Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Kullanımı eski çağlara dayanan kantaron bitkisi alternatif tıbbın vazgeçilmezleri arasında yerini alır. Hemen hemen her yerde bulunan kantaron hakkında merak edilenleri sizle için araştırdık. Yağı da çıkartılan bu bitkiden çay da yapılır. Peki kantaron çiçeğinin faydaları nelerdir? Kantaron yağı ne işe yarar? Haberin detayında kantaron bitkisi hakkında her şeyi bulabilirsin.

Koyun kıran, mayasıl otu ve kılıç otu olarak da bilinen kantaron çiçeği Avrupa ülkelerinde yaygın olarak bulunur. İçerdiği sakinleştirici maddeler sayesinde Avrupa’da uzun yıllar ruhsal hastalıkların tedavisinde kullanıldı. Köklü bir tarihi olan kantaron bitkisi toplanarak zeytin yağına batırılırdı. Güneş ışığında bekletildikten bu karışım sonrası sarı renkte olan zeytin yağı çiçeğin salgıladığı yağ ile beraber koyu kırmızı bir renk alır. Bunun yanı sıra çiçekler güneşte kurutularak kaynatılıp çay olarak da tüketilir. Yatalak hastaların vücutlarında oluşan yaraları iyileştirmede kullanılan yağı, cildin kendini yenilemesinde destek sağlayan güçlü bir yağdır. Elde edilen yağdan daha sonraki yıllarda krem de elde dilerek savaş sırasında yaralanmalarda, egzama, böcek ısırıkları, cilt tahrişini azaltma gibi sağlık sorunlarında da kullanılırdı. Şimdi ise hem kozmetik hem de ilaç sanayisinde ham madde olarak yerini alır. Flavonoid madde içeren kantaron bitkisi güçlü bir antioksidandır. 

KANTARON ÇİÇEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR? KANTARON YAĞI NE İŞE YARAR?

Yapılan araştırmalarda kantaron çiçeği çayının konsantre gücünü artırdığı tespit edilmiştir. Ayrıca çocukluk çağında kullanılan bu çayın kavrama olasılığını artırarak hafızaya iyi geldiği biliniyor.

Kronik uyku problemlerinin tedavisinde kullanıldığında ise, kişinin melatonin hormonunu artırarak rahat bir uyku çekmesini sağladığı tespit edilmiştir. 

Anti enflamatuvar etkisi sayesinde cilt hastalıklarının bir çoğunda doğal ilaç olarak kullanılır. Kırışıklığı önleyerek cildin daha diri görünmesini sağlar. Dermis tabakasındaki melanin kaybı ile birlikte giden ve kısmi renk bozukluklarını giderir. Vitiligonun tedavisinde doğal ilaç olarak önerilir. 

Romatizma hastalıklarından oluşan ağrıları dindirmede krem olarak ağrının olduğu bölgeye sürülerek yatıştırılmasını destekler. Ayrıca yağ olarak da sürülebilir. Sürüldükten sonra ılık bir havlu ile bölge yarım saat dinlendirildiğinde etkisini daha hızlı gösterir.

Güçlü bir antioksidan olduğundan vücutta ödem birikmesini önler. Özellikle gut hastalığında etkilidir.

Bazı anti enflamatuvar içerikli bitkiler mide asidinin dengesi ile oynadığından ülsere neden olur. Ancak kantaron mide duvarını ve asidini korur. Bu etkiye neden olmaz. 

Vücudun hem iç hem dışında bulunan zararlı tüm bakteri ve parazitleri temizleyerek iltihaplanmaları engeller. 

KANTARONUN YAN ETKİLERİ VAR MIDIR?

Fazla kullanıldığında saç dökülmesine neden olabilir. Ayrıca içerdiği “tyramine” maddesi kanın basıncı ile oynar ve yüksek tansiyona yol açar. Açık tenli kişilerde ışığa karşı duyarlılık oluşturur. Uzmanlara göre hamilelerin kullanmaması gereken bir bitkidir. Kronik ilaç kullanan kişilerin kantarona başlamadan uzmanlarına danışmasında fayda var. Aşırısı sindirimi hızlandırarak ishale neden olabilir. 

Doğada bulunan en güçlü iki antiseptik besin olan bal ve sarımsak karışımının vücudu adeta yenilediğini biliyor muydunuz? Peki bal ve sarımsak karışımı nasıl hazırlanıyor? Ayrıca her gün bal ve sarımsak karışımından bir kaşık yerseniz ne olur? Sizler için bu mucize karışıma dair her şeyi araştırdık. Haberimizin detayında nasıl hazırlanacağı ve tüketileceğine dair bütün bilgiler mevcuttur.

Yapılan araştırmalarda sarımsağın tüm faydalarını vücuda sağlayabilmesi için çiğ tüketilmesi gerektiği ortaya çıkarılmıştır. Ancak kokusundan dolayı çiğ tüketilmesine yanaşılmadığından uzmanlar bal ile tüketilmesini öneriyor. Balın bileşenleri ile sağlığı faydalar iki katına çıkan sarımsağın birçok hastalığı engellediği uzmanlar tarafından vurgulanıyor. Aç karan tüketilmesi tavsiye edilir. Sarımsak, toprak altında yetişen ve içeriğinde milyonlarca faydalı asit barındıran bir besindir. Germanyum ve selenyum maddeleri bakımından zengin olan topraklarda yetiştiğinden insan sağlığına birçok faydası vardır. İlaç ve kozmetik sanayisinde kullanılan sarımsak kadar bal da arılar tarafından milyonlarca çiçeğin poleni alınarak üretilir. Bu iki maddenin bir araya gelmesi ile alternatif tıbbın en güçlü ilacı ortaya çıkmış olur. 

