Şunun için etiket arşivi: SAĞLIK haberleri

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Uzm. Dr. Betül Mercan, “COVİD 19 ile birlikte çoğu kişinin ilk kez duyduğu PCR testi, antikor, ilaç isimleri ve içeriklerle haber bombardımanına tutulduk. Pandemide sağlığımızı korumanın yolu adeta bir salgın gibi ilerleyen bilgi kirliliğine maruz kalmamaktan geçiyor” dedi.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Uzm. Dr. Betül Mercan “COVİD-19, antikor, PCR ve ilk adını ilk kez duyduğumuz ilaçları günlük hayatımızın parçası haline getirdi. Herkes doğru bilgiye ulaşmaya çalışıyor. Kulaktan dolma bilgilerle kafanızı karıştırmayın. Korona hakkındaki en doğru bilgiyi hekiminize danışarak alabilirsiniz” uyarısında bulundu.

83 GÜNE KADAR POZİTİF ÇIKABİLİRSİNİZ

Testin pozitif çıkmasının kişinin aktif hasta ve bulaştırıcı olduğunu göstermediğini vurgulayan Mercan, “PCR testi ortalama 17 gün pozitif olabilir. Bu durum atılan virüs parçacık atılımına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir hatta literatürde 83 güne kadar pozitif çıkan vaka bildirilmiştir” bilgisini verdi.

EN YOĞUN BULAŞTIRMA 4’ÜNCÜ GÜN SONRASI

Covid 19’lu biriyle temas eden hastaların hemen test yaptırmamalarını söyleyen Mercan, şunları söyledi;
“Temas sonrasında eğer hiçbir şikayet de yoksa hemen test yaptırılmasını önermiyoruz. Çünkü ilk günlerde test negatif çıkabiliyor, ancak temas sonrası 4. günden itibaren yapılması daha doğru sonuç verir. Temas sonrası eğer enfekte olmuşsanız semptomlar başladıktan 1-2 gün önce ve 6-7 gün sonrasına kadar bulaştırıcılık riskiniz var. En yoğun bulaştırma ise belirtiler başladıktan sonraki 4’üncü ve 5’inci günlerde olacaktır” açıklamalarını yaptı.

PCR testi negatif çıktığı halde şikayetlerin devam edebileceğini belirten Mercan, PCR testlerinin doğruluğu yüzde 60’larda maalesef, yine de covid-19 olabilirsiniz. Bu durumda hastanın değerlendirilip gerekirse ek tetkikleri istenmesi gerekiyor” diye konuştu.

AKCİĞER TOMOGRAFİSİNİ HEKİM İSTEMELİ

Hekimin uygun bulması üzerine akciğer tomografisi isteneceğini dile getiren Mercan, “Hastanın şikayetleri doğrultusunda istenecek bir tetkiktir. Özellikle öksürük, balgam, sırt ağrısı ve nefes almakta zorlanma gibi yakınmalarınız varsa akciğer tomografisi COVID-19 pnömonisi‘ni gösterebildiğinden ek tetkik olarak istenebilir” değerlendirmesinde bulundu.

HAYATA DEVAM ETMEK İÇİN 14 GÜN KURALI

Covid-19 pozitif hastalarının ne zaman dışarı çıkabileceği konusuna değinen Mercan, “Geçirilmiş COVİD hastalığı öyküsü olan ve yeterli süre izolasyonda kalan insanların dışarı çıkabilmeleri ve işlerine dönebilmeleri için PCR negatifliği şartı yoktur. Şu an bakanlığın 25 Kasım 2020 tarihinde yayınladığı Bilimsel Danışma Kurulu Çalışmasında evde ve yatan hastalar için izolasyon süreleri netleştirilmiştir” dedi.
COVİD pozitif olup semptomsuz veya hafif semptomlu hastalar;10 günlük izolasyon sonrası COVİD PCR testine bakılmaksızın iş başı yapabileceği bilgisini de veren Mercan, sözlerini şöyle sonlandırdı;

“Bu kişiler hayatına kaldığı yerden devam edebilir. COVİD pozitif orta/ağır semptomlu (hastane yatış endikasyonu olan) kişiler ise 14 günlük izolasyon sonrası COVİD PCR testine bakılmaksızın iş başı yapabilir, hayatına kaldığı yerden devam edebilir. COVİD pozitif yoğun bakımda yatan hastalar ise 20 günlük izolasyon sonrası COVİD PCR testine bakılmaksızın iş hayatına devam edebilir.” 

 

Adana’da pazar tezgahlarında yerin, alan dikenli incir, kolesterol düşürmeden sindirimi düzenlemeye kadar birçok faydası vardır. Aynı zamanda kemiklerin gelişmesine yardımcı olan dikenli incir, bağışıklık sistemini güçlendiren besinler arasında yer alır. Peki Dikenli incirin bilinmeyen faydaları nelerdir? Dikenli incir nasıl tüketilir?

