Şunun için etiket arşivi: Sağlık

Son günlerde çoğalan corona virüslerden biri olan Mers hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Orta Doğu ülkelerinde ortaya çıkan ve ölümcül sonuçlara neden olan Mers virüsünün develerden insanlara insanlardan insanlara yayıldığı tespit edildi. Genellikle Sars ile karıştırılır ancak bu virüsün hücresel etkisi farklıdır. Peki Mers virüsü nedir? Mers virüsünün belirtileri nelerdir? Mers virüsü nasıl bulaşır?

2003 yılında Mers-CroV virüsü Orta Doğu ülkelerinde aniden ortaya çıktı. Mers virüsü araştırmalar sonucu Corona virüslerinden biri olduğu tespit edildi. Corona virüsü grip, nezle ve akut solunum yolları hastalıklarına neden olan virüslerin genel adıdır. Asya ülkelerinde bu virüs Sars çeşidiyle görülür. Türkiye’de ise pnömoni yani zatürreye neden olan virüs vardır. Bu virüsler temel etkenlerine bağlı aynı belirtilerle ilerlese bile aynı şiddeti göstermez. Çünkü grip ve nezle gibi hafif rahatsızlıklar olarak görülür atlatılabilir. Ancak Sars ve Mers bu virüs çeşitleri arasında en tehlikelisidir. Burun boşluklarına yerleşen virüs daha sonra solunum yollarına iner. Lübnan, Umman, Suudi Arabistan ve Suriye’de görülen virüs, uluslararası uçuşlar nedeniyle dünyaya yayıldı. Yapılan araştırmalarda deve ve keçilerde bulunan Mers virüsü insana bulaşır. Ancak insanda mutasyona uğrayan Mers virüsü etkenliğini artırarak akut solunum yolları hastalıklarına neden olur. Solunum iflasına neden olduğundan geri dönüşü olmayan sonuçlara ortaya çıkabilir. Seyahat virüsleri arasında yer alır. 

MERS VİRÜSÜ NASIL BULAŞIR? MERS VİRÜSÜNDEN NASIL KORUNULUR?

Ortaya çıktığı yıllarda yapılan araştırmalara göre Mers virüsü hayvanlardan insanlara bulaşır. İnsandan insana ise hava ve temas yoluyla geçer. Örneğin; hapşırma, öksürme, tokalaşma gibi temas durumlar virüsün geçme olasılığını artırır. Hava ile solunuma yerleşme ihtimali olduğundan virüsün tespit edildiği kişilere eldivensiz ve maskesiz yaklaşılması uygun değildir. Ayrıca virüse bir kere maruz kalmış ancak tedavi görülen hastalara bile tamamen arındırılmadan dokunmak yasaktır. Bu yüzden uzmanlar özellikle Orta Doğu’da görüldüğünden bu ülkelere giden vatandaşların daha dikkatli olmasını vurguluyor. Mers virüsü bağışıklığı zayıf, çocuk, hamile ve yaşlılarda ölümle sonuçlanma olasılığını artırır. Uzmanlar yüzyıllardır bilindiği gibi sarımsak ve soğan gibi çok güçlü antioksidanların tüketiminin artırılması gerektiğini vurguluyor. Bunun yanı sıra yeşil besinler ve domatesinde bağışıklığı güçlendirerek virüslere karşı kalkan olacağı belirtildi. Sık sık vücut ve el dezenfekte edilmeli. 

MERS VİRÜSÜNÜN BELİRTİLERİ NELERDİR?

– Karın kasların kasılma ve şiddetli kramplar 

– Balgamlı öksürük, boğaz şişliği, yutkunma zorluğu

– Nefes alırken sinüs yollarında ağrı ileri zamanlarda ise göğüs ağrısı

– Mide bulantısı, sıvı kusma ve ishal

– Aniden vücut ısısında yükselme gibi belirtilerle kendini gösterir. 

MERS VİRÜSÜNÜN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Diğer corona virüsleri gibi mers virüsünün de her hangi bir tedavisi yoktur. Genellikle hastalar solunum cihazlarına bağlanılır. Antibiyotik ilaçlar verilir. Ancak ilerlemiş mers virüsünün geri dönüş mümkün değildir. Seyri yavaş olan mers virüsü için ise uzmanlar genellikle doğal antibiyotikler tüketilmesini önerir. 

MERS VİRÜSÜ TÜRKİYE’DE VAR MI?

2003 yılında Orta Doğu’ya seyahat eden bazı kişilerde görüldü. Özellikle Hac ve Umre ziyaretine giden kişilerde ortaya çıkması paniğe neden olmuştu. Adana, İstanbul ve Batman gibi şehirlerde yaşlı kişilerin rahatsızlanmasıyla virüs fark edilmişti. Ancak daha sonra yayılmadığı ve erken müdahale edildiği ortaya çıktı. 

