Şunun için etiket arşivi: Sağlık

Nadiren görülen hastalıklardan biri olan kalp kası iltihabı aniden ortaya çıkar. Gerekli önlem alınmadığında ölümle bile sonuçlanabilir. Kalp kasına yerleşen virüs kalbin gücünü olumsuz etkiler. Peki Kalp kası iltihabı (Miyokardit) nedir? Kalp kası iltihabının belirtileri nelerdir? Kalp kası iltihabının tedavisi var mıdır? İşte tüm bu soruların yanıtı haberin detayında…

Kabakulak ve grip gibi hastalıklar nedeniyle vücuda giren virüsler kan yoluyla kalp kasına kadar çıkabilir. Burada kasa yerleşen virüsler iltihaplanmalara neden olur. Başlarda ciddi bir hastalık olmazsa bile zamanında tedavi edilmediğinde korkunç sonuçlar beraberinde getirebilir. Kalbinde yüzde 90’ı kastan oluştuğundan bu enfeksiyon hızla yayılır. Bu da kalp yetmezliğine ortam hazırlar. Ayırca vücutta yeterli miktarda kan dolaşımı sağlanamadığından çeşitli hastalıklara da yaşanabilir. Bu virüs kalp kasından tüm kaslara kolayca yayılabilir. Uzmanlar kalp ağrısında özellikle sol koldaki uyuşmayla nedeniyle hemen doktora başvurulmasını tavsiye eder. 

KALP KASI İLTİHABI NEDEN OLUR?

Vücudu birçok etkenden ötürü giren enfeksiyonlu virüsler

Kaslarda kalsiyum ve fosforun azalması

Vücuttaki toksin miktarında artış

Kalpte aile öyküsünde olan bir rahatsızlık

Kalp kaslarında zayıflama

Bağışıklık sisteminin virüslere karşı yeterli antikor üretememesi gibi durumlar kalp kası iltihabına ortam hazırlar. 

KALP KASI İLTİHABI BELİRTİLERİ 

Bu hastalığın en yaygın belirtisi kalp atışlarındaki düzensizlik ve buna bağlı gelişen göğüs ağrısıdır. Kalp atışları bozuldukça deforme oranları artar. Bu hasarlarda kalıcı kalma ihtimali yüksektir.

– Kalp düzenli atmadığından kalp kapakcıkların da şişme meydana gelir. Kalp bir bütünü ile birleşip atamadığından kan toplanıp damarlara geri akmaz. Bu da kalbi zorladığından değişik sesler çıkarmasına neden olabilir.

Kalbin pompalayamadığı kan akciğerde birikir. Bu birikim vücudun çeşitli yerlerinde ödeme neden olur. Genellikle bu ödemler en sık ayak bileklerinde görülür. 

KALP KASI İLTİHABI NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Belirtilerle hastaneye giden hastayı öncelikle uzman detaylı tetkiklerden geçirir. Kalp kası iltihabının virüslerden kaynaklandığı tespit edildiğinde buna göre ilaç tedavisine başlanılır. Bu yöntemle vücuttaki virüsler azaltılmaya çalışılır. Kalp kası iltihaplanmış kişilerin beslenme ve günlük hareketlerine dikkat etmeli çok fazla tempolu yürüyüş bu hastaların ölümüne neden olabilir. Bu hastalığı en iyi gideren tedavi yöntemi ise aspirin ve yatarak dinlenmektir. 

Memeli hayvanlardan biri olan tavşan, yüzyıllardır insanların yaşam kaynağı olmuştur. Oldukça lezzetli bir ete sahip tavşan tıpkı tavuk, ördek ve kaz gibi tüketilebilir. Faydaları saymakla bitmeyen tavşan sindirim sistemini düzenleme de etkilidir. Güçlü bir idrar söktürücü olan tavşan eti hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki tavşan etinin faydaları nelerdir? Tavşan eti nasıl yenir? Tüm soruların yanıtı haberin detayında…

Diğer kümes hayvanlarıyla karşılaştırıldığında yağ oranı en az olan tavşan eti, özellikle kırsal ve dağlık alanlarda yaşayan insanların beslenme kaynağı olmuştur. Ancak avlanma ve tüketilme konusunda tecrübeli olan insanlar tarafından tutulan tavşanlar tüketilmesi daha uygundur. Aksi halde gelişim çağında olan tavşanlar mide rahatsızlıklarına sebep olabilir. Bu yüzden bazı uzmanlar, tavşan eti tüketmeyi sevenlere dağ tavşanlarını öneriyor. Çünkü dağ tavşanları diğer tavşan çeşitlerine oranla daha etlidir. Memeli hayvan türlerinden biri olan tavşan, hızla çoğalır ve büyürler. Otçul hayvan olan tavşanlar bu yüzden etlerinde birçok vitamin ve mineral barındırır. Bunun yanı sıra yağ oranı da akside oldukça azdır. Tavşan hakkında bilinen bir diğer yanlış ise havuç yemesidir. Ancak tavşanlar fazla havuç tükettiklerinde kandaki şeker oranları yükselebilir. Bu yüzden tavşanlara en fazla marul, salata, enginar ve karnabahar verilmesi tavsiye edilir. Tavşan eti tüketimi ise eski yüzyıllardan beridir vardır. İçerdiği yüksek mineraller ve vitaminler sayesinde insan vücuduna faydalar sağlar. 100 gram tavşan eti, insan vücudunun ihtiyacı olan proteini karşılar. 

