Şunun için etiket arşivi: Sağlık

Yemeklerde en çok tercih edilen soslardan biri hardaldır. Sos hardal tohumundan elde edilir. Ülkemizde yaygın olarak üretilmeyen hardal tohumunun insan sağlığına faydalarının olduğunu biliyor musunuz? Peki hardalın faydaları nelerdir? Hardal hangi hastalıklara iyi gelir? Turp ailesine bağlı olan hardal hakkında merak edilenleri sizler için derledik.

Sarı çiçekli otsu bir bitkiden elde edilen hardal tohumları öğütülerek baharat ya da sos haline getirilerek tüketilir. Hardal Amerika’da yetiştirilir ve yaygın olarak kullanılır. Keskin bir tadı olan hardal tohumları, turşu salamuralarında, et ve deniz ürünlerinin pişirilmesine eklenir. Hindistan ya da tereyağı ile kızartılan hardal tohumları etrafa hoş bir koku verir. bu çeşni özellikle fırın yemeklerine katılır. Tohumlar beyaz, siyah ve kırmızı renklerden oluşur. İçeriğinde kükürt barındıran hardal sıcak suya eklendiğinde acı ve bozuk bir koku salgılar. Zehir gibi olan bu yöntem uzmanlar tarafından önerilmez. Hardal; kalsiyum, magnezyum, fosfor ve potasyum barındırır. Hardalın keşfi yerli Amerikalılara dayanıyor. Yiyecek olarak tüketmek için üretilen hardalın iyileştirici özelliği sayesinde ilaç olarak da kullanılmıştır. Özellikle kas ve kemik rahatsızlıklarının önüne geçer. Göz sağlığı için A vitamini gereklidir. Hardal A vitamini bakımından zengin bir besindir.

HARDALIN FAYDALARI NELERDİR? HARDAL HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Bağırsak florasını artırarak daha fonksiyonlu çalışmasını destekleyerek kabızlık ve şişlik problemlerini önüne geçer. Uzmanlar kabızlık problemi çeken kişilerin bir kaşık tüketmelerini tavsiye eder. 

Bal ile karıştırılıp tüketildiğinde boğaz enfeksiyonlarını, akciğerleri temizler. Böylece daha güçlü bir solunum sağlar. Mevsim geçişlerinde bir kaşık tüketilmesinde fayda var.

Güçlü bir selenyum ve potasyum olan hardal güçlü bir ağrı kesici özelliği vardır. Özellikle romatizmal ağrılara iyi gelen hardal, kas ve kemik sağlığını güçlendirir.

Antioksidan özelliği olan hardal, cildin daha parlak ve canlı görünmesini destekler. Cilt hücrelerini yeniler. Ancak uzmanlar hardaldan elde edilen maskelerin yoğun olarak kullanılmaması gerektiğini vurguluyor.

Hardal tohumundan çıkartılan yağla boyun, diz ve bel ağrıları sırasında sürülerek uygulandığında ağrıyı hafifletir. Aynı zamanda hardal yağı ile tüm vücuda masaj yapıldığında kan akışı düzenlenir. 

A vitamini bakımından zengin olduğundan göz sağlığının yanı sıra bağışıklık sistemini yenileyerek hastalıklara karşı direnci artırır.

Kan olanlarında tüketilmesi tavsiye ediliyor.

HARDALIN ZARARI VAR MIDIR?

Çok sık tüketildiğinde alerjik reaksiyona neden olur. Güçlü bir iltihap kurutucu olan hardal fazla tüketildiğinde karaciğer ve akciğere hasar verebilir. 

İnsan vücudunun en kirli bölgesinin neresi olduğunu biliyor musunuz? Banyo yapıldığında bile temizlenmeyen ve içerisinde milyonlarca virüs barındıran bu yer hakkında uzmanlar ciddi uyarılarda bulundu. Peki vücudun en kirli yeri neresi ve nasıl temizlenir? Parazitlerin neden olduğu hastalıklar nelerdir? Sizler için uzman uyarıları ve vücudumuzdaki en kirli yere dair her şeyi haberin detayına ekledik.

İnsan anatomisi oldukça karışıktır. Yüzyıllardır tıp dünyası bu anatomiyi çözer ve ona hasar veren faktörleri inceler. Hassas olan vücut sistemlerden meydana gelir. Bu sistemler; dolaşım, iskelet, boşalım, sindirim ve sinirlerden oluşur. Organların fonksiyonel işleyişini düzenleyen bu sistemlerin arasındaki iletişimi sinirler dokular aracılığı ile sağlar. Anne karnında herhangi bir genetiksel bozukluk olmadığı sürece muhteşem işler. Ancak dünya ve çevresel faktörlere maruz kaldıktan sonra bazı hastalıkların yaşanmasına zemin hazırlar. Kulağa tiksindirici gelse bile insan sağlığı için doğadaki bazı bakterilere ihtiyaç vardır. Ancak bu bakterilerin hepsi fayda sağlamaz. Kulak, bağırsak, mesane, burun ve göbek deliğinde birikirler. Yapılan son çalışmalarda kirpik dibi ve kaşlarda da parazitlerin olduğu tespit edilmiştir. Tüm bunlar yeterli bir şekilde temizlenmemekten dolayı yaşanır. Vücudunda yaklaşık 100 trilyon bakteri yaşar. Düzenli olarak vücudumuzu temizlemezsek zararlı olan bakteriler hastalıklara neden olabilirler. 

PARAZİTLERİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR NELERDİR?

Boğaz enfeksiyonları,

Burun bezlerinde büyüme ve sinüs tıkanıkları,

Bağırsak bozulması sonrası kabızlık ya da ishal yaşanması,

Orta kulak iltihabı, 

– İştahsızlık ve aşırı kilo kaybı,

– Düzensiz yemek yeme istediği,

– Kirpik dibinde iltihap nodülleri, kaşlarda kepeklenme,

– Cilt yüzeyinde hasarlar,

– İdrar yollarında iltihaplanma,

VÜCUDUN EN KİRLİ YERİ NERESİ VE NASIL TEMİZLENİR?

Bazı dermatologlar vücudumuzun en kirli bölgesinin göbek deliği olduğunu söylüyor.
Temizlemeyi unuttuğumuz göbek deliği, gün içerisinde bir çok bakterinin biriktiği yer olduğu ve bu bakterilerin bazıları ciddi rahatsızlıklara da neden olabileceği hakkında araştırmalar sonucu elde edildi.

Göbek deliği, bazı insanlarda çıkık bazı insanlarda daha çukurdur. Bu yüzden temizlik, göbek deliğinin çukurluğu dikkate alınarak yapılmalıdır.Göbek deliği çıkık olan kişiler sıcak su ve sabunlu lifle temizlenmelidir. Göbek deliği çukur olan kişiler ise duş sırasında bölgeye çok fazla baskı uygulamadan liflemelidirler. Bunun dışından sıcak su ve tuzu birbirine karıştırarak kulak pamuğu yardımıyla bölgeye sürüp göbek deliği temizliği yapabilirler.  

Doğada bulunan en güçlü iki antiseptik besin olan bal ve sarımsak karışımının vücudu adeta yenilediğini biliyor muydunuz? Peki bal ve sarımsak karışımı nasıl hazırlanıyor? Ayrıca her gün bal ve sarımsak karışımından bir kaşık yerseniz ne olur? Sizler için bu mucize karışıma dair her şeyi araştırdık. Haberimizin detayında nasıl hazırlanacağı ve tüketileceğine dair bütün bilgiler mevcuttur.

Yapılan araştırmalarda sarımsağın tüm faydalarını vücuda sağlayabilmesi için çiğ tüketilmesi gerektiği ortaya çıkarılmıştır. Ancak kokusundan dolayı çiğ tüketilmesine yanaşılmadığından uzmanlar bal ile tüketilmesini öneriyor. Balın bileşenleri ile sağlığı faydalar iki katına çıkan sarımsağın birçok hastalığı engellediği uzmanlar tarafından vurgulanıyor. Aç karan tüketilmesi tavsiye edilir. Sarımsak, toprak altında yetişen ve içeriğinde milyonlarca faydalı asit barındıran bir besindir. Germanyum ve selenyum maddeleri bakımından zengin olan topraklarda yetiştiğinden insan sağlığına birçok faydası vardır. İlaç ve kozmetik sanayisinde kullanılan sarımsak kadar bal da arılar tarafından milyonlarca çiçeğin poleni alınarak üretilir. Bu iki maddenin bir araya gelmesi ile alternatif tıbbın en güçlü ilacı ortaya çıkmış olur. 

İŞTE 7 GÜN BOYUNCA SARIMSAĞIN ÜZERİNE BAL DÖKÜP YERSENİZ…

Bu iki besinde kanın pıhtılaşmasını önler. Özellikle tromboz ve varislerin oluşumunu engeller. İçerdikleri sülfür maddesi vücuttaki kan akışını dengeler.

Kalp sağlığını kötü etkileyen yüksek tansiyon rahatsızlığı içinde kan akışının dengede olması gerekir. Bu karışım kan akışını dengelediğinden yüksek tansiyon ve buna bağlı gelişebilecek kalp hastalıkları riskini azaltır.

Çiğ sarımsak “alisin maddesi” bakımından oldukça zengindir. Bu madde damarlarda birikmiş kötü kolesterolü temizleyerek kan dolaşımını destekler. Aynı zamanda trigliserit seviyelerinin de dengede kalmasını sağlar.

Vücuttaki dengesiz enflamasyon yüzünden ortaya çıkan kronik rahatsızlıkları azaltmak için de uzmanlar bu karışımı öneriyor. Ayrıca bu karışım ödem toplamayı engelleyerek, kas rahatsızlıkları için doğal ağrı kesici oluyor. 

İki besinde de yüksek miktarda bulunan antimikrobiyel maddeler bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun zararlı hücrelere karşı savunmasını artırır. 

Enfeksiyon virüsü sonucu ortaya çıkan boğaz iltihaplanmasını da önleyen bu mucize karışım, sürekli öksürüklerde de doğal tedavi olarak kullanılır.

