiği biberi antioksidan özelliği sayesinde virüs ve bakterilerin vücuttaki etkilerini azaltır.

Sindirim hastalıklarından yaygın olan gaz sıkışması ve hazımsızlık gibi problemlerin yaşanmasını önler.

Yapılan bazı araştırmalarda migren ataklarını azaltmada etkili olduğu tespit edilmiştir. 

Yaşlanma ve kırışıklığı azaltarak cildin dermis tabakasını yenilemeye yardımcı olur. Akne ve sivilce oluşumunun önüne geçer. 

Kilo vermek isteyenler için güçlü bir enerji ve tok tutucu besindir. 

SABAH KAHVALTIDA ÇİĞ BİBER YERSENİZ NE OLUR?

Sabah kahvaltısında 2 tane tüketilen çiğ biber, besinlerle beraber vücudumuza giren zararlı bakterileri idrar ve dışkı yoluyla vücuttan atmamıza yardımcı olur. 

Düşük kaloriye sahip biber salata ve yemeklerin yanında çiğ olarak tüketildiğinde içerdiği yüksek lif sayesinde tokluk hissi verir. Bu özelliği sayesinde kilo vermede yardımcı besinler arasında yerini alır. 

Vücudumuzun en çok ihtiyacı olan vitaminlerden biri olan P, doğa da çok az besinde bulunur. Bu nadir besinlerden biri de biberdir. Biberde oldukça fazla olan P vitamini cildimizdeki yaşlanma hücrelerini azaltarak cildin genç görünmesini sağlar. Aynı zamanda damarları da güçlendiren bu vitamin kalp hastalıklarına yakalanma riskini de azaltır. 

Güçlü antioksidan mineralleri sayesinde bağışıklık sistemindeki yararlı hücrelerin sayısını artırarak vücudu kansere karşı korur. 

Acısız çiğ biber midedeki asit oranını dengeleyerek ülser ve mide yaralarının oluşumlarını engeller.

İçerdiği C ve A vitaminleri ileri yaşlarda görülme ihtimali olan katarak hastalığının riskini azaltır.

Adet dönemlerinde çiğ tüketilen biber rahimdeki iltihapların vücuttan atılmasını destekler.

Çoğu insanın tüketmeye yanaşmadığı ancak insan sağlığına inanılmaz faydaları olan sakatat hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Ancak kronik hastalığı olanların tüketmeden önce uzmanlarına danışması gerekiyor. Bunun dışında ise vücudun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri karşılayacak kadar etkili olan sakatatların çocukluk yaştan erişkinliğe kadar düzenli tüketilmesinde fayda var. Peki sakatatın faydaları nelerdir? Hangi sakatat neye iyi gelir? Haberin detayında sakatata dair her şeyi bulabilirsiniz.

Güneydoğu ve Doğu Anadolu sofralarının vazgeçilmez yemeklerinden biri olan sakatatların aslında vücudumuza birçok faydası vardır. Sakatatlar, kırmızı ete oranla vitamin ve mineral açısından zengindir. Daha az yağ içeren yapısı nedeniyle kalori oranı düşük karbonhidrat ve enerji yönünden yüksektir. Sakatat kesimi yapılan hayvanların içinde kalan kısımlardır. Bu kısımlar yürek, karaciğer, kalın bağırsak (bumbar), böbrek, işkembe, beyin, baş ve akciğer gibi yerleridir. Kireçli suya batırılan organlar daha sonra sirke ile yıkanıp tuza bastırılarak temizlik aşamasından geçer. Daha sonra yöresine göre yemek yapılarak tüketilir. Batı mutfağının yeni fark ettiği bu lezzet Anadolu topraklarında özellikle Mezopotamya’da yüzyıllardır tüketiliyor. Salamura ile uzun yıllar muhafaza da edilebilen sakatatlar, insan vücudunun ihtiyacı olan vitamin ve mineral bakımından oldukça zengindir. Yapılan araştırmalarda hastalıkları önleyerek insan bünyesini güçlendiren bu besinlerin düzenli tüketilmesinde fayda var. B12 vitamin kompleksi ve folat açısından zengindir.

SAKATATIN FAYDALARI NELERDİR?

Yüksek demir içerdiklerinden vücudun kendi kendine sağlayamadığı demir emilimini sağlar. Böylece kansızlık ve anemi gibi riskli rahatsızlıkların önüne geçilir. 

İnsan vücudu zamanla bazı fonksiyonları işlenmez hale geldiğinden ek takviyeye ihtiyaç duyar. Özellikle beyin sağlığı için önemli olan ek takviyeler vücut hareketlerinde ve organların çalışmasında etkili olur. Sakatatlar bu eksiklikleri gidermede en etkili besinlerdir. 