A vitamini bakımından en zengin besin olan havuç, turuncu dışında mor, siyah, kırmızı, beyaz ve sarı gibi renkleri de vardır. Turp ailesine bağlı olan havuç, göz sağlığında gece görünüşü artıran mucize bir besindir. Uzmanlar düzenli tüketilmesi gerektiğini söyledikleri besin listesinde ilk on sırada yer alıyor. Peki havucun faydaları nelerdir? Hangi hastalıklara iyi gelir? Düzenli havuç suyu içerseniz ne olur?

Tarihi kitaplarda anlatılanlara göre havuç, Orta Asya kökenlidir. İlk tarımda ekilmeye başlandığında kökleri yerine çıkan yeşil yaprakları tüketilirdi. Yeşil yaprakları yakın akrabası olan maydanoz, kişniş, rezene, anason ve kimyon gibi kurutulur ve alternatif tıpta kullanılırmış. Havuç tohumlarının ilki ise Güney Almanya topraklarında M.Ö yıllara aittir. Daha sonra kökünün pişirilip tüketildiği fark edilir. İlerleyen zamanlarda ise alternatif tıpta ilaç olarak kullanılmıştır. Lapası zeytin yağı ile karıştırılıp krem elde edilir. Bu krem yaraları çabuk iyileştirir. Bunun dışında havuç kaynatılıp suyu tüketilir. Bu su sindirime iyi gelir. Tüm bunların yanı sıra havuç A vitamini bakımından doğada bulunan en güçlü besindir. A vitamini gözdeki sarı noktanın daha iyi görmesini sağlar. Doğada en sık kullanılan turuncu havucun yanı sıra daha birçok rengi bulunur. Yunan tıp kitaplarında faydaları ve kullanım alanları saymakla bitmeyen havuç çiğde tüketilebilir.

ZENCEFİLLİ HAVUÇ SUYUNUN FAYDALARI

HAVUCUN FAYDALARI NELERDİR? HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Kök sebzelerinde en fazla vitamin ve minerale sahip olan havuç, lif kaynağı bakımından da zengindir. Bu özelliği sayesinde iyi bir antioksidan olan havuç vücuttaki hücrelerin performansını artırır. 

Beta karoten maddesi hücrelerin mutasyona uğramasının önüne geçer. Bu madde bakımından zengin olan havuç, düzenli tüketildiğinde kolon ve meme kanserini önler. Yapılan araştırmalarda meme kanseri yaşanma ihtimali olan kadınların düzenli havuç tüketerek hücrelerin kötü tümöre dönüşmesinin önüne geçtiği görülmüştür. 

Bir ay boyunca düzenli tüketilen çiğ havuç kandaki kötü kolesterolü dengeler. Bununla beraber kan basıncını da olumlu etkilediği için yüksek tansiyonu kalp ve damar hastalıklarının önüne geçer. İsveç bilim adamlarının yaptığı araştırmada kalp krizi geçirme ihtimali olan hastalara düzenli havuç tüketimi sağlanmıştır. Bunun sonucunda hastaların yüzde 70’inin kalp krizi riskinin azaldığı görülmüştür.

Göz içinde azalan sıvı ve vitamin görme kaybına neden olur. Özellikle görmeyi destekleyen sarı noktanın fonksiyonu düşer. Ancak A vitamini bakımından zengin olan havuç, göz içi vitaminleri artırarak görme kabiliyetini artırır. İleri yaşlarda görülme ihtimali olan gece körlüğünün de önüne geçer. 

Kandaki şeker artıkça ya da azaldıkça diyabet hastalığı ortaya çıkar. Bu durum beraberinde ciddi hastalıkları da getirir. Antiseptik özelliği olan havuç kandaki şeker seviyesini düzenler. 

Havuç sindirim problemlerinin de önüne geçer. Bağırsakların performansını artırır. Mide asidini düzenler. İçerdiği lif sayesinde midedeki gastirik asitlerin çoğalmasının önüne geçer. Yemek sonrası mide şişkinliği ya da gaz sıkışması gibi yaşam kalitesini düşüren rahatsızlıkların yaşanmasını engeller.

Topraktaki tüm mineralleri barındıran havuç çiğ tüketildiğinde diş kökünü güçlendirir. Tükürük bezlerindeki besin atıklarını temizler. Alkalik madde bakımından zengin olduğundan ağız içindeki bakteri sayısını azaltır. Ağız kokusu ve enfeksiyonu gibi durumların önüne geçer. 

Güçlü C vitamini sayesinde antibakteriyel etki gösterir. Kandaki beyaz hücrelerin sayısını artırır. Bağışıklığı güçlendirir. Mevsimsel geçiş hastalıklarının yaşanma olasılığını azaltır. 

DÜZENLİ HAVUÇ SUYU İÇERSENİZ NE OLUR?

İleri yaş görme kaybı engellenmiş olur. Kansere yakalanma riski azalır. Mide asidi düzenlendiğinden gastirit ve ülser gibi hastalıkların önüne geçilir. Kan basıncını dengeler. Hafıza gücünü artırarak tam konsantre sağlar. Kronik baş ağrılarının yaşanmasını önler. Hamile kadınların amnisyon sıvısının artmasında yardımcı olur. 

