Şunun için etiket arşivi: Sağlık

Ülkemizde tüketimi çok olmasa da son zamanlarda popüler hale gelen hardal hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Tohumu baharat olarak kullanılan hardal özellikle et ve türü yemeklere daha fazla lezzet katmak için kullanılır. İçeriğindeki çözücü maddeler sayesinde kas ve kemik hastalıklarını önlemede fayda sağlayan hardala dair her şey haberimizde. Peki hardalın faydaları nelerdir?

Sarı çiçekli otsu bir bitkiden elde edilen hardal tohumları öğütülerek baharat ya da sos haline getirilerek tüketilir. Hardal Amerika’da yetiştirilir ve yaygın olarak kullanılır. Keskin bir tadı olan hardal tohumları, turşu salamuralarında, et ve deniz ürünlerinin pişirilmesine eklenir. Hindistan ya da tereyağı ile kızartılan hardal tohumları etrafa hoş bir koku verir. bu çeşni özellikle fırın yemeklerine katılır. Tohumlar beyaz, siyah ve kırmızı renklerden oluşur. İçeriğinde kükürt barındıran hardal sıcak suya eklendiğinde acı ve bozuk bir koku salgılar. Zehir gibi olan bu yöntem uzmanlar tarafından önerilmez. Hardal; kalsiyum, magnezyum, fosfor ve potasyum barındırır. Hardalın keşfi yerli Amerikalılara dayanıyor. Yiyecek olarak tüketmek için üretilen hardalın iyileştirici özelliği sayesinde ilaç olarak da kullanılmıştır. Özellikle kas ve kemik rahatsızlıklarının önüne geçer. Göz sağlığı için A vitamini gereklidir. Hardal A vitamini bakımından zengin bir besindir.

HARDALIN FAYDALARI & HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Bağırsak florasını artırarak daha fonksiyonlu çalışmasını destekleyerek kabızlık ve şişlik problemlerini önüne geçer. Uzmanlar kabızlık problemi çeken kişilerin bir kaşık tüketmelerini tavsiye eder. 

Bal ile karıştırılıp tüketildiğinde boğaz enfeksiyonlarını, akciğerleri temizler. Böylece daha güçlü bir solunum sağlar. Mevsim geçişlerinde bir kaşık tüketilmesinde fayda var.

Güçlü bir selenyum ve potasyum olan hardal güçlü bir ağrı kesici özelliği vardır. Özellikle romatizma ağrılara iyi gelen hardal, kas ve kemik sağlığını güçlendirir.

Antioksidan özelliği olan hardal, cildin daha parlak ve canlı görünmesini destekler. Cilt hücrelerini yeniler. Ancak uzmanlar hardaldan elde edilen maskelerin yoğun olarak kullanılmaması gerektiğini vurguluyor.

Hardal tohumundan çıkartılan yağla boyun, diz ve bel ağrıları sırasında sürülerek uygulandığında ağrıyı hafifletir. Aynı zamanda hardal yağı ile tüm vücuda masaj yapıldığında kan akışı düzenlenir. 

A vitamini bakımından zengin olduğundan göz sağlığının yanı sıra bağışıklık sistemini yenileyerek hastalıklara karşı direnci artırır.

Apse olmuş diş etine ya da ağız içi yaralarda yerim sirke suyunun içine bir çay kaşığı hardal ekleyerek karıştırıp gargara yapın. Bu karışım ağız içindeki enfeksiyonu azaltır. Ayrıca diş yüzeyinde oluşan kahve rengi tabakayı yok ederek diş rengini korur. 

İçerdiği potasyum kan akışını dengeleyerek yükselmesini önler. Bu da inme, felç ve yüksek tansiyon risklerini azaltır. 

– Akciğer için mucize bir faydası vardır. Vücutta hassas organlardan biri olan akciğer zarı hem hava yoluyla hem de beslenmeyle ciddi deformeler yaşar. Bunun önünde geçmek ve akciğer zarını yenilemek için hardal tavsiye edilir. Güçlü bir iltihap söktürücüdür. 

 İBRAHİM SARAÇOĞLU’NDAN SİYAH HARDAL TOHUMU!

Huzursuz bacak sendromunu önler.

Kan akışını ve kan oranını artırarak el ve ayak üşümesinin önüne geçer.

Damar tıkanıklığı ve kireçlenmesini engeller.

Masa başı çalışanlarda sıklıkla yaşanan karpal tünel sendromunun yaşanma riskini azaltır. 

Sindirim sistemindeki hücrelerin fonksiyonlarını artırır.

HARDAL TOHUMU KÜRÜ;

Bir ay boyunca düzenli olarak her gün bir çay kaşığı hardal tohumunu suyla beraber ilaç gibi yutun. Ancak böbrek ve tiroid şikayeti olanların bunu tüketmesi doğru değildir. 

HARDALIN ZARARI VAR MIDIR?

Çok sık tüketildiğinde alerjik reaksiyona neden olur. Güçlü bir iltihap kurutucu olan hardal fazla tüketildiğinde karaciğer ve akciğere hasar verebilir. 

En çok tercih edilen trüf mantarının bir çeşidi olan dolama halk arasında altınla eş değerdir. Toprak altında tıpkı patates ve soğan gibi yetişir. Şekli yuvarlak ancak düzensizdir. Yüksek besin değerleri içeren dolaman hakkında merak edilenleri araştırdık. Peki Dolama mantarının faydaları nelerdir? Dolama mantarı nasıl tüketilir? En pahalı mantar türü olan dolama…

Aşırı yağış sonrası ortaya çıkan dolaman mantarı en faydalı besindir. İçeriğinde yüksek miktarda vitamin ve mineral maddeler olan dolaman mantarı ortalama 8 cm çapında şekilsiz bir yuvarlaktır. Aslında görünüş olarak patatesi andırır. Soluk sarı, kahve rengi gibi renkleri vardır. Siyah olanına trüf mantarı denir. Ağaç diplerinde olan dolaman mantarı ilkbahar sonrası görülür. Genellikle Mayıs ayında tezgahlarda görülür. Yağmur sonrası toprak üstüne çıkan mantarlar toplanır. Bilim literatüsünde ‘Tuberaceae’ ailesine aittir. Dünya üzerinde 70’ten fazla türü vardır. Protein açısından zengin olduğundan altınla eş değer tutulur. Bazı yörelerde dolaman mantarına keme mantarı da denir. Genellikle meşe ve kestane ağacı diplerinde bulunur. Ancak oldukça bilgili birinin toplamasında fayda var. Aksi halde zehirli olanları da yanlışlıkla toplanabilir. 