Vücudumuzda özellikle 20 yaş sonrası üretimi azalan kolajeni kolaylıkla sağlar. 

B12 vitamin kompleksi ileri yaş hastalıklarının ortaya çıkmasını engelleyen mucize vitaminlerin başında gelir. Bu vitaminin eksik olduğu kişilerde kanser hastalıkları hızla yayılır. Uzmanlar her besinde kolayca bulunmayan bu vitamin kompleksini almanın en hızlı yolunun sakatatlar olduğunu vurguluyor.

Göz sağlığından cilt sağlığına kadar her alanda faydası olan sakatatlar çocukluktan erişkinliğe kadar düzenli tüketildiğinde etkisi hızla görülür. 

SAKATATIN ZARARI VAR MIDIR?

Kronik hastalığı olan kişilerin tüketmeden önce uzmanlarına danışmasında fayda var. Aksi halde sakatatlar bazı rahatsızlıklara da zemin hazırlayabilir. Hayvansal yağ bakımından yüksek olan bu besinler günlük sınırlı tüketilmelidir. Aşırı tüketildiğinde sindirim rahatsızlıklara neden olur. 

HANGİ SAKATAT NEYE İYİ GELİR?

KARACİĞER

Vücudun gün içerisinde ihtiyacı olan A ve B12 vitaminlerinin 2 kat fazla alınmasını sağlar. Ancak uzmanlar karaciğerin hafta da bir kez tüketilmesi gerektiğini vurguluyor.Özellikle kronik hastalığı olan kişilerde bu besinlerin göstereceği etkiler tam olarak bilinmemektedir.

BÖBREK

İnek ve kuzu böbreklerinde yüklü miktarda selenyum ve oksidatif maddeleri bulunur. Bu maddeler kansere karşı bağışlık sistemini güçlendirir. Aynı zamanda sinir hücrelerini yenileyerek stres gibi psikolojik sorunların yaşanma riskini azaltır.

BEYİN VE DİL

Balıkta bulunan omega-3 vitamininin 3 katı inek, kuzu ve keçi gibi hayvanların beyninde bulunur. Bu hayvanların dili de aynı zamanda B12 vitamini bakımından zengindir. Özellikle uzmanlar gelişim çağındaki çocukların ve hamilelerin bu organları tüketmesi gerektiğini belirtiyor.

İŞKEMBE, DALAK VE TAŞLIK

İşkembe içerdiği yüksek miktarda selenyum sayesinde troid hastalığına karşı vücudu korur. Ancak kalori oranı yüksek olduğundan ayda en fazla iki defa tüketilmesi yeterlidir. B2, B3 ve demir bakımından da zengin olan dalak ve taşlık, hem cilt hem de gözdeki hasara uğramış hücreleri yeniler ve kansızlığı giderir.

KEMİK SUYU

Lif bakımından zengin olan kemik suyu bağırsak ve mide rahatsızlıklarının önüne geçer. Aynı zamanda kemiklerimizi de güçlendirerek kanser hücrelerine karşı korur.

PAÇA ÇORBASI

Uzmanların kemiği kırılmış hastalarına önerdiği doğal tedavi yöntemlerinden biridir. D vitamini sayesinde özellikle kış aylarında yaşanan gribal enfeksiyona karşı vücuda enerji sağlar.

Birçok insanın yaşadığı ancak üzerinde durmadığı sağlık sorunlarından biri gece uykuda terlemedir. Peki gece uykuda terlemenin nedenleri nelerdir? Terlemeye ne iyi gelir? Erkeklere oranla kadınlarda sık sık yaşanan rahatsızlığa başka hastalıklar neden olmaktadır. Özellikle ruhsal hastalıklar ve hormonsal dengesizliğin neden olduğu gece uykuda terleme hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık.

Uyku  insan fizyolojisinin otomatik ihtiyaç duyduğu bir aktivitedir. Vücut özellikle bu süreçte kendini yenileme ve dinlenme fırsatı bulur. Bu yüzden uyku insan sağlığını da etkiler. Yaklaşık 85 uyku hastalığı vardır. Günümüzde giderek çoğalan kronik uykusuzluk bunların başında gelir. Uyku bozukluğunun birçok nedeni vardır. Bunlar arasında en yaygını ruhsal hastalıklardır. Özellikle 25 -40 yaş arasını tehdit eder. Uykusuzluk sanıldığı gibi basit bir rahatsızlık değildir. İntiharla bile sonuçlanan vakalar vardır. Uykusuzluğun yanı sıra uyku sırasında da yaşanan bazı olaylar ya da hastalıklar bir başka rahatsızlıklara zemin hazırlar. Bunlardan biri de gece uykuda terlemedir. Halk arasında gece terlemenin kötü rüyadan kaynaklandığı bilinse de aslına uyurken terleme tamamen bilimsel bir durumdur. Hatta bazı uzmanlara göre rahatsızlıktır. Vücudun gece yatarken yenilenmeye geçmesi gibi hastalanması da olası bir faktördür. Özellikle gün içerisinde biriken zararlı toksinler veya hücreler gece harekete geçerek hastalıklara neden olur. Gece terlemenin beraberinde halsizlik, kilo kaybı ve ağrılar yaşanır. 

