Şunun için etiket arşivi: Sağlık

Motor bozukluğu, bilişsel ve ruhsal bozuklukların bir arada görüldüğü adeta kişinin yaşamını kabusa çeviren Huntington hastalığı hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Huntington hastalığı nadiren görülen hastalıklar listesinde yer alır. Peki huntington hastalığı nedir? Huntingtonun belirtileri nelerdir? Huntingtonun tedavisi var mıdır? Haberin detayında Huntington hastalığına dair merak edilenleri bulabilirsiniz.

Genetik bir nörolojik hastalık olarak görülen Huntington, adını 1872 yılında ilk kez hastalığı keşfedip ve genetiksel olduğuna yönelik çalışmalar yapan Dr. George Huntington’dan  alır. Sinsi ilerleyen hastalık ilk belirtilerini 30 ve 50 yaşları arasında gösterir. Bu dönem zarfında çocuğu olmuşsa ona geçme ihtimali yüzde 50’dir. Ölümcül değildir fakat yaşam kalitesini düşürür. Kişinin kendi başına yaşamasını zorlaştırır. Proteinlerdeki bozukluktan kaynaklı yaşanır.1993 yılında, 4. kromozom izlenerek hastalığa sebep olan gen olduğu tespit edilmiştir.  Beyindeki kuinolinik asit miktarının artışına bağlı olan HD geni 4. kromozom üzerindedir. Bu genin deformasyona bağlı Huntington hastalığı ortaya çıkar. Bu gen beyindeki sinir hücreleriyle bağlantılıdır. Hasar gördüğünde vücutta hem motor hem düşünsel hem de ruhsal bozukluklara sebebiyet verebilir. 

HUNTİNGTONUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kasların aniden sertleşmesi ve kordinasyonda bozukluklar yaşanır. 

Göz hareketlerinin anormalleşmeye başlaması.

Motor hareketlerinde bozukluk.

Sürekli denge kaybı yaşanması.

Düşünleri toparlamada zorlanma.

Hızlı fikir üretme de aksaklıklar.

Refleks bozukluğu

Yeniliklere karşı kabullenmede zorlanma.

Önceden öğrenilmiş her şeyi yavaş yavaş unutma ve yeteneği kaybetme hissi

Fark etmeden bilinçsizce hareket etme konuşma

Kronik yorgunluk ve uykusuzluklarda artış

Enerji eksikliğine bağlı toplu alanlarda çabuk sıkılma

Sürekli yalnız kalma hissi ve intihara meyilli olma gibi belirtiler gösterir.

HUNTİNGTONUN  TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Gen bozukluğundan dolayı ortaya çıktığı için kesin bir tedavisi yoktur. Ancak belirtilerin şiddeti azaltılmaya çalışılır. İlaç ve bazı tedavi yöntemleriyle düşen yaşam kalitesi yükseltilmeye çalışılır. Planlı devam etmesi gereken bu tedavilerde hasta yitirmeye başladığı yeteneklerini kurtarmak için fizik ve ruhsal durumunu kontrol etmek için de psikoterapi uygulanır. 

Kalp ritim bozukluğu ile karıştırılan panik atağın neden ortaya çıktığını biliyor musunuz? Ölüm korkusu ile karşı karşıya bırakan panik atağa dair merak edilenleri araştırdık. Peki panik atak nedir ve belirtileri nelerdir? Panik atağın tedavisi var mıdır? Haberin detayında panik atağa dair her şeyi bulabilirsiniz.

Kişinin ağır bir kaygı travması geçirmesi ile yaşanan krize panik atak denir. Günümüzde hemen hemen 4 kişide birinde görülen panik atak psikolojik kökenli bir rahatsızlıktır. Beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan ve sürekli nükseden bir hastalık olan panik atak, yoğun bir nöbet şeklinde yaşanır. Yapılan araştırmalarda vücutla ilgili herhangi bir sorun görülmezse de kişi yaşadığı ruhsal sıkıntın kan akışını hızlandırması buda kalbin hızlı kan pompalaması ile devam eder. Bu hastalığın olumsuz bir tarafı yok gibi görülse de bedene zarar veren bir sıkışma yaşandığından ve kişi hastalıktan hemen kurtulamayacağını düşündüğünden intihar etme eyleminde bulunabilir. Kriz geçirme süreci yaklaşık 30 dakika sürer. 

PANİK ATAĞIN NEDENLERİ NELERDİR?

Kişinin yaşadığı ruhsal bir travma,

Terk edildikten sonra ortaya çıkan yalnızlık korkusu,

Yakın birini kaybetmiş biri,

Kan oranı düşük olanlarda,

Beyindeki sinir hücrelerinin aşırı derecede serotonin ve noradrenalin gibi hormonları salgılanmasını artırması,

Gelecek korkusu, sınava hazırlana  kişilerde de dönemsel olarak ortaya çıkar.