DOLAMAN MANTARININ FAYDALARI

Dolaman mantarı içeriğinde protein barındırır. 100 gram kırmızı etin içerdiği protein maddesinin aynısını bir tabak dolaman mantarından da elde edilebilir. Ayrıca dolaman mantarının içeriğinde düşük miktarda doymamış yağ asidi vardır. Doymamış yağ asidi kandaki iyi kolesterol miktarını yükseltir. Bu da kalp ve damar sağlığı için oldukça faydalıdır. Bunun yanı sıra kemikleri güçlendirdiğinden ileri yaşlarda görülme ihtimali olan hastalıkları engeller. Bilinen en faydalı özelliği ise afrodizyaktır. Ayrıca et tüketmeyen ve diyet yapanlar için ideal besindir. Lif bakımından da zengin olduğundan bağırsak fonksiyonlarını olumlu etkiler. Fayda açısından tıpkı trüf mantarına benzer. Güçlü bir antioksidan olduğundan vücuttaki serbeste radikalleri temizler. 

DOLAMAN MANTARI NASIL TÜKETİLİR?

Yerli halk genellikle ateş üzerinde pişirmeyi tercih eder. Ancak modern mutfaklarda salatalara eklenir. Sosu yapılarak makarnaya eklenir. Sotesi yapılarak tüketilebilir. Halk arasında şahtere otuyla beraber tüketildiğinde faydasının artığı bilinir. Ayrıca frenk maydanozu ve akdiken yaprağı ile lapası yapılarak tüketilir. Nadiren ve az miktarda bulunduğu için kilosu çok pahalıdır. 

Ülkemizde tüketimi çok olmasa da son zamanlarda popüler hale gelen hardal hakkında merak edilenleri sizler için derledik. Tohumu baharat olarak kullanılan hardal özellikle et ve türü yemeklere daha fazla lezzet katmak için kullanılır. İçeriğindeki çözücü maddeler sayesinde kas ve kemik hastalıklarını önlemede fayda sağlayan hardala dair her şey haberimizde. Peki hardalın faydaları nelerdir?

Sarı çiçekli otsu bir bitkiden elde edilen hardal tohumları öğütülerek baharat ya da sos haline getirilerek tüketilir. Hardal Amerika’da yetiştirilir ve yaygın olarak kullanılır. Keskin bir tadı olan hardal tohumları, turşu salamuralarında, et ve deniz ürünlerinin pişirilmesine eklenir. Hindistan ya da tereyağı ile kızartılan hardal tohumları etrafa hoş bir koku verir. bu çeşni özellikle fırın yemeklerine katılır. Tohumlar beyaz, siyah ve kırmızı renklerden oluşur. İçeriğinde kükürt barındıran hardal sıcak suya eklendiğinde acı ve bozuk bir koku salgılar. Zehir gibi olan bu yöntem uzmanlar tarafından önerilmez. Hardal; kalsiyum, magnezyum, fosfor ve potasyum barındırır. Hardalın keşfi yerli Amerikalılara dayanıyor. Yiyecek olarak tüketmek için üretilen hardalın iyileştirici özelliği sayesinde ilaç olarak da kullanılmıştır. Özellikle kas ve kemik rahatsızlıklarının önüne geçer. Göz sağlığı için A vitamini gereklidir. Hardal A vitamini bakımından zengin bir besindir.

HARDALIN FAYDALARI & HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

Bağırsak florasını artırarak daha fonksiyonlu çalışmasını destekleyerek kabızlık ve şişlik problemlerini önüne geçer. Uzmanlar kabızlık problemi çeken kişilerin bir kaşık tüketmelerini tavsiye eder. 

Bal ile karıştırılıp tüketildiğinde boğaz enfeksiyonlarını, akciğerleri temizler. Böylece daha güçlü bir solunum sağlar. Mevsim geçişlerinde bir kaşık tüketilmesinde fayda var.

Güçlü bir selenyum ve potasyum olan hardal güçlü bir ağrı kesici özelliği vardır. Özellikle romatizma ağrılara iyi gelen hardal, kas ve kemik sağlığını güçlendirir.

Antioksidan özelliği olan hardal, cildin daha parlak ve canlı görünmesini destekler. Cilt hücrelerini yeniler. Ancak uzmanlar hardaldan elde edilen maskelerin yoğun olarak kullanılmaması gerektiğini vurguluyor.

Hardal tohumundan çıkartılan yağla boyun, diz ve bel ağrıları sırasında sürülerek uygulandığında ağrıyı hafifletir. Aynı zamanda hardal yağı ile tüm vücuda masaj yapıldığında kan akışı düzenlenir. 

A vitamini bakımından zengin olduğundan göz sağlığının yanı sıra bağışıklık sistemini yenileyerek hastalıklara karşı direnci artırır.

Apse olmuş diş etine ya da ağız içi yaralarda yerim sirke suyunun içine bir çay kaşığı hardal ekleyerek karıştırıp gargara yapın. Bu karışım ağız içindeki enfeksiyonu azaltır. Ayrıca diş yüzeyinde oluşan kahve rengi tabakayı yok ederek diş rengini korur. 

İçerdiği potasyum kan akışını dengeleyerek yükselmesini önler. Bu da inme, felç ve yüksek tansiyon risklerini azaltır. 

– Akciğer için mucize bir faydası vardır. Vücutta hassas organlardan biri olan akciğer zarı hem hava yoluyla hem de beslenmeyle ciddi deformeler yaşar. Bunun önünde geçmek ve akciğer zarını yenilemek için hardal tavsiye edilir. Güçlü bir iltihap söktürücüdür. 

 İBRAHİM SARAÇOĞLU’NDAN SİYAH HARDAL TOHUMU!

Huzursuz bacak sendromunu önler.

Kan akışını ve kan oranını artırarak el ve ayak üşümesinin önüne geçer.

Damar tıkanıklığı ve kireçlenmesini engeller.

Masa başı çalışanlarda sıklıkla yaşanan karpal tünel sendromunun yaşanma riskini azaltır. 

Sindirim sistemindeki hücrelerin fonksiyonlarını artırır.

HARDAL TOHUMU KÜRÜ;

Bir ay boyunca düzenli olarak her gün bir çay kaşığı hardal tohumunu suyla beraber ilaç gibi yutun. Ancak böbrek ve tiroid şikayeti olanların bunu tüketmesi doğru değildir. 

HARDALIN ZARARI VAR MIDIR?

Çok sık tüketildiğinde alerjik reaksiyona neden olur. Güçlü bir iltihap kurutucu olan hardal fazla tüketildiğinde karaciğer ve akciğere hasar verebilir. 