İŞTE 7 GÜN BOYUNCA SARIMSAĞIN ÜZERİNE BAL DÖKÜP YERSENİZ…

Bu iki besinde kanın pıhtılaşmasını önler. Özellikle tromboz ve varislerin oluşumunu engeller. İçerdikleri sülfür maddesi vücuttaki kan akışını dengeler.

Kalp sağlığını kötü etkileyen yüksek tansiyon rahatsızlığı içinde kan akışının dengede olması gerekir. Bu karışım kan akışını dengelediğinden yüksek tansiyon ve buna bağlı gelişebilecek kalp hastalıkları riskini azaltır.

Çiğ sarımsak “alisin maddesi” bakımından oldukça zengindir. Bu madde damarlarda birikmiş kötü kolesterolü temizleyerek kan dolaşımını destekler. Aynı zamanda trigliserit seviyelerinin de dengede kalmasını sağlar.

Vücuttaki dengesiz enflamasyon yüzünden ortaya çıkan kronik rahatsızlıkları azaltmak için de uzmanlar bu karışımı öneriyor. Ayrıca bu karışım ödem toplamayı engelleyerek, kas rahatsızlıkları için doğal ağrı kesici oluyor. 

İki besinde de yüksek miktarda bulunan antimikrobiyel maddeler bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun zararlı hücrelere karşı savunmasını artırır. 

Enfeksiyon virüsü sonucu ortaya çıkan boğaz iltihaplanmasını da önleyen bu mucize karışım, sürekli öksürüklerde de doğal tedavi olarak kullanılır.

PEKİ BU KARIŞIM NASIL HAZIRLANIR?

MALZEMELER

1 su bardağı bal 

10 diş çiğ sarımsak

250 gramlık bir cam kavanoz

HAZIRLANIŞI

Sarımsakları ufak ufak doğayınız ve kavanozun içine atınız. Daha sonra üzerine balı dökerek karıştırınız. 7 gün boyunca her sabah bu karışımdan bir yemek kaşığı ılık suya karıştırıp tüketiniz. 1,5 hafta ara verdikten sonra 7 gün boyunca tekrar tüketiniz. Karışımı oda sıcaklığında muhafaza ediniz.

Maydanoz hem sindirim için hem de cilt için vazgeçilmez bir besindir. Peki maydanozun faydaları nelerdir? Maydanoz, sarımsak ve limon ayrı ayrı birer antiseptik, antioksidan ve antibakteriyel doğada bulunan en güçlü besin olan bu üçlü bir araya geldiğinde inanılmaz faydalar sağlar. Uzmanlar maydanoz saplarını çöpe atmak yerine doğal kürler elde edilebileceğini vurguluyor. Sizler için güçlü bir kür olan bu karışım hakkında merak edilenleri araştırdık. Haberin detayında…

Zararlı virüslerle vücudun savaşmasında en etkili olan bitkilerden biri maydanozdur. Anti-enflamatuar etkiye sahip bu bitki ağız kokusundan kanser önlemeye kadar birçok faydası vardır. Uzmanlar 2 hafta boyunca düzenli maydanoz suyu tüketildiğinde vücutta meydana gelecek şifaları açıkladı. Yıl içerisinde Ağustos ve Eylül ayları arasında yetişen maydanoz, rutubetli ve sulu toprakları sever. Kendine özgü bir kokuya sahip olan maydanoz, en çok diş ağrısı ve ağız kokusu gibi durumlarda doğal ilaç olarak tercih edilir. Tohumu ayrı kullanılan maydanozun yağı da cilt hastalıkları için oldukça fayda sağlar. Maydanoz içeriğinde uçucu yağ, aplin ve glikoz bulunmaktadır. Ayrıca müsilaj bakımından da oldukça zengindi. Müsilaj vücuttaki enfeksiyonu atmada etkili bir maddedir. Bu sayede maydanoz mide hastalıkları içine en etkili doğal besindir. 

MAYDANOZ SAPLARINI SAKIN ATMAYINIZ!

Yağ oranı az olan maydanoz sapı tam bir kalp dostudur. Kötü kolesterolü düşürerek damar tıkanıklığının önüne geçer. Maydanoz sapını kaynatıp süzdükten sonra içine limon sıkıp tüketebilirsiniz. Böylece faydasını tam almış olursunuz. Aynı zamanda maydanoz saplarını kesip yoğurtla karıştırarak içerisine limon sıkıp tükettiğinizde sindirimi düzenler. Maydanoz sapları çiğ olarak sade de tüketilebilir. Kemik sağlığını güçlendiren maydanoz sapı özelikle tırnakları güçlendirir. Maydanoz sapı suyu böbrekleri temizleyerek, idrar yolu enfeksiyonlarını önler. 

MAYDANOZUN FAYDALARI NELEDİR? 