PEKİ BU KARIŞIM NASIL HAZIRLANIR?

MALZEMELER

1 su bardağı bal 

10 diş çiğ sarımsak

250 gramlık bir cam kavanoz

HAZIRLANIŞI

Sarımsakları ufak ufak doğayınız ve kavanozun içine atınız. Daha sonra üzerine balı dökerek karıştırınız. 7 gün boyunca her sabah bu karışımdan bir yemek kaşığı ılık suya karıştırıp tüketiniz. 1,5 hafta ara verdikten sonra 7 gün boyunca tekrar tüketiniz. Karışımı oda sıcaklığında muhafaza ediniz.

Hemen hemen herkesin çeşitli faktörlerden dolayı yaşadığı mide bulantısına dair bilinmeyenleri sizler için araştırdık. Peki mide bulantısı sebepleri nelerdir? Mide bulantısına ne iyi gelir? Bazen bazı hastalıkların belirtisi olarak da görülen mide bulantısı hakkında merak edilenleri haberin detayında bulabilirsiniz.

Midenin çeşitli sebeplerden ötürü şiddetli kasılmalar yaşamasına mide bulantısı denir. Her yaşta görülebilecek bu rahatsızlık bazen ciddi hastalıkların en yaygın belirtileri arasında yerini alır. Mide bulantısı genel itibariyle kusma ile sonuçlanır. Mide yaşadığı şiddetli kasılmalar sonucu içerisinde bulunan her şeyi yemek boru yolu ile vücuttan atar. Farklı uyarıcılarla ortaya çıkan mide bulantısı, sadece mideyi değil, yemek borusu, boğazı, kalbi ve tükürük bezlerini de olumsuz etkiler. Mide atmak istediklerini bağırsaklara gönderemediğinden ağız yolu ile çıkartır. Bu durum sık sık yaşandığından yemek borusu kanserine neden olabilir. Mide bulantısı genellikle kusma sorununu tetiklediğinden sinir dalgalanmaları ile beyne sinyal verilir. Beyin aldığı sinyallerle mideyi uyararak kasların hızla besinleri yukarı atamasını sağlar. Ancak bu işlem o kadar kolay olmaz. Diyafram ve ses tellerine kadar olumsuz etkilere sebebiyet verir. 

MİDE BULANTISI NEDEN OLUŞUR? HANGİ HASTALIKLAR MİDE BULANTISINA NEDEN OLUR?

Birçok nedene bağlı gelişen mide bulantısı ile gastroenteroloji, dahiliye, jinekoloji, psikiyatri, nöroloji, KBB gibi farklı branşlar ilgilenir.

Bağırsak ve midede gelişen enfeksiyon virüsleri

Gıdalara bağlı gelişen zehirlenmeler

– Sık yaşanan beyin hastalıkları yani vertigo ve migren, 

Araba, uçak ve tren gibi taşıtlara bağlı

Ruhsal bunalımlar

Beyin hasar alması sonucu gelişen hastalıklar

Hamilelik

Kanın dengesizleşmesi

Ayrıca ciddi hastalıkların habercisi olan mide bulantılarına organik mide bulantısı denir.

MİDE BULANTISININ BELİRTİLERİ

Yüksek ateş

Dengesiz değişen vücut ısısı

Kas ve kemiklerde ağrı 

Görme problemleri

Unutkanlık ve şiddetli ishal

Nefes alıp vermenin düzensizleşmesine bağlı gelişen kalp ritim bozukluğu gibi belirtiler aynı zamanda hastalık habercisi de olabilir.

MİDE BULANTISINA NE İYİ GELİR?

Temiz bir ortamda derin derin nefes alıp verme ayrıca açık havada yürüyüş yapma,

Nane, fesleğen ya da reyhan gibi bitkileri derinlemesine içine çekme,

Baş dönmesine bağlı gelişen mide bulantısının geçmesi için 30 dakika boyunca hareketsiz uzanmak,

Bitki çayları anacak çayları içerken yavaş yavaş içmeye özen gösteriniz

Reflüye bağlı mide bulantısı için ise 40 dakikalık bir yürüyüş iyi gelir.

MİDE BULANTISINA İYİ GELEN DOĞAL KARIŞIMLAR

Orta boy cezvede bir bardak su kaynatın daha sonra kaynayan suya nane ekleyip 5 dakika demlenmesini bekleyin. Mide bulantısı sırasında bir bardak içiniz.

– Toz halindeki kekiği bir bardak kaynar suya ekleyin daha sonra içerisine limon sıkarak tüketebilirsiniz.

Ünlü komedyen Mehmet Ali Erbil’in 223 gün hastanede yatmasına neden olan kaçış sendromunun ne olduğunu biliyor musunuz? Panik atak belirtileri ile aynı özelliklere sahip olan Kaçış sendromu kişiyi yatağa bağlayacak kadar tehlikeli bir rahatsızlıktır. Peki kaçış sendromu nedir? Kaçış sendromu belirtileri nelerdir ve tedavisi var mıdır? Sizler için tüm bu soruların yanıtlarını araştırdık. Haberin detayında kaçış sendromuna dair merak edilenleri bulabilirsiniz.

