Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Kafkasya’dan tüm dünyaya yayılan kefirin insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor musunuz? Peki kefir nasıl yapılır? Kefirin faydaları nelerdir? Kefir suyu içmek ne işe yarar? Tüm dünyada popüler hale gelen insan sağlığını olumlu etkileyen kefir hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Haberin detayında kefire dair her şeyi bulabilirsiniz.

Yüzyıllar önce Kafkas ülkelerinde keşfedilen kefir, süt asidi ve alkol fermantasyonu karışımı ile elde edilen yoğurt kıvamından biraz katı olan bir yiyecektir. İçerdiği mayalar canlı hücrelerdir ve gün gün çoğalırlar. Bu hücreler yararlı hücrelerdir. Sütü fermantasyonu sonucu oluşan kefirin yapımında inek, koyun, keçi ve manda gibi hayvanlardan elde edilen sütle yapılır. İçeriğinde, su, süt asidi, etil alkol, süt şekeri, kazein, mineraller, albümin ve yağ bulunmaktadır. Özellikle uykusuzluk ve iştahsızlık gibi rahatsızlıklara fayda sağlamanın yanı sıra, diş ve diş etlerine, astım, egzama gibi hastalıklara iyi gelir. Avrupa ve Amerika’da üretimi olduğu kadar tüketimi de fazla olan bu besin birçok ünlü sporcu ve sanatçının da güzellik ve gençlik iksiridir. Vücudu adeta yenileyen kefir fazla tüketildiğinde de sağlık sorunlarına enden olabilir. Bu yüzden uzmanlar azar azar tüketilmesini tavsiye eder. Aksi halde günlük bir bardaktan fazla kefir ishal ve sıvı kaybına neden olur. 

KEFİR SUYU İÇMEK NE İŞE YARAR?

Diyetisyen uzmanları genellikle birden zayıflamak isteyen hastalarına önerirler. İçeriğindeki zengin mineral ve vitamin sayesinde uzun süre tok kalmayı sağlar. Ayrıca vücudun gün içerisindeki şekeri de kontrol ederek enerjisini yüksek tutar. Ayrıca vücut hücrelerini yenileyerek hastalıklara karşı bağışıklığı güçlendirir. Tibetliler her gün bir bardak kefir suyu içtiklerinden dolayı yüz yaşına kadar hastalık geçirmeden yaşadıklarına tarihi sayfalarda ortaya çıktı. Kefir sayesinde Tibet askerlerinin güçlü ve kaslı oldukları biliniyor. Günümüzde de spor yapan kişilere öneren uzmanlar ayrıca hamile, çocuk ve yaşlıların bol bol tüketmesini vurguluyor. Sinir hücrelerini yenileyerek beyin sağlığına katkıda bulunan kefir, unutkanlık ve kemik erimesinin de önüne geçer. 

KEFİRİN FAYDALARI NELERDİR?

Vücuttaki serbest radikal dolaşan hücrelerin çoğalmasını engeller. Bağışıklığı güçlendirir.

Vücudun sıvı oranını artırarak böbrek üstü bezlerin çalışmasını sağlayarak taş ve kum oluşumunu önler.

Kötü kolesterol seviyesini düşürür.

Besinler ve çevresel faktörler nedeniyle vücudun maruz kaldığı metal, tuz ve alkolik maddeleri atar.

Cilt hastalıklarından en çok görülen egzama ve sedefi engeller. Olan hastalıkların ise çoğalmasının önüne geçer.

Vücudun çalışma fonksiyonunu artırarak sistemlerin daha iyi çalışmasını sağlar. 

Midenin asit seviyesi dengeler. Ülser ve reflü gibi hastalıkların ortaya çıkmasını engeller.

Kan basıncını dengelediğinden yüksek tansiyona zemin hazırlayan durumların yaşanmamasını sağlar.

Damarların temizlenmesini sağlar. Damar duvarlarının sertleşmesinin önüne geçer.

Vücudun ihtiyacı olan günlük enerjinin yüzde 60’ını karşılar.

Karaciğerin yağlanmasını önler.

Kanser hücrelerini yok eder. Olan hücrelerin büyümesini engeller.

Yağ bağlamış bölgelerde yağ yakımını artırır. Kilo almanın önüne geçer.

Bağırsakları temizler ishal ve kabız gibi sindirim sorunlarının yaşanmamasını sağlar. 

Sindirim hücreleri yenilediğinden ruhsal hastalıkların yaşanma riskini azaltır.

Uykusuzluk gibi hemen hemen herkesin sorunu olan rahatsızlığa doğal ilaçtır.

Ağız ve diş sağlığında da etkilidir. Enfeksiyonlu hücreleri azaltarak çürüme ve ağzı kokusunun önüne geçer.

Vücudun en çok ihtiyacı olan B kompleksini karşılar.

Vücudun ihtiyacı olan kalsiyum ve proteinin yüzde 70’ini karşılar. 

KEFİR NASIL YAPILIR?

Pastörize edilmiş 1 litre süt

40 gram kefir mayası

Süt iyice kaynatılır. Soğumaya bırakılır. Üzerinde oluşan kaymak alınır. Sütün soğuması 20 derece olunca içerisine kefir eklenir. Kavanozların ağzı hava alacak ancak toz almayacak şekilde üzerine ve etrafına bir bez sarılıp 20 derece sıcaklıkta olacak bir yere konulur. Bir gün sonra süt pıhtılaşması kefirin tutmasına işarettir. Bir gecede buzdolabında bekletildikten sonra tüketilebilir. 

