Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Sindirim problemlerine iyi gelen besinler arasında en etkilisi ayvadır. Peki ayvanın faydaları nelerdir? Ayva içerdiği pektin maddesi sayesinde sindirim sisteminde bulunan mide ve bağırsakların temizlenmesini sağlar. Uzmanlar ayvanın metal bıçakla kesilmemesi konusunda uyarıyor. Haberin detayında ayvaya dair merak edilen her şeyi bulabilirsiniz.

Tezgahlarda görülmeye başlanan ayva meyvesinin insan sağlığına birçok faydası vardır. Uzmanlar vücudun gün boyu daha dinç ve tok hissetmesi için  mevsiminde her gün bir ayva tüketilmesini tavsiye ediyor. Yapılan araştırmalarda kabuğu ve yaprağındaki vitamin ve minerallerin özünden daha fazla olduğu gözlenmiştir. Yaprağı fenolik bileşik maddesi bakımından oldukça zengindir. Bu maddenin antimikrobiyal özelliği vardır. Bu yüzden kabukları soyulmadan tüketilmesi tavsiye ediliyor. Ayva Anadolu’dan Yunanistan’a oradan da Avrupa’ya ve tüm dünyaya yayılmıştır. Yapılan bir diğer araştırmaya göre metal kesici aletlerde bulunan brenthill maddesi ayvada bulunan pektin ve organik asit maddelerinin özelliğini bitirdiği gözlemlenmiştir. Bu yüzden ayva direk olarak tüketildiğinde içerdiği faydaları yüzde yüz karşılar. Özellikle sindirim problemlerine iyi gelen ayva, kabızlık gibi rahatsızlıkların yaşanmasını önler. Kabuğu ile beraber tüketildiğinde metabolizmanın daha sağlıklı işlemesi destekler. 

AYVANIN FAYDALARI NELEDİR?

100 gramı 40 kalori içerdiğinden kış diyet listelerinde ilk sırlarda yerini alır. Glimsemik indeksi düşük olduğundan kan şekerini yükseltmez. Bu bakımdan diyabet hastaları da rahatlıkla tüketebilir.

Fitokimyasallar sayesinde bağışıklığı direncini hastalıklara karşı güçlendirir. Vücudun günlük ihtiyacı olan C vitaminin yüzde 30’unu karşılar. Böylece patojenler, virüsler ve bakteri hücrelerini vücuttan barınmadan idrar yolu atar.

Kan içerisindeki oksijeni artırarak kan dolaşımını sağlar. Böylece saç diplerine kadar giden sağlıklı kan hücrelerin saçların daha parlak ve güçlü olmasını destekler. 

Bu özelliği aynı zamanda ciltteki genç hücrelerin sayısını da artırarak kırışıklığı engeller.

Yüksek antioksidan sayesinde vücutta dolaşan serbest radikalleri ve kanserli hücreleri azaltır.

Kan basıncını düşürerek yüksek tansiyon riskini azaltır. Böylece kalp ve damar sağlığını da korur. 

Gaz problemi için haşlanmış ayva tercih edilebilir. Sindirimi kolaylaştırmanın yanı sıra mide ve bağırsaklardaki fazla toksinleri de idrar yolu ile atarak vücudun toksin biriktirmesini engeller. 

Mideyi temizlediğinden mide kaynaklı yaşanan ağız kokusunu da gidermiş olur. Ayrıca ağız içerisindeki bakterilerin çoğalmasını engeller ve tükürük içerisinde biriken mikropları da temizleyerek kötü kokuyu engeller. 

AYVA YAPRAĞI ÇAYI NASIL YAPILIR VE NE İŞE YARAR?

Bir demlik kaynayan suya 20 kurumuş ayva yaprağı koyunuz. 5 dakika böyle kaynatınız. Daha sonra yapraklardan süzüp tüketiniz. 

Kilo vermek isteyenler için ideal çay olan ayva yaprağı çayı, metabolizmayı düzenleyerek sindirimi kolaylaştırır. İçerdiği yüksek lif sayesinde bağırsakların fonksiyonlarını artırır. Ancak kabızlığa neden olabileceğinden fazla tüketilmesi önerilmez.

İçeriğinde C vitamini, çinko, potasyum, bakır, demir barındıran ayva yaprağından elde edilen çay hücrelerin yenilenmesini destekler. Özellikle kanser ve tümör oluşumunun önüne geçer.

Üst solunum yolları hastalıklarında artan boğaz ağrıları ve enfeksiyonun neden olduğu durumları en aza indirir. Vücuttaki serbest radikalli hücreleri atarak bağışıklığı güçlendirir. Boğaz tahrişlerinde yatıştırıcı etkisi vardır. 

Kakulenin ne olduğunu biliyor musunuz? Uzak doğu mutfağının eşsiz lezzetlerinden biri olan kakulenin insan sağlığına da birçok faydası vardır. Peki kakulenin faydaları nelerdir? Kakule çayı nasıl yapılır?Vücuttaki tüm toksinleri temizleyen kakule hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Haberin detayında kakuleye ait merak edilenleri bulabilirsiniz.