1960 yılında Dr. Clarkson ve arkadaşları tarafından keşfedilen rahatsızlığa önceleri Clarkson hastalığı denilmekteydi. Damar içi sıvı oranının azalması ile ortaya çıkan kalp atakları yaşam kalitesini ciddi boyutlarda olumsuz etkiler. Bilim litaratüründe SCLS yani Sistemik kılcal kaçak sendrom olarak geçer. Hastalığın neden kaynaklandığı henüz bilinmemektedir. Kılcal damarlardaki sıvı oranı azalınca, kan damarlardaki vitamin ve mineraller dolaşamaz hale gelir. Damar dışı artan sıvı karaciğer, akciğer ve kalbe zarar verir. Vücudun boşlukları ve kaslarında sıvı birikmeye başlar. Beyin bunu kötü sinyaller olarak algılar ve tansiyon kan basıncı aniden azalınca vücut şoka girer. Taklitçi bir hastalık olan kaçış sendromu kişiyi komaya sokacak kadar ilerleyebilir. Teşhisi oldukça zor olan kaçış sendromunun belirtileri diğer hastalıklarla aynıdır. 

KAÇIŞ SENDROMU NEDİR?

Dokulardaki bazı sıvı ve vitaminlerin kan damarları yerine kılcal damarlara geçip tıkanmasına yok açar. Bu da kan basıncını düşürerek kötü sinir dalgalanmalarına yol açar. Beynin kötü dalgaları algılaması ile vücutta bazı komplikasyonlar gelişir. Ancak bu durumlar birden gelişmez. Ortalama bir kaç güne kendini gösterir. Kaçış sendromunu tetikleyen bazı durumlar vardır. Bunlardan biri de kemiklerin şiddetli hasar alması sonucu yaşanır. Kırılan kemiklerdeki dokuların kılcal damarlara geçmesi ve tıkanması gibi yüzde bir ihtimal olan olay sonucu yaşanır. Ancak bu kesin bir neden değildir. 

KAÇIŞ SENDROMUNUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Vücudun kas ağrıları artar. Damarlara sıkışan sıvı kemik ve kasları zorladığından diz ve kollardaki ağrıların şiddeti her geçen gün artmaktadır. 

–  Damarlar tıkandıkça sinir hücreleri beyne zamanında ulaşmadığından kişi sürekli yorgun hisseder.

Kan dolaşımı yeterli seviye olmadığın beyne gidemeyen kan baş ağrısına neden olur.

Mide kasılmaları sıklıkla artığından hasta sürekli kusar ya da kusma isteği ile karşı karşıya kalır.

– Tıkanan damarlardan dolayı kalp kan pompalamadıkça ya hızlı atar ya da yavaşlar. Ritim bozukluğu veya panik atak rahatsızlıklarına benzer durumlar yaşanır.

Sık sık karın ağrısı yaşar. Bu hastalığı özel laboratuvar ortamlarında bakılır. Hastalarda, bağırsaklarda ödem, kaslarda sıvı, kanda mikrop ve kalp zarında asit birikmesi gibi durumlar tespit edilir. 

KAÇIŞ SENDROMUNUN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Kan basıncı çok hızlı düştüğünden hasta sürekli tedavi altında tutulmalıdır. Takip bu hastalıkta en önemli durumdur. Organların yetersiz çalışması seyrinde ani ölümle bile sonuçlanabilir. Böbrek, kal, karaciğer ve akciğer ciddi hasarlara uğramaması için doktor sürekli bu organların çalışmasını takip eder. İlaç tedavisi uygulanır. Bazı hastalarda kemik kırılması ya da burkulması gibi durumlar sonrası görüldüğünden nüksetme olasılığı vardır. Bu yüzden hastalar süreci atlatmalarına rağmen doktor kontrolünde olmaları gerekir. 

Toplanır toplanmaz tüketilmemesi gereken barut ağacı kabuklarının aslında insan sağlığına inanılmaz faydalarının olduğunu biliyor muydunuz? Peki barut ağacı kabuğunun faydaları nelerdir? Barut ağacı kabuğunun çayı nasıl yapılır? Sizler için mide rahatsızlıklarını dindiren mucize barut ağacı kabuğunun faydalarını araştırdık. Haberin detayında barut ağacı kabuğuna dair merak edilen her şeyi bulabilirsiniz.