Birçok çeşidi olan leblebi, nohutun kaynatılıp kavrulmuşundan elde edilir. Güçlü bir kalsiyum kaynağı olan leblebi, hemen hemen her evde bulunur. Sarı leblebi genellikle kuru üzümle beraber tüketilmeyi tercih eder. Uzmanlar gelişime destek sağladığını söyler. Peki Leblebinin faydaları nelerdir? Kavrulmuş leblebi ne işe yarar? Kaç çeşit leblebi vardır? İşte soruların yanıtı:

Nohutun kaynatılıp daha sonra kavrulması sonucu elde edilen leblebi Şeyh Murat Gazi tarafından 1370 yılında keşfedildi. 17. yüzyılda en çok tüketilen kuruyemiş olan leblebi özellikle kış aylarında boza ya da sahlep ile beraber tüketilmeye başlandı. Ülkemizde Çorum’da sıklıkla yapılan kavrulmuş leblebinin çeşitleri bulunmaktadır. İçerdiğinde bol miktarda vitamin ve mineraller mevcuttur. Kavrulduğu esnada bazı özelliklerini kaybetse bile kalsiyum ve lif gibi özellikleri oldukça artar. Özellikle içerdiği lif bakımından sindirime fayda sağlayan leblebi metabolizmayı hızlandırarak kilo vermede yardımcı olur. Ayrıca leblebi kalsiyum deposudur. Vücut sağlığında kalsiyum kemik için vazgeçilmez bir mineraldir. Ülkemiz dışında Asya ülkelerinde sıklıkla tüketilen kavrulmuş leblebi özellikle akşam çayla beraber tüketilen kuruyemiştir. 

KAVRULMUŞ LEBLEBİ NE İŞE YARAR?

Kavrulmuş leblebi özellikle kemik gelişimi için fayda sağlar. Ayrıca kilo vermek isteyenler içinde ideal bir bir besindir. Uzun süre tok kalmayı sağlar. Aynı zamanda vücut enerjisini de yüksek tutar. Kavrulmuş leblebi lif bakımından zengin olduğundan mide ve bağırsakların fonksiyonlarını düzenler. Dozunda tüketildiğinde metabolizmayı düzenler. Ancak aşırıya kaçıldığında bazılarında kabızlığa bazılarında ise ishale neden olur. 

KAÇ ÇEŞİT LEBLEBİ VARDIR?

Nohutun leblebi aşamasında birden fazla çeşidi yapılmaktadır. Sarı (kavrulmuş), beyaz ve şekerli leblebiler en yaygın şekilde tüketilenlerdir. Osmanlı döneminden beridir kültürümüzde yer alan bu besinin çeşitliliğinin bir diğer nedeni de şehirden şehire farklılık gösterir. Bazı yörelerde leblebi; Türk kahvesi, ballı susamlı, çikolatalı, haşhaşlı ve acılısı yapılır. Kuruyemiş olarak tüketilen leblebinin kökeni Çorum şehri olmasına rağmen çeşitliliği Gaziantep’te fazladır. Her Türk ailesinin evinde bulunur. Kavrulmuşu genellikle kuru üzümle beraber tüketilir. Bu ikili kandaki şeker oranını artırır.

LEBLEBİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Gün içerisinde bir avuç tüketilen leblebi açlığı gidererek uzun süre tokluk hissi verir. Bu sayede kilo vermek isteyenler için ideal bir besindir. 

Yapılan araştırmalarda bir fincan kavrulmuş leblebinin kötü kolesterol seviyesini azaltığı tespit edilmiştir. Bu sayede inme, felç, kalp krizi ve damar tıkanıklığı gibi rahatsızlıkların yaşanma riski azalır.

İçeriği amino asitler sayesinde vücudun sinir hücrelerinin sağlığını korur. Sinir hücrelerinin fonksiyonlarını artırdığından stres ve depresyon gibi ruhsal hastalıkların yanı sıra uyku düzenine de iyi gelir. Bunun akabinde beynin daha kapsamlı çalışmasını sağlar.

Demir bakımından zengin olduğundan bağışıklığın güçlenmesini destekler. Güçlü olan bağışıklık sayesinde vücudun hastalıklara karşı direnci artar. Aynı zamanda kansızlık gibi ciddi hastalıkların önüne geçer.

Kahvaltıdan sonra bir avuç tüketilen leblebi gün boyu vücudun enerji seviyesini yüksek tutar. Yorgunluk gibi rahatsızlıkların yaşanmasını önler.

Yapılan araştırmalarda kolon kanseri için birebir fayda sağladığı tespit edilmiştir. Kolondaki hücrelerin sağlığını korur.

Bazı uzmanlar böbrek taşlarının düşürülmesi için kavrulmuş leblebi önerir. İçerdiği amino asitler sayesinde böbreklerde taş oluşumu önler olan taşlarında kuma dönüşüp idrar yolu ile atılmasını sağlar.

En güçlü etkisi ise içerdiği kalsiyum oranıdır. Kemik ve kas sağlığını güçlendirerek yaşanan hastalık riskini azaltır.

Çiğ hali tüketilmeyen besinler arasında yer alan bamya lif bakımından zengindir. Bu yüzden bağırsaklar için doğal ilaçtır. Bunun yanı sıra vücuttaki toksinleri atmada yardımcı olan bamya özellikle romatizmal hastalıklara iyi gelir. Peki Bamyanın faydaları nelerdir? Bamya suyunun faydası var mıdır? Hangi hastalıklara iyi gelir? Bamya tohumu ne işe yarar? İşte cevapları:

Günlük tüketilen 100 gram bamya vücudun ihtiyacı olan folik asit miktarının yüzde 20’sini karşılar. Bamya lif, demir, magnezyum, kalsiyum minerallerinin yanı sıra A ve C vitaminleri bakımından da oldukça zengindir. Yapılan araştırmalarda bamyanın içeriğinde şeker oranı düşük, enerji oranı yüksek maddelerin de bulunduğu ortaya çıkmıştır. Ebegümeci ailesine ait olan bamya ılık iklimlerde yetişir. İçerdiği yüksek lif sayesinde mide ve sindirim hastalıklarına fayda sağlar. Kızartması, salatası ve yemeği yapılan bamya bazı yörelerde kurutularak da tüketilebilir. Yapılan araştırmalarda idrar dökmede etkisi olduğu ortaya çıkan bamyanın çiçekleri ezilerek çay yapılır. Akdeniz iklimine ait olan bu sebze Japonya ve Hindistan’da sıklıkla tüketilir. Ülkemizde Ege ve Marmara’da yetiştiriciliği yapılan bamya kültürel bir sebzedir. Uzmanlar yaz aylarında haftada bir kez tüketilmesini tavsiye ediyor. Zengin mineralleri bakımından hem vücudun sıvı oranını artırıyor hem de vücut için gerekli olan vitamin ve mineralleri sağlıyor. Bu yüzden haftada en az 3 gün tüketilmesi gereken önemli besinler arasında yer alıyor. 

BAMYA SUYUNUN FAYDASI VAR MIDIR?

