Haber7 yazarı Mürsel Gündoğdu bugünkü köşe yazısında, içinde bulunduğumuz dönemde moda alanında çok tehlikeli bir boyuta geldiğimizi ve bununda en masumlarımız olan tertemiz çocuklarımız üzerinden yapıldığını söyledi.
İşte Haber7 Yazarı Mürsel Gündoğdu’nun köşe yazısı;
”Dünyada moda sektöründe yaşanan gelişmeler korkunç boyutlara ulaştı. Moda dediğimiz sektör, özünde giyim kuşam sektörü gibi görünse de bu çizgisini çoktan aşıp fikirlerimize, hayata bakışımıza ve dünya görüşümüze doğrudan etki etmeye başladı.
Modanın ilgi alanının yetişkin insanlardan ziyade özellikle çocuklara ve genç kuşaklara yönelmesi ise kesinlikle tesadüf değildir. Bu sektör eliyle cinsiyetsiz, idealsiz, tefekkürsüz ve teşekkürsüz yeni bir insan modeli ortaya çıkarılıyor. Bunun için de sanal alem, filmler, oyun-eğlence siteleri, diziler, sinema ve televizyonların ünlü ekran yüzleri ve sosyal medya ortamları çok etkili şekilde kullanılıyor.
Son yıllarda sokakta yürüyen insanların kimliğini seçmekte bir hayli zorlanmaya başladık. Etrafımızda kadın elbisesi içinde yürüyen birçok erkekle karşılaştığımız gibi erkek elbisesi içinde dolaşan kadınlar da son zamanlarda bir hayli arttı. Çoğu insan mağazalardan elbise alamaz hale geldi neredeyse. Bilinçli bir şekilde insanları belli kalıpların içine sokmak için üretilen ucube kıyafetler nedeniyle neredeyse tanınmaz hale geliyoruz. Mağazaya girerken ki halimizle çıkarken ki halimiz arasında dağlar kadar fark oluşuyor. Üstelik kendi ellerimizle üzerimizde denediğimiz kıyafetlerin pek çoğunu aynada görür görmez büyük bir şaşkınlık yaşıyoruz.
Kılık-kıyafet sektöründe çocuklar dünyasında yaşanan gelişmeler ise insana; “ebeveynler lütfen dikkat!” Çığlığı attıracak kadar vahim durumda.
Bazı ünlü markalar, ürettikleri çocuk kıyafetlerinden kız ve erkek etiketlerini kaldırmaya başladılar. Bazı markaların satış mağazalarında kız ve erkek çocuk reyonu ayrımı yapılmıyor ve bu reyonlar birleştiriliyor artık. Erkek ve kız çocukları ayıran renkler, desenler, tasarımlar ile etek ve pantolon gibi cinsiyete ait giysiler arasındaki fark iyice ortadan kaldırılarak neredeyse yok edildi. Bu mağazalara reklam yüzü olan birçok ünlü çift, çocuklarını cinsiyet ayrımı yapmadan yetiştirdiklerini söyleyerek gözlerimizin içine baka baka cinsiyetsiz bir nesil propagandası yapıyorlar!
Moda sektöründeki bu bilinçli evrim, hayatın en masum çiçekleri olan çocuklardan başlayarak sosyal medyanın esareti altındaki gençlerimize ve oradan da bütün insanlığa cinsiyetsiz bir yaşam anlayışı dikte edip dayatmaktan başka bir şey değildir.
Özellikle son yıllarda moda dediğimiz bu sektör, bir kılık-kıyafet meselesi olmaktan çıkıp adeta gündelik hayatın biçimlenmesine, yönlendirilmesine ve şekillenmesine çalışan ayrık bir düşünce platformu halini almıştır. Bu akım yerleşik kültüre, insanın erkek ve kadından teşekkül eden fıtri yapısına ve hayatın doğal akışına topyekûn savaş açmış durumdadır. Günümüzde modaya yön veren entel çevreler, kılık-kıyafet özgürlüğü adı altında insanı milli ve manevi değerlerinden arındırarak, tarihi bağlarından kopararak ve kendi kültürel özgünlüğünden uzaklaştırarak içinde yaşadıkları toplumlardan soyutlamaya, yalnızlaştırmaya, tek tipleştirmeye ve bu sayede değersiz ve cinsiyetsiz bir anlayışın sadık kölesi haline getirmeye çalışmaktadırlar.