Anavatanı Kuzey Amerika topraklarında bulunan kaynanadili denilen kaktüslerinde yetişen dikenli incire, Dikenli armut ya da hint şekildi denir. Yüzeyinde dikenler bulunan dikenli incirin içindeki sulu yeri tüketilir. Turuncu, sarı, kırımızı ve mor renklerde bulunur. Ülkemizde ise Akdeniz bölgesinde yaygın olan dikenli incire birden fazla isim takılmıştır. Kürek yemişi, pabuç inciri, kilis inciri, babusta bunlar arasında yer alır. Alternatif tıpta sıklıkla tercih edilen dikenli incirinden reçel, pestil ve lokum yapılır. Bunun dışında özü akıtılarak elde edilen yağı aromatik yağlar arasında en yaygınıdır. Kabukları kurutulup çay yapılır. Kendine özgü bir kokusu var tadı vardır. Ancak direk yemek için oldukça zahmetli bir meyvedir. Ayrıca zahmetle de toplanır. Bilim literatüründe opuntia ficusindica olarak geçer. Mart ve Haziran aylarında çiçeklenmeye başlayan kaktüs ağaçları yaz ve sonbahara doğru olgun meyveler çıkartır. İçeriğinde yüksek oranda K, A, E ve C vitaminleri barındırır. 

DİKENLİ İNCİRİN BİLİNMEYEN FAYDALARI NELERDİR?

– Antioksidan bakımından zengin olan dikenli incir, bu sayede bağışıklık sisteminin güçlenmesini destekler. Virüs ve bakterilere karşı vücudun koruma kalkanını artıran dikenli incir, kısa sürede de iyileşmesi sağlar.

– Günde bir tane tüketilen dikenli incir, gün boyu enerjik ve zinde kalınmasını sağlar. Stres ve depresyon gibi ruhsal sorunların yaşanma ihtimalini azaltır. 

– Vücudun en çok ihtiyacı olan potasyum desteğini sağlayarak kalp ve damar hastalıkların oluşmasını engeller. Ayrıca kötü kolesterol seviyesini düşürerek kan basıncını dengeler.

– Yapılan araştırmalarda yüksek lif içeren dikenli incir, mide ve bağırsak fonksiyonlarını güçlendirerek besinlerin ayrışmasını sağlar. Kabızlık oluşumunu engeller. Uzun süre tokluk sağladığından diyet yapanlar tüketebilir.

– Şeker hastalarının da kolaylıkla tüketilebileceği besinlerden biridir. Doğal insülin sayesinde kandaki şekeri dengeler. 

– Kış aylarında artan virüs ve gribal enfeksiyonlu hastalıklara karşı etkili olan dikenli incir, solunum yolları nedeniyle oluşan iltihaplı balgamı temizler.

NOT: Aşırı tüketilmesi önerilmez aksi halde faydalı olan bu besin aşırı ishale neden olabilir.

DİKENLİ İNCİR NASIL TÜKETİLİR?

Eldiven takılarak çevresi soyulan dikenli incirden genellikle reçel yapılır. Bunun dışında meyve sıkacağından geçirilip meyve suyu olarak tüketilebilir. Yaz aylarında genellikle serin serin tüketilmesi tavsiye edilen dikenli incir, kış aylarında bölünüp kaynatılıp içilmesi tavsiye edilir. 

Bağışıklık sistemimiz için olmazsa olmaz ek gıdalardan biri olan kefir hakkında merak edilenleri araştırdık. Güçlü bir probiyotik kaynağı olan kefirin doğru tüketimi konusunda uzmanlardan açıklama geldi. İşte 7 soruda bağışıklığı güçlendiren kefir gerçeği!

Koronavirüsün de hayatımıza girmesiyle beraber uzmanlar bağışıklık sisteminin direncine dikkat çekti. Kafkaslardan tüm dünyaya yayılan kefir, vücut sağlığı için tüketilmesi gereken ek takviyelerden biridir. Ak Gıda Üretim Departmanı Gıda Mühendisi Ekin Oruçoğlu’da sağlık için vazgeçilmez besinlerden biri olduğunu vurguladı. Aynı zamanda Oruçoğlu 7 soruda kefir hakkında merak edilenleri açıkladı:

KEFİR NEDİR?

Yüzlerce yıllık geçmişe sahip kefir, Kuzey Kafkasya kökenli bir süt ürünü. Kefir daneleri veya kefir kültürü kullanılarak sütün fermente edilmesi ile elde edilen probiyotik bir içecek. Rio de Janeiro Federal Üniversitesi’nden uzmanlar tarafından yürütülen bir araştırma, kefirin “bağırsak ekosistemimizi” dengelemeye yardımcı olan, sağlığa yararlı birçok mikroorganizma içeren mucizevi bir ürün olduğunu kanıtladı. Araştırma sonuçlarına göre kefir, sindirim sistemini düzenlemeye yardımcı olmakla kalmayıp aynı zamanda yüksek tansiyonu dengeleyici, alerjik reaksiyonları azaltıcı ve kanser riskini düşürücü etkilere de sahip.