Eski çağlardan beri tüketilen bamya suyu, özellikle boğaz enfeksiyonlarına fayda sağlar. Kesin bir araştırması olmazsa da halk arasında kandaki şekeri düzenlediği söylenir. Folik asit bakımından zengin olan bamya suyu, hamilelik dönem için olmazsa olmazlardandır. Bebeğin gelişimi için katkı sağlayan folik asidi bamya suyu yüzde 30 oranda karşılayabilir. Bu sayede kemiklerin gelişimini de olumlu katı verir. Bamya saplarını kesip iyice yıkayın. Bir kaba koyduğunuz bamyaların üzerine su ekleyin. Bir gün boyunca beklettiğiniz bu karışımdaki bamyaları iyice sıkın ve suyunu çıkarın. Bamya posalarını kurumuş ayak topuğuna ya da dirseklere sürebilirsiniz. Çıkan suya da limon sıkarak günde bir kereliğine tüketebilirsiniz.

BAMYANIN TOHUMU YERSENİZ…

Bamyanın içinde bulunan minik toplara bamya tohumu denir. Bu tohumlar toplanarak kurutulur. İçeriğinde yüksek miktarda çinko ve demir maddeleri barındıran tohumlar eski çağlardan beridir alternatif tıpta tüketilirmiş. Merak edilen sorulardan biride bu tohumlar nasıl tüketilir? Bir su bardağı dolu bamya tohumunu temiz bir tülbente koyun. Bir bardağın arkası ile iyice ezin. Toz haline gelen tohumları bir kaseye alın. İçerisine bir buçuk yemek kaşığı bal ve bir çorba kaşığı zeytin yağı koyup karıştırın. Karışımı bir gece dolapta beklettikten sonra her gün bir kaşık tüketiniz. Bu karışım;

Bağışıklık sitemindeki hücrelerin mutasyona uğramasını önler. Vücuttaki tüm toksinleri atar. 

Kan şekerini dengeleyerek diyabet gibi hastalıkların önüne geçer.

İçerdiği yüksek K vitamini sayesinde kanın pıhtılaşmasını destekler.

Diz ağrısı, kireçlenme ve menüsküs gibi vücutta azalan sıvı kaybıyla ortaya çıkan inanılmaz ağrılara neden olan hastalıklara bitirmeden adeta en etkili doğal ilaçtır.

Ayrıca bamya tohumu düzenli tüketildiğinde reflü ve gastrit gibi mide hastalıkların yaşanmasını da önler. 

Lif oranı yüksek olan bu karışım düzenli her gün tüketildiğinde tokluk hissi vererek kişinin abur cubur ve fazla yemek yeme isteğini azaltır. 

BAMYANIN FAYDALARI! HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

İçerdiği bol miktarda C vitamini sayesinde ciltte deforme olmuş hücrelerin yenilenmesini destekler. Aynı zamanda ciltte bulunan genç hücrelerin oranını artırarak yaşlanmayı yavaşlatır.  

Saçların kabarmasını önlemek için bamyadan faydalanabilirsiniz. 100 gram bamyayı kaynatıp suyunu soğumaya bırakın. Daha sonra bu suyu kullandığınız şampuana  ekleyiniz. Bamya içerdiği zengin mineraller sayesinde saçınızın kabarmasını engelleyerek, hacmini ve parlaklığını arttıracaktır.

Böbrek hastalığı olan kişilerin sıvı oranı yüksek besinler tüketmeleri gerekir. Bu yüzden böbrek hastalarının su oranı yüksek bamya sebzesini düzenli tüketmelerinde fayda vardır.

Üst solunum yolları hastalığına yakalanmamak içinde bamya, tüketilmesi gereken besinlerden biridir. Zararlı hücrelere karşı bağışıklığı güçlendirerek kansere yakalanma riskini azaltır. 200 gram bamyayı 30 dakika boyunca kaynatın. Elde ettiğiniz bamya suyuna bir diş sarımsak ve iki yemek kaşığı limon suyu ekleyerek 15 dakika dinlenmeye bırakınız. Hafta da bu sudan bir bardak içebilirsiniz.

Güçlü antioksidan özelliği de vücutta oluşan ödemleri idrar yoluyla kolayca atmaya yardımcı olur.

Yüksek lif içeriği sayesinde sindirimi kolaylaştıran bamya, vücuttaki atık yiyeceklerin kalıcı hasarlar vermeden kolayca vücuttan atılmasını sağlar. Ayrıca uzun süreli tokluk sağlayarak vücuda gerekli enerji desteği verir.

Bazı yiyecekler midedeki asit oranının dengesini bozar. Bamya suyu bu oranı dengeleyerek oluşma ihtimali olan ülser rahatsızlığını önler.

Lif bakımından zengin olan şeftalinin insan sağlığına birçok faydası vardır. Özellikle sindirim sistemine iyi gelen şeftaliye Uzakdoğu ülkelerinde mucize meyve olduğunu söylerler. Peki şeftalinin faydaları nelerdir? Şeftali çayı ne işe yarar? Haftada bir şeftali suyu içerseniz ne olur? Sizler için vücudun enerjisini artıran şeftaliyi araştırdık. Haberin detayında şeftaliye dair merak edilen her şeyi bulabilirsiniz.

Ülkemizde en fazla Bursa’da yetişen şeftali içerdiği vitamin ve mineral bakımından göz sağlığında cilde kadar birçok faydası vardır. Meyve suyu ve reçel olarak tüketilen bu besin kaynağı içerdiği yüksek lif sayesinde de diyet listelerinde ilk sırada yerini alır. Uzmanlar şeftalinin olduğu kadar suyununda faydalı olduğunu belirtiyor. Gülgiller ailesine ait olan şeftalinin tüysüzüne nektari denir. İçeriğinde bol sıvı barındıran şeftali aynı zamanda en doğal şekeri içerir. Yaz meyvesi olmasına rağmen ilkbaharın Mayıs ayından itibaren tezgahlardaki yerini alır. Eylülün sonuna kadar tüketilir. İçerdiği çekirdek ise doğadaki en temiz yakıt türüdür. Enerji sağlayan şeftali çekirdeği içeriğinde kükürt ve kül barındırır. Yakıldıktan sonra doğaya yenilen mineral ve vitamin olarak döner. Dünya’da en çok Uzak Doğu ülkelerinin hayranlıkla tüketiği bir besindir. Eski çağlarda bu besinin hastalıklara karşı şifacı olduğuna inanılırmış. Özellikle hücreleri yenileme özelliği sayesinde Çin’de gençlik ilacı olarak görülmüştür. Ülkemizde yaz aylarının sonlarına doğru reçeli ve kompostosu yapılır.

BAĞIRSAK DÜZENLEMESİ İÇİN ŞEFTALİ ÇAYI!