– A ve C vitaminleri bakımından zengin olan maydanoz göz sağlığı için oldukça etkilidir. Beta karoten göz içerisindeki sıvıyı dengeleyerek katarak ve tansiyon gibi önemli hastalıkların oluşmasını engeller. Uzmanlar bu yüzden düzenli maydanoz tüketilmesini tavsiye eder. 

– Güçlü bir anti-oksidan olduğundan kan akışını dengeler. Bu sayede kalp ve damar sağlığını korur.

– Karaciğer vücuttaki en önemli organlardan biridir. Vücutta biriken tüm toksinleri toplayarak atma görevine sahip olan karaciğer bazı sebeplerden ötürü deforme olur ve toksinler içeriğinde birikmeye başlar. Ancak düzenli tüketilen maydanoz bu gibi olumsuzlukların yaşanmasını önler. 

– Sindirimin için etkili olan maydanoz, yüksek lif sayesinde kilo vermek isteyenler için ideal bir besin kaynağıdır. Kabızlık gibi sorunları çözmede etkili olan maydanoz ayrıca mide asidini dengeleyerek ülser ve reflü gibi günümüzde yaygın olan rahatızlıkların yaşanmasını engeller. 

– Eklemlerde biriken toksinler ödemlere neden olur. Bu da vücut hareketlerini zorlaştırır. Maydanoz vücuttaki toksin birikimi önlediğinden bu gibi rahatsızlıkların yaşanma ihtimalini düşürür. 

Adet dönemlerinde özellikle ağır sancılı geçen süreci azaltmak için maydanoz en etkili doğal ilaçtır. 

İçerdiği güçlü maddeler sayesinde hem cilt hem saç için yenileyici etki gösterir. Saç hücrelerini yenileyerek kepeklenmeyi önler. Aynı zamanda saç kırıklarını onararak daha parlak görünüm kazandırır. Cilt dermisindeki hücrelerin yenilenmesinde etkili olan maydanoz, dökülme kırışma gibi belirtilerin etkisini azaltır.

BİR HAFTA BOYUNCA MAYDANOZ SUYU İÇERSENİZ NE OLUR?

Vitamin ve mineral eksiği olan kişilerin vücutlarındaki serbest radikaller fazla olduğundan sürekli hastalığa yakalanma riski altındadırlar. Maydanoz içerdiği antioksidan sayesinde kandaki bu serbest radikallerin oranını dengeler. Ayrıca içerdiği flavonoidler bağışıklık sistemindeki sağlıklı hücrelerin sayısını artırarak vücudu kanserli virüslere karşı kalkan oluşturur.

Maydanoz suyu aynı zamanda midedeki asidi nötralize ederek ağız kokusunu ve yemek borusu kanserine yakalanma riskini azaltır. Anti-mutajen özelliğe sahip maydanoz tükürük bezlerindeki zararlı bakterilerin sayısını da azaltır. 

Bağırsak ve midede fazla tutulan tuzu enzimleyerek diğer organları zarara uğratmadan vücuttan atar.

Ödem atmada birebir faydası olan maydanoz, bir hafta boyunca düzenli bir şekilde suyu tüketildiğinde idrar yolu ile vücuttaki tüm iltihabı atar. Ayrıca karaciğeri temizleyerek cilt hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.

Ayrıca maydanoz suyu ile haftada bir kez saçlarınızı yıkadığınızda saç köklerinizin güçlendiğini ve saç dökülmelerinin azaldığını göreceksiniz.

MAYDANOZ SARIMSAK VE LİMON KARIŞIMI NE İŞE YARAR?

Alternatif tıpta bazı hastalık için özel ve güçlü karışımlar yapılır. Bunlardan en etkilisi ile maydanoz, sarımsak ve limon karışımıdır. Sarımsak, maydanoz ve limon doğada bulunan en güçlü antiseptik ve antibakteriyeldir. Bu özellikleri sayesinde damarların tıkanmasını ve sertleşmesini önler. Bunun yanı sıra vücuttaki tüm toksinleri atarak karaciğer ve akciğeri de dezenfekte eder. Uzmanlar bu kürün düzenli tüketilmesini vurguluyor. Aynı zamanda;

Damarları güçlendirdiği için kalp sağlığını olumlu etkiler. 

Bağışıklık sistemini güçlendirir.

Üst solumun yolları hastalıklarına karşı vücudun direncini artırır.

Vücutta iltihap birikimini engelleyerek, ödem oluşumunu önler. 

Romatizma, eklem, kas ve kemik ağrılarına iyi gelir.

Beynin konsantre gücünü artırır.

Hücrelerin yaşlanmasını engeller.

Hemen hemen herkesin çeşitli faktörlerden dolayı yaşadığı mide bulantısına dair bilinmeyenleri sizler için araştırdık. Peki mide bulantısı sebepleri nelerdir? Mide bulantısına ne iyi gelir? Bazen bazı hastalıkların belirtisi olarak da görülen mide bulantısı hakkında merak edilenleri haberin detayında bulabilirsiniz.