GECE UYKUDA TERLEMENİN NEDENLERİ NELERDİR?

Değişen hormon miktarı terlemeye neden olan en önemli faktördür.

Üst solunum yolları ile vücuda giren virüslerde terlemeye neden olur.

Beyinin herhangi bir hasara uğraması vücut ısısını etkiler. Bu da özellikle baş bölgesinde terleme gibi belirtilerle kendini gösterir.

Kullanılan bazı ilaçların yan etkileri de terlemeye yol açar.

Kandaki şeker oranının artması ter bezlerini harekete geçirir bu da genellikle bacak arası ve kolduk altında kokulu terlemeye neden olur. 

Böbrekleri üşütmek ya da böbrek üstü bezlerinin iltihaplanması da terleme yaşanmasına sebebiyet verir.

Nadiren de olsa kanser hastalıklarının ilk belirtisi arasında terleme vardır. 

TERLEMEYE NE İYİ GELİR?

Terlemeyi azaltmak için vücudun yeterli miktarda magnezyum ve B vitaminine sahip olması gerekir. Bu durum içinde;

Her sabah bir çay bardağı sıkılmış domates suyu içilebilir. Domates içerdiği antioksidan sayesinde ter bezlerine neden olan virüs ve hastalıkları idrar ve dışkılama yolu ile vücuttan atar.

Yeşil çayda yatıştırıcı maddeler içerdiğinden terlemeye neden olan zararlı hücrelerin sayısını azaltmaya yardımcı olur. Uzmanlar günde iki bardak yeşil çay tüketilmesi gerektiğini vurguluyor.

 Bir çay kaşığı meşe ağacı kabuğu, okaliptüs ve ceviz yaprağını yaklaşık 1 litre suda kaynatınız. Karışımı süzdükten 1 litreye kadar soğuk su ekleyerek terleyen bölgeleri bu suyla temizleyiniz.

Türk mutfaklarının vazgeçilmez lezzeti olan patlıcanın insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Nikotin bakımından oldukça zengin olan patlıcan aynı zamanda vücudun ihtiyacı olan nikotinin yüzde 80’ini kolaylıkla karşılar. Peki patlıcanın faydaları nelerdir? Patlıcan saplarının çöpe atılmaması konusunda uzmanlar uyarıda bulunuyor. Özellikle basur hastalığında doğal ilaç olarak önerilir. Haberin detayında patlıcana dair merak edilenleri bulabilirsiniz.

M.Ö. 5’inci yüzyılda ilk kez Hindistan’da yetiştirilmiştir. İpek yolu ticareti ile Afrika ve Doğu Avrupa’ya yayılan patlıcan, küçük bir ağaç kadar büyüyen çiçeklerden ortaya çıkar. İlk yetiştirildiği yıllarda süs bitkisi olarak kullanılan patlıcan yıllar içinde yiyecek olarak tüketilmiş ve çeşitlendirilmiştir. İçeriğinde çok az miktarda nitokin barındırmasına rağmen tüketilen tek besindir. 100 gram patlıcanın içinde kalori değeri 24, 1.1 gram protein, 2 gram yağ, ve 5.5 gram karbonhidrat vardır. Vitamin içeriği bakımından ise; 100 gramında 30 IU A vitamini, 0.4 mg B1 vitamini, 0.5 mg B2 vitamini ve 5 mg C vitamini bulunur. Ülkemiz birçok mevsimi yaşadığı için ve birçok toprak türüne sahip olduğu için patlıcan yetiştirmekte de diğer ülkelere göre ön sıralardadır. Ayrıca tüketiminde de diğer ülkelerden daha öndeyiz. Patlıcanın gövdesinin olduğu kadar sapı da faydalıdır. Sapı topraktan gelen tüm vitamin ve mineralleri barındırdığından saplar kaynatılıp tüketildiğinde başta hemoroid olmak üzere cilde, saçlara ve bağışıklığa kadar birçok fayda sağlar.

PATLICAN SUYU NE İŞE YARAR?