Vitamin ve mineral takviyesi olarak tüketilen kakule zencefil ailesine aittir. Yemeklerde ve tatlılarda baharat olarak kullanılan kakulenin ayrıca çayı da yapılır. Hindistan, Malezya ve Nepal gibi ülkelerde yaygın tüketilen kakule genellikle baharat olarak kullanılır. Bu ülkelerden diğer ülkelere ithal edilen bitki tat vermek amaçlı hemen hemen her alanda kullanılır. Ülkemizde yetişme koşulları bulunmayan kakule ithal edilerek marketlerde satılır. Yıl boyu yeşil kalan kakule bitkisi çiçek açtıktan sonra sarı bir tonda da görülür. İçeriğinde A, C vitaminlerinin yanı sıra sodyum, potasyum, kalsiyum, demir, manganez, fosfor ve magnezyum gibi maddeler barındırır. Yüksek antioksidan içeriği sayesinde de vücuttaki tüm toksinleri idrar ve dışkılama yolu ile atar. Nepal, Vietnam, Kmboşya ve Sri Lanka gibi ülkelerde sıkça kullanılır. Bu ülkelerde önemli misafirlere kakule çayı ikram edilmesi gelenektir. 

KAKULENİN FAYDALARI NELERDİR?

İçerdiği fosfor sayesinde mide asidini düzenleyerek sindirimi kolaylaştırır. Gıda atıkları sonrası mide ve bağırsaklarda oluşan gazın giderilmesini sağlar.

Uzmanlar adet dönemindeki kadınların şiddetli sancılarını azaltmak içinde kakulenin etkili olduğunu vurguluyor. 

Psikolojik durumlarla baş etmede yardımcı olur. Özellikle kaygı, depresyon, panik atak ve stres gibi rahatsızlıklar için gece yatmadan önce bir bardak kakule çayı içilmesinde fayda var. 

Kandaki yararlı hücreleri dengeleyerek yüksek tansiyon riskini azaltır. Ayrıca damarların tıkanmasını da engelleyen kakule kap rahatsızlıklarına yakalanma riskini azaltır. 

Antimikrobiyal özelliği sayesinde vücuttaki iltihapları temizler. Kas ve kemiklerdeki ödemin yaşanma ihtimalini azaltır.

  Aynı zamanda ağız içerisindeki enfeksiyonları azaltarak dişlerin çürümesini ve ağız kokusunu engeller. 

Mevsim geçişlerinde ortaya çıkan üst solunum yolu hastalıklarına bağlı oluşan boğaz iltihaplanmalarına da fayda sağlar.

Yüksek magnezyum sayesinde kandaki şekeri dengeler. Bu nedenle diyabet hastalarının tüketmesi gereken besinlerin başında gelir. 

Yapılan araştırmalarda kakule tohumunun içerisinde bulunan anti-inflamatuar bağışıklığı güçlendirerek kanser hücrelerini azaltır.

KAKULE ÇAYI NASIL YAPILIR?

Kaynamış bir bardak suyun içerisine bir tatlı kaşığı kakule tozu atınız. 10 dakika demlenmeye bırakınız. Süzdükten sonra bir çay kaşığı bal ekleyerek içiniz. Kakule çayını özellikle yoğun iş temposundan sonra bir bardak tüketilerek azalan serotonin hormonunun yükselmesine yardımcı olur. Aynı zamanda baş ağrısını azaltır. Adet dönemlerinde yaşanan şiddetli kramp ağrılarının yaşanmasını önler. Mide bulantısı gibi durumlarda tüketilmesi tavsiye edilir. Diş enfeksiyonun çoğalmasının önüne geçer. 

Üzüm çekirdeğini sakın çöpe atmayın! Çok az kişi tarafından bilinse de üzüm çekirdeğinin insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. İlaç sanayinde kullanılan üzüm çekirdeği hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki üzüm çekirdeğinin faydaları nelerdir? İki tane üzün çekirdeği yutarsanız ne olur? Güçlü antioksidanlardan biri olan üzüm çekirdeği ile ilgili her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz.

Otantik lezzetler arasında en popüler olan üzümün faydası olduğu hemen hemen herkes tarafından bilinir. Güçlü bir antioksidan olan üzümün bilinmeyen bir yönü ise çekirdeklerinin oldukça faydalı olmasıdır. Ilıman iklimlerde yetişen üzüm iyi saklandığından sezon boyunca tüketilebilir. Ekşi ve tatlı olmak üzere iki tada da sahip olan üzümün çekirdekleri son zamanlarda popüler olmaya başladı. Özellikle yapılan araştırmalarda üzümün çekirdeğinin insan sağlığına faydalarının olduğu ortaya konuldu.  Eski zamanlardaki kadınların güzellik sırlarının ham maddesi olan üzüm çekirdeği aynı zamanlarda lokman hekimlerin yaptığı tıbbı ilaçlarda da kullanılırdı. 

100 GRAM ÜZÜM;

69 kalori  / 4
Lif / 2
Protein / 1
C Vitamini / 18
Bakır / 14 
K Vitamini / 12
Thiamin / 6
Riboflavin / 5
Demir / 5
Potasyum / 4
Manganez /

ÜZÜM ÇEKİRDEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Üzümün kendisinden çok çekirdeğinde bulunan proantisiyanidinler ve tokoferolün elementleri vücuttaki serbest radikalleri azaltır. Bunun yanı sıra sağlıklı hücre sayısının artırmaya yardımcı olur. 

Düzenli tüketildiğinde içerdiği Beta Karotein maddesi vücuda sigara ya da bazı zararlı besinlerle giren maddelerle savaşırlar. Araştırmalara göre üzüm çekirdeği 3 günde vücudu yenilediği ortaya çıkarılmış.