Gribi taklit eden ancak birden ortaya çıkan sinsi hastalıklardan biri de menenjittir. Menenjit en çok çocuk ve gençlerde ortaya çıkar. Peki menenjit belirtileri neledir? Menenjitin tedavisi var mıdır? Beyin iltihabı olarak da adlandırılan menenjit hastalığı hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Haberin detayında menenjite dair uzman açıklamasına kadar her şeyi bulabilirsiniz.

Toplumda en korkulan hastalıklardan bir tanesi olan menenjit, beyin zarında aniden ortaya çıkan iltihaba denir. Erken müdahale edilmesi gereken hastalıklardan biri olan menenjitin hızlı ve doğru bir tedavisi yapılmadığında ölümle bile sonuçlanabilir. Hemen hemen herkes de görülür anacak menenjit sıklıkla çocuklarda ortaya çıkar. Aslına beyne mikrop yerleşmesi ve iltihaplanması oldukça zordur. Ancak herhangi bir nedenle solunum yolu ile mikroplar beyne giden kanallara yerleşir ve burada birikmesi ile bağışıklığı zayıflatır.

 Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan menenjit hastalığı hakkında önemli uyarılarda bulundu. Ceyhan menenjitin çocuklar kadar yetişkinlerin de tehlike altında olduğu bir hastalık olduğunu şu sözlerle anlattı:

“Çocukları etkileyen menenjit hastalığı, bulaşıcı olduğu için ve solunum yoluyla bulaşabildiği için yetişkinlerde de görülebiliyor. Bu sebeple esas olarak menenjitin bulaşmasını engellemek için solunum yoluyla bulaşan hastalıklar için aldığımız tedbirleri almamız gerekiyor. Hasta kişilerin toplumdan uzak tutulması, öksürürken ağzımızı kapatmamız ve tabii el yıkama bunlardan en önemlileri. Çünkü hastanın öksürmesi de dahil, solunum yolundan çıkan damlacıklar etraftaki bütün eşyalara konuyor ve birkaç saat canlı kalabiliyor. Böyle bir durumda aynı noktaya temas etmiş bir kişi ellerini yıkamazsa virüsün bulaşmasına neden olabiliyor.”

MENENJİTİN NEDENLERİ NELEDİR?

Menenjit üç farklı şekilde ortaya çıkar. Birincisi Pnimokoklar virüsü; küçük çocuklarda ortaya çıkar. Erken müdahale edilmelidir. Aksi halde zattüreye neden olur. Aşı ile önlenebilir. Meningokoklar virüsü; yetişkinlerde ortaya çıkar üstü solunum yolları hastalıkları ile başlar detaylı tedavi edilmediğinde menenjite döner. Toplu alanlarda sıklıkla yaşanır. Uzman Ceyhan; “Meningokok dediğimiz bakteri yüz binde dört sıklıkla, yani her yıl, her yüz bin kişiden dördünde menenjit ya da meningokoksemi dediğimiz o ağır hastalık tablosunu oluşturuyor. Meningokoksemi deride ve iç organlarda kanamalarla ve ekstremitelerde gangrenlerle ilerleyen ve dakikalar içinde ölüme neden olabilen bir tabloya sahip. Meningokokun diğer bakterilerden şöyle bir farklılığı da var; bu bakteri maalesef her yıl aynı şekilde görülmüyor. O yüzden tam bir koruma sağlamak için her iki aşının birden erken dönemden itibaren yapılması gerekir” sözleri ile en sık rastlanan virüs olduğunu ifade etti.  Listeria virüsü; pastorize edilmeyen gıdalarda bulaşır. Beyne ulaşır ve iltihaba neden olur. Hamilelik sürecinde anneden bebeğe geçebilir. Ölümcül sonuçlara neden olan virüstür.

MENENJİTİN BELİRTİLERİ NELEDİR?

Çene kısmı göğüse değmediğinde ense sertliğinin oluştuğunu yanı beyinde iltihaplanmanın olduğuna işarettir. 

Bir kaç saat içinde aniden yükselen ve düşmeyen ateşlenme,

Ateşlenme akabinde gelişen kusma ve baş dönmesi,

Sürekli uyku hali ve yorgunluk,

Ateşlenmeye bağlı cildin kuruması ve dökülmeler yaşanması,

Yemek yeme isteğinde düşüklük, 

Yüz hareketlerinde ağrı,

Gözlerin mikrop kapması gibi belirtiler menenjitin olduğuna işarettir. 

MENENJİTİN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Belirtiler başka hastalıklarla aynı özellikte olduğundan bir uzmana başvurulmalıdır. Antibiyotik tedavi ile vücuttaki iltihaplanma ve virüsleri etkisi azaltılmaya çalışılır. Bu tür hastalarla kesinlikle çıplak temas kurulmamalıdır. Menenjit virüsleri bulaşıcıdır. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’a göre “Hemofilus influenza Tip B aşısı sağlık bakanlığı aşı takviminde 2006’dan beri yapılıyor, o yüzden zaten artık Hib menenjiti özellikle aşılı çocuklarda görülmüyor Pnömokok aşısı 2008’den beri bütün çocuklara yapılıyor ve bunun sonucu pnömokok menenjitleri görülmesi on kat azaldı. Ulusal aşı takviminde bakteriyel menenjit etkenlerinden sadece meningokok bakterisine karşı olan aşı kaldı. Meningokok menenjitine daha çok bakterinin 5 tipi sebep oluyor. Bunlar A, B, C, W, Y tipleri. Bunların dört tanesine karşı, A, C, W, Y, koruyuculuk sağlayan dörtlü aşı dediğimiz bir meningokok aşısı var. Bir de b tipine karşı koruyuculuk sağlayan bir aşı var. Bu aşılar ülkemizde 2. aydan itibaren ruhsatlı ve yapılabilmekteler” menenjitten tamamıyla kurtulmak mümkün olduğunu vurguladı. 