Güçlü bir lif kaynağı olduğundan bağırsak ve mide için olmazsa olmaz besinlerdendir. Metabolizmayı düzenleyerek bağırsakların ihtiyacı olan lifi sağlar. Besinlerin kolayca ayrışmasını ve enzimlenmesine yardım eder. Diyet yapmak isteyenler için ideal bir besin olan şeftali genellikle çay şeklinde tüketilir. Şeftali, aynı zamanda bağışıklık sistemindeki antikorları kontrol ederek vücudun aniden ateşlenmesini önler. Ayrıca idrar söktürücü özelliği sayesinde mesane ve böbreklerde taş ve kum oluşumunu önler.

ŞEFTALİNİN FAYDALARI NELERDİR?

– C vitamini bakımından zengin olduğundan kas ve kemik gelişimini destekler.

Yemeklerden sonra yaşanan hazımsızlık ve şişlik gibi mide sorunlarının yaşanmasını azaltır.

Vücuttaki serbest radikalleri idrar yolu ile atar. Ayrıca güçlü bir idrar söktürücüdür.

Zengin sıvı içeriği sayesinde böbrek üstü bezlerinin çalışmasını sağlar. Vücudun susuz kalmasını önler. Aynı zamanda sıvı kandaki hücreleri ve sinirlerin akışını sağlar.

Yapılan araştırmalarda içeriğinde demir barındırdığından kansızlık gibi riskli hastalıkların yaşanma oranını azaltır. Kilo almadan demir oranını yükseltir.

En önemli faydası ise yüksek lif sayesinde sindirimi kolaylaştırır. Uzun süre tokluk hissi verir. Vücudun enerji oranını yükseltir. Diyet yapmak isteyenler için ideal bir ara öğündür. Yoğurt ile beraber tüketildiğinde bağırsaklardaki besin atıklarını ve karaciğerdeki toksinleri temizler. 

HAFTADA BİR ŞEFTALİ SUYU İÇERSENİZ NE OLUR?

İleri yaşlarda ortaya çıkabilecek olan kornea incelmesini engellemek için haftada bir bardak şeftali suyu içilmesinde fayda var. Şeftali içerdiği beta-karoten maddesi sayesinde gözdeki deforme olmuş hücreleri güçlendirerek uzun yıllar göz sağlığını korur.

Şeftali vücuttaki demir emilimini arttıran C vitamini bakımından da oldukça zengindir. Adet dönemlerindeki kadınlarda ve gelişim çağındaki çocuklarda görülen kansızlık demir eksikliğinden dolayı ortaya çıkar. Uzmanlar bu dönemlerde şeftali suyu tüketilmesi gerektiğini belirtir. 

Güneş, kötü beslenme ve çevresel faktörler cildimizi deformasyona uğratır. A ve C vitaminleri bakımından zengin olan şeftali bu durumun yaşanma riskini ortadan kaldırır. Vücutta cildi olumsuz etkileyen serbest radikallerin idrar yolu ile atılmasında yardımcı olan güçlü bir antioksidan etkiye sahiptir.

Diüretik madde sayesinde idrar yoluyla bağırsaklarda biriken toksinleri de atar. Aynı zamanda sindirimi düzenleyerek kilo vermede yarımcı olur.

Fenolik bileşikler bakımından da zengin olan şeftali kötü kolesterolü  düşürür aynı zamanda içerisindeki antioksidanlar sayesinde damarları temizleyerek kan akışını dengeler. Böylece ödem ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.

Yapılan araştırmalarda şeftalinin kolon, akciğer ve ağız kanseri gibi hastalıklara neden olan tümörlerin oluşumunu azaltığı tespit edilmiştir.

Vücuttaki serbest radikallerin seviyesini azaltarak organların işlevselliğini artıran glutatyon maddesini vücut doğal yolla üretir. Ancak yaş ilerledikçe bu maddenin üretimi azalır. Bu yüzden vücuda farklı yollarla alınır. Vücut performansını artıran glutatyon maddesi hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki glutatyon maddesinin vücuda etkileri nelerdir? Glutatyon maddesi hangi besinlerde bulunur?

Vücudun kollajen gibi doğal yolla ürettiği maddelerden biri olan glutatyon zamanla üretimi azalır. Çevresel faktörlerinde etkisi ile toksinlerin artıp glutatyonun tamamen azalmasına neden olur. Glutatyon azaldıkça vücuttaki bazı mekanizmalarda bulunan serbest radikalli maddeler çoğalmaya başlar. Bu maddelerde zamanla diğer organlara zarar verir ve ciddi hastalıkların yaşanmasına sebep olur. En ciddi boyutu ise kansere neden olabilir. Güçlü bir antioksidan maddesi olan glutatyon, hücrelerin yenilenmesini destekler. Adeta vücudu koruma görevi olan glutatyon maddesi, demir emiliminin vücutta doğru bir şekilde dağılmasını da sağlar. Zamanla çeşitli sebeplerden dolayı ölen ya da ciddi deforme olan hücrelerin birikmesini önler. Hücre yenilenme döngüsünün hızlanmasına zemin hazırlar. Hücrelerin DNA sentezini ve gelişimini destekleyerek vücut içindeki hücrelerin asit oranlarının döngüsünü korur. Doğadaki bütün canlıların olmazsa olmazı olan glutatyon maddesi aynı zamanda insan sağlığı açısından büyük bir önem taşır. Uzmanlar glutatyon maddesinin bazı besinlerle alınması gerektiğini vurguluyor.

GLUTATYON EKSİKLİĞİ NEDİR?

Glutatyon maddesi vücutta azaldıkça ciddi hastalıkların yaşanmasına zemin hazırlar. Vücut hücreleri hızla yenilenmediğinden vücut fonksiyonları bozulur. Glutatyon maddesi eksikliği en çokta hızlı yaşlanmaya yol açar. Bu yüzden son yıllarda bu maddenin alımı popüler hale geldi. Özellikle Hollywood yıldızları arasında artığından kısa zamanda tüm dünyada kullanımı artmıştır. Glutatyon eksikliği aynı zamanda çabuk yorulmaya yol açar. Eksiklik sinir hücrelerinin deforme olmasını sağlarken sindirim sistemini de zayıflatır. Böylece metabolizmayı olumsuz etkiler. 

GLUTATYON MADDESİNİN VÜCUDA ETKİLERİ NELEDİR?

Glutatyon maddesi strese neden olan maddelerin vücutta yok olmasını destekler.

Ayrıca karaciğerin vücuttan atması gereken yağ oranının vücutta depolanmasını önleyerek enerjiye çevirir.

Vücudun bağışıklığının gücünü artırarak kanserli hücrelerin azalmasını sağlar.

Aynı zamanda bazı besinlerle vücuda giren toksinleri idrar ya da dışkılama kanallarına göndererek, bunların zarar oranlarını azaltır. 

Özellikle kemoterapi gören hastaların vücudunda bulunması gereken glutatyon maddesi bu tedavi sırasında vücuda giren ışınların hasar oranlarını sıfıra indirir.

