Tropik meyveler arasında yer alan avokadonun insan sağlığına faydaları vardır. Yapılan araştırmalarda kanserli hücreleri yok ettiği tespit edilen avokado aynı zaman kandaki kötü kolesterol seviyesini de düşüren maddeler bakımından zengindir. Özellikle sürekli kan basıncının dengesizliğinden şikayet edenler için doğal ilaçtır. Peki avokadonun faydaları nelerdir?
Ana vatanı Orta Meksika olan avokado, kapalı tohumlar sınıfında yer alan tarçın ve kafur ağaçlarını da içine alan defne ailesine aittir. İçine büyük bir tohum olan meyvenin dış kabuğu soyularak tüketilir. Yeşil ve siyah renkleri olan avokadonun içi sarı yeşil tonlarındadır. Çiğ ve taze tüketilebildiği gibi yemek ya da salatalara da eklenebilir. Akdeniz iklimine uyumlu olan avokado, bütün sıcak iklimlerde rahatlıkla yetişir. Ülkemizde Akdeniz Bölgesi’nde üretimi yapıla avokado ayrıca Rize’de yetişen bir meyvedir. Avokadonun tarihçesi çok eski yıllara dayanır. M.Ö 10.000 yılında mağaralara resmi çizilen avokadoyla ilgili eski yazıtlarda da bilgiler bulunur. 1970’li yıllarda Amerika’dan deneme amaçlı getirilen avokado fidanlarından sonra beğeni ve talep artında üretim hız kazandı. Halk arasında o zamanlar meyveye Amerikan armudu da denirdi.
AVOKADO YAĞI NE İŞE YARAR?
Tıpkı zeytinyağı gibi faydalı olan avokado yağı, yemeklere ve salatalara eklenerek tüketilebilir. Bunun yanı sıra cilt yüzeyine uygulanacak maskelere eklenebilir. Parlaklık ve canlılık verir. Saç dökülmesi ve yıpranması içinde avokado yağı bakımı yapılabilir. Ayrıca yaraların hızla iyileşmesi içinde kullanılır.
AVOKADONUN FAYDALARI NELERDİR?
– Muzdan daha fazla potasyum içerir. Bu sayede kan basıncını dengeleyerek yüksek tansiyon, kalp yetmezliği ve felç geçirme risklerini düşürür. Uzmanlar bir avokadonun vücudun ihtiyacı olan potasyumu kolayca karşıladığını vurguluyor.
– Yüzde 30’u liften oluşan avokado, diyet listelerinde ilk sırada yer alır. Sindirim sistemini rahatlatan avokado, metabolizmayı hızlandırır. Kilo vermeyi kolaylaştırmanın yanı sıra hem vücudun yağ yakımını hızlandırır hem de enerjisini yükseltir.
– İçerdiği oleik asit yağ ile zeytin yağının içindeki doymamış yağ asidi ile aynıdır. Bu sayede içerdiği yağ vücuda oldukça fayda sağlar. Hücrelerin dokularındaki fonksiyonlarının daha iyi çalışmasını destekler.
– Yapılan bir araştırmada belli bir kısım kişiye avokado verilirken diğer kişilere avokado verilmemiş. Bir ay sonra kişilere kan testi yapılmış düzenli avokado tüketen kişilerin kolesterol seviyesi düşükken tüketmeyen diğer kısmın kötü kolesterol seviyesinin yüksek olduğu tespit edilmiştir.
– Güçlü bir antioksidan olan avokado, vücut içindeki toksin ve asit oranını azaltır. Hücrelerin hızla yenilenmesini sağlar. Özellikle kemoterapi gören hastaların tüketmesi gerektiğini belirten uzmanlar, hücrelerin radyasyondan hasar almasını engellediğini söylüyor.
– Göz sağlığında etkili olan lutein ve zeaksantin maddeleri bakımından da zengin olan avokado, katarak gibi hastalıkların oluşmasını engeller. Göz içindeki sıvı ve vitamin oranını artırarak görme kaybını azaltır.
– İçeriğinde yağ oranı yüksek olmasına rağmen faydalıdır. Bu yağ tiroidlerin çalışmasını destekleyerek hormonları dengeler. Sinir sisteminin işlevselliğini artırarak da ruhsal hastalıkların oluşumunun önüne geçer. Özellikle günümüzde yaygın olan depresyon ve stres gibi hastalıkları engeller.
– Artrit aslında vücut sağlığında kronik hastalıklara sebep olur. Ancak avokadonun içerdiği artrit kemik sağlığı için fayda sağlar. Bunun yanı sıra kemik erimesi gibi ileri yaşlarda görülen hastalıkların riskini düşürür.
– İçeriğinde demir, çinko, fosfor, magnezyum, potasyum, manganez, bakır, C, E, K ve B kompleksi vitaminleri bulunur.
– Spor yapanlara özellikle önerilen avokado, yüksek enerjisi sayesinde kişinin çabuk yorulmasını engeller.
AVOKADO NASIL YENİR?
Dış kabuğu soyulup içindeki tohum çıkartılarak tüketilebilen avokadonun aynı zamanda çayı da yapılır. Yapraklarıyla beraber bir bütün avokado kesilerek 3 su bardağı su ilave edilerek kaynatılır. Elde edilen çay hem tüketilebilir. Hem de içine pamuk batırılarak cilde sürülerek tonik etkisi verebilir. Ancak hamile kadınlar tüketmemeli.
AVOKADONUN ZARARI VAR MIDIR?
Hamile ve emziren annelerin kesinlikle tüketmeden bir uzmana danışmaları gerekir. Ayrıca latekse karşı alerjisi olan, hassas ciltli kişiler, kronik ilaç kullananlar ve üst solunum yolları hastalıklarıyla mücadele eden kişilerin tüketilmesi önerilmez. Aşırı tüketildiğinde ise kaşıntı, kızarıklık, ağız içi yaralara neden olabilir.
Geçtiğimiz günlerde Konya’da bir anne kızın evinde sürekli çıkan yangınlar psikologları harekete geçirdi. Dürtü bozukluğu olan kişilerde görülen piromani hastalığına dikkat çeken uzmanlar, bu hastalığın altında çocukluk travmalarının olduğunu vurguladı. Peki Piromani hastalığı nedir?