KEFİRİN İÇİNDE NE VAR?

Kefirin içeriğinde kefir kültürü, kefir mayası ve probiyotik mikroorganizmalar bulunuyor.

GERÇEKTEN BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİRİR Mİ?

Protein, kalsiyum, vitamin ve mineraller bakımından zenginliği sayesinde besleyici bir içecek olan kefir, bağışıklık sistemi için de oldukça faydalı. Arjantin ve Fransa’dan bilim insanları tarafından ortak yürütülen bir araştırma; fermantasyon sürecinde kefirde doğal olarak ortaya çıkan yararlı mikroorganizmaların bağışıklık sistemini harekete geçirerek, romatizmal eklem iltihabından bazı kanser türlerine kadar pek çok hastalığın önlenmesine yardımcı olduğunu ortaya çıkardı.

SİNDİRİM SİSTEMİNE ETKİSİ NEDİR?

Kefirin içeriğindeki probiyotikler sindirim sisteminin düzenlenmesine yardımcı olur. Ayrıca yapılan klinik çalışmalar; kefirin bağırsak hareketlerini artırdığını ve buna bağlı olarak kabızlık sorununun çözümünde de yardımcı olduğunu gösteriyor.

KİMLER NE KADAR KEFİR TÜKETEBİLİR?

Yüksek besin değeri ve sağlığa faydalarından dolayı yetişkinlerin yanı sıra çocukların, hamilelerin, hastaların, destek tedaviye ihtiyacı olanların ve yaşlıların günlük beslenme düzenlerinde kefir tüketmeleri tavsiye ediliyor. Kefirin çocuklara olan faydalarını gösteren pek çok araştırma bulunsa da 3 yaş altı çocukların tüketimi için önce doktora başvurulması tavsiye ediliyor. Kefirin; içerdiği yüksek miktarda protein, vitamin ve mineraller sayesinde sporcular için de faydalı bir destek olabileceği araştırmalarla kanıtlandı. Kefir, bağışıklığın zayıflaması ve kas krampları gibi sporcuların zaman zaman yaşayabileceği sağlık sorunlarına neden olan mineral eksikliklerini tamamlayıcı rolüyle öne çıkıyor.

GÜN İÇİNDE NE KADAR KEFİR TÜKETİLMELİ?

Kefir, sağlığa faydalı nitelikleriyle günlük beslenme rutininde yer alması gereken bir gıda. Günlük tüketim miktarı kişilerin ihtiyacına göre değişmekle birlikte 1-2 porsiyon (1 porsiyon=250 ml) olacak şekilde beslenme düzenine eklenebilir.

KEFİR HANGİ ZAMANLARDA TÜKETİLMELİ?

Kefirin en iyi özelliklerinden biri de günün her saati, aç ya da tok karnına rahatlıkla tüketilebilecek bir içecek olması. Yüksek besin değeri sayesinde kefir, gün içerisinde ara öğün olarak da tercih edilebilir. Kefir buzdolabında +4 C’de muhafaza edilmeli ve açıldıktan sonra 3 gün içerisinde tüketilmeli.

Kış aylarında sindirim sisteminin ihtiyacı olan lifi sağlayarak mide ve bağırsak tembelliğini önleyen brokoli, A ve C vitaminleri bakımından oldukça zengindir. Vücut direnci için gerekli vitamin ve mineralleri sağlayan brokolinin en sağlıklı tüketim şekli kaynatılıp üzerine limon ve yoğurt döküp yenilme şeklidir. Bunun yanı sıra çiğ halinde yüksek oranda su bulunur. Brokolinin faydaları nelerdir? Suyu ne işe yarar?

Ana yemek, salata ev çorba olarak tüketilebilen brokolinin insan sağlığına birçok faydası olduğu ortaya çıktı. Lahanagiller olan brokoli yaprakları dışında her yeri tüketilebilir. Toprağın tüm vitamin ve minerallerini barındırdığından oldukça güçlü bir besin kaynağıdır. A, C vitaminlerinin yanı sıra folik asit, lif kalsiyum, sülfür ve antioksidan bakımından zengindir. İtalya topraklarıyla özdeşleşen brokoli, yüksek lif içerdiğinden diyet listelerinde ilk sırada yer alır. Romalı aşçıların çoğu yemeklerinde vazgeçilmez olarak brokoliyi kullanır. Dış görünüş olarak karnabahara benzer. Üretiminde şuan Çin ilk sıralarda yer alırken tüketiminde ise Avrupa ülkeleri ilk sıralarda yer alıyor. Uzmanların çoğu haşlanmış halinin en sağlıklısı olduğunu vurguluyor. İnsan sağlığına inanılmaz faydaları olan brokoli yapılan araştırmalarda kalın bağırsak kanserini önlediği tespit edilmiştir. Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu brokoli suyunun bin bir derde defa olduğunu bu yüzden ay da üç defa tüketilmesini öneriyor. 

BROKOLİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Yapılana araştırmalarda kanserli hücrelerin büyüme oranını yüze 70 azaltığını aynı zamanda oluşan hücrelerin ise sayısını küçülterek oluşumlarını tamamen engellediği tespit edilmiştir. Uzmanlar bu yüzden haftada bir iki kezde olsa brokoli tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. 

Sülfür maddesi iltihap oluşumunu önleyerek damar duvarlarını genişletir. Bu da tıkanma gibi sağlık sorunlarını engeller. Kan akışı bu sayede normale döndüğünden kalp hastalıklarına yakalanma oranı da azalır. 

Nadiren bulunan B6 vitamini bakımından oldukça zengin olan bu besin kök hücrelerini yeniler. Özellikle deri altındaki hücreleri yenileyen bu vitamin deri ve saç dökülmelerini engeller. Hafta da 4 defa bir kase çiğ brokoli tüketerek sebum maddesinin salgılanması artılır. Sebum parlak ve pürüzsüz bir cilt ve saça sahip olmanızı sağlar. 

Vücuda yerleşen kalıntı ve atıklarla ortaya çıkan bu toksinler enerji oranını düşürür. Antioksidan bakımından da güçlü olan brokoli vücudun kısa zamanda toksinlerden arınmasını sağlar. Bu sayede de bağışıklık sistemini güçlendirir.

K vitamini kaynağı olan brokoli beyin sağlığını da destekler. K vitamini beynin kabiliyet ve kavrama bölümünü güçlendirerek. Unutkanlığı bunun yanı sıra stres ve depresyon oranını da azaltır. Uzmanlar düzenli tüketilen brokolinin ileri yaşlarda görülen hafıza kaybını da yüzde 80 azalttığı görülmüştür.

K ve B vitamini içeren brokoli cildi her türlü zararlı hücrelere karşı korur. Elastik yapısını güçlendirerek yaşlanmayı ve kırışıklıkları önler.

Gözün ihtiyacı olan A vitamini görme oranını artırır. Bunun yanı sıra gözün düşük ışıkta bile daha net görmesini sağlar.

Yüksek lif ve düşük kaloriye sahip olduğundan diyet listelerinde ilk sıralarda yerini alır. Aynı zamanda kalsiyum bakımından zengin olduğundan kemik gelişimini güçlendirir.

NOT: Brokoli yüksek oranda tüketilmesine dikkat edilmesi gereken bir besin özellikle mide rahatsızlığı çekenlerin doktor kontrolünde tüketmesi gerekir. Çünkü brokoli gaz, şişkinlik ve ekşimeye neden olur. 

C vitamini bakımından zengin olan greyfurt, bağışıklığı güçlendiren en etkili besinler arasında yer alır. Turunçgiller ailesine ait olan greyfurtun kabuğundan suyuna kadar her türlü faydası vardır. Ancak uzmanlar bazı ilaçlarla greyfurt suyu tüketilmesinin sakıncalı olduğunu vurguladı. Bunun yanı sıra greyfurt kabuğunun ise cilt için inanılmaz bir tonik etkisi vardır. Peki Greyfurt suyunun faydaları nelerdir?

Sedef otu ailesine bağlı olan greyfrut, kültür formda yetişir. Birden fazla çeşidi olan greyfurt, Jamaika’da yerli tatlı portakal olarak yetiştirilir. Turunçgiller ailesine de ait olan greyfurtun çekirdekli ve çekirdeksiz cinsleri bulunur. En çok tüketimi Asya ülkelerindedir. Ayrıca bu ülkelerde yüzyıllar boyu, alternatif tıpta doğal ilaç olarak kullanılmıştır. Bilimsel olarak yapılan araştırmalarda günde bir bardak greyfurt içerek hastalıklara yakalanma oranını azaltılmış olur. Doğada C vitamini bakımından en zengin besinlerden biri olan greyfurt kanserli hastalıkların oranını azaltır. Kış aylarında tezgahlardaki yerini alan greyfurt gribal enfeksiyonu önleyen mucize bir besindir. Doğa da likopen barındıran diğer besinler arasında çilek ve domatesden sonra gelir. Bu yüzden likopene alerjisi olan kişilerin greyfurt tüketmeden bir uzmana başvurmalarında fayda var. Dünya genelinde greyfurt en çok Çin’de üretilir. Daha sonra ABD gelir. Dış kısmı sarı ve turuncu arasındayken içi kırmızıdır. Görüntü olarak portakala benzer. Ancak portakal kadar sert bir yapısı yoktur. 