Cilt için en gerekli vitaminlerin başında E vitamini gelir. Çözülebilen E vitamini cildin dermis tabasını yenileyerek kırışmasını önler. Ayrıca bilinen en güçlü antioksidandır. Peki E vitamin eksikliği nedir? E vitamini eksikliğinin belirtileri nelerdir? Hangi besinlerde bulunur? E vitamini hakkında bilmeniz gereken her şeyi sizler için derledik. Özellikle e vitamini topuk ve cilt çatlamaları gibi belirtileri ile eksikliğini gösterir. Kanserli hücreleri yok eden E vitamini ile ilgili bilmeniz gerekenler haberin detayında…

Kalp, kas ve iskelet yapısının düzgün çalışması için E vitaminine ihtiyaç vardır. Organ ve hücreleri serbest radikallere karşı koruyan E vitamini tokoferoller ve tokotriyenoller maddelerden oluşur. E vitamini ayrıca vücudu kanserli hücrelere karşı korur.  Vücutta E vitamini emilimi azaldıkça eksiklik yaşanır ve ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Baız yapılan araştırmalarda E vitamini doğurganlığı artırmak için de vücutta bulunması gereken öneli bir vitamindir. İçerdiği güçlü antioksidan maddeler sayesinde organları yanı sıra cilt içinde önemli bir kaynaktır. Özellikle hücrelerin yenilenmesi için E vitaminine ihtiyaç duyulur. Yapılan araştırmalarda her 4 kişiden birinde bu eksiklik yaşanır. Metabolik sorunlarla belirti gösteren bu eksiklik için detaylı tetkikler gereklidir. Bu eksikliğin etkileyeceği durum sağlık açısından önemli olduğundan takviyeler uzman kontrolünde olmalıdır. 

E VİTAMİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Beyin sağlığını koruyarak unutkanlık ya da genel hafıza problemlerinin yaşanmasını engeller.

A, K, demir ve selenyum gibi vitaminlerin depolanmasında yardımcı olur.

Vücuda giren yağları kontrol ederek damar tıkanıklığını önler. Bunun yanı sıra kötü kolesterol oluşumunu ve kap hastalıklarının riskini düşürür.

Serbest radikalleri azaltarak organların hücrelerini ve bağışıklığı kuvvetlendirerek kansere karşı kalkan oluşturur.

Kronik hastalıkların semptomlarını azaltır.

E VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Hastalıklara çabuk yakalanma ve hastalık sürelerinin uzaması

Beyinin sinirsel uyarıları almadığından denge problemlerinin yaşanması

Kulak uğultulması ve çınlaması

Cilt yüzeyinde ciddi hasarlar ortaya çıkması ve uzun süre iyileşmemesi

Yorgunluk vücutta halsizlik buna bağlı kemik ve eklemlerde şiddetli ağrılar

Yeme bozukluğu ve sindirim problemlerine bağlı rahatsızlıkların artması

Topukların, el içinin, dirsek ve dizlerde çabuk kuruma

Göz içerisinde azalan vitamin net görme gibi durumların yaşanmasını sağlar.

GÜNLÜK E VİTAMİNİ NE KADAR OLMALIDIR?

14 yaş ve üzeri 15 milli gram

Hamile olanların 15 milli gram doğum yapanların ise 19 milli gram

Yetişkinlerin ise ortama gün içerisinde 15 – 20 miligram arası E vitamini almalıdır.

E VİTAMİNİ BAKIMINDAN ZENGİN OLAN BESİNLER

1 su bardağı ayçiçeği günlük E vitaminin yüzde 80’ini

Günlük tüketilen 1 fincan çiğ badem ve çiğ fındık  E vitaminin yüze 85’ini 

Bir avokado yüzde 20

Bir parça manga yüzde 25

Bir adet kivi yüzde 25

Bir tabak kaynatılmış brokoli yüzde 40

Bir tabak pişirilmiş ıspanak yüzde 45

Günde ortalama tüketilen 5 orta boy domates ise günlük E vitaminin yüze 100’ünü karşılar.

EVDE E VİTAMİNİ NASIL YAPILIR?

Vücudun tüm fonksiyonları için önemli olan E vitaminini evde de kendiniz yapabilirsiniz. Dr. Feridun Kunak programında kolesterol düşürücü, hücreleri yenileyici, vücut direncini güçlendiren, kulak çınlamalarına iyi gelen E vitamin kürü tarifini verdi.

Eskiler “afakanlar” bastı diye kullandıkları tabir Osmanlıda “hafakanlar” adından bir hastalıktır. Özellikle genç kadınlarda görülen rahatsızlık kalp ritminin bozulması, ateş yükselmesi ve ani terleme gibi belirtilerle kendini gösterir. Günümüzdeki kırık kalp sendromuna benzer özellikleri vardır. Peki hafakanlar bastı nedir? Hafakanın belirtileri nelerdir? Hafakanın tedavisi var mıdır? Sizler için yıllarca söylenen Hafakanlar bastı rahatsızlığının bilinmeyenlerini araştırdık.