TAVŞAN ETİNİN FAYDALARI NELERDİR?

İçeriğinde az miktarda yağ olduğundan kilo aldırmaz. Ancak yeterli miktarda tüketilmesi tavsiye edilir. İnsan vücudunun enerji miktarını yeteri derecede karşıladığından uzun süre dinç kalmasını sağlar. Bu özelliği sayesinde yorgunluk ve stres gibi rahatsızlıklara da zemin hazırlayan durumu en aza indirger. 

Yapılan araştırmalarda tavşan eti vücudun ihtiyacı olan proteinin yüzde yüzünü rahatlıkla karşılar. Protein maddesi vücuttaki organların işlevselliğini artırır. Özellikle sindirim için gerekli olan protein adeta vücudu kısa sürede yeniler. Çoğu hastalıkları önleyen protein kemik ve kasları da güçlendirir.

– Sinir sistemi ve kan hücreleri için gerekli olan B 12 vitamini bakımından da zengin olan tavşan eti, vücudun günlük ihtiyacının yüzde 120’sini rahatlıkla karşılar. 

Tavşan eti güçlü bir antioksidandır. Vücuttaki serbest radikalleri temizler. İdrar yoluyla enfeksiyonlu hücreleri atar. Ayırca selenyum maddesi de içeren tavşan eti, çocuk yapma olasılığını artırır. Hem sperm hem de yumurtalıkları güçlendirir. 

Vücudun ihtiyacı olan potasyumun yüzde 30’ünü karşılar. Kötü kolesterolü düşürür. Kalp ve damar sağlığını destekler. Damar tıkanıklığını da önleyerek kan akışını sağlar. 

TAVŞAN ETİ NASIL YENİR?

Mayhoş bir tadı olan tavşan eti herkes tarafından tüketilmez. Ancak yedikçe tadı oturan tavşan eti, biraz tavuk etine benzer. Karlı hava da kesilmesi uygun olan tavşan tüylerinden arındırıldıktan sonra kanı durdurulması için kara gömülür. Bir gece karda bekledikten sonra beyaz sirkeyle iyice yıkanır arındırılır. Gür bir ateşte baştan uca bir şişe geçirilerek takılır. Pişirilmesi beklenir. Haşlanarak ya da parçalara ayrılarak soğan kavurup içine atılarakta tüketilebilir. 

Kış aylarında artış gösteren boğaz ağrıları, hastalık olmasının yanı sıra kişinin yaşam kalitesini de oldukça düşürür. Bunun önüne geçmek için uzmanlar genellikle sıcak sıvı tüketimini artırmayı tavsiye eder. Peki boğaz ağrısı neden olur? Boğaz enfeksiyonu belirtileri nelerdir? Boğaz enfeksiyonlarına iyi gelen besinler var mıdır? sizler için boğaz ağrısı hakkında merak edilenleri araştırdık. Haberin detayında tüm bu soruların yanıtını bulabilirsiniz.

Gribal enfeksiyonla vücuda giren virüsler bağışıklığı kötü etkiler. Özellikle bu virüsler kış aylarında artar. Vücut zamanla virüslerin etkisi ile deforme olmaya başlar. Bu virüslerden en çok kulak ve boğazlar hasar alır. Tüm iltihabın bu iki yerde toplanması yeme içme, duyma ve uyumayı etkilediğinden kişinin hasta kalma süresi uzar. Yutkunmayı güçleştiren bu iltihaplanma şiddetli boğaz ağrılarına neden olur. Uzmanlar bu rahatsızlıklar için iltihap kurutucu balgam söktürücü ilaçlar önerirler. Ancak ilaç kullanma taraftarı olmayan hastalara ise bazı besinlerin tüketilmesini tavsiye ederler. Boğaz ağrısını ya da enfeksiyonunu sinuzit, allerjik rinit, sinüs yolları tıkanıklığı ve akciğer hastalıkları da tetikler. Bu yüzden boğaz ağrısı tedavisi tek yönlü yapılmaz. Hem boğazın tahribatı azaltılır hem de bunu tetikleyen durumlar tedavi edilir. 

BOĞAZ AĞRISI NEDENLERİ NELERDİR?

En sık nedeni gribal enfeskiyondur. Bu da yaz aylarında kuluçkaya yatmış virüslerin kış aylarında hareketlenmesiyle ortaya çıkar. Bu virüsler vücuda yerleştiğinde bağışıklık sistemi antikor üreterek harekete geçer. İçeride başlayan savaş tüm vücudu ortalama 3 gün halsizleştirir. Ancak yeterli zamanda ilaç ve ek takviye yapıldığında hastalık kötüleşmede durdurulabilir. 

BOĞAZ AĞRISI BELİRTİLERİ NELERDİR?

Tıkalı sinüs yollarına bağlı yaşanan baş ve yüz ağrısı

Solunum yollarındaki tıkanmaya bağlı hırlama ve boğazda kuruluk

Nefes alıp verirken yaşanan göğüs ağrısı

Sürekli hapşırma ve koyu renkli sümük

Kulak arkasından boğaz altına kadar olan lenflerde şişlik

Balgamlı öksürük

Aniden çıkan yüksek ateş ve kas ağrıları

Mide kasılması ve kusma gibi belirtilerle kendini gösterir. Ancak bu belirtiler boğaz ağrısına neden olan gribal enfeksiyon hastalığının belirtileridir.

BOĞAZ ENFEKSİYONLARINA İYİ GELEN BESİNLER VAR MIDIR?