Zararlı maddelerden arındırdığından an dolaşımını da olumlu etkiler. Dolaşımı hızlandırarak damar tıkanıklığını azaltan üzüm çekirdeği kalp sağlığını da korur. Uzmanlar kalp sorunu yaşayan kişilerin düzenli tüketmesi gerektiği bir besin olduğunu vurguluyor.

İltihaplanma ve enfeksiyon tedavisinde doğal ilaç olarak kullanılan üzüm çekirdeği bu etkenlere bağlı gelişen kireçlenme, egzama, cilt problemleri, sinüzit, kolit, gastrit ve idrar yolu enfeksiyonu gibi rahatsızlıklara iyi gelir. Bunun yanı sıra bağırsak ve böbrekleri temizleyerek taş ve kum oluşumunu önler. 

Vitamin eksikliğinden görülen saç ve deri dökülmesi içinde birebir fayda sağlar. Kan dolaşımını hızlandırdığından saç köklerindeki ölmüş derilerin sayısını azaltarak canlılık kazanmasını destekler.

İçeriği E vitamini gözdeki sarı noktanın deforme olmasını önleyerek görme oranını artırır. Uzmanlar uzun süre bilgisayar kullanan ve ışıklara maruz kalanların bol bol tüketmesi gereken bir besin olduğunu vurguluyor. 

Kolajeni artırarak cilt ve kemik sağlığını korur. Özellikle yaşlanmayı önleyerek ciltte oluşma ihtimali olan civilce ve aknelerin tedavisinde kullanılabilir. 

Türk mutfağında dolması yapıldığı için biber dolması olarak adlandırılan biber Orta ve Güney Amerika’ya özgü capsicum annuum adı ile bilinir. Peki biber dolmasının faydaları nelerdir? Hangi hastalıklara iyi gelir? Kaç çeşit tüketilir? Sizler için lezzetli olan doma biberinin insan sağlığına olan faydalarını araştırdık. Haberin detayında dolmalık bibere dair her şeyi bulabilirsiniz.

Anavatanı Orta ve Güney Amerika olan dolmalık biber, sarı, yeşil ve kırmızı gibi renkleri vardır. Özellikle kırmızı olanı güçlü bir antioksidan olan dolma biber, normal bibere göre daha topludur. İçerisinde tohumları bulunan bir top bulunur. Tamamen olgunlaşmamış olanları daha tatlı bir tada sahipken olgunlaştıkça acılığı artar. Düşük kalori içeren biber dolması, C vitamini bakımından oldukça zengindir. Amerika’da sos yapımda kullanılan biber çeşidi özellikle yemekleri renklendirme de kullanılır. Ülkemizde kurutulup kışlık olarak kaldırılır.Turşusu ve yemeklik dolma yapılır. Garnitüründe kullanılan dolma biber Türk mutfağında özellikle Gaziantep’in en meşhur yemeklerinin ham maddesidir. Çiğ olarak da tüketilebilir. Toz hale getirilerek baharat olarak da kullanılabilir.

DOLMA BİBERİN FAYDALARI NELERDİR? HANGİ BESİNLERDE BULUNUR? 

İçerdiği C vitamini sayesinde güçlü bir antioksidan özelliğe sahiptir. Vücuttaki tüm toksinleri idrar yolu ile atar. 

B vitamini kompleksi bakımından zengin olan biber dolması, kırmızı kan hücrelerinin artmasını sağlar. Demir eksikliğine iyi gelen biber dolması, anemi hastalığını önler. 

Hamilelik sürecinde bebeğin gelişimi ve hamile olan kadının hormonlarını düzenlemesi için folat maddesine ihtiyaç duyulur. Biber dolması folat maddesini karşılamada etkili bir besindir.

– Mide asidini dengeleyerek reflü ve ülser gibi hastalıkların yaşanmasını engeller. Ayrıca sindirimi kolaylaştırır. 

Kemik gelişimi için K1 vitamini oldukça etkilidir. Ayrıca K1 vitamini kanın pıhtılaşmasını sağlar. Böylece kan basıncını dengeler.

Sinirlerin güçlenmesi gün içerisinde kişinin yorgunluk ve stres gibi sağlık sorunlarının yaşanmasının önüne geçer. Biber dolması bu hastalıkları önlemede etkilidir. İçerdiği E vitamini sayesinde hem vücudun enerjisini artırır hem de hücrelerin yenilenmesini destekler. Böylece cilt içinde oldukça fayda sağlar.

Göz sağlığı için gerekli olan beta karoten göz korneasının incelmesinin önüne geçer. Günlük vücudun ihtiyacı olan beta karoten maddesini karşılamada en sağlıklı besin dolma biberdir.

En etkili antioksidan ve çözücü madde içeren limonu günlük tüketeceğimiz suyun içerisine katıp günde en az 1 litre tüketirsek vücudumuza neler olacağını biliyor musunuz? Yapılan araştırmalar sonucu limonun suyun sağladığı faydalar ortaya çıkarılmış. Özellikle bağırsak sorunlarına iyi geldiği ve yağ yakımını hızlandıran limon suyu hakkında merak edilen her şeyi haberimizin detayında bulabilirsiniz. Peki düzenli olarak limonlu su içersek ne olur? Limon suyunun faydaları nelerdir? Sizler için bu soruların yanıtını araştırdık.