Midenin çeşitli sebeplerden ötürü şiddetli kasılmalar yaşamasına mide bulantısı denir. Her yaşta görülebilecek bu rahatsızlık bazen ciddi hastalıkların en yaygın belirtileri arasında yerini alır. Mide bulantısı genel itibariyle kusma ile sonuçlanır. Mide yaşadığı şiddetli kasılmalar sonucu içerisinde bulunan her şeyi yemek boru yolu ile vücuttan atar. Farklı uyarıcılarla ortaya çıkan mide bulantısı, sadece mideyi değil, yemek borusu, boğazı, kalbi ve tükürük bezlerini de olumsuz etkiler. Mide atmak istediklerini bağırsaklara gönderemediğinden ağız yolu ile çıkartır. Bu durum sık sık yaşandığından yemek borusu kanserine neden olabilir. Mide bulantısı genellikle kusma sorununu tetiklediğinden sinir dalgalanmaları ile beyne sinyal verilir. Beyin aldığı sinyallerle mideyi uyararak kasların hızla besinleri yukarı atamasını sağlar. Ancak bu işlem o kadar kolay olmaz. Diyafram ve ses tellerine kadar olumsuz etkilere sebebiyet verir. 

MİDE BULANTISI NEDEN OLUŞUR? HANGİ HASTALIKLAR MİDE BULANTISINA NEDEN OLUR?

Birçok nedene bağlı gelişen mide bulantısı ile gastroenteroloji, dahiliye, jinekoloji, psikiyatri, nöroloji, KBB gibi farklı branşlar ilgilenir.

Bağırsak ve midede gelişen enfeksiyon virüsleri

Gıdalara bağlı gelişen zehirlenmeler

– Sık yaşanan beyin hastalıkları yani vertigo ve migren, 

Araba, uçak ve tren gibi taşıtlara bağlı

Ruhsal bunalımlar

Beyin hasar alması sonucu gelişen hastalıklar

Hamilelik

Kanın dengesizleşmesi

Ayrıca ciddi hastalıkların habercisi olan mide bulantılarına organik mide bulantısı denir.

MİDE BULANTISININ BELİRTİLERİ

Yüksek ateş

Dengesiz değişen vücut ısısı

Kas ve kemiklerde ağrı 

Görme problemleri

Unutkanlık ve şiddetli ishal

Nefes alıp vermenin düzensizleşmesine bağlı gelişen kalp ritim bozukluğu gibi belirtiler aynı zamanda hastalık habercisi de olabilir.

MİDE BULANTISINA NE İYİ GELİR?

Temiz bir ortamda derin derin nefes alıp verme ayrıca açık havada yürüyüş yapma,

Nane, fesleğen ya da reyhan gibi bitkileri derinlemesine içine çekme,

Baş dönmesine bağlı gelişen mide bulantısının geçmesi için 30 dakika boyunca hareketsiz uzanmak,

Bitki çayları anacak çayları içerken yavaş yavaş içmeye özen gösteriniz

Reflüye bağlı mide bulantısı için ise 40 dakikalık bir yürüyüş iyi gelir.

MİDE BULANTISINA İYİ GELEN DOĞAL KARIŞIMLAR

Orta boy cezvede bir bardak su kaynatın daha sonra kaynayan suya nane ekleyip 5 dakika demlenmesini bekleyin. Mide bulantısı sırasında bir bardak içiniz.

– Toz halindeki kekiği bir bardak kaynar suya ekleyin daha sonra içerisine limon sıkarak tüketebilirsiniz.

En yaygın rahatsızlıklardan biri olan kireçlenme zamanında tedavi edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına neden olur. Peki kireçlenme neden olur? Kireçlenme belirtileri nelerdir? Kireçlenmeye ne iyi gelir? Bacak bacak üstüne atmayı bile zorlaştıran kireçlenme hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Haberin detayında kireçlenmeye dair merak edilenleri bulabilirsiniz.

Kıkırdak kaybı problemi olan bu rahatsızlık genellikle 40 yaş ve üzeri kişilerde rastlanır. İki kemik yüzeyinin birleştiği noktadaki kıkırdak yapısı zayıfladıkça hareket etme olasılığı düşer bunun yanı sıra hareket sırasında şiddetli ağrılar yaşanır. Genetiksel olarak ortaya çıkan bu rahatsızlık, 20’li yaşlarda kendini gösterir. Bu durumun başlıca nedeni ise protein eksikliğine bağlı kollajen üretiminin vücutta azalması ile yaşanır. Kollajen kemik, kas ve doku için olmazsa olmaz bir maddedir. Bu madde vücudun uzun süre genç kalmasını sağlar. Ancak azaldıkça işte böyle ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Bilim literatüründe osteoartrit olarak adlandırılan kireçlenme, hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen ve akabinde hastalıklara da yol açan bir rahatsızlıktır. Erkeklere oranla kadınlarda daha sıklıkla yaşanır. Özellikle de bu durum dizlerde ortaya çıkar. Bunun nedeni ise kadınların erkeklere oranla daha hareketli olmasıdır.

KİREÇLENMENİN NEDENLERİ NELERDİR?

Vücuda giren enfeksiyonlu hücrelere karşı bağışıklığın zayıflaması bu hücrelerin kemiklere kadar yerleşmesi,

İki kemik arasındaki dokuların genetik veya bağışıklık bozukluğu sırasında kayba uğraması,

Kemiklere yerleşen iltihabın kalıcı olması,

Kalsiyum oranının kemiklerden çok kanda fazlalaşması gibi nedenler zamanla kıkırdak dokusunu azaltır. 