Hafakan kelime kökü itibariyle Arapça’dan gelir. “Kalp çarpıntısı, hızı ya da kalp titremesi” anlamına geliyor. Yıllardır “afakan” diye kullandığımız bu tabir aslında Osmanlıca tıp kitaplarında “hafakan” diye geçmektedir. Osmanlı yazmalarında rastlanan bu rahatsızlık kalp hastalıklarının genelini kapsamaktadır. Kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülen kalp çarpıntısı yani hafakan hastalığı, aşırı sinirli ve kansız kişilerde korku, heyecan, çok fazla kahve ve çay tüketimine bağlı olarak ortaya çıkar Osmanlı’da ruhsal hastalıklar olarak kabul edilen bu rahatsızlığın çeşitli tedavi yöntemleri vardır. Özellikle doğal ilaçlar hazırlanarak hastalığın belirtileri azaltılmaya çalışılırdı. Günümüzde yaygın olarak görülen kırık kalp sendromunun eski çağlardaki adı olan hafakanlar bastı rahatsızlığı yürek zayıflığı gibi duygusal sorunlardan sonra görülür. Hastalık çay, kahve ve alkollü tüketimi sırasında artar. 

HAFAKAN HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Göğüs ağrıları

Vücut ısısının aniden değişmesi

Nefes darlığı 

Baş dönmesi

Sinir krizi geçirme

Aşırı terleme 

Eklem ağrıları gibi belirtilerle kendini gösterir.

HAFAKANIN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Bu hastalığın tedavisinde Osmanlı zamanında reyhan bitkisinin kullanıldığı biliniyor. Reyhan ve limon karıştırılarak hazırlanan içecekle hasta rahatlatılmaya çalışılırmış. Bir diğer kullanılan bitki ise naneymiş. Nane de içerdiği çözücü ve rahatlatıcı madde sayesinde kan düzeyini dengeleyerek kalp çarpıntısını önlemiş olur.

HAFAKANA İYİ GELEN BESİNLER NELERDİR?

ELMA

İçeriğinde sakinleştirici madde bulunduran elma, düzenli tüketildiğinde sinir hücrelerini kontrol eder. Bu sayede gergin sinirleri yatıştırarak kan basıncını dengeler. Uzmanlar günde en az bir tane tüketilmesini tavsiye ediyor.

NİLÜFER

Göllerde yetişen bu bitki içeriğinde lotus doymuş yağ barındırır. Bu yağ vücuttaki tüm toksinleri atar. Ayrıca içeriğinde B vitamini kompleksi barındıran nilüfer, hücrelerin mutasyona uğramasını önler. Bağışıklığı güçlendirir. Hafta da bir bardak nilüfer çayı içerek bu faydasından yararlanılabilinir. 

Şiddetli karın ağrısına neden olan gaz sıkışmasının neden olduğunu biliyor musunuz? Beraberinde sindirim hastalıklarını da getiren gaz sıkışması özellikle yaşam kalitesini düşürür. Peki gaz sıkışmasına ne iyi gelir? Sizler için gaz sıkışmasına dair her şeyi araştırdık. Haberimizin detayında gaz sıkışmasına dair her şeyi bulabilirsiniz.

Gaz sancısı yemek yerken havada olan bakterilerin mide ve bağırsaklara yerleşmesi ile oluşur. Bu durum normal sindirim dolaşımında meydana gelen bir faktördür ancak havanın atılmaması durumunda burada birikir ve sıkışır bu da şiddetli sancılarla kendini belli eder. Her yaşta her cinste görülür. Gaz sıkışması çok fazla ciddiye alınmayan bir rahatsızlıktır. Ancak gaz vücuttan atılmadığında ciddi hastalıklara zemin hazırlayabilir. Utanç verici olarak bakılan bu durum aslında sağlık açısından oldukça faydalıdır. Gaz çıkarmayan kişilerde sindirim hastalıkları meydana gelir. Ayrıca bu gaz kramplara ve şiddetli kasılmalara neden olur.

GAZ SIKIŞMASININ NEDENLERİ NELERDİR?

Karbonhidrat ve yağlı yiyeceklere bağlı gelişen bağırsakların yavaşlaması ile ortaya çıkan kabızlık gaz sıkışmasına neden olan temel faktördür. 

Bazı besinlere karşı hassasiyet gösteren mide ve bağırsaklar hazımsızlık sorunu yaşar. Bu durum sonucunda sindirim sistemi rahat hareket edemez.

Özellikle hızlı yemek yiyenler hava alışverişini vücudun ihtiyacından fazla yaparlar. Böylece vücutta fazla hava birikir. Bu hava da gaz oluşumuna neden olur.

Kuru fasulye, lahana, soğan, karnabahar, enginar, mercimek, kuru üzüm, brokoli, soğan, erik kurusu ve elma bu besinlerde fazla karbonhidrat olduğundan fazla gaza neden olur. Ayrıca patates, makarna ve pirinç gibi yiyeceklerde tekrardan ısıtılınca gaz oluşumunu artırır. 

Huzursuz bağırsak sendromu ve bağırsak iltihaplanması dışkılama sistemini olumsuz etkiler. Bu gibi durumlarda içeride biriken gaz rahat hareket edemediğinden sıkışır. Bu rahatsızlıklara; bulantı, halsizlik ve yüksek ateş gibi durumlar eşlik eder.

Regl döneminde rahim de oluşan kasılma ve sancılar alt karını olumsuz etkilediğinden burada gaz birikmesi daha kolay olur. 