İBRAHİM SARAÇOĞLU’NUN HAVUÇ SUYU ÖNERİSİ

Düzenli olarak 2 ay kesintisiz her akşam yemeğinden 1 saat sonra taze sıkılmış havuç suyu tüketilebilir. 2 ay sonra haftada 3 güne düşürülmeli. Her tüketimde havuçlar meyve sıkacağında taze yapılmalı. 

Çam ağacı ailesine ait olan köknar ağacından toplanan çam sakızının faydalarının ne olduğunu biliyor musunuz? Yüzyıllardır alternatif tıpta ve çeşitli şekillerde kullanılan çam sakızı hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Kuru öksürükten akciğer iltihaplanmasına kadar birçok hastalığa doğal şifa olan çam sakızına dair her şey haberin detayında…

Çam ağacı ya da çam ağacı ailesine bağlı olan köknar ağacından elde edilen sakızın rengi  bala benzer. Ancak kıvam olarak biraz daha sert olan çam sakızı, ağır kokusu vardır. Tadı da acı olan çam sakızı, çiğnendikçe mor rengini alır. Aynı zamanda çiğnedikçe sertlik oranı artar. Her mevsim yeşil kalabilen köknar ağacı, 300 yıl boyunca yaşar. Köknar ağaçları yukarı doğru uzar. Kozalakları olan köknar ağacının gövdesindeki kabukların altında sakız oluşur. Göknar olarak da bilinen köknar ağacı, nemli iklimlerde yetişir. Eski çağlardaki insanlar köknar ağacı için şifacı derler. Çünkü ağacın sakızından yapraklarına reçinesine kadar her yeri faydalıdır. Köknar ağacının içinde D, B12, A vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, sodyum ve şeker bulunur. Bu sayede sakızda da aynı değerler bulunmaktadır. Güçlü bir antioksidan olan çam sakızı iltihabı vücuttan kolayca söküp atar. Akciğerleri yenileyen çam sakızı, özellikle öksürüğe iyi gelir. Kilosu adeta altınla yarışan çam sakızı, Artvin’de kilosu 600’den satılır. Toz hale getirerek balla karıştırılan çan sakızı kanser hastalıklarını önler. Aktarlarda satılan çam ağacı sakızı, doğal ilaç olarak da kullanılır. 

ÇAM SAKIZININ FAYDALARI NELERDİR?

En yaygın faydası ağız ve diş sağlığınadır. Çiğnendikçe besin atıklarını tükürük yoluyla atan çam sakızı, dişlerin beyaz kalmasını sağlar. Diş çürümesini de önleyen çam sakızı aynı zamanda ağız içi yaralara da iyi gelir. 

Midenin asit oranını düşüren çam sakızı ülser ve gastirit gibi hastalıklara fayda sağlar. Yemek sonrası bu tarz hastalık yaşayanlara tavsiye edilir. Aynı zamanda  karın şişliği sorunu içinde olur. 

Güçlü bir antioksidan olan çam sakızı, solunum yolu hastalıklarına da iyi gelir. Özellikle akciğeri temizler. Solunum sorunlarında doğal ilaç olan çam sakızı, öksürüğü de keser. Balgam söktürücüdür. 

Yüzyıllardır yaralar için doğal ilaç yapılan çam sakızı, aynı zamanda kozmetik ürünlerde ham madde olarak kullanılır. Cilt hücrelerini hızla yenileyen çam sakızı, kırışık ve kuruluğa da iyi gelir. Cildin parlaklığını artırır.

Yüksek miktarda A vitamini içerdiğinden göz sağlığına da iyi gelir. İleri yaşlarda azalan göz vitaminlerini artırarak katarak ve kuruluk gibi hastalıklara fayda sağlar. 

Yapılan araştırmalarda çam sakızı tozu ve balı vücuttaki hücrelerin mutasyona uğramasını önler. Böylece kanser hastalıklarının yaşanmasının önüne geçer. 

Toplumda hemen herkesin tükettiği sakızın insan sağlığına inanılmaz faydalarının olduğunu biliyor muydunuz? Bilimsel olarak da sakızın sağlık açısından olumlu etkisi ortaya çıkarılmıştır. Hem sade hem de çeşitli aromalarla yapılan sakız hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Sakız çiğnemenin faydaları nelerdir? Sakız çiğnemek diş çürümesini önler mi? Tüm soruların detayı haberin detayında…

Çiklet ya da ciklet olarak da bilinen sakız, eski Yunan ve Kızıldereliler zamanında ağaçlardan elde ettikleri maddelerle yapılırdı. Ağaçtan elde edilen madde temizlendikten sonra içine bazı maddeler eklenerek daha tatlı bir hal alır. Sanayi Devriminden sonra ağaçtan elde edilen lateks maddesi temizlenerek şeker, nişasta ve aromatik maddeler eklenerek daha modern yapılmadı. Ayrıca sakız xylitol, sorbitol ve maltitol gibi maddeler ile tatlandırılır. Yapılan araştırmalarda sakızın özellikle psikolojik rahatsızlıklarda etkili olduğu ortaya çıkarıldı. Özellikle sigara gibi tiryalikten kurtulmak için tercih edilir. Türk tarihinde ise damla sakız vardır. Damla sakız çam ağaçlarında elde edilir. Biraz sert olan damla sakızı mide sağlığından yüzdeki kemiklerin güçlenmesine ayrıca tıkanan kulakların açılmasına kadar fayda sağlar.