KİREÇLENME BELİRTİLERİ NELERDİR?

En dikkat çeken belirtisi şiddetli eklem ağrılarıdır. Eklem ağrılarına bağlı gelişen hareket kısıtlılığı

Eklemden tıkırtı ya da çıtırdı gibi seslerin gelmesi

Diz ve dirsek kısımlarında şişme gibi belirtilerle kendini gösterir.

Sabah uyandığınızda vücudunuzun belirli bölgelerinde yaşanan ağrıya bağlı hareket etme de güçlü çekmek.

Kaslarda esneme de zorlanma ve kalınlaştığını fark etmek.

Bacak bacak üstüne atmakta zorlanma.

Merdiven çıkarken, spor yaparken veya da namaz kılarken diz, dirsek ve beli hareket ettirirken çıkan sesler ve devamında yaşanan ağrılar kireçlenmeye işaret eder.

PROF. DR. İBRAHİM SARAÇOĞLU’NDAN KİREÇLENMEYİ ÖNLEYEN KÜR

Bir su bardağı sıcak suyun içerisine yarım yemek kaşığı çınar yaprağı ekleyiniz. 2 dakika kısık ateşte kaynatıp ocaktan alınız. Ilık bir şekilde akşam yemeklerinden önce ve gece yatmadan önce tüketiniz. 3 saat ara ile tüketmeye dikkat ediniz. Bu karışım her defasında taze hazırlanmalıdır. Çünkü çınar yaprağı bekledikçe işlevini kaybeder. Ayrıca yüksek tansiyon hastaları tüketmemelidir. 

Ünlü komedyen Mehmet Ali Erbil’in 223 gün hastanede yatmasına neden olan kaçış sendromunun ne olduğunu biliyor musunuz? Panik atak belirtileri ile aynı özelliklere sahip olan Kaçış sendromu kişiyi yatağa bağlayacak kadar tehlikeli bir rahatsızlıktır. Peki kaçış sendromu nedir? Kaçış sendromu belirtileri nelerdir ve tedavisi var mıdır? Sizler için tüm bu soruların yanıtlarını araştırdık. Haberin detayında kaçış sendromuna dair merak edilenleri bulabilirsiniz.

1960 yılında Dr. Clarkson ve arkadaşları tarafından keşfedilen rahatsızlığa önceleri Clarkson hastalığı denilmekteydi. Damar içi sıvı oranının azalması ile ortaya çıkan kalp atakları yaşam kalitesini ciddi boyutlarda olumsuz etkiler. Bilim litaratüründe SCLS yani Sistemik kılcal kaçak sendrom olarak geçer. Hastalığın neden kaynaklandığı henüz bilinmemektedir. Kılcal damarlardaki sıvı oranı azalınca, kan damarlardaki vitamin ve mineraller dolaşamaz hale gelir. Damar dışı artan sıvı karaciğer, akciğer ve kalbe zarar verir. Vücudun boşlukları ve kaslarında sıvı birikmeye başlar. Beyin bunu kötü sinyaller olarak algılar ve tansiyon kan basıncı aniden azalınca vücut şoka girer. Taklitçi bir hastalık olan kaçış sendromu kişiyi komaya sokacak kadar ilerleyebilir. Teşhisi oldukça zor olan kaçış sendromunun belirtileri diğer hastalıklarla aynıdır. 

KAÇIŞ SENDROMU NEDİR?

Dokulardaki bazı sıvı ve vitaminlerin kan damarları yerine kılcal damarlara geçip tıkanmasına yok açar. Bu da kan basıncını düşürerek kötü sinir dalgalanmalarına yol açar. Beynin kötü dalgaları algılaması ile vücutta bazı komplikasyonlar gelişir. Ancak bu durumlar birden gelişmez. Ortalama bir kaç güne kendini gösterir. Kaçış sendromunu tetikleyen bazı durumlar vardır. Bunlardan biri de kemiklerin şiddetli hasar alması sonucu yaşanır. Kırılan kemiklerdeki dokuların kılcal damarlara geçmesi ve tıkanması gibi yüzde bir ihtimal olan olay sonucu yaşanır. Ancak bu kesin bir neden değildir. 

KAÇIŞ SENDROMUNUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Vücudun kas ağrıları artar. Damarlara sıkışan sıvı kemik ve kasları zorladığından diz ve kollardaki ağrıların şiddeti her geçen gün artmaktadır. 

–  Damarlar tıkandıkça sinir hücreleri beyne zamanında ulaşmadığından kişi sürekli yorgun hisseder.

Kan dolaşımı yeterli seviye olmadığın beyne gidemeyen kan baş ağrısına neden olur.

Mide kasılmaları sıklıkla artığından hasta sürekli kusar ya da kusma isteği ile karşı karşıya kalır.

– Tıkanan damarlardan dolayı kalp kan pompalamadıkça ya hızlı atar ya da yavaşlar. Ritim bozukluğu veya panik atak rahatsızlıklarına benzer durumlar yaşanır.

Sık sık karın ağrısı yaşar. Bu hastalığı özel laboratuvar ortamlarında bakılır. Hastalarda, bağırsaklarda ödem, kaslarda sıvı, kanda mikrop ve kalp zarında asit birikmesi gibi durumlar tespit edilir. 