GAZ SANCISININ BELİRTİLERİ?

Dışkılama da zorlanma ve ağır koku

Şiddetli karın ağrısı ve kasılma

Kasılmalara bağlı gelişen nefes alıp vermede zorluk çekme

Kaslarda ağrı

Terleme ve mide bulantısı gibi belirtilerle kendini gösterir.

GAZ SIKIŞMASI NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Belirtiler sonrası bir uzmana görünmekte fayda var. Uzmanlar ilk belirtilerde ve hafif ilerleyen gaz sıkışmasında genellikle ilaç tedavisi uygular. Aynı zamanda alerjik testi yapılır. Bazı besinlere karşı hassas olan kişilere özel diyet programı hazırlanır. Ayrıca daha yavaş ve tane tane yemek yenilmesi önerilir. 

GAZ SIKIŞMASINA NE İYİ GELİR?

Zencefil içerdiği gingerol maddesi sayesinde gaz sıkışmasına neden olan hazımsızlık ve mide nezlesine iyi gelir. Gaz sıkışması yaşayan kişi yemekten önce bir bardak zencefil çayı tüketmelidir. 

Yatıştırıcı özelliği olan papatya, gaz sıkışmasını önleyerek rahat bir dışkılama sağlar. Ayrıca papatya sadece gaz sıkışmasına değil depresyon ve strese de iyi gelir.

Kimyon tohumu çiğnendiğinde ağız içerisinden mideye kadar olan yerlerde biriken bakterileri temizler. Böylece gaz sıkışmasını önler. Özellikle sık sık gaz sıkışması yaşayan kişiler yemeklerden sonra bu yöntemi uygulamasında fayda var. 

1 tatlı kaşığı kabartma tozu ile bir bardak ılık suyu karıştırın.Günde bir bardak tüketin. Sancıya ve gaz sıkışmasına sebep olan midedeki fazla asidin azalmasında yardımcı olur.

Gaz sıkışması sırasında yavaş yavaş bir bardak ılık su içerek, sancının olduğu yere masaj yapınız.

Gaz sıkışmasını sık sık yaşıyorsanız. Dar giyinmekten kaçınınız. 

Eskiler “afakanlar” bastı diye kullandıkları tabir Osmanlıda “hafakanlar” adından bir hastalık olduğunu biliyor muydunuz? Peki, “Hafakanlar bastı” nedir? Sizler için hafakanlar kelimesine dair bilinmeyenleri araştırdık. İşte hafakanlara dair bilinmesi gerekenler…

Hafakan kelime kökü itibariyle Arapça’dan gelir. “Kalp çarpıntısı, hızı ya da kalp titremesi” anlamına geliyor. Yıllardır “afakan” diye kullandığımız bu tabir aslında Osmanlıca tıp kitaplarında “hafakan” diye geçmektedir. Osmanlı yazmalarında rastlanan bu rahatsızlık kalp hastalıklarının genelini kapsamaktadır. Kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülen kalp çarpıntısı yani hafakan hastalığı, aşırı sinirli ve kansız kişilerde korku, heyecan, çok fazla kahve ve çay tüketimine bağlı olarak ortaya çıkar. 

Osmanlı’da ruhsal hastalıklar olarak kabul edilen bu rahatsızlığın çeşitli tedavi yöntemleri vardır. 

HAFAKAN HASTALIĞININ BELİRTİLERİ

Göğüs ağrıları

Vücut ısısının aniden değişmesi

Nefes darlığı 

Baş dönmesi

Sinir krizi geçirme

Aşırı terleme 

Eklem ağrıları gibi belirtilerle kendini gösterir.

HAFAKANLAR BASTI TEDAVİSİ

Bu hastalığın tedavisinde Osmanlı zamanında reyhan bitkisinin kullanıldığı biliniyor. Reyhan ve limon karıştırılarak hazırlanan içecekle hasta rahatlatılmaya çalışılırmış. Bir diğer kullanılan bitki ise naneymiş. Nane de içerdiği çözücü ve rahatlatıcı madde sayesinde kan düzeyini dengeleyerek kalp çarpıntısını önlemiş olur.

Ölümle bile sonuçlanabilen akciğer lekelenmesinin nasıl ortaya çıktığını biliyor musunuz? Kanlı öksürme gibi belirtilerle kendini gösteren akciğer lekelenmesi hakkında merak edilen her şeyi sizler için araştırdık. Peki akciğer lekesi belirtileri nelerdir? Akciğer lekesi öldürür mü? Haberin detayında bu hastalığa yakalanmamak için uzman önerisi olan kür tarifi ile birlikte akciğer lekelenmesine dair her şeyi bulabilirsiniz.

Vücutta göğüs kısmının hem sağında hem de solunda bulunan akciğer, solunum sisteminin temel organıdır. Akciğer kanı temizleyen ve nefes alış verişini sağlar. Solunum alışverişini sağlayan akciğer vücut için temel bir taştır. Solunum sırasında vücuda giren oksijen burada birikerek kana karışır. Damarlar aracılığı ile de oksijen kana karışır. Vücut içerisindeki karbondioksit ise kan yolu ile akciğerdeki hava boşluklarından dışarı çıkarılır. Vücudun dengesini sağlayan akciğere kanın kirlenmesi ya da hava yolu ile buraya yerleşen enfeksiyonlu bakteriler büyük zarar verir. Tehlikeli olan akciğer hastalıklarından biri de akciğer lekesidir. Birçok nedenden dolayı ortaya çıkan akciğer lekesi gözle görülebilir bir hastalık çeşididir. Genellikle üst solumun yolu ile vücuda giren ve ciğerlere yerleşen mikroplar nedeniyle yaşanır. Tehlikeli olduğu durum ise kanser veya mantar gibi rahatsızlıkların belirtisi de olabilir. Yaygın görülen bu rahatsızlık için öncelikle röntgen ve tomografi çekilmelidir. Uzman bu süreçten sonra leke tespit ettiğinde detaylı tetkiklerle ciddi olup olmadığına dair araştırma yapar. 

