Şunun için etiket arşivi: Sağlık

Keskin ve hoş kokusuyla hemen dikkatleri üzerine çeken çay ağacı yüzyıllardır alternatif tıpta kullanılan yaygın otlardan biridir. Özellikle cilt için tercih edilen çay ağacının içindeki yağ çıkartılarak kullanılır. Sivilceler için doğal kürler yapılan çay ağacı hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki Çay ağacı yağının faydaları nelerdir? Çay ağacının kullanım alanları…

Yeni Zellandalı gemiciler tarafından keşfedilen çay ağacı yağının birçok hastalığa iyi geldiği biliniyor. Çay ağıcı yağı antibakteriyel etkisi sayesinde enfeksiyonu bitirmede etkilidir. Günümüzde popüler hale gelen çağ ağacı yağı doğada bulunan ve yaraları temizleyen en saf ilaçtır. Kimi yerde çay ağacının dalları kurutarak elde edilen çay vücuttaki tüm toksinleri temizlediği akciğer ve karaciğeri yeniler. Yüzyıllar önce denizciler sefer sırasında yanlarına bol miktarda çay ağacı kabukları ve yağı alırlarmış. Kanayan dişler, bağırsak rahatsızlıkları, kas ve kemik ağrılarında tıbbı malzeme olarak kullanılır. Şimdilerde özellikle çatlaklık ve selülit tedavilerinde en çok tercih edilenler arasında yer alır. Bilim literatüründe “Melaleuca alternifolia” olarak bilinen çay ağacı, çok sık yan yana olan ormanlık alanlarda yetişir. Yaprakları bazen beyazımsı olan çay ağacı içeriğinde yüksek miktarda yağ barındırır. 

ÇAY AĞACI YAĞININ FAYDALARI NELERDİR?

Su ile seyriltilip tonik olarak kullanıldığında sivilceleri ve sivilce izlerinin kısa sürede geçmesini sağlar. Cildin dermis tabakasının hücrelerini yeniler. Akne ve sivilce tedavisinin yanı sıra kırışıklığa da iyi gelir. Cildi ferahlatır ve rahatlatır.

Dudak, burun kenarı ve genital bölgelerde çıkan uçuk yani herpes virüsünün neden olduğu yaraları da geçirmede etkilidir. Herpes virüsünün olduğu bölgeye ince bir taba halinde sürüldüğünde bölgeyi enfeksiyonlu hücrelerden arındırır.

Birçok cilt problemine iyi geldiği gibi çıbanları bitirmede de etkilidir. İnce bir tabaka halinde çıbana sürüldüğünde kısa sürede etkisini gösterir.

Banyo sırasında kullandığınız suyuna bir miktar ekleyerek hem vücutta bulunan tüm gözenekleri açar. Vücudun terlemesini dengeler. Böylece toksinleri bu yollarda atmayı sağlar. Buhar ile beraber karışan yağın mentollü kokusu bronşların temizlenmesinde etkili olur.

Böcek ve sinek sokmalarından sonra kullanıldığında ortaya çıkan etkili azaltır. Hatta bazı uzmanlar bir bardak su ile bir yemek kaşığı çay yağını bir spresy kabında birleştirerek özellikle yaz aylarında sık sık vücuda sıkılmasını tavsiye eder.

Çay ağacının yağı vajina ve koltuk altına sürerek buradalar oluşma ihtimali olan kötü kokuyu engeller. Ayrıca çevreye karşı doğal bir kokunuzun olmasını sağlar.

Yüksek ateş ve düzensiz beslenme ile ağız içerisinde artan iltihaplı yaralar içinde çay ağacı yağı oldukça etkilidir. Diş etinin deformasyoan uğramasını önler. Diş aralarındaki yemek kalıntılarını temizler. Tükürük içerisindeki bakterileri azaltarak ağız kokusunu önler. Diş taşı oluşumunu engelleyerek beyazlanması destekler.

Şiddetli kulak ağrıları sırasında bir damla kulak içine damlatılarak bekleyiniz. İçerisinde biriken iltihabı kısa sürede atmasına yardımcı olur. 

Sürekli tırnak kırılma ya da uzamama gibi problemler yaşıyorsanız çay ağacı sizin için tam bir şifa kaynağı olabilir. Düzenli bir şekilde tırnaklarınıza masaj yaparak uyguladığınızda tırnaklarınızın daha rahat uzamasını sağlar. 

ÇAY AĞACININ KULLANIM ALANLARI

Cilt sağlığının yanı sıra ev temizliğinde de kullanılabilir. Çay ağacı dalları kaynatılıp elde edilen su temizlik suyunun içine ekleyin. Bu karışımla evinizi sildiğiniz de uzun süreli toz tutmayı engellemenin yanı sıra evi haşeratlara karşı da evi korur. 

Küf ve rutübet tutmaya meyilli duvarları bir kaç kes çay ağacı yağıyla silerseniz. Uzun süre buranın küflenmesi engellenebilir.

Köy evlerinde sıklıkla örümcek ağları vardır. Bunun için sürekli kireçli boya yapılır. Ancak boyanın içine çay ağacı yağı da eklerseniz. Evde uzun süre örümcek ağı toplanmaz. Ayrıca sivrisinek ve sineklerde eve girmez. Çünkü çay ağacının kokusunu bu hayvanlar sevmez.

– Diş bakımı içinde çay ağacı yağı birebir faydalıdır. Ağız içindeki enfeksiyonu azaltmanın yanı sıra dişlerin beyazlamasını destekler. Aynı zamanda ağız kokusunu önler. Evdeki diş macununa çay ağacı yağı dökerek kullanabilirsiniz. 