ilkbaharda soyulan yazın kurutulan barut ağacının kabukları özellikle kış aylarında çayı yapılarak tüketilir. Ancak barut ağacının iç kısmı zehirlidir. Bu yüzden bu kabuklar ağaçtan çıkarılınca iç kısımları iyice temizlenir. Eski medeniyetler bu kabukları tütsü niyetine kullanmışlardır. Barut ağacının kabuklarının çıkardığı duman baş ağrısına, mide bulantısına ve uyku problemine iyi geldiği için bu yöntemi kullanırlarmış. Bazı yörelerde bu kabuklara acı cehre ve akdiken denilir. Uzmanlar bu kabuğun taze ile tüketilmemesi gerektiğini aksi halde ciddi zehirlenmeye neden olabileceğini vurguluyor. Anavatanı Kuzey Afrika olan barut ağacı cehrigiller ailesine aittir. Ağaç türünde olmasına rağmen çok büyümez. Bu ağaçta eriğe benzer meyveler bulunur. Yapraklarından ağaç kabuklarına kadar faydası vardır. Mayıs ve Haziran aylarında rahatlıkla yetişir. Ağacın kabukları mide ağrılarında alternatif tıpta kullanılan güçlü bir ilaçtır. Çok yavaş büyüyen bir ağaç türü olduğundan son yıllarda koruma altında alındı. İçeriğinde Antraglikozidler, tanen, saponin, acı maddeler, şekerli komponentler, elma asidi, frangul asidi, glikofrangulin gibi güçlü bileşenler bulunur. Kabuklar taze tüketildiğinden tam bir zehir etkisi gösterir. Bu yüzden toplanıp kurutulur. Bir yıl sonra tüketilir. Alternatif tıp uzmanları tüketilmeden 6 saat önce sıcak suda bekletilmesini daha sonra 10 dakika kaynatılıp süzülerek içilmesini öneriyor. Ayrıca yemeklerden önce tüketildiğinde sindirime faydası daha fazla olur. 

BARUT AĞACI KABUĞUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Makat bölgesinde oluşan basurun doğal ilacıdır. 

Sindirimi düzenleyerek kabızlık riskini azaltır.

Çıban ve kesik tedavisinde doğal ilaç olarak kullanılır.

Karaciğerin zarının yenilenmesini destekler ev aynı zamanda zararlı toksinlerden arınmasını destekler.

Parazitlerin oluşumunu engelleyerek bağırsak sağlığını korur. Ayrıca gaz ve şişliği engeller.

– Antispazmodik etkisi olan bu kabukların kaslarda oluşan spazmları hafifletir. 

Zehirlenmelere karşı etkili bir ilaçtır. Aynı zamanda kusturucu etkisi sayesinde 

Kan dolaşımını dengeleyerek damar tıkanıklığını ve kalp rahatsızlıkları riskini azaltır.

Dalak organının sorunsuz çalışmasını desteklerken safra salgılamaya da yardımcı olur.

Tere otunun metabolizmayı hızlandırdığı kadar etkisi vardır. 

BARUT AĞACI KABUĞUNUN ÇAYI NASIL YAPILIR?

Kabuklar en az bir yıl bekletilmelidir. Daha sonra iyice yıkanıp 10 dakika kaynatılıp öyle tüketilmelidir. Süzüldükten sonra günde üç defa yemeklerden önce bir çay bardağı kadar tüketilmelidir. Hazırlanan su aynı zamanda pansuman ve tonik olarak da kullanılabilir. Bağırsakları hızlı çalışanların tüketmemesi gerekir.

Araştırmanın bulguları, düzenli ceviz tüketimi ile daha uzun yaşam süresi ve daha düşük kalp damar hastalıklarından ölüm riski arasında bir bağlantı bulunduğunu gösteriyor.

Harvard T.H. Chan Halk Sağlığı Okulu’ndan araştırmacıların yürüttüğü bir çalışmaya göre, ABD’deki yaşlı yetişkinler için, daha fazla ceviz tüketimi hem miktar hem de sıklık açısından daha fazla ceviz tüketmeyenlere kıyasla daha düşük ölüm riski ve daha uzun beklenen yaşam süresi ile ilişkilendirilebilir.

“Bu çalışmadan öğrendiğimiz şu ki; haftada birkaç avuç ceviz dahi, özellikle beslenme düzeninin niteliği pek de iyi olmayan kişilerin uzun bir ömür sürmesine yardımcı olabilir,” diyen Harvard T.H. Chan Kamu Sağlığı Okulu, Beslenme Bölümü Kıdemli Araştırmacısı ve bu çalışmanın lider araştırmacısı Yanping Li, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu sonuç, sağlığını iyileştirmek isteyen birçok kişi için faydalı olabilecek bir ipucu.”

California Walnut Commission tarafından desteklenen ve Nutrients’ta yayımlanan bu çalışma, haftada beş ya da daha fazla porsiyon (bir porsiyon = yaklaşık 25-30 gram) ceviz tüketmenin ölüm riskini azaltmaya ve beklenen yaşam süresini artırmaya büyük katkı sağlayabileceği sonucuna ulaştı. İnsanların haftada beş ya da daha fazla porsiyon ceviz yemesi, ceviz tüketmeyen kişilere kıyasla, %14 daha düşük ölüm riski (tüm nedenlerden ötürü ölüm), %25 daha düşük kalp damar hastalıklarından ölüm riski ve beklenen yaşam süresinin yaklaşık 1,3 yıl uzamasıyla ilişkilendirildi. Haftada iki ila dört kez ceviz tüketmenin de birtakım faydaları olabilir. Bu çalışma ceviz tüketmeyen kişilere kıyasla genel ölüm riskinde %13 oranında bir düşüşe, kalp damar hastalıklarından ölüm riskinden %14 oranında bir düşüşe ve yaklaşık bir yıl daha uzun yaşam süresine neden olabileceğini gösterdi.

