Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Genellikle soğuk bir şey tükettikten sonra ya da çok sesli konuştuktan sonra oluşan ses kısıklığı aslında bazı hastalıklarında habercisi de olabilir. Peki ses kısıklığı neden olur? Ses kısıklığına iyi gelen doğal yollar nelerdir? Sizler için boğaz kaşınması, konuşmada zorlanma ve kuruluk gibi hastalıkların habercisi olan ses kısıklığı hakkında merak edilenleri araştırdık.

Ses kısıklığı hem bir hastalık hem de bir hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Ciddi gibi görünmezse de aslında dikkate alınması gereken bir rahatsızlıktır. Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen ses kısıklığı, boğaz içinde kuruluk, kızarıklık ve ağrıya neden olur. En önemli iletişim organlarından biri olan ses yaşadığı herhangi bir deformasyon sonrası iltihaplanma ya da zorlanmaya uğrar bunun sonucunda da çıkarması gereken ses dalgasından daha az çıkarır. Bu da seste çatallaşmaya, titremeye ve boğuk seslere neden olur. Halk arasında genellikle çok yüksek sesle konuşma ya da soğuk bir şeyler tüketilmesi sonrası ses kısıklığının yaşandığı sanılıyor. Ancak ses kısıklığı nadiren de olsa ciddi sağlık sorunları nedeniyle de ortaya çıkar.

SES KISIKLIĞI NEDEN OLUR? 

Üst solunum yollarından kaynaklı boğaza yerleşen iltihaplı hücrelerin zamanla ses tellerine de kayması

Reflü nedeniyle bozulan mide kaslarından kaynaklı mide asidinin yemek borusundan ses tellerine kadar ulaşması, 

Alerjik ve iltihaplarla oluşan geniz akıntısının ses tellerine de hasar vermesi,

Ses tellerine gelen darbeler,

Ruhsal bunalımlar sonrası,

Akciğer kaynaklı ortaya çıkan hastalıklar,

Sigara, alkol, kimyasal gazlar gibi durumlar,

Ses tellerini zorlayacak şekilde konuşma, bağırma

Sürekli öksürme,

Tiroit bezlerindeki işlevselliğin bozulması,

Ses tellerine giden sinir hücrelerinin mutasyona uğraması gibi durumlar ses kısıklığına neden olur.

SES KISIKLIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR? SES KISIKLIĞINA İYİ GELEN DOĞAL YOLLAR

Öncelikle ses kısıklığının neden kaynaklandığına bakılır. Tedavi süreci ona göre geliştirilir. 

Bağırmaktan ya da soğuk içeceklerden kaynaklı yaşanan ses kısılmasında uzmanlar genelikle ılık su ve daha düşük ses dalgalanması ile konuşulmasını öneriyor.

Grip ve enfeksiyon gibi durumlardan kaynaklı yaşanan ses kısıklığı için ise antibiyotik içeren doğal yöntemlerin kullanılması daha sağlıklı olur. Örneğin domates suyu, ya da nane çayı bu konuda etkili olan doğal uygulamalardır. 

Mide asidinden kaynaklı ortaya çıkan bir durum ise asidin düzenlenmesi ve mide kaslarının güçlendirilmesi gerekir. 

Zararlı kimyasallar veya sigara nedeniyle mutasyona uğrayan hücrelerin oluşturduğu kistler, nodüllere yönelik uzman doktorların tavsiye ettiği ilaçlar kullanılır.

Ses tellerini yumuşatmak ve iltihabı önlemek için bir tencere de kaynayan suya bir bardak limon suyu ekleyerek ağız yolu ile nefes alınız. 15 dakika uygulayınız.

Kekik ve biberiye yağını karıştırınız. Boğazınıza masaj yaparak sürünüz. Sıcak bir havluyu üzerine koyup bekleyin. 

Ballı papatya çayı da ses tellerini yumuşatmada ideal yöntem olur.

Nohutun kavrulmuş haline denilen leblebinin insan sağlığına faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Kavrulmuş leblebinin faydaları neledir? Güçlü bir kalsiyum deposu olan kavrulmuş leblebi hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Haberin detayında kavrulmuş leblebiye dair her şeyi bulabilirsiniz.

Nohutun kaynatılıp daha sonra kavrulması sonucu elde edilen leblebi Şeyh Murat Gazi tarafından 1370 yılında keşfedildi. 17. yüzyılda en çok tüketilen kuruyemiş olan leblebi özellikle kış aylarında boza ya da sahlep ile beraber tüketilmeye başlandı. Ülkemizde Çorum’da sıklıkla yapılan kavrulmuş leblebinin çeşitleri bulunmaktadır. İçerdiğinde bol miktarda vitamin ve mineraller mevcuttur. Kavrulduğu esnada bazı özelliklerini kaybetse bile kalsiyum ve lif gibi özellikleri oldukça artar. Özellikle içerdiği lif bakımından sindirime fayda sağlayan kavrulmuş leblebi metabolizmayı hızlandırarak kilo vermede yardımcı olur. Ayrıca kavrulmuş leblebi kalsiyum deposudur. Vücut sağlığında kalsiyum kemik için vazgeçilmez bir mineraldir. Ülkemiz dışında Asya ülkelerinde sıklıkla tüketilen kavrulmuş leblebi özellikle akşam çayla beraber tüketilen kuruyemiştir. 

KAVRULMUŞ LEBLEBİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Gün içerisinde bir avuç tüketilen leblebi açlığı gidererek uzun süre tokluk hissi verir. Bu sayede kilo vermek isteyenler için ideal bir besindir. 