SAKIZ ÇİĞNEMENİN FAYDALARI NELERDİR?

Sakız çiğneyen insanın hafızası güçlenir ve test sınavlarında daha başarılı olur. Ayrıca uzmanlar, sakız çiğnerken yapılan çene hareketlerinin de hafızayı güçlendirmeye yardımcı olduğunu söylüyorlar. 

Uzmanlar sakız çiğneme esnasında beyne giden kan akışının %40 arttığını ve beynin daha fazla oksijen aldığını açıkladılar. 

Psikologlar sakızın stres oranını azalttığı, motivasyon ve uyanıklığı arttırdığı bununda vücudun enerjisine katkı sağladığını belirtiyorlar.

En hızlı kalori yakma yöntemlerinden biri de sakız çiğnemektir. Özellikle yaşlı ve hareket etmede zorlanan insanlar için bu yöntemin oldukça fayda sağlamaktadır.

Bağırsak hareketlerini artıran sakız, ayrıca ağızda tükürük oranını da artırmaktadır bu da midedeki reflüye ve fazla gaz oranına iyi gelir.

Yemeklerden sonra sakız çiğnemek, ağız ve diş temizliği için önemli olan etkenlerden biridir.

SAKIZ ÇİĞNEMEK DİŞ ÇÜRÜMESİNİ ÖNLER Mİ?

Dişlerin yüzeyini kaplayan plak, ince ve yapışkan bakterili bir maddedir. Bu madde ağız yoluyla alınan yiyecek ve içeceklerdeki maddeleri aside dönüştürerek birikmesini önler. Asit dişin minesini korur. Ancak çeşitli komplikasyonlardan dolayı bu asit besin ve yiyeceklerin birikmesini önleyemez. Bu da minenin zayıflamasına ve dişlerin sararmasına yol açar. Ayrıca biriken besinler enfeksiyona dönüşür. Ancak şekersiz sakızlar ağız içindeki tükürük oranını artırarak asidin oranını artırıp bu besinlerin birikmesini önler. Hem diş beyazlığını hem de diş çürümesinin önüne geçer. 

Akdeniz Bölgesi’nde yaygın olarak tüketilen görüntüsü lokuma benzeyen cezeryenin ne olduğunu biliyor musunuz? Vitamin ve mineral deposu olan cezerye birkaç besin değerinin bir araya gelmesiyle yapılır. Vücudun enerjisini artıran cezerye hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Cezeryenin faydaları nelerdir? Cezerye nasıl tüketilir? Tüm soruların detayı haberin detayında…

Arapçada Havuç anlamına gelen Cezerye, havuç, toz şeker ve Hindistan cevizi ile yapılan bir tatlı türüdür. İçerisine Antep fıstığı, fındık veya ceviz eklenebilir. Omega-3 ve A vitamini bakımından zengin olan besinlerin bir araya gelerek yapılan bu tatlı türü özellikle kış aylarında ortaya çıkan hastalıklara fayda sağlar. Havuçlar rendelenip kaynatılır. İçerisine toz şeker eklenir. İyice kaynatılır. Bu esnada içerisine isteğe bağlı yukarıda sayılan kuruyemişleri eklenebilir. Daha sonra belli işlemlerden geçirilir. Bazı yörelerde tüm işlemler yapıldıktan sonra ateşte kavrularak da tüketilir. Akdeniz Bölgesin’de sıklıkla yapılır. Mersin yöresinde adım başı her yerde var. Arap kültüründen yüzyıllar önce kültürümüze girdi. Kahve ya da çay gibi içeceklerle beraber ikram edilir. Bunun dışında yöre halkı misafirlerine ikram ederek onlara değer verdiklerini gösterir. Buraları ziyaret eden turistlerin ise hediyelik olarak tercih ettiği tatlı çeşididir. İçeriğinde havuç bulunduğundan besin değerleri aynıdır. Bunun yanı sıra içerisine fındık, ceviz ya da Antep fıstığı konulduğunda bu değer iki kat artar. 

CEZERYENİN FAYDALARI NELERDİR?

A vitamini bakımından zengin olduğundan göz sağlığı için birebir fayda sağlayan ideal bir besindir. Uzmanlar havucu direk tüketemeyenler için önerir. Özellikle ileri yaşlarda görülen katarak hastalığının önüne geçer. Eğer içeriğinde ceviz varsa aynı zamanda gözlerin görme oranını artırır.

İçeriğinde fındık içeren cezerye cildin yenilenmesini destekler. Hücrelerin oluşumunu koruyan fındıklı cezerye saçların daha daha gür çıkmasını sağlar. Anti aging etki göstererek yaşlanmayı geciktirir.