Ramazan boyunca değişen öğün vakitleri sonrası bayramın ilk günü her şeyi tüketme arzusunda olanları uzmanlar uyardı. İki öğüne alışmış aynı zamanda gündüzleri yemek yemeğe alışmamış vücut hantallaşır. Bu yüzden aniden aşırı yemek yeme isteğiyle beraber ciddi sağlık sorunlarının yaşanmasına neden olur. Peki Ramazan sonrası neler yapılmalı ? Bayram sabahı kahvaltıda olması gerekenler

Koronavirüs salgınını durdurmak için Türkiye genelinde alınan önlemlerden biri de Bayram tatili boyunca sokağa çıkma yasağı oldu. Arife gününden itibaren bayramın son gününde kadar 81 ilde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu sayede de bayram ziyeretleri bu bayram yapılmayacak. Virüsün yaygınlaşması önleme adına yapılan yasakla beraber hemen hemen herkes bayramı evlerde geçirecek. 30 gün boyunca iki öğüne düşen yemek alışkanlığı bayram sabahı eski düzenine dönecek. Ancak vücut 30 gün boyunca yemek tüketmeye karşı hantallaştığı için bir anda tüketimi artınca özellikle sindirim sorunlarına yol açar. Bayram sabahı uzmanlar özellikle ağır ve yağlı yemeklerden uzak durulması gerektiğini söyledi. 30 günü unutmak için vücuda zaman verilmesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar, bayram sabahı hafif bir kahvaltıyla güne başlanmalı. Ramazan boyunca mide ve bağırsaklar daha az çalıştıklarından birden tüketilen yemek karşısında işlevsellikleri azalır. Bu yüzden küçük porsiyonlar halinde beslenmeli. Ayrıca ilk günden itibaren lifli besinler tüketerek mide ve bağırsakları güçlendirmekte fayda var. 

RAMAZAN SONRASI NELER YAPILMALI?

– Kronik hastalığı olan ancak oruç tutabilen hastaların bayram sabahı diyet listelerini bozmamaları gerekir. Ayrıca uzmanlarına danışarak ilaç düzenlerini kontrol etmeli.

– Uyku saatlerinizi düzene sokun ve gece yemek yeme alışkanlığını bırakın. Aksi halde bu öğün sayısını artırarak kilo almanıza ve farklı hastalıklara zemin hazırlar.

– Spor ve egzersizlere mutlaka devam edilmeli. Koronavirüs sürecinde evde kalınan bu zamanda egzersiz vücut için olmazsa olmazalardandır.

– Sütlü ve şeker oranı az olan tatlılar tercih etmek daha doğru olur. Diğer türlü hamur, çikolata ve şerbeti yüksek olan tatlılar kan şekerini aniden yükseltebilir. 

– Bol bol su tüketerek metabolizma ve sindirim sisteminin eski haline kavuşması sağlanmalı. Aşırı baharatlı yemeklerden ilk bir hafta uzak durulmalı. 

BAYRAM SABAHI KAHVALTIDA OLMASI GEREKENLER

Bayram sabahı kahvaltısında mutlaka hafif besinler olmalı. Bunların başında da yumurta, domates, salatalık ve peynir gelmeli. Ayrıca kahvaltında bol bol yeşillik ve çiğ biber kesinlikle bulundurulmalı. Hamur işleri özellikle börekten ilk gün uzak durulmalı. Aynı zamanda kızartma gibi yağlı yiyeceklerde tüketilmemeli. Bağırsakların işlevselliği için lifli besinler özellikle portakal ve haşlanmış patates yenilmeli 

Akdeniz Bölgesi’nde yaygın olarak tüketilen görüntüsü lokuma benzeyen cezerye tam bir vitamin ve mineral deposudur. Vücudun günlük enerjisini tek seferde karşılar. Stres ve yorgunluk gibi hastalıklara fayda sağlar. Kahvenin yanında tercih edilen cezerye hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki cezeryenin faydaları nelerdir?

Arapçada havuç anlamına gelen Cezerye, havuç, toz şeker ve Hindistan cevizi ile yapılan bir tatlı türüdür. İçerisine Antep fıstığı, fındık veya ceviz eklenebilir. Omega-3 ve A vitamini bakımından zengin olan besinlerin bir araya gelerek yapılan bu tatlı türü özellikle kış aylarında ortaya çıkan hastalıklara fayda sağlar. Havuçlar rendelenip kaynatılır. İçerisine toz şeker eklenir. İyice kaynatılır. Bu esnada içerisine isteğe bağlı yukarıda sayılan kuruyemişleri eklenebilir. Daha sonra belli işlemlerden geçirilir. Bazı yörelerde tüm işlemler yapıldıktan sonra ateşte kavrularak da tüketilir. Akdeniz Bölgesin’de sıklıkla yapılır. Mersin yöresinde adım başı her yerde var. Arap kültüründen yüzyıllar önce kültürümüze girdi. Kahve ya da çay gibi içeceklerle beraber ikram edilir. Bunun dışında yöre halkı misafirlerine ikram ederek onlara değer verdiklerini gösterir. Buraları ziyaret eden turistlerin ise hediyelik olarak tercih ettiği tatlı çeşididir. İçeriğinde havuç bulunduğundan besin değerleri aynıdır. Bunun yanı sıra içerisine fındık, ceviz ya da Antep fıstığı konulduğunda bu değer iki kat artar. 

CEZERYENİN FAYDALARI NELERDİR?