AKCİĞERDE LEKE OLUŞMA NEDENLERİ

En yaygın neden üst solunum enfeksiyonlarıdır. Bu enfeksiyon virüsleri akciğer zarında iltihaplanmaya neden olur. 

Hamartomlar lipomlar ve kapsüller içerisinde büyüyen yağ hücreleridir. Bunlar bazı besinlerden dolayı ortaya çıkar. Kanserli olmayan oluşumlar olmasına rağmen akciğerde ciddi sağlık sorunlarına neden olur.

Kanserli hücrelerin akciğer zarında birleşip tümör oluşturması da akciğer lekelenmesinin en tehlikeli boyutudur. Bu durum genellikle kafein, sigara ve bağışıklık sistemi çok zayıf olan kişilerde görülür. 

Zatürre ve bronşit gibi hastalıkların virüsleri de akciğerde lekelenmeye neden olur.

AKCİĞER LEKELENMESİ BELİRTİLERİ

Gece başlayan ve kesilmeyen öksürme 

Nefes alıp verirken çıkan hırıltı sesi

Yutkunma esnasında zorlanma 

Boyunun alt kısmında şişlik

İştahsızlık ve kilo kaybı

Vücut hareketlerinde kısıtlanma kas yorgunluğu ve hareket ederken zorlanma

Geçmeyen grip ve boğaz ağrısı

Tükürürken kan çıkması

AKCİĞER LEKELENMESİ TEDAVİSİ

Kanserli olan lekelenmeler ciddi boyutlara ulaşmadan engellenmesi için erken tedavi önemlidir. İyi huylu akciğer lekelenmesinde bile erken tedaviye başlanılmadığında kalıcı hasarlar meydana gelir. Enfeksiyondan kaynaklanan lekelenmelere uzmanlar genellikle antibiyotik tedavisi uygular. 

PROF. DR. İBRAHİM SARAÇOĞLU’NDAN AKCİĞERİ TEMİZLEYEN KÜR

8 adet keçiboynuzu

3 su bardağı su

Keçiboynuzlarını iyice yıkayınız. Daha sonra ufak parçalara bölünüz. Bir tencereye su ile beraber keçiboynuzlarını ekleyip 10 dakika kaynatınız. Daha sonra soğumaya bırakınız. Soğuyan suyu süzüp sabah akşam birer bardak tüketiniz. Etkili olması için bir ay üst üste uygulanmalıdır.

Ara öğünlerin, tatlıların ve salataların vazgeçilmez lezzeti cevizin suyunun birçok hastalığa faydası olduğu ortaya çıktı. Sizler için ceviz suyunun bilinmeyen faydalarını araştırdık. İşte bir gece önceden beklettiğiniz ceviz suyunun inanılmaz faydaları…

Ceviz ağaçta yetişir ve kendine has bir kokusu vardır. Kış aylarında yaprak döken ilkbaharda ise yeniden yetişen ceviz ağacı dışı sert içi etli bir besin üretir. Üretimi eski çağlara dayanan ceviz üretimi alternatif tıpta kullanılıyor. Vücudun ihtiyacı olan omega-3 yağ asidinin yüzde 85’ini karşılar. Ağacından dalına yaprağına kadar tam bir şifa kaynağı olan ceviz ağacının, kalın gövdesi sayesinde mobilyacılıkta kullanılır. Kaliteli ağaç gövdesi sayesinde ahşap mobilyacılığın vazgeçilmezi olan ceviz ağacının yaprakları yaraları iyileştirmede etkili olduğundan özellikle savaş esnalarında yaralı askerler için götürülürmüş.Günümüzde ise yaprakları iyi renk verdiği için boya sektöründe ham madde olarak kullanılır. Ülkemizde sıklıkla Ege, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesinde yetiştirilir. Cevizin içeriğinde folik asit, E vitamini, demir, fosfor, magnezyum, potasyum, çinko ve omega- 3 yağ asidi bakımından oldukça zengindir. Hafızayı güçlendiren cevizi bir gece önceden kabukları ile beraber suda bekletip ertesi günden itibaren düzenli tüketildiğinde kalpten göz hastalıklarına kadar birçok hastalığa iyi geldiği yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır.

CEVİZİN FAYDALARI NELERDİR?

İçerdiği omega-3 yağ asidi bakımından zengin olan ceviz, beyin sağlığı için birebir fayda sağlar. Yağ asitleri sayesinde beynin bilgi toplama bölümü güçlenerek konsantrasyon artar. Uzmanlar cevizin bütün faydalarından yararlanmak için sabah aç karna tüketilmesi gerektiğini vurgularlar. Böylece ceviz sinir hücrelerinde daha fazla ve hızlı emilim sağlar.

Yüksek lif sayesinde sindirimi kolaylaştırır. Mide asidini kontrol eder. Reflü ve ülser hastalıklarının şiddetini azaltır. Ayrıca bağırsak florasını düzenleyerek yemeklerin sindirilmesini sağlar. Kabızlık sorununu giderir.