PANİK ATAĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Koltuk altından başlayıp göğüs ortasına kadar yaşanan şiddetli sıkışma ve ağrı,

Ter bezlerinin sürekli çalışması ile terleme, uyuşmanın artması,

Beyindeki sinir hücrelerinin damarları sıkıştırması ve vücudun yeterli oksijen alınmaması sonucu baş ağrısına bağlı sersemlik yaşanması,

Vücuttaki hormonların dengesiz üretilmesi sonucu üşüme ve titreme yaşanması,

Etrafındaki insanların değiştiğini hissetmesi ve kaygı sürecinin artması,

Ölüyormuş gibi hissetme artar.

PANİK ATAK NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Bedensel bir durum olmadığından psikoterapi destek ve ilaç beraber uygulanmalıdır. Beyin sinirleri düzene sokulması için uygulanan ilaç tedavisi en az 2 yıl sürer. Bunun akabinde uzman doktor sürekli egzersiz önerir. Bunun nedeni ise vücudun rahat bir şekilde oksijen alması için yapılmalıdır. Özellikle bu konuda nefes uygulaması önemlidir. Panik atak olan kişiler krizi önceden yaşayacaklarını hissettiklerinden 10 sayıda bir derin bir nefes alıp bırakmaları gerekir. Panik atak geçiren kişiye asla soğan ve kolonya gibi ağır kokular kokutulmamalı bu sinir hücrelerini daha da yükseltir. Aynı zamanda yoğurt, ananas, havuç, bitter çikolata, domates ve muz gibi besinleri sürekli tüketmelerinde fayda var. 

Hemen hemen herkesin yaşadığı kulak ağrısı birçok nedenden ötürü ortaya çıkabilir. Çocuk ya da ebeveyn fark etmeksizin ortaya çıkan kulak baş ağrısı ve karın ağrısından sonra yaşanan rahatsızlıklardan biridir. Yaşam kalitesini neredeyse sıfırlayan kulak ağrısı genellikle ağrı kesici gibi ilaçlarla kolay kolay geçmez. Peki kulak ağrısı neden olur? Kulak ağrısı neyin habercisidir? Kulak ağrısı nasıl geçer? Haberin detayında kulak ağrısı hakkında merak edilen her şeyi bulabilirsiniz.

Kişinin yaşam kalitesini düşüren kulak ağrısı genellikle enfeksiyon kapmasından ortaya çıkar. Ancak kulak ağrısının da altında pek çok neden olabilir. Dış, iç veya orta kulak iltihaplanması çınlama ve ağrılara neden olur. Zonklama, yanma ve batma gibi belirtiler gözlemlenir. Kulak ağrısı hem başka nedenlerde ortaya çıkar hem de başka rahatsızlıklara yaşanmasına sebep olur. Soğuk algınlığı sonrası sıklıkla yaşanan kulak ağrısının hepsi ilaçla geçmez. Bazı kulak ağrıları evde yapılan doğal yollarla da geçebilir. Diğer en yaygın nedeni ise orta kulak iltihabıdır. Orta kulak iltihabı, soğuk algınlığıyla ortaya çıkan kulak ağrısı kadar hafif yaşanmaz. Orta kulak iltihabında hasta en çok baş dönmesinden şikayetçi olur. Ayrıca orta kulak iltihabı toplu alanlarda artar. Yapılan araştırmalarda kulak ağrısı yaşanan en sık üçüncü rahatsızlıktır. Vücudun aşırı derece de enfeksiyona maruz kaldığının habercisi olan kulak ağrısı ayrıca, kulak kristallerinin oynadığının ya da orta kulaktaki kirin artması ve enfeksiyon kaptığının habercisidir.

KULAK AĞRISININ SEBEPLERİ NELERDİR?

İç kulak bölgesinde kulak kirinin birikmesi,

Soğuk algınlığıyla boğazdan sonra kulak kanalına sıçrayan enfeksiyonlu bakteriler,

Kulağın içine yabancı bir cismin girmesi sonucu, iç kulağın ve zarının ciddi hasar alması,

Sinüs kanalarının tıkanması 

Kulak kristallerinin oynaması

Migren ve sinüzit gibi hastalıklarının en şiddetli evlerinde

Çene ve diş köklerinde iltihaplanmanın artması

Bademcik ve geniz ameliyatı sonrası

Burun ameliyatı sonrası

Kulak altı bezlerindeki hücrelerin tümör oluşturması

Akciğer hastalıkları 

Ağız içi yaraların oluşturduğu iltihaplanmalara kulak ağrısına neden olur.

KULAK AĞRISI NASIL GEÇER?

Bilinen bir hastalığı olmayan kişilerin hafif şiddetle yaşadığı kulak ağrısına evde müdahale edilebilir. Ancak 3 günden fazla süren kulak ağrısı için hastanın kesinlikle bir uzmana başvurması gerekir.

SICAK SU KOMPRESİ

Hafif şiddetli kulak ağrıları için hastanın sıcak su torbası olarak eczaneden alınan torbanın içine sıcak su koyarak bir havluya sarım kulağın tam ortasına koyarak iltihaba sıcak baskı yapılır. Ya da yüzyıllardır kullanılan bir yöntem olan ütü ya da soba aracılığıyla ısıtılan bir tülbent ya da havluyla da bu işlem yapılabilir. 