PATLICAN SAPLARINI SAKIN ÇÖPE ATMAYIN!

Patlıcan sapı içerdiği B2 ve A vitaminleri göz sağlığında oldukça etkilidir. Yüksek miktarda vitamin barındıran patlıcan sapı, 5 gün boyunca düzenli tüketildiğinde göz sinirlerinde deforme olmuş hücrelerin kısa sürede yenilenmesini destekler. Bunun yanı sıra çevresel faktörlerden dolayı zayıflayan korneanın da kuvvetlenerek görme kaybını ortadan kaldırır.

Güçlü bir lif kaynağı olan patlıcan sapı, sindirim sisteminin daha rahat çalışmasını sağlar. Ayrıca içerisinde yağ oranı az olduğundan patlıcan sapı kaynatılıp tüketildiğinde zayıflamaya yardımcı olur. Doyurucu etki veren patlıcan suyu, kahvaltıdan önce tüketildiğinde kabızlık gibi yaşam kalitesini düşüren rahatsızlıkları önler. Ayrıca bağırsaklardaki zararlı bakterileri vücuttan atar. Tüm sindirimi yenilemede etkili olan patlıcan, mide asidini dengelemede etkili olan besinlerden biridir. Bu özelliği sayesinde ülser, reflü ve gastrit gibi rahatsızlıkların yaşanmasını önler.

Ayrıca ıspanaktan sonra demir bakımından en zengin olan besin patlıcanın sapıdır. Demir maddesi vücuttan azaldığında kansızlık gibi rahatsızlıklara neden olur. Bu da yorgunluk, stres ve depresyon gibi ruhsal rahatsızlıkları önlemenin yanı sıra kemiklerin genişlemesini sağlar. Patlıcan sapının suyunu uzmanlar, özellikle ergenlik, regl ve hamilelik dönemlerinde tüketilmesini öneriyor. 

Antioksidan bakımından zengin olduğundan vücuttaki tüm toksinleri idrar yolu ile atar. Özellikle karaciğerde biriken yağlı toksinlerin birikmesini önler. Bunun yanı sıra cilt hücrelerinin de yenilenmesinde etkili olan patlıcan, cildin daha parlak ve genç görünümlü olmasını destekler. 

Patlıcan sapı ayrıca insülin seviyesini de dengeleyerek şekerin aniden yükselmesini engelleyerek şeker hastalığının yaşanma riskini azaltır.

Günümüzde yaygın olan ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen hemoroid yani basur hastalığına iyi gelir. 4 adet patlıcan sapı ve 4 su bardağı su bir tencerede iyice kaynatın. iyice kaynayan bu suyun kapağını açmadan ocaktan alın ve soğumaya bırakın. Daha sonra soğuyan suyu süzgeçten geçirip suyu bir kaba koyup kaldırın. Sabah kahvaltılarından önce bir bardak tüketin. Bu sadece hemoroide değil yukarıda saydığımız diğer tüm hastalıklara iyi gelir.

PATLICANIN FAYDALARI NELERDİR?

Vücudun demir emilimini destekler. Anemi gibi ciddi sağlık sorunlarını önler.

Kalorisi düşük, lif oranı yüksek olan patlıcan kilo vermek isteyenler için ideal bir besindir. 

Ayrıca içerdiği lif sindirimi kolaylaştırdığından bağırsak hastalıklarının önüne geçer. Günümüzde giderek yaygınlaşan kolon kanserinin yaşanmasını engeller.

Sigara bırakmada en etkili besindir. Çünkü içeriğinde doğal nikotin barındırır. 

Anti bakteriyel etkisi sayesinde serbest radikallerden vücudu arındırır. 

İçerdiği C vitamini sayesinde cildin parlak ve canlı görünmesini sağlar. 

Beyindeki sinir hücrelerinin azalmasını engelleyerek, ileri yaşlarda görülme ihtimali olan unutkanlığı önler.

Denizlerde yaşayan beyni bulunmayan denizanası, herhangi başka bir canlı ile temas ettiği an, dokungaçlarındaki zehri koruma olarak saldılar. Bu durum denizdeki tüm canlıları ve denize giren insanları öldürebilecek kadar güçlü bir zehirdir. Peki denizanası sokmasında ne yapılmalıdır? Deniz anası hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir? Sizler için deniz anaları hakkında merak edilenleri araştırdık. Haberin detayında denizanasına dair merak edilen her şeyi bulabilirsiniz.