İnsan sadece vücutsal değil aynı zamanda psikolojikte birçok hastalıklar savaşıyor. Ancak psikolojik sorunlar çok yaygın değildir. Bunlardan biri de piromani rahatsızlığıdır. Dürtü bozukluğunun yanı sıra dikkat çekme gibi durumların tetiklediği piromani hastalığı tam olarak ne zaman kim tarafından teşhis edildiği bilinmemektedir. Hastalığın tehlikeli boyutu ise hastanın kendini kontrol edemeden sürekli aynı şeyi yapmasıdır. Ayrıca hasta yangın çıkardığı için mutluluk duyar. Nadiren görülen bu hastalığa kadınlara oranla erkeklerde daha sık rastlanmaktadır. Bu hastalığa sahip insanlar genellikle çocuk yaşlarda okuldan kaçma ya da evden kaçma isteklerinde olur. Aynı zamanda sorumluluk almaktan kaçınır. Sorumluluk altında ise sürekli hata yapar.
PİROMANİ HASTALIĞI NEDİR?
Genellikle çocukluk döneminde başlar. Öfke ve sinir hakimiyetini kaybeder. Ergenlikte bu durum ebevynlerle arasındaki iletişimin kopmasına neden olur. Yapılan araştırmalarda sinir sistemi kadınlara oranla erkeklerde bozulduğunda daha zor tedavi edilir. Bu yüzden piromani erkeklerde daha sık rastlanır. Zeka seviyesi düşük olan bu insanlar üzgün oldukları anda yangın çıkartarak mutlu olur. Çocukken baskı ve şiddete maruz kalan kişiler beyne giden sinir sistemini aşırı zorladıklarından deforme olur. Bu da hastalığa davetiye çıkartır. Çevresi önce bunun farkına varmaz ancak ilerleyen yaşlarda hasta kendini ele vermeye başlar. Bastırılmış duygular dürtülerle hastanın yangın çıkarmasına yol açar. Ayrıca hastanın sosyal çevresi bozuk, insanlarla da konuşmaktan kaçar.
PİROMANİ HASTALIĞININ BELİRTİLERİ
– Yüksel sesle konuşma ve gergin olma halleri
– Hata karşısında pişman duymama
– İtfaiye malzemelerine hayranlık duyma
– Yakmaması gereken yerleri yaktıktan sonra bunu gülerek izleme
– Zarar vermekten haz alma
– Olaylar karşısında hızlı ve gereksiz tepki verme
– Yangın sonra kahkahalarla gülme gibi belirtilerin yanı sıra bu kişiler hayvanlara ve çevresindeki insanlara da zarar vermeye meyillidir.
PİROMANİ HASTALIĞININ TEDAVİSİ VAR MIDIR?
Tehlikeli hastalık olan piromani, de erken teşhis ve tedavi gerekir. Aksi halde başkasına hatta kendine zarar verebilir. Ancak hastanın tedavi olması için dürtüleri öncelikle kontrol altına alınır. Aynı zamanda hastanın da hasta olduğunu kabul etmesi gerekir. Sürekli olarak inkar etmesi hastalığın sürekli olarak devam etmesine neden olur. Hem ilaç hem de terapi yollarıyla tedavi yapılır.
Yüksek antioksidana sahip kırmızı pancar, insan sağlığı için birçok faydası vardır. Günlük yaşam içerisinde insan sağlığını en çok bozan rahatsızlık strestir. Stresle baş etmenin yolu ise vücuttaki sinirlerin dengeli bir şekilde dağılmasını sağlamaktır. Stresi bitiren mucize besinlerin başında kırmızı pancar gelir. Peki Kırmızı pancarın faydaları nelerdir? Haberin detayında soruların cevabı:
Genellikle turşu olarak tüketilen pancar tam bir vitamin deposudur. İçeriğinde A, B6, B12, C, E ve K vitaminlerinin yanı sıra niyasin, riboflavin, kolin, betain ve pantotenik maddeleri barındırır. Bilimsel olarak da kanıtlanan kırmızı pancar insanın günlük ihtiyacı olan vitamin ve vitaminleri sağlar. Bağışıklıktan sindirime kadar hemen hemen vücudun her yerini yenilemede etkili olan kırmızı pancar, ıspanakgiller ailesine bağlıdır. Toprak altında yetişen ve yetiştiği toprağın tüm vitamin mineralini içeren pancar, özellikle stres gibi günümüzde yaygın olan rahatsızlıklarla baş etmede etkili besindir. Hem çiğ hem de pişirilerek tüketilebilir. Kasım aylarında hasadı başlanan kırmızı pancar yaza kadar tüketilebilen bir besindir. Uzmanlar mevsim geçişleri için pancarın suyu çıkarılarak buzdolabında muhafaza edilmesini tavsiye eder. Pancar suyuna iki tüm ceviz koyup blendırdan geçirdikten sonra her gün bir bardak düzenli bu karışımı tükettiğinizde hem bağırsakları temizlemede hem de kilo vermede oldukça yardımcı bir karışımdır. Avrupa’da sıklıkla tüketilen pancar Asya ülkelerinde ise yüzyıllardır hem alternatif tıpta hem de yiyecek olarak kullanılır.
ENDER SARAÇ’TAN KIRMIZI PANCAR ÖNERİSİ!
Geçtiğimiz günlerde koronavirüs şüphesiyle test yaptırılan Ender Saraç, gündeme bomba gibi düştü. Saraç’ın test sonuçlarının negatif olması herkesi rahatlattı. Saraç bağlandığı bir televizyon programında koronavirüsün bağışıklığı yüksek olan insanları etkilemediğini söyledi. Akciğere inmeden sıvı tüketimi ile vücuttan atılabilir olduğunu vurguladı. Direk olarak koronavirüsü engellemese de bağışıklıüı güçlendiren bazı besinlerden bahsetti. Bunlar arasında en etkilisinin kırmızı pancar olduğunun altını çizdi.
PANCAR ÇEŞİTLERİ!
– Şeker yapımında kullanılan ve ülkemizde büyük bir üretim yerine sahip olan şeker pancar, beyaz renklidir.
– Turşu yapımında kullanılan kırmızı pancar aynı zamanda suyu çıkartılarak da tüketilir.
– Besin değeri yüksek olan pazı, görüntü olarak ıspanakla karıştırılır. Bazı yörelerde yaban pancarı olarak da bilinir.
– Besin değeri en düşük olan yem pancarı, hayvanlara verilir.
KIRMIZI PANCARIN FAYDALARI NELERDİR?
– Cilt, akciğer ve kolon kanserlerini önleyen pigmenti maddesi bakımından zengin olan pancarı bağışıklıkta ki tümör hücrelerini azaltarak kanser riskini önler.
– Vücuttaki serbest radikalerin ve trombosit hücreleri dengede tutarak ödem gibi durumların yaşanma riskini azaltır.