Bir yıl boyunca düzenli tüketilen limonlu suyun vücuda sağladığı yararlar uzmanları bile şaşırttı. C vitamini deposu olan limon tadı bazen ekşimsi bazen ise acıdır. Yüksek tansiyon, ateş, kabızlık, diş problemleri, fazla kilo, ve üst solunum yolu hastalıklarına iyi gelir. Yılda iki defa hasat veren yıl boyu tüketilen limonun ağacı kışın yaprak dökmez. İçeriğinde C vitaminin yanı sıra potasyum, folik asit, bakır, magnezyum ve lif barındırır. Bu özellikleri sayesinde uzmanlar limon üzerinde araştırmalar yapmıştır. Yapılan bir araştırmada limonlu suyun kilo vermeyi hızlandırmasının yanı sıra birçok hastalığa da fayda sağladığı ortaya çıkarılmıştır. Vücudumuzun bağışıklığı ve sindirim sisteminin oluşturduğu genel hastalıkların komplikasyonlarını azaltığı gözlemlenmiştir. 

DÜZENLİ OLARAK LİMONLU SU İÇERSEK NE OLUR?

Vücut direncini etkileyen bağırsaklarda bazı yiyecek ve içeceklerin atıkları ile birikince ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bunlardan biri de kolon hastalıklarıdır. Bu hastalıkların en ileri boyutu ise kolon kanseridir. Bu yüzden her zaman iki barda ılık suyun içerinde limon sıkıp kahvaltıdan önce tüketirseniz. Gün boyu tükettiğiniz besinlerdeki zararlı hücre ya da bakterileri idrar veya dışkı yolu ile atabilirsiniz.

İçerdiği A ve C vitaminleri gözde oluşma ihtimal olan katarakt ve maküler dejenerasyonuna karşı koruyucu bir kalkan oluşturur. Antioksidan sayesinde de gözde iltihap birikimini engeller.

Güçlü antioksidan yalnız göz sağlığını değil cilt sağlığını da olumlu etkiler. Cildin deforme olmasını önleyerek kırışıklığı ve yaşlanmayı engeller.

Vücuttaki tüm toksinlerin biriktiği ve atıldığı karaciğerin fonksiyonlarının bozulması oldukça tehlikeli bir durumdur. Bu yüzden ek takviyelerle karaciğerdeki fazla toksinlenme temizlenmelidir. Enzim faktörünü artıracak en etkili besin ise limondur. Limon direk olarak aşırı çözücü madde içerdiğinden su ile karıştırılarak tüketildiğinde daha etkilidir.

Kış aylarında zayıflayan bağışıklık sistemi ve artan virüs oranları üst solunum yolları hastalıklarına neden olur. Çok ciddi boyutlarda olmazsa bile kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyen bu rahatsızlıklara karşı da limon suyu direnci artırır. 

İçerdiği asidik özellik sayesinde ağız içinde ve diş aralarında biriken enfeksiyonları temizlemede de etkilidir. Özellikle yatmadan önce bir bardak limon suyuyla 120 saniye gargara yapıp yatıldığında hem ağız kokusunu önlemiş olursunuz hem de tükürükteki asit oranını artırarak gece boyu ağız içinde enfeksiyon birikmesini engellemiş olursunuz.

Antioksidan özelliği sayesinde vücutta biriken ödem ve yağları kısa sürede atmanıza yardımcı olur. Boğaz, yemek borusu ve mideye kadar temizler. Yemek borusu kanseri, mide reflüsü gibi rahatsızlıkların yaşanmasını engeller.

LİMONLU SUYU KİMLER TÜKETMEMELİ?

Yüksek tansiyonu olan kişiler uzmanlarına danışarak tüketmeliler. Hamile ve emziren annelerin içmemesi gerekir. Bazı ilaçların yan etkilerini tetiklediğinden ilaçlardan en az 2 saat sonra tüketilmelidir. Cilt renkli açık olanların ise limonu yüz maskelerine kullandıklarında oldukça dikkatli olmalılar. 

Tıp dilinde Hipoglisemi denilen kan şekeri düşmesi gizli gizli ilerleyen ve bazı çevresel faktörler sonrası birden ortaya çıkan ciddi bir hastalıktır. Kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Peki kan şekeri düşmesinin belirtileri nelerdir? Kan şekeri düşmesine ne iyi gelir? Son olarak Almanya Başbakanı Angela Merkel geçtiğimiz gün bir törende titremesi ile merak edilen hastalık oldu. Haberin detayında hipoglisemi yani kan şekeri düşmesi hakkında bilinmeyen her şeyi sizler için derledik.

Kandaki şekerin normal seyrinin altında olmasına hipoglisemi denir. Vücuda alınan besinler sindirim yolu ile parçalanır. Ortaya çıkan şeker ise kan şekeri olarak adlandırılır. Vücut bu şekeri karaciğerde depolar ve kanın ihtiyacı olduğu an salgılamaya başlar. Ancak bu salgılama dengeli bir şekilde gerçekleşmediğinde hipoglisemi hastalığının ortaya çıktığına işarettir. Kan şekeri düşmesi sinsi sinsi ilerleyen ve hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Genellikle herkeste sabah uyanıldığında bu seviye düşüktür. Ancak kimisinde bu durum kalıcı olarak seyrede işte bu da ciddi sonuçlara neden olur. kan şekerinin düşmesindeki temel etken beslenme alışkanlıklarıdır. Bu durum ileri zamanlarda şeker hastalığının başlangıç semptomu olur. 