Medüz olarak da bilinen denizanası, beyni olmayan sistematik hareket eden bir canlı türüdür. Eşeysiz üreme şekline sahiptir. Yayvan ve kubbeli şapkası bulunan yumuşak yapılı dokungaçlı bir yapıya sahip olan denizanası kokulara karşı olan duyarlılığı sinir sistemindeki ışıkla sağlar. Denizdeki balıklarla beslenen denizanası kendini korumak için yüksek miktarda zehir barındırır. Başkasına temas ettiği an dışarı saldığı zehir ölümcüldür. Birçok çeşidi bulunan bu hayvanlar hakkında uzmanlar ciddi uyarılarda bulunuyor. Özellikle bu aylarda deniz altının soğuması üst kısımlarının sıcak olması nedeniyle yüzeye yükselen denizanası, insan sağlığı açısından tehlike arz ediyor. Binlerce çeşidi olan bu deniz anaları insan sağlığına sadece değdiği esnada değil aynı zamanda başka bir balığa temas ettiğinde ve bu balığı bir insan tükettiğinde geri dönüşü olmayan ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Uzmanlar bu yüzden bu aylarda tutulan balıklara dikkat edilmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor.

DENİZANASI SOKMASI NEDİR? BELİRTİLERİ NELERDİR?

Halk arasında denizanası çarpması, ısırması veya yanığı olarak da bilinen denizanası sokması erken müdahale edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına neden olur. Soktuğu yerde kaşınma, kabarma, kızarıklık, uyuşma veya ağrının tüm vücuda yavaş yavaş yayılması gibi belirtilerle kendini gösterir. Aynı zamanda bulantı, kusma ve şiddetli baş dönmesine bağlı bayılma gibi ciddi sorunları da beraberinde getirir. Denizanalarının türüne bağlı müdahaleler değişir. Ancak çoğu denizanası sokması vakasın da doğal yöntem kullanılır.

DENİZANASI SOKMASINDA NE YAPILMALIDIR?

Denizanası denizden çıktıktan sonra vücuttan çıkarılmalı aksi halde yeniden ve daha şiddetli ısırabilir. Denizanasının soktuğu bölgeye dokunulmamalı ve kaşımaktan sakınılmalıdır. Çünkü ısırılan bölgedeki enfeksiyon hızla yayılabilir. Isırılan bölgeye içme suyunu dökmek yanıcılığı artırabilir bu yüzden deniz suyu dökülmesinde fayda var. Üzeri herhangi bir şeyle asla örtülmemelidir. Enfeksiyon hava almadığında iltihaplanmaya döner. 

SİRKE

Denizanasının ısırdığı yeri sirke ile yıkayabilir ardından kalan dokunaçları temiz bir cımbızla alabilirsiniz. Sirkeyi daha etkili hale getirmek için içerisine biraz kaya tuzu koyabilirsiniz.

KARBONAT TUZ

Enfeksiyon ve kaşıntıyı azaltmak için 2 yemek kaşığı tuzu, 3 yemek kaşığı karbonatı ve bir buçuk bardak ılık suyu karıştırıp krem kıvamına getirisiniz. Ardından bölgenin olduğu yeri dokunaçlardan temizledikten sonra bu karışımı sürebilirsiniz.  beş dakika bekledikten sonra deniz suyu ya da sirke ile temizleyiniz.

DENİZANASI HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER…

650 milyon yıl önce ortaya çıkmışlar. Denizlerin yanı sıra okyanuslarda da bulunur.

Beyin, bacak, kol ve kemik yapıları yoktur. Sinir ve sindirim sistemleri vardır.

Sudan çıkarılınca güneşin etkisi ile buharlaşır.

Suyun ısısına göre yaşam alanlarını değiştirirler.

Birçok çeşidi vardır. Çeşitlerine göre boyutu da değişiyor.

Işığı hissedebiliyor. Ayrıca ışık saçabiliyor.

En büyük deniz anası Stygiomedusa adı verilen türdür. Son yüz yılda sadece 17 defa görülmüştür. Tek seferde binlerce balığı öldürebilir. 6 insanı sokabilir. 

Hayvan yağı olan kuyruk yağı çoğu kimse tarafından sevilmez. Ağır bir kokusu ve tadı olan kuyruk yağının insan sağlığına faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Peki kuyruk yağının faydaları nelerdir? Porf. Dr. Canan Karatay’ın kuyruk yağı hakkındaki yorumu nedir? Sizler için tüm bu merak edilen soruları araştırdık. Haberin detayında kuyruk yağına dair her şeyi bulabilirsiniz.