– Kötü kolesterolü düşürüp iyi kolesterolü yükselterek kalp sağlığını korur. Homosistein seviyesini düşürerek damarların zarar görmesini engeller.
– Karaciğerdeki toksinleri temizleme de etkili olan en doğal ilaçtır. Güçlü bir antioksidan olan pancar, mide, safra kesesi ve böbrekleri temizler. Düzenli tüketilen pancar suyu karaciğerdeki toksinlerin yanı sıra vücuttaki zehirli atıkları da vücuttan atar.
– Hamile kadınların özellikle 3 aydan sonra düzenli tüketmesi gereken besinlerden biridir. Hem bebeğin gelişimi destekler hem de hamilelik süresinde kadının sağlığını korur.
– Demir eksikliğine bağlı gelişen kansızlığı önlemek içinde uzmanlar günde en az bir bardak pancar suyunun içilmesini tavsiye eder.
– Sinir hücrelerinin deforme olmuş alanlarını iyileştirerek, stres, yorgunluk ve depresyon gibi rahatsızlıkların riskini sıfıra indirir.
PANCAR SUYU NE İŞE YARAR?
– Kan hücrelerinin sayısınını artırır. Aynı zamanda kandaki şeker seviyesini de düzenler.
– Sinir hücrelerini yatıştırarak stres ve depresyona iyi gelir.
– Kabızlık ve ishal gibi sıklıkla yaşanan hastalıklara karşı mide bağırsağın fonksiyonunu güçlendirir.
– Karaciğerin işlevselliğine katkıda bulunur.
– Bağışıklığı toksinlere karşı koruyarak vücudu güçlendirir.
– Güçlü bir idrar söktürücüdür.
PANCAR SUYU NASIL HAZIRLANIR?
Meyve sıkacağı ile pancarın suyunu rahat çıkartabilirsiniz. Daha sonra çıkartılan suyu yeniden süzgeçten geçirip içerisinde 2 ceviz atıp blendırdan geçirin. Bir gün dolapta beklettikten sonra her gün düzenli şekilde bu karışımdan bir su bardağı kadar tüketebilirsiniz.
Çok sık tüketilen ancak herkes tarafından tam olarak nasıl faydalarının olduğu bilinmeyen yavşan otu, hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Özellikle adet dönemlerinde kadınların yaşadığı şiddetli sancıları için doğal ilaçtır. Güçlü ot türlerinden biri olan yavşan otu alternatif tıpta da kullanılmıştır. Peki Yavşan otu nedir? Yavşan otunun faydaları! Yavşan otu çayı ne işer yarar…
Bilim literatüründe Veronica olarak biline yavşan otu, sıracaotugiller ailesine aittir Yıllık bir ot türüdür. Birçok ot ile çokça karıştırılır. Sert bir tadı olan yavşan otu yüzyıllardır alternatif tıpta kullanılmıştı. Çıban otu, oğlan otu, at teresi, miskotu ve yara otu isimleriyle bilinir. En sık mide hastalıklarında kullanılan yavşan otunun köklü bir geçmişi vardır. Anavatanı Kuzey Amerika olarak bilinse de ülkemizde İç Anadolu ve Doğu Anadolu topraklarında da kendiliğinden yetişir. Tarih kitaplarında yer alan bilgilere göre; yavşan otu kaynatılıp suyu egzama tedavisinde kullanılmıştır. Ayrıca çay olarak da tüketilmiştir. Kireçli toprakları oldukça seven yavşan otu, ormanların seyrek yerlerinde yetişir. Kuzey Amerika’daki yerliler yavşan otunu alternatif tıpın her türünde kullanmışlardır. Otu kaynatıp püre haline getirerek kuru ya da mantarlı ciltlere sürülür. Böylece bölgede deforme olmuş hücreler yenilenir. Hızla iyileşme sağlanır.
YAVŞAN OTUNUN FAYDALARI!
– Toplumun neredeyse yüzde 80’inin yaşadığı ağzı ve diş iltihaplanması için yavşan otu gargarası önerilir. Ayrıca bu gargara boğazdaki virüsleri de temizler. Sinüs yollarının temizlenmesi içinde kaynatılan yavşan otu buharı koklanması fayda sağlar.
– Yaprakları içice dövülüp yaraların hızla iyileşmesinde kullanılır. Bu yüzden eski savaşlar sırasında savaş alınan götürülen bitkilerden biri oldu.
– Güçlü toksin atıcı özelliği olduğundan vücudun kulunçlanmasının önüne geçer. Özellikle vücut ağrılarına neden olan kulunç için doğal ilaçtır. Bunun yanı sıra baş ağrısı içinde yavşan otu tavsiye edilir. Tam olarak kanıtlanmasa da migren ağrılarına da fayda sağlar.
– Yaygın olan mide hastalıklarından ülse ve gastirit için yavşan otu çayı önerilir. Mide duvarını güçlendiren yavşan otu, içeriğindeki asidin zarar vermesini önler. Ayrıca alınan besinlerin işlenmesinde yardımcı olur.
– Sinir sistemindeki hücreleri yenileyerek vücuttaki kan akışını olumlu etkiler. Bu yüzden ruhsal hastalıklar içinde fayda sağlar. Aynı zamanda kalp ve damar hastalıklarına da iyi gelir.
Vücut ağrıları genellikle kemik, eklem ve kasların hasar alması sonucu yaşanır. Çeşitli hastalıklara yol açan bu ağrılar farklı hastalıkların belirtileridir. Yaşam kalitesini düşürür. Yaş ve cinsiyete göre değişen ağrılara son yıllarda yaşanılan üst solunum yolları hatalıklarına neden olan virüsler sebep olur. Peki Kemik ve eklem ağrıları neden olur? Eklem ve kemik ağrılarına doğal çözümler!
Kemik ağrıları genellikle kalça, diz, sır ve bacaklarda yaşanır. Çevresel etkilerin yanı sıra vitamin eksikliğinden dolayı da ortaya çıkan bu ağrılar tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Bu ağrılar aynı zamanda eklemlerde de ortaya çıkar. Uyuşma ve karıncalanma ile devam eder. Uzmanların önerdiği bazı doğal yollarla bu ağrılardan kurtulabilirsiniz. Eklem, kemik hareketlerini kolaylaştıran dokudur. Bu yüzden eklemin hasara uğraması kemiği ya da kemiğin hasra uğraması eklemi etkiler. Özellikle dengesiz beslenme ve hareket etme esnasında ortaya çıkan iltihaplar eklemlere yerleşerek burada ciddi deformelere neden olur. Hareket esnasında özellikle bölgede ciddi ağrılara sebep olur. İlerleyen zamanlarda ise Otoimmün denilen kemik hastalıklarına da zemin hazırlar. Bu tür ağrıların geneline vücut ağrıları denir. Ağrılar genellikle farklı hastalıkların belirtileri olarak da görülür. Örneğin vücuda giren bakteri ve virüs vücut içi oksijen ve basıncı olumsuz etkilediğinden şiddetli ağrılara yol açar.