A vitamini bakımından zengin olduğundan göz sağlığı için birebir fayda sağlayan ideal bir besindir. Uzmanlar havucu direk tüketemeyenler için önerir. Özellikle ileri yaşlarda görülen katarak hastalığının önüne geçer. Eğer içeriğinde ceviz varsa aynı zamanda gözlerin görme oranını artırır.

İçeriğinde fındık içeren cezerye cildin yenilenmesini destekler. Hücrelerin oluşumunu koruyan fındıklı cezerye saçların daha daha gür çıkmasını sağlar. Anti aging etki göstererek yaşlanmayı geciktirir.

Tüm çeşitleri kronik yorgunluğu ortadan kaldıracak en doğal besindir. Sinir hücrelerin yapısını korur. Bu sayede ruhsal hastalıkların yaşanma olasılığını da azaltır. Metropollerde yaşayanlar için uzmanlar, günde en az ortalama iki dilim tüketmesi gerektiğini vurguluyor.

Lif bakımından zengin olan cezerye kötü kolesterolü düşürerek kalp ve damar sağlığına fayda sağlar. Bunun yanı sıra sindirimi düzenler hem kabızlığı hem de ishalin oluşmasını önler. Aynı zamanda diyet yapanlar için ideal bir tatlı çeşididir. Aşırı tüketilmedikçe kilo vermede yardımcı olur.

Yüksek vitamin ve mineral içerdiğinden vücudun enerjisini yükseltir. Geleneksel olarak yeni evlenen çiftler tüketir. Hem yumurtalığı korur hem de erkeklerdeki sperm oranını artırır.

Sinir hücrelerini güçlendirdiğinden beyne de fayda sağlar. İleri yaşlarda görülen unutkanlık ve alzheimer gibi hastalıkları önler.

En çok tüketilen besin olan domates hakkında hiç bilinmeyenleri sizler için araştırdık. Yapılan araştırmalarda pişirilmiş domatese dair ortaya çıkan gerçek herkesi şaşırttı. Kan yaptığına inanılan ve güçlü bir antioksidan özelliği olan domatese dair merak edilen her şeyi derledik. Peki domatesin faydaları nelerdir? Pişirilmiş domates ne işe yarar? Haberin detayında…

Domates içerdiğinde yüksek değerde çok farklı vitamin ve mineraller barındırdığı için en faydalı besinler arasındadır. Alfa-lipolik asit sayesinde vücuttaki glikozu enerjiye çevirir. Likopen vücuttaki hücrelerin yenilenmesi için gerekli maddelerden biridir. Domatesin yüze 80’i bu maddeden oluşur. Dünyanın hemen hemen her yerinde yetişen domatesin ana vatanı Güney Amerikadır. Sos yapımında oldukça kullanılan domates, çeşitli şekillerde tüketilmektedir. Çiğ, pişirilmiş ve kurutulmuş çeşitleri ile tüketime açık olan domates doğada bilenen en iyi antioksidandır. Kanser araştırmalarında kullanılan domatesin mutasyona uğrayan hücreler üzerinde olumlu etkileri tespit edilmiştir. Uzmanlar son yapılan araştırmada pişirilmiş domatesin özellikle uyku bozukluğuna iyi geldiğini ortaya çıkarmış. Ayrıca domates pişirilince asit ve madde oranlarının da yükselmesini belirten uzmanlar düzenli tüketildiğinde vücudumuza birçok fayda sağladığını vurguluyor.

PİŞİRİLMİŞ DOMATES NE İŞE YARAR?

– Güçlü antioksidan maddeleri sayesinde vücuda nüfuz eden kanserli hücrelerin sayısını azaltarak, bağışıklık sisteminin bu hücrelere karşı direncini artırır. Özellikle erkek hastalığı olan prostat kanserini engellemede en etkili doğal yöntemdir.

– Bilim adamları kan basıncının sürekli değiştiği insanlarda birçok hastalığın ortaya çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu vurguluyor. Yaptıkları araştırmalarda ise vücudun sodyum oranını dengeleyen en etkili besinin pişirilmiş domates olduğunu belirtiyor. 

– Kan basıncını dengelemesinin yanı sıra kanı temizleyerek kalbe giden damarların tıkanmasını önler. Aynı zamanda kalp bu yolla fazla efor sarf etmediğinden, ritim bozukluğu, panik atak gibi hastalıkların riski azalmış olur. 

– Diyabet hastaları kandaki insülin oranının artmasından korktukları için birçok besini tüketemez. Ancak domates içerdiği asit ve şekeri enerjiye çeviren maddeleri sayesinde bu risk grubunda olmayan besinlerdendir. Uzmanlar diyabet hastalarının hafta da birde olsa domatesi pişirerek 3 tane tüketmesini tavsiye eder. 

– Sinir sistemi ve hücreleri vücudumuzdaki hassas noktalardan biridir. Bunların herhangi bir nedenden dolayı deforme olması sonucunda ciddi ruhsal sorunlar ortaya çıkar. Uzmanlar bu durumun engellemenin en etkili doğal yolunun domates olduğunu belirtiyor. Özellikle pişirilerek tüketilen domates bu faydayı iki kat daha fazla karşılar.

– İçerdiği yüksek miktarda lif sayesinde kabızlığı da önler. Ancak domatesin kabukları ile fazla tüketmeyiniz bazı bünyelerde domates kabuğu kabızlığa da neden olur.

PEKİ DOMATES NASIL PİŞİRİLİP TÜKETİLMELİDİR?

Hafta da 3 tane pişirilen domates tüketmenizde fayda var. 3 domatesi iyice kaynatın pişen domatesin kabuklarını soyun. Dilimlediğiniz domateslerin üzerine dilerseniz limon sıkıp tüketebilirsiniz. Ya da domatesi ortadan ikiye bölün teflon bir tavada kızı ateşte pişirip de tüketebilirsiniz.