Halk arasında don yağı olarak da geçen kuyruk yağı hayvanların kuyruk kısımlarında ve et aralarında bulunur. Gıda sanayisinde kullanılan kuyruk yağı, yüzyıllardı tüketilir. Eski insanların uzun yıllar sağlıklı yaşamasının sırrı olan kuyruk yağı, Amerika bilim insanları tarafından en faydalı sağlıklı yağlar listesine eklendi. Kuyruk yağı ile ilgili halk arasında çok yanlış bilgiler bulunur. Bunlardan en yaygını zararlı olmasıdır. Ancak kuyruk yağının yüzde 70’i doymamış yağ asidi bakımından zengindir. Otlanan hayvanlar doğada bulunan tüm vitamin ve mineralleri vücutlarında taşır. Ancak insanlar besin tüketme konusunda ikiye ayrıldıklarından tüm bu mineralleri vücutlarında barındıramıyor. Bu yüzden bu besinlere ihtiyaç duyarlar. Çünkü hayvanlar vücutlarına aldıkları her faydalı değeri enzimleyerek depoluyorlar. Ayrıca halk arasında kuyruk yağının kolesterolü yükselttiği biliniyor. Uzmanlar ise bunun kesinlikle yanlış bir bilgi olduğunu kuyruk yağının damar tıkanıklığını önlediğini vurgulayarak oldukça faydalı bir besin olduğunu belirtiyorlar.

KUYRUK YAĞININ FAYDALARI NELERDİR?

Omega-3 yağ asidi bakımından zengindir. Özellikle gelişim çağındaki çocukların kemik ve kas gelişimi için tüketilmesi öneriliyor.

Damarlardaki besinler tıkanıklığının önüne geçerek kalp sağlığını korur. Kan basıncını dengeler. 

Sinir hücrelerini güçlendirerek felç, titreme, siyatik ve romatizma hastalıklarının önüne geçer. 

Vücuttaki serbest radikalli hücrelerin sayısını azaltır. Bağışıklık sistemini hastalıklara karşı daha dirençli hale getirir. 

İçeriğinde cilt hücreleri bulunan kuyruk yağı cilt hücrelerinin yenilenmesini sağlayarak uzun yıllar daha diri ve parlak görünümünü sağlar.

PROF. DR. CANAN KARATAY’IN KUYRUK YAĞI YORUMU!

Yaptığı çarpıcı açıklamalarla sağlık alanına yenilikler getiren Kalp ve İç Hastalıkları Profesörü Doktor Canan Karatay yine ezberleri bozan bir açıklamada bulundu. Karatay, kuyruk yağının inanılmaz faydaları olduğunu vurguladı. Ayrıca ünlü doktor Anadolu insanının uzun yıllar sağlıklı yaşamasının sırrını “Kavurmayı yağı ile beraber yemelisiniz. Kuyruk yağı ile birlikte yenmeli. O zaman dinç olur, dağlara çıkar inersiniz. Yumurta sarısı ile beraber bol köy yağı ile beraber yenecek. Kavurmada kuyruk yağı ile beraber yenecek. Bu Anadolu´da adettir, kuyruk yağını eritip içerler ve de 90-95 yaşına kadar yaşarlar. ‘Yağ dokunuyor kalp hastalığı yapıyor’ deniyor. Hangi yağ? Trans yağlar ya da margarin dediğimiz yağlar tehlikelidir. Yoksa senelerdir asırlardır yediğimiz köy tereyağları neden tehlikeli olsun. Evvel yoktu, rivayet yeni çıktı” sözleri ile açıkladı.

Hoş kokusu ile insanı etkisi altına alan akasya, salkımlı ağaçlar arasında en yaygınıdır. Ağacın dalarının aşağı doğru beyaz meyvelerle sarkması le meşhur olan akasya milattan önce keşfedilmiştir. Peki akasyanın faydaları nelerdir? Akasya çayı ne işe yarar ve nasıl yapılır? Akasya suyu ne işe yarar? Alternatif tıpta kabızlık ve bağırsakları rahatlatan bitki olarak kullanılan akasya hakkında merak edilen her şeyi araştırdık.

Baklagiller ailesine ait olan akasyanın 300 türü Brezilya’da 600 türü ise tüm dünyada yaygın olarak bulunmaktadır. En yaygını beyaz olmak üzere kırmızı, mor ve sarı renkleri de mevcuttur. Henüz çiğ hali ise yeşildir. Çok güçlü bir aroması olan akasyanın bir o kadar etkileyici kokusu da vardır. Kilometrelerce uzaktan alınan kokusu sayesinde Akdeniz şehirlerindeki birçok sahil evinin bahçesinde bulunur. Romanlarda adalar kokusu olarak geçen akasyanın insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Özelikle milattan önce keşfedilen akasya alternatif tıpta doğal ilaç olarak hem kremi hem de çayı yapılırmış. Sıcak iklimlerde yayın olarak yetişen ve suya ihtiyaç duyan aksayanın aldığı suyu meyvelerinde ve dallarında toplama gibi özellikleri vardır. Bu özelliği sayesinde güçlü bir sıvı besini olur. Akasya ağacında bitkinin yanı sıra meyvelerde oluşur. Keçiboynuzuna benzeyen bu meyveler kurutularak çay lede edilir. Çin ve Brimanya gibi ülkelerde sıklıkla tüketilir. Arap yarım adasında da yayın olan akasyadaki bu meyveler öğütülerek kahve yapılır. Acı bir tadı olan meyveyi akasya bitkisi ile şekerlendirirler. Akasya ve meyvesi kahve çay gibi kafeinli besinlerde bulunan tanen bakımından da zengindir. Akasya içeriğinde; asparagin, robinin, tanen, indican, agaciin, metil eteri, indul, benzaldehid ve antranil asidi barındırır.