KEMİK VE EKLEM AĞRILARI NEDEN OLUR?
– Aşırı kilolar
– Kan değerlerinde ani değişmeler
– Kaza sonrası yaşanan iskelet travmaları
– Yetersiz protein ve kalsiyum
– Vücuttaki iltihap düzeyini artıran üst solunum yolu hastalıkları
– Üst solunum yolları hastalıkları nedeniyle vücuda giren bakteri ve virüsler
– Spor esnasında yapılan dengesiz hareketler
EKLEM VE KEMİK AĞRILARININ BELİRTİLERİ NELEDİR?
– Kalça üstü oturulduğu esnada kuyruk sokumunda ağrılar
– İskelet hareketinde kısıtlanmalar
– Otururken uyurken kalkarken diz ve ayaklarda şiddetli batmalar ve kısıtlanmalar
– Kemiklerin birleştiği noktalarda sesler gelmesi
– Bazılarında ise eklem bölgelerinde şişlik ve sertlik
– Uyku pozisyonunda bile vücudun ağrıması
– Hareket esnasında kemik ya da kaslarda takılma
– Vücudun her yerinde kemik ve eklem olduğundan yüz bölgesinde de ağrılar yaşanabilir.
KEMİK VE EKLEM AĞRILARINA DOĞAL ÇÖZÜM!
– Düzenli kan dolaşımı ağrıya iyi gelen en etkili yoldur. Bu akışı sağlamak içinde doğru masaj teknikleri ile vücudu rahatlatmaktan geçer. Yapılan bazı araştırmalarda bile masajın kan dolaşımını düzenlediğinden ağrıları geçirdiği etkisi gözlemlenmiştir. Masaj sırasında kullanılan at kestanesi, zeytin, ceviz ve hint yağı gibi mentollü yağlarda vücuttaki sinirleri uyardığından ağrıları azaltmada etkili olur.
– 2010 yılında yapılan bazı araştırmalarda acı biberin ağrıları kestiği gözlemlenmiştir. Hafif şiddetli seyir eden diz ağrılarının yüzde 70’ini azaltır. İki yemek kaşığı Hindistan ceviz yağı ile bir yemek kaşığı toz biberi karıştırarak ocakta 5 dakika ısıtınız. Ilık halde iken ağrıyan bölgeye masaj yaparak uygulayınız. 20 dakika beklettikten sonra ılık su ile durulayınız.
– Yüksek magnezyum içeren epsom tuzu ciltte emilimi hızlandırdığı için sinirleri uyarır. Uyarılan sinirler ağrıya neden olan iltihap birikimi ya da enfeksiyonlu hücreleri yok eder. İçerisinde uzanabileceğiniz bir leğen ya da küveti sıcak su ile doldurunuz. İçerisine bol miktarda epsom tuzu katınız. Daha sonra içine uzanıp su soğuyana kadar bekleyiniz. Bunu ağrı geçene kadar uygulayabilirsiniz.
– Isırgan otu ağrıya neden olan iltihabı azaltan bileşikler içerir. Yapılan araştırmalarda bor bakımından zengin olan bu bitkinin kemikleri güçlendirerek enfeksiyonlu virüslere karşı savaşmasına yardımcı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Kurutulmuş bir avuç ısırgan otunu kaynayan suya atınız demlendikten sonra süzüp içiniz.
– Lahana içerdiği antioksidan sayesinde ağrılara iyi gelen etkili besinlerden biridir. Uzun süre vücutta bulunan toksinleri atmada etkili olan lahana her hangi bir ödem oluşumunu da önler. Limon ve sarımsaklı bir suya lahana yapraklarını batırınız bir gün beklettikten sonra bu yaprakları ağrının olduğu yere sarınız üzerine streç film sarıp bir saat boyunca bekleyiniz.
Feridun Kunak, eklem ağrıları, çeşitli spor aktiviteleri, kilo sorunları, kazalar veya çeşitli hastalıklardan dolayı ortaya çıkan eklem ve kemik ağrılarına iyi gelen doğal kür tarifini paylaştı. İçerisinde kara turp rendesi, biberiye yağı, zencefil yağı ve ozon yağı olan eklem ağrılarına iyi gelen doğal kür tarifini ekrana getirdi. Kunak, karışımı ısıttıktan sonra ağrıyan yere uygulanmasını önerdi.
İŞTE O KARIŞIM;
Osmanlı’dan günümüze kadar gelen reyhan tüketiminin insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Güçlü bir mikrop söktürücü olan reyhan fesleğen ile aynı aileden geldiğinden dolayı iki bitki sürekli karıştırılıyor. Peki reyhan bitkisinin faydaları nelerdir? Kuru veya taze şekilde tüketilen reyhan hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık.
Bilimsel adı “ocimum basilicum” olan reyhan fesleğen ile aynı aileye aittir. Osmanlı Saraylarının vazgeçilmez şerbetlerinin ham maddesidir. Antibakteriyel özelliği olan reyhan vücudu temizlemede oldukça etkilidir. Osmanlı Devletinde sadece şerbet olarak tüketilmezdi. Aynı zamanda saray sultanlarının cilt güzelliği için kullanırdı. Ayrıca alternatif tıp uzmanları şifa niyetine de kullanılan doğal ilaçtır. Ruhsal hastalıklarda sakinleştirici olarak kullanılan reyhan, içeriğinde omega-3 kalsiyum, magnezyum, manganez ve demir gibi maddeler bakımından oldukça zengindir. Sinir ve sindirim sistemini yeniler. Ayrıca reyhan, bahçelerde ve pencere önlerine konulduğunda yaz aylarında böcek ve sivrisinek gibi hayvanların eve girmesini önler. Güçlü kokusu sayesinde özellikle örümceklerin güvelenmesinin önüne geçer. Güçlü bir toksin atıcı olduğundan günümüzde zayıflamak isteyenlerin tercih ettiği besinler arasında yer alır. Bunun aynı sıra boğazı iltihaptan arındırarak virüslerin akciğerlere inmeden vücuttan atılmasını sağlar.
REYHANIN FAYDALARI NELERDİR?