“Kalp hastalıkları ne yazık ki, Türkiye’de her yıl 300.000 kalp krizi, 125.000 ölüme yol açıyor. Bu doğrultuda Harvard Üniversitesinde yapılan bu araştırma ve ortaya çıkan bulgular son derece önemli,” diye konuşan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Baha Aydoğ, Dünya Sağlık Örgütüne göre uygun yaşam tarzı değişiklikleri ile kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin dörtte üçünden fazlasının önlenebileceğini belirtti. Aydoğ, kalp krizine bağlı ölüm oranlarının Avrupa ortalamasının üzerinde olduğu ülkemizde bu olumsuz durumun çocukluktan itibaren başlayan sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri ve kalp dostu beslenme ile aşılabileceğinin de altını çizdi.

Uzman Doktor Baha Aydoğ “Akdeniz tipi beslenme ve ALA bakımından zengin gıdaların vücudumuzun ve hayatımızın hemen her yönü için iyileştirici etkileri olduğunu biliyoruz. Bundan sonra, strese gireceğinizi hissettiğinizde fast-food, şekerleme ve geçici olarak kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan diğer her şeylerden uzak durun. Bunlar yerine, bir avuç ceviz tüketin,” dedi.

Kronik hastalık riskini öngören gıdalara ve besinlere dayalı doğrulanmış bir indeksle ölçüldüğü üzere, günde sadece bir buçuk porsiyon daha fazla ceviz tüketmenin, optimal olmayan bir diyete sahip kişiler için dahi bazı faydaları olabileceği ilginç bir bulgudur. Bu miktarda bir tüketim, ölüm riskinin %12 ve kalp ve damar hastalıklarından ölüm riskinin %26 oranında azalmasını sağlayabilir.

Araştırmacılar, bu çalışma için Hemşirelerin Sağlık Çalışması’ndan yaş ortalaması 63,3 olan 67.014 kadının ve Sağlık Profesyonelleri Takip Çalışması’ndan 1986 yılında yaş ortalaması 63,3 olan 26.326 erkeğin verilerini inceledi (ilk döngüde her iki grupta da ceviz tüketimi verileri toplandı). Katılımcılar, çalışmalara katıldığında nispeten sağlıklı idi (örneğin kanser hastası değillerdi, kalp hastalıkları yoktu ve kalp krizi geçirmemişlerdi) ve yaklaşık 20 yıl boyunca (1998-2018) takip edildiler. Katılımcılar, her dört yılda bir kez genel beslenme düzenlerine ne sıklıkta ceviz, diğer ağaç yemişleri ve yer fıstığı tükettikleri dahil- ve egzersiz ve sigara içme durumları gibi yaşam tarzı faktörlerine ilişkin bilgiler verdi. Katılımcıların ne kadar ceviz tükettikleri, bu şekilde değerlendirildi. Araştırmacılar, bu verilere dayanarak farklı seviyelerdeki ceviz tüketimiyle uzun ömür ile ilgili farklı sağlık göstergeleri arasındaki ilişkileri belirleyebildi.

Prospektif bir gözlemsel çalışma olarak, bu sonuçlar bir sebep sonuç ilişkisinin bulunduğunu kanıtlamamakla birlikte, cevizin uzun ömürlülüğü destekleyen genel bir sağlıklı yaşam tarzını nasıl destekleyebileceğine ışık tutmaktadır. Daha fazla ceviz tüketen katılımcıların fiziksel olarak aktif olma, daha sağlıklı beslenme, daha az alkol tüketme ve multivitamin alma eğiliminde olduğu görülmüştür. Tüm bu faktörler, beklenen yaşam süresini etkileyebilir fakat araştırmacılar analizlerinde bu yönlere göre ayarlama yapmıştır. Ayrıca bu verilerin devam eden COVID-19 pandemisinden önce toplandığının da belirtilmesi gerekmektedir.

25-30 gram ceviz; protein (4gr), lif (2 gr), iyi bir magnezyum kaynağı (45 mg) ve harikulade bir elzem omega-3 ALA kaynağı olmak dahil, optimum sağlık için önemli besin maddelerinin kaynağıdır.

Referanslar:

Liu, X.; Guasch-Ferré, M.;Tobias, D.K.; Li, Y. Association ofWalnut Consumption with Total and Cause-Specific Mortality and LifeExpectancy in U.S. Adults. Nutrients 2021, 13, 2699. https://doi.org/10.3390/nu13082699

Çevre ile sürekli temas halinde olan cilt, hastalıklara meyilli bir ortamdır. Özellikle gün içerisinde düzenli temizlenmediğinde bazı hastalıkların sık sık artmasına neden olur. Bunlardan biride nasırdır. Peki nasır neden çıkar? Nasırın belirtileri nelerdir? Nasır nasıl geçer? Sizler için bu sorunların yanıtlarını araştırdık. Haberin detayında nasır hakkında bilmeniz gereken her şeyi bulabilirsiniz.