ALMANYA BAŞBAKANI MERKEL’İN HASTALIĞI

Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni seçilen Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile görüşmek üzere Ukrayna’ya gittiği sırada aniden titremeye başlamıştı. Bu görüntüler herkesi korkutmuştu. Merkel’in sıcaktan etkilenerek kan şekerinin düşmesi ile fenalaştığı öğrenildi. 

KAN ŞEKERİNİN DÜŞME NEDENLERİ

Vücudun ihtiyacı olan karbonhidratı gün içerisinde yeterince almama

Düzensiz beslenip spor yapmak

Kısa zamanda hızlı kilo alma uya da verme

Böbrek üstü bezlerinin az çalışması bununa en büyük etkeni yetersiz sıvı alımı

Yoğun strese maruz kalma

Kan zehirlenmesi gibi hastalıkların yaşanması sonucu

Çok fazla kafein ve nikotin içeren maddelere maruz kalmak ve kan şekerini düşüren ilaçlar tüketmek kan şekerinin düşmesine neden olur. 

HİPOGLİSEMİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kan şekerinin düşmesine bağlı olarak davranış bozukluğu şiddetli baş ağrısı, beyinin hafızasının bozulması, konsantre eksikliğinin artması ve aşırı terleme gibi durumlar ortaya çıkar. Bu belirtilerin bazı hastalıkların belirtileriyle de aynı olduğundan hasta bu durumu önceleri ciddiye almaz. Bu durumun sonunda da hastalığın tedavisinden gecikme yaşanır ve vücutta ciddi tahripler oluşmaya başlar. Ayrıca el titremesi, dudaklarda istemsiz titreme, ani baş dönmeleri, sürekli depresyon hali ve rüyada kabus görerek ağlayarak uyanma da kan şekerinin düştüğünün göstergesidir. 

Bazı kişilerde gece aniden düşen kan şekeri ise saat 02:00 sularında anlaşılır. Bu hastalar sabah uyanma da güçlük çeker, yatak yada yastıkları terlemeden dolayı ıslanır, sürekli huzursuz hissederler, hava sıcak olmasına rağmene el ve ayakları soğuk olur, kalp ritim bozukluğunun başlangıcı olan ritim bozukluğu yaşarlar. 

HİPOGLİSEMİ TEDAVİSİ 

Hipoglisemi rahatsızlığının tedavisi şiddetine göre değişir. Hafif seyreden rahatsızlığa erken müdahale ile kontrol altına alınmaya çalışılır. Hastalığa neden olan durum tespit edildikten sonra uzman tavsiyesine göre tedavi şekillenir. Genellikle doktorlar bu hastalara beslenme önerilerinde bulunurlar ve belirtilerin nüksetmemesi için bazı ilaçlar verir. Hastalık ciddi boyutlarda değil ise hafifletmeye yönelik uzman doktor bazı uygulamalara önerir.

İŞTE O ÖNERİLER;

Omega – 3 içeren besinler haftada en az 3 kere tüketilmelidir.

Sabah zengin bir kahvaltı yapılmalı ara öğünde meyve tüketilmelidir.

Gün içerisinde sıvı takviyesi ihmal edilmemelidir.

Diyet listeleri uzman kontrolünde kan testi yapıldıktan sonra hazırlanmalıdır.

Spor ve egzersiz gibi durumlar kontrollü yapılmalıdır.

Her gün bir bardak kan seviyesini olumlu etkileyen kuşburnu zencefil gibi bitkilerin yaşları tüketilmelidir. 

KAN ŞEKERİ DÜŞMESİNE İYİ GELEN BESİNLER

DOMATES

Çiğ domates doğada bulunan en güçlü antioksidandır. İçerdiği sağlıklı bileşikler sayesinde kan seviyesini kontrol eder. Düşük şekerin ise yükselmesine yardımcı olur. Düşük kan şekerine sahip kişileri her gün tüketmesi gereken besinlerin başında gelir. Uzmanlar özellikle çiğ halde iki orta boy büyüklüğünde domates tüketilmesi gerektiğini vurgular.

ELMA

Kan şekerini dengede tutan petkin maddesi içerir. Bu madde düşen ya da yükselen kan seviyesini dengeler. Ayrıca elma tam bir vitamin deposu olduğundan bağışıklığı yüksek tutarak vücudun direncini artırır. Düşük kan şekeri ile seyreden semptomları azaltır.

BİTTER 

Kandaki şeker oranını hemen artırmayan bitter çikolata yavaş yavaş yükselmesini sağlar. Özellikle kakao oranı yüksek olan bitter çikolata, kan basıncını dengeleyerek bağ ağrısı ve dönmesini engeller. Yapılan araştırmalarda bitter çikolatanın kilo alma etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. 

Salatalarda sıklıkla kullandığımız terenin insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Özellikle karaciğeri temizleyen bu mucize ot, turpgiller ailesine aittir. Peki terenin faydaları nelerdir? Tere hangi hastalıklara iyi gelir? Sizler için ülkemizde bol bol tüketilen tere ile ilgili merak edilen her şeyi haberimizin detayına ekledik.