– Bağışıklık sistemindeki hücreleri güçlendirir. Bu sayede hastalıklara karşı vücudun direncini artırır. Bunun yanı sıra aniden yükselen vücut ısısını dengeleyerek hücrelerin sıcaklıktan etkilenmesinin önüne geçer. Aksi taktirde yüksek sıcaktan etkilenen hücreler bağışıklığın zayıflamasına ve ciddi hastalıklara zemin hazırlar.
– Mevsim geçişlerinde kuluçka dönemleri biten ve üst solunum yolları hastalıklarına davetiye çıkaran virüslerin etkisini azaltır.
– Kötü kolesterol seviyesini düşürerek damarların tıkanmasının önüne geçer. Bu sayede kalp sağlığını korur. Ayrıca kan basıncını dengeleyerek inme ve felç gibi hastalıkların yaşanmasını önler.
– Vücudun sıvı ihtiyacını karşılayan reyhan, böbrek üstü bezlerin çalışmasını destekler. Bu sayede böbreklerin fonksiyonlarını artırır. Oluşma ihtimali olan taş ve kumun önüne geçer.
– Ağız ve diş bakımında da faydası olan reyhan tükürük bezlerinde biriken besin atıklarını gidererek ağız kokusunu önler. Diş etlerini güçlendirerek sağlam bir düş kökü sağlar.
– Kaynatılıp suyu tonik olarak kullanılabilir. Osmanlı sarayındaki sultanlarının güzellik sırlarından biride reyhandır. Aynı zamanda taze reyhan zeytin yağı ile ezilip cilde sürülür. Bu maske gözeneklerin daha hızlı kapanmasını destekler.
– Yemek sonrası yaşanan şişkinlik veya hazımsızlık gibi sindirim sorunlarını önler. Mide asidini düzenler. Çiğ olarak tüketildiğinde mide duvarının güçlenmesini sağlar.
– Vücutta biriken ödemi kolayca atar. Eklem ve kasları güçlendirir. Vücutta iltihap birikiminin önüne geçer.
– Diyabete bağlı gelişen komplikasyonları azaltır.
– Dikkat eksikliğini giderir. Beyin fonksiyonlarının performansını artırır. İçerdiği omega-3 yağ asidi yüzde 48 barındırır. Bu yağ beyinin daha iyi çalışmasını destekler. İbrahim Saraçoğlu çiğneyerek tüketilmesini tavsiye eder.
DÜZENLİ REYHAN SUYU TÜKETİRSENİZ…
İbrahim Saraçoğlu, eski insanların daha dinç olmasının nedenleri arasında reyhan suyunun önemini vurguluyor. Reyhan suyu mikrop öldürücü özelliği sayesinde vücuttaki mantarlı hücreleri atar. Bağırsak florasını düzenler. Solunumun işlevselliğini artırır. Bronşları temizler. C vitamini bakımından zengin olan reyhan kandaki şekeri düzenler. Yatıştırıcı özelliği sayesinde depresyon ve stres gibi hastalıklara doğal ilaçtır. Vücuttaki radyasyonu temizleyerek oksijeni dengeler.
Et kadar vitamin ve mineral deposu olan mantarın insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Özellikle uzmanlar et tüketmeyenlerin D ve B vitamini karşılaması için tüketmesini tavsiye eder. Vücudun ihtiyacı olan teme vitamin ve mineralleri kolayca sağlayan mantar, hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki mantarın faydaları nelerdir?
Halk arasında kav, küf, maya, midiyö, pas, puf, rastık ve şapkalı gibi isimlerle adlandırılan mantarlar tek ve çok hücreli bilimsel mantarla aynı aileye mensuplardır. 250 yıllık bir geçmişe sahip olan mantar, Meksika’da dini törenlerde kullanılır. Kuzey Amerika ve Çin’de ise alternatif tıpta ilaç yapımlarının ham maddesidir. Zehirli olanları da bulunan mantarlar hakkında uzmanlar uyarıda bulunur. Bir buçuk milyondan fazla türü olan mantarlar çok yağışlı havalardan sonra ağaç diplerinde kendiliğinden ortaya çıkar. Zehirli olanlarının dışında yenilebilen mantarlarda vardır. Bu mantarlar 100 gramlık etin vücuda sağladığı faydaların aynısını bir tabak tüketildiğinde sağlar. İçeriğinde yüksek miktarda D vitamini bulunan mantarlar en çok tüketilen dört çeşit vardır. Bilinçli kişilerce toplanması daha faydalı olur.
MANTAR SUYU NE İŞE YARAR?
Zayıflamak isteyenler için mantar suyu idealdir. Vücuttaki iltihabı kolayca atmak içinde fayda sağlayan mantar suyu, kan dolaşımını da olumlu etkiler. Böylece kalp ve damar hastalıklarına da iyi gelir. Mantar suyu, kaynatılarak elde edilir. Ancak mantar suyu tüketildikten sonra kesinlikle süt içilmemeli aksi halde ciddi zehirlenmeye neden olur. Çünkü kaynayan mantar suya tüm proteinleri suya bırakır. Aynı anada protein bakımından zengin süt tüketilince zehirlenmeye zemin hazırlayabilir.
KAÇ ÇEŞİT TÜKETİLEBİLEN MANTAR VARDIR?
KAVAK MANTARI
Nadir bulunan ancak besleyici yönü fazla olan mantar türüdür. Rengi kahverengi ve gridir. Balık ve et yemekleriyle beraber sos yapılıp tüketilebilir.
ŞİTAKE MANTAR
Uzakdoğu ülkelerinde yaygın olarak tüketilen şitake mantarı, sebzelerle beraber harmanlanır pilav üstü tüketilir. Bunun dışında makarna üstü yapılan soslarda da kullanılır.
PORTOBELLO MANTARI
Çok geniş bir şapkası olduğundan tüketilebilen yeri fazladır. Bu mantar türü genellikle fırında ya da ızgarada tercih edilir. Tadı da vitamin değerleri de kırmızı etle aynıdır.
DÜĞME MANTARI
Tüketimi en yaygın olan mantar türüdür. Rengi beyazdır. Kolay bulunur. Ancak zehirli olan mantarlara benzediğinden bilinçli kişilerce toplanılmalıdır.
MANTARIN FAYDALARI NELERDİR?