SARIMSAK

En güçlü antibiyotik olan sarımsak kulak ağrısına iyi gelir. Bunun için susam yağında iki diş ezilmiş sarımsağı 15 dakika kavurun. daha sonra ocaktan alıp ılıklaştırdığınız yağın içine kulak çöpünü batırıp kulak deliğine bir damla damlatın. 5 dakika sonra kulağınızı aşağı doğru eğin. 

SOĞAN

Sarımsaktan sonra etkili olan bir diğer antibiyotik olan soğan da kulak ağrısına iyi gelen besinler arsında yer alır. Bir adet soğan suyunu iyice kaynatın daha sonra bir tülbent yardımıyla bir ya da iki damla kulak içerisine damlatın. 

Hemen hemen her sonbahar ve kış aylarında pazarda gördüğümüz ama çoğu kimsenin tam olarak ne olduğu bilmediği murt meyvesi hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Mersin meyvesi ya da bilimsel olarak hambeles olarak da bilinen meyve aslında insan sağlığına da inanılmaz faydaları vardır. Peki hambeles (Murt) nedir? Hambeles (Murt) faydaları nelerdir? Murt nasıl tüketilir? Haberin detayında hambelese dair her şeyi bulabilirsiniz.

Türkiye’de Çukurova ikliminde dağlık alanlarda yol kenarlarında kendiliğinden yetişen bu meyveye murt ya da hambeles deniliyor. Çoğunlukta Mersin’de yetiştiğinden bazı yörelerde Mersin meyvesi de denir. Akdeniz ikliminde rahatlıkla yetişen murt meyvesi aynı zamanda Marmara ve Ege Bölgesinde de rahatlıkla yetişir. İçeriği incir gibi çekirdeklerden oluşan bu meyve sarı ve kahve renk olduğunda tüketilir. Sarı rengindeyken ekşi bir tadı olan bu meyvenin kahverengiyken ise oldukça tatlı bir tada sahip olur. Bazı bölgelerde bitkisel ilaç olarak kullanır. Cilt bakımından yeni doğan bebeği temizlemeye kadar her alanda kullanılan bu meyvenin saymakla bitmeyen faydaları vardır. Genellikle sonbahar ve kış aylarında pazar tezgahlarında görülür. 

HAMBELES (MURT) FAYDALARI NELERDİR?

Hambeles reyhan ve zeytin yağı ile karıştırılıp yüze sürüldüğünde ciltteki deforme olmuş alanları derinlemesine temizler. Bunun yanı sıra akne ve sivilce oluşumunu da engelleyerek cildin daha parlak ve canlı görünmesini destekler.

Antiseptik özelliği sayesinde enfeksiyonlu hücrelerin kolayca yok olmasını sağlar. Bazı yörelerde reyhan ile beraber bir gün boyunca suda bekletilen hambelesin suyu ile yeni doğmuş bebekler 7 gün boyunca yıkanır. 

Boğazdaki balgamı temizlemek için hambeles yaprağının suyu ile üzüm suyu karıştırılıp tüketilebilir. Aynı zamanda bu karışım ağız içi ve mide yaralarına iyi gelir. 

Kış günlerinde artan soğuk algınlığı içinde bu meyve kaynatılıp tüketilebilir. Bağışıklığı güçlendiren hambeles meyvesi virüslü hücrelere karşı vücudun direncini artırır. 

Hambeles içeriğinde uçucu yağ, sitrik asit ve doğal şeker bulundurur. Kandaki şekeri olumsuz etkilemediğinden şeker hastalarının bile rahatlıkla tüketebileceği bir meyvedir. Ayrıca bağırsak sağlığını koruyan hambeles bitkisi kabızlık ve ishal gibi rahatsızlıklara yakalanma riskini azaltır. 

A vitamini bakımından da zengin olan hambeles meyvesi göz yorgunluğu hastalığına da iyi gelir. Özellikle ileri yaşlarda görülme sıklığı olan görme problemine karşıda göz sağlığını olumlu etkiler.

MURT NASIL TÜKETİLİR? 

250 gram hambeles yaprağını kaynatınız. Süzerek içiniz. Özellikle mide ve bağırsak ağrısı sırasında tüketebilirsiniz.

Hambeles meyvesinden 200 gram 6 yaprak reyhan ve 2 kaşık zeytinyağını blendırdan geçiriniz. Haftada bir maske olarak kullanınız.

Kastamonu doğumlu mantar dostu Naim Güleç, toplum içerisinde en çok endişe ettiğimiz hatta endişelerin giderek fobi haline geldiği mantar tüketimi ile ilgili çok önemli noktalara atış yaptı. Zehirsiz mantar türlerini gönül rahatlığıyla yiyebilmek için mantarda zehrin hangi belirtilerle kendini gösterdiğine değindi. Peki mantarda zehir olduğu nasıl anlaşılır? Ülkemizdeki en verimli mantar alanlarını keşfedebileceğiniz yerler…

Vücut için faydalı besin değerlerine sahip olup ülkemizde çeşit çeşit türleri bulunan mantarlar, genellikle toplum içerisinde yemeye en çok çekinilen yiyeceklerdendir. Her ne kadar mantar tadı sevilirse sevilsin tüketilmesi düşünülen mantarın içerisinde zehir olup olmadığı endişesi çoğu kimseyi mantar yemekten mahrum bırakabiliyor. Mantar dostu Naim Güleç ise zehirli ve zehirsiz mantar türlerinde bilinmesi gereken aydınlatıcı noktalara değiniyor. Aynı zamanda ülkemizdeki en verimli mantarların nerede olduklarının ipuçlarını da veren Mantar dostu Naim Güleç’in Yasemin.com editörlerinden Ebrar Albayrak’a yaptığı o açıklamalar haberimizde sizlerle…

Yasemin.com/ ÖZEL

”BOLETUS AİLESİNİN EN DEĞERLİ MANTARLARI BİZDE!”