Yapılan araştırmalarda bir fincan kavrulmuş leblebinin kötü kolesterol seviyesini azaltığı tespit edilmiştir. Bu sayede inme, felç, kalp krizi ve damar tıkanıklığı gibi rahatsızlıkların yaşanma riski azalır.

İçeriği amino asitler sayesinde vücudun sinir hücrelerinin sağlığını korur. Sinir hücrelerinin fonksiyonlarını artırdığından stres ve depresyon gibi ruhsal hastalıkların yanı sıra uyku düzenine de iyi gelir. Bunun akabinde beynin daha kapsamlı çalışmasını sağlar.

Demir bakımından zengin olduğundan bağışıklığın güçlenmesini destekler. Güçlü olan bağışıklık sayesinde vücudun hastalıklara karşı direnci artar. Aynı zamanda kansızlık gibi ciddi hastalıkların önüne geçer.

Kahvaltıdan sonra bir avuç tüketilen leblebi gün boyu vücudun enerji seviyesini yüksek tutar. Yorgunluk gibi rahatsızlıkların yaşanmasını önler.

Yapılan araştırmalarda kolon kanseri için birebir fayda sağladığı tespit edilmiştir. Kolondaki hücrelerin sağlığını korur.

Bazı uzmanlar böbrek taşlarının düşürülmesi için kavrulmuş leblebi önerir. İçerdiği amino asitler sayesinde böbreklerde taş oluşumu önler olan taşlarında kuma dönüşüp idrar yolu ile atılmasını sağlar.

En güçlü etkisi ise içerdiği kalsiyum oranıdır. Kemik ve kas sağlığını güçlendirerek yaşanan hastalık riskini azaltır.

Ülkemizde yabani bitki olarak geçen aspir çiçeğinin insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Peki aspir çiçeğinin faydaları nelerdir? Aspir çiçeği hangi hastalıklara iyi gelir? Sindirimden adet düzensizliğine kadar birçok hastalığa iyi geldiği bilinen aspir çiçeğinin yağı da kozmetik sanayide kullanılır. Sizler için aspir çiçeğine dair merak edilen her şeyi araştırdık.

Papatyagiller ailesine ait olan aspir çiçeğinin anavatanı Arabistan Yarımadasıdır. İran Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerde alternatif tıbbın baş tacıdır. Haziran sonunda çiçek açmaya başlayan aspir çiçeği; sarı, krem, beyaz ve turuncu gibi renkleri vardır. Safrana benzerliğinden dolayı sık sık karıştırılır. Bu yüzden bazı yörelerde “yalancı safran” olarak geçer. İçeriğinde yüzde 80 doymamış yağ bulunur. Bitkisinden çok yağı kullanılır. Dikenli ve dikensiz olmak üzere iki türü vardır. Dikenlileri, dikensizlere göre daha fazla yağ içerir. Aspir çiçeği, gıda ve kumaş sanayisinde renk olarak kullanılır. Tohumlarında bulunan yağ aynı zamanda yemeklik yağ olarak tüketilir. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ise pilavlara tat vermek için kullanılır. Yağı, sabun, boya, vernik, cila yapımlarının hammaddesidir. Küsmesi yüksek oranda protein içerir. Ülkemizde Burdur, Eskişehir, Konya ve Isparta gibi şehirlerde yetiştirilir. Tarım Bakanlığı dikimi için öncü projelerde bulunuyor.

ASPİR ÇİÇEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR? ASPİR ÇİÇEĞİ HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Güçlü bir E vitamini olan aspir çiçeği cilt için vazgeçilmez bir kaynak oluyor. Hücreleri yenilemede ve cilt dermis tabakasındaki deformeleri engellemede etkili olan aspir çiçeğinden çıkartılan yağ cilde sürülerek bu faydasından yararlanılabilir. Mantar ve egzama hastalıklarında birebir etkilidir. 

Omega-3 yağ asidi gibi etkili olan aspir çiçeğinin yağı bu özelliği sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir. Özellikle alerjik reaksiyonları önler. Vücutta serbest radikal hücrelerinin artmasının önüne geçer. Hastalıklara karşı vücudun direncini artırır.

Serotonin seviyesi iş temposundan, sağlıksız beslenmede ve düzensiz spor sırasında düşer. Bu da vücudun enerjisini düşürerek stres ve depresyona sebep olur. Ancak aspir çiçeği serotonin seviyesini yükseltmekte oldukça etkilidir.  

Aspir yağı kötü kolesterol seviyesini düşürerek damarların tıkanmasını önler. Böylece kalp hastalıklarını engellemiş olur. Ayrıca kan basıncını dengelediğinden felç ve yüksek tansiyon rahatsızlıklarının yaşanma olasılığını azaltır.

Yapılan araştırmalarda kabızlık sorununu çözen aspir çiçeği sindirimi yenileyerek diğer hastalıkların önüne geçer. Midenin fonksiyonlarını düzenleyerek bulantı ve kusma durumlarını engeller. Bir litre suyun içerisine yarım gram aspir yağı damlatıp dolapta bekletin. Sindirim sorunları yaşayan biriyseniz yemeklerden sonra bir bardak tüketiniz. 

Kurutulan aspir çiçeğinden elde edilen çay kuru öksürüğü önlerken akciğerlerinde iltihap kapmasının önüne geçer. Vücut ısısını düzenleyerek, komplikasyonları önler. bir avuç kurutulmuş aspir çiçeğini bir bardak sıcak suya ekleyin. İki dakika bekledikten sonra süzüp tatlansın diye içene limon ya da bal ekleyip tüketebilirsiniz. 