AYVA VE LİMON 

Bir adet ayva ve limonu blendırdan geçiriniz. Süzdükten sonra üzerine su ile ılıklaştıraln bal dökerek içiniz. Bu karışımı her sabah uyanır uyanmaz yapınız. Hastalıklara karşı hem sizi korur hem de olan boğaz ağrısının etkilerini azaltır. Ayva ve limon içerdikleri C vitamini sayesinde oluşan enfeksiyonlu virüsler azaltmada yardımcı olur. 

SOĞAN SUYU

Allisin maddesi bakımından güçlü olan soğan, tam bir antibiyotik etki gösterir. Bu özelliği sayesinde vücutta biriken tüm virüs ve toksinleri vücuttan kısa sürede atar. Ayrıca içerdiği sülfür içerik balgam söktürücüdür. Özellikle hava yolu ile boğaz yerleşen enfeksiyonlu hücreleri balgam yolu ile vücuttan atar. Gün de bir bardak ılık bir şekilde soğan suyu tüketebilirsiniz. Acı tadı için içerisine bir kaşık bal ekleyebilirsiniz. 

BALLI PAPATYA ÇAYI

Papatya içerdiği yatıştırıcı sayesinde boğazdaki tahrişin etkisini azaltır. Kuru öksürük için ise kuşburnu ile karıştırılıp içerisine bir çay kaşığı bal ekleyerek tüketilebilir. Bu karışımı her gün ara öğünlerde ve akşam yemeklerinden sonra tüketebilirsiniz. 

PREBİYOTİKLİ BESİNLER

Turşu ve kefir gibi besinler prebiyotik kaynaklı oldukları için boğaz enfeksiyonlarına bire bir fayda sağlar. Bu besinleri günlük beslenme rutinine ekleyerek hastalıklara karşı boğaz sağlığınızı koruyabilirsiniz. 

Vücudun ihtiyacı olan antioksidanları sağlayan C vitamini, bazı insanlarda eksik bulunur. Bu da ciddi sağlık sorunlarına neden olur. Erken önlem alınmadığında ise kötü sonuçlar beraberinde getirebilir. Vücudun çabuk yorulması ve hastalanması gibi belirtilerle kendini gösteren C vitamini hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Peki C vitamini nedir? C vitamini eksikliğinin belirtileri nelerdir? C vitamini hangi besinlerde bulunur? İşte tüm bu soruların yanıtı…

C vitamini vücudun ihtiyacı olan önemli vitaminlerden biridir. Bu vitaminin eksikliği genellikle saç, cilt ve diş etinde rahatsızlıklara neden olur. C vitaminini insanlar kendileri üretemediklerinden başka besinlerden bunu almak zorundadırlar. C vitamini binlerce molekülün birleşiminden oluşur. Bu bileşimler sayesinde güçlü bir antioksidan ve antiseptik özelliği vardır. C vitamini vücutta genellikle sıvı oranının fazla olduğu yerlerde bulunur. Buradaki hücre yapısını artırarak bağışıklık sistemine destek verir. Tüm canlıların hücre akışları için gerekli olan askorbik asit bakımıdnan zengin olan C vitamini doğada birçok besinde bulunur. Uzmanlar bu besinleri tüketerek C vitamini alınması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor. Özellikle mevsim geçişlerinde bağışıklığın zayıflamasına karşı vücut direncinin hastalıklara karşı düşmesi kişinin uzun süreli rahatsızlıklar yaşamasına neden olur. Dr. Feridun Kunak, programında C vitamini eksikliğini ortadan kaldıran limon ve kivi karışımının tarifini verdi:

C VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Sinir hücrelerinin ihtiyacı olan asitler azaldığından sinir sitemi hasar alır. Hasar alan sinir sitemi nedeniyle beyinde de bir takım komplikasyonlar gelişir. Bunlar baş ağrısı, halsizlik ve yorgunluk gibi durumlarla kendini gösterir. 

Tükürükte azalan enzimler nedeniyle diş etlerinde besinlerin bıraktığı hasarlar ve toksinler nedeniyle şişme ya da kanama gibi durum yaşanır. 

Cilt hücreleri yenilenmediğinden morarma ve çürüme belirtileri gösterir.

Bağışıklığın zayıflaması ağız içi, dudak, burun ve yanaklarda aft çıkmasına zemin hazırlar.

Sürekli ateş basma gibi hararetler yaşanır. Bazılarında ise tam tersi üşüme görülür.

Kemik ve kas ağrılarının şiddetlerinde artışlar ortaya çıkar. 

Sivilce lekeleri geçmez ve yaralar çok yavaş iyileşme gösterir. 

Hastalıklara karışı direncin sürekli düşüktür.

GÜNLÜK ALINMASI GEREKEN C VİTAMİN;

3 yaşındaki bir çocuğun günlük alması gereken C vitamini miktarı 35 mili gram olması gerekir.

6 yaş 50 miligram

9 yaş 60 miligram

12 yaş 90 miligram

20 yaş ve üzeri yetişkin kişilerin ise 100 miligram vitamin almalıdır.

C VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ NASIL GİDERİLİR? 

C vitamini besinlerde bulunan bir vitamin olduğundan bu besinleri tüketerek eksiklik giderilebilir. Bu besinler; Kivi, yaban mersini, portakal, limon, mandalina, yeşil biber, kırımız lahana ve kuşburnunda bulunur. Ayrıca tere, karnabahar, roka, brokoli, taze fasulye, üzüm gibi besinlerde de az miktarda bulunabilir. Günlük C vitamini eksikliğini gidermek için 2 bardak portakal suyu tüketebilirsiniz. Aynı zamanda bir tane orta boy kivi günlük C vitamini ihtiyacının %140’ını karşılamaktadır. 

C VİTAMİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Sonbaharda artan grip hastalıklarını önlemek için tüketilmesi gerekir.

Yüksek tansiyonu düşürerek, felç ve inme riskini azaltır

Bağışıklık sistemini güçlendirdiği için kanserli hücrelere karşı kalkan oluşturur.

Üst solunum yolları hastalıklarının semptomlarını azaltır.

Şeker hastalarının tedavilerinde destek sağlar.

Cilt yüzeyindeki hücreleri yeniler, yaraları hızlandırır, saç dökülmesi ve cilt hastalıklarını önler.

Sinir sistemindeki hücreleri dengede tutarak ruhsal hastalıklara yakalanma oranını azaltır. 

Ayrıca baş ağrısı, eklem ağrıları ve göz hastalıklarına da iyi gelir.

C VİTAMİNİ HANGİ BESİNLERDE BULUNUR?

C vitamini açısından en güçlü besin kaynağı portakal, mandalina ve kividir. Ancak Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşegül Yavuz bu besinlerin yanı sıra içeriklerinde az olsa da önemli bazı besinlerde de C vitaminin fazla olduğunu vurguluyor.

KIRMIZI BİBER

C vitamini bakımından zengin olan kırmızı biber, aynı zaman A, B, E ve K vitaminleri, ayrıca potasyum, folat, manganez, fosfor ve magnezyum bakımından da zengindir. Günlük iki tane tüketilerek vücudun ihtiyacı olan C vitaminin yüzde 35’ini karşılamış olursunuz. 

ÇİLEK

Günlük tüketilen bir kase çilek, yaklaşık 86 gram C vitamini içermektedir. Bunun yanı sıra çilek cilt ve kalp sağşığı içinde etkisi olan güçlü bir besindir. İçeriğinde yüksek lif barındıran çilek, kilo vermede etkilidir.

BROKOLİ

Güçlü bir antioksidan olan brokoli vücuttaki iltihap oranını azlatır ve bağışıklığı güçlendirir. Uzmanlar haftada en fazla 3-4 kez tüketilmesini öneriyor. 

KAVUN

B vitamini, potasyum, magnezyum, bakır, flavonoidler maddeler bakımından zengin olan kavun, günde iki üç dilim tüketilerek C vitamini eksikliği giderilmiş olur. Aynı zamanda sindirime de oldukça fayda sağlayan kavun, kabızlık sorununa birebirdir. 

DOMATES

Sabah kahvaltılarında günlük tüketilen 3 orta boy büyüklüğünde domates sadece C vitamini eksikliği değil aynı zamanda kan yapıcı özelliği ile kan hücrelerinin sayısını artırır.

PATATES

Yağda ve yüksek ısıda içindeki C vitaminleri ölür. Ancak haşlanmış patates vitaminleri vücuda alma bakımından en faydalı yöntemdir.

KARNABAHAR

Az haşlanmış karnabaharı ara öğün olarak tüketerek C vitamini eksikliğine iyi gelmiş olur. Karnabahar hem C vitaminini sağlar hem de kilo vermede yardımcı olan güçlü bir besindir. 

Doğada kendiliğinden bulunan ancak tıpkı besinler gibi mineral ve vitaminle dolu olan doğal taşlar hakkında bilinmeyenleri Yasemin.com muhabiri Müge Çakmak, Biyoenerji ve Şifalı Taşlar Uzmanı Hacer Çelebi’ye sordu. Her bir taşı neredeyse hastalıklara alternatif fayda sağladığını vurgulayan Çelebi, bazı hastaların ise uzak durması gereken taşlar olduğunu açıkladı. Peki Doğal taşlar ne işe yarar? Doğal taşlar hangi hastalıklara iyi gelir? İşte sizler için araştırdığımız soruların yanıtları…

Son yıllarda takı olarak gördüğümüz ve bazı bölgelere yaygın bir şekilde satışı yapılan şifalı taşlar, özellikle de verdiği enerjilerle vücuttaki ağrıları alıyor. Yüzyıllardır doğadan çıkarılan bu şifalı taşlar,  göz alıcı ışıklar veya maddi açıdan taşıdıkları değer değil; pek çok uzmana göre, bu taşlar ruhsal ve fiziksel sorunları çözmede de insanlara fayda sağılıyor. Yapılan araştırmalara göre; dünyanın çeşitleri yerlerinde bulunan şifalı taşlar yer altında milyonlarca yıl önce oluşmuş taşlardır. Bu nedenle, kozmik enerjiyle bağlantılarının yüksek olduğu söyleniyor. Peki bu taşlar hangileri? Hangi taşlar hangi hastalıklara iyi geldiğini biliyor musunuz?

AKİK TAŞI: Doğada en çok bulunan taşlardan biridir.Bu taş metabolizmanın düzgün çalışmasına yardımcı olurken aynı zamanda gerginliği ve stresi azaltıyor. Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed (s.a.v)’in de hatem yani mühür anlamında bir akik yüzük taşıdığı rivayet olunmaktadır. Akik taşının en bilinen faydası  kişiyi ruhsal açıdan korumasıdır. Bunların dışında cilde ve kemiklere iyi geldiğine inanılmaktadır.