DOMATESİN FAYDALARI NELERDİR?

Demir bakımından zengin olduğundan kanda bulunan hemalogbin hücrelerini artırarak kan oranını yükseltir.

İçerdiği lif sayesinde sindirime faydası olan domates uzun süre tokluk hissi veren besinler arasında ilk sırada gelir. Diyet yapanlar için ideal bir besindir.

Sıvı oranı yüksek olduğundan vücudun ihtiyacı olan suyu karşılar. Bu özelliği sayesinde cildi yeniler. Parlak bir görünüm kazanmasını sağlar.

Potasyum minerali kalp sağlığı için önemlidir. İki adet domates vücudun ihtiyacı olan potasyumun yüzde 30’unu karşılar. 

Göz içerindeki vitamin ve minerallerin azalması özellikle katarak ve göz kuruluğuna neden olur. Ancak domates içerdiği flavonoid gibi maddeler sayesinde bu gibi hastalıkların yaşanmasını önler. 

Yetersiz beslenmeye bağlı hücrelerin yapısında ciddi bozulmalar meydana gelir. Bu durumu önlemek için vücudun yani bağışıklık siteminin antioksidanlara ihtiyacı vardır. Domates güçlü bir antioksidan olduğundan hücre onarımını destekleyerek yapısını korur.

DOMATESİN ZARARI VAR MIDIR?

Uzmanlar organik olmayan domatesler konusunda ciddi uyarılarda bulunuyor. İçeriğinde organik maddeler barındırmayan domates, organların zarlarındaki hücrelere zarar verir. Beta-bloker ilacı kullanan hastaların domatesi kesinlikle aşırı tüketmemesi gerekir. Ayrıca bazı kişilerin bağışıklık sistemleri likopene karşı hassastır. Likopen domatese rengini veren maddedir. Bu maddeyi alan kişilerde cilt kızarıklığı, şişlik, kaşıntı gibi belirtiler ortaya çıkar. 

Her şeyin aşırısı hastalıklara neden olur. Bunlardan biri de nadiren görülen psikolojik rahatsızlıklardan biri olan tsundoku yani kitap bağımlılığı sendromudur. Kitap bağımlığı sendromu çok ciddi bir rahatsızlıktır. Uzmanlar beraberinde de farklı hastalıkları getiren kitap bağımlılığı konusunda uyarıda bulundu. Peki Kitap bağımlılığı (Tsundoku) sendromu nedir?

Dünya’da 5 kişiden ikisinde görülen bu rahatsızlık hakkında çoğu kişi ne yazık ki bilgi sahibi değildir. Tsundoku sendromu, yığınla kitap alıp ve okumaya çalışan kişilere denir. Dışarıya çıktıklarında kendilerini kitap fuarlarında ya da kitap evlerinde bulur. Bu kişiler ayrıca kitap kokusuna da bağımlı hale gelmişlerdir. Evlerinin her köşesinde kitap görmeyi isteyen bu hastalar kronik bir bağımlılığa sahip olduklarının uzun süre farkına varmazlar. Uzmanlar bu durumun çok ciddi boyutlarının intihara kadar götüreceğini belirtiyor. Tsundoku sendromu genellikle kadınlarda görülür. Kitapları okumayan ancak biriktiren bu hastalar zamanla sosyal ortamlardan uzaklaşır. Kitaplarını koklamayı ve saatlerce sadece onlara bakmayı tercih eder. Bu hastaların başlarda bibliomania ya da obsesif kompulsif bozukluğa sahip oldukları düşünülür. Ancak ilerleyen belirtiler de hasta kendini ele verir. Çünkü diğer hastalıklar aynı zamanda zihinsel bozukluktur. Hasta kitap almadığı sürece kendini mutsuz hisseder. Hastalık ilk kez Japonya’da fark edildi. 

KİTAP BAĞIMLILIĞI (TSUNDOKU) SENDROMU NEDEN OLUR? 

Hastalığın ilgi ve beğenilme arzusu olanlarda ortaya çıkma olasılığı yüksektir. Bu hastalar çevresine kitap okuduklarını ve bilgili olduklarına dair bir algı oluşturmak isterler. Bu da onları hızla kitap istiflemeye itekler. Aşırı duygusal bir bunalım yaşamış, anne ya da babasından birini çocuk yaşta kaybetmiş kişiler bu psikolojik sorunu yaşar. Bunun yanı sıra çok sevdiği insan tarafından terk edilen kişide de görülür. Hasta bir şeylerle ilgilendiğini ve hayatının akışının normal olduğunu ispatlamaya çalışır. Bazı hastalar kahve içmeye bazıları çay ya da bazıları yazı yazmaya bağımlı hale gelir. 

KİTAP BAĞIMLILIĞI SENDROMUNUN BELİRTİLERİ

Tsundoku sendromu yaşayan kişi elektronik ortamda yazı okumaktan nefret eder. Bu durum hastalığın en yaygın belirtisidir.

Hastalar kitaplarını hiç kimseyle paylaşmazlar.

Yapılan bazı araştırmalarda bu hastaların bazıları yeme, içme ve kıyafet gibi ihtiyaçları yerine kitap almayı tercih ettikleri gözlemlenmiştir.

Her yeni çıkan kitabı aynı gün alma isteği de yaygın olan bir diğer belirtileri arasında yer alır. 