KAÇIŞ SENDROMUNUN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Kan basıncı çok hızlı düştüğünden hasta sürekli tedavi altında tutulmalıdır. Takip bu hastalıkta en önemli durumdur. Organların yetersiz çalışması seyrinde ani ölümle bile sonuçlanabilir. Böbrek, kal, karaciğer ve akciğer ciddi hasarlara uğramaması için doktor sürekli bu organların çalışmasını takip eder. İlaç tedavisi uygulanır. Bazı hastalarda kemik kırılması ya da burkulması gibi durumlar sonrası görüldüğünden nüksetme olasılığı vardır. Bu yüzden hastalar süreci atlatmalarına rağmen doktor kontrolünde olmaları gerekir. 

Çevre ile sürekli temas halinde olan cilt, hastalıklara meyilli bir ortamdır. Özellikle gün içerisinde düzenli temizlenmediğinde bazı hastalıkların sık sık artmasına neden olur. Bunlardan biride nasırdır. Peki nasır neden çıkar? Nasırın belirtileri nelerdir? Nasır nasıl geçer? Sizler için bu sorunların yanıtlarını araştırdık. Haberin detayında nasır hakkında bilmeniz gereken her şeyi bulabilirsiniz.

Nasır, kemik ve cilt arasında ortaya çıkar. Cildin yüzeyinde gözle görülür bir şekilde belirir. Bu bölge sert ve kabukludur. Ayak kemiklerinin sürekli bir yerde basınç altında kalması ve sürtünmesi nasıra zemin hazırlar. Günlük hayatı çok etkilemez. Ancak dokunulduğunda şiddetli bir acıya neden olur. Zamanında tedavi edilmediğinde de giderek yayılır. Etrafındaki her şeyin deformasyona uğramasına neden olur. Bu yüzen fark edilir edilmez tedavi edilmelidir. Yüzyıllardır yaşanan bu rahatsızlık ayakların hemen hemen her yerinde görülebilir. Ter ve kapalı ortamda iltihap ve enfeksiyon kapma olasılığı artar. Özellikle ayaklara uyumsuz ayakkabı ve terliklerde nasıra neden olabilir.

NASIRIN ORTAYA ÇIKMA NEDENLERİ NELERDİR?

Uzun süreli yürüyüşlerde havasız ayakkabı kullanma

Ayakları yeteri miktarda temizlememe

Ayak yapısına uygun olmayan ayakkabı seçme

Topuk eğriliği

Ayakların sürekli terlemesi sonrası yeterli bakım yapılmaması

Çıplak ayakla yürüme

Ayaklara takılan aksesuarların baskısı gibi durumlar nasırın yaşanma riskini artırır.

NASIRIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Ayakta şiddetli bir ağrı ve şişlik 

Nasırın olduğu bölgede şişlik ve kabarıklık

Nasırın etrafında iltihaplanma

Derinin kalınlaşması ile cilt renginde değişim

Ayaklara yapılan baskı sırasında zonklayıcı bir ağrı ile karşılaşma

NASIRIN ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Ayak parmakları arasında ya da ayak tabanında görülen yumuşak nasırdır. Kızarık gibi ortaya çıkar. Ucu şişkindir. Yüksek topuklu ayakkabıyı sık sık tercih edenlerde görülür.

Ayağın kemikli kısımlarında görülen nasıra sert nasır denir. Bu nasır köklüdür. Uzman müdahalesi ile tedavi edilir. 

Tohum nasırı ise topukların çevresinde görülür. Ölü deriye yapılan basınç sonucu yaşanır. Yumuşatılıp temizlendiğinde ise çabuk geçmez. Sürekli nüksedebilir. Bu yüzden iyi tedavi edilmesi gerekir. 

NASIRIN TEŞHİSİ NASIL KONUR? TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Gözle görülür bir hastalık olduğundan hemen fark edilebilir. Ortaya çıkan belirtilerde nasırı kolaylıkla teşhis edebilirsiniz. Basit olan nasırlara evde de müdahale edilebilir. Ancak iltihabı artmış olanlara kesinlikle bir uzmanın müdahale etmesinde fayda var. Ölü deri temizlenerek dökülür. Daha sonra kalan yer anti mikrobiyal bakımından zengin olan aleo vera, sirke gibi doğal ilaçlarla temizlenir. Canlı derinin zarar görmemesi için anasırın olduğu yer nazikçe kesilmelidir. Daha sonra karbonat, limon, aspirin ve sirke karışımı temizlenen bölgeye sürülür. Nasır geçene kadar bu yöntem uygulanabilir. 

Tropikal bir meyve olan ejder meyvesi ülkemizde son zamanlarda popüler olmaya başladı. Kaktüs ailesine ait olan ejder meyvesi hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki ejder meyvesi nedir? Ejder meyvesinin faydaları nelerdir? Hangi hastalıklara iyi gelir? Tüm bu soruların yanıtlarını haberimizin detayında bulabilirsiniz.