MERCAN TAŞI: Beyazdan kırmızıya, pembe ve turuncunun her tonunda bulunabilen bir taştır. Mercan nesnesi Kur’an-ı Kerim’de sözü edilen çok az sayıdaki nesnelerden biridir. Rahman suresinde inci ile birlikte anılan bu taş, Allah (c.c)’ın önemli nimetlerinden biri olduğu belirtilir.Kalbi ve dalağı güçlendiren Mercan taşı, ferahlık ve huzur verdiği, solunumu güçlendirdiği, tansiyon düşmesinin önüne geçtiği, akciğere iyi geldiği yaygın bilinen özellikleri arasındadır. 

AMETİST TAŞI: Günümüzde özellikle takılarda oldukça yaygın kullanılan bu taşın rengi mordur. Ametist taşının en yaygın bilinen özelliği kişiye verdiği rahatlatıcı etkisidir. Taş, negatif enerji taşıdığından bedeninizde taşıdığınız fazla negatif enerjiyi çekerek zihinsel olarak daha zinde olmanızı sağlar. Öfkeyi yatıştırması nedeniyle günlük hayatta özellikle kişiye ruhsal açıdan olumsuz enerjiden koruduğu bilinen özellikleri arasındadır.

KUVARS TAŞI: Kristal minerallerden oluşan doğal bir taştır. Kendi içerisinde “iri kristalli” ve “kriptokristalen” olarak ayrılan bu taşın renkleri de mevcuttur. Kuvars taşı beyin fonksiyonlarını uyararak, duygusal dengeyi sağlıyor. Zihinsel formları düzenlediği bilinen kuvars taşını özellikle öfke, korku, suçluluk ve kıskançlık gibi olumsuz durumları gün içerisinde yaşananlara öneriliyor. 

KEHRİBAR TAŞI: Günümüzdeki pek çok hastalığın tedavisi için çare olarak görülen ”Kehribar taşı” bileklik, hal hal yada kolye olarak kullanıldığında; kan dolaşımını hızlandırdığından dolayı hamilelerin sıklıkla tercih ettiği aksesuarlar arasında yer alır. 

SİTRİN TAŞI: Sarı renkten açık kahveye doğru giden farklı bir rengi bulunan bu taş, turuncu, kırmızımsı ve kahverengimsi gibi renklerde bulunur. Böbrek, kolon, hazım organları, ciğerler ve kalp için faydalı olan Sitrin taşı, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

SELİNİT TAŞI: Diğer taşlara oranla göreceğiniz en güzel ve en zarif kristal yaşlar arasındadır. Taşın beyazlığı ve berraklığı sayesinde rahatlık ve ferahlık veriyor. Bununla beraber kist ya da kötü huylu tümör tedavisinde vücuda temas ettirilerek taşıyabilirsiniz.

Herkesin hemen hemen bir kez yaşadığı mide bulantısı, bir hastalık değil rahatsızlıktır. Mide kaslarının alınan besinleri hazmedememesi ve yukarı doğru çıkarma isteğiyle ortaya çıkan mide bulantısı hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Peki mide bulantısı neden olur? Mide bulantısı belirtileri nelerdir? Mide bulantısına ne iyi gelir? Mide bulantısı hakkında merak edilenleri sizler için derledik. İşte tüm soruların yanıtı…

Midenin çeşitli sebeplerden ötürü şiddetli kasılmalar yaşamasına mide bulantısı denir. Her yaşta görülebilecek bu rahatsızlık bazen ciddi hastalıkların en yaygın belirtileri arasında yerini alır. Mide bulantısı genel itibariyle kusma ile sonuçlanır. Mide yaşadığı şiddetli kasılmalar sonucu içerisinde bulunan her şeyi yemek boru yolu ile vücuttan atar. Farklı uyarıcılarla ortaya çıkan mide bulantısı, sadece mideyi değil, yemek borusu, boğazı, kalbi ve tükürük bezlerini de olumsuz etkiler. Mide atmak istediklerini bağırsaklara gönderemediğinden ağız yolu ile çıkartır. Bu durum sık sık yaşandığından yemek borusu kanserine neden olabilir. Mide bulantısı genellikle kusma sorununu tetiklediğinden sinir dalgalanmaları ile beyne sinyal verilir. Beyin aldığı sinyallerle mideyi uyararak kasların hızla besinleri yukarı atamasını sağlar. Ancak bu işlem o kadar kolay olmaz. Diyafram ve ses tellerine kadar olumsuz etkilere sebebiyet verir. 

MİDE BULANTISI NEDEN OLUŞUR? HANGİ HASTALIKLAR MİDE BULANTISINA NEDEN OLUR?

Birçok nedene bağlı gelişen mide bulantısı ile gastroenteroloji, dahiliye, jinekoloji, psikiyatri, nöroloji, KBB gibi farklı branşlar ilgilenir.

Bağırsak ve midede gelişen enfeksiyon virüsleri

Gıdalara bağlı gelişen zehirlenmeler

– Sık yaşanan beyin hastalıkları yani vertigo ve migren, 

Araba, uçak ve tren gibi taşıtlara bağlı

Ruhsal bunalımlar

Beyin hasar alması sonucu gelişen hastalıklar

Hamilelik

Kanın dengesizleşmesi

Ayrıca ciddi hastalıkların habercisi olan mide bulantılarına organik mide bulantısı denir.

MİDE BULANTISININ BELİRTİLERİ

Yüksek ateş

Dengesiz değişen vücut ısısı

Kas ve kemiklerde ağrı 

Görme problemleri

Unutkanlık ve şiddetli ishal

Nefes alıp vermenin düzensizleşmesine bağlı gelişen kalp ritim bozukluğu gibi belirtiler aynı zamanda hastalık habercisi de olabilir.