Yapılan bir diğer araştırmada ise kitap kokusu almadan uyumadııkları ortaya çıkmıştır. Ayrıca bazı hastalarda beynin mutluluk hormonunda bozukluk olduğu tespit edilmiştir. 

 Kitabı almadıklarında saldırganlık göstermektedir. 

Bu hastaların yüzde 70’i teknoloji çağından nefret eder. Onlar için mum, kitap çay ya da kahve gibi otantik durumlar vazgeçilmez detaylardır.

TSUNDOKU TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Dünyada en çok Çin, Japonya ve Kore ülkelerinde yaygın olan bu hastalık için özel terapi odaları kurulmuştur. Bağımlılık tedavisi ile aynı uygulamaların yapıldığı bu rahatsızlık ciddi boyutlarda olmadığı sürece ilaç tedavisi uygulanmaz. Uzman genellikle hastanın bu durumun psikolojik olduğunu ve kendi kendisini dizginlemesi gerektiğini söyler.

Uzak doğu mutfağının eşsiz lezzetlerinden biri olan kakulenin insan sağlığına da birçok faydası vardır. Vücuttaki tüm toksinleri temizleyen kakule hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Güçlü bir vitamin ve mineral deposudur. Günümüzde popüler hale gelen kakule kahveye eklenip tüketildi. Peki kakulenin faydaları nelerdir? Haberin detayında kakuleye ait merak edilenleri bulabilirsiniz.

Vitamin ve mineral takviyesi olarak tüketilen kakule zencefil ailesine aittir. Yemeklerde ve tatlılarda baharat olarak kullanılan kakulenin ayrıca çayı da yapılır. Hindistan, Malezya ve Nepalgibi ülkelerde yaygın tüketilen kakule genellikle baharat olarak kullanılır. Bu ülkelerden diğer ülkelere ithal edilen bitki tat vermek amaçlı hemen hemen her alanda kullanılır. Ülkemizde yetişme koşulları bulunmayan kakule ithal edilerek marketlerde satılır. Yıl boyu yeşil kalan kakule bitkisi çiçek açtıktan sonra sarı bir tonda da görülür. İçeriğinde A, C vitaminlerinin yanı sıra sodyum, potasyum, kalsiyum, demir, manganez, fosfor ve magnezyumgibi maddeler barındırır. Yüksek antioksidan içeriği sayesinde de vücuttaki tüm toksinleri idrar ve dışkılama yolu ile atar. Nepal, Vietnam, Kmboşya ve Sri Lanka gibi ülkelerde sıkça kullanılır. Bu ülkelerde önemli misafirlere kakule çayı ikram edilmesi gelenektir. 

KAKULE KULLANIM ALANI

Türk kahvesi sevenler için farklı bir lezzet olan kakule, yapım esnasında öğütülerek eklenir. Yapanların çoğu kahvenin makine yerine cezvede yapılmasının daha güzel olduğunu söylüyor. Kahveye kattığı aroma ve hoş kokunun yanı sıra daha faydalı hale gelir. Bunun yanı sıra toz hale gelen kakule keklere eklenebilir. 

KAKULENİN FAYDALARI NELERDİR?

İçerdiği fosfor sayesinde mide asidini düzenleyerek sindirimi kolaylaştırır. Gıda atıkları sonrası mide ve bağırsaklarda oluşan gazın giderilmesini sağlar.

Uzmanlar adet dönemindeki kadınların şiddetli sancılarını azaltmak içinde kakulenin etkili olduğunu vurguluyor. 

Psikolojik durumlarla baş etmede yardımcı olur. Özellikle kaygı, depresyon, panik atak ve stres gibi rahatsızlıklar için gece yatmadan önce bir bardak kakule çayı içilmesinde fayda var. 

Kandaki yararlı hücreleri dengeleyerek yüksek tansiyon riskini azaltır. Ayrıca damarların tıkanmasını da engelleyen kakule kap rahatsızlıklarına yakalanma riskini azaltır. 

Antimikrobiyal özelliği sayesinde vücuttaki iltihapları temizler. Kas ve kemiklerdeki ödemin yaşanma ihtimalini azaltır.

  Aynı zamanda ağız içerisindeki enfeksiyonları azaltarak dişlerin çürümesini ve ağız kokusunu engeller. 

Mevsim geçişlerinde ortaya çıkan üst solunum yolu hastalıklarına bağlı oluşan boğaz iltihaplanmalarına da fayda sağlar.

Yüksek magnezyum sayesinde kandaki şekeri dengeler. Bu nedenle diyabet hastalarının tüketmesi gereken besinlerin başında gelir. 

Yapılan araştırmalarda kakule tohumunun içerisinde bulunan anti-inflamatuar bağışıklığı güçlendirerek kanser hücrelerini azaltır.

KAKULE ÇAYI NE İŞE YARAR…

Kaynamış bir bardak suyun içerisine bir tatlı kaşığı kakule tozu atınız. 10 dakika demlenmeye bırakınız. Süzdükten sonra bir çay kaşığı bal ekleyerek içiniz. Kakule çayını özellikle yoğun iş temposundan sonra bir bardak tüketilerek azalan serotonin hormonunun yükselmesine yardımcı olur. Aynı zamanda baş ağrısını azaltır. Adet dönemlerinde yaşanan şiddetli kramp ağrılarının yaşanmasını önler. Mide bulantısı gibi durumlarda tüketilmesi tavsiye edilir. Diş enfeksiyonun çoğalmasının önüne geçer. 