Dragn fruit, pitaya gibi isimlerle bilinen Ejder meyvesi, kültür bir meyve türüdür. Çin, Endonezya ve Vietnam gibi ülkelerde sıklıkla tüketilen bu meyve türü ülkemizde son 5 yıldır popüler olmaya başladı. Tropikal bir tür olan ejder meyvesi her yerde yetişmez. Ancak Mersinde üretimine başlandı. Az olmasına rağmen büyük bir ilgi gören ejder meyvesi, eski çaplardan beridir. Alternatif tıpta sıkça kullanılırdı. Ekşi ve ferahlatıcı bir tada sahip olan ejder meyvesinin içindeki etli kısım tüketilir. Dış kısmı sert olan bu besinin tüketim şekli ananas ile aynıdır. Amerika topluluklarından biri olan Kızılderililer, ejder meyvesini enerji kaynağı olarak görüyorlardı. İçeriğinde susam benzeri küçük siyah çekirdekler bulunuyor. Çiğ olarak tüketilen ejder meyvesi, kalorisi oldukça düşüktür. İçeriğindeki etli kısımın suyu çıkartılarak da tüketilebilir. Aynı zamanda tatlı ve kokteyl yapımlarında da kullanılır. Yüksek C vitamini, potasyum, kalsiyum ve magnezyum içermektedir.

EJDER MEYVESİNİN FAYDALARI NELERDİR? HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Soğuk tüketilen bir meyve olan ejder meyvesi vücudun ihtiyacı olan C vitaminin yüzde 85’ini rahatlıkla karşılar. Bağışıklık sistemini yeniler. Hastalıklara karşı vücudun direncini artırır. 

Vücudun sıvı oranını artırarak cildin daha nemli olmasını sağlar. 

Yüksek lif içeren ejder meyvesi, diyet yapmak isteyenlere önerilir. Uzun süre tokluk hissi verir. Ayrıca gün boyu vücudun enerjik kalmasını destekler.

Diyabet hastalarının da rahatlıkla tüketebileceği bir besindir. İçeriğinde çok az şeker barındırır. Asidik özelliği sayesinde ise kandaki basıncı dengeler.

Damarların tıkanmasını önleyerek kalp sağlığını korur.

Kalsiyum kemik ve kas sitemi için gerekli mineraller arasında yer alır. Bir tane ejder meyvesi ihtiyaç duyulan kalsiyumun yüzde 70’ini karşılar.

Göz içindeki sıvı oranını dengeleyerek katarak oluşumunun önüne geçer.

İleri yaşlarda görülen unutkanlık gibi beyin hastalıklarını engeller.

Güçlü bir antioksidan olduğundan bağırsaklarda besin atıklarının birikmesinin önüne geçerek, kabızlık sorununu yaşanmamasını sağlar. 

Salataların, kısırın ve pek çok yemeğin vazgeçilmez lezzeti marulun insan sağlığına faydaları olduğunu biliyor muydunuz? Peki marulun faydaları nelerdir? Marul hangi hastalıklara iyi gelir? Düzenli içilen marul suyu ne işe yarar? Sindirimi düzenleyen ve rahat bir uyku için sinir sistemini yenileyen marul hakkında meral edilenleri sizler için derledik. Haberin detayında marula dair her şeyi bulabilirsiniz.

Papatya ailesine bağlı olan marul, geniş yapraklı ve ılıman mevsimde yetişen bir sebzedir. Ülkemizde salatada çiğ olarak tüketilen marul Uzak doğu ülkelerinde genellikle turşu ya da pişirilerek tüketilir. Kökünde sütlü bir sıvı bulunan marul A ve C vitaminleri bakımından da oldukça zengindir. Sulak olan her yer rahatlıkla yetişebilen marul, sindirimi düzenlemede etkili bir yeşil sebzedir. Ekmek arasında, diyet menülerde, salatalarda sıklıkla eklenir. Zengin bir vitamin ve mineral kaynağı olan marul hemen hemen herkesin rahatlıkla tüketebileceği bir besindir.İçeriğinde yüksek miktarda lif, şeker, kalsiyum, demir, magnezyum, fosfor ve potasyum gibi mineraller barındırır. Güçlü bir lif ve antioksidan kaynağı olan marul, saç ve cilt hastalıklarını önler. 

MARULUN FAYDALARI NELERDİR? DÜZENLİ TÜKETİLEN MARUL SUYU NE İŞE YARAR?

E ve C vitamini bakımından zengin olan marul, cilt hücrelerini yeniler. Böylece cildin uzun yıllar daha parlak ve canlı olmasını sağlar. Kan dolaşımını hızlandırarak, sivilce ve akne oluşumunu önler. Her mevsim sık sık tüketilmesi tavsiye edilir. Bunun nedeni ise sıvı bakımından zengin olan marul, hem cildi nemlendirir hem de vücudun sıvı oranını dengeler.

Kozmetik ürünlerden dolayı yıpranan saçlar dökülme ve zayıflama gibi sağlık sorunlarına neden olur. Bunun için saçların güçlenmesi için ek takviyeye ihtiyaç duyar. Özellikle zayıflayan hücre köklerini güçlendirmek gerekir. Düzenli içilen marul suyu saçların daha parlak olmasını sağlar. 

Güçlü bir antioksidan olan marul, lateks adı verilen bir sıvı süt içerir. Anti-mikrobiyal özelliğe sayesinde vücuttaki iltihabı söker atar. Ayrıca enfeksiyonlu hücreleri önleyerek ödem oluşumunu önler. Düzenli olarak tüketildiğinde enfeksiyonlu hücreleri vücuttan atar. Aynı zamanda idrar söktürücü etkisi vardır.