GREYFURT SUYU NE İŞE YARAR?

Taze sıkılmış greyfurt suyu C vitamini bakımından zengindir. C vitamini de vücudun en çok ihtiyacı olduğu maddedir. C vitamini vücudun ileri yaşlarda azalan kolajen miktarını dengeleyerek hücre dokularını yeniler. Aynı zamdan iyi kolesterol seviyesini artırarak kalp ve damar hastalıklarını önler. Ayrıca güçlü bir antioksidan özelliğe sahip olduğundan vücutta bakteri ve virüs birikimini azaltır. Yapılan araştırmalarda bir bardak greyfurt suyunun 96 kalori içerdiği ve günlük potasyumun yüzde 20’sini kolaylıkla karşıladığı tespit edilmiş.

GREYFURTUN FAYDALARI NELERDİR? 

Soğuk aylarda diyet yapan kişiler için en ideal besin greyfurttur. Yüksek lif sayesinde gün boyu tok kalmayı desteklerken aynı zamanda içerdiği su da yağ yakarak daha hızlı kilo verilmesine yardımcı olur.

Düzenli tüketildiğinde içerdiği flavonodil maddeler kanserojen hücrelerin sayısını azaltır ve bağırsaklardaki fazla toksinleri de dışkı yolu ile atarak kolon kanserine yakalanma oranını düşürür.

Çeşitli nedenlerden dolayı hasara uğrayan saç, cilt ve göz hücrelerini onarır.  Saç ve cildi besleyerek daha canlı parlak görünmelerini sağlar. Gün içerisinde özellikle masa başı çalışanlarında görülen göz yorgunluğu rahatsızlığını azaltarak daha sağlıklı görmeyi destekler.

Eksik kalsiyum nedeniyle eklemlerde artrit rahatsızlığı görülmeye başlanır. Bu da vücut hareketlerini ciddi şekilde kısıtlar. Uzmanlar bu durumu engellemek için yarım bardak greyfurt suyunu ile yarım bardak elma sirkesini karıştırarak tüketilmesini tavsiye ediyor. 

Böbrekleri fazla iltihap, enfeksiyonlu hücre ve toksinlerde temizleyen greyfurt böylece kum taş oluşumunu engeller.

Günde bir bardak tüketilen greyfurt suyu bağışıklığı güçlendirir. Bakteri ve virüslerin sayısını azaltır. 

Yiyeceklerden dolayı ortaya çıkan diş ve diş eti rahatsızlıkları için greyfurt gargarası yapabilirsiniz. İçerdiği antioksidan asitler sayesinde diş ve diş aralarındaki kalıntıları çözerek temizler. İltihabı önleyerek ağız kokusunu giderir.

Karaciğerin düzenli çalışmasını destekleyen etkili besinlerden biridir. Her gün tüketilen bir adet greyfurt karaciğerin fazla toksinlerini temizler.

GREYFURTUN ZARARI VAR MIDIR?

Tansiyon ilaçları ile beraber kesinlikle alınmamalıdır. Tansiyon ilacı alınmadan 3 önce ya da 3 saat sonra tüketilmelidir.

Ruhsal ilaçlar, epilepsi ve uyku ilaçlarının vücutta emilimini hızlandırarak idrar yolu ile atılmalarına neden olduğundan bu ilaçlarla beraberde tüketilmemelidir.

Greyfurt başlı başına kolesterol düşürdüğü için kolesterol ilaçlarından 5 saat sonra tüketilmelidir.

Kan yapıcı ve sıvılaştırıcı özelliği olan greyfurt kalp ilaçlarından en az 4 saat sonra tüketilmelidir. Aksi halde kanın sıvı oranı artınca ne greyfurtun nede ilaçların bir faydası olmayacağından kişinin tansiyonu yükselerek felç kalma oranı yükselir.

 

GREYFURT YAĞI NE İŞE YARAR? 

Kalsiyum, potasyum, magnezyum, bakır ve sodyum maddeleri bakımından zengin olan greyfurtun yağını elde etmek için soğuk pres yöntemi uygulanır. Cilt sağlığına faydaları olan greyfurt yağı, genellikle masaj salonlarında kullanılır. Doğrudan cilde uygulanan greyfurt yağı, selülit gibi oluşumları doğal yolla çözer. Cildi sıkılaştırır. Göğüslere uygulandığında sıkılaşmasını toparlanmasını destekler. Baş ağrısı sırasında alın ve enseye sürülür. Ayrıca kuru cilde sahip olanların kesinlikle kullanmaması gereken bir yağdır. Aynı zamanda greyfurt yağını kullananların ise kesinlikle güneşe çıkmaması gerekir. 

kekik yağı, içerdiği karvakrol madde sayesinde koronavirüs ve diğer gribal virüsleri engellemek için uzmanların son zamanlarda önerdiği doğal ilaçlardan biri oldu. Yüzyıllardır alternatif tıpta sağlık amaçlı tüketilen kekik otundan elde edilen yağı hakkında merak edilenleri araştırdık. Ayrıca güçlü bir iltihap kurutucu olan kekik çayı ve kekik otuna dair her şey de haberin detayında! Kekik yağı ne işe yarar?