AKASYA SUYU NE İŞE YARAR?

AKASYANIN FAYDALARI NELERDİR? 

Eski çağ kitaplarında akciğer ve boğaz hastalara akasya çayı verildiği yazıyor. Akasya kendisine kesin koku veren maddeler sayesinde akciğer ve boğazlardaki enfeksiyonlu hücreleri temizleyerek. Nefes borusundaki hücrelerin mutasyona uğramasının önüne geçer. Hastaların rahat bir nefes almasını sağlar.

Yatıştırıcı maddeler bakımından zengin olduğundan hem çay olarak hem de koklanarak fayda sağlar. Zihni açan akasya bu sayede yorgunluk ve stresi azaltır. 

Akasya taze olarak kaynatılıp suyu gargara olarak kullanılabilir. Bu gargara ağız içi yaraları iyileşmesini sağlarken çıkmaya meyilli olanları da engeller. Ayrıca diş etlerini güçlendirerek ağız içi tükürükteki enfeksiyonlu hücreleri önleyerek ağız kokusunun önüne geçer. 

Mevsim geçişlerinde kurutulmuş akasya kaynatılıp süzüldükten sonra içerisine bir tatlı kaşığı bal eklenip tüketildiğinde; kuru öksürüğü keserek göğüs ağrılarını azaltır. Bronşları da temizler.

Ter yolu ile vücuttaki toksinleri atar. Bu özelliğinin olumsuz etkisi de vardır. Aşırı tüketildiğinde vücudun sıvı kaybına neden olabilir.

AKASYA ÇAYI NE İŞE YARAR VE NASIL YAPILIR?

Özellikle kronik uykusuzluğu olanların gece yatmadan bir saat önce aksaya çayı tüketerek rahat bir uyku çekmelerini sağlar. 20 gram kurutulmuş akasyayı iki su bardağı su ekleyerek kaynatın. İçerisine bir damla limon ve bir çay kaşığı bal ekleyin. Ocaktan alıp 5 dakika bekledikten sonra süzerek taze taze tüketin. 

Vücudun herhangi bir yerinde rastladığınız morluklar yada kızarıklıkların ne olduğunu biliyor musunuz? Erkeklere oranla kadınlarda daha çok ortaya çıkan kılcal damar çatlaması özellikle yüz ve çevresinde görülür. Peki kılcal damar çatlaması neden olur? Kılcal damar çatlamasının doğal tedavisi var mıdır? Sizler için bu sorunların yanıtlarını araştırdık. Haberin detayında kılcal damarlara dair her şeyi bulabilirsiniz.

Kılcal damarlar vücudumuzda örümcek ağı gibi beyinden ayak parmaklarımıza kadar her yerde vardır. İnsan vücudunda yaklaşık 40.000 kilo metre olan kılcal damarlar kan ve dokular arasındaki alışverişi destekler. Bazı nedenlerden dolayı hemen hemen her cins ve yaş grubunda bu damarların geçtiği noktalarda bazen mor bazen kırmızı lekeler oluşur. Bu kılcal damarların çatladığı anlamına gelir. Ciddi bir rahatsızlık olmamasına rağmen estetik görünüşü bozar. Vücudun hemen hemen her yerinde rastlanabilen bu hastalık psikolojik bir rahatsızlığa neden olur. Ciddi olmasa bile tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır. Ağrılarla kendini belli eder. Yüzde leke gibi görünür vücudun diğer yerlerinde damarlar daha belirgindir. 

KILCAL DAMAR ÇATLAMASI NEDEN OLUR?

Cilt yüzeyi hassas olduğunda

Ani sinir krizi ve yaşanan ağır stres

Gül hastalığı gibi hastalıklarda sıklıkla rastlanır

Kullanılan cilt kremler

Radyasyon ışınlarının cildi deforme etmesi ile

Genellikle varisin ilk dönemlerinde 

Uzun süre güneş ışınlarına maruz kalmak

Aile öyküsünde bu hastalığın olması gibi nedenlerden dolayı yaşanır.