Eski tarihlerde güzellik iksiri olarak görülen kiraz yaz mevsiminin habercisidir. Tam bir şifa kaynağı olan kiraza dair her şeyi araştırdık. Cilt sağlığından sindirim problemlerine kadar birçok sağlık sorununa fayda sağlayan kirazın kendisinin olduğu kadar sapının da faydası vardı. Özellikle çay yapılarak tüketilir. Peki kirazın faydaları nelerdir? Kiraz hangi hastalıklara iyi gelir? Sizler için hem tadı hem de kokusu ile etki bırakan kiraz hakkında merak edilenleri haberin detayında bulabilirsiniz.

Dünya çapınca romantik meyve olarak adlandırılan kiraz yaz aylarının habercisidir. Dışı etli bir posaya sahip olan kirazın saplarına kadar insan sağlığına faydası vardır. İçerdiği antioksidan sayesinde ağız içinden sindirime, sindirimden cilde kadar birçok rahatsızlığı önler etkileye sahiptir. Tezgahlarda kısa süreli yer alan kirazdan reçel, tatlı, meyve suyu ve maşemel sos yapılır. Erken tüketilmesi gereken kiraz uykusuzluk ve migren ağrıları için doğada bulunan en ideal doğal ilaçtır. Akdeniz kıyılarında yetişir ve ılıman mevsim sever. Eski çağlardan beri sıklıkla kullanılan kiraza Yunan tarihininde doğum oranını artıran meyve gözü ile bakılırmış. Çin tarihinde ise kiraz suyu için sonsuzluk iksiri olarak bakılırmış. Birçok mitolojik hikayede övülerek anlatılan kiraz ülkemizde özellikle Giresun’da “kiraz tuzlusu kavurma” adıyla yemeği yapılır. Ramazan aylarında iftar sonrası tüketilen bir avuç kiraz hem vücudu temizliyor hem de susuzluğu gideriyor. Gül ailesine mensup olan kiraza bazı yerlerde süs eriği denir. Tam olarak ne ekşi ne tatlı bir tadı vardır. Mayhoş denilen bir tada sahip olan kiraz, yaz aylarının vazgeçilmez meyvesidir. 

KİRAZIN FAYDALARI NELERDİR? KİRAZ HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Yüksek antioksidan sayesinde sinir hücrelerinin daha sağlıklı alışveriş yapmasını sağlayan kiraz, bu faydası bakımından günümüzde en yaygın olan uykusuzluk problemine fayda sağlar. 

Alzheimer hastalığını tetikleyen birçok durum vardır. Özellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan ve kişinin günlük yaşam kalitesini düşüren bu hastalık için uzmanlar yaptıkları araştırmalarda en faydalı meyvenin kiraz olduğunu vurguladı. 

Kan basıncının yükselmesi ile yüksek tansiyonun yanı sıra inme ve felç gibi hastalıkların yaşanma riski artar. Ancak kiraz içerdiği bor ve antosiyaninler sayesinde kan basıncını dengeler. 

Hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme kas ve kemik sağlığını kötü etkiler. Kas ağrılarının özellikle 30 yaşından sonra artmasının nedenlerinden biride budur. Bu da zamanda kişinin yorgun hissetmesine neden olur ve vücut hareketlerini kısıtlar anacak kiraz içerdiği flavonidler sayesinde kas ve kemiklerdeki toksin birikimini azaltır. 

Hücrelerin yaşlanması ve yenilenmemesi cilt hastalıklarını tetikler. Özellikle saç hücrelerinin vitamin kaybetmesi kökünün zayıflamasına neden olur. Buda yıpranma, dökülme ve zayıflama gibi durumlara yol açar. Aynı zamanda cilt dermisi de zayıflar ve cildin kendi kendini onarması engellenir. Ancak kiraz içerdiği antioksidan sayesinde hücrelerin yenilenmesini destekler.

Vücudun aşırı ürik asit biriktirmesi gut hastalığına neden olur. Bu da vücutta bazı bölgelerde dengesiz şişme ve ödemlere yol açar. Kanda artan bu ürik asit oranını azaltmada etkili doğal besin kirazdır. Kiraz ürik asidin artmasını önleyerek bu riski azaltır.

Güçlü bir C vitamini olduğundan hücrelerin yenilenmesini desteklerken mutasyona uğramasını engeller. Böylece kanser hastalıklarının yaşanma oranını düşürür. Özellikle kolon ve bağırsaklardaki kanser hastalıkları için kiraz birebir faydalıdır.

KİRAZ SAPI NE İŞE YARAR?

Güçlü bir idrar söktürücüdür.

Kötü kolesterolü düşürür.

Kalp ve damar hastalıklarının yaşanma riskini azaltır.

Vücutta toksin birikimini önler. 

Sindirimi ve metabolizmayı düzenler.

Kilo vermede yardımcı olur.

KİRAZIN HER HANGİ BİR ZARARI VAR MIDIR?

Ciddi anlamda bir zararı yoktur. Ancak bazı insanların bağışıklık sistemleri kirazın vitaminlerine karşı harekete geçinde alerjik reaksiyona neden olabilir. Bu da ciltte kızarıklık ağız etrafında yara dilde şişme gibi belirtilerle kendini gösterir.

Cildinizde bazen sebepsizce oluşan morlukların aslında kanamayı durduran trombosit hücrelerinin neden olduğunu biliyor musunuz? Peki trombosit (PLT) düşüklüğü nedir? Trombosit (PLT) düşüklüğü belirtileri nelerdir? Sizler için hemen hemen herkes de görülebilen trombist hücreleri hakkında bilinmeyenleri araştırdık. Haberin detayında trombosit düşüklüğüne dair her şeyi bulabilirsiniz.