Kandaki şeker oranını düzenleyerek hem böbrek hem de şeker hastalıklarını önler.

Damarların tıkanmasını ve daralmasını önleyen etkili maddelerin başında gelir. Böylece kalp hastalıklarının yaşanma riskini azaltır.

GLUTATYON MADDESİ HANGİ BESİNLERDE BULUNUR ?

Sık sık yaşanan hastalıkların yanı sıra kronik yaşanan hastalıkların nedenlerini azaltmada etkili olan bu madde adeta vücudun olmazsa olmazıdır. Bu yüzden bu besinlerden yeteri miktarda tüketerek vücudun direncini artırmak gerekir. 

Doğada bulunan glutatyon maddesi bakımından en zengin besin deve dikenidir. Özellikle vücuttaki glutayon seviyesini artıran devedikeni tüm toksinlerin kolayca atılmasını da destekler. Bozuk fonksiyonların düzenlenmesini sağlar. 

Peynirde yüksek oranda bulunan whey proteini de glutatyon maddesinin artmasında etkili olur. Ayrıca bu madde bağışıklığı güçlendirerek vücudu hastalıklı hücrelere karşı daha dirençli hale getirir.

İnsan vücudu en az sülfür amino asidi maddesini almada yetersizdir. Bu da insanların hastalanma oranını artırmıştır. Özellikle son yıllarda artan kanserin nedenini de uzmanlar bu eksikliğe bağlar. Çünkü vücutta sülfür amino asidin azalması glutatyon maddesininde düşmesine sebep olur. Uzmanlar bu yüzden günlük beslenme de mutlaka yeşil sebzelerin tüketilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Çünkü Roka, brokoli, lahana, lahana, hardal otu ve şalgan gibi besinlerin temel taşı sülfür amino asit doğal olarak da glutatyon oluşturur.

Selenyum da ilerleyen yaşlarda azalan maddeler arasında yer alır. Bunun akabinde glutatyon maddesinin oranında da düşme yaşanır. Bu yüzden uzmanlar hindi eti, yumurta, mantar ve tavuk eti gibi besinlerde bulunan selenyumdan alınması için bu besinlerin düzenli tüketilmesi gerektiğini öneriyor.

Ayrıca A, E ve C, vitaminleri bakımından zengin olan besinlerin yanı sıra dana ciğeri gibi besinlerinde tüketilmesinde fayda var. 

Çiğ hali tüketilmeyen besinler arasında yer alan bamya lif bakımından zengindir. Bu yüzden bağırsaklar için doğal ilaçtır. Bunun yanı sıra vücuttaki toksinleri atmada yardımcı olan bamya özellikle romatizmal hastalıklara iyi gelir. Peki Bamyanın faydaları nelerdir? Bamya suyunun faydası var mıdır? Hangi hastalıklara iyi gelir? Bamya tohumu ne işe yarar? İşte cevapları:

Günlük tüketilen 100 gram bamya vücudun ihtiyacı olan folik asit miktarının yüzde 20’sini karşılar. Bamya lif, demir, magnezyum, kalsiyum minerallerinin yanı sıra A ve C vitaminleri bakımından da oldukça zengindir. Yapılan araştırmalarda bamyanın içeriğinde şeker oranı düşük, enerji oranı yüksek maddelerin de bulunduğu ortaya çıkmıştır. Ebegümeci ailesine ait olan bamya ılık iklimlerde yetişir. İçerdiği yüksek lif sayesinde mide ve sindirim hastalıklarına fayda sağlar. Kızartması, salatası ve yemeği yapılan bamya bazı yörelerde kurutularak da tüketilebilir. Yapılan araştırmalarda idrar dökmede etkisi olduğu ortaya çıkan bamyanın çiçekleri ezilerek çay yapılır. Akdeniz iklimine ait olan bu sebze Japonya ve Hindistan’da sıklıkla tüketilir. Ülkemizde Ege ve Marmara’da yetiştiriciliği yapılan bamya kültürel bir sebzedir. Uzmanlar yaz aylarında haftada bir kez tüketilmesini tavsiye ediyor. Zengin mineralleri bakımından hem vücudun sıvı oranını artırıyor hem de vücut için gerekli olan vitamin ve mineralleri sağlıyor. Bu yüzden haftada en az 3 gün tüketilmesi gereken önemli besinler arasında yer alıyor. 

BAMYA SUYUNUN FAYDASI VAR MIDIR?

Eski çağlardan beri tüketilen bamya suyu, özellikle boğaz enfeksiyonlarına fayda sağlar. Kesin bir araştırması olmazsa da halk arasında kandaki şekeri düzenlediği söylenir. Folik asit bakımından zengin olan bamya suyu, hamilelik dönem için olmazsa olmazlardandır. Bebeğin gelişimi için katkı sağlayan folik asidi bamya suyu yüzde 30 oranda karşılayabilir. Bu sayede kemiklerin gelişimini de olumlu katı verir. Bamya saplarını kesip iyice yıkayın. Bir kaba koyduğunuz bamyaların üzerine su ekleyin. Bir gün boyunca beklettiğiniz bu karışımdaki bamyaları iyice sıkın ve suyunu çıkarın. Bamya posalarını kurumuş ayak topuğuna ya da dirseklere sürebilirsiniz. Çıkan suya da limon sıkarak günde bir kereliğine tüketebilirsiniz.

BAMYANIN TOHUMU NE İŞE YARAR?

Bamyanın içinde bulunan minik toplara bamya tohumu denir. Bu tohumlar toplanarak kurutulur. İçeriğinde yüksek miktarda çinko ve demir maddeleri barındıran tohumlar eski çağlardan beridir alternatif tıpta tüketilirmiş. Merak edilen sorulardan biride bu tohumlar nasıl tüketilir? Bir su bardağı dolu bamya tohumunu temiz bir tülbente koyun. Bir bardağın arkası ile iyice ezin. Toz haline gelen tohumları bir kaseye alın. İçerisine bir buçuk yemek kaşığı bal ve bir çorba kaşığı zeytin yağı koyup karıştırın. Karışımı bir gece dolapta beklettikten sonra her gün bir kaşık tüketiniz. Bu karışım;

Bağışıklık sitemindeki hücrelerin mutasyona uğramasını önler. Vücuttaki tüm toksinleri atar. 

Kan şekerini dengeleyerek diyabet gibi hastalıkların önüne geçer.

İçerdiği yüksek K vitamini sayesinde kanın pıhtılaşmasını destekler.

Diz ağrısı, kireçlenme ve menüsküs gibi vücutta azalan sıvı kaybıyla ortaya çıkan inanılmaz ağrılara neden olan hastalıklara bitirmeden adeta en etkili doğal ilaçtır.

Ayrıca bamya tohumu düzenli tüketildiğinde reflü ve gastrit gibi mide hastalıkların yaşanmasını da önler. 