– Havuç, domates, kabak, yeşil fasulye, yeşil ve kırmızı biber gibi besinler D vitamini bakımından oldukça zengindir. Bu besinler vücuda ek vitamin takviyesi olarak alınır. Yapılan araştırmalarda ise Güneşten sonra doğa da en çok D vitaminin bulunduğu besin ise mantar odluğu tespit edilmiştir. D vitamini eksik olan vücutta saç dökülmesi, bağışıklık hastalıkları yaygın olarak görülür. Mantar bu belirtilerin azaltmasında etkilidir.
– Antioksidan bakımından da zengin olan mantar vücudun direncini artırdığından hastalılara yakalanma oranını azaltır. Karaciğer, akciğer ve bağırsaklardaki toksinleri temizleyerek vücuttan atar. Aynı zamanda selenyum bakımından da zengin olan bu besin kanserli hücrelerin oluşumunu azaltarak vücudun genç hücre sayısını artırır.
– Yapılan bir başka araştırmada ortadan ikiye bölünerek güneş bırakılan mantarın D vitamini değerlerini artırdığı gözlemlenmiştir.
– Yüksek lif oranına sahip olduğundan kandaki şeker seviyesini dengeler. Aynı zamanda sindirimi kolaylaştırır. Bu bakımdan diyet listelerinde ilk sıralarda yer alır. Fırında pişirilmiş bir tabak mantar 3 gram life sahiptir. Bu lif aynı zamanda metabolik sendrom riskini azaltır.
– C vitamini bakımından zengin olan mantar, kan akışını dengelediğinden yüksek tansiyon riskini azaltarak kalp ve beyin sağlığını korur.
MANTAR NASIL SAKLANIR?
Hızlı bozulan besinler arasında yer aldığından toplandıktan hemen sonra tüketilmediğinde bazı yöntemlerle saklananılabilir. Mevsiminde toplanılan mantarlar hemen dolap poşetlerine konulup kaldırılabilir. Bunun yanı sıra konservesi yapılabilir. Ya da mantarlar bir kavanoza konulup üzerine tuzlu su konulup saklanılabilir. Son olarak ise kurutulup muhafaza edilebilir. Ancak mantarlar kesinlikle yüksek ısı görmemeli. Aksi halde içerdiği tüm proteini kaybedebilir.
MANTARIN ZARARLARI NELERDİR?
Her besinde olduğu gibi mantar da aşırı tüketildiğinde çeşitli rahatsızlıklara neden olabilir. Özellikle aşırı mantar tüketiminde yorgunluk, halsizlik ve mide sorunları meydana gelir. Bunun yanı sıra bazı insanlarda cilt alerjisi görülebilir. Güçlü antioksidana sahip bir besin olduğundan bağışıklık sistemine olumlu etkisi olduğu gibi olumsuz etkiler de oluşturabilir. Örneğin fazla antikor üreterek boğaz kaşıntısı ve baş ağrısı rahatsızlıklarına zemin hazırlar. Ayrıca uzmanlar hamile ve gebelerin aşırı tüketmesi konusunda uyarılarda bulundu.
Dünyanın hemen hemen her yerinde rahatlıkla yetişebilen hatmi çiçeğine birçok yörede farklı isimler verilmiştir. Ayrıca C vitamini de içeren çiçeğin insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Sizler için özellikle ödem atmakta etkili olan hatmi çayı hakkında merak edilenleri araştırdık. Peki Hatmi çiçeğinin faydaları nelerdir? Haberin detayında…
Devegülü, silindir, gül hatmi ve hire olarak da bilinen hatmi çiçeği Temmuz ve Ağustos aylarında çiçek açar. Ebegümeci ailesine ait olan hatmi çiçeği, bazı yörelerde hibiskus olarak geçer. Popüler kültürde özellikle kullanılan hibiskus çayı ödem atmada oldukça etkilidir. Sulak bölgelerde rahatlıkla yetişen hatmi çiçeği Akdeniz Bölgesinin iklimini sever. Çiçekler tam olgunlaştıktan sonra toplanıp kullanım alanlarına göre kurutulur ya da yağı çıkartılır. Hatmi çiçeğinin kök, yaprak ve tacına kadar her şeyi faydalıdır. Bilimsel adı althaea officinalis olarak bilinir. Yapılan araştırmalarda herhangi bir yan etkisine rastlanmayan hatmi çiçeği kozmetik ve ilaç sektöründe kullanılır. Hatmi çiçeği içeriğinde nişasta, sakaroz, galaktoz, pektin, yağ, tanen ve asparagin maddeleri barındırır. Halk arasında kuru öksürük şifası olarak bilinir. Enfeksiyonla mücadelede birebir fayda sağlayan hatmi çiçeği alternatif tıpta sıkça tüketilir. Mor ve pembe renklerinden oluşur. Hoş kokusu ile bazı yemeklere konulur.
İBRAHİM SARAÇOĞLU’DAN HATMİ ÇİÇEĞİ KÜRÜ
Sürekli geçmeyen öksürüğü anından bitiren hatmi çiçeği, özellikle çocuklarda etkilidir. Yarım bardak kaynar sütün içine 6 yaprak hatmi çiçeği ekleyin. 5 -6 dakika bekledikten sonra süzüp sütü için. Bunu hem yetişkinlere hem çocuklar yapabilir. Günde iki kere yapılabilir. Ayrıca bu uygulamadan sonra bir kaşık keçiboynuzuyla da bu işlemi kuvvetlendirebilirsiniz. Bu uygulamayı aynı zamanda su ile de yapabilirsiniz. Ancak içerisine kesinlikle bal ya da limon eklenmemeli.
HATMİ ÇİÇEĞİNİN FAYDALARI!
– Hatmi bitkileri kurutularak 150 gramı 3 bardak su ile kaynatılır. 10 dakika kaynadıktan sonra 10 dakika da demlenmeye bırakılan hatmi çiçeğinin suyu ile cildinize tonik uygulayabilirsiniz. Kurutulmamış hatmi çiçeği bir savanda iyice dövüldükten sonra içeriğine biraz zeytin yağı eklenip koltuk altına bileğe sürüldüğünde cildin terleme noktalarında vücuda hoş bir koku bırakır.
– Üst solunum yolları ile hatalıkları ile boğaza yerleşen enfeksiyonlu hücreleri bitirmeden etkilidir. İçerdiği asparagin maddesi sayesinde mutasyona uğramış ve boğazların şişmesine neden olan durumu azaltır. Genellikle üst solunum yolları ile ortaya çıkan kuru öksürüğü giderir. Aynı zamanda bronşit ve bronşiyal soğuk algınlığı hastalıklarına iyi gelir.