Kanın pıhtılaşmasını sağlayan renksiz kan hücrelerine trombosit denir. Yaralanmalar sonucunda damarlardaki kanı pıhtılaştırarak kan kaybını önler. Trombosit düşüklüğü genellikle lösemi ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde görülür. Aynı zamanda bazı ilaçların yan etkileri de trombosit hücrelerini azaltır. Hemen hemen her yaş ortalamasında görülebilen trombosit düşüklüğünün en belirgin belirtisi ciltteki yersiz morartılardır. Trombositlerin düşük ya da yüksek olması sağlık sorunlarına neden olur. Hemogram testleri ile tespit edilen trombositler ciddi bir hastalığa neden olmadan hemen tedavi edilmesi gerekir. Trompositlerin seviyesini karaciğer belirler. Kemik iliği hücrelerinden ayrılan parçalar olan trombositler kanda ortalama 7-10 gün arası dolaşır. İşlevlerini tamamladıktan sonra dalak tarafından vücuttan atılır. trombositler herhangi bir yaralanma esnasında kanda hızla çoğalır bir örümcek ağı gibi yaranın olduğu kısımda katılaşarak kanın akmasını engeller.

TROMBOSİT (PLT) DÜŞÜKLÜĞÜNÜN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kollarda ve bacaklarda morarmalar,

Hafif bir darbe ile o bölgenin kızarması,

Yaralanma sonrası aşırı kanama,

Diş eti veya burun kanamalarının uzun süre durmaması,

Dalak büyümesi ve dalağın kanı temizlememesinden kaynaklı şiddetli karın ağrılarının ortaya çıkması,

İdrarda ve dışkıda kanama gibi belirtilerle kendini gösterir.

TROMBOSİT ÜRETİMİN AZALMASI NEDEN OLUR? 

Doğum sırasında yaşanan aşırı kanama sonrası trombosit oranı azalır.

Kanın ciddi derecede mikrop kapması trombosit değerlerini olumsuz etkiler.

Bazı hastalıkların yarattığı etkiler sonucu bağışıklık sistemi kalkan oluştururken trombositlerin azalmasına sebebiyet verebilir. Fakat bu durumun neden kaynaklandığı tam olarak bilinmemektedir.

Genetik bozukluk sonucu ortaya çıkan hemofili hastalığı trombsitlerin tahribe uğramasına sebebiyet verir.

TROMBOSİTLERİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR

Trombosit sayısı düştükçe iç kanma riski artar. Kalp ritim bozukluğu, yüksek tansiyon, inme ve felç gibi hastalıkların yaşanma riski yükselir. Bazı insanlarda da nadiren de olsa beyin kanamasına hatta ölüme bile neden olabilir. 

TROMBOSİT DÜŞÜKLÜĞÜ TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?

Trombosit düşüklüğü kan testi sonucunda ortaya çıkar. Trombosit değerleri vücut sağlığını etkilemeyecek derecedeyse uzmanlar sadece doğal tedavi yöntemleri öneriyor. Örneğin; domates, portakal, kırmızı meyveler gibi besinler tüketilmesi tavsiye edilir. Ancak trombositler sağlığı olumsuz etkileyecek kadar düşük orandaysa,uzmanlar hastanın bağışıklık sisteminin güçlenmesi için ilaç tedavisi uygular. Bazı hastalar ilaç tedavisine yanıt vermediklerinde cerrahi operasyonla dalak vücuttan alınır.

TROMBOSİT YÜKSELİĞİ NEDİR?

Kanda aniden yükselen trombositler kanın katılaşmasına neden olur. Tıpkı düşüklüğü gibi yüksekliği de ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Vücudun çok fazla trombosit üretmesinin asıl nedeni bağışıklık sisteminin enfeksiyonlu hücrelere karşı vücudun direncini artırmaya çalışırken gereksiz trombosit üretmeye çalışır. Bu da kanama esnasında komplikasyonalra neden olur. Vücuttan atılamayan kan şişlik ve ödemlere neden olur.

TROMBOSİT YÜKSELİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Vücudun hareket noktasında dengesizlik

Baş dönmesi akabinde gelişen bayılma

Gözde bulanıklık 

Avuç içi ve ayak tabanında karıncalanma

Sabah uyanırken burunda biriken kan

Diş etlerinde durduk yere çıkan kanamalar

Dışkı sırasında kan gibi durumlar trombosit yüksekliğine işarettir. Belirtiler dikkate alınmadığında beyin felcine, sol kolda uyuşma, kemik ağrıları, kulakta kanlanma ve konuşmada gevşeklik gibi durumlar yaşanır. 

TROMBOSİT YÜKSEKLİĞİNİ DENGELEYEN BESİNLER NELERDİR?

Omega-3 yağ asitleri

Sarımsak

Kimyon

Karanfil

Zerdeçal 

Doktora başvurulduğunda trombositi düşüren bazı ilaçlar önerir. Bunların başında aspirin gelir. Ancak aspirin kullanma süresi ve dozajını uzman doktor tavsiyesinde tüketilmelidir. Aksi hale bu sefer tam tersi yönde düşüklüğü neden olabilir. 

Yemeklerde en çok tercih edilen soslardan biri hardaldır. Sos hardal tohumundan elde edilir. Ülkemizde yaygın olarak üretilmeyen hardal tohumunun insan sağlığına faydalarının olduğunu biliyor musunuz? Peki hardalın faydaları nelerdir? Hardal hangi hastalıklara iyi gelir? Turp ailesine bağlı olan hardal hakkında merak edilenleri sizler için derledik.