MİDE BULANTISINA NE İYİ GELİR?

Temiz bir ortamda derin derin nefes alıp verme ayrıca açık havada yürüyüş yapma,

Nane, fesleğen ya da reyhan gibi bitkileri derinlemesine içine çekme,

Baş dönmesine bağlı gelişen mide bulantısının geçmesi için 30 dakika boyunca hareketsiz uzanmak,

Bitki çayları anacak çayları içerken yavaş yavaş içmeye özen gösteriniz

Reflüye bağlı mide bulantısı için ise 40 dakikalık bir yürüyüş iyi gelir.

MİDE BULANTISINA İYİ GELEN DOĞAL KARIŞIMLAR

Orta boy cezvede bir bardak su kaynatın daha sonra kaynayan suya nane ekleyip 5 dakika demlenmesini bekleyin. Mide bulantısı sırasında bir bardak içiniz.

– Toz halindeki kekiği bir bardak kaynar suya ekleyin daha sonra içerisine limon sıkarak tüketebilirsiniz.

Erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülen sistit hastalığının ne olduğunu biliyor musunuz? Özellikle idrara çıkınca şiddetli yanmaya ve kokuya neden olan ileri zamanlarda da kronikleşen sistit hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Bakteriyel hastalıklardan biri olan sistit ihmal edildiğinde ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirir. Peki sistit nedir? Sistit belirtileri nelerdir? Sistit nasıl geçer? Tüm soruların yanıtı…

İdrar kesesinin koli basil bakterisi nedeniyle iltihaplanmasına sistit denir. Bu iltihaplanma zamanında tedavi edilmediğinde ciddi hastalıklara neden olabilir. Özellikle böbrek ve mesaneye zarar veren ağrılı bir idrara sebebiyet verir. Bakteriler nedeniyle yaşandığından antibiyotik yolla tedavi edilebilir. Kadınlarda sık sık yaşanan bu hastalık kalın bağırsakta bulunan koli basili bakteriler bazı faktörlerden dolayı idrar kesesine geçer. İlk başlarda ciddi bir hastalık olmazsa bile zamanında müdahale edilmelidir.  Kronik bir hal alabilen bu hastalığı yaşayan biri tekrar yaşama ihtimali oldukça yüksektir. 

SİSTİTİN NEDENLERİ NELERDİR?

Kimyasal oranı yüksek olan kozmetik ürünler

Ağır ilaçlar sonucu kalın bağırsaktaki bakterilerin vücut içinde hareketlenmesi

Toplu alanlardaki kirlilik

Yanlış tuvalet temizliği

Doğru tuvalet yapılmaması

Vücutta yüksek miktarda şeker bulunması gibi faktörler sistit hastalığını tetikler.

SİSTİT BELİRTİLERİ NELERDİR?

İdrara çıkmada zorlanma akabinde ağrı ve yanma yaşanır. 

– Ruhsal durumu da tetiklediğinden hastalığı yaşayan kişilerde depresyon, yorgunluk ve uyku halinde artış görülür. 

– Baş ağrısı, mide bulantısı ve iştahsızlık gibi durumlar da yaşanabilir. 

Ya çok sık idrara çıkılır ya da hiç çıkılamaz.

Bulanık idrara renginin yanı sıra idrar kötü kokulu olur.

Kasık ve göbek altında adet sancısı gibi şiddetli ağrılar yaşanır.

İdrarda yüksek olmamasına rağmen nadiren de olsa kanamaya rastlanması gibi belirtiler sistit belirtileridir. 

SİSTİT TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

İltihap ve enfeksiyonlu bir hastalık olduğundan genellikle antibiyotik tedavi uygulanır. Uzman öncelikle idrar ve kan tahliller yaparak bakterilerin yayılma hızına bakar. İlk seviyelerde olan bakteriler mesane ve böbreklere zarar vermez ancak ilerleyen sistiti böbreklerin iflasına kadar gidebilir. Bu yüzden öncelikli olarak enfeksiyon atılmaya çalışılır. Uzmanlar sadece ilaçla değil yaşamsal alışkanlıklarında tedavi sürecinde değişmesini öneriyor.

Özellikle su tüketiminin artırılması gerektiğini hatırlatan uzmanlar aynı zamanda güçlü antioksidan olan domates, nar ve brokoli gibi besinlerin sularının tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. 

Kış aylarında artan ayak üşümesin neden olduğunu biliyor musunuz? Peki ayak üşümesi belirtileri nelerdir? Sizler için bu hastalığa dair bilinmeyenleri ve üşümeye iyi gelen dal yolları derledik. Ayak üşümesine dair merak edilenler…

Vücut sıcaklığının ani değişmesi ile ortaya çıkan ayak üşümesi bir hastalık bazı değil hastalıkların belirtileridir. 

AYAK ÜŞÜMESİ NEDEN OLUR? BELİRTİLERİ NELERDİR?

Metabolizması zayıf olan kişilerde kalp vücuda yeterli miktarda kan pompalamadığında ayaklara kan gitmez bu da üşümeye neden olur. Bu durumu genellikle düzensiz beslenen ve masa başı çalışanlarında sıklıkla yaşar.

Kandaki beyaz hücreler azalınca anemi rahatsızlığı ortaya çıkar. Bu hastalığın en yaygın belirtisi ise ayak üşümesidir.