Çoğu kimsenin bilmediği ancak tam bir vitamin deposu olan guava meyvesi son yıllarda popüler olmaya başladı. Hoş kokusuyla dikkatleri hemen üzerine çeken bu meyvenin anavatanı Batı Amerika ve Hindistan’dır. Üst solunum yollarına neden olan virüslere karşı etkilidir. Guava meyvesine dair merak edilen her şeyi sizler için araştırdık. Peki Guava meyvesi nasıl yenir & Faydaları nelerdir?

Asya ülkelerinden dünyaya yayılan mucize meyve guava; göz sağlığından, kilo vermeye kadar pek çok konuda vücuda yardımcı olan bir besin kaynağıdır. Herhangi kimyasal işleme maruz kalmadan uzun yıllar muhafaza edilip tüketilebilir. Bilim literatüsünde Psidium’dur. Latince de psidium nar anlamına geliyor. Guavanın yaklaşık 100 kadar türü bulunuyor. İçeriğinde yüksek miktarda A ve C vitamini vardır. Bunun yanı sıra folik asit,potasyum,manganez ve bakır mineralleri bakımından zengindir. Guavanın iki çeşidi vardır. Elma ve çilek guavana olarak geçer. Dış yüzeyi yeşil olana elma guava, kırmızı olana ise çilek guavana denir. Dış kabuğu serttir ancak içeriğindeki etli kısım oldukça yumuşaktır. Türüne göre tadı değişir. Acı veya tatlı bir tada sahiptir. 

GUAVA MEYVESİ NASIL YENİR?

Amerika’da genellikle meyve soslarına eklenir. Sirkesi yapılır. Sos ve sirke yemeklere eklenir. Asya ülkelerinde ise meyve çiğ halde tüketilir. Ancak çok farklı tüketimi vardır. Kesilip üzeri tuzlanıp karabiber dökülür. Sokaklarda sıklıkla bu meyveye rastlanabilir. Asya ülkelerindeki sokaklarda erik tozuna batırılmış bir halde bulunabilir. Ancak Hintliler genellikle kaya tuzu tercih eder. Diyet yapmak isteyenler salatalarına ekleyerek tüketir. Yüksek miktarda pektin içeren guava meyve suyu olarak üretilir. Tart ve jölesi de yapılır. Meksika ve Küba gibi ülkelerde suyunun tüketimi popülerdir. Ayrıca bazı ülkeler domates gibi tüketir. Meyve ve yapraklarından çay da yapılır. Bu çay hazımsızlığa iyi gelir. 

 GUAVA MEYVESİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Turunçgillere oranla 4 kat daha fazla C vitamini içeren guava, cilt parlamasını ve saç dökülmesini azaltır. Bunun yanı sıra bağışıklık sistemini güçlendirir.

– Guavana boğaz da virüs ve enfeksiyonlu hücrelerin birikmesini önler. Akciğerlere virüsler gitmeden yok eder. Uzmanlar bu yüzden bol bol tüketilmesini önerir. 

Diğer meyve çeşitlerine göre şeker ve karbonhidrat oranı düşük olan bu besin, hem diyabet hastalarının hem de kilo vermek isteyenlerin rahatlıkla tüketebileceği bir meyvedir. 

Havuçta bulunan A vitaminin 2 katı bu meyvede bulunduğundan göz problemlerine de iyi gelir. Özellikle ileri yaşlarda görülme ihtimali olan görme problemlerini engeller. 

Yoğun ve tempolu çalışmadan sonra kemik ve kaslarımızın güçlenmesi için magnezyum oranı yüksek besinler tüketmeliyiz. Gün sonunda 3 adet tüketilen guava meyvesi magnezyum eksikliğini azaltmada yardımcı olur.

– Kan şekerini dengeleyen guava, aynı zamanda lif oranı yüksek olduğundan uzun süre tok kalmayı sağlar. Bu yüzden diyet yapanlar için ideal bir besin kaynağıdır. Bağırsakları hızla çalıştırır. Kabızlığın önüne geçer. 

Kendirgiller ailesine ait olan şerbetçi otu, görüntü olarak küçük kozalaklara benzer. Yüzyıllardır alternatif tıpta kullanılan bu ot, uçucu yağlar, acı maddeler, reçinler, mumu ve tanen bakımından oldukça zengindir. Güçlü bir yatıştırıcı etkisi olan şerbetçi otu hakkında merak edilenleri haberin detayında bulabilirsiniz. Peki şerbetçi otunun faydaları nelerdir?

Temmuz ve Eylül aylarında yeşil ve beyaz renklerle çiçeklenen şerbetçi otu, ülkemizde Bilecik de sıklıkla yetiştirilir. Yapraklarının üzerinde sert tüyler bulunur. Ağustos ayında toplanıp kurutulan şerbetçi otu, alternatif tıpta doğal ilaç yapımında kullanılır. Bunun yanı sıra yağı kozmetik sanayine gönderilir. Birçok doğal krem ve tonik yapımında ham madde görevindedir. Yüzyıllardır mide hastalıklarının başında gelen bulantı ve kusma çeşitli hastalıklara hem davetiye çıkarır hemde belirtileri arasında yer alan rahatsızlıklardır. Şerbetçi otu bu hastalıklara adeta doğal ilaçtır. Yatıştırıcı etkisi sayesinde uzmanlar teknolojinin gelişmediği yıllarda çayını psikolojik sorunlar yaşayan hastalarına verirler. İlkbaharda yeşeren sonbaharda şifa veren şerbetçi otu, gölgede kurutularak aktarcılarda satılır. İnsan sağlığına inanılmaz faydaları olan şerbetçi otunun zararları da vardır. Bu yüzden tüketmeden uzmana danışmakta fayda var.

KADINLARA ÖYLE FAYDASI VAR Kİ…

ŞERBETÇİ OTUNUN FAYDALARI NELERDİR?