Tüm çeşitleri kronik yorgunluğu ortadan kaldıracak en doğal besindir. Sinir hücrelerin yapısını korur. Bu sayede ruhsal hastalıkların yaşanma olasılığını da azaltır. Metropollerde yaşayanlar için uzmanlar, günde en az ortalama iki dilim tüketmesi gerektiğini vurguluyor.

Lif bakımından zengin olan cezerye kötü kolesterolü düşürerek kalp ve damar sağlığına fayda sağlar. Bunun yanı sıra sindirimi düzenler hem kabızlığı hem de ishalin oluşmasını önler. Aynı zamanda diyet yapanlar için ideal bir tatlı çeşididir. Aşırı tüketilmedikçe kilo vermede yardımcı olur.

Yüksek vitamin ve mineral içerdiğinden vücudun enerjisini yükseltir. Geleneksel olarak yeni evlenen çiftler tüketir. Hem yumurtalığı korur hem de erkeklerdeki sperm oranını artırır.

Sinir hücrelerini güçlendirdiğinden beyne de fayda sağlar. İleri yaşlarda görülen unutkanlık ve alzheimer gibi hastalıkları önler.

Ceviz, antioksidan açısından oldukça zengin olan bir besin kaynağıdır. Sağlıklı kalmak için her gün bir avuç ceviz tüketmek gerekir. Cevizin iç kabukları da en az cevizin kendi kadar yararlıdır. “Yasemin.com” ekibi olarak cevizin iç kabuklarının nelere faydalı geldiğini sizlerle paylaşıyoruz.

Cevizin, Alzheimer, kanser gibi stres sonucu oluşan ağır hastalıkları engelleyen, kalp rahatsızlıklarını tedavi eden bir görevi vardır. En az ceviz kadar ayrı bir şifa olan cevizin iç kabuklarının faydalarını “Yasemin.com” ekibi tarafından sizler için derledik.

İşte, cevizin iç kabuklarının faydaları…

Ceviz içinin kabuklarını saklayınız. 1 fincan ayarında su kaynatınız. Bir tutam ceviz içi kabuğunu suyun içine atıp 2-3 dakika kırmızı bir renk alana kadar kaynatınız ve biraz demlendiriniz. Her gün 1 bardak içiniz.

Her gün bir bardak içilen ceviz içi kabuk suyu sayesinde:

– Öksürük ve balgam problemine oldukça iyi geldiğini fark edeceksiniz.

İçindeki omega 3, yağ yakımını sağlıyor. Kolestrolü dengede tutuyor ve artmasına engel oluyor. Bu nedenle yüksek kolestrolü olanların özenle tüketmesi gerekiyor.

 Bölgesel yağlanmalara iyi geliyor. Karın, göbek ve basenlerdeki fazlalıklar için düzenli tüketildiği koşulda yağların eridiğini göreceksiniz.

Yüzyıllardır şerbet olarak tüketilen meyan kökü, Çin alternatif tıbbının vazgeçilmez doğal ilacıdır. Ağaç dalı gibi görüntüsü olan meyan kökü, tatlı bir tada sahiptir. Üst solunum yolları hastalıklarından tutunda cilt ve sa sağlığına da inanılmaz katkısı olan meyan kökü hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki meyan kökünün faydaları nelerdir? Meyan kökü çayı nasıl yapılır? Meyan kökü ne işe yarar? Tüm soruların yanıtı haberin detayında…

Şerbet olarak tüketilen meyan kökü yöreden yöreye kullanımı değişmektedir. Hemen hemen herkes faydasından bir haber meyan kökünü tüketir. Yurt dışında ilaç sanayisinde kullanılan meydan kökü yüzyıllar önce ise tıbbi tedavinin ham maddesi arasında yer alır. Akarsu kenarlarında yetişen meyan bitkisi yaz ayları yetiştikten sonra toplanıp kurutulduktan sonra yıl boyu tüketilir. Meyan bitkisinin yetiştiği toprağa göre tadı da değişmektedir. Kimisi tatlı kimisi acı olan meyan kökü glikoz, sakaroz, nişasta, tanen, asparagin, yağ, zamk, reçine, çok tatlı olan glycyrhizik asidi ve glychrizin gibi bileşenler içermektedir.  Ülkemizde meyan kökü geleneksel olarak şerbeti yapılır tüketilir. Özellikle Osmanlı mutfağının baş taçlarından biri olan meyan kökü hakkında bin bir derde deva olarak söz edilir. Bakla ailesine ait olan meyan kökü, çalımsı bir bitkidir. Anavatanı Rusya ve Çin’dir.  Meyan kökleri kaynatılıp içindeki maddeler suya salındığında bal kıvamında bir madde oluşur. Bu madde genellikle pastalarda kullanılır. 

MEYAN KÖKÜNÜN FAYDALARI NELERDİR?

İçerdiği  kumarin bileşeni vücuttaki iltihaplı hücreleri kısa sürede temizler. Bu yüzden özellikle kış aylarında artan ses kısıklığı, balgam ve kuru öksürük gibi rahatsızlıklara iyi gelir. 