Günümüzde moda, yorumlarıyla, tasarımlarıyla ve bilinçli tercihleriyle kültürün en önemli biçimlendiricisi ve inşa edici unsuru haline gelmiştir. Bunun fark edilmesiyle birlikte bu çevrelerin teorisyenleri, özellikle genç kitleler üzerinde beğeni algısıyla psikolojik baskı kurmakta ve onları yerleşik değer ve kültürlerine karşı kışkırtarak alenen cinsiyetsizliğe yönlendirmektedir. Bunların amacı erkeğe ve kadına dair fıtri farkları ortadan kaldırarak bütün dünya toplumlarında cinsiyet üstü bir hayat tarzı meydana getirebilmektir.
Bunu özgürlük adı altında yapıyorlar. Bu kirli niyetlerini, kılık-kıyafetin insanın en doğal tercihi olduğu söyleminin ardına gizlenerek maskeliyorlar. Bunu, gençler böyle istiyor, yalanına baş vurarak kamufle ediyorlar. Üstelik bu adımları bütün toplumların gözü önünde ve masum çocukları kendi çarpık düşüncelerine alet ede ede atıyorlar.
Moda sektörü, estirdiği birinci güçlü dalgada, rüzgarına kattığı bütün insanları tüketim köleliğine mahkûm etmeyi başardı. İnsanlığın, vahşi kapitalizmin acımasız çarklarına kapılıp acı çekmesinde baş rol oynadı. Kapitalizm denen mala ve paraya dayalı değer silici vahşi bir düzenin dünyada iyice kökleşmesinin önünü açtı.
Şimdi bu ikinci dalgada moda rüzgârı, iyice hırpaladığı insanın kalan bütün değerlerini silip süpürmek için esiyor adeta.
Bu sektör, açık açık toplum mühendisliğine soyunarak dünyanın her bölgesinde genç kuşakları kıskacına almış durumda. Bu sektörün tek elden ve tek bir merkezden yönetilip yönlendirildiği besbelli. Dünyanın her yerinde herkes aynı tarzda giyiniyor ve aynı elbise modelleriyle boy gösteriyor artık.
Dünyanın kılık-kıyafet konusunda bu kadar baskı altına alındığı ve tek tipleştirildiği başka bir dönem olduğunu zannetmiyorum.
Cinsiyetsiz moda ve cinsiyet akışkanlığı gibi vıcık vıcık ifadeler altında büyük reklamlarla ve göz kamaştırıcı defile paketleriyle toplumlara sunulan bu kıyafetler, yerleşik kalıpları yerle bir etmek adı altında bizi fıtratımıza uygun olmayan ve hiçbir değer ifade etmeyen çirkin kalıplara sokmak istiyor. İnsanları özgürlük adı altında köleleştiriyor, beğeni adı altında kendi kültürlerinden uzaklaştırıp toplumlarına yabancılaştırıyor.
Bu işin en can yakıcı tarafı ise cinsiyetsiz modanın konu mankenleri olarak masum ve günahsız çocukların kullanılmasıdır. Bu büyük bir ahlak sorunudur aynı zamanda.
Dünyanın en masum varlıkları olan günahsız çocukları doğar doğmaz giyecekleri kıyafetler üzerinden cinsiyetsiz bir yaşama yönlendirmek ve hayat tarzı olarak onlara cinsiyetsizliği dayatmak hiç kimsenin hakkı ve haddi olmamalıdır diye düşünüyorum.
Bu yüzden de duyarlı anne-babalara sesleniyorum.”
Ebeveynler lütfen dikkat!