Lif oranı yüksek olan bu karışım düzenli her gün tüketildiğinde tokluk hissi vererek kişinin abur cubur ve fazla yemek yeme isteğini azaltır. 

BAMYANIN FAYDALARI NELEDİR? HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?

İçerdiği bol miktarda C vitamini sayesinde ciltte deforme olmuş hücrelerin yenilenmesini destekler. Aynı zamanda ciltte bulunan genç hücrelerin oranını artırarak yaşlanmayı yavaşlatır.  

Saçların kabarmasını önlemek için bamyadan faydalanabilirsiniz. 100 gram bamyayı kaynatıp suyunu soğumaya bırakın. Daha sonra bu suyu kullandığınız şampuana  ekleyiniz. Bamya içerdiği zengin mineraller sayesinde saçınızın kabarmasını engelleyerek, hacmini ve parlaklığını arttıracaktır.

Böbrek hastalığı olan kişilerin sıvı oranı yüksek besinler tüketmeleri gerekir. Bu yüzden böbrek hastalarının su oranı yüksek bamya sebzesini düzenli tüketmelerinde fayda vardır.

Üst solunum yolları hastalığına yakalanmamak içinde bamya, tüketilmesi gereken besinlerden biridir. Zararlı hücrelere karşı bağışıklığı güçlendirerek kansere yakalanma riskini azaltır. 200 gram bamyayı 30 dakika boyunca kaynatın. Elde ettiğiniz bamya suyuna bir diş sarımsak ve iki yemek kaşığı limon suyu ekleyerek 15 dakika dinlenmeye bırakınız. Hafta da bu sudan bir bardak içebilirsiniz.

Güçlü antioksidan özelliği de vücutta oluşan ödemleri idrar yoluyla kolayca atmaya yardımcı olur.

Yüksek lif içeriği sayesinde sindirimi kolaylaştıran bamya, vücuttaki atık yiyeceklerin kalıcı hasarlar vermeden kolayca vücuttan atılmasını sağlar. Ayrıca uzun süreli tokluk sağlayarak vücuda gerekli enerji desteği verir.

Bazı yiyecekler midedeki asit oranının dengesini bozar. Bamya suyu bu oranı dengeleyerek oluşma ihtimali olan ülser rahatsızlığını önler.

Lif bakımından zengin olan şeftalinin insan sağlığına birçok faydası vardır. Özellikle sindirim sistemine iyi gelen şeftaliye Uzakdoğu ülkelerinde mucize meyve olduğunu söylerler. Peki şeftalinin faydaları nelerdir? Şeftali çayı ne işe yarar? Haftada bir şeftali suyu içerseniz ne olur? Sizler için vücudun enerjisini artıran şeftaliyi araştırdık. Haberin detayında şeftaliye dair merak edilen her şeyi bulabilirsiniz.

Ülkemizde en fazla Bursa’da yetişen şeftali içerdiği vitamin ve mineral bakımından göz sağlığında cilde kadar birçok faydası vardır. Meyve suyu ve reçel olarak tüketilen bu besin kaynağı içerdiği yüksek lif sayesinde de diyet listelerinde ilk sırada yerini alır. Uzmanlar şeftalinin olduğu kadar suyununda faydalı olduğunu belirtiyor. Gülgiller ailesine ait olan şeftalinin tüysüzüne nektari denir. İçeriğinde bol sıvı barındıran şeftali aynı zamanda en doğal şekeri içerir. Yaz meyvesi olmasına rağmen ilkbaharın Mayıs ayından itibaren tezgahlardaki yerini alır. Eylülün sonuna kadar tüketilir. İçerdiği çekirdek ise doğadaki en temiz yakıt türüdür. Enerji sağlayan şeftali çekirdeği içeriğinde kükürt ve kül barındırır. Yakıldıktan sonra doğaya yenilen mineral ve vitamin olarak döner. Dünya’da en çok Uzak Doğu ülkelerinin hayranlıkla tüketiği bir besindir. Eski çağlarda bu besinin hastalıklara karşı şifacı olduğuna inanılırmış. Özellikle hücreleri yenileme özelliği sayesinde Çin’de gençlik ilacı olarak görülmüştür. Ülkemizde yaz aylarının sonlarına doğru reçeli ve kompostosu yapılır.

ŞEFTALİ ÇAYI NE İŞE YARAR?

Güçlü bir lif kaynağı olduğundan bağırsak ve mide için olmazsa olmaz besinlerdendir. Metabolizmayı düzenleyerek bağırsakların ihtiyacı olan lifi sağlar. Besinlerin kolayca ayrışmasını ve enzimlenmesine yardım eder. Diyet yapmak isteyenler için ideal bir besin olan şeftali genellikle çay şeklinde tüketilir. Şeftali, aynı zamanda bağışıklık sistemindeki antikorları kontrol ederek vücudun aniden ateşlenmesini önler. Ayrıca idrar söktürücü özelliği sayesinde mesane ve böbreklerde taş ve kum oluşumunu önler.

ŞEFTALİNİN FAYDALARI NELERDİR?

– C vitamini bakımından zengin olduğundan kas ve kemik gelişimini destekler.

Yemeklerden sonra yaşanan hazımsızlık ve şişlik gibi mide sorunlarının yaşanmasını azaltır.

Vücuttaki serbest radikalleri idrar yolu ile atar. Ayrıca güçlü bir idrar söktürücüdür.

Zengin sıvı içeriği sayesinde böbrek üstü bezlerinin çalışmasını sağlar. Vücudun susuz kalmasını önler. Aynı zamanda sıvı kandaki hücreleri ve sinirlerin akışını sağlar.

Yapılan araştırmalarda içeriğinde demir barındırdığından kansızlık gibi riskli hastalıkların yaşanma oranını azaltır. Kilo almadan demir oranını yükseltir.

En önemli faydası ise yüksek lif sayesinde sindirimi kolaylaştırır. Uzun süre tokluk hissi verir. Vücudun enerji oranını yükseltir. Diyet yapmak isteyenler için ideal bir ara öğündür. Yoğurt ile beraber tüketildiğinde bağırsaklardaki besin atıklarını ve karaciğerdeki toksinleri temizler. 

HAFTADA BİR ŞEFTALİ SUYU İÇERSENİZ NE OLUR?

İleri yaşlarda ortaya çıkabilecek olan kornea incelmesini engellemek için haftada bir bardak şeftali suyu içilmesinde fayda var. Şeftali içerdiği beta-karoten maddesi sayesinde gözdeki deforme olmuş hücreleri güçlendirerek uzun yıllar göz sağlığını korur.

Şeftali vücuttaki demir emilimini arttıran C vitamini bakımından da oldukça zengindir. Adet dönemlerindeki kadınlarda ve gelişim çağındaki çocuklarda görülen kansızlık demir eksikliğinden dolayı ortaya çıkar. Uzmanlar bu dönemlerde şeftali suyu tüketilmesi gerektiğini belirtir. 