Tiriod bezleri yeterli miktarda hormon üretmediklerinde metabolizma bozulur. Bu da ayal üşümesinin yaşanmasına sebep olur.

Beyinin hasar alması ile sinir hücreleri yeterli miktarda görevlerini yapamaz. Ayaklara kadar giden sinirlerdeki hücrelerin hasar alma olasılığı da artığından ayak üşümesi yaşanır. Özellikle stres ve depresyon esnasında bu durum yaşanır. 

Kandaki yüksek şeker ya da az şeker miktarı arterlerin daralmasına neden olur. Bu durumu genellikle şeker hastaları yaşar. Ayak üşümesi sıklıkla yaşayan kişilerin kan şekerlerini ölçtürmeleri lazım çünkü gizli şeker hastası olabilirler.

AYAK ÜŞÜMESİNE NE İYİ GELİR?

Yeşil çay kandaki şekeri dengelediğinden ayak üşümesini de önler. Vücuttaki ısıyı dengelemek için günde en az 2 bardak tüketilmelidir. Çayı yapmak için; bir bardak sıcak suya bir tatlı kaşığı kuru yeşil çay atınız 5-6 dakika demlenmesini bekleyiniz daha sonra süzüp bal ekleyerek tüketiniz. 

Zingeron maddesi bakımından zengin olan zencefil de ayak üşümesine iyi gelen kanın pıhtılaşmasını azaltarak rahat bir akışa neden olur. Hem çay olarak tüketebilirsiniz hem de yazacağımız yöntem ile ayaklarınıza masaj yaparak kullanabilirsiniz.

Bir yemek kaşığı toz zencefili 2 su bardağı suda kaynatınız. Süzüp içerisine bal ekleyerek tüketiniz. Aynı şekilde 1 kase zencefil tozunu bir tencere dolusu suda kaynatınız ayağınızı koyabileceğiniz ısıya geldikten sonra masaj yaparak ayaklarınızı bu suda 30 dakika bekletiniz. 

Kış aylarının vazgeçilmezi olan kestane, seyyar tezgahlarda yerini almaya başladı. Hem çiğ hem pişirilerek tüketilen ve hemen hemen her alanda kullanılan kestane hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Ayrıca içeriğinde yüksek miktarda vitamin, mineral barındıran ve lif bakımından zengin olan kestanenin insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Peki Kestanenin faydaları nelerdir? Kestane hangi hastalıklara iyi gelir? Günde dört kestane yerseniz ne olur? İşte tüm soruların yanıtları…

Kayıngiller ailesine ait olan kestane ağacındaki meyvelerin tüketimi Antik Yunan tarihine kadar dayanıyor. Güney Avrupa’dan Asya’ya kadar tüketimi uzanan kestanenin dışı kalın bir kabukla kaplıdır. İçinde bol et bulunan kestane tama bir karbonhidrat kaynağıdır. Ülkemizde ise en fazla Ege bölgesinde yetiştirilir. Aydın ilinde daha fazla yetiştirilmesine rağmen kestane şekeri imalatı Bursa’da yapılır. Kestane un haline getirilerek de kullanılır. Bunun dışında çörek, kek ve pasta yapımında ham maddedir. Kestane ağacı da meşe ağacı gibi sert bir yapıya sahip olduğundan mobilyacılık da kullanılır. Fransa başta olmak üzere birçok Kuzey Avrupa ülkesinde et yemeklerine eklenir. Sindirimi kolay olan kestane yüksek miktarda lif içermektedir. Yağ oranı az olan kestane, B1, B2 ve C vitaminleri içerir. Günde dört tane tüketildiğinde vücudun ihtiyacı olan enerjinin yüzde yüzü karşılanır. Kabukları kaynatılıp elde edilen su çay olarak tüketilebilir. Bu çay mide asidini dengeler. Bağırsak florasını düzenler. Kısacası sindirimi düzenler.

KESTANENİN FAYDALARI NELERDİR?

Diyabet lifi içeren kestane, düşük şekerli besinler grubuna girer. Şeker hastalarının rahatlıkla tüketebileceği bir besindir. Ayrıca kandaki şeker oranını düzenler. Lif bakımından zengin olması sadece şeker hastalarına değil aynı zamanda kilo vermek isteyen kişiler için de idealdir. 

Yüksek oranda C vitamini içeren kestane, güçlü bir antioksidandır. Bu özelliği sayesinde bağışıklığı serbest radikalli hücrelerden arındırır. Beyaz kan hücrelerinin üretimini destekler. Kanın çoğalmasını sağlar. Ayrıca kan ve bağışıklığa bağlı oluşan hastalıkları engeller.

Kemik sağlığının en temeli magnezyum maddesidir. Magnezyum vücuda alındığında demir emilimi gerçekleştirmek için kullanıldığından vücut bu madde açısından eksiklik yaşar. Ancak kestanedeki yüksek magnezyum hem demir emilimini hem de magnezyumu sağlar. 

B vitamini kompleksi beyinin işlevini artırmada etkilidir. Kestane B vitamini bakımından zengin olduğundan hem beyin hem de sinir hücrelerini yeniler. Özellikle uzmanlar günde dört tane kestanenin hafızayı artırdığını ileri yaşlara görülme ihtimali olan unutkanlığı önlediğini vurguluyor. 

Kanı artırıyor ancak lan basıncını düşüren nadir besinlerden biridir. Bu bakımdan kalp ve damar hastalıklarının oluşumunu önler. Aynı zamanda damarların sertleşmesinin de önüne geçerek tıkanıklık gibi durumların riskini azaltır. 