Doğada birden fazla çeşidi olan kekiğin vücudumuza birçok faydası vardır. Arılarında bal üretiminde en çok kullandıkları kekik bağışıklık sistemini güçlendirmede en etkili bitkilerden biridir. Kendine has kokusu ile tarla ve çayırlarda kendiliğinden yetişen kekik otunun yapraklarından uçucu yağ elde edilir. Aynı zamanda yapraklar kurutularak çay yapılır. Yüzyıllardan beridir kullanılan kekik otu et yemeklerinde daha çok tercih edilir. Nedeni ise kendine haz tadı ile ete farklı bir tat verir. Asya ve Kuzey Afrika ülkelerinde tıbbi tedavide kullanılan kekik otu yapraklarındaki uçucu yağların antiseptik özelliği sayesinde insan sağlığına inanılmaz faydalar sağlar. Nane ailesine bağlı olan kekik otu zeaksantin, lutein, apigenin, naringenin ve luteolin gibi maddeler içerir. Bunların yanı sıra B kompleksi, K, C vitaminleri ve folik asit bakımından zengindir. Doğada 350’den fazla kekik çeşidi vardır. 

KEKİK YAĞI NE İŞE YARAR?

Genellikle baharat olarak tüketilen kekik tohumları sıkıldığında içeriğinden maddeleri çok güçlü uçucu bir yağ çıkar. Bu yağ özellikle alternatif tıpta ağız içi yaralar için önerilir. Ancak bunun yanı sıra cilt ve saç problemlerinde de kullanılabilir. Tıpkı biberiye ve nane gibi keskin maddeleri sayesinde kas ve kemik ağrılarının tedavisinde masaj yağı olarak önerilir. Nefes darlığı ve astım hastaları içinde kokusu sayesinde açıcı etki sağlar. Solunumu rahatlatır. Gargara olarak hazırlanan kekik yağı diş etlerini güçlendirerek ağız içi enfeksiyonu azaltır. Yakıcı etkisi sayesinde spordan önce bölgesel yağlanmanın olduğu yerlere sürüldüğünde terlemeye ve yağların azalmasına neden olur. Tüm bunların yanı sıra kekik yağı hakkında uzmanlar son zamanlarda büyük bir açıklamada bulundu. İçerdiği karvakrol ya da carvocrol olarak bilinen bileşeni içeren kekik yağı bu sayede güçlü bir antiviral antibakteriyel etkiye sahiptir. Bu yüzden uzmanlar koronavirüse karşı etkili olduğunu vurguluyor. 

KEKİK OTUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Yağlı ve karbonatlı yiyeceklerin midede neden olduğu gaz ve şişkinliğe birebir fayda sağlar. Antibakteriyel özelliği sayesinde vücuttaki serbest radikalleri vücuttan idrar yolu ile atar. Yemek borusu mide ve bağırsaklarda toksin birikimini önler. 

Mide ve yemek borusundaki toksinleri azaltmak için her gün bir bardak kekik çayı içilmesini öneren uzmanlar çayın aynı zamanda ağız kokusunu da önlediğini belirtir.

Böbreklerdeki sıvı oranını dengeleyerek zararlı bakterileri idrar yoluyla atar. Böylece kum ve taş oluşumunu azaltır. 

Antibakteriyel özelliği sayesinde cildi derinlemesine temizlemede oldukça etkilidir. Ciltteki bakterileri yok ederek cildin sıkılaşmasını sağlar. Ayrıca lekeleri gidererek cilde parlaklık sağlar.

Sporcuların sıklıkla yaşadığı kas ağrılarına da iyi gelen kekik içerdiği ayrıştırıcı bileşikler kasların gerginleşmesi ya da sıkılaşmasını önleyerek vücudun daha rahat hareket etmesini destekler. Ayrıca kan da bulunan trombosit hücreleri dengeleyerek iltihap ve ödem oluşumunu da engeller. İçerdiği K vitamini aynı zamanda kemiklerin büyümesini destekler.

Yapılan araştırmalarda günde bir bardak içilen kekik çayı ya da bir kase tavuk suyunun içerisine eklenen kekik beyinde bulunan dopamin ve serotinin mutluluk hormonlarının seviyesini artırdığı gözlemlenmiştir. Uzmanlar özellikle depresyona ya da strese meyilli kişilerin tüketmesi gereken önemli bir bitki olduğunu vurguluyor.