Güneş, kötü beslenme ve çevresel faktörler cildimizi deformasyona uğratır. A ve C vitaminleri bakımından zengin olan şeftali bu durumun yaşanma riskini ortadan kaldırır. Vücutta cildi olumsuz etkileyen serbest radikallerin idrar yolu ile atılmasında yardımcı olan güçlü bir antioksidan etkiye sahiptir.

Diüretik madde sayesinde idrar yoluyla bağırsaklarda biriken toksinleri de atar. Aynı zamanda sindirimi düzenleyerek kilo vermede yarımcı olur.

Fenolik bileşikler bakımından da zengin olan şeftali kötü kolesterolü  düşürür aynı zamanda içerisindeki antioksidanlar sayesinde damarları temizleyerek kan akışını dengeler. Böylece ödem ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.

Yapılan araştırmalarda şeftalinin kolon, akciğer ve ağız kanseri gibi hastalıklara neden olan tümörlerin oluşumunu azaltığı tespit edilmiştir.

Vücuttaki serbest radikallerin seviyesini azaltarak organların işlevselliğini artıran glutatyon maddesini vücut doğal yolla üretir. Ancak yaş ilerledikçe bu maddenin üretimi azalır. Bu yüzden vücuda farklı yollarla alınır. Vücut performansını artıran glutatyon maddesi hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Peki glutatyon maddesinin vücuda etkileri nelerdir? Glutatyon maddesi hangi besinlerde bulunur?

Vücudun kollajen gibi doğal yolla ürettiği maddelerden biri olan glutatyon zamanla üretimi azalır. Çevresel faktörlerinde etkisi ile toksinlerin artıp glutatyonun tamamen azalmasına neden olur. Glutatyon azaldıkça vücuttaki bazı mekanizmalarda bulunan serbest radikalli maddeler çoğalmaya başlar. Bu maddelerde zamanla diğer organlara zarar verir ve ciddi hastalıkların yaşanmasına sebep olur. En ciddi boyutu ise kansere neden olabilir. Güçlü bir antioksidan maddesi olan glutatyon, hücrelerin yenilenmesini destekler. Adeta vücudu koruma görevi olan glutatyon maddesi, demir emiliminin vücutta doğru bir şekilde dağılmasını da sağlar. Zamanla çeşitli sebeplerden dolayı ölen ya da ciddi deforme olan hücrelerin birikmesini önler. Hücre yenilenme döngüsünün hızlanmasına zemin hazırlar. Hücrelerin DNA sentezini ve gelişimini destekleyerek vücut içindeki hücrelerin asit oranlarının döngüsünü korur. Doğadaki bütün canlıların olmazsa olmazı olan glutatyon maddesi aynı zamanda insan sağlığı açısından büyük bir önem taşır. Uzmanlar glutatyon maddesinin bazı besinlerle alınması gerektiğini vurguluyor.

GLUTATYON EKSİKLİĞİ NEDİR?

Glutatyon maddesi vücutta azaldıkça ciddi hastalıkların yaşanmasına zemin hazırlar. Vücut hücreleri hızla yenilenmediğinden vücut fonksiyonları bozulur. Glutatyon maddesi eksikliği en çokta hızlı yaşlanmaya yol açar. Bu yüzden son yıllarda bu maddenin alımı popüler hale geldi. Özellikle Hollywood yıldızları arasında artığından kısa zamanda tüm dünyada kullanımı artmıştır. Glutatyon eksikliği aynı zamanda çabuk yorulmaya yol açar. Eksiklik sinir hücrelerinin deforme olmasını sağlarken sindirim sistemini de zayıflatır. Böylece metabolizmayı olumsuz etkiler. 

GLUTATYON MADDESİNİN VÜCUDA ETKİLERİ NELEDİR?

Glutatyon maddesi strese neden olan maddelerin vücutta yok olmasını destekler.

Ayrıca karaciğerin vücuttan atması gereken yağ oranının vücutta depolanmasını önleyerek enerjiye çevirir.

Vücudun bağışıklığının gücünü artırarak kanserli hücrelerin azalmasını sağlar.

Aynı zamanda bazı besinlerle vücuda giren toksinleri idrar ya da dışkılama kanallarına göndererek, bunların zarar oranlarını azaltır. 

Özellikle kemoterapi gören hastaların vücudunda bulunması gereken glutatyon maddesi bu tedavi sırasında vücuda giren ışınların hasar oranlarını sıfıra indirir.

Kandaki şeker oranını düzenleyerek hem böbrek hem de şeker hastalıklarını önler.

Damarların tıkanmasını ve daralmasını önleyen etkili maddelerin başında gelir. Böylece kalp hastalıklarının yaşanma riskini azaltır.

GLUTATYON MADDESİ HANGİ BESİNLERDE BULUNUR ?

Sık sık yaşanan hastalıkların yanı sıra kronik yaşanan hastalıkların nedenlerini azaltmada etkili olan bu madde adeta vücudun olmazsa olmazıdır. Bu yüzden bu besinlerden yeteri miktarda tüketerek vücudun direncini artırmak gerekir. 

Doğada bulunan glutatyon maddesi bakımından en zengin besin deve dikenidir. Özellikle vücuttaki glutayon seviyesini artıran devedikeni tüm toksinlerin kolayca atılmasını da destekler. Bozuk fonksiyonların düzenlenmesini sağlar. 

Peynirde yüksek oranda bulunan whey proteini de glutatyon maddesinin artmasında etkili olur. Ayrıca bu madde bağışıklığı güçlendirerek vücudu hastalıklı hücrelere karşı daha dirençli hale getirir.

İnsan vücudu en az sülfür amino asidi maddesini almada yetersizdir. Bu da insanların hastalanma oranını artırmıştır. Özellikle son yıllarda artan kanserin nedenini de uzmanlar bu eksikliğe bağlar. Çünkü vücutta sülfür amino asidin azalması glutatyon maddesininde düşmesine sebep olur. Uzmanlar bu yüzden günlük beslenme de mutlaka yeşil sebzelerin tüketilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Çünkü Roka, brokoli, lahana, lahana, hardal otu ve şalgan gibi besinlerin temel taşı sülfür amino asit doğal olarak da glutatyon oluşturur.

Selenyum da ilerleyen yaşlarda azalan maddeler arasında yer alır. Bunun akabinde glutatyon maddesinin oranında da düşme yaşanır. Bu yüzden uzmanlar hindi eti, yumurta, mantar ve tavuk eti gibi besinlerde bulunan selenyumdan alınması için bu besinlerin düzenli tüketilmesi gerektiğini öneriyor.

Ayrıca A, E ve C, vitaminleri bakımından zengin olan besinlerin yanı sıra dana ciğeri gibi besinlerinde tüketilmesinde fayda var.