Anavatanı Asya olan tere, turp ailesin aittir. Yağ yakımını hızlandırarak vücudun yağ tutmasını engeller. Bu yüzden tüketimi geniş bir bölgeye yayılır. İçinde bolca vitamin ve mineral olan terenin yabani olanına ıspatan denir. Ülkemizde bala yemekleri, cacık ve dolma da kullanılır. İlk keşfedildiği zamanlarda ise alternatif tıpta kullanılmıştır. Ödem atmada etkili olduğu fark edilen terenin güçlü bir söktürücü olmasından dolayı hamilelerin kullanması yasaklanmıştır. Günümüzde sigarayı bıraktırma kampanyalarında tüketilmemesi tavsiye edilir. Nahoş bir kokusu olan terenin tadı acımtıraktır. bu yüzden limon ve tuz ile tüketilmesi ya da her hangi bir yiyeceğe karıştırılarak tüketilmesi tavsiye edilir. Tere otu kurutulup çayı da yapılır. Yüksek miktarda protein, karbonhidrat, kalsiyum, demir, potasyum, kalsiyum ve demir içerir. 

100 GRAM TERE;

Kalori / 32 

Yağ / 7 gram

Kolesterol / 0

Sodyum / 14 miligram

Potasyum / 606 miligram

Karbonhidrat / 6 gram

Protein / 2,6 gram

Kalsiyum / 81 miligram

Demir / 1,3 miligram

B6 Vitamini / 0,2 miligram

Magnezyum / 38 miligram

C vitamini / 69 miligram

TERENİN FAYDALARI NELERDİR? TERE HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Günümüzde yetersiz beslenmede dolayı artan kansızlığı giderir.

Enfeksiyon kaynaklı oluşan akciğer hastalıklarını önler. Bunun yanı sıra sigarada tahrip olmuş akciğeri yeniler.

Vücuttaki toksinleri tek seferde atacak kadar güçlü antioksidan içerir.

İdrar söktürücü özelliği sayesinde mesane ve böbreklerde taş, kum gibi sağlık sorunlarının yaşanmasının önüne geçer.

Stres, yorgunluk ve uykusuzlukla gerginleşen sinir hücrelerini sakinleştirerek sinir siteminin deforme olmasını önler. Beynin konsantre gücünü artırır.

Bağışıklık sitemini yenileyerek hastalıklara karşı koruma kalkanı oluşturur. 

Tere kaynatılıp banyo sırasında son durulamada bu su ile yıkandığında saç dökülmesini ve derinin dökülmesini önler. Saç köklerini güçlendirerek daha parlak ve canlı olmasını sağlar.

Karaciğer vücudumuzun en önemli organıdır. Yaşanan herhangi bir rahatsızlık diğer tüm organları ve cildi etkiler. Tere karaciğerin fonksiyonlarını artırarak toksinleri atmasına yardımcı olur.

B vitamini kompleksi bakımından zengin olan tere metabolizmayı düzenleyerek sindirimi kolaylaştırır. Bağırsak florasını dengeler.

Tere çiğ olarak ezilip dilde sürüldüğünde cilt yüzeyindeki kızarıklıkları yatıştırır. Varsa yaraları iyileştirir.

Solunum şikayeti olanların 5 bardak suya 10 tane iyi yıkanmış tere ekleyip 3 dakika boyunca kaynatılır. Dinlenmeye bırakıldıktan sonra süzerek aç karna tüketilir. Bu uygulama beş gün boyunca yapılmalıdır. Kür solunum, böbrek, sigara bırakma gibi bir sürü hastalık için kullanılabilir. 

Ölümcül olmayan MS hastalığı hastanın yaşam kalitesini düşürerek vücudun fonksiyon işlevini bozar. Sinir sitemini etkileyerek ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlayan MS hastalığı hakkında merak edilenleri araştırdık. Peki Ms hastalığı nedir ve kimlerde görülür? MS hastalığının belirtileri nelerdir? Omuriliklerde bulunan bilgi iletme sisteminde görülen hasar sonucu ortaya çıkan MS hastalığına dair her şey haberimizin detayında…

Multipl Skleroz yani MS merkezi sinir sistemini (MSS) deforme eden bir rahatsızlıktır. MSS omurilik ve beyin arasında bulunur. MS, sinir liflerini deforme ederek  beyni vücuttan bağımsız hale getirir. Sinir hücreleri deforme oldukça vücuda yayılan izole görevi gören bütün sinir damarları da zarara uğrar. Bu hastalık beyinde bazı ataklara neden olur. Uzun süreli bir kronik rahatsızlık olmamasına rağmen kısa sürede vücudun çökmesine sebebiyet verir. MS rahatsızlığı kimilerine fiziksel kimilerinde de beyine hasarı verir. Öldürmeyen ama süründüren bir hastalık olan MS’nin henüz tam olarak neyden kaynaklandığı bilinmese de yapılan bazı araştırmalarda bağışıklığa yerleşen bazı virüslerin neden olduğu söylenmektedir. Virüs çocukluk ve genç yaşta zayıf bağışıklıkla vücudun tahribatına sebebiyet verir.Bazı uzmanlar üst solunum yolu hastalıklarında ciddi boyutta vücudun enfeksiyon kapması sonucu da görülme ihtimali olduğunu öne sürmüşlerdir. Merkezi sistemi alt üst eden MS hastalığı hastalıklara meyilli bir bağışıklığa zemin hazırlar. Genetiksel bir hastalık değildir. 

ÜNLÜ TÜRKÜCÜ MURAT KURŞUN’A MS TEŞHİSİ!

Serdar Ortaç’dan sonra şimdi de ünlü türkücü Murat Kurşun MS hastalığına yakalandı. Yürümekten zorluk çeken ünlü türkücü kızı bile oyun oynayamadığını söyledi. Hastalığı sol göz kapağının sürekli düşmesinden sonra bir uzmana görünerek ortaya çıktığını açıkladı. 