Sarı çiçekli otsu bir bitkiden elde edilen hardal tohumları öğütülerek baharat ya da sos haline getirilerek tüketilir. Hardal Amerika’da yetiştirilir ve yaygın olarak kullanılır. Keskin bir tadı olan hardal tohumları, turşu salamuralarında, et ve deniz ürünlerinin pişirilmesine eklenir. Hindistan ya da tereyağı ile kızartılan hardal tohumları etrafa hoş bir koku verir. bu çeşni özellikle fırın yemeklerine katılır. Tohumlar beyaz, siyah ve kırmızı renklerden oluşur. İçeriğinde kükürt barındıran hardal sıcak suya eklendiğinde acı ve bozuk bir koku salgılar. Zehir gibi olan bu yöntem uzmanlar tarafından önerilmez. Hardal; kalsiyum, magnezyum, fosfor ve potasyum barındırır. Hardalın keşfi yerli Amerikalılara dayanıyor. Yiyecek olarak tüketmek için üretilen hardalın iyileştirici özelliği sayesinde ilaç olarak da kullanılmıştır. Özellikle kas ve kemik rahatsızlıklarının önüne geçer. Göz sağlığı için A vitamini gereklidir. Hardal A vitamini bakımından zengin bir besindir.

HARDALIN FAYDALARI NELERDİR? HARDAL HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Bağırsak florasını artırarak daha fonksiyonlu çalışmasını destekleyerek kabızlık ve şişlik problemlerini önüne geçer. Uzmanlar kabızlık problemi çeken kişilerin bir kaşık tüketmelerini tavsiye eder. 

Bal ile karıştırılıp tüketildiğinde boğaz enfeksiyonlarını, akciğerleri temizler. Böylece daha güçlü bir solunum sağlar. Mevsim geçişlerinde bir kaşık tüketilmesinde fayda var.

Güçlü bir selenyum ve potasyum olan hardal güçlü bir ağrı kesici özelliği vardır. Özellikle romatizmal ağrılara iyi gelen hardal, kas ve kemik sağlığını güçlendirir.

Antioksidan özelliği olan hardal, cildin daha parlak ve canlı görünmesini destekler. Cilt hücrelerini yeniler. Ancak uzmanlar hardaldan elde edilen maskelerin yoğun olarak kullanılmaması gerektiğini vurguluyor.

Hardal tohumundan çıkartılan yağla boyun, diz ve bel ağrıları sırasında sürülerek uygulandığında ağrıyı hafifletir. Aynı zamanda hardal yağı ile tüm vücuda masaj yapıldığında kan akışı düzenlenir. 

A vitamini bakımından zengin olduğundan göz sağlığının yanı sıra bağışıklık sistemini yenileyerek hastalıklara karşı direnci artırır.

Kan olanlarında tüketilmesi tavsiye ediliyor.

HARDALIN ZARARI VAR MIDIR?

Çok sık tüketildiğinde alerjik reaksiyona neden olur. Güçlü bir iltihap kurutucu olan hardal fazla tüketildiğinde karaciğer ve akciğere hasar verebilir. 

Tüm hastalıkların temelini oluşturan bağırsaklarda yaşanan her hangi bir deformasyon genel sağlığı olumsuz etkiler. Bu yüzden uzmanlar bağırsak sağlığının önemini vurguluyor. Bağırsak florası bu noktada en önemlisidir. Canlı organizmaların geneline denilen florasa hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki bağırsak florası nedir ve bozulursa ne olur? Bağırsak florası bozukluğu belirtileri nelerdir? Tüm bu soruların yanıtları haberimizin detayında…

Bağırsakta bulunan ve sindirim işleminde yardımcı olan canlı organizmaların bütününe bağırsak florası denir. Bu organizmaların bazıları yararlı bazıları ise zararlıdır. Ancak organizmaların dengede kalması gerekir. Aksi halde fazla olması ishale bu da aşırı sıvı kaybına neden olurken az olduğunda kabızlığın yaşanmasına zemin hazırlar. Buda bağırsak düğümlenmesi gaz sıkışması gibi hastalıklara davetiye çıkarır. Bağırsak floraslarının dengede kalmasını en kolay yolu sağlıklı beslenme ve egzersizdir. 

BAĞIRSAK FLORASI NEDEN BOZULUR?

Aşırı antibiyotik kullanma bağırsaklardaki yararlı bakterilerin dışkılama yolu ile atılmasına neden olur. Uzmanlar bu yüzden antibiyotik ilacı almadan doğal antibiyotiklerden yararlanmasını tavsiye eder.

Bunun yanı sıra fazla tahıllı besinler tüketmek yanlış beslenmek gece yarısı lif oranı yüksek besinler tüketmek bağırsak florasını azaltarak fonksiyonlarının yavaşlanmasına neden olur. Uzmanlar bu yüzden sık sık meyve tüketilmesini tavsiye eder. Özellikle gece açıklamalarında meyve tüketiminin daha sağlıklı olacağını vurguluyor. Stres hemen hemen her hastalığın başlangıcıdır.

Psikolojik bir durum olan stres sinir hücrelerinin daha yavaş çalışmasını sağlar. Bu da beyne giden komut dalgalanmalarını azaltır. Beynin geç komut vermesi bağırsakların sağlığını olumsuz etkiler. 

Bazı hastalıklarda bağırsakları yavaş çalışmasına neden olur.