KILCAL DAMAR BELİRTİLERİ NELERDİR?

En yaygın belirtisi damarlar gözle görünür hale gelir.

Vücudun belirli yerlerinde çatlak morluklar oluşur.

Yüz olan kılcal damarda ise çabuk kızarma güneş hassasiyeti oluşur.

Cildin o bölgesi diğer alanlara göre daha ince olur.

Herhangi bir darp olmamasına rağmen baldır, bacak ve yaygın olarak burun çevresinde kırmızı lekeler görülür.

KILCAL DAMAR ÇATLAMASI DOĞAL TEDAVİ YÖNTEMİ

Genellikle lazer uygulaması ile tedavi edilen bu hastalık birçok cilt sorununda belirtisi olabileceğinden uzman bir doktora başvurulmalıdır. Kolay bir tedavisi olan bu hastalığı tamamen geçme durumu da vardır. Ayrıca bazı bitkisel uzmanlar bu hastalığa iyi gelen doğal yollarında olduğunu belirtiyor. En etkili doğal yol ise at kestanesidir. At kestanesi içerdiği içerdiği bileşikler sayesinde kan dolaşımını hızlandırdığından iyileştirmede de oldukça etkilidir. Yüzde bile kullanılan at kestanesini düzenli kullanılması gerekir. 500 gramlık at kestanesini blendırdan geçiriniz içerisinde biraz sirke ve zeytin yağı koyup krem kıvamına getirin. Kılcal damarların olduğu bölgeye uygulayınız.  

Çivi batması gibi durumlarda hemen tetanoz aşısı yapılması tavsiye edilir. Peki tetanoz hastalığı ve aşısı nedir? Tetanoz hastalığının belirtileri nelerdir? Doğadan insan kanına karışan bulaşıcı olmayan ancak tehlikeli hastalıkların başında gelir. Sizler için google arama motoruna takılan tetanoz hatsalığı ve aşısına dair her şeyi araştırdık. Merak edilenleri haberin detayında bulabilirsiniz.

Kasılma anlamına gelen tetanoz, clostridium tetani denilen bir bakteriden kaynaklı ortaya çıkan hastalığın adıdır. Sinir sistemine yerleşerek ölümcül hastalıklara da zemin hazırlar. Milattan önce keşfedilen bu hastalığa dair bilgileri Antik Yunan dönemlerine ait yazılarda bulabilirsiniz. Virüs vücuda yerleştikten sonra kuluçka döneminden geçer. Bu da yaklaşık 8 gün sürer. Daha sonra sinirlere yapışarak, omurilik ve beyin köküne kadar ilerleyebilir. İlk belirtileri kişinin bağışıklığına göre değişir. Kimisinde 3 günde kimisinde ise 21 günde ortaya çıkar. Vücuda giren virüs metalloproteaz tetanospazmin adından bakterinin oluşmasına neden olur. Bu sinir sistemini bozarak kasların kasılmalarına sebep olur. Virüs hava yolu ile insan kanına ve sinir sistemine yerleşir. Toprak, iğne, çivi, ağacın insan cildinden içeri girmesi durumlarında yaşanır.

TETANOZ HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Yüz bölgesinde sertlik 

Boyunca aşağı doğru vücudu hareket ettirmede zorlanma

Ağız ve çeneyi yemek içme gibi ihtiyaçlar dolayısıyla kullanamama

En hafif ışık ve sese karşı duyarlılığın artması

Nedensiz terleme ve ateşlenme,

Kan basıncında aniden yükselme

Kalp atışlarında dengesizlik

Kas sisteminde bozukluk

TETANOZ HASTALIĞININ TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

TETANOZ AŞISI NEDİR?

Çevresel faktörlerden dolayı cilde temas eden ve yaraya neden olan bölge iyice dezenfekte edilmeli. Bunun için bir uzmana başvurulmalı kendi imkanı ile yeterince temizlenemeyen alan için uzman doktorun mutlaka görmesi gerekir. Kan testi yaparak kana bakterinin girip girmediği tespit edilir. Eğer kanda virüs varsa hemen bölge antioksidan ya da antibiyotik maddelerle temizlenerek tetanoz aşısı yapılır. Böylece virüse karşı kana karşıt bakteriler bırakılır. Geç müdahale de ise kişinin kasılma şiddetini azaltmak için kas gevşetici sürülür. Bununla beraber sinirlerden virüs temizlenmesi için ağız yolu ile alınacak antibiyotikler verilir.