– Ülkemizde zehirli bir yapıya sahip olan mantar türleri nelerdir? Mantarda zehir olup olmadığı nasıl anlaşılır?

Mantarlardan tamamına yakını ülkemizde neredeyse var, siyah bilinen bir tane Türüf türü haricinde dünya üzerinde kıymetli denen mantarların yüzde doksanı Türkiye’de mevcut. Mantarın tadına bakmakta kişiden kişiye göre değişebiliyor. ‘Sezar’ yani yumurta mantarı da denilen mantarı bazıları yediği zaman kimileri çok lezzetli bulurken kimileri çok tatsız buluyor. Sezar (imparator) mantarını kızartarak yemeye çalışırsanız onu mahvetmiş olursunuz. Çiğ yenebilen bu mantarı tereyağında pişirerek lezzetli bir şekilde yiyebilirsiniz. Türkiye’nin Batı’sında Boletus ailesinin en değerli mantarları ülkemizde var. Morel yani kuzu göbeği dediğimiz bu mantarların hepsi bizde var.

Sığırdili mantarı Avrupa’da çok yaygın bir mantarın fazla miktarda Çam Ormanlarında olduğuna rastlamaktadır. Türkiye’nin milli mantarı olarak bilinen Kanlıca mantarı, bazı yerlerde çok fazla tercih edilmiyor ama Fransa’da aşırı rağbet görüyor. Küçükken mantarların toplanmasını uygun görmüyoruz. Amanita gibi mantar türleri volvonun üzerinden çıktığı için rengi pek belli olmayıp zehirleme yapabiliyor.

”O MANTARI GÜNÜMÜZDE BİR İNSAN TANISA VE BİLSE ÖLMEYECEK!”

– İçerisinde zehir bulunmayan mantarlar hangileri? Korkmadan yenebilecek mantarlara örnek verebilir misiniz?

Semt pazarlarında en fazla bulabileceğimiz mantarlar Kanlıca çeşididir. Çok nadiren Sığırdili mantarı, kültür mantarları ile Boletus mantarlarına rastlayabilirsiniz. Pazar günleri Kasımpaşa’da kurulan ya da Cumartesi günü kurulan İnebolu pazarında akşam ezanı vaktine kadar alışverişinizi yapabilirsiniz. 7-8 çeşidi çok kolay bir şekilde bulabileceğiniz bu mantarlar ülkemizde çeşit eşit yer alırken diğer ülkelerde bu kadar yaygın değil.

Amanita ailesinden Köygöçüren mantarını günümüzde bir insan tanısa ya da bilse ölmeyecek. Mantarlardan korkmak yerine onları bilmek ya da daha çok tanımaya çalışmak günümüzdeki ‘Mantar fobisini’ ortadan kaldıracaktır. Son olarak şunu söyleyebilirim korku mantarı bize dost bulmaz…

”ÜLKEMİZDEKİ MANTARLARINI EN VERİMLİLERİ O BÖLGEDE…”

– Mantar yolculuğuna çıkacak olsak rotamızı nerelere çevirebiliriz? Türkiye’deki en ideal mantar toplama mekanları nereler?

İstanbul’a yakın mantarla ilgili keşif yaptığım yerlerden birisi Belgrad tarafından vize saray Kırıkkale’ye kadar sınıra gidilebilecek Kuzey Ormanları diyebileceğimiz yerlerdir. Yine Beykoz’dan Ümraniye’ye kadar Şile, Ağva, Adapazarı gibi Karadeniz Bölgesine kadar gidilebilir. Toroslar ve Ege mantarda çok verimli bölgelerdir. Rakım ve enleme göre mantarların görülme sıklığı vardır. İstanbul’da en yakın yer; Beykoz Ümraniye tarafındaki Kent Ormanları diyebiliriz.

Popüler olma yolunda olan andız pekmezinin faydaları hakkında neler biliyorsunuz? Romatizmaya iyi geldiğini düşünülen andız pekmezinin faydaları nelerdir? Peki andız pekmezi hangi hastalıklara iyi gelir? İşte andiz pekmezi hakkında tüm merak ettikleriniz haberin detayında…

Yüksek yerlerde yetişen çam ağacının meyvesinin işlem görmesi sonucu elde edilen andız pekmezi insan sağlığına birçok faydası vardır. Andızdan elde edilen andıç kozalağında; eterli uçucu yağa helenin, sabit yağ, triterpenler ve acı maddeler içermektedir. Bu yüksen diğer pekmezler gibi tatlı değil acıdır. Tahinle karıştırılarak tüketildiğinde acı tadı aza iner. Ülkemizde Mersin’de üretilen bu pekmezi deneyen birçok insanda faydaları hakkında çok ilginç iddialarda bulundu. 