BAĞIRSAK FLORASI BOZUKLUĞUNUN BELİRTİLERİ NELEDİR?

Yemek tüketilmemesine rağmen karında şişkinlik ve ağrı hissetme

Sürekli gaz birikmesi ve sancısı

Dışkılama da zorlanma ya da rahatlık ancak rengi her türlü siyaha yakın olması ve aşırı kokulu 

Mide bulantısı gibi rahatsızlıklarla uyanma

Nedensiz yorgunluk ve halsizlik 

Yemek yenilmesine rağmen aşırı kilo kaybetme

İştahta eksiklik gibi belirtilerle kendini gösterir. 

BAĞIRSAK FLORASI BOZUKLUĞU NASIL DÜZELİR?

Bağırsak florasının düzenlemede en etkili doğal yol kemik suyudur. Yüksek oranda jelatin ve doğal yağlar içeren kemik suyu bağırsakları rahatlatır. Bağırsak duvarını ve zarını güçlendirir.

Probiyotik içeren ev yoğurdu bağırsak florasısını düzenler. Ayrıca vücudun ve bağırsakların pH dengesini artırır.

Hindistancevizi yağı içerdiği caprilik asit sayesinde kötü olan bakteri ve virüsleri vücuttan atarak bağırsak florasısının olumsuz etkilenmesinin önüne geçer.

Ayrıca turşu, kombu çayı, elma sirkesi, ayran gibi besinlerde bağırsak florasalarını olumlu etkiler. 

Yaban mersini ile karıştırılan turna yemişi aslında yabancı kökenli bir meyvedir. Görünüş olarak kızılcığı andıran turna yemişi çok güçlü bir antioksidandır. Bu özelliği sayesinde vücuda birçok faydası vardır. Peki turna yemişinin faydaları nelerdir? Hangi hastalıklara iyi gelir? Haberin detayında turna yemişine dair mera edilen her şeyi bulabilirsiniz.

Kızılcık ailesine mensup olan turna yemişinin Oxycoccus adlı bitkide yetişir. Cranberry olarak biliniyor. Küçük çalılıklarda ormanlık alanlarda yetişir. Kuzey Amerika’da yetişen turna yemişi oldukça güçlü bir antioksidandır. Ülkemizde Karadeniz ikliminde rahatlıkla yetişir. Acı bir tadı olduğundan saf hali ile tüketilmez. Kurutularak işlem görülen turna yemişi konusunda uzmanlar diyabet hastalarının kesinlikle kullanmaması gerektiğini vurguluyor. Yüzde 95 antioksidan maddelerden oluşur. 2015 dünya çapınca yapılan sağlık konferansında bu meyvenin tüketilmesi antibiyotiklerin azalmasını sağlayacağını açıklandı. Mevsim geçişlerinde özellikle tüketimi tavsiye edilir. A,C ve E vitaminlerinin yanı sıra demir, betakaroten ve lif bakımından oldukça zengindir. Günde beş tane turna yemişi tüketen kişinin bağışıklık sisteminin hastalıklara karşı oldukça dirençli olduğu görülmüştür. Asidik sularda yetişen turna yemişi kek, çörek, pasta ve ekmeklere ilave edilerek tüketilir. 

TURNA YEMİŞİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Yüksek antioksidan içerdiğinden damarların bazı besinlerle vücuda giren toksinler nedeni ile tıkanmasını önler. Ayrıca tabakasının daha yumuşak olmasını sağlayarak rahat bir kan akışının olmasına neden olur. Böylece kalp ve damar hastalıklarının yaşanmasını engeller. 

Güçlü bir vitamin deposu olan turna yemişi hastalıklara karşı vücudun direncini artırır. Enfeksiyonlu hücreleri idrar yolu ile vücuttan atar. Bakterilere karşı hücreleri koruyan turna yemişi hücrelerin mutasyona uğramasını engelleyerek kanser hastalıklarının önüne geçer. 

Kemik ve kaslarda ürik asit biriktiğinde romatizma ve ödem gibi hastalıklara neden olur. Turna yemişi ürik asit oranını dengeleyerek bu durumun yaşanma riskini azaltır. Ayrıca kemikleri güçlendiren bir besindir. Bu yüzden sporcuların tüketilmesi tavsiye edilir. 

Özellikle çekirdeğindeki omega-3 yaş asitleri kötü kolesterolü düşürür. Bunun yanı sıra sinir sisteminin deformasyona uğramasını önler. Beyindeki hafıza loplarını güçlendirerek konsantreyi artırır unutkanlığı azaltır. İleri yaşlarda görülme ihtimali olan alzheimeri engeller.

Ağız içinde mikrop birikmesini önler. Diş etlerini güçlendirir. Mide asidini dengeler. Besinlerin vücutta atık olarak kalmasını engeller. Bu sayede ağız kokusu yaşanmaz. 

Adet dönemlerinde kadınların tüketilmesi tavsiye edilir. Bu süreçte hormonları düzenler. 

Bağırsaklardaki gıda birikimini önler. Kalın bağırsağın çalışma işlevini artırır. Böylece kabızlık gibi sorunların yaşanmasını önler. Yüksek lif sayesinde uzun süre tok tutma özelliğine sahiptir. Bu sayede kilo vermek isteyenlerin rahat tüketebileceği bir besindir.

Hoş kokusu ve görüntüsü ile dikkat çeken hanımeli çiçeğinin yaklaşık 100 kadar çeşidi vardır. Sokaklardan geçerken buram buram gelen kokusu ile sakinleştiren hanımelinin insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Sizler için güçlü bir idrar söktürücü ve öksürüğü kesen hanımeli hakkında merak edilenleri araştırdık. Haberin detayında hanımeli çiçeğine dair her şeyi bulabilirsiniz.