Omega-3 yağ asitleri aynı zamanda güçlü antioksidanlar barındırır bu sayede vücudu temizlemede etkilidir. Hücreler böylece yenilenerek mutasyona uğramayarak kanser hastalıklarını önler.

Lif sadece sindirime fayda sağlamaz aynı zamanda uzun süreli tokluk hissi verdiğinden kilo vermede etkili bir besindir. Ancak kavrulmuş ceviz vücutta yağ oranını artırır. 

Melatonin maddesi içeren ceviz uyku problemlerine de iyi gelir. Akşam yatmadan bir saat önce bir avuç ceviz yiyerek uykusuzluk giderilmiş olur.

Vitamin bakımından zengin olan ceviz kemik ve dişleri güçlendirir. Bunun yanı sıra cilt ve saç sağlığı içinde oldukça etkilidir. Saç köklerini güçlendiren ceviz dökülme ve yıpranmayı önler. Cilt dermis tabakasını yenileyerek sivilce ve akne oluşumunu engeller. Yaşlanmayı geciktirir. 

CEVİZ SUYU HAKKINDA BİLMENİZ GEREKENLER

Besin atıklarının neden olduğu sindirim problemlerine yakalanma riskini düşürür. İçerdiği yüksek lif sayesinde gaz problemleri ve şişkinliğe iyi gelir.

Adet döneminde şiddetli sancılar yaşayan kadınların, bu dönemlerini rahat geçirmesi için iki günde bir ceviz suyu içmelerinde fayda var.

Hamilelik döneminde fazla kilo alınmaması için de fayda sağlayan ceviz suyu aynı zamanda içerdiği potasyum sayesinde annelik dönemindeki kadınların süt oranını artırır.

Demir ve protein maddeleri beyin fonksiyonlarını güçlendirerek Alzehimere yakalanma riskini düşürür. Aynı zamanda diğer beyin hastalıklarını da önler.

Beyne olduğu kadar sinir sistemine de iyi gelen ceviz, burada deforme olmuş hücreleri onararak stres ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların yaşanmasını önler. Gece yatmadan bir saat önce bir bardak ceviz suyu içmek daha rahat bir uyku geçirmenize destek olur.

Cildin alt katmanında bulunan dermis tabakasının onararak yaşlanmayı önler. 

Omega-3 yağ asidi damarları temizler böylece kalp krizi geçirme olasılığını azaltır.

Bazı yörelerde frambuaz olarak da adlandırılan ahududu, gül ailesinden gelmektedir. Yaz aylarından başlayıp sonbahara kadar meyve veren ahududu ağacı, ormanlık alanda çalılık olarak yetişir. Çok güçlü bir antioksidan olan ahududu özellikle ruhsal hastalıkların doğal tedavi süreçlerinde tüketilmesi tavsiye edilir. Peki ahududunun faydaları nelerdir? Ahudud suyu ne işe yarar? Sizler için ahududu hakkında merak edilen her şeyi araştırdık. Haberin detayında bulabilirsiniz.

Yetişmesi için nemli toprağa ihtiyaç duyan ahududu ağacı, yetiştiği ortama göre rengi de değişir. Yıl içerisinde çok kısa bir sürede yetişen ve çabuk bozulan ahududu, bazı yörelerde frambuaz olarak adlandırılır. Ormanların alt kısımlarında kendiliğinden yetişen çalılarda oluşan ahududular doğal zincirleme de arılar için güçlü bir besin kaynağıdır. Yabani ot sınıflandırılmasına giren ahududu, kırmızı, pembe ve mor renklerden oluşur. Yetişme işlemi kış aylarında başlayan ahududu ağacı meyvesini güneş gördüğü sırada bol miktarda verir. Kara ahududu olarak bilinen türü en güçlü antioksidandır. Anavatanı Kuzey Amerika’dır. Tatlı ve ekşi arasında bir tadı olan ahududuların bazı çeşitlerinin zehirleme etkisi vardır. Bu yüzden toplanırken dikkat edilmesi gerekir. Kırmızı meyve türlerinden çilek sonrası en çok tüketilendir. Tatlı ve şerbet yapımlarında kullanılan ahududu, yıkanıp saf bir şekilde de tüketilebilir. İçeriğinde bol miktarda protein, karbonhidrat, selüloz, provitamin A, vitamin C, elma ve limon asidi, eterik yağ, vitamin P, kalsiyum, magnezyum, fosfor, demir, mangan ve bakır bileşimi asitler, pürinli maddeler, reletin maddeleri bulunur. 

100 GRAM AHUDUDU;

13,6 gram / Karbonhidrat

1,2 gram / Protein

0,5 gram / Yağ

3 gram / Lif

0,9 miligram / Demir

22 miligram / Kalsiyum

168 miligram / Potasyum

1 miligram / Sodyum

AHUDUDUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Eski bir tarihi olan ahududu alternatif tıpta sıkça kullanılırdı. Güçlü bir antioksidan olduğundan vücuttaki serbest radikalleri temizlemede oldukça etkilidir. Asya ve Avrupa ülkelerindeki kadınların bazılarının güzellik sırrı olarak bilinir. Düzenli tüketildiğinde cildin ve vücut organlarının ihtiyacı olan kolajeni karşılar. Kolajen yaşlanmayı geciktirerek vücudun fonksiyonlarının daha sağlıklı çalışmasını sağlar.