ANDIZ PEKMEZİNİN FAYDALARI NELERDİR?

İçerdiği esansiyel yağ asitleri çok kuvvetli antioksidan etkisi gösterir. Bu etki sayesinde üst solunum yolları hastalıkları sırasında yaşanan nezle ve grip hastalıklarına iyi gelirken  balgamda ki iltihabı da söker atar. 

Eklem, romatizma ve kemik erimesi gibi durumların neden olduğu ağrıların şiddetini azaltır. Bunun yanı sıra hastalıkların ilerlemesini de önler. 

Antioksidan özelliği sadece üst solunum yolu hastalıklarına değil aynı zamanda ağız içi yaralara da fayda sağlar. Bir kaşık andız pekmezini ılık yarım bardak su ile karıştırınız ağzınızda gargara yapın. 

İdrar yolu enfeksiyonunu önleyerek, kolayca tuvalete çıkmayı destekler. Aynı zamanda bağırsaklardaki parazitleri azaltarak rahat bir dışkılama işlemi sağlar. Andız pekmezini düzenli tüketenlerde basur ve ishal gibi durumların yaşanma ihtimalinin çok az olduğu gözlemlenmiştir. 

Vücuttaki toksinleri atmak için karaciğere yardım eder. Ayrıca kanı temizleyerek damar yollarını açar. Kalp ve damar tıkanıklığı risklerini azaltır.

Kötü alışkanlıklardan dolayı ortaya çıkan böbrek taşlarının düşürülmesini sağlamanın yanı sıra oluşumunu da önler.

Yapılan bazı araştırmalarda andız pekmezinin saç dökülmesini önlediği görülmüştür. Çıban gibi yaralara sürüldüğünde kısa sürede iyileştirdiği de gözle görülür bir sonuç olmuştur.

Her gün bir yemek kaşığı andız pekmezini kahvaltınızda tüketerek tüm bu faydalarda kısa sürede yararlanabilirsiniz. Ayrıca tahin ya da ılık su ile karıştırarak da tüketebilirsiniz.

YAN ETKİLERİ NELERDİR?

Aşırı tüketildiğinde fazla kiloya neden olur. Ayrıca şeker hastalarının da bu pekmezi tükettiğinde mutlaka bir uzmana başvurmaları gerekir. Yoğun bir pekmez olduğundan fazla tüketildiğinde mideyi rahatsız edebilir. 

Ağız kısmının üst boşluğunda kaşıntı ve ağrıyla ortaya çıkan damak yarası, kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Önüne geçilen bir rahatsızlık olmasına rağmen yaşandığı süre boyunca yeme ve içme gibi işlevselliği ağrılı bir hale getirir. Peki damak yarası neden olur? Damak yarası belirtileri nelerdir? Damak yarasına ne iyi gelir? Sizler için tüm bu soruların yanıtlarını haberi detayına ekledik.

Tam olarak nedeni bilinmese de bazı hastalıklar sonucu ortaya çıkan damak şişliği ya da yarası olarak adlandırılır.Ciddi bir hastalık olmamasına rağmen yaşam kalitesini düşüren ve ağızda ağrılara neden olan damak yarası genellikle ateşli hastalıklar sonrası ortaya çıkar.  Damak yarasını hemen hemen herkes hayatından bir ya da iki kez yaşamıştır. Geçici olan bir rahatsızlık olmasına rağmen bazı insanlar bu durumu sık sık yaşar. Uzmanlar bu gibi durumlarda mutlaka bir doktora başvurulmasını tavsiye eder. Kana yerleşen enfeksiyonlar bu bölgelerde şişli ve iltihaplı küçük kistlere ya da yaralara neden olur. Beyaz lekelere ortası delinmiş gibi duran bu yaralar ağız hareketlerinin yavaşlamasına sebebiyet verir. Sıcak ve baharatlı yiyecekler bu yaraları olumsuz etkiler. Ağız içi yara ve diş eti enfeksiyonuyla benzer durumlarla ortaya çıkar. Bu yaralara zamanında müdahale etmekte fayda var. Çünkü ağız içi sağlığı riske atar. 

DAMAK YARASININ NEDENLERİ

– Vücuttaki yüksek enfeksiyon yumuşak dokularda toplanır. Belirli yerlerde kist oluşur. 

Yumuşak bir dokusu olan damak tahribata uğraması yüksektir. 

Sıcak tüketilen gıdalarda dolayı yüzeyin deforme olması yenilemeye çalışan hücrelerin bu süreçte yaraya sebebiyet vermesi

Ağız içinde her hangi farklı bir noktada çıkan yaranın taşıyıcı özelliği varsa damağa da sıçrayabilir. 

Diş etindeki enfeksiyonlar ya da iltihaplanmalar

Aşırı streste damak yarasına yol açabilir. 

Bunun dışında içerdikleri maddeler bazı besinlerin ağız içi yaralanmalarına neden olabilir. Domates, çikolata, peynir, incir ve patlıcan bu besinlerin başında yer alır. 

DAMAK YARASI BELİRTİLERİ NELERDİR?