Hastalıklara bağlı gelişen ani ateşlenmeye karşı tahriş olan hücreleri yeniler. Aynı zamanda kemik ve eklemlerde oluşan ağrıları da dindirir. 

Uzmanlar genellikle ağız içi yaralarda meyan kökünün kaynatılan suyu ile gargara yapılmasını tavsiye eder. İltihabı kısa sürede söktüğü için idrar yolu ile tüm iltihaplı hücreleri atar. Bunu yaparken mide asidini de düzenler ve bağırsaklardaki parazitleri de azaltır. 

Cildin deformasyona uğrayan bölgeleri içinde doğal ilaç olan meyan kökü özellikle akne ve sivilce tedavilerinde kullanılabilir. Bunun yanı sıra sedef hastalığının tedavisinde de etkili olduğu bazı uzmanlar tarafından vurgulanıyor.

Yağlı ve karbonhidratlı yiyeceklerin neden olduğu kabızlık gibi problemlerin çözümünde de etkili olan meyan kökü aynı zamanda sürekli yaşanan kramp durumlarında da etkilidir. 

–  Antimikrobiyal, antioksidan ve tonik özellikleri sayesinde karaciğerde biriken toksinleri kısa sürede temizleyerek vücutta yağ birikimine engel olur. Bunun yanı sıra yatıştırıcı özelliği sayesinde kronik yorgunluğu ve stres durumlarını azaltarak sinir sistemini korur. 

MEYAN KÖKÜ ÇAYI NASIL YAPILIR?

4 bardak sıcak suyun içerisine 4 tatlı kaşığı meyan kökü koyup karıştırınız daha sonra 10 dakika da kaynattıktan sonra demlenmeye bırakınız. Kullanacağınız alana göre ılık ya da soğuk tüketiniz. Gün içerisinde bir bardak tüketebilirsiniz. Aç ya da tok fark etmez. 

MEYAN KÖKÜ ŞERBETİ NE İŞE YARAR?

Mide ve bağırsakların işlevselliğini korur. Güçlü bir idrar söktürücüdür. Her 4 kişiden 2’sinde görülen böbrek ya da mesanedeki taşı düşürmede etkilidir. Üst solunum yolları hastalıklarından tahrip olmuş boğazın tahribatını azaltır. Aynı zamanda balgam söktürücü özelliği sayesinde boğaz ve sinüs yollarını temizler. 

MEYAN KÖKÜNÜN ZARARLARI NELERDİR?

İçeriğinde fazla çözücü bileşen olduğunda vücuda yeteli miktarda alınmalıdır. Aksi halde toksinlenip eklemlerde  ödem oluşturabilir. Aynı zamanda hızlı emilime neden olarak potasyum kaybına neden olabilir. Gebelik sırasında hamilelerin kullanmaması gerekir. Fazla tüketildiğinde yüksek tansiyona ve baş dönmesine neden olabilir.

Hem tat hem de görüntü olarak kırmızı ete benzeyen hinti etinin insan sağlığına faydaları olduğunu biliyor musunuz? Özel kutlamalarda genellikle tercih edilen hindi eti, tam bir protein kaynağıdır. Sert soğuk iklimlerde tüketilmesi tavsiye edilen hindi eti, hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Peki hindi etinin faydaları nelerdir? Hindi eti hangi hastalıklara iyi gelir? Hindi eti nasıl tüketilir? Tüm soruların yanıtı haberin detayında…

Kolesterol ve yağ oranı oldukça düşük olan hindi eti, protein bakımından da bir o kadar zengindir. Tarihte ilk kez 16. yüzyılda İspanyollar tarafından Avrupa’ya getirilen hindi, özel kutlamalarda tercih edildi. Anadolu topraklarında ise yüzyıllardır tüketilen hindi eti, özellikle soğuk kış günlerinde vücut ısısını artırdığından tüketildi. Pişirilmesi zor olan hindi eti günümüzde çok tercih edilmez. Özel günlerden özel günlere pişirilerek tüketilen hindi eti, 100 gramlık bir prosyonu bile vücudun ihtiyacı olan proteini fazlasıyla karşılar. Diyet yapanların tavuk ve kırmızı etine oranla hindi eti tüketilmesi tavsiye edilir. Çünkü hindi etinin yağ oranı oldukça az ve bağırsakların çalışması için fayda sağlar. Bunların yanı sıra serotonin üretimi konusunda da oldukça etkilidir. Uzmanlar bu yüzden insanların ayda bir kez de olsa hindi eti tüketmelerini öneriyor.

HİNDİ ETİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Düşük kolesterol seviyesi içeren hindi eti, kalp ve damar sağlığına olumlu katkı sağlar. Kandaki kötü kolesterol seviyesini düşüren hindi eti, ani damar tıkanmalarını önler.

B vitamini kompleksi bakımından zengin olan hindi eti, vücudun enerji oranını artırır. Aynı zamanda enerji depolayan hindi eti, yoğun iş temposunda stres ve depresyon gibi sorunların yaşanmasını engeller. 