Nasır, kemik ve cilt arasında ortaya çıkar. Cildin yüzeyinde gözle görülür bir şekilde belirir. Bu bölge sert ve kabukludur. Ayak kemiklerinin sürekli bir yerde basınç altında kalması ve sürtünmesi nasıra zemin hazırlar. Günlük hayatı çok etkilemez. Ancak dokunulduğunda şiddetli bir acıya neden olur. Zamanında tedavi edilmediğinde de giderek yayılır. Etrafındaki her şeyin deformasyona uğramasına neden olur. Bu yüzen fark edilir edilmez tedavi edilmelidir. Yüzyıllardır yaşanan bu rahatsızlık ayakların hemen hemen her yerinde görülebilir. Ter ve kapalı ortamda iltihap ve enfeksiyon kapma olasılığı artar. Özellikle ayaklara uyumsuz ayakkabı ve terliklerde nasıra neden olabilir.

NASIRIN ORTAYA ÇIKMA NEDENLERİ NELERDİR?

Uzun süreli yürüyüşlerde havasız ayakkabı kullanma

Ayakları yeteri miktarda temizlememe

Ayak yapısına uygun olmayan ayakkabı seçme

Topuk eğriliği

Ayakların sürekli terlemesi sonrası yeterli bakım yapılmaması

Çıplak ayakla yürüme

Ayaklara takılan aksesuarların baskısı gibi durumlar nasırın yaşanma riskini artırır.

NASIRIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Ayakta şiddetli bir ağrı ve şişlik 

Nasırın olduğu bölgede şişlik ve kabarıklık

Nasırın etrafında iltihaplanma

Derinin kalınlaşması ile cilt renginde değişim

Ayaklara yapılan baskı sırasında zonklayıcı bir ağrı ile karşılaşma

NASIRIN ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Ayak parmakları arasında ya da ayak tabanında görülen yumuşak nasırdır. Kızarık gibi ortaya çıkar. Ucu şişkindir. Yüksek topuklu ayakkabıyı sık sık tercih edenlerde görülür.

Ayağın kemikli kısımlarında görülen nasıra sert nasır denir. Bu nasır köklüdür. Uzman müdahalesi ile tedavi edilir. 

Tohum nasırı ise topukların çevresinde görülür. Ölü deriye yapılan basınç sonucu yaşanır. Yumuşatılıp temizlendiğinde ise çabuk geçmez. Sürekli nüksedebilir. Bu yüzden iyi tedavi edilmesi gerekir. 

NASIRIN TEŞHİSİ NASIL KONUR? TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Gözle görülür bir hastalık olduğundan hemen fark edilebilir. Ortaya çıkan belirtilerde nasırı kolaylıkla teşhis edebilirsiniz. Basit olan nasırlara evde de müdahale edilebilir. Ancak iltihabı artmış olanlara kesinlikle bir uzmanın müdahale etmesinde fayda var. Ölü deri temizlenerek dökülür. Daha sonra kalan yer anti mikrobiyal bakımından zengin olan aleo vera, sirke gibi doğal ilaçlarla temizlenir. Canlı derinin zarar görmemesi için anasırın olduğu yer nazikçe kesilmelidir. Daha sonra karbonat, limon, aspirin ve sirke karışımı temizlenen bölgeye sürülür. Nasır geçene kadar bu yöntem uygulanabilir. 

Tropikal bir meyve olan ejder meyvesi ülkemizde son zamanlarda popüler olmaya başladı. Kaktüs ailesine ait olan ejder meyvesi hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki ejder meyvesi nedir? Ejder meyvesinin faydaları nelerdir? Hangi hastalıklara iyi gelir? Tüm bu soruların yanıtlarını haberimizin detayında bulabilirsiniz.

Dragn fruit, pitaya gibi isimlerle bilinen Ejder meyvesi, kültür bir meyve türüdür. Çin, Endonezya ve Vietnam gibi ülkelerde sıklıkla tüketilen bu meyve türü ülkemizde son 5 yıldır popüler olmaya başladı. Tropikal bir tür olan ejder meyvesi her yerde yetişmez. Ancak Mersinde üretimine başlandı. Az olmasına rağmen büyük bir ilgi gören ejder meyvesi, eski çaplardan beridir. Alternatif tıpta sıkça kullanılırdı. Ekşi ve ferahlatıcı bir tada sahip olan ejder meyvesinin içindeki etli kısım tüketilir. Dış kısmı sert olan bu besinin tüketim şekli ananas ile aynıdır. Amerika topluluklarından biri olan Kızılderililer, ejder meyvesini enerji kaynağı olarak görüyorlardı. İçeriğinde susam benzeri küçük siyah çekirdekler bulunuyor. Çiğ olarak tüketilen ejder meyvesi, kalorisi oldukça düşüktür. İçeriğindeki etli kısımın suyu çıkartılarak da tüketilebilir. Aynı zamanda tatlı ve kokteyl yapımlarında da kullanılır. Yüksek C vitamini, potasyum, kalsiyum ve magnezyum içermektedir.

EJDER MEYVESİNİN FAYDALARI NELERDİR? HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Soğuk tüketilen bir meyve olan ejder meyvesi vücudun ihtiyacı olan C vitaminin yüzde 85’ini rahatlıkla karşılar. Bağışıklık sistemini yeniler. Hastalıklara karşı vücudun direncini artırır. 