Saç derisinde yaşanan her hangi bir deformasyon saç dökülmesine ve yıpranmasına neden olur. Saçta azalan vitamin ve minerallerde aynı zamanda bu gibi sağlık sorunlarının ciddiyetini artırır. Ancak banyo sırasında son durulamada kekik suyu saçlara dökerek bu durumu azalmasını sağlar. Kekik içerdiği antiseptik özellik sayesinde saç derisini yatıştırır ve hücrelerdeki vitaminleri artırır.

KEKİK OTU ÇAYI NASIL YAPILIR?

Mevsim geçişlerinde sıklıkla yaşanan enfeksiyon ya da üst solunum yolları hastalıkları sonucu ortaya çıkan boğaz ağrısını da dindirmek için tüketilmesi gerekir. Kekik çayının bu hastalıklarda etkili olması için iki yemek kaşığı kekik 3 bardak su, bir diş sarımsak ve 6 damla limonu iyice karıştırıp 10 dakika kaynatıp tüketiniz.

Dizi ve filmlerde son yıllarda psikolojik rahatsızlıkların gösterilmesi artıkça izleyiciler de hastalıkların ne olduğu araştırmaya başladı. Bunlardan biri de konversiyon bozukluğu oldu. Konversiyon bozukluğu kişinin herhangi fizyolojik bir rahatsızlığı olmamasına rağmen kendisinin felç geçirdiğini hissetmesidir. Peki Konversiyon bozukluğu nedir? Konversiyon bozukluğunun belirtileri nelerdir?

Nörovejetatif sistemdeki organların psikolojik etkileri sonucu işlevini yitirmesine konversiyon bozukluğu denir. Histeri rahatsızlığıyla bir tutulurdu ancak uzmanlar son yıllarda bu hastalığın daha farklı olduğunu vurguladığından ayrı bir çalışma yapıldı. Yapılan araştırmalarda hastalık kırsal kesimlerde eğitim düzeyi az kişilerde saha sık rastlandığı ortaya çıkarıldı. Ayrıca 15-35 yaş grubunda görülen rahatsızlık erkeklere oranla kadınlarda daha sık rastlanır. Histeri gibi bu rahatsızlığa sahip insanlarında ilgi çektiği düşünülmüştür. Ancak bu hastalar ilgi çekmek için hasta olduklarını iddia eder. Örneğin: Felç geçirdiğini ya da sık sık bayıldığını düşünür. Yapılan testlerde ise hastanın felç geçirme ya da bayılmaya neden olabilecek bir durumunun söz konusu olmadığı tespit edilmiştir. Psikolojik olarak hastanın kendini bu sağlık sorunlarını yaşadığı hissettiği ortaya çıkarılır. 1900 yıllarında Sigmund Freud’in araştırmaları sırasında bu hastalığı ortaya çıkarmış olabileceği düşünülüyor. Freud bu hastalığın ortaya çıkarılmasının en önemli etkenin bastırılmış duyguların farklı yollarla ortaya çıkma isteği olduğunu vurgulamıştır. 

KONVERSİYON BOZUKLUĞUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

– Konversiyon bozukluğu olan insanlar genellikle nöbet tarzı bir sorun yaşar. Bu sırada sağlık kontrolü yapılır ancak herhangi bir sorun bulunmaz. Ancak hasta sıklıkla felç geçirme ya da bayılma gibi durumlar yaşar.

– Aniden bilincini yitirir. Nerede ve kimlerle olduğunu hatırlamaz. Bazı hastalar kendini bile tanımaz.

– Gün içerisinde sıklıkla uykusu gelir. Uyku süresi bazen uzar. Hastaların bazılarında bir gün boyunca uyuduğu tespit edilmiştir. 

– Aşırı stres altına öfkelenmek yerine aniden düşer bayılır. Uzun süre kendine gelmez.

– Konuşma yetisi azalır. Hızlı düşünmez. Kelimeleri düzensiz bilinçsiz seçer. 

– Vücudunun ağrıdığını bu ağrıların kendisini öldüreceğini düşünür. 

– El, kol, dudak ya da dilini ısırır. 

– Kafasında sürekli bir şeyler kurar.

– Nöbet sırasında etrafındaki insanların sesini duyar ancak tepki vermez.

– Hayır demekten kaçınır. Herkesin işini yapmaya gayret gösterir. 

– Aşırı sakin ve kibarlardır. 

KONVERSİYON BOZUKLUĞUN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Belirtiler sonrası hastalar genellikle fizyolojik bir durum olup olmadığı bakılır. Testler sonucu hastaya bazı terapi yöntemleri uygulanır. Psikolojik sorunlarda bu sürede ele alınır. Ne neden bu durumları tetikler uzmanlar genellikle bu duruma bakarlar. Hastanın tedavisinin başarılı olması için öncelikle hastalığı kabul etmesi gerekir. Ayrıca aile desteği ve çevredeki insanlarında desteği bu süreçte oldukça önemlidir. 

Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde sıklıkla tüketilen acı biber içerdiği kapsaisin maddesi sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir. Güçlü bir antioksidan etkisi olan acı bazı insanlarda mide yanmasına ya da sivilceye neden olur. Ancak genel itibariyle faydası zararından fazladır. Ayrıca uzmana danışarak tüketilmesinde fayda var. Peki Acı biberin faydaları nelerdir

Ülkemizde Güneydoğu Anadolu mutfaklarında sıklıkla kullanılan acı biberin tüketimi M.Ö önceki yıllara kadar dayanıyor. En acı biber ise Amerika kökenlidir. Cin biberi olarak da geçen acı biber Amerika’dan Avrupa’ya yayılması ile İspanyol mutfağının ham maddesi haline geldi. Hemen hemen her  soslarında ve yemeklerinde kullanılan acı biberi alternatif tıpta sıklıkla kullanılmıştır. Dünya üzerinde farklı yetiştirilen ve farklı tüketilen acı biber ilaç sektöründe de ham madde olarak yer alır. Biberin acı olmasındaki en etkin madde capsaicindir. Bu madde aynı zamanda C vitamini özelliği görür. Aynı zamanda yüksek lif kaynağı olan acı biber, doğal bir mucizedir. Vücudu adeta yenileyen acı biber aşırı tüketildiğinde tahribata da neden olur. Araştırmalara konu olan acı biberin hücreleri yenilediği fark edilmiştir. Bu da biberin kanser tedavilerinde etkili olup olmadığı yönünde araştırmalar yapılmasına sebebiyet verdi. Tüm araştırmaların sonucunda acı biberin insan vücudunu yenilediği kanıtlandı. Uzmanlar her hangi bir sindirim problemi olmadıkça düzenli tüketildiğinde acı biberin vücudu tüm hastalıklara karşı koruduğunu vurguluyor. 

ACI BİBERİN FAYDALARI NELERDİR?

Capsaicin maddesi beyindeki endorfin salgılamasına bu da mutluluk hormonunun çoğalmasına neden olur. Gün içerisinde iş ortamı, beslenme ve sağlıksız yaşam koşulları stres ve yorgunluk gibi hem ruhsal ve fiziksel sorunlara zemin hazırlar. Acı biber bu gibi sorunların ortaya çıkmamasını sağlar.

Yüksek antioksidan içeren acı biber vücudu tüm toksinlerden arındırır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Turunçgillerin sağladığı C vitaminin iki katını tek seferde karşılar. Özellikle kış aylarında ve mevsim geçişlerinde vücudun mekanizma sistemini güçlendirir.

Kan dolaşımındaki aksaklık tüm vücudu olumsuz etkiler. Kalp krizi, damar tıkanıklığı, diyabet gibi ciddi hastalıklara zemin hazırlayan kan dolaşımındaki hasarı önlemede de etkili olan acı biber kanın incelmesini destekleyerek. Pıhtılaşmasını önler. Kolesterol ve şekeri düşürür. Kan akışı aynı zamanda kan basıncını da düzenleyerek tansiyonu engeller.

Sinüs kanalları enfeksiyonlu hücrelerin çoğalması için ideal yerlerdir. Burada artan enfeksiyonlu hücreler, burun, kulak ve boğaz hastalıklarına neden olur. Acı biber içerdiği antioksidan sayesinde sinüs kanallarını temizleyerek hastalıklara sebebiyet verecek durumları ortadan kaldırır.

Acı biber sindirim sistemi özellikle kabızlık hastalığına karşı olumlu bir etkisi vardır. Bağırsakların çalışmasını destekleyerek sindirimi kolaylaştırır. 

Vücuttaki asit oranını dengeler. Özellikle ürik asidin artışını engelleyerek romatizma ve kemik hastalıklarını önler. 

ACI BİBERİN ZARARI NEDİR?

İçeriğinde yüksek miktarda çözücü madde içeren acı biber, yakıcı etki gösterir. Bu da tüketildiğinde tüm sindirim sistemini etkiler. Aşırı tüketildiğinde buradaki hücrelerin madde yapısını bozar. Kanserin oluşmasında bile neden olabilir. Ancak sınırlı tüketildiğinde kanseri engeller. Çünkü yüksek miktarda C vitamini içerir. Bu yüzden uzmanlar kişilerin aşırı acı olan biberlerden günde 3 tane orta düzeyde olanlarda ise 5 tane daha hafifleri ise 8 tane tüketilebileceğini vurguluyor. Çok acı olan biber mide duvarının delinmesine zemin hazırlayabilir.