Kandaki hücrelerin sayısını artırarak kansızlığın önüne geçer. Aynı zamanda kan basıncını dengeler. 

Serotonin hormonu bakımından zengin olan hindi eti, özellikle ruhsal hastalıklar yaşayan kişiler için tavsiye edilir. 

Yüksek antioksidan içeren hinti eti, vücuttaki hücrelerin yenilenmesini sağlar. Böylece yaşlanmayı geciktirir. 

HİNDİ ETİNİN ZARARI VAR MIDIR?

Her besinde olduğu gibi hindi eti de alerjik reaksiyona neden olabilir. Bu yüzden tüketilmeden önce bir uzmana danışılması gerekir. Bunun yanı sıra son günlerde hormonlu besinler listesinde olan hindi eti hakkında bilgili olmadan alınması tavsiye edilmez. Aksi halde yukarıdaki tüm faydaların tam tersi bir etkiye neden olur. 

HİNDİ ETİ NASIL TÜKETİLİR?

Birçok pişirme yöntemi ile tüketilen hindi et konusunda Anadolu mutfağında en lezzetli tarif bulunmaktadır. Hindi eti marine edildikten bir süre sonra bekletilir. Bir gün boyunca hazırlanan sarımsaklı baharatlı sosta bekletilen hindi eti daha sonra yüksek ısında bir fırına verilir. En az 3 en fazla 5 saat sonra fırından çıkartılarak tüketilebilir. Ya da göğüs kısmı ufak ufak kesilerek pilavlı yemek yapılır. 

Yüksek antioksidana sahip kırmızı pancar, insan sağlığı için birçok faydası vardır. Peki kırmızı pancarın faydaları nelerdir? Günlük yaşam içerisinde insan sağlığını en çok bozan rahatsızlık strestir. Stresle baş etmenin yolu ise vücuttaki sinirlerin dengeli bir şekilde dağılmasını sağlamaktır. Stresi bitiren mucize besinlerin başında kırmızı pancar gelir. Peki Kırmızı pancarın faydaları nelerdir? Pancar hangi hastalıklara iyi gelir? Pancar suyu ne işe yarar? Haberin detayında kırmızı pancara dair merak edilenleri bulabilirsiniz.

Genellikle turşu olarak tüketilen pancar tam bir vitamin deposudur. İçeriğinde A, B6, B12, C, E ve K vitaminlerinin yanı sıra niyasin, riboflavin, kolin, betain ve pantotenik maddeleri barındırır. Bilimsel olarak da kanıtlanan kırmızı pancar insanın günlük ihtiyacı olan vitamin ve vitaminleri sağlar. Bağışıklıktan sindirime kadar hemen hemen vücudun her yerini yenilemede etkili olan kırmızı pancar, ıspanakgiller ailesine bağlıdır. Toprak altında yetişen ve yetiştiği toprağın tüm vitamin mineralini içeren pancar, özellikle stres gibi günümüzde yaygın olan rahatsızlıklarla baş etmede etkili besindir. Hem çiğ hem de pişirilerek tüketilebilir. Kasım aylarında hasadı başlanan kırmızı pancar yaza kadar tüketilebilen bir besindir. Uzmanlar mevsim geçişleri için pancarın suyu çıkarılarak buzdolabında muhafaza edilmesini tavsiye eder. Pancar suyuna iki tüm ceviz koyup blendırdan geçirdikten sonra her gün bir bardak düzenli bu karışımı tükettiğinizde hem bağırsakları temizlemede hem de kilo vermede oldukça yardımcı bir karışımdır. Avrupa’da sıklıkla tüketilen pancar Asya ülkelerinde ise yüzyıllardır hem alternatif tıpta hem de yiyecek olarak kullanılır.

KAÇ ÇEŞİT PANCAR VARDIR?

Şeker yapımında kullanılan ve ülkemizde büyük bir üretim yerine sahip olan şeker pancar, beyaz renklidir.

Turşu yapımında kullanılan kırmızı pancar aynı zamanda suyu çıkartılarak da tüketilir. 

Besin değeri yüksek olan pazı, görüntü olarak ıspanakla karıştırılır. Bazı yörelerde yaban pancarı olarak da bilinir.

Besin değeri en düşük olan yem pancarı, hayvanlara verilir. 

KIRMIZI PANCARIN FAYDALARI NELERDİR?

Cilt, akciğer ve kolon kanserlerini önleyen pigmenti maddesi bakımından zengin olan pancarı bağışıklıkta ki tümör hücrelerini azaltarak kanser riskini önler.

Vücuttaki serbest radikalerin ve trombosit hücreleri dengede tutarak ödem gibi durumların yaşanma riskini azaltır.

Kötü kolesterolü düşürüp iyi kolesterolü yükselterek kalp sağlığını korur. Homosistein seviyesini düşürerek damarların zarar görmesini engeller.

Karaciğerdeki toksinleri temizleme de etkili olan en doğal ilaçtır. Güçlü bir antioksidan olan pancar, mide, safra kesesi ve böbrekleri temizler. Düzenli tüketilen pancar suyu karaciğerdeki toksinlerin yanı sıra vücuttaki zehirli atıkları da vücuttan atar.