Kadınların fizikler gelişimine katkı sağlayan şerbetçi otu aynı zamanda regl dönemindeki ağrıları ve sancıları da dindirir.

Ağrı kesici özelliği olan şerbetçi otu romatizmaya bağlı gelişen kemik ağrılarında krem olarak kullanılır. Aynı zamanda iltihaba bağlı gelişen diş ağrılarına da iyi gelerek ağız ve diş sağlığını korur. 

İdrar söktürücü özelliği sayesinde de vücutta bulunan zararlı toksinleri temizler. Özellikle karaciğerde oluşan iltihaplı toksinleri vücuttan atar. Aynı zamanda böbreklerde taş ve kum oluşumunu da önler. 

Sinir hücrelerindeki deforme olmuş hücreleri azaltarak vücudu sakinleştirir bu sayede de rahat bir uyku çekmenize yardımcı olur. 

Metabolizmayı hızlandırarak daha hızlı kilo vermenize yardımcı olur. Günde bir bardak tüketilen şerbetçi otu çayı sindirimi kolaylaştırır. Hazımsızlık gibi rahatsızlıkları önler.

Kremi de yapılan bu ot, yaraları hızlı iyileştirmede kullanılır. 

ŞERBETİ OTU NASIL KULLANILIR?

YAĞI

Yatıştırıcı özelliğe sahip bu otun yağı vücut ağrılarına iyi gelir. Ancak başka yağlarla karıştırılıp kullanılmamalıdır. Diz ağrıları, eklem tutulmaları ve özellikle uzun süreli oturarak çalışanların iki günde bir bu yağ ile masaj yapılması önerilir. Ayrıca migren atakları sırasında ense ve alın kısmına da biberiye yağı ile karıştırılıp sürülebilir.

KREM

Şerbetçi otu kadınların fiziksel gelişimlerini destekler ayrıca yaralanmalarda kullanılır. Özellikle göğüs büyütmek isteyen kadınların düzenli bir şekilde özellikle göğüs etrafına sürülmesi önerilir. Bu kremi elde etmek için bir tutam şerbetçi otunu kaynatın blendırdan geçirin krem kıvamına geldiğinde kullanabilirsiniz. 

BİTKİ ÇAYI

Bu ot kurutularak kullanılır. Çay gibi demlenir. Bu çay özellikle kronik uykusuzluk çekenlerin yatmadan bir saat önce tüketilmesi önerilir. Keskin bir kokusu olan şerbetçi otu çayına bal eklenerek tükebilirsiniz. 

Görme ve konuşma bozukluğuna neden olan pıhtı atması ciddi sağlık sorunlarının başında gelir. Vücutta çeşitli orluklara neden olan bu pıhtı atmasına dair merak edilenleri sizler için araştırdık. Hem bir hastalık hem de bir hastalığın habercisi olan bu durum gecikmeden bir uzmana danışmakta fayda var. Haberin detayında pıhtı atması hakkında her şeyi bulabilirsiniz. Peki pıhtı atması neden olur? m

Beyindeki damarların tıkanması sonucu yeteri miktarda kan akışının sağlanamaması ve belirli bir yerde kanın toplanması ile ortaya çıkan kan toplanmasına pıhtı atması denir. Vücudun işlevselliğini bozan bu durum ciddi rahatsızlıklara neden olur. Zor bir tedavisi olan pıhtı atması, zamanında teşhis edilmediğinde kalıcı hasarlar oluşabilir. Pıhtı atması, tıkanan damarlara göre değişir. Kalp damarları tıkandığında kalp hastalıklarına, ana damarlar tıkandığında kol ve bacaklarda morluklara, tıkanan diğer damarlarda ise vücut hareketlerinde bozukluğa sebebiyet verir. Yüksek tansiyon ve diyabet bu hastalığı tetikleyen iki önemli hastalıktır. Damar yapısını bozan hastalıklar belirtilerin de yavaş ilerlemesine neden olur. Yüksek tansiyonla beyne aniden giden kan pıhtının beyne yerleşerek ölümle sonuçlanabilir. Bu yüzden bu iki hastalığa sahip olan kişilerin uzman kontrolünde sürekli damar yollarına ve pıhtı ihtimali olup olmadığını kontrol etmeli.

PIHTI ATMASININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Vücudun belirli bölgelerinde felç

Motor bozuklukları

Görme kaybı

Bilinç eksikliği 

Bacak ve kollarda morluklar

Sürekli baş dönmesi ve ağrıması

Göğüs sıkışması

Kalp ritim bozukluğu

Ani bayılma

Tanısı zor konulan hastalığın belirtileri durumunda bir uzmana başvurmakta fayda var. Pıhtı atması erken fark edildiğinde hemen müdahale edilebilir. Müdahale ile beyin dokuları zarar görmeden pıhtı çıkartılır. Belirtiler bazen beyin kanaması ile karıştırılır. Ancak bu durum kötü gibi görülse de erken müdahale için önemli rol oynuyor. Fizik tedavi pıhtı atmada en önemli uygulamadır. Hareket halinde olan vücut pıhtının kan akışı ile giderilmesini sağlayabilir. 