Ağız içi şiddetli sancı

Damakta şişlik 

Yüksek ateşlenme

Soğuk ve sıcak içeceklere karşı damağın ağrıması

Damağı rahat açamamak gibi belirtiler damak yarasına işarettir.

DAMAK YARASINA NE İYİ GELİR?

ALOE VERA

Aloe vera içerdiği güçlü antioksidan sayesinde enfeksiyonlu virüsleri kısa sürede yok eder. Aloe vera bitkisinin içindeki jeli çıkartarak bir bardak ılık suyun içerisine ekleyiniz. Bu karışımı her gün gargara yöntemi olarak kullanınız. 

SUMAK SUYU

Sumak içerdiği çözücü maddeler sayesinde aft ve damak yaralarına oldukça iyi gelir. Ilık bir bardak suyun içerisine bir yemek kaşığı toz sumak ekleyiniz bu karışımla da her gün gargara yapabilirsiniz.

LİMON SUYU

Tuz ve limonlu su da bu yaralara iyi gelen doğal yöntemlerden biridir. Ya da yarım çay bardağı limon ve yarım çay bardağı sirkeyi de karıştırarak elde ettiğiniz karışımla gargara yapabilirsiniz.

Bağırsaklarda çeşitli sebeplerden ötürü ortaya çıkan kıl kurtlarının ne olduğunu biliyor musunuz? Makat kaşıntısı ile kendini ele veren ya da bazen dışkılama sırasında gözle görülür. Hastanın yaşam kalitesini düşüren kıl kurdu hakkında merak edilen her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz. Peki Kıl kurdu nedir? Kıl kurdu belirtileri nelerdir ve tedavisi var mıdır? Tüm bu soruların yanıtları haberin detayında…

Bilimde enterbius vermicularis olarak bilinen kıl kurdu bağırsaklarda yaşayan zararlı parazitlerdir. Bu hastalık çocukların yanı sıra yetişkinlerde de görülür. Kıl kurdu bulaşıcı bir hastalıktır. Bağırsaklara yerleşen bu parazitlerin dişileri anüs yoluyla bağırsaktan çıkıp makatın ağız bölgesine yumurtalarını bırakırlar. Bu yumurtalar zamanla kaşınmaya neden olur. Kıl kurdu hastalığına yakalanan kişi makatı kaşıdığında yumurtalar böylece tırnak aralarına  yerleşir. Ayrıca kıl kurdu yumurtaları uzun süre dış ortamda yaşayabilirler. Yumurtalara temas eden kişiler, ellerini temizlemeden ağızlarına götürdüklerinde kişide kıl kurdu enfeksiyonu ortaya çıkar.  Kıl kurdu olan kişilerle ortak eşya kullanımı enfeksiyonun bulaşma riskini artırır. Ayrıca yuva, kreş ve yurt gibi toplu yerlerde bu parazitlerin bulaşma oranı daha fazladır.

KIL KURDUNUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Geceleri makat bölgesinin kanayana kadar kaşınma isteği ve dışkıda gözle görülür kurtlar

İştahın açık olmasına rağmen hızla kilo verme

Uyurken ağızdan salya akması

Kıl kurtları vücuda giren besinleri vücut enzimlemeden tüketmelerine bağlı direncin zayıflaması

Yorgunluk, halsizlik ve baş ağrısı

Uyku bozukluğu

Burun kaşıntısı ve diş gıcırdatması

Sert ve kramplı karın ağrısı yaşama 

KIL KURTLARININ ZARARLARI NELERDİR?

– Kıl kurdu enfeksiyonu; geceleri makat kısmının kaşınması ve sürekli kaşınan alanların uykusuzluğa neden olmasının yanı sıra kötü kokulu gaz, karında şişkinlik, mide bulantısı ve bağırsak sancıları olarak kendini gösterir. Ayrıca sinirlilik, gerginlik ve huysuzluk gibi psikolojik durumlarda kıl kurdu hastalığı nedeniyle ortaya çıkabilir.

– Bulaşma; kıl kurtları insandan insana geçebilir. Bu genellikle kişisel eşyaların ortak kullanılması ile yaşanır. Dünyada her 5 kişinden 3’ünde kıl kurdu bulunur. En yaygın alanları ise toplu kullanılan tuvaletlerdir.

– İdrar yolu enfeksiyonu; kıl kurtları bazı hastalıklara zemin hazırlar. Bunların başında idrar yolu enfeksiyonu gelir. En kötü durum ise kıl kurtlarının mesaneye yerleşmesi ile kansere bile neden olabilir.

KIL KURDU TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Gözle görülme ihtimali olan kıl kurtları için selofan bant testi yapılır. Bu bant testinden sonra uzman doktor bağırsaklarda ya da her hangi başka bir organa geçme ihtimali var mı yok mu diye ultrasyon gibi testlerde uygular. Tespit edilen kıl kurtları ilaç yöntemi ile kurtulunabilir bir rahatsızlıktır. Hastalık boyunca ortak kullanılan alanlardan uzak durulması gerekir. Makat bölgesi sıcak ve sabun su ile sürekli temizlenmeli iç çamaşırı ütü yapılarak giyilmeli. 