– Kandaki besinlerden ötürü aniden yükselen şekeri düşürmede etkilidir. Ancak şeker hastaları kullanmadan önce doktorlarına danışmalarında fayda var. Sadece kan şekerini değil aynı zamanda kan basıncını da dengeler.
– İdrar sökmede kullanılan ilk besinler arasında yer alır. Böbrek ve mesane torbasında taş kum oluşumunu önler. Böbrek üstü bezlerini çalıştırmada etkilidir. Vücudun sıvı oranını olumlu etkiler.
– Hatmi çiçeği aynı zamanda özel karışımlarla cilt hastalıklarını yatıştırmalarda kullanılır. Cilt yüzeyindeki deforme hücreleri onarırken aynı zamanda yaşlanmayı da geciktirir.
– Ağız içinde gargara yapıldığında diş minesini güçlendirir. Düş yüzeyinde tartar oluşumunu önler. Diş etlerinin enfeksiyon kapmasını engelleyerek, uçuk ve aft oluşumunun önüne geçer.
– Tüketilen hatmi çayı bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı vücudun direncini artırır.
HATMİ ÇİÇEĞİ ÇAYI NASIL YAPILIR?
Kurutulmuş 200 gram hatmi çiçeğini kaynamış 3 bardak suya koyun. 3 dakika demlenmesini bekledikten sonra süzerek tüketilebilir.
Hemen hemen herkesin severek tükettiği yoğurdun insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır. Canlı laktik asit bakterileri içeren yoğurt özellikle sindirim sağlığına olumlu katkıları vardır. Peki yoğurdun faydaları nelerdir? Yapılan bazı araştırmalarda da yoğurt suyunun insan sağlığına faydaları olduğu ortaya çıktı. Yoğurt hakkında merak edilen her şeyi haberin detayında bulabilirsiniz.
Sütün fermantasyonu sonucu ortaya çıkan besin değeri yüksek yoğurt canlı bakteriler barındırır. Kesin olarak kimler tarafından ne zaman üretildiği bilinmese de yoğurdun yüzyıllardır yapılıyor. 6000 yıldır üretildiği tahmin edilen yoğurt Osmanlı topraklarından Avrupa’ya yayılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında yoğurt bazı Avrupa krallarına şifa niyeti ile gönderilmiş. Böylece tüm dünyaya yayılan yoğurt Anadolu topraklarında ortaya çıkmıştır. Türk yapıtlarından biri olan Divanı Lügatit Türk’te de geçen yoğurdun alternatif tıpta özellikle sindirim hastalıklarında tüketilirdi. Yıllar geçtikçe yoğurt saf bir şekilde tüketildiği gibi içerisine bazı faydalı besinler eklenerek de tüketilmeye başlanmıştır. Örneğin zayıflamak için içerisine sumak ve limon eklenmiş ya da kan yapıcı olsun diye keçiboynuzu pekmezi karıştırılır. Kalsiyum, protein, magnezyum, potasyum, A, E ve B vitamini grupları bakımından oldukça zengindir. Yapılan bazı araştırmalarda yoğurdun kanser hastalıklarının riskini azaltığı tespit edilmiştir. Özellikle meme kanserinin önüne geçen yoğurt, vücudu adeta koruyan bir kalkan oluşturur. Yoğurdun tüketimi yaş, cinsiyete göre değişir. 3 yaş grubundaki çocukların günde 4 porsiyon tüketmesi gerekirken, 6,9 ve 18 yaşındaki kişilerin 3 porsiyon tüketmesi yeterli olur. Gelişme çağı, menopoz, hamilelik ve adet dönemlerinde de bol bol tüketilerek değişen hormonların etkileri azaltılmaya çalışılmalıdır.
EV YOĞURDU NE İŞE YARAR?
Bağırsak florası az olan kişilerde genellikle demir eksikliği, saç dökülmesi, yorgunluk ve uykusuzluk gibi rahatsızlıklara görülür. Bunun için uzmanlar probiyotik öneriyor. Probiyotik bağırsak flora sayısını artırarak besinlerin enzimlenmesini ve vücutta nerelere aktarılmasına yardımcı olur. Çörek otuyla beraber daha faydalı hale gelir. Probiyotik bakımından da en zengin besin ev yoğurdudur. Ev yoğurdu fabrikasyon işlemden geçirilmediği için içeriğindeki faydalı bakteriler probiyotik olur. Bu yüzden sindirime inanılmaz fayda sağlar. Sadece bağırsak florasını değil. Midenin fonksiyonlarını da olumlu etkiler. Kemiklerin gelişimine katkı sağlar. Bu yüzden uzmanlar anne karnından itibaren ev yoğurdunu tavsiye eder.
YOĞURDUN FAYDALARI NELERDİR?
– Yoğurt, B vitamini kompleksi içerdiğinden kemik gelişimine büyük katkı sağlar. Kemik yapısını güçlendirdiğinden özellikle ileri yaşlarda yaşanma olasılığı olan kemik erimesinin önüne geçer. Bunun yanı sıra kemiklerin hasara uğraması sonucu iyileşme sürecini hızlandırır.
– Folik asit vücut sağlığında olmazsa olmazdır. Vücuttaki organların gelişmesi ve işlevselliğini artması için vücudun ihtiyaç duyduğu folik asidi yoğurt bir kase ile yüzde 75’ini rahatlıkla karşılar.
– Peynir ve süt tüketmeyen kişilerin tüketilmesi tavsiye edilir. Bu besinlerden alınacak olan faydaların aynısı sütten de kolayca alınabilir.
– Yoğurt kötü kolesterol seviyesini düşürerek kalp ve damar sağlığını güçlendirir. Bazı besinlerin damarlarda yol açtığı hasarı düzeltir. Yağ birikimini önler. Doymuş yağ içermesine rağmen damar tıkanıklığına neden olmaz. Kötü kolesterolü düşürerek iyisini yükseltir.
– Sadece inek değil, manda, keçi ve koyundan da elde edilen sütten de yoğurt yapılabilir. Tüm bu yoğurtlar vücudun kendi kendine üretemediği vitamin ve mineralleri kolayca almasını sağlar.
– Mide bulantısı, üşütmesi ve kusma gibi rahatsızlıkları önlemede en doğal ilaçtır. Yoğurt sadece yenildiğinde değil aynı zamanda cilde sürüldüğünde de burada hasara uğramış alanları kolayca iyileştirir. Sivilce ve akne oluşumunun önüne geçer. Cildin genç kalmasını sağlar.
– Bağışıklık sisteminin en ihtiyaç duyduğu besin yoğurttur. Yoğurt bağışıklığı güçlendirerek zararlı bakterileri vücuttan atar. Vücudun mantar oluşturmasını önler.