PIHTI ATMASINI ÖNLEYECEK DURUMLAR

Düzenli spor

Saat başı oturuş pozisyonunu değiştirme

Günlük ihtiyaç olan suyu gerekli miktarda karşılama

Özellikle kol ve bacak egzersizlerini artırma

PIHTI ATMASININ TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Belirtilerden sonra uzman doktor pıhtının kalıcı hasta neden olmaması için cerrahi operasyona girişir. Günümüzde gelişen teknoloji sayesinde bu hastalığa müdahale etmek her ne kadar kolaysa bir o kadar da kayıp yaşanması zorlaşır. Pıhtı beyin damarında ise bu operasyon daha hızlı yapılır. Aksi halde kalıcı hasarlara örneğin felç ya da motor mekanizmasının işlevinde dönüşü olmayan durumlar ortaya çıkarabilir. Uzmanlar aile öyküsünde bu hastalığı olan kişilerin bol bol antioksidan bakımından zengin olan besinler tüketmesini öneriyor. Ayrıca uzun süreli oturma, uzanma ya da durma pozisyonunun sık sık değiştirilmesinin gerektiğini belirtiyor. 

Hoş kokusu ile insanı etkisi altına alan akasya, salkımlı ağaçlar arasında en yaygınıdır. Ağacın dalarının aşağı doğru beyaz meyvelerle sarkması le meşhur olan akasya milattan önce keşfedilmiştir. Peki akasyanın faydaları nelerdir? Alternatif tıpta kabızlık ve bağırsakları rahatlatan bitki olarak kullanılan akasya hakkında merak edilen her şeyi araştırdık.

Baklagiller ailesine ait olan akasyanın 300 türü Brezilya’da 600 türü ise tüm dünyada yaygın olarak bulunmaktadır. En yaygını beyaz olmak üzere kırmızı, mor ve sarı renkleri de mevcuttur. Henüz çiğ hali ise yeşildir. Çok güçlü bir aroması olan akasyanın bir o kadar etkileyici kokusu da vardır. Kilometrelerce uzaktan alınan kokusu sayesinde Akdeniz şehirlerindeki birçok sahil evinin bahçesinde bulunur. Romanlarda adalar kokusu olarak geçen akasyanın insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Özelikle milattan önce keşfedilen akasya alternatif tıpta doğal ilaç olarak hem kremi hem de çayı yapılırmış. Sıcak iklimlerde yayın olarak yetişen ve suya ihtiyaç duyan aksayanın aldığı suyu meyvelerinde ve dallarında toplama gibi özellikleri vardır. Bu özelliği sayesinde güçlü bir sıvı besini olur. Akasya ağacında bitkinin yanı sıra meyvelerde oluşur. Keçiboynuzuna benzeyen bu meyveler kurutularak çay lede edilir. Çin ve Brimanya gibi ülkelerde sıklıkla tüketilir. Arap yarım adasında da yayın olan akasyadaki bu meyveler öğütülerek kahve yapılır. Acı bir tadı olan meyveyi akasya bitkisi ile şekerlendirirler. Akasya ve meyvesi kahve çay gibi kafeinli besinlerde bulunan tanen bakımından da zengindir. Akasya içeriğinde; asparagin, robinin, tanen, indican, agaciin, metil eteri, indul, benzaldehid ve antranil asidi barındırır.

AKASYA YAPRAĞININ FAYDASI VAR MI?

Salkım ağacı olarak da bilinen akasya, küçük yapraklı dalları sarkıktır. Dallarında beyaz çiçeğe açar. Bu çiçekler sağlığa faydalıdır. Ancak bunun yanı sıra yapraklarında da fayda var. Hoş kokusu olan bu ağacın yapraklarının kuru hali aktarlarda da vardır. Kurutulmuş akasya yapraklarından 50 gramı 3 bardak su da kaynatın. Ancak çok fazla kaynamasına izin vermeyin. Tadı hoş olduğundan içine herhangi bir şey eklemenize gerek yok. Bu su özellikle sindirim sorunlarına iyi gelir. 

AKASYA SUYU NE İŞE YARAR?

AKASYANIN FAYDALARI NELERDİR? 

Eski çağ kitaplarında akciğer ve boğaz hastalara akasya çayı verildiği yazıyor. Akasya kendisine kesin koku veren maddeler sayesinde akciğer ve boğazlardaki enfeksiyonlu hücreleri temizleyerek. Nefes borusundaki hücrelerin mutasyona uğramasının önüne geçer. Hastaların rahat bir nefes almasını sağlar.

Yatıştırıcı maddeler bakımından zengin olduğundan hem çay olarak hem de koklanarak fayda sağlar. Zihni açan akasya bu sayede yorgunluk ve stresi azaltır. 

Akasya taze olarak kaynatılıp suyu gargara olarak kullanılabilir. Bu gargara ağız içi yaraları iyileşmesini sağlarken çıkmaya meyilli olanları da engeller. Ayrıca diş etlerini güçlendirerek ağız içi tükürükteki enfeksiyonlu hücreleri önleyerek ağız kokusunun önüne geçer. 

Mevsim geçişlerinde kurutulmuş akasya kaynatılıp süzüldükten sonra içerisine bir tatlı kaşığı bal eklenip tüketildiğinde; kuru öksürüğü keserek göğüs ağrılarını azaltır. Bronşları da temizler.

Ter yolu ile vücuttaki toksinleri atar. Bu özelliğinin olumsuz etkisi de vardır. Aşırı tüketildiğinde vücudun sıvı kaybına neden olabilir.

AKASYA ÇAYI NE İŞE YARAR & NASIL YAPILIR

Özellikle kronik uykusuzluğu olanların gece yatmadan bir saat önce aksaya çayı tüketerek rahat bir uyku çekmelerini sağlar. 20 gram kurutulmuş akasyayı iki su bardağı su ekleyerek kaynatın. İçerisine bir damla limon ve bir çay kaşığı bal ekleyin. Ocaktan alıp 5 dakika bekledikten sonra süzerek taze taze tüketin.