MS HASTALIĞI KİMLERDE GÖRÜLÜR?

En sık gençlerde ve kadınlarda

Bağışıklık sistemi zayıf olanlarda

Bazı kronik ilaçların vücut direncini kırıp virüslere karşı savunma mekanizmasını düşüren kişilerde,

Sinir hastalığı olanlarda görülme olasılığı yüksektir.

MS HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Bu hastalık kişiden kişiye göre değişir. Bazılarında bir saat sürerken bazılarında ise günlerce devam edebilir. Saatlerce sürmesi risk grubuna girmez ancak 24 saati geçen atakların fiziksel hasarlara yol açma ihtimali vardır.

Gözlerin ani kararması ve bulanık görme

Yutkunma zorluğu

Duyu eksiklikleri

Ellerde kavrama becerisi

Kol ve ayaklarda kısa süreli hareketlerde bile uyuşma

Uyuşukluk hali

Konuşma da bozukluk

Ruhsal hastalıklara meyilli

İdrar kaçırma

Vücut hareketinde güç kaybı

Migren atakları gibi baş ağrısı çekme

Dengesiz yürüme gibi belirtilerle kendini gösterir.

MS HASTALIĞININ TEŞHİSİ NASIL YAPILIR?

En yaygın belirtisi olan atağı geçiren kişinin hemen bir uzmana başvurması gerekir. Aksi halde bu durum erken müdahale edilmediğinde ciddi ve kalıcı sağlık sorunlarına yol açar. Tamamen bir tedavi biçimi olmazsa bile uzmanlar hastaya göre tedavi geliştirir. Uzman doktorlar genellikle MS akabinde gelişen belirtileri kontrol altına alır. MRI yöntemi ile beyin ve omurilikteki hasar tespit edilir. Bu alanlarda hastalıklı lezyonların artışı MS hastalığının göstergesidir. Ayrıca vücudun uyarılma hisleri ölçülür. Beyin omurilik sıvısındaki eksiklikler kontrol edilir. Şiddeti azaltmaya yönelik hem fiziksel hem de ilaç tedavisi uygulanır. Fiziksel aktivite ile sinir hücreleri güçlendirilmeye çalışılır.

Hayatımıza ünlü oyuncu Arda Kural ile giren psikonevroz ciddi bir ruhsal çöküş hastalığıdır. Ruhsal olarak kişinin kendini aciz, işe yaramaz, yorgun ve bitkin hissetmesi olarak ortaya çıkan bu sağlık sorunu intihara kadar götüren ciddi bir sorundur. Peki psikonevroz nedir? Psikonevroz belirtileri nelerdir ve tedavisi var mıdır? Haberin detayında psikonevroza dair her şeyi bulabilirsiniz.

Lise defteri adlı gençlik dizisi ile ekranların jönü olan Arda Kural’da aniden ortaya çıkan psikonevroz hastalığı ciddi bir psikolojik hastalıktır. Kişinin farkına varmadan zaman içinde yaşadığı bu ruhsal bunalım, zamanında teşhis edildiğinde tedavi edilebilir. Kişinin duygularında ve düşüncelerinde yaşadığı çatışmalarla ortaya çıkar. Savunma mekanizması ile savaş halinde olan hasta kendisi sürekli aciz, yorgun hisseder. Yetersiz olduğunu düşünen kişi korku ve pişmanlık duygularının yanı sıra bazı durumlara karşı fobiler oluşturur. Ufak bir olay karşısında bile korku dolu bir çıkışla tepki verir. Akabinde kalp çarpıntısı, mide bulantısı, kusma ve terleme gibi fizyolojik belirtiler yaşar. Duygular arası kontrolleri kaybeden hasta, ağlama ve gülme gibi uç noktalı ki durumu ardı sıra yaşar. Sürekli tehlike altına olduğunu, herkesin kendisini terk edeceğini ya da birileri tarafından takip altında olduğunu hisseder. Şüphe bu hastalığın sürekli nüksetmesine sebep olan duygulardan biridir. 

PSİKONEVROZUN NEDENLERİ NELERDİR?

Metropol hayat yaşantısı içerisinde kişisel ihtiyaçları karşılayamama,

Çok sevdiği bir kişi tarafından terk edilmesi ya da o kişinin ölmesi,

Yıllarca ailesi ile yaşadıktan sonra aniden yalnız yaşamak zorunda kalanlar,

Sürekli olarak başarı kayıpları yaşayanlar,

Fiziksel durum olarak kendini yetersiz görenler,

Yaşının hızla ilerlediğini düşünenler,

Aniden şöhret olup belli bir süre sonra kendini yetersiz hissetmesi,

Uzun süreli kanser gibi hastalık nedeniyle tedavi görmek zorunda kalan kişilerde görülme olasılığı fazladır.

PSİKONEVROZUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Sosyal ortamlara çok çabuk adepte olamamak,

Boş vakitlerini evde geçirmek,

Sürekli aciz ve işe yaramaz hissetmek,

Herkesten fazla ilgi beklemek,

Olumsuzluklarla baş etmede sıkıntı çekme gibi durumlarla yavaştan kendini gösterir. en şiddetli olanları ise;

Aynı anda uçurum farkı olan duyguların yaşanması,

Ölmek istemesidir. 