Vücudun sıvı oranını artırarak cildin daha nemli olmasını sağlar. 

Yüksek lif içeren ejder meyvesi, diyet yapmak isteyenlere önerilir. Uzun süre tokluk hissi verir. Ayrıca gün boyu vücudun enerjik kalmasını destekler.

Diyabet hastalarının da rahatlıkla tüketebileceği bir besindir. İçeriğinde çok az şeker barındırır. Asidik özelliği sayesinde ise kandaki basıncı dengeler.

Damarların tıkanmasını önleyerek kalp sağlığını korur.

Kalsiyum kemik ve kas sitemi için gerekli mineraller arasında yer alır. Bir tane ejder meyvesi ihtiyaç duyulan kalsiyumun yüzde 70’ini karşılar.

Göz içindeki sıvı oranını dengeleyerek katarak oluşumunun önüne geçer.

İleri yaşlarda görülen unutkanlık gibi beyin hastalıklarını engeller.

Güçlü bir antioksidan olduğundan bağırsaklarda besin atıklarının birikmesinin önüne geçerek, kabızlık sorununu yaşanmamasını sağlar. 

Yüksek lif oranına sahip olan bamya insan sağlığına oldukça fayda sağlar. Peki bamyanın faydaları nelerdir? Hangi hastalıklara iyi gelir? Mide ve sindirime doğal ilaç olan bamya hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Haberin detayında bamyaya dair her şeyi bulabilirsiniz.

Günlük tüketilen 100 gram bamya vücudun ihtiyacı olan folik asit miktarının yüzde 20’sini karşılar. Bamya lif, demir, magnezyum, kalsiyum minerallerinin yanı sıra A ve C vitaminleri bakımından da oldukça zengindir. Yapılan araştırmalarda bamyanın içeriğinde şeker oranı düşük, enerji oranı yüksek maddelerin de bulunduğu ortaya çıkmıştır. Ebegümeci ailesine ait olan bamya ılık iklimlerde yetişir. İçerdiği yüksek lif sayesinde mide ve sindirim hastalıklarına fayda sağlar. Kızartması, salatası ve yemeği yapılan bamya bazı yörelerde kurutularak da tüketilebilir. Yapılan araştırmalarda idrar dökmede etkisi olduğu ortaya çıkan bamyanın çiçekleri ezilerek çay yapılır. Akdeniz iklimine ait olan bu sebze Japonya ve Hindistan’da sıklıkla tüketilir. Ülkemizde Ege ve Marmara’da yetiştiriciliği yapılan bamya kültürel bir sebzedir. Uzmanlar yaz aylarında haftada bir kez tüketilmesini tavsiye ediyor. Zengin mineralleri bakımından hem vücudun sıvı oranını artırıyor hem de vücut için gerekli olan vitamin ve mineralleri sağlıyor. Bu yüzden haftada en az 3 gün tüketilmesi gereken önemli besinler arasında yer alıyor. 

BAMYANIN FAYDALARI NELEDİR? HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

İçerdiği bol miktarda C vitamini sayesinde ciltte deforme olmuş hücrelerin yenilenmesini destekler. Aynı zamanda ciltte bulunan genç hücrelerin oranını artırarak yaşlanmayı yavaşlatır.  

Saçların kabarmasını önlemek için bamyadan faydalanabilirsiniz. 100 gram bamyayı kaynatıp suyunu soğumaya bırakın. Daha sonra bu suyu kullandığınız şampuana  ekleyiniz. Bamya içerdiği zengin mineraller sayesinde saçınızın kabarmasını engelleyerek, hacmini ve parlaklığını arttıracaktır.

Böbrek hastalığı olan kişilerin sıvı oranı yüksek besinler tüketmeleri gerekir. Bu yüzden böbrek hastalarının su oranı yüksek bamya sebzesini düzenli tüketmelerinde fayda vardır.

Üst solunum yolları hastalığına yakalanmamak içinde bamya, tüketilmesi gereken besinlerden biridir. Zararlı hücrelere karşı bağışıklığı güçlendirerek kansere yakalanma riskini azaltır. 200 gram bamyayı 30 dakika boyunca kaynatın. Elde ettiğiniz bamya suyuna bir diş sarımsak ve iki yemek kaşığı limon suyu ekleyerek 15 dakika dinlenmeye bırakınız. Hafta da bu sudan bir bardak içebilirsiniz.

Güçlü antioksidan özelliği de vücutta oluşan ödemleri idrar yoluyla kolayca atmaya yardımcı olur.

Yüksek lif içeriği sayesinde sindirimi kolaylaştıran bamya, vücuttaki atık yiyeceklerin kalıcı hasarlar vermeden kolayca vücuttan atılmasını sağlar. Ayrıca uzun süreli tokluk sağlayarak vücuda gerekli enerji desteği verir.

Bazı yiyecekler midedeki asit oranının dengesini bozar. Bamya suyu bu oranı dengeleyerek oluşma ihtimali olan ülser rahatsızlığını önler.