Kadınların sıklıkla yaşadığı düzensiz adet zamanları ve adet öncesi sendromlar, stres yorgunluk ve sinirlilik gibi ruhsal bunalımlara neden olur. Uzmanlar özellikle adet öncesi bu durumları yaşayan kadınların ahududu tüketerek bu riskin azaltılabileceğini vurguluyor. Ayrıca ahududu rahim duvarını güçlendirerek adet döneminde oluşan enfeksiyon sümüklü iltihabı atar. 

Güçlü bir tonik etkisi olan ahududu bağışıklık sistemine yerleşmeye meyilli bakteri ve virüsleri vücuttan atarak hastalıklara karşı daha güçlü bir yapı oluşturur. Bu tonik etkisi aynı zamanda yemek borusu, mide ve bağırsakları da derinlemesine temizler. Bağırsak florasını düzenler. Sindirim problemlerinin yaşanma riskini azaltır. Metabolizmanın daha sağlık işlemesini sağlar.

Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin olan ahududu, saç ve tırnak içinde fayda sağlar. Köksel güçlendirme sağlayan ahududu, tırnak kırılması, saç dökülmesi ve kepeklenmesi gibi sağlık sorunlarının önüne geçer. Uzmanlar taze tüketilmesi durumunda bu faydaları hemen sağlayacağını belirtiyor. 

Sinir hücrelerini sakinleştirerek beyin ve diğer organlar arası iletimi daha sağlıklı yapılmasını sağlar. Aynı zamanda beyinin hafızasını güçlendirir. Konsantre gücünü artırarak bilgi alma işlemini hızlandırır. Ayrıca bazı araştırmalarda refleks özellikleri kazandırma ve güçlendirmede etkili olduğu ortaya çıkarılmıştır. 

AHUDUDU SUYU NE İŞE YARAR?

Bir avuç ahududu meyve sıkacağından geçirilerek bir büyük bardağa alınarak ahududu suyu elde edilir. Bunun yanı sıra bir avuç kurutulmuş ahududuyu iki bardak su ile bir cezvede kaynatın. Süzüp tüketebilirsiniz.

Yüksek tansiyonu düşürür. Kan basıncını dengeler.

Kanda biriken enfeksiyonu temizler.

Bağırsakları çalıştırarak hem ishali hem kabızlığı önler.

Vücudun ısı dengesini ayarlayarak yükselen ateşi düşürür.

Böbrek ve mesanedeki ateş ve kumu düşürmede etkilidir.

Göz iltihaplanmalarında temizleme toniği olarak kullanılabilir.

İltihaptan şişmiş ve hasar görmüş boğazda balgam söktürücü etkisi sayesinde detaylı temizleme sağlar. 

Seslerden rahatsız olan kişilerin aslında psikolojik bir rahatsızlıklarının olduğunu biliyor muydunuz? Peki, misophonia nedir ve tedavisi var mıdır? Sizler için ağız şapırdatma, çiğneme, yüksek sesle solunum ya da tıkırtı seslerine tahammül edemeyen hastalar hakkında bilmeniz gerekenleri araştırdık. Haberin detayında misophonia rahatsızlığına dair her şeyi bulabilirsiniz.

Sese karşı aşırı duyarlı olma rahatsızlığına  misophonia nedir. Ülkemizde çok yaygın olarak bilinmese de dünya da her 4 kişiden 1’i bu rahatsızlığa sahiptir. Ancak herkes aynı derece seslerden etkilenmediğinden kişiden kişiye değişir. Kimileri ağız şapırtısından kimileri çatalın tabağa değmesinden rahatsız olur. Her sesten rahatsız olan kişiler ise hastalığın ileri seviyesinde olduklarından Hiperakuzi tanısı konulur. Hiperakuzi hastalığı sinir sistemindeki hasarlardan dolayı ortaya çıkar. Bu hastalar genellikle klinik tedavi ile gözetim altına alınır. Çünkü hastalık kişiyi delirmeye kadar götürür.

PEKİ MİSOFONYA HASTALARI HANGİ SESLERDEN RAHATSIZ OLUR?

Diş fırçalama, tırnak kesme, yemek yeme, nefes alma, konuşma, hapşırma, gülme, ağlama, horlama, televizyon sesi ve yürüme gibi basit seslerden rahatsız olur. Hastalar bu esnada farklı farklı tepkiler gösterir. Bazıları vücut hareketleri ile olayı müdahale etmeye çalışır bazıları ise sesi taklit eder. Bu semptomları yaşamamak için  misophonia hastası sosyal çevreden uzaklaşır. Görsel ve işitsel rahatsızlıklar yaşar. 

MİSOPHONİANIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Sabahları seslerden dolayı öfke ile uyanma

Yemek yerken çevrede çıkan bütün seslere dair duyarlı olma ve iştahın kesilmesi

Tiz seslerden nefret etme

Ani ses karşısında korku ve düzensiz kalp ritmin oluşması

Ritmik çıkan seslere karşı baş ağrısı hissetme

Sosyal çevreden uzak durarak evde tek kalma isteği gibi durumlar misophonia belirtileridir. 

MİSOPHONİA TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Kişinin kendini kapana kısılmış hissetmesi hastalığın en üst seviyesidir. Uzmanlar bazı hastaların sesleri görsel algıladığından halüsinasyon görmeye başladıklarını belirtiyor. Sese karşı gösterdikleri saldırgan davranışlarına karşı uzman doktor, terapi uygulayarak hastalığı kontrol altında tutmaya çalışır.