PSİKONEVROZ TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Bütün nedenler ve belirtiler hemen hemen diğer psikolojik hastalıklarla aynıdır. Bu yüzden bir uzmanın kişinin davranışlarını ölçmesi ve gözlem altına tutması gerekir. Gözlem altında doktor hataya psikonevroz teşhisi koyduktan sonra bazı terapiler uygular. Özellikle kişinin şikayetlerini dile getirmesini ve rahatlamasını sağlar. Sebepleri öğrenen psikolog böylece bir tedavi çizelgesi çizer. Her seansta en hafifinden başlayarak tedavi eder. Uzman doktor genellikle çözülmesi gereken sorunların hastanın kendi elinde olmasından dolayı kendi kendini tedavi etmesi için ufak uygulamalarda bulunur. Bazı durumlarda hasta kliniğe yatırılır. Bir takim sakinleştirici ilaçlar verilir. 

Maydanozgillerden olan rezene oldukça faydalı bir bitkidir. İçerdiği vitamin ve mineraller sayesinde insan sağlığını korur. Rezenenin faydaları nelerdir? Rezene çayı nasıl yapılır ne işe yarar? Özellikle rezene çayı, sürekli olarak bilgisayar kullanan insanlarda göz yorgunluğu ve kuruluğu gibi sağlık sorunlarının yaşanmasını önler. Uzun ömürlü olan bu bitki hakkındaki her şeyi haberimizin detayında bulabilirsiniz.

Hoş kokusu ve lezzeti ile yemeklerin vazgeçilmezi olan rezene eski çağlarda bitkisel ilaç olarak kullanılmıştır. Sodyum, kalsiyum, potasyum, magnezyum ve fosfor gibi faydalı minerallerin dışında bolca A ve C vitaminleri bakımından oldukça zengindir. Rezene yapraklarından çay yapılır. Tohumu ise kabızlık ve gaz gidermek için kullanılır. Ayrıca bu tohumdan yağ, sabun, merhem ve şurup yapılır. Flavonlar ve uçucu yağlar sayesinde birçok bitkisel ilacın ham maddesidir. Anavatanı Akdeniz ve Yakın Doğu olan rezene, yaprakları da tohumları da kurutularak kullanılır. Rezene tohumları protein bakımından oldukça zengindir. Kayalık ve kurak yerlerde yetişir. Yöresel olarak bazı yerlerde ekmek yapımına eklenir. Rezene bitkisinin en önemli faydası anne sütü yapmasıdır. Tohumu yetişince soğana benzer bir meyve ortaya çıkar.

REZENENİN FAYDALARI NELERDİR?

Yapılan bir araştırmada çiğ çiğnenen rezene tohumu tükürükteki nitrit maddesini artırır. Bu madde kana karıştığında kan basıncını düzenleyerek tansiyonu dengede tutar. Aynı zamanda potasyum bakımından zengin olduğundan vücuttaki sıvı bileşenlerini çoğaltır.

Toksinler vücuttan atılmadığında böbreklerde, bağırsaklarda ve idrar yolunda birikir. Bu birikim taş, kum ve iltihaplanmalara neden olur. Rezene bu birikimi olumsuz etkileyen en doğal ilaçlardandır.

– Esansiyel yağlar bakımından zengin olduğundan kandaki toksinlenmeyi azaltmada etkilidir. Bu toksinlenme kandaki hücre sayısını azaltarak kan basıncının yanı sıra demir eksikliği ile ortaya çıkan anemi hastalığına da sebep verir. Doğal yollarla rezene kansızlığı da önler. 

Sürekli bilgisayar başında çalışanlar için uzmanların önerdiği ve göz sağlığını korumda etkili olan besinlerin başında rezene gelir. A vitamini sayesinde göz tansiyonu ve kuruluğu gibi hastalıkları önler. Bir su bardağı kaynar suya bir tatlı kaşığı rezene tohumu koyun demlenmesini bekleyin. Ilıyan suya ped pamuk batırarak gözlerinizi temizleyiniz. 

Vücuttaki hormonları dengelemek için oksijen miktarının yeterli düzeyde olması gerekir. Bu dengeleme içinde selenyum maddesi yüksek bir besinle hücreler desteklenmelidir. Bu sayede sivilce ve akne gibi cilt rahatsızlıklarının yanı sıra diğer hastalıklara da iyi gelir. 

Gün içerisinde bir bardak tüketilen rezene çayı gün boyu tokluk hissi verir. Bu sayede çay zayıflamak isteyenler için idealdir. Aynı zamanda mide asidini dengeleyerek ülser ve reflü gibi ciddi mide hastalıklarının da riskini azaltır. 

Adet sırasında yaşanan kramplı sancılar içinde tüketilebilir. 

İltihap kurutucu etkisi sayesinde ağız ve dişlerdeki enfeksiyonlu bakterileri azaltır. Ağız kokusunu gidererek balgamla boğazdaki iltihabı temizler.

Anne adaylarının süt oranını artırır. 

Sinir hücrelerinin sayısını azaltarak melatonin hormonunu artırıp rahat bir uyku çekmenizi sağlar. 

REZENE ÇAYI NASILI YAPILIR?

Kaynar bir bardak suyun içerisine dövülmüş rezene tohumlarını ekleyiniz. 5 dakika demlenmesini bekledikten sonra süzüp tüketiniz.

DİKKAT: Fazla gaz yaparak şiddetli sancılara neden olabilir. Bu yüzden uzman kontrolünde tüketilmelidir.