AÇ KARNA YOĞURT SUYU İÇERSENİZ…
Uzmanlar yoğurdun oluşan alt suyunun kesinlikle dökülmemesi gerektiğini vurguluyor. Aç karna tüketildiğinde mide asidini dengeler. Yemek borusundan başlayıp tüm sindirim sistemindeki organlarda besin atığı bırakmadan dışkılama ya da idrar yolu ile atar. Bağırsakların işlevselliğini artırır. Böbrek üstü bezleri çalıştırır. Tokluk hissi vererek kişinin çok yemek yemesinin önüne geçer. Yani kilo vermede yardımcı olur.
Doğada bilinen en güçlü lif kaynağı olan kayısının insan sağlığına birçok faydası bulunmaktadır. Peki kayısının faydaları nelerdir? Yapılan araştırmalarda kayısı çekirdeğinde bulunan B17 vitamini içerdiği ve bu vitaminin kanser hücrelerini yok ettiği ortaya çıkarıldı. Sizler için kayısı meyvesine dair merak edilen her şeyi araştırdık. Haberin detayında kayısı ve kayısı çekirdeği hakkında her şeyi bulabilirsiniz.
Küçük bir ağaç olan kayısı ağacı öncelikle çiçek açarak meyve oluşumuna başlar. Kendine has kokusu olan kayısı ilkbaharla beraber çiçek açmaya başlar. İlkbaharın ilk güneş ışınları ile meyve veren ağaçta mevsim bitmeden meyveler toplanır. Orta Asya topraklarından tüm dünyaya yayılan kayısı ilk keşif zamanlarında sindirimi rahatlattığı için tıbbı ilaç olarak kullanılmıştır. Özellikle kabuklarının insan sağlığına inanılmaz faydaları olduğu tespit edilmiştir. Meyvenin ilk hali ekşimsi bir tada sahipken daha sonra tatlı bir hal alır. Bu da içeriğindeki vitamin ve minerallerin artmasını sağlar. Tatlısı, reçeli hoşafı yapılan kayısı yörelere göre farklı şekillerde tüketilir. Dış posası ve iç çekirdeği ayrılarak iki farklı kuruyemiş elde edilen nadir meyvelerdendir. Diyetisyenlerin hastalarına önerdikleri diyet listelerinin ilk sırasında yer alan kayısı hakkında bazı uzmanlar aşırı tüketilmemesi konusunda uyarıda bulunur. Çünkü kayısı bağırsak florasalarının fonksiyonlarını artırarak aşırı ishale neden olabilir. Bu da vücudun istemeden hızla sıvı tüketmesini sağlar.
KURU KAYISININ FAYDASI VAR MIDIR? DÜZENLİ KURU KAYISI…
Özellikle zayıflamak isteyenler ve bağırsak sorunu yaşayanlar için doğal ilaç olan kuru kayısı güçlü bir lif kaynağıdır. Bunun yanı sıra A, B, C, E vitaminleri içerir. Bu sayede de kan oranını dengeler. Gelişim çağındaki çocukların kemiklerine katkı sağlar. Hamile kadınların bile kolayca tüketebileceği bir besindir. İçeriğinde düşük miktarda şeker barındırır. Kandaki şeker oranını etkilemez. Şeker hastaları da tüketebilir. Düzenli tüketildikçe bağırsakların fonksiyonlarını olumlu etkiler. Ancak aşırı tüketildiğinde ishale neden olur.
KAYISININ FAYDALARI NELERDİR?
– İçerdiği potasyum sayesinde kalp damarlarının tıkanmasını engelleyerek kanın vücuda daha iyi pompalanmasını sağlar. Bunun yanı sıra kalp kaslarını güçlendirerek kalp ritim bozukluğu gibi hastalıkların yaşanmasını engeller.
– Beta- karoten maddeleri kan basıncını dengeleyerek yüksek tansiyon riskini azaltır. Ayrıca beta karoten maddesi göz sağlığı içinde fayda sağlayan bir maddedir. Göz içerisindeki vitamin ve minerallerin dengesini sağlayarak katarak ve retina bozukluğu gibi hastalıkların yaşanma ihtimalini azaltır.
– Fosfor ve kalsiyum güçlü kemiklerin olmazsa olmaz maddeleridir. Bu vitaminler bakımından zengin olan kayısında kemiklerin güçlenmesini destekler. Gelişim çağındaki çocukların ve hamile kadınların günde en az 3 tane tüketmesi gerekir.
– Düşük potasyum oranı şiddetli baş ağrısına neden olur. Kayısı bunu ortadan kaldırmada etkili bir besindir.
– Ağız içinde yaşanan yara ve aftların oluşumunu da engelleyen kayısı aynı zamanda mideden kaynaklı oluşan ağız kokusunu da engeller. Bunun yanı sıra bağışıklık sistemini de güçlendirerek kanserli hücrelere karşı vücudu korur.
– Beta karoten maddesi kan basıncını dengelemesinin yanı sıra vücuttaki yaşlanmaya meyilli hücreleri de engelleyerek, yaşlanmayı geciktirir. Aynı zamanda kayısı içerdiği A vitamini sayesinde karaciğerde ve ciltte yağ bezelerinin oluşumunu engeller.
– Vücudun elektrik seviyesini dengeleyerek sinirlerin daha akışkan olmasını sağlayarak beyin sağlığını korur. Unutkanlık ve konsantre eksikliği gibi hastalıkların ileri yaşlarda ortaya çıkmasının önüne geçer.
KAYISI ÇEKİRDEĞİ HAKKINDAKİ BİLİMSEL GERÇEK!
Kayısının posası kadar çekirdeğinin de insan sağlığına faydalarının olup olmadığı konusunda uzmanlar araştırma yapmıştır. Nadiren bulunan B17 vitamini yani amigdalin gibi maddeler içeren kayısı çekirdeğinin vücutta çeşitli nedenlerden ötürü mutasyona uğrayarak kansere zemin hazırlayan hücrelerin sağlığını koruduğu ortaya çıkarılmıştır.
KANSERİ ÖNLEYEN MUCİZE!
7 yıl süren bir araştırmanın sonunda kayısı çekirdeğinin kanser hastalıklarını önlediği kanıtlanmıştır. Ayrıca aynı çalışmada kayısı çekirdeğinin hücreleri yenilediği yaşlanmayı geciktirdiği tespit edilmişti. Uzmanlar kayısı çekirdeğinin insan vücudunun günlük ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri fazlasıyla karşıladığının altını da çiziyor.