DOĞAL YOLLA KURTLARDAN NASIL KURTULUNUR?

KEKİK ÇAYI

Bir çorba kaşığı kekiği, yarım litre sıcak suya koyun. Kekik demlendikten 10 dakika sonra süzüp sabahları aç karnına tüketin. Günde içerisinde bu çayı tüketerek kısa sürede kıl kurtlarından kurtulabilirsiniz.

SOĞAN SUYU

Bir baş soğanı yarım sürahi suda bir gece önceden bekletin. Bu suyu günde üç defa tüketin. Soğan doğada bulunan en güçlü antibiyotiktir. Kısa sürede vücuttaki tüm toksin, bakteri ve virüsleri atmada etkilidir.

GREYFURT

En güçlü antibiyotik olan greyfurtun ister suyunu çıkartın isterseniz de kabuklarını soyup tüketerek kıl kurtlarından kısa zamanda kurtulabilirsiniz.

PELİN OTU

Kıl kurtlarını yok etmede etkili bitkilerden biridir. İçerdiği santonin, thujone ve isothujone maddeleri sayesinde kıl kurtlarını vücuttan atar. Pelin otunu sıcak bir bardak suya ekleyin demlendikten sonra süzüp tüketin.

Çoğunlukta sarı ve turuncu sebzelerde bolca bulunan lutein maddesinin ne işe yaradığını biliyor musunuz? Ek takviye gıdalarında bolca bulunan özellikle göz sağlığına fayda sağlayan lutein hakkında merak edilen her şeyi sizler için haberin detayına ekledik. Peki lutein nedir? Lutein hangi besinlerde bulunur? Luteinin faydaları nelerdir? Tüm bu soruların yanıtları…

Bitkilerin içinde bulunan sarı renkli organik bir madde olan luteini havuç, bezelye, kara lahana gibi besinlerin köklerinde bulunur. Güneşten gelen faydalı mavi ışığı emer. Oksitlenme önleyici lutein antioksidan olarak kullanılır. Yağ asidi ve kovalent bağı şeklinde bulunur. Gıdalara renk vermek amaçlı olan madde insan vücuduna girdiğinde özellikle gözdeki sarı noktanın güçlenmesini destekler. Asıl olarak insan vücudunda da bulunan bu madde çevreyi renkli görmemizi sağlar. Ancak ilerleyen yaş ve vücuttaki bazı komplikasyonlara azalmasına neden olur. Bu da göz sağlığını özellikle görme durumunun kayba uğramasını sağlar. Hatta yapılan araştırmalara göre lutein maddesi ve göz rengi arasında bir bağ olduğu ortaya konulmuştur. Lutein eksikliği olmaması için uzmanlar günlük beslenmeye lutein içeren besinlerden en az bir tanesinin eklenmesi konusunda uyarıda bulunuyor. Bu madde ek takviye olarak üretilip eczanelerde de satılır. Güçlü bir antioksidan özelliğine sahip olduğundan günlük 0,25 miligram tüketimi uygun kabul edilir. 

LUTEİN HANGİ BESİNLERDE BULUNUR?

MISIR

Posa ve lif bakımından zengin olan mısır, kökünde lutein maddesi oldukça fazladır. Ayrıca B vitamini kompleksi bakımından zengin olan mısırı uzmanlar genellikle kaynatılmışının tüketilmesini tavsiye eder. Yüksek ısı ve trans yağa maruz kalan havucun içindeki vitamin ve mineraller etkisini kaybeder. 

HAVUÇ

Lutein maddesi bakımından en zengin besin havuçtur. Ayrıca havuç betakarıten ve C vitamini içerir. Bu yüzden uzmanlar günlük tüketime havuç besininden eklenmesini tavsiye eder. Özellikle ara öğün olarak iki tane tüketildiğinde gerekli olan lutein maddesi alınır.

YUMURTANIN SARI

Hemen hemen çoğu kimse yumurtanın sarısı hakkındaki gerçekleri bilmez. Yapılan araştırmalarda yumurtanın sarısında insan sağlığını olumlu etkileyen maddeler içerdiği ortaya çıkarılmıştır. Lutein maddesi de bunlar arasında yer alır. Bu yüzden uzmanlar hem kaynatılmış hem de kızartılmış yumurtanın tam pişirilmemesi konusunda uyarır. Aksi halde yumurta bu özelliğini yitirir. 

BAL KABAĞI

Genellikle tatlı yapımından kullanılan bal kabağı içerisinde de lutein bulunur. Kalorisinde düşük olduğundan tüketilmesi uygundur. Kış aylarında bol bol tüketilebilir. 

ISPANAK

Sarı ya da turuncu olmamasına rağmen ıspanakta da lutein vardır. Ispanak bildiği gibi demir maddesi bakımından zengin ve her yaş grubunun tüketmesi gerektiği bir besindir. Kan, göz, kemik ve kas sağlığı için ideal olan ıspanak içeriğinde demiri potasyum, kalsiyum barındırır.

ROKA

Güçlü bir antioksidandır. Vücutta kemiğe kalsiyum taşıyan proteinlerin işlevselliğini artırıyor. Ayrıca lutein bakımından zengin olan nadir yeşil sebzelerdendir.

LUTEİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Gözdeki sarı noktanın vitamin ve mineral değerini artırarak görme kaybını azaltır. Göz hastalıklarının önün egeçer.

Güçlü bir antioksidan olan lutein maddesi vücuttaki, serbest radikalleri temizler. Bağışıklığı güçlendirir. Hastalıklara karşı vücudun direncini artırır.

Kalp ve damar hastalıklarını önler. Kolesterol seviyesini düşürür.

Ciltteki hücrelerin yapısını yeniler. Mutasyona uğramalarını önleyerek genç ve diri kalmasını sağlar.

Yapılan bir araştırmada ileri yaşlarda sıklıkla görülen katarak hastalığını önlemek için lutein maddesi ek takviye olarak alınmalıdır.

Vücuda gelen güneş ışınlarını faydalı bir şekilde enzimler. 

Dünyanın hemen hemen her yerinde rahatlıkla yetişebilen hatmi çiçeğine birçok yörede farklı isimler verilmiştir. Hibiskus olarak da bilinen çiçek magnezyum ve demir bakımından oldukça zengindir. Ayrıca C vitamini de içeren çiçeğin insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Sizler için özellikle ödem atmakta etkili olan hatmi çayı hakkında merak edilenleri araştırdık. Peki hatmi çiçeğinin (Hibiskus) faydaları nelerdir? Hatmi çiçeği (Hibiskus) hangi hastalıklara iyi gelir?

Devegülü, silindir, gül hatmi ve hire olarak da bilinen hatmi çiçeği Temmuz ve Ağustos aylarında çiçek açar. Ebegümeci ailesine ait olan hatmi çiçeği, bazı yörelerde hibiskus olarak geçer. Popüler kültürde özellikle kullanılan hibiskus çayı ödem atmada oldukça etkilidir. Sulak bölgelerde rahatlıkla yetişen hatmi çiçeği Akdeniz Bölgesinin iklimini sever. Çiçekler tam olgunlaştıktan sonra toplanıp kullanım alanlarına göre kurutulur ya da yağı çıkartılır. Hatmi çiçeğinin kök, yaprak ve tacına kadar her şeyi faydalıdır. Bilimsel adı althaea officinalis olarak bilinir. Yapılan araştırmalarda herhangi bir yan etkisine rastlanmayan hatmi çiçeği kozmetik ve ilaç sektöründe kullanılır. Hatmi çiçeği içeriğinde nişasta, sakaroz, galaktoz, pektin, yağ, tanen ve asparagin maddeleri barındırır. Halk arasında kuru öksürük şifası olarak bilinir. Enfeksiyonla mücadelede birebir fayda sağlayan hatmi çiçeği alternatif tıpta sıkça tüketilir. Mor ve pembe renklerinden oluşur. Hoş kokusu ile bazı yemeklere konulur. 

HATMİ ÇİÇEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Hatmi bitkileri kurutularak 150 gramı 3 bardak su ile kaynatılır. 10 dakika kaynadıktan sonra 10 dakika da demlenmeye bırakılan hatmi çiçeğinin suyu ile cildinize tonik uygulayabilirsiniz. Kurutulmamış hatmi çiçeği bir savanda iyice dövüldükten sonra içeriğine biraz zeytin yağı eklenip koltuk altına bileğe sürüldüğünde cildin terleme noktalarında vücuda hoş bir koku bırakır. 

Üst solunum yolları ile hatalıkları ile boğaza yerleşen enfeksiyonlu hücreleri bitirmeden etkilidir. İçerdiği asparagin maddesi sayesinde mutasyona uğramış ve boğazların şişmesine neden olan durumu azaltır. Genellikle üst solunum yolları ile ortaya çıkan kuru öksürüğü giderir. Aynı zamanda bronşit ve bronşiyal soğuk algınlığı hastalıklarına iyi gelir.

Kandaki besinlerden ötürü aniden yükselen şekeri düşürmede etkilidir. Ancak şeker hastaları kullanmadan önce doktorlarına danışmalarında fayda var. Sadece kan şekerini değil aynı zamanda kan basıncını da dengeler.

İdrar sökmede kullanılan ilk besinler arasında yer alır. Böbrek ve mesane torbasında taş kum oluşumunu önler. Böbrek üstü bezlerini çalıştırmada etkilidir. Vücudun sıvı oranını olumlu etkiler. 

Hatmi çiçeği aynı zamanda özel karışımlarla cilt hastalıklarını yatıştırmalarda kullanılır. Cilt yüzeyindeki deforme hücreleri onarırken aynı zamanda yaşlanmayı da geciktirir.

Ağız içinde gargara yapıldığında diş minesini güçlendirir. Düş yüzeyinde tartar oluşumunu önler. Diş etlerinin enfeksiyon kapmasını engelleyerek, uçuk ve aft oluşumunun önüne geçer. 

Tüketilen hatmi çayı bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı vücudun direncini artırır. 

HATMİ ÇİÇEĞİ ÇAYI NASIL YAPILIR?

Kurutulmuş 200 gram hatmi çiçeğini kaynamış 3 bardak suya koyun. 3 dakika demlenmesini bekledikten sonra süzerek tüketilebilir.