Sokakları süsleyen hanımeli çiçeği, sarmaşık grubuna girer. Doğada yaklaşık 180 türü bulunmaktadır. Bu 180’den 100 sadece Çin’de bulunur. En çok bilinen türü loniceradır. Çan şeklinde olan çiçeklerden bazıları meyve de üretir. Ancak Uzak Doğu ülkelerinde hanımeli çay olarak tüketilir. Yaygın bir tüketim ağı olan çay alternatif tıpta uyku düzenleyicisi ve öksürük kesici olarak kullanılır. Yapraklarından çıkarılan çağ çok az olduğundan yaygın bir kullanım alanı yoktur. Bir damla yağı cildi yenilemeye yetecek kadar güçlüdür. Tohumu alternatif tıpta krem hazırlamada kullanılır. Ilıman iklimde rahatlıkla yetişen hanımeli çiçeği kozmetik sanayinde ciddi bir yeri vardır. Güçlü bir anti inflamatuvar ve anti oksidandır. Yapılan araştırmalarda meyvesinin tüketilebileceği ortaya konulmuştur. 

HANIMELİ ÇİÇEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR? HANIMELİ ÇİÇEĞİ NASIL KULLANILIR? 

Geleneksel Çin tıbbında kullanılan hanımeli çiçeği, bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı direnci artırır. Yapılan araştırmalarda meyveleri kurutularak çay olarak tüketildiğinde bağışıklık sistemindeki hücrelerin aktiflik oranını artırdığı ve oluşabilecek olan kötü hücreleri yok ettiği ortaya çıkarılmıştır.

Hanımeli çiçeğini sıkarak içinde çıkan yağı hindistan cevizi yağı ve portakal çiçeği ile karıştırıp bir gün boyunca buzdolabında bekletin. Bu karışımı bir sprey kutuya koyup vücut losyonu olarak kullanabilirsiniz. Ayrıca bir miktar evi temizlediğiniz suya koyduğunuzda günlerce eviniz güzel kokar. Böcek ve örümceklerin artmasını engeller.

Diş sağlığı hemen hemen herkesin şikayet ettiği ancak ihmal ettiği bir problemdir. Özellikle dişleri fırçalarken ortaya çıkan kanamalar olduğu yerde kurur ve enfeksiyona neden olur. Bu durum şiddetli ağız kokusu ve diş ağrılarının ortaya çıkmasına sebebiyet verir. Evde doğal yolla bu sağlık sorunu giderilebilir. Kaynayan iki bardak suya hanımeli çiçeği atınız. Bir süre bekledikten sonra süzüp gargara yöntemi yapınız. Her gün düzenli yapılması tavsiye edilir.

Hanımeli çiçeğinin glukoz seviyesini düşürdüğü ve insülin direncini artırdığı gözlemlenmiştir. Bu sayede diyabet hastaları için bir umut olarak bakılıyor. Henüz araştırmalar tamamlanmazsa da bilim insanları hanımeli çiçeğinin diyabet hastalığını bitirebileceğini vurguluyor.

Romatizal hastalıklar vücudu kullanılmaz hale getiriyor. Özellikle vücudun kendi kendine ürettiği iltihabın artrit hastalıklarına sebebiyet veriyor. Aslında vücudun ürettiği iltihaplanmanın yayılmasını karaciğer ve akciğer engeller. Ancak bunların deformasyona uğraması iltihabın yayılmasına ve artrit hastalıklarının yaşanmasına neden olur. Bu hastalıklar kemik ve kas sistemini olumsuz etkiler. Hanımeli çiçeği ise karaciğer ve akciğerin fonksiyonlarını düzenleyerek vücudun iltihap tutmasının önüne geçer.

Kızılderililer taze hanımeli toplayıp kaynatır. Bu suyu yaralarına sürerek yaralan daha hızlı iyileşmesini sağlar. Çin tıbbında ise hanımeli çiçeğinin cilt yüzeyini kontrol ederek hücrelerin deforme olmasını engeller. 

Sindirim sorunlarının en başında mide rahatsızlıkları gelir. Hanımeli çiçeği mide asidini dengeleyerek hastalıkların yaşanmasını önler. Ayrıca kronik uyku çekenler için gece yatmadan bir bardak tüketilmesi tavsiye edilir. 

Güçlü bir antioksidan olduğundan üst solunum yolları hastalıklarının yanı sıra bazı çeşitli sebeplerden ötürü yaşanan kuru öksürüğe da doğal ilaç olarak hanımeli çiçeği çayı önerilir. 

HANIMELİ ÇİÇEĞİ ÇAYI YAPILIR MI?

En sık kullanıldığı yöntem çaydır. Kaynayan sıcak suya hanımeli çiçekleri atılır. 5 dakika dinlendikten sonra tüketilebilir. Kekik ve bir damla limon suyu da eklenebilir. Bu karışım özellikle uyku problemlerinde kullanılır. Karışa pamuk batırılıp yüzünüze de tonik olarak uygulayabilirsiniz.

HANIMELİ ÇİÇEĞİNİN ZARARI VAR MIDIR?

Aşırı tüketildiğinde zehirlenmeye neden olur. Bu yüzden tüketmeden bir uzmana danışılmasında fayda var. Zehirlenme belirtileri arasında mide ağrısı baş dönmesi ve kusma vardır. Hanımeli çiçeği çayından bir saat önce ve bir saat sonraya kadar ilaç alınmaması gerekir. Güçlü bir antioksidan olduğundan ilacın göstereceği etkiyi öldürür. 