Yüksek lif içeren marul diyet listelerinde ilk sıralarda tüketilen sebzeler arasında yer alır. Metabolizmayı düzenleyerek yağ yakımını hızlandırır. Mide asidini düzenleyerek kramp, ülser ve reflü gibi sağlık sorunlarının yaşanmasını önler.

Kötü kolesterolü düşürerek damar tıkanıklığını önler. Kalp sağlığı için önemli olan arter damarları duvarlarını korur. Özellikle kalp krizi ve inme gibi hastalıkların önüne geçer.

Kemik ve kas gelişimi için birebir fayda sağlayan K vitamini bakımından zengin olan marul, İleri yaşlarda görülme ihtimali olan kemik erimesi ve kaslardaki kuluçlanmayı engeller.

Sinir hücrelerini güçlendirerek vücut içerisindeki komutların daha sağlıklı olmasını sağlar. Sinir hücreleri herhangi bir aksaklıkta beyinde bazı hasarlara sebebiyet verir. Düzenli tüketilen marul, unutkanlık ve konsantre eksikliği gibi hastalıkların yaşanmasını önler.

Lakturium maddesi melatonin hormonunu çoğaltır. Bu sayede derin ve rahat bir uyku sağlar. Uzmanlar bu yüzden her akşam tüketilen marulun uykuyu düzenlediğini vurguluyor. Özellikle kronik hastalıkları olanların tüketilmesi tavsiye edilir.

Ciltte herhangi yaşadığı bir reaksiyon sırasında kızarma ve kaşınma gibi sorunlar yaşanır. Bu gibi durumlarda marul suyu ile vücuda 10 15 dakika boyunca masaj yapılması önerilir. Bu yöntem şiddeti azaltır.

MARULUN BESİN DEĞERLERİ

100 gram marulda;

6 kalori

0 şeker ve yağ

6 gram lif

Vücudun ihtiyacı olan 

A vitamininin yüzde 80’i

K vitamininin yüzde 60’ı

C vitaminin yüzde 20’si

Folat yüzde 15

Manganez yüzde 5

Demir yüzde 4

Potasyum yüzde 4

Gençlerde daha sıkı görülen kulunç, uzun süre masa başı çalışanlarda rastlanır. Stres ve yorgunlukla birleşince kulunç, şiddetli ağrılara sebebiyet verir. Peki kulunç neden olur? Kuluncun belirtileri nelerdir ve tedavisi var mıdır? Sizler için haberin detayında kulunca dair merak edilenleri bulabilirsiniz.

Bilim literatüründe fibrositis olarak bilinen kulunç oldukça sık rastlanan fiziksel rahatsızlıktır. Kulunç genellikle omurilikte görülen boyundan bele kadar olan kısımda görülür. Kaslar içinde oluşan sert birikimlere kulunç denir. Bu durum gerilmiş kasların rahatlamaması ile ortaya çıkar. Tam olarak neden kaynaklı ortaya çıktığı belli olmayan kulunç, ayrıca bacak, kol ve gövdede de rastlanır. Ancak boyun, sırt ve omuzlardaki kulunçlar kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyecek ağrılara neden olur. Kuluncun  hiçbir tehlikesi yoktur. Basit yöntemlerle çözülür. Dikkat edilmesi gereken husus ise sık sık yaşanması ve sertliğin giderek artmasıdır. Bu durumda bir uzmana başvurulmasında fayda var. Rahatsızlık en çok masa başı çalışanlarda görülür. Uzun süre hareketsiz kalma rahatsızlığın şiddetini artırır. Masaj ve egzersizle geçer. Erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülür. 

KULUNÇ NEDEN OLUR?

Dengesiz yük kaldırma,

Ani vücut hareketleri,

Uzun süre aynı vücut pozisyonunda kalma,

Tedbir alınmadan soğuk rüzgar arasında kalma,

Ruhsal sorunlar,

Bilinçsizce omuz ve sırt kırarak oturma,

– Omurgada tutulma,

KULUNCUN BELİRTİLERİ NELEDİR?

Nefes alıp verirken kaslarda ağrı,

Omuzlardan kollara doğru uyuşma,

Kronik yorgunluk ve halsizlik hissi,

Kaslarda kilitlenme ve şiddetli ağrı,

Kullanılan ilaçların etki göstermemesi,

Ayak ve el bileklerinde uyuşma,

Boyundan sırtın aşağısına doğru hareket esnasında “kırt” sesleniirn gelmesi gibi durumların kulunç olduğuna işaret olabilir.

KULUNÇ TEDAVİSİ VAR MIDIR? DOĞAL YOLLA NASIL GİDERİLİR?

Kronik ağrılara dönüşmeden, belirtiler kendini gösterir göstermez bir uzmana başvurmada fayda var. Uzman kontrolünde yapılan basit bir kaç yöntem bulunmaktadır. Isı bandı ya da masaj yapılarak kulunçlar açılır. Gergin kaslar şiddetli ağrılara neden olduğundan rahatlatılması kişiyi psikolojik olarak da rahatlatır. Evde ise sıcak su kompresi yapılarak kullanılır. Aynı zamanda nane ve kekik yağı ile masaj yapılarak kaslar gevşetilir.