PEKİ KESTANE ALERJİSİ NASIL OLUR? KESTANE ZEHİRLENMESİ NEDİR?

Kestanenin içerdiği bir protein maddesini bağışıklık sistemi kötü bir bakteri olarak algılar ve ona karşı korunma oluştururken vücutta bir takım ciddi komplikasyonlar meydana gelir. Bu duruma kestane alerjisi denir. Aynı şekilde arıların çiçek özlerinden meydana gelen kestane balı ya da kestane şekeri olarak adlandırılanlar içinde geçerlidir.

Kestaneye karşı alerjisi olduğu kimseler tarafından bilinse de bazı kimseler bu durumu bilmez. Özellikle çocuklukta fark edilen bu durum sırasında tüketilen kestane sonucu ortaya çıkan duruma ise kestane zehirlenmesi denir. 

KESTANE ALERJİSİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Burun bezlerinin şişmesi ile oluşan burun tıkanıklığı, hapşırma,

Boğazların kızarmasına bağlı gelişen öksürme ve hırıltı,

Ciltte gelişen deformasyonlara bağlı kızarıklık, kaşıntı ve dökülme,

Ayrıca gözlerde yanma, yaşarma ve kızarma hissi,

– Dil ve ağız kenarında karıncalanma, 

Solunumda sıkıntı çekme,

Kan basıncı aniden değiştiğinden aşırı terleme ve soğuma yaşanması,

Karın ağrısı akabinde gelişen mide bulantısı ve kusma hissi gibi belirtiler gösterir. İleri boyutlusu ise kişi nefes almakta zorlandığından bilinç kaybı yaşamasıdır. 

KESTANE ALERJİSİ NASIL TEŞHİS EDİLİR? TEDAVİSİ VAR MIDIR?

 Alerjiler kan ve deri prick testleri ile anlaşılır. Öncelikle neye alerjinizin olup olmadığını öğrenmek bir hastanede bu testleri yaptırmalısınız. Lateks alerjisi sıklıkla avokado, muz, kestane, elma, havuç, kavun, patates ve domates gibi besinlerden kaynaklı ortaya çıkar. Kestane alerjisinin belli bir tedavisi yoktur. Belirtilerden en yaygın olan ne ise uzman ona göre ilaç tedavisi uygular. 

Ev hanımlarının, masa başı çalışanlarının ve sürekli ayakta çalışanların en sık yaşadığı problemlerden biri olan sırt ağrısının neden olduğunu biliyor musunuz? Peki sırt ağrısı tehlikeli mi ve sırt ağrısına ne iyi gelir? Sizler için toplumun yüzde 80’inin yaşadığı bu yaygın rahatsızlıkla ilgili merak edilen her şeyi derledik. Haberin detayında oturma uzanma sırasında bile acıya neden olan sırt rahatsızlığı hakkında her şeyi bulabilirsiniz.

Genellikle masa başı çalışanlarının sıklıkla yaşadığı sırt ağrısı dikkate alınmadığında ileride  ciddi rahatsızlıklar neden olabilir. Bu yüzden uzmanlar bu rahatsızlığın belirtilerinin ortaya çıkması ile kişilerin bir doktora görünmelerini öneriyor. Boyundan belin alt kısmında kadar ağrı, sızı, yanma, boyun tutulması, belde şiddetli sancı ve kalçalarda kemik batması gibi belirtilerle kendini gösterir. 

PEKİ SIRT AĞRISI NEDEN ORTAYA ÇIKAR?

Uzun süre hareketsizlikten sonra aniden hareket etme

Üst solunum yollarına bağlı kas spazmı geçirme

Dikkatsizce ağır yük kaldırma

Yanlış oturma

Böbreklerin enfeksiyon kapması

Ağır çanta kullanmak

SIRT AĞRISINA NE İYİ GELİR?

Kronik bel ve sırt ağrısı çeken kişilerin doğal yollara baş vurmadan bir uzmana görülmelidir.

SARIMSAK 

Sarımsak içerdiği anti-bakteriyel maddeler sayesinde vücuttaki iltihaplanmaları atar. Kasların hassas olan yüzeylerini onarır. Her sabah aç karna bir diş sarımsağı ilaç gibi yutarak bu maddesinden faydalanabilirsiniz. 

EPSOM TUZU

Magnezyum sülfat bakımından zengin olan epsom tuzunu duş aldığınız sırada bir kovaya sıcak su koyunuz içerisine göz kararı epsom tuzu ekleyiniz. Daha sonra bu suyu boynunuzdan aşağı yavaş yavaş dökünüz. Ya da yine sıcak suyun içerisine eprom tuzu ekleyiniz. Sonra bu suya temiz bir havlu batırıp ağrıyan bölgenizde 15 dakika bekletiniz.

ZERDEÇAL

Vücuttaki iltihaplanmaları temizleyen ve ödemi atan besinlerden biri olan zerdeçaldan 2 yemek kaşığına bir yemek kaşığı bal karıştırınız. Daha sonra 3 yemek kaşığı ılık süt ekleyip macun haline getiriniz. Bu macunu ağrıyan bölgeye sürünüz. 10 dakika masajla uyguladıktan sonra ılık su ile yıkayınız.

PAPATYA ÇAYI

Papatya çayı yorgunluk ve bitkinliğe iyi gelir. Günde bir barda papatya çayı tüketerek vücudunuzu sakinleştirmiş olursunuz.