Hamile kadınların özellikle 3 aydan sonra düzenli tüketmesi gereken besinlerden biridir. Hem bebeğin gelişimi destekler hem de hamilelik süresinde kadının sağlığını korur.

Demir eksikliğine bağlı gelişen kansızlığı önlemek içinde uzmanlar günde en az bir bardak pancar suyunun içilmesini tavsiye eder.

Sinir hücrelerinin deforme olmuş alanlarını iyileştirerek, stres, yorgunluk ve depresyon gibi rahatsızlıkların riskini sıfıra indirir.

PANCAR SUYU NE İŞE YARAR?

Kan hücrelerinin sayısınını artırır. Aynı zamanda kandaki şeker seviyesini de düzenler.

Sinir hücrelerini yatıştırarak stres ve depresyona iyi gelir.

Kabızlık ve ishal gibi sıklıkla yaşanan hastalıklara karşı mide bağırsağın fonksiyonunu güçlendirir.

Karaciğerin işlevselliğine katkıda bulunur.

Bağışıklığı toksinlere karşı koruyarak vücudu güçlendirir.

Güçlü bir idrar söktürücüdür. 

PANCAR SUYU NASIL HAZIRLANIR?

Meyve sıkacağı ile pancarın suyunu rahat çıkartabilirsiniz. Daha sonra çıkartılan suyu yeniden süzgeçten geçirip içerisinde 2 ceviz atıp blendırdan geçirin. Bir gün dolapta beklettikten sonra her gün düzenli şekilde bu karışımdan bir su bardağı kadar tüketebilirsiniz. 

Bilim literatüründe halluks valgusun olarak bilinen ayak parmak bozukluğu ya da parmak şekil bozukluğu hastalığı ciddi olmazsa bile kişinin hayatını olumsuz etkiler. Bazen yürümeyi bile zorlaştıran bu hastalığa dair merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki ayak parmak bozukluğu ve ayak baş parmağındaki kemik çıkıntısı nedir? Ayak parmak bozukluğu tedavi edilir mi? Haberin detayında tüm bu soruların yanıtını bulabilirsiniz.

Ayak parmağında şekil bozukluğu genellikle ilk parmaktaki kemik çıktısı olarak bilinir. Ancak yaygın olmazsa da tüm parmaklarda genetiksel ya da çevresel olarak bozukluk yaşanabilir. Kişinin yaşamını zorlaştıran bu bozukluk, zamanında ameliyat edilmediğinde daha da kötüleşebilir. İleri bir zamanda da uzuv kaybına neden olur. Hastalığın gelişiminde düz tabanlık hastalığı, ailevi yatkınlık, yaşanılan bir ayak travması ya da doğru olmayan bir ayakkabı seçimi de zemin hazırlar. İnsan vücudunda sürekli kullanılan bir uzuv olduğundan yaşadığı herhangi olumsuz bir durumda günlük yaşam aksaklığı yaşanır. Ayak parmak bozuklukları ya da kemik çıkıntısı ayakkabı giyilmesini bile zorlaştırır. Estetiksel bir durum da olan bu bozukluk cerrahi operasyonla düzeltilebilir. Bozukluk düzeltilse bile ileri zamanlarda kemik çıkıntısının tekrardan nüksetme olasılığı yüksektir. Bu yüzden bu hastaların özel ayakkabılar seçmeleri gerekir. 

AYAK KEMİĞİ ÇIKINTISI BELİRTİLERİ NELERDİR?

Bilim adı halluks valgus hastalığı genetiksel ve çevresel faktörlerden kaynaklı ortaya çıkar. Dar ve yüksek topuk ayakkabıların yanı sıra spor ayakkabıları bile bu hastalığa sebep olabilir. Aynı zamanda ayak içe basma hastalığının da bu hastalığa neden olabilir. Eklemler gevşedikçe şiddeti artan bu rahatsızlık zamanla dize kadar ağırlara neden olur. İlerledikçe de yürüme bozukluğu gibi ciddi sorunlara sebebiyet verir. Gözle görülebilir bir hastalık ancak bazen yavaş yavaş ilerlediğinden hemen fark edilmez.Tomografi sonuçları ile tespit edilen çıkıntının şiddeti ise ultrasonla bakarak anlaşılır. 

AYAK PARMAK BOZUKLUĞU TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?

Şiddetine göre tedavi yöntemi de değişir. İlk evlerininde olan kemik çıkıntısı için ortopedik  bir alet kullanılır. Bu alet gece yatarken parmağa takılır. Uzmanlar genellikle bu hastalar için ayak numarasından bir beden büyük içeriğinde ortopedik taban olan ayakkabılar tercih etmelerini öneriyor. Bu uygulamalar eklemleri sıkılaştırarak gevşemesi be büyümesini engellemenin yanı sıra yerine doğru oturmasını da destekler. Ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen geçmeyen çıkıntı için uzmanlar ameliyata başvurur. Ameliyat sonra dikkat edilmediğinde nüksedebilir.