İlkbaharın habercilerinden biri olan vişnenin insan sağlığına birçok faydası olduğunu biliyor muydunuz? Sizler için vişne suyu ve vişne sapı çayı hakkında merak edilenleri araştırdık. Sindirimi düzenleyen ve vücut sıvısının oranını dengeleyen vişneye dair her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz.

Tatlıların ve içeceklerin yanı sıra içerdiği vitaminler bakımından ilaç sektöründe de kullanılan vişnenin 270 çeşidi vardır. Ancak sağlık açısından 4 çeşidi tüketilir. Aynı zamanda mayhoş bir tada sahiptir. Vişne iltihaplanmayı azaltmada ve iltihaptan kurtulmada en etkili doğal besindir. Uzmanlar vişne meyvesinin sapının da sağlığa birçok faydası olduğunu belirtiyor. Yapılan araştırmalarda düzenli tüketilen kurutulmuş vişne sapı çayı, vücudun hastalıklara karşı direncinin arttırdığı gözlemlenmiştir. Gül ailesine ait olan vişne, kiraz meyvesi ile sürekli karıştırılır. Ancak kiraz vişneye göre daha büyük ve olgundur. Yüzeyinde benekler olan daha parlak ve kırmızıdan çok pembemsi bir rengi vardır. İlkbaharın ilk ayı ile çiçek açan vişne, Mayıs ayında meyve vermeye başlar. Anavatanı Anadolu ev Balkan olan vişne, A vitamini bakımından oldukça zengindir. 

VİŞNENİN FAYDALARI NELERDİR?

Güçlü bir antioksidan olan vişne vücutta biriken serbest radikalleri atar. Aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirerek özellikle mevsim geçişlerinde yaşanan hastalıklara karşı vücudun direncini artırır.

Böbrek üstü bezlerinin çalışmasını sağlar. Bu sayede vücuttaki sıvı oranını artırarak organların işleyişini destekler. Vücut içi sıvının fazla olması sadece organların fonksiyonları için değil aynı zamanda cilt içinde oldukça gereklidir. Ciltteki kırışıklık ve yaşlanma karşıtı hücreleri sayısını azaltır.

İçerdiği yüksek A vitamini hem göz hem beyin sağlığı için vazgeçilmezdir. Göz içerisindeki sıvı ve vitamin oranı azalınca görme kaybına neden olan ciddi hastalıklar ortaya çıkar. Bunun için hem sıvının hm vitaminlerin yüksek olması gerekir. Ayrıca sinir hücrelerinin de vücuttaki dolaşımı için gerekli olan A vitamini beyinde oluşma ihtimali olan unutkanlık ya da beyin kanaması gibi aniden ortaya çıkan hastalıkların riskini azaltır.

Damar daralması ve tıkanıklığı ciddi hastalıkların yaşanmasına zemin hazırlar. Ancak vişne damar içini temizleyerek tıkanıklığı ve damar duvarını güçlendirerek daralmasını önler. Böylece kalp hastalıklarının yaşanma olasılığı düşer.

Aç karna bir bardak tüketilen vişne suyu mide asidini dengeler, sindirimi kolaylaştırır, bağırsak florasının çoğalmasını engeller, vücut enerjisini artırır ve gün içerisinde kişinin uzun süre tok kalmasını sağlar. Aynı zamanda vişne içeriğindeki maddeler sayesinde kan yapıcı özelliği de vardır. 

BİR AY BOYUNCA VİŞNE SAPI ÇAYI TÜKETİRSENİZ…

Potasyum bakımından zengin olan vişne sapından yapılan çaydan günde bir bardak tüketilmek böbrek ve mesaneyi temizler. Böylece böbreklerde yaşanma ihtimali olan hastalıklar önlemiş olur.

Günümüzde hemen hemen herkesin şikayet ettiği vitamin ve kansızlığı gidererek, bağışıklığı güçlendirir. Bağışıklığı güçlenen kişilerin kansere yakalanma riski azalır.

Antioksidan özelliği sayesinde idrar yoluyla, yemek borusu ve midedeki yemek atıklarının neden olduğu zararlı toksinleri vücuttan atar.

Her gece yatmadan tüketilen bir çay bardağı vişne sapı rahat bir uyku çekmenizi sağlarken, uyku sırasında ciltte deforme olmuş hücreleri de yeniler. 

Üst solunum yolları hastalıkları sebebiyle tüketildiğinde terleme etkisi yaparak hem boğazdaki iltihabı temizler hem de zararlı toksinlerin balgam yoluyla kolayca atılmasını sağlar.

Yağlı ve karbonhidratlı yiyeceklerin neden olduğu kabızlık, şişkinlik ve mide ağrıları gibi rahatsızlıkları giderir. 

İçerdiği kalsiyum vitaminin yanı sıra mayhoş tadıyla sinir hücrelerini yatıştırarak; depresyon ve stres gibi psikolojik rahatsızlıklara yakalanma riskini azaltır.

HAZIRLANIŞI

Kurutulmuş 1 tutam vişne sapını 3 su bardağı su ile 15-20 dakika boyunca kaynatın. Rahatsızlığınıza göre günde bir, en fazla iki bardak tüketin. Aynı zamanda topuk çatlaması rahatsızlığı olan kişiler, hazırladıkları suyu bir kovaya dökerek ayaklarını 20 dakika içinde